Devlet başa, kuzgun leşe…
Cemal İncesoyluer
- 1685
Hangi ara böyle bir fikri zemine ulaştım?
7 Haziran seçimlerinden sonra her şeye “hayır” diyen, parti içi demokrasi konusunda iyi sınav verememiş, ülkenin en ihtiyaç duyduğu bir ortamda sorumluluk almaktan kaçınmış…
Evet, bunların hepsi doğrudur.
MHP ve ülkücü camia, Devlet Bahçeli’den pek memnunda sayılmaz.
Şimdilik karşısına 3 aday çıktı. Tüzük değişimi ve peşinden de seçimli olağanüstü kongre planı var.
Meral Akşener, Sinan Oğan ve Koray Aydın’dan oluşan muhalif cenah, üçü bir olup 500 küsur imza ancak toplayabildi.
MHP Lideri Devlet Bahçeli’yi herkes 7 Haziran seçimlerinden sonra ki tutumuyla hatırlıyor.
Oysa, 367 ucubesiyle Cumhurbaşkanlığı seçimi tıkanmıştı.
Bu tartışmalara o zaman ki TSK, STK ve Yargı dahil olmuştu. Cumhurbaşkanlığına aday olan Abdullah Gül’ün eşinin başörtülü olması dahi, gündeme taşınmıştı.
Tam da bu sırada, yani 2007 Ağustos ayında Devlet Bahçeli gurubuyla meclise girerek, meseleyi rejim meselesi haline getirenlere iyi bir cevap verdi. Türkiye’nin cumhurbaşkanlığı tartışmasını bu duruşuyla bitirdi.
Abdullah Gül’de üçüncü turda cumhurbaşkanı seçildi.
7 Haziran’ı hatırlıyoruz da, 2007 Ağustosunu unuttuk mu?
Yoğun bir şekilde eleştiri alıyor, MHP tabanı Bahçeli’nin özellikle 7 Haziran seçimlerinden sonraki tutumu nedeniyle nerdeyse bir linç kampanyası sürdürülüyor.
Tamam, yakın kurmayları ve basiretsiz basın danışmanı nedeniyle parti ve Bahçeli çok ters köşe oldu.
Tamam, hükümete girip sorumluluk almaktan çok korktu.
Tamam, MHP Genel Başkanlık odasını adeta bir “sırça köşk” gibi camdan fanusun içinde olmaktan çok mutlu ve ahir ömrüne kadar bir adrenalin olmaksızın bu görevde kalmayı istiyor.
Kabul edelim ki, Ülkücü Gençliği sokaktan koparıp alan Bahçeli’dir.
Rahmetli Başbuğ Alpaslan Türkeş’ten yüzde 4 oranındaki MHP’yi teslim alıp, yüzde 18’lere kadar taşıyanda Devlet Bahçeli’dir.
Devlet terbiyesini bilen, sosyal aktivitelerden uzak, sultani bir memurluk alışkanlığı olan bir liderdir, Bahçeli.
İyi de, Koray Aydın ile Bahçeli’yi bir yan yana koyup kıyas yapın.
AK Partinin 2001 yılında ki kuruluş aşamasında “kurucu üye” sıfatıyla bulunarak, her ne sebepten ise, ayrılıp Bahçeli’nin daveti üzerine MHP’ye geçtiği biliniyor.
Ne zaman politikacıların hikayesini okusak, ciddi bir vefasızlıkla karşı karşıya kalırız. Bu salt Meral Akşener’e özgü bir durum değildir.
Akşener’i MHP’ye davet eden, milletvekili olmasını sağlayan, iki dönem üst üste Meclis Başkanvekili yapan, MHP Lideri Devlet Bahçeli’dir. Bana tuhaf gelen, Akşener aday gösterilmediği 1 Kasım seçimlerinden sonra MHP’de muhalif cenahta yer almış ve genel başkanlık adaylığına soyunmuştur. Eğer sorun Bahçeli ve MHP’de işler iyi gitmiyorsa, bu 1 Kasım seçimlerinde ortaya çıkmış değil ki…
Diğer aday Sinan Oğan ile ilgili uzun uzadıya yorum yapmaya gerek yok. Değmez çünkü.
Bütün bunları yazarken, ne MHP’nin üyesiyim, nede MHP’ye oy vermem. Bundan dolayı da, MHP tabanının refleksi gereği, “sana ne, bu bizim iç meselemiz” diyebilirler. Zaten hep böyle düşündükleri için, halk nezdinde ne kendilerini nede liderlerini anlatamadıkları için tartışılır haldedir.
Hele yerelde bunu daha çok görürsünüz.
İl Başkanı, bulunduğu ilde oyları yarı yarıya düşürmüş, MHP lideri Bahçeli’nin bilinen tavrı gereği teşkilat komple iptal edilmekle karşı karşıya, kurnaz başkan hop “Meral Akşenerci” oluvermiş. Belki imza da vermiş olabilir. Şayet Meral Akşener kazanamayıp, MHP Bahçeli’yle devam ettiği takdirde, beklenen durum bu il teşkilatı ya iptal edilecek, ya da il başkanı ve yönetimi görevden alınacak. O zaman bu akıl fukarası başkan ne diyecek, "Meral Akşener’i desteklediğim için görevden alındım…"
İyi de, başarısızlık paçandan akıyor ve zaten lider senin üstünü çizmiş.
Kurt ovasında çakalların fink atmasına mı yanarsın, siyasette vefa denilen şeyin İstanbul’da bir semtin adı olduğunu bir kez daha mı anlarsın, bilemedim…
Bildiğim, devlet başa, kuzgun leşe deyimidir.
Tam da bugün, tam da MHP ve lideri Bahçeli için söylenmesi gereken bir sözdür.
MHP Lideri Bahçeli’yi değerlendirirken, salt 7 Haziran seçimlerine göre bir kanaat sahibi değilim. Başbuğun vefatından sonra MHP’nin başına geçip, bugüne kadar sakin limanlardan dolaştıran Devlet Bahçeli’nin Türk siyasetinde bundan sonra neler yapabileceğini, mevzu ülke ise, mevzu millet ise nasıl bir tavır sergileyeceğini bilebiliyoruz. Mamafih, tanıklığını yaptığımız bir çok konuda haklı da çıktı.
Gel gör ki, karşısına rakip olarak çıkanların bir lider olarak neler yapabileceğini kestiremiyorum.