Cemal İncesoyluer

MHP'den cevap: Kongre mongre ne ki?

Cemal İncesoyluer

  • 1351

Kendisine uzatılan mikrofona aynen şöyle dedi: Kongre mongre gibi talepler, dışarıdan zorlamalarla olmaz ve MHP’ye etki etmez.

MHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Celal Adan’ın bu açıklamasının ardından, MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin başkanlığında toplanan MHP Divan Başkanlığından da ilginç bir haber metni yayınlandı. Bahçeli’nin açıklaması şeklinde verilen haberde, “Kurultay tarihi, 18 Mart 2018’dir. Bu tarih manidar ve güzeldir” deniyordu.

Doğrusu, bence de çok manidardı.

Üstelik, 1 Kasım seçiminin değerlendirilmesinde çıkan sonuçta, MHP’nin duruşunun, politikalarının doğru olduğunun altı çiziliyordu. Hatta Bahçeli, daha önce yaptığı yazılı açıklamada da, yine aynı tutumu sergileyeceğini ifade etmişti.

Türkiye’nin çok partili siyasi hayatında ortaya çıkan siyasal oluşumlarda, iki ana artel oluştu. Birincisi, ideolojik partiler, ikincisi de kitle partileri.

1960 darbesinden sonra şekillenen partilerden MHP, MSP, IDP, İP, BBP gibi partilerin muadilleri, bugünde siyasal hayatımızda bulunuyor. Kitle partileri diyebileceğimiz oluşumlar ise, yer yer değişse de, genel politik çizgi bakımından birbirlerine çok benziyor. AP, DYP, ANAP, CHP ve son olarak AK Parti’yi kitle partisi kategorisinde sayabiliriz.

Kendisini ideolojik parti olarak tanımlayan siyasal oluşumlar, ne yazık ki 40 yıldır “siyasi cemaat” olgusu ve retorikleri dışına çıkamadılar, bir türlü.

MHP içerisinde kurultay hazırlığı ve genel başkan adaylığı üzerine ismi geçenler, kamuoyu önünde herhangi bir açıklama yapmadılar. Meral Akşener etrafında bir kümeleşme olduğuna dair kulis söylentileri, eski başbakanlardan Tansu Çiller’in de Akşener’e destek veren girişimleri dedikodu kıvamında yayılıyor ama, işin öznesi olan isimlerden somut bir açıklamaya rastlamamız mümkün değil.

1 Kasım seçimlerinde 2 milyona yakın bir oy kaybı yaşayan MHP’de, kongre/kurultaya gidecek bir gelişmenin zorluğunu da herkes biliyor. Çünkü, şimdiden hemen hemen bütün parti il ve ilçe örgütleri Genel Başkan Devlet Bahçeli’nin yanında kenetlendiklerine ilişkin açıklamalar yapıldı/yapılıyor.

Bunu anlayamıyoruz değil mi?

Aslında anlaşılabilir bir yönü var. Milliyetçi Hareket Partisi’nin 1 Kasım seçimlerindeki ağır kaybı yurt sathında oldu. Yani, bütün il, ilçe yönetimleri ve milletvekili adayları bu kayıptan sorumlu.

2 milyon oy ve yüzde 4’lük bir oran kaybının tek sorumlusu Bahçeli değil. Partinin bütün kademelerine bu kaybın sorumluluğu yükleniyor. Bu nedenle, MHP’nin bütün teşkilat yapısı ve delegeler Bahçeli’nin bir işaretine bakacak şekilde dizayn edilmiştir.

Adan, "MHP olarak biz Sayın Genel Başkanımız ve yetkili organlarımızla birlikte meseleyi değerlendiriyoruz. Şu anda MHP'de bir kongre talebi göremiyorum. Böyle bir talep yok. MHP Türkiye'nin en demokrat partisidir. Çok adaylı kongreler yapma geleneğine sahiptir. Dolayısıyla kongremizde herkes aday olabilir. Ama hiç hayatında MHP'ye oy vermemiş, MHP'de yer almamış olan bazı medya kuruluşlarının, bazı köşe yazarlarının çok ciddi heyecan duymalarını biz de hep birlikte takip ediyoruz. MHP vicdanen müsterih bir siyasi partidir. Ortaya koyduğu doğrular tarih önünde haklılık kazanacaktır. Önümüzdeki günlerde bu doğrularımızın ne kadar haklı olduğunu hep birlikte göreceğiz" diyor.

Dışarıdan zorlamalar ve ülkücü referanslar, özellikle Meral Akşener için dile getiriliyor. Bu cümleleri kuran MHP’li Celal Adan’ın da DYP’den gelmesi çok ilginç.

MHP’deki bu refleksler, tipik ideolojik partilerin ortak davranışlarıdır. MHP’deki yönetim kademelerine konulan “ülkücü geçmişli” rezerv, salt genel başkanlık için geçerli olduğunu, Celal Adan, Murat Başeskioğlu ve Meral Akşener’in MHP içinde üstlendiği görevlere bakılırsa, daha iyi anlaşılır.

Seçilme ihtimali olmayan makamlara ülkücü referanslarının alınmayışı da, ayrı bir mevzu.

Mesela, Ekmeleddin İhsanoğlu’nun hem cumhurbaşkanlığına, hem de meclis başkanlığına aday gösterilmesi ise, ilginç bir örnektir.

7 Haziran ile 1 Kasım seçimleri arasındaki mesafenin kısa olması, belki de her iki seçimin yeterince masaya yatırılmadığı izlenimini verebilir. AK Parti dışındaki partiler, 7 Haziran seçimlerinde halkın nasıl mesaj verdiğini anlamamış olmalı ki, ortaya 1 Kasım hezimeti çıktı.

Doğrusunu isterseniz, 1 Kasım seçimlerini ne CHP’nin, ne MHP’nin nede HDP’nin okuyabildiğinden emin değilim. MHP’den yapılan açıklamalar, bu sonuca ulaşmamızı sağlıyor.

Üstelik, şaka gibi MHP lideri Bahçeli’nin kongre tarihi olarak “18 Mart 2018” i işaret etmesi, “siyasi cemaat” literatürüne uygun bir davranış gibi gözüküyor.

1 Kasım seçimlerinde kaybedilen 2 milyon dolayındaki oyun “ülkücü menşeli” olmadığı düşünülüyorsa, bu da siyaseten isabetli olmayacaktır.

MHP’nin ciddi bir özeleştiri yapmayacağını biliyorum. Fakat, hiç değilse tabanın tepkisini tolere edecek, umutlarını diri tutacak ve ideolojik jargonu yeniden tanımlayacak bir adım atmayacağını da anlıyoruz. 

Yazarın Diğer Yazıları