Nisan da referandum, Temmuz da seçim mi?
Cemal İncesoyluer
- 1442
Rivayet muhtelif, kulisler hareketli, siyaset hazırlıklı, meydanlar ısınacak. “Başkanlık Sistemi” tartışmasının kısa özeti böyle. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 1 yıl önce ortaya attığı başkanlık savı, aslında çok eskiye uzanan mevzu.
Rahmetli Turgut Özal tarafından da dile getirilmiş, o dönemde bir hayli tartışılmıştı. Zaman zaman “Başkanlık Sistemine” ilişkin gündemler oluştu, tartışıldı. AK Partinin 14 yıllık iktidarı devriyesinde de bu konu gündeme taşındı. Ancak, kısık sesle ve niteliği irdelenmeden söylenip geçilmişti.
Ne var ki, son 1 yıldır, hele hele son iki aydır ciddi manada ve bütün siyasi aktörlerin lehte ve aleyhte görüş beyan etmesiyle, bir zemin bulduğu görülüyor. MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin “Fiili durumun yasallaşması” tabiriyle yaptığı çıkış ve AK Parti’nin “Başkanlık” konusunda hazırlığını meclise getirmesini istemesi, en azından 330 oy ile referandum kapısını açtığı bir gerçek. Partilerimizin “Başkanlık Sistemine” yaklaşımını belki başka bir yazı da ele alabiliriz.
Lakin, MHP Lideri Bahçeli’nin bu konuyla ilgili çıkışıyla, tartışmanın ve sonuçların boyut değiştirdiğini söylemek mümkün. Başkanlıkla ilgili meclisten referandum kararı çıktığı takdirde 3 ihtimal olabilir: 1-Nisan da referandum, Temmuz’da da Başkanlık seçimi. 2-Nisan da referandum, Eylül/Ekim de de Başkanlık ve Genel Milletvekili erken seçimi 3-Nisan da referandum, Eylül/Ekim de de Başkanlık, Genel Milletvekili ile Yerel Yönetimler (Belediye-İl Genel) erken seçimi. Dolayısıyla, 2017 yılında meydanlar gerçekten çok ısınacak.
Referandum da “Başkanlık Sisteminin” kabulü, o kadar kolay ve basit değil. MHP Lideri Bahçeli, ilginç bir siyaset ortaya koydu. Başkanlık Sisteminin TBMM’de referandum kapısını açarım ama, referandum da oyumuz hem hayır olur, hem de bunun için meydanlarda mitingler yaparız, diyor. CHP ve HDP’nin de “Hayır cenahında” olacağını biliyoruz. Şimdiden sert açıklamalar, ağır eleştiri ve ithamlar başladı. Elbette Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın halk karşısında önemli bir karşılığı, vizyon ve karizması es geçilemez.
Nitekim, 2014 yılındaki Cumhurbaşkanlığı seçiminde %52 oy aldığı düşünülürse, üstelik karşısında “çatı aday” formülüyle CHP-MHP, Selahattin Demirtaş’ı aday gösteren HDP, bunun yanında mecliste olmayan partilerin de tutumu “Erdoğan’a Hayır” şeklinde olmasına rağmen, alınan sonuç ortadadır. O dönemde, HDP’nin PKK terör örgütüyle ilgili organik bağına rağmen, siyaset zeminin de mücadele edeceğine ilişkin halka verdiği mesajların ciddi karşılığı vardı. CHP ve MHP’nin ortak akıl şeklinde bir algıyla “çatı adayı” çıkarması da, olumlu bulunmuştu. FETÖ’nün, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın karşısına “çatı adayına” destek verdiği sır değildi.
Birbirinden alakasız bu geniş tabanlı koalisyona rağmen, Cumhurbaşkanı Erdoğan %52 oy olarak seçildi. Bu realiteyi aklımızda tutup, bir kenara koyalım. FETÖ’nün 15 Temmuz’da darbe/işgal girişiminde iki lider çok önemli rol oynadı. Bunlar, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile MHP Lideri Bahçeli’dir. Sonra Yenikapı’da 5 milyon insanın katıldığı devasa bir miting yapıldı. Burada, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan Yıldırım, CHP Lideri Kılıçdaroğlu ve MHP Lideri Bahçeli birer konuşma yaptı.
İşte bu buluşmaya “Yenikapı Ruhu” diye tarihi kayıt düşüldü. Ne yazık ki bu uzlaşma, buluşma kültürü; CHP Lideri Kılıçdaroğlu tarafından sürdürülemedi. Yeniden ağır ithamlar, eskiden kalma iddialar, Türkiye’nin siyasi kaosuna zemin oluşturacak suçlamalar, adeta kaldığı yerden devam ediyor. Oysa toplum, 15 Temmuz darbe girişimini püskürten Türk Milleti kavga değil, uzlaşma ve barış istiyor. Siyasette nezaket istiyor, “kan davasına dönüştürülen” bir siyasi üslubu asla kabul etmiyor.
Bunun farkına varan AK Parti ile MHP, halen sert siyasetten medet uman CHP ve HDP var. Bütün bunlardan yola çıkarsak; Bahçeli’nin 15 Temmuz’da başlayan dik duruşu, ilkeli tavrı, MHP hanesine önemli puan kazandırdı. İşte, olası referandum da Bahçeli’nin “hayır” demesi, AK Parti’nin ciddi bir açmazı olacaktır. Bunun karşılığında, CHP ve HDP’nin Başkanlık Sistemine hayır kampanyası, AK Parti’nin kazancıdır.
Referandumun, %55’ten az olmamak kaydıyla %60’lara varan bir kabulünü ve yapılacak ilk başkanlık seçiminde de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın benzer oranlarda oy olarak seçileceğini öngörüyorum. Diğer seçim ihtimallerini de İnşaallah bir başka yazımda işleyeceğim.