Cemal İncesoyluer

Yatar gül harmanı gibi…

Cemal İncesoyluer

  • 1786

Terör örgütlerinin değirmenine su taşımak nasıl olur? Eğer, her kanlı saldırı ve eylemden sonra “devlet ve hükümet suçlanıyorsa” bilin ki, terör örgütleri yeterli lojistik desteği alıyor demektir.

Türkiye’nin kalbi İstanbul, İstanbul’un kalbi de Beşiktaş’tır. Yakın zamanda Beşiktaş Arena’da katliama imza atan terör örgütü PKK, yılbaşı gecesi Reina’da ki katlimanın müsebbibi DAEŞ derken; yükselen seslere lütfen kulak verin…

Devlete ve hükümete getirilen ağır eleştiriler, terör örgütlerinin amaçlarına ulaştığını gösteriyor. Yaşadığımız bu coğrafyada toplumun tedirgin, kaygılı ve korku içerisinde olmalarını istiyorlar. Bu tetikçilerin ve vekalet terörlerinin isimleri PKK, FETÖ ya da DAEŞ olmuş ne önemi var. “Ağacı gösterip ormanı saklayan” güç, emperyal tröstler, bunları sistematik olarak koordine eden emperyalist ülkelerdir. Neden diye bir soru manasız, artık… Bütün darbelerin, e-muhtıralarının ve erklerin vesayetindeki temel amaç aynıydı. Bu güçler tarafından kolay yönetilir bir Türkiye istiyorlar.

Deniyor ki, bundan 15 yıl önce hiçbir ülke ile sorunumuz yoktu. Evet yoktu çünkü Türkiye, ne oyun kuran nede oyunun içine alınmayan bir ülkeydi. Nerdeyse, hemen her gün dünyanın kaldıramadığı yükü,

Türk Bayrağına sarılı tabutlarda bir millet olarak omuzlarımızda taşıyoruz. Kaosun pençesinde bir ülke olma arzusu, terör örgütlerinin bu yönde görevlendirilmesi sonucudur, bunlar. Zülfü Livaneli’nin yıllar önce yazdığı dizeler ne güzel anlatıyor: Yatar gül harmanı gibi Canımın dermanı gibi Her yanında çiçek açmış Binboğa ormanı gibi Nesine yar nesine Ölürüm ben sesine Bir daha vursa idi Nefesim nefesine 35 yıldır PKK terör örgütüyle mücadele ediyoruz. Türkiye’nin terörle mücadelesinin miladı PKK değil, ondan öncede ASALA vardı.

Eş zamanlı olarak sol fraksiyonların silahlı gruplarının Türkiye’ye yönelik eylemleri oluyordu. Türkiye’deki terör örgütlerinin farklılığı ve çeşitliliğine rağmen; ortaklıkları ve koalisyonları o kadar açık ki, bu coğrafyada yeniden ve bir kez daha Kurtuluş Savaşı veriyoruz. PKK, Marksist, DAEŞ radikal İslamcı, FETÖ ılımlı İslamcı iddiasında, daha çok “dinler arası diyalog” teziyle, ABD ve AB ülkelerinde zemin kazanmayı amaçlıyordu.

Etnisite ve Kürt kökenli vatandaşların hakkını savunma adına ortaya çıktığı iddiasındaki PKK terör örgütünün aslında öyle bir misyonu olmadığı da anlaşıldı. Sırtını emperyal güçlere yaslayan PKK, vekalet terör saldırılarının bir numaralı piyonudur. İlginç, PKK’nın siyasal uzantısı olan HDP’nin vekil mensupları da sırtlarını PKK’ya, PYD’ye dayadıklarını açıkça ilan etmişlerdi.

Reina’ya saldırının bir hesabı vardı. Dini hassasiyetleri olan kesimin “İyi oldu” demelerini bekliyorlardı. Türk Milleti bu tezgaha gelmedi. O kadar gelmedi ki, Diyanet Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez’in olayla ilgili açıklaması, bu beklentiyi tamamen boşa çıkardı. Diyanet İşleri Başkanı Görmez o açıklamasında şunları söylüyordu: “Yeni yılın ilk saatlerinde savunmasız insanlar üzerine hunharca yapılan silahlı saldırı milletimizi derinden yaralamıştır. Bu bir vahşettir, dehşettir,cinayettir ve katliamdır. Bu insanlık dışı katliamın bir pazarda ve bir mabette yapılmasıyla eğlence yerinde yapılmasının her hangi bir farkı yoktur.

Teröristlerin hedefleri mekanlar değil, insandır, ülkedir, millettir ve biçimlerine göre toplumu bölmek ve karşı karşıya getirmektir. Gün terörün her çeşidine milletçe kenetlenme günüdür. Hiçbir Müslüman vicdanının asla kabul etmeyeceği bu katliamı yapanları şiddetle telin ediyor, hayatını kaybeden tüm vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum. Milletimizin başı sağ olsun.” Şehitler, hayatını terör saldırılarında kaybedenler, Livaneli’nin ifadesiyle “Yatar gül harmanı gibi…” Bedel ödüyoruz.

Bu coğrafyada yaşamanın bedeli dün ne ise, bugün de o. Ama biz “Hep birlikte Türkiye’yiz…” Bu şuur hem emperyal güçleri delirtiyor, hem de bu güçler adına vekalet terör saldırısını gerçekleştiren terör örgülerini kudurtuyor.

Yazarın Diğer Yazıları