10 kupona bir 'sözde darbe' veriyoruz...

Özde mi sözde mi, bir zamanların anaforuydu. Bu özde ile sözdeye bir de "Atatürkçülüğü" ekleyin. Alın size bir niyet okuma seansı. Adını söylemeyeceğim, eski bir Genelkurmay Başkanı'nın, e-muhtıra mucidi generalin mottosuydu bu söz. Delişmen gazete Sözcü ile ağır abi Kemalist gazete Cumhuriyet, merhum generalin bu sözünü çok tutmuş ve 9 sütüna manşet çekmişti. 

Atatürk'ün bütün maddi ve manevi mirasını kendi uhdesinde gören bu taife, birde ölçüm koymuşlardı. Kendilerinden gayri hiç kimsenin Atatürk markasına ilişkin aidiyet duymalarına tahammül edemiyorlardı. Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu devlet başkanı Mustafa Kemal Atatürk'ün ortak değer olmasına da dayanamıyorlardı 

Hem Atatürk'ün bütün alanda ve istisnasız bütün ağızlarda tahrim edilmesini isterken, hem de özde-sözde ayrımı yaparak, kendilerince ölçüm yapıyorlardı. 

Bu paradoks, bu yaman çelişki bugünde aynen devam ediyor. Öyle ki 12 Eylül darbe anayasasından kalma "Atatürk Milliyetçiliği" diye tanımlamaya düzenleme yapılamıyor. Hadi o dönemin konjonktürüne uygun olarak Anayasa'ya böyle bir madde konuldu. Şimdi niye tashihi yapılmıyor? Atatürk, Cumhuriyetimizin ilk cumhurbaşkanı ve soy ismi de Atatürk'tür. Yani, bir millet değildir. Adı üstünde milliyetçilik. Bu ancak Türk milliyetçiliği olur ki, doğru bir kavram olsun. 

Esas konuya gelecek olursak... Yaklaşık akit grubunda 2 5 yıl birlikte çalışıp arkadaşlık ve dostluk yaptığım merhum gazeteci yazar Ahmet Kekeç, 28 Şubat sürecinde "10 kupona Çevik Bir veriyoruz" başlığı altında bir yazı yayınlamıştı. O dönem böyle bir yazı her babayiğidin harcı değildi. 

Şuraya geleceğim. Bu ülkede, uzak zamanlardaki alçak darbe ve muhtıraları kasdetmiyorum. Son 7 yılda kaç deneme oldu biliyor musunuz? 17-25 Aralık 2013'ü milat alırsanız, Gezi Olayları, Selahattin Demirtaş'ın teröristlere yaptığı çağrı ile başlayan kanlı eylemler. 15 Temmuz FETÖ darbe girişimi. Son olarak, Boğaziçi Üniversitesi Rektörü bahane edilerek çıkarılan karmaşa, hep darbe kalkışması provalarıdır.

10 kupona bir darbe derken, elbette ironi yapıyorum. Ancak, Türkiye'de olup bitene bir baktığınızda, yakın tarih hafızamızı yokladığımızda gerçek payı da var dostlar.