Cemal İncesoyluer

Tokat'ın 15 Temmuz sorunu…

Cemal İncesoyluer

  • 2001

 

Biliyorum, salt Tokat’ın değil, tüm ülkenin sorunudur, 15 Temmuz darbe/işgal olayı.

Sürekli bilgi akışı oluyor. FETÖ’cüler, kriptolar, suret-i haktan gözüken münafıklar, puslu havada intikam peşinde koşanlar, kuyruk acısının intikamını bu sis perdesi içerisinde almak isteyenler…

Konuyu mahkeme koridorlarında takip eden arkadaşlardan sürekli bilgi alıyorum. Birde, bu konuyu kendisine görev saymış arkadaşların bilgi akışını izliyorum. İsimler, kurumlar, ilişkiler, siyasi aktörler, bürokratlar, işadamları, Tokat’ın eşrafı-avamı…

Yargıtay Savcılığına bir bakıma tenzil-i rütbe ile atanan Başsavcımız. Halbuki, gördüğümüz kadarıyla Tokat’taki FETÖ yapısına ilişkin etkin mücadele vardı. Tabii, bizim gördüğümüz kadarıyla… Başsavcının Yargıtay Savcılığına tayin edilmesi için, başka etkenler olmalı. Bunu henüz bilmiyoruz.

Bir ulaştığım ve ulaştırılan bilgilere bakıyorum, birde 6 aylık süreçte neler olduğuna. Olayın başından beri mağduriyet edebiyatına öykünen algı operasyonlarındaki mihrakın başarısı, en azından Tokat’ta var. Gözaltılar, tutuklanmalar, etkin pişmanlıktan yararlanmak isteyen itirafçılar, muhbirler, an bu an diyen kriptolar, iftiralar, yalanlar…

Vardığım sonuç şudur: 15 Temmuz darbe kalkışmasını tezgahlayan FETÖ’nün Tokat’taki damarları kesilmiş değil, kurumlardaki çöreklenmeleri çözülmüş değil, ekonomik güçleri bitirilmediği ve bu alanda at sürmelerinin önü açılıyor gibi…

Türkiye’de Olağanüstü Hal ilan edildi. 2002 yılına kadar, ülkenin yarısı bu özel durumla yönetiliyordu. Darbe olmamıştı, sadece terör olayları gerekçesiyle Olağanüstü Hal vardı. AK Parti’nin iktidara gelmesiyle birlikte, ilk iş bu durumu kaldırmak olmuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “At izi, it izine karıştı” sözü, tüm çıplaklığıyla varlığını sürdürüyor. Cumhurbaşkanı ve Başbakanın en yakınındaki kimi isimler FETÖ’cü çıktı. Rivayet muhtelif, hala hazırdaki AK Parti milletvekilleri içinde hatırı sayılır bir yekunun FETÖ’cü olduğu iddia ediliyor. FETÖ’nün kayyım atanan şirket ve mal varlıklarının “hokus-fokus” edildiği, sisli havada krizin ranta çevrildiği bilgileri somut olarak dillendiriliyor.

Haraç-mezat, kayyım zenginlerinin çıktığı iddiaları ise, FETÖ’nün siyasi ayaklarının kesilmemesine bağlanıyor. Belki FETÖ’nün “himmet sofraları” artık rağbet görmüyor ama, yükte hafif pahada ağır finans sirkülasyonun aynen sürdüğü öne sürülüyor.

Bundan iki ay önce “Reis yalnız” diye bir yazı kaleme almıştım. Bunu, İlker Başbuğ’da söyledi, İlnur Çevik’te, birçok aydın vatanseverde… FETÖ mücadelesinde, özellikle 17-25 Aralık 2013 tarihindeki darbe girişimiyle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başlattığı mücadele, ne yazık ki yakın kurmayları, bakanları ve vekilleri tarafından sahip çıkılmadı. Hatta, Bülent Arınç, Sadullah Ergin, Beşir Atalay, Abdülkadir Aksu ve Hüseyin Çelik gibi isimler, Fethullah Gülen’i savunan açıklamalar yapıp, o zamanki adıyla cemaatin bu tür paralel yapıyla ilgili bir örgütlenmesi olmadığını söylediler.

15 Temmuz darbe/işgal kalkışması, özellikle siyaset alanında aynen devam ediyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, AK Parti’ye ve kimi AK Partili yerel siyasetçilere saldıran kriptolar; nasıl oluyorsa bir başka AK Partili yönetici ve siyasi figürleri öve öve bitiremiyorlar.

Bunlar normal mi sizce?

Tokat’ta AK Partili yerel siyasetçi ve yöneticilerin “saç saça baş başa” kavga etmesi için her türlü tezgah, dedikodu, fitne fücuru sahnelemeye çalışanlar; aslında 15 Temmuz’un rövanşı için yanıp tutuşanlardan başkası değiller.

Ama hiç kimse merak etmesin, bana ulaşan bu bilgi ve bulgular Reis’e de gitti-gider. 15 Temmuz’da başarılı olamayan FETÖ ve ortaya saldıkları kriptolar, hem siyaseten, hem de bürokrasi cenahından bir bir ayıklanacaklar.

Bunun birinci anahtarı da 16 Nisan referandumudur.

Referandumda “evet oyları” açık ara çıkmasıyla birlikte, hem cumhurbaşkanı hem de genel milletvekili erken seçimi gerçekleşecek. AK Parti ve MHP’nin içindeki safraları atmanın tek yolu seçimdir. Bunu da Reis ve Bahçeli yapacaktır, hiç kimsenin kuşkusu olmasın.

Zaten, bunu gören kriptoların referandumda “hayır” denilmesi için azami çaba göstermeleri boşuna değil. Zira artık maskeler düşecek, maskeli balo bitecek, sureti haktan görünme ortaoyunu sona erecektir. Demedi demeyin…

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları