Cemal İncesoyluer

Ezber bozan örgüt: FETÖ

Cemal İncesoyluer

  • 1319

 

Kim konuşsa, “Bu kadarını da beklemiyorduk” diyor.

Peki ne kadarını bekliyorduk? Bu cemaatten örgüte evrilmiş paralel yapı için ne öngörüyorduk? 17/25 Aralık 2013 tarihini milat alırsak, kalan son üç yıl içerisinde ilgili/ilgisiz nasıl bir mücadele ettik?

“Gülen Cemaati” adından önce, Nur Cemaatinin bir küçük bölümü olarak hesap edilen bu grup, İzmir Kestanepazarı Camisinde başlayan, gözyaşı, cezbe, feryatlar arasında nüvesi atılıyor. Mevzuyu kronolojik bir sırayla anlatmayacağım. İnternet haber portallarında en ayrıntılı yazı ve bilgiler var. Söylemek istediğim, ezberimiz 17/25 Aralıkta mı bozuldu, yoksa büyük bir şaşkınlık içerisinde 15 Temmuz darbe girişiminde mi işin vahametini anladık?

Hepimiz, “Fuat Avni” mahlasındaki trolü merak ediyorduk, değil mi? Bu darbe girişiminden birkaç ay önce, örgütün “ibadet safhasında” patinaj yapan bir arkadaşa sordum: Yahu bu Fuat Avni kim Allah aşkına? Biliyorum ama söylemem dedi ve ekledi: Söylesem, hem bana inanmazsın, hem de alay edersin? Yahu dedim, neden alay edeyim ki? Birkaç kelamdan sonra, peki o zaman söyleyeyim: Fuat Avni Hızır Aleyhisselamdır… Nutkum durdu, alay mı ediyor diye yüzüne baktım, yok ciddiydi, samimiydi, inanarak söylüyordu…

Nurettin Veren, Latif Erdoğan, Hüseyin Gülerce’nin yazdıklarını bir film şeridi gibi gözümün önünden geçirdikten sonra, Süleyman Yeşilyurt ile Hanefi Avcı’nın hem Fetullah Gülen hem de örgüt/cemaat ile ilgili kitaplarını yeniden hatırlayınca, bu arkadaşın söylediğine inandığına kanaat getirdim.

Çünkü,Fetullah hem Mehdi, hem Mesih, hem yüzyılın (ondürdüncü) müceddidi (dinin yenileyicisi), hem Nebi, hem de tanrısal güç ve görevleri üzerinde toplanmış kutsanmış ruhtur. Dolayısıyla, bağlılarının O’nu peygamberle günlük istişare ettiğine, Hızır aleyhisselam ile görüşmelerinin rutin olduğunu, adına vahiy demeseler de ilham (kalbe gelen ilim) ve rüya yoluyla direkt Allah’tan talimatlar alıp, gayba dair bilgilendirildiği inancı hakimdir.

Alamut Şeyhi Hasan Sabbahın öğretileri ve ritüellerine baktığımızda, şaşırtıcı benzerliklerin olduğunu görmek mümkün. Tasavvuf/tarikatlar, Müslümanların kalbi ve ruhi inkişafı için ortaya çıkmış İslam’ın şubeleri mesabesindedir. Gel gör ki, ilimsiz ehl-i tarik olmanın kazaları da tarih boyunca hep olmuştur. Bugün için en önemli örnek, cemaat olarak başlayıp bir örgüt haline gelen Fetullah Terör Örgütü, kendi içerisinde ilginç hiyerarşiler kurmuş, hücre evleriyle bir Masonik Şema ve Tapınak Şövalyelerinde olduğu gibi gizlilik esası üzerinde şifreler, semboller, ebcet hesaplarıyla hareket etmişler ve daha çok dünyalık projeler üzerine kafa yormuşlar.

Zaten tarih boyunca “Mehdicilik”, iktidar, siyaset, ticaret, güç ve hükümran retorikleri üzerine inşa edilmiştir. Oysa tarikat ve tasavvuflarda esas olan bireylerin ahlak ve erdemine ilişkin temel eğitim ve bilgisinin artmasıdır. Eğer, bu yapılarda ticaret ve siyaset harsı başlıyorsa, meselenin ruhu kaybolmuş demektir. Zekat ve himmetler, ticari oluşumların temel sermayesi olmaya başladıysa, ekonomik güç elde ettikten sonra devletin içinde var olma çabası ve siyasete yön verme planı devreye giriyorsa, anlayın ki, o tasavvuf/tarikat cemaati yolundan sapmış, esas amacından uzaklaşmıştır.

15 Temmuz darbesinden sonra Fetullahçı Terör Örgütüyle ilgili ortaya çıkan önemli gerçeklerden birisi, karmaşık bir yapı, ilmek ilmek işlenmiş bir darbe planı. Böylesine ayrıntı, şifrelerle ilgili hareket kabiliyeti ve bu kadar kapsamlı darbe girişiminin tek başına Fetullah Gülen’in becerebileceği bir şey değil. Hayır, FETÖ’yü hafife aldığım için söylemiyorum. Ancak, darbe girişiminin püskürtülmesinden sonra Batı ülkelerinin tavırlarına baktığımda, “Demokrasinin kazanmasından” hiçte hazzetmediler. Bu çok normal bir şey değil.

ABD ve AB Ülkeleri, darbe girişiminin akamete uğramasından adeta üzüntü duymuşlar. Belli ki, planı biliyorlardı ve kusursuz bir darbe olacağına inanmışlardı. ABD ve Batı’dan, bakan düzeyinde dahi tek bir kişinin gelmeyişi; hiç kimse kusura bakmasın ama,“Türkün Türk’ten başka dostu yoktur” cümlesini bir kez daha telaffuz etmemize sebep oldu.

Ağırlıklı olarak Tüm, Tuğ ve Albaylardan oluşan darbe ihanet heyeti, Fetullahın 35 yıllık birikiminin ürünüydü. Onları 15 Temmuz 2016 için hazırlamıştı. Sabırla beklemişti. İran’da Humeyni nasıl ki Fransa’dan geldiyse, Fetullah Gülen’de ABD’den gelecekti. Muhtemelen ABD’den başkan yardımcısı düzeyinde birisi de eşlik edebilirdi. Fransa, İngiltere, Almanya, Belçika, Hollanda, Yunanistan gibi ülkelerde, karşılamak için bakan düzeyinde havaalanında bulunurlardı.

Darbenin başarılı olacağından o kadar emindiler ki, şu günlerde sosyal medyaya düşen zaman gazetesinin bir reklam/tanıtım filmi, pervasızlığını ortaya koyuyordu. Reklamda, bir şehir ve üzerinden devasa bir helikopter uçuyor. Sonra bir bebek geliyor görüntüye. Bebek sevinçle gülüyor. Reklam filminin yayınlandığı gün ile 15 Temmuz 2016 tarihi arasında 9 ay 10 gün var, iyi mi?

ABD’deki CIA ve MOSSAD hesabı Türkiye’ye pek uymadı. Belli ki, Türk Milletini, Recep Tayyip Erdoğan’ı, Binali Yıldırım’ı, Devlet Bahçeli’yi ve Kemal Kılıçdaroğlu’nu hafife almışlardı. Önceki darbe bilgilerinden dolayı, çok fena ters köşe oldular. Bu şanlı direnişi öngörmemişlerdi.

FETÖ/PDY bizim ezberimizi bozdu, Türk Milleti de dünyanın ezberini bozdu…

Yazarın Diğer Yazıları