Sırrı Süreyya'dan Davutoğlu'na kaçak çay cevabı!
Başbakan Davutoğlu'na veren HDP Ankara Milletvekili Önder 'Kandil'de çay içecekmişiz. Keşke gelseniz gitsek, beraber o çayı içsek. Yüz yüze konuşsak. Siyasetçiye düşen budur çözüm aramak' dedi
TBMM İdare Amiri ve HDP Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun partisine yönelik sözlerini değerlendirdi. Önder, "Cenazeler yerde kalacak, siz geleceksiniz, hangi derde derman olacaksa, bizimle yeni anayasa konuşacaksınız öyle mi? Dünyanın en samimiyetsiz pratiği bu değilse başka hiçbir şey değildir" dedi.
Söze, "Sayın Başbakan dış seyahati öncesinde esip gürlemiş. Biz de çok korktuk" diye başlayan Önder, "Üslup ve ciddiyet konusunda akıl verene bakar mısınız? Bu konuda ders alacağımız en son insan Sayın Davutoğlu'dur" ifadelerini kullandı. Davutoğlu'nun "onlar Kandil'e gidip kaçak çay içsinler" dediğini hatırlatan Önder, "Kandil'de çay içecekmişiz. Keşke gelseniz gitsek, beraber o çayı içsek. Yüz yüze konuşsak. Siyasetçiye düşen budur; çözüm aramak. Sizin yaptığınız, sorunu büyütmekten başka hiçbir işe yaramıyor" diye konuştu.
Önder, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ben demişim ki Sayın Davutoğlu'na, 'Siz buraya niye geliyorsunuz?' Sayın Başbakan bu ziyareti niye yapıyor? Yeni anayasa konuşmak için değil mi? Ben ne demişim? Demişim ki 'anayasal düzlemi sağlamadan -bununla ne kast ettiğimi de açıklamışım- vazgeçtik insanların temel yaşam hakkından, nefes alma hakkından, cenazelerini defnedecek bir zemin hazırlamadan bize yeni anayasa konuşmaya gelirseniz, kaçak çayımızı içer gidersiniz.'
Eğer kıymetini bilse kendisine bir zemin sunmuşum. Samimiyet şu olabilir mi? Yeni bir anayasa konuşacaksınız ve sizin bunu konuşmaya geldiğiniz partinin ağırlıklı yüzde 70-80 oy aldığı seçmenleri, evlatlarının cenazesini buzdolaplarında tutacaklar. Bu cenazeler yerde kalacak, siz geleceksiniz, hangi derde derman olacaksa, bizimle yeni anayasa konuşacaksınız öyle mi? Dünyanın en samimiyetsiz pratiği bu değilse başka hiçbir şey değildir."
"Çözüm çerçeve yasası ile teminat altına alınan yasal güvencelerle Kandil'e gittik"
Güneydoğu'da çatışmalar yaşanırken yeni anayasa konuşmanın ciddiyetle alakası olmadığını ileri süren Önder, "Bu kadar anayasa ihlalinin, hak ihlalinin yürütüldüğü bir yerde ciddiyetten ne tarz bir konuşma anlıyorsunuz, bize de söyleyin de biz de bir gece rahat uyku uyuyalım. 'Gitsin Kandil'de çay içsin' diyor. Gittik Sayın Davutoğlu. Üstelik bu ülkede Milli Güvenlik Kurulu'nda kararlaştırılan bir politika ile Kandil'e gittik. Çözüm çerçeve yasası ile teminat altına alınan yasal güvencelerle biz Kandil'e çay içmeye gittik. Sizin öneri ve tekliflerinizi götürdük. Orada tartıştık. Onların öneri ve tekliflerini aldık, size getirdik, tartıştık. Kötü mü oldu? Üç yıl hiçbir evladımızın canından endişe etmemiş olduk. Bu zamanların kıymetini bilemediniz" diye konuştu.
"Sayın Başbakan 'Türkleşeceğiz' demedik, 'Türkiyeleşeceğiz' dedik"
Başbakan Davutoğlu'nun HDP'yi, "Türkiyelileşmek dediler, bakın şunların yaptığına" diyerek, seçmene şikayet ettiğini ifade eden Önder, "Sayın Başbakan 'Türkleşeceğiz' demedik, 'Türkiyeleşeceğiz' dedik. Sizin ve birçoklarının Türkiyelileşmekten anladığı bu topraklarda yaşayan herkesin Türk olması. Böyle bir hayat yok" dedi.
AK Parti sözcülerinin kendisine yönelik "sen git senaryo yaz" dediklerini, Başbakan Davutoğlu'nun açıklamalarında da buna benzer bir yaklaşım sergilediğini ileri süren Önder, "Sayın Başbakan da diyor ki 'Biz burada film çevirmiyoruz.' Sanırım bunlar film çevirmeyi basit bir iş zannediyor. Sanatı küçümsemelerini çok iyi anlıyorum. 15 senedir bu ülkede iktidarlar kendileriyle anılacak bir tek sanatçı yetiştiremediler. Fakat sanat kendini küçümseyenleri fena halde madara eder Sayın Başbakan" değerlendirmesinde bulundu.
Önder, şunları kaydetti:
"Ciddiyetten bahsedeceksek şuradan başlayacağız Sayın Başbakan; Dolmabahçe'yi bize siz kendi elinizle ve dilinizle tahsis ettiniz. 'Ben o fotoğrafı doğru bulmuyorum. Öyle bir mutabakat da yok. Öyle bir masa da yok' deyip, başta sizin emeğinize tekme atıldığı zaman çıkıp diyecektiniz ki 'Burayı ben tahsis ettim. Bu mutabakatı ben gerçekleştirdim.' Kamusal gücü elinde bulunduran sizsiniz, ciddiyeti siz başlatacaksınız."
Başbakan Ahmet Davutoğlu ile 30 Aralık Çarşamba günü bir görüşme gerçekleştirecek olan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na da seslenen Önder, Kılıçdaroğlu'ndan, "Sorun bakalım, bize gelmiyormuş. Bugün Cizre'de, Silvan'da, Sur'da Hakkari'de bütün bölgede olan bitenlerin asgari anayasal, demokratik zemini olan bir ülkede olması mümkün müdür?" sorusunu yöneltmesini istedi.
Önder, "Sayın Başbakan karpuz kesmekle yürek soğumaz. Henüz geri dönüş imkansız değilken gelin bu meseleyi demokratik zeminde çözmenin imkanlarını hep birlikte araştıralım" dedi.
Yaşanan sorunların askeri yöntemlerle çözümlenemeyeceğine savunan ve HDP'nin çözüme hazır olduğunu vurgulayan Önder, "Kandil'de çay içecekmişiz. Keşke gelseniz gitsek, beraber o çayı içsek. Yüz yüze konuşsak. Siyasetçiye düşen budur; çözüm aramak. Sizin yaptığınız, sorunu büyütmekten başka hiçbir işe yaramıyor" diye konuştu.
Önder, "Kaçak çaya hallendiyseniz Rize çayı ikram ederiz. Fakat bu memleketin bunları konuşabilecek bir demokratik zemine çekilmesi hepimiz için hayati önemdedir" dedi.
Açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Önder, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın'ın DTK bildirgesine ilişkin sözlerinin hatırlatılması üzerine, 2010 yılında Ekopolitik grubunun yaptığı çalıştaya işaret etti. Önder, "Sayın İbrahim Kalın'ın orada sunduğu tebliğler vardı. O gün bütün bunları fantezi olarak nitelendirmiyordu" dedi.
Önder "İmralı ile temasınız var mı?" sorusuna ise "İmralı ile hiçbir temasımız yok. İmralı'da mutlak bir tecrit var. 'Yok' diyorlarsa, kendi beğendikleri insanları götürüp görüştürsünler. Sürekli imralı ile görüşme olacak havası yaymaları, bir psikolojik algı operasyonudur" karşılığını verdi.