Senaryo, komplo teorisi, kadın derken, işte suikast…
Cemal İncesoyluer
- 2397
Rus Büyükelçi Karlov’a yapılan suikastın ardından, FETÖ’nün Samanyolu Televizyonundaki bir dizinin ilginç sahne, senaryo ve kurgusuyla birebir benzeyen bir suikast provası gibi. FETÖ’nün yayın organlarından Samanyolu TV’de yayınlanan Nizama Adanmış Ruhlar’ın 89. bölümünde yayınlanan büyükelçiye suikast sahnesinde, Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Karlov suikastının benzerinin görüldü. Yaklaşık 3 yıl önce yayımlanan dizi, FETÖ’nün 15 Temmuz darbe/işgal girişimi dahil, A, B, C gibi planlarının olduğunu gösteriyor. FETÖ terör örgütü üyesi olduğu ortaya çıkan suikastçı polisin de, Rus Büyükelçi’ye gerçekleştirdiği suikastın Samanyolu TV’deki dizinin birebir aynısı olduğu görülüyor. Dizideki sahnede büyükelçi eşiyle bir resim sergisini ziyaret ediyor. Haber Editörlerinin mercek altına aldığı dizi ile Karlov suikastı arasındaki benzerliklerin bir raslantı olamayacağı kanaatindeler. Serginin FETÖ’nün yayın organı Zaman Gazetesi’nde düzenlenmesinde ilginç bir detay olarak ortaya çıkıyor. Resim sergisini gezen büyükelçi rolündeki şahıs eşiyle birlikte resimlere bakıyor ve resimlerden birini beğeniyor. Bu sırada suikastçı, büyükelçinin içeceğine zehir katıyor. Ancak suikast başarılı olamıyor. Bunun üzerine resim sergisinde tanıtım yapan bir kadın rolündeki şahıs, çantasındaki silahı suikastçıya teslim ediyor. Suikastçı, büyükelçiye doğru ilerlerken, korumalar tarafından tespit ediliyor ve suikast engelleniyor. Suikastın engellenmesi haricinde dizideki bütün sahne Ankara’nın Rusya Büyükelçisi Andrey Karlov suikastı ile birebir örtüşüyor. RUS Büyükelçi Karlov suikastıyla ilgili soruşturma derinleştikçe ilginç bağlantılar ortaya çıkıyor. Suikastçı Mevlüt Mert Altıntaş nasıl bir portre çizmişti? Cihatçı gibi işaret parmağını kaldırıp, “Suriye’yi unutmayın, Halep’i unutmayın” diye bağırmış, “Allahu Ekber” diyerek tekbir getirmişti. Bu tabloyu Arapça olarak okuduğu ‘Cihada biat edenleriz’ marşıyla tamamlamıştı. Hürriyet Gazetesi yazarı Abdülkadir Selvi’nin konuya ilişkin yazısında, suikastçının FETÖ bağlantısı ve profilini gözler önüne seriyor ve diyor ki: “Suikast sırasında cihatçı bir görüntü vermeye çalışan suikastçının, hareketli bir cinsel yaşamı olduğu ortaya çıktı. Mevlüt Mert Altıntaş’ın uzun süre Rus bir kadınla ilişkisi olduğu tespit edildi. Suikastçı ile Rus kadın arasındaki ilişki Ankara’da yaşanıyor. Kadın suikasttan çok önce Rusya’ya gitmiş. Moskova’da yaşıyor. Rus heyet, kadını Moskova’da bulup sorguladı. Rus kadın Mevlüt Mert Altıntaş’ı teşhis edip, bir süre ilişki yaşadıklarını kabul etti. Söz konusu uluslararası çapta bir suikast ve bir de kadın olunca, ilginç senaryolar geliyor insanın aklına. Rus kadın aracılığıyla Mevlüt Mert Altıntaş tuzağa düşürüldü mü, Karlov suikastını planlayanlar, Rus kadın üzerinden ilişki kurup, Mevlüt Mert Altıntaş’ı bu işe yönlendirdi mi diye. Rus kadının bağlantıları bu aşamada çok büyük önem arz ediyor. Bir istihbarat servisinin mi, mafya tipi örgütlenmenin mi, yoksa FETÖ’nün elemanı mı diye?” “Himmet Sofraları” ile başlayan terör yapılanması macerası; Fetullah Gülen’in manevi hipnozu Mehdi, Mesih, Kainat İmamı ve Seyyid unvanlarıyla birinci kattaki iman ve ihlas ehlini elde tutuyor. İkinci kattaki “Ticaret Ehli” elemanların zaten iman ve İslam gibi kutsal kavramlarla fazla ilgileri yok. Bu takım örgüt yapısı içerisinde para, kaşane, her türlü zevk-ü sefa içinde yaşama faslındalar. O nedenle, ülkeyi çepeçevre her alanda kuşatan FETÖ şemsiyesi altında her tür insana bir şey var. Gerek dünya görüşü, gerek İslam’a bakış zaviyesi, gerekse Türkiye ile ilgili mülahazalarda birbiriyle alakalı olmayan/olmayacak tiplerin bir arada bulunmasının sırrı da budur. Zaten, FETÖ yapısındaki üçüncü/doruk katındakilerin durumu malum. İhanet takımıdır bunlar. Has efendiler, Siyonizm elemanları, Masonlar, emperyalist ülkelerin temsilcileri ve tabii prizmanın en üst tepesinde de ilkokul mezunu cami imamı Fetullah Gülen var… Böylesine kapsamlı, böylesine değişik işkollarında önemli yatırımlar yapan, böylesine büyük paraları yöneten, böylesine ülkenin bütün kılcal damarlarına kadar sızmış-sızma kabiliyetini koordine eden insanın Fetullah Gülen olduğuna siz inanıyor musunuz? Güç olarak nitelendirilen silah, silahlı kuvvetler, ekonomi, eğitim, sağlık ve kadrosunu sürekli yenileyen ve yurtlar gibi bir çok alanda faaliyet gösteren FETÖ’nün, Türkiye üzerinde kumpas kurmak isteyen bütün emperyalist ülkeler için cazibe noktası olduğu bugün daha iyi anlaşılıyor. ABD’nin FETÖ liderini ülkemize iadesine yanaşmaması, AB ülkelerinin bu adam için ülkemizle ilişkilerini bozma pahasına direnmesinin tek açıklaması var. Bugüne kadar kullandıkları ve bundan sonra da kullanabileceklerini düşündükleri FETÖ ve Lideri Gülen’i Türkiye’ye vermeyecekler/veremezler. Zira, böylesi bir iadeyle söz konusu ülkelerle ilgili nasıl iş tuttukları deşifre olacaktır. O nedenle, mağduriyet edebiyatı ve algı operasyonları karşısında son derece uyanık olmamız gerekiyor. FETÖ’cü ve kriptolarına yönelik operasyonlar hız kesmeden sürmelidir.