Cemal İncesoyluer

Acıyı ayrıştırmayın…

Cemal İncesoyluer

  • 970

Ankara Garında yaşanan katliam, son resmi verilere göre 97 kişinin hayatını kaybettiği anlaşılıyor. Bu sayının yükseleceği de parantez içerisinde kaydediliyor. 

“Katliam kimin işine yarıyorsa, yapan da onlardır”. Yıllar önce bu tespiti merhum istihbaratçı Mahir Kaynak yapmıştı. Sonraları, dünyanın istihbaratta en gelişmiş ABD ve Rus dedektiflerinin benzer soruyu yol haritası yaptıklarını öğrenmiştim. Aksiyon dizi ve filmlerinde de benzer soru üzerine girift düğümlerin çözüldüğünü izledik. 

Katliam sonucunda hayatını kaybedenlerin dili, rengi, etnik kimliği ve ideolojisi ne olursa olsun, bu ülkenin ortak kaybı ve acısıdır. Acıyı ayrıştırma gayretleri insanlık dışıdır. 

Türkiye, Ankara Garındaki katliamda hayatını kaybedenlere ilişkin acıyı ortak acı olarak yaşıyor. Bu acıyı farklı iklimlerde mülahaza etmek, ayrıştırmaya yönelik söylemler geliştirmek, bırakın Müslümanlığı, insanlık ile bağdaşır bir yanı olamaz. 

Bu katliamın niyesini, perde arkasını ve hangi amaca hizmet edeceği konusunda ciddi araştırmalar yapıp, tespit ve incelemelerinde önemi büyüktür. 

Bunu yapanlardan birisi de, Kürt aydını olarak bilinen hem siyasetçi hem de düşünce adamı Orhan Miroğlu, Star gazetesinde ki köşesinde bakın neler yazıyor: 

“Diyarbakır’da Haziran seçimlerinden iki gün önce patlatılan bomba, daha önce Mersin ve Adana HDP il binalarında patlayan bombalar, ve sonrasında da Suruç’ta gerçekleşen katliamın amacı ve hedefi neyse, Ankara’da gerçekleşen katliamın amacı da odur. HDP’yi destekleyen halk kesiminin sokaklara çıkması ve etnik hınç ve öfkenin toplumu kuşatması isteniyor. 

Katliamın duyulmasından hemen sonra, ‘halk inisiyatifleri’ halkı sokaklara çağırdı. Halk çağrıya uymadı.  HDP/PKK’yi siyasi olarak olumlayan halk kesimi son zamanlarda meşruluğundan ve haklılığından şüpheye düştüğü adımları veya girişimleri desteklemiyor. PKK’nin ‘devrimci halk savaşını, özerklik ilanlarını, ilçelerin hendeklere bölünmesini halk hiçbir şekilde desteklemedi. Nusaybin’i Cizre’yi terk eden binlerce aile var. PKK’nin seçimlerden sonra hayata geçirmek istediği strateji çöktü. Bu çapta ve büyüklükte bir saldırıyı göze alanlar oyunu kesin olarak Kürt meselesi üzerinden kurguluyorlar ve bu eylemin amacı, bu çöküşü engellemektir. 

Birinci ‘ devrimci halk savaşı’ stratejisinde de çöküş ve başarısızlık başladığında, Uludere katliamı yaşandı. PKK psikolojik üstünlüğü bölgede bu katliamdan sonra yeniden elde etti.  PKK silah bırakmamakta ısrar ettiği sürece, bu türden katliamları maalesef yaşama ihtimalimiz çok yüksek.  Hatta terör gruplarının,  iç infazlara, kamuoyunda infial yaratacak siyasi suikastlara yönelmeleri de mümkün.”

DAİŞ/IŞİD, PKK, DHKP-C gibi örgütler ve PKK’nın Suriye uzantısı PYD hatta İran’da konuşlanan ama İran yönetimi tarafından köküne kibrit suyu ekilen PEJAK dahi, Türkiye’yi yeni terör bölgesi haline getirmenin ve burada dış güçlerin/üst akılın yönlendirmesiyle yeni bir projenin uygulamasını deniyorlar. 

Yıllardan beridir DHKP-C, PKK’nın Karadeniz bölgesinde taşeronluğunu yapmaktadır. 

Ülkeler arası dostlukların ya da düşmanlıkların temelinde “ülke çıkarı” yatar. Bu realite, bütün ülkeler tarafından bilinir ve olaylara bakış, bir masa etrafında oturup müzakerelerde bu çerçevede gerçekleşir. Ülke çıkarlarını öncelemeyen, bulunduğu coğrafya içerisinde sınır komşusu ülkelerdeki gelişmeleri izleyip öngörmeyen liderler, ülkelerini kaostan kurtaramaz. Daha beteri, kaos bataklığına sürükler. 

Türkiye, homojen bir ülke değil. İçinde barındırdığı onlarca etnik köken, din ve mezhep farklılıkların bir arada yaşadığı bir ülkedir, Türkiye…

Rusya, ABD, İngiltere, Irak, İran, Suriye, Mısır gibi ülkelerde; tıpkı Türkiye gibi bir homojen yapıya sahip değildir. Ortadoğu ve güney sınırlarımızdaki ülkeler, üst akılın oyun ve tuzağıyla etnik ve mezhep farklılıklarını sorun yaparak, ülkelerinde bir iç savaşı yaşamaktadır. 

Demokrasi, barış ve kardeşlik sloganı atan bir Kürt ve Marksist parti olan HDP’nin daha bir yıl önce bölgedeki halka yaptıkları çağrıyı hatırlayın. 7 Haziran seçimlerinden sonra özellikle “emanet oy” katkısından aldıkları güç ve pervasızlıklarla “özerklik-öz yönetim”hezeyanlarını biliyorsunuz. 

PKK terör örgütünün Kürtlere yaptığı “isyan ve intifada” çağrılarını unutmamışsınızdır.

Gerek terör örgütü PKK’nın, gerekse siyasal uzantısı HDP’nin bu çağrıları, bölgede karşılık bulmadı. Dilerim, 1 Kasım seçimlerinde de bölge insanı aynı sağduyuyu gösterir ve terör örgütünün siyasal uzantısına verdiği desteği geri çeker. 

Çünkü terör, bütün Türkiye’nin başat sorunu olduğu gibi, en başta da bölge insanını vurmaktadır. 

Dağa kaçırılan genç erkek ve kızlar, kepenkleri kapatılan esnaf ile kendi şehrinde can güvenliği olmayan Kürtler, hayatını zindan eden terör örgütü ve siyasal uzantısına destek vermemesi anlamına gelmektedir. 

Eğer hala bu desteğini sürdürürse, onların acısıyla yine yanacağız demektir. 

Çünkü, acıyı ayrıştırmak insanlık değildir. 

 

Yazarın Diğer Yazıları