• Haberler
  • Güncel
  • Niye EVET? AK Parti kurmayı Doç. Dr. Selçuk Özdağ'dan flaş açıklamalar...

Niye EVET? AK Parti kurmayı Doç. Dr. Selçuk Özdağ'dan flaş açıklamalar...

AK Parti'den EVET'in en kapsamlı gerekçeleri… Niye EVET? AK Parti'nin kurmay isimlerinden Doç. Selçuk Özdağ anlatıyor…. AK Parti'nin önemli kurmaylarından Doç. Dr. Selçuk Özdağ, EVET'in gerekçelerini anlatıyor... Haber Platosu'nun usta röportajcısı Mustafa Toygar'dan ses getirecek bir mülakat daha...

  • 6242

 

(Mustafa Toygar - Haber Platosu Özel)

 

[email protected]

 

 

Niye EVET? AK Parti’nin kurmay isimlerinden Doç. Selçuk Özdağ anlatıyor….

AK Parti’nin önemli kurmaylarından Doç. Dr. Selçuk Özdağ, EVET’in gerekçelerini anlatıyor.

 

 

Türkiye’nin gerçek akil ve bilge adamları ile “Başkanlık Sistemi”ni tartışmaya devam ediyoruz.

Söz verdiğimiz gibi, bu röportaj serimizde adil davranmaya devam edeceğiz. Bizi takip edenler biliyorlar, ilk röportajımızı Prof. Dr. Orhan Kavuncu ile yaptık. Orhan Hocamız, “HAYIR” demek gerektiğini düşünenlerdendi ve gerekçelerini bir akademisyen kişiliğiyle çok güzel anlattı. Daha sonraki röportajımızı, Prof. Dr. Turan Güven ile yaptık. Turan Hocamız da bu anayasa değişikliğine “EVET” denmesi gerektiğini düşünüyordu, o da tüm samimiyeti ile gerekçelerini gayet güzel anlattı.

Bir önceki röportajımızı ise, CHP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Haluk Koç ile yaptık. Haluk Hocamız da bu anayasa değişikliğine niçin “HAYIR” diyeceklerini güzel bir üslupla ifade ettiler.

Bugün diğer hocalarımız gibi, Türkiye’nin gerçek akil ve bilge adamlarından, daha lise yıllarından itibaren; vatan, millet, bayrak sevdası yollarına düşen Doç. Dr. Selçuk Özdağ ile yaptığımız mülakatın birinci bölümünü  yayınlıyoruz.

Doç. Dr. Selçuk Özdağ, AK Partinin önemli isimlerinden olup bir dönem de AK Parti Genel Başkan Yardımcılığı görevinde bulundular. Kısa özgeçmişi röportajın sonundadır. Halen Manisa Milletvekili olarak parlamentoda görevini sürdürmektedir.

Selçuk Özdağ kardeşimin kulağa hoş gelen güzel temennilerini de bu röportajda bulacaksınız. Özellikle; Siyasi Partiler Yasası ile, Seçim Kanunu konusundaki düşünceleri beni heyecanlandırdı. Zira bu iki kanunu, Sayın Özdağ’ın önerdiği gibi değiştiremez isek, sistemin adı; parlamenter sistem de olsa, başkanlık sistemi de olsa kuvvetler ayrılığını temin etmek mümkün değildir. Bu konuda CHP Gn. Bşk. Yrd. Sayın Haluk Koç da aynı düşüncede olduğuna göre inşallah bu darbe artığı kanunlar demokratik hale getirilir.

Sözü uzatmak istemiyorum. Ancak diğer 3 röportajımızı Haber Platosu’nda bulabilirsiniz. O röportajlarda da aklınıza gelen tüm soruların cevabını bulacaksınız. (M.T.)

Niye EVET? AK Parti kurmayı Doç. Dr. Selçuk Özdağ'dan flaş açıklamalar...

DOÇ. DR. SELÇUK ÖZDAĞ RÖPORTAJI (1. BÖLÜM)

Mustafa Toygar: Anayasanın 18 maddesi değiştirilerek ne yapılmak isteniyor? Sistem mi değişiyor, rejim mi değişiyor?

Doç. Dr. Selçuk Özdağ: Rejim aynen kalıyor. 29 Ekim 1923'te Türkiye Cumhuriyeti Devleti ilan edildi biliyorsunuz. 23 Nisan 1920'de de Türkiye Cumhuriyeti Devleti devlet olarak, Türkiye Devleti olarak ilan edildi. Cumhuriyet de 29 Ekim 1923'te ilan edildi. Bu konu kapandı.  Türkiye'nin rejimi cumhuriyettir ama cumhuriyeti demokrasiyle taçlandırmak hepimizin görevidir. 18 madde değişikliği var; daha önce 4 defa anayasa değişti Türkiye'de; 1921, 1924, 1961 ve 1982 anayasaları. Atatürk 1921'de anayasayı getirdiği zaman daha hayattayken 1924’te kendisi anayasa değişikliğini yaptı. Anayasa değişikliği yapmak, rejim değişikliği yapmak demek değildir. İkincisi; başkanlık sistemine, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçmek de bir rejim değişikliği değildir. Türkiye'de cumhuriyet devam edecek, cumhuriyeti demokrasiyle taçlandıracağız. Sosyal olaylar, toplumsal olaylar değişkenlik arz eder ve sosyal olayları önceden görmek onu öngörmek ve ona göre tedbir almak siyasetçilerin ve devlet adamlarının görevidir. Aydınların görevidir. Bugün Türkiye'de bir tıkanıklığın söz konusu olduğunu hep beraber biliyoruz. 1946 yılında çok partili hayata geçtik. 1950 yılında çok partili hayat tam yapıldı; açık oy gizli tasnif yerine gizli oy açık tasnif ile yapıldı. Türkiye'de 140 yıllık bir parlamenter hayat da yoktur. Kılıçdaroğlu'nun demiş olduğu gibi, 1950 yılından itibaren demokratik parlamenter sistem Türkiye'de söz konusu, ondan önceki dönemlerde demokratik bir sistemden bahsetmemiz mümkün değil.

REJİM DEĞİL SİSTEM DEĞİŞİKLİĞİ

Mustafa Toygar: Bir monarşik düzen var, o demokrasinin altyapısı olarak cumhuriyetin altyapısı olarak bir birikim vardır yani.

Doç. Dr. Selçuk Özdağ: O günkü şartlarda Mustafa Kemal Atatürk'ü mazur görmek lazım. Yukarda Hitler var, aşağıda Mussolini var, biraz aşağıda Bulgaristan'da krallık var, Yunanistan'da krallık var. Hemen yukarıda Lenin var; 1917'de devrimini yapmış kızıl devrim onlar var. Aşağıda İran'da şahlık var devam ediyor. Böyle bir ortamda Mustafa Kemal cumhuriyetten bahsediyor. Aynı zamanda Mustafa Kemal çok partili hayatı deniyor. Serbest Fırkayı deniyor, Fethi Okyarlarla deniyor. Fakat bunların bir kısmıyla anlaşamıyor veya erken buluyor çatışma olacak. Halide Edip Adıvar'ın "Yoruldunuz paşam, biraz dinlenseniz? " sorusuna şöyle söylediği rivayet edilir; “Ne, dinlenmek mi Halide, daha birbirimizi yiyeceğiz" çok partili hayat yahut denemeler. Şimdi Türkiye'de yeni bir anayasa değişikliği söz konusu, 1982 Anayasası’nı darbeciler yaptı, 1961'i de darbeciler yaptı. Darbe ürünü iki anayasadır. Her partinin parti programında, seçim beyannamesinde anayasayı değiştireceği vaadi vardır. Türkiye bu anayasa değişikliklerini yaptı. Türkiye'de 18 defa 1982 Anayasası değişti. En son anayasa değişikliğini de 26 maddeyle 12 Eylül 2010 tarihinde referanduma giderek AK Parti olarak biz yaptık. Şimdi başkanlık sistemine, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine de Sayın Türkeş de, Sayın Erbakan da, Sayın Demirel de, Sayın Özal da geçmişte ‘Evet’ diyorlardı. Hem de oyları düşükken de söylüyorlardı, iktidardayken de söylüyorlardı bunları. O nedenle bir sistem değişikliğidir. Sistem değişikliğini rejim değişiyor şeklinde takdim etmek tek kelimeyle garabettir ve Türkiye'ye bir bühtandır.

TÜRKEŞ RAKİP GÖRDÜĞÜ CHP'DEN MECLİS BAŞKANI SEÇTİRME NOKTASINA GELDİ, NİYE? KAOS VARDI, BU KAOSU GİDERMEK İÇİN

 

Mustafa Toygar: Yıllardır AK Parti, başkanlık sistemini getireceğini ifade ediyordu, Devlet Bahçeli’nin MHP’si de buna şiddetle karşı çıkıyordu. Adına cumhurbaşkanlığı da dense, bunun başkanlık sistemi olduğunu hepimiz biliyoruz. Devlet Bahçeli MHP’nin parçalanması pahasına niçin başkanlık sistemine evet demiş olabilir?

Doç. Dr. Selçuk Özdağ: Sayın Bahçeli; bir beka sorunu olduğundan bahsediyor. Türkiye'de 15 Temmuz oldu. Türkiye'de 17-25 Aralık oldu. Türkiye'de 8 Şubat 2012 tarihinde MİT Müsteşarına operasyon yapıldı. Türkiye'de PKK'yla, DAEŞ'le çok ciddi bir mücadele var. Böyle bir ortamda egemen güçler, sömürgeci emperyalistler Türkiye'nin büyümesini istemiyorlar. Küçük ölçekli devlet olarak kalmamızı istiyorlar. Şu an Devlet Bahçeli’nin söylemiş olduğu, 2007 yılında bir referandum yapıldı, cumhurbaşkanını halk seçiyor ilk defa da 10 Ağustos 2014 tarihinde Sayın Recep Tayyip Erdoğan halk tarafından seçildi. Halkın seçtiği cumhurbaşkanı, halkın seçtiği başbakan bir yanda parlamento, bir yanda defakto olarak da başkanlık sistemi uygulanıyor.       Böyle bir ortamda Devlet Bahçeli ‘Bunu hukukileştirelim’ dedi ve hukukileştirmek için de iki parti birlikte çalışma yaptı. Keşke üç parti birlikte çalışmış olsaydı. 21 madde, 18 maddeye indi. Çeşitli revizyonlar yapıldı, düzeltmeler yapıldı. Ardından parlamentoya geldi 339 oyla da kabul edildi. Ciddi tartışmalar oldu televizyonlarda, görsel ve yazılı medyada, parlamentoda, anayasa komisyonunda ve ardından da genel kurulda tartışmalar yapılarak bu kabul edildi. Bugün Sayın Bahçeli'nin doğru bir tavır içerisinde olduğunu düşünüyorum. Çünkü geçmişte Türkeş rakip gördüğü CHP'den meclis başkanı seçtirme noktasına geldi. Niye? Kaos vardı, bu kaosu gidermek için bunu yaptı. Bugün de Türkiye; bir kaos oluşmasın diyerek, Türkiye ekonomik olarak, siyasi olarak, kültürel olarak, sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel olarak sıkıntı yaşamasın diyerek bir hamle yapıyor. Bu hamleye de Devlet Bahçeli cevap veriyor. Partide bir bölünme söz konusu değil. Partide dışarıda kalan, parti içerisinde görev alamayan, parti disiplinine aykırı hareket edenler bugün dışarıdalar. Bunlar da dışarıdan muhalefet yapıyorlar. Bu muhalefetleri; 18 maddeyi metin üzerinden eleştirmiyorlar söyledikleri bir tek adamlık, iki Recep Tayyip Erdoğan'a olan sevgisizlik, üç Devlet Bahçeli'ye olan tahammülsüzlük.

Niye EVET? AK Parti kurmayı Doç. Dr. Selçuk Özdağ'dan flaş açıklamalar...

AK Parti'nin referandum kampanyasında kullandığı görsel materyallerden biri

---------------------------------------------------------------------------------------------

 

AK PARTİ İLE MHP ARASINDA GİZLİ MUTABAKAT MI VAR?

Mustafa Toygar: Ama Ümit Özdağ dışarıda kalanlardan biri miydi? Genel Başkan Yardımcısıydı.

Doç. Dr. Selçuk Özdağ: Ümit Özdağ ‘Anayasaya değişikliğine karşı çıkıyorum’ dedi.

Mustafa Toygar: İki şey var burada değil mi? 7 Haziran'da madem Devlet Bahçeli AK Parti'yle neden hükümet kurmaya yanaşmadı bu kadar şedit davrandı? İkincisi, AK Parti ile MHP arasında gizli bir mutabakat mı var?

Doç. Dr. Selçuk Özdağ: Yani ben 7 Haziran sonrası Devlet Bahçeli'nin AK Parti ile koalisyon yapmasını isteyenlerden biriydim. Parti içerisinde bunun savunmasını yaptım, bunun müdafaasını yaptım. Gerek MHP'lilerle konuştuğumda gerekse AK Parti'nin kurmaylarıyla konuştuğumda dönemin başbakanı dâhil olmak üzere hepsinden MHP ile koalisyon yapılmasını istedim. Müslüman Kürt kardeşlerimizin de bundan memnuniyet duyacağını... Çünkü Güneydoğu Anadolu'da geçmişte MHP'nin büyük belediyelerinin olduğunu söyledim. Bingöl Belediyesi gibi Elazığ Belediyesi gibi, Muş’ta bazı ilçelerde belediyelerin ellerinde olduğunu söyledim; 12 Eylül öncesi ve sonrası olmak üzere.  Burada PKK'lılarla mücadele edilmesi gerektiğini, Türkiye'nin bir bütün olduğunu söyledim. Ama Sayın Bahçeli o günkü konjonktürde ve şartlarda böyle bir koalisyondan yana değildi. Bugün Sayın Bahçeli anayasa değişikliğinde bir defakto durumdan bahsediyor. Fiili bir durumu hukukileştirelim diyor. O konu ayrı bu konu ayrı. O hükümet meselesi yani partinin koalisyonda olmaması veya olması tercihi, bir tarafta ise cumhurbaşkanlığı meselesi. Sayın Bahçeli'ye ben teşekkür ediyorum; hem öngörüsünden dolayı hem de Sayın Bahçeli'nin siyaset yaparken belli bir saplantısının olmadığını gözlemliyorum. Şimdi fikirler değişkenlik arz eder.  Toplumsal olaylar karşısında, sosyal olaylar karşısında eğer fikirlerinizde fikri sabit olursanız toplumsal olayları yönetemezsiniz. Mesela yanılmıyorsam eğer, Sultan Reşit döneminde; Sultan Reşit, Halife Reşid "Sizin bütün kararlarınızı fetvalarınızı Kâbe’ye asacağım herkes gelsin ve görsün bundan istifade etsin." dediği zaman İmam Şafi karşı çıktı, "Ben Mekke'deki insanların sosyo-kültürel yapısına göre bir fetva veriyorum, Yemen'den gelenlere göre vermiyorum. Türkistan'dan, Çin'den, Anadolu'dan gelenlere göre fetva vermiyorum. O nedenle ben bunu kabul edemem" ifadesini kullandı. Coğrafyaya göre iklime göre değişkenlik arz ettiğine göre zamana göre değişikliğin hayli hayli artması gerekiyor. O nedenle Bahçeli'nin fikri sabit davranmamasını, her olayda ayrı bir görüş serdederek ve devlet adamlığı nosyonu içerisinde hareket etmesini takdire şayan buluyorum.

Mustafa Toygar: Özel bir mutabakat?

Doç. Dr. Selçuk Özdağ: Zannetmiyorum. Siyasi parti lideri... Bu tür mutabakatlar yıllar sonra ortaya çıkar. Ben Sayın Bahçeli'nin bu tür konularda şeffaf olduğuna inanıyorum. Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a da Sayın Bahçeli'ye de şeffaflığın yakıştığına inanıyorum, açıklığın yakıştığına inanıyorum. Devlette hiç bir şey gizli kalmaz.

Mustafa Toygar: Muhakkak ki çıkacaktır da ortaya, peki yarın hükümet kurulduğunda MHP'li bakanları görecek miyiz hükümette?

Doç. Dr. Selçuk Özdağ: Şimdi doğmamış çocuğa don biçmek mümkün değildir. Ben MHP'nin kendi yoluna devam edeceğini, AK Parti'nin kendi yolunda, kendi kulvarında yürüyeceğini tahmin ediyorum. 2019'da zaten bu anayasa değişikliği yürürlülüğe girecek biliyorsunuz. Cumhurbaşkanlığı seçimi 2019 Kasım ayı içerisinde yapılacak ve yapıldığı zaman da o seçimde kimin aday olacağını bilmiyoruz. Kimin Cumhurbaşkanı olacağını hiç bilmiyoruz zaten. O nedenle ben o güne kadar Ak Parti'nin 317 milletvekiliyle hükümete devam edeceğini düşünüyorum. Bir erken seçimin de gündemde olmadığını, EVET'lerin de yüksek bir oyla da çıkacağını tahmin ediyorum. Sayın Bahçeli siyasi hayatında zaman zaman ketum olmuştur. Zaman zaman sessiz kalmıştır ama pazarlıklar içerisinde olmamış bir adamdır. Daha önce Sayın Bahçeli DSP ile koalisyon yaptı biliyorsunuz. Rahşan Ecevit'in her türlü ağır cümlelerine karşı dahi, o günkü şartlarda bu gerçekleşti. Sayın Erbakan'da yaptı CHP ile biliyorsunuz.

Mustafa Toygar: Yani Devlet Bahçeli iyi bir görev adamı mı diyorsunuz?

Doç. Dr. Selçuk Özdağ: Ben görev adamı demiyorum. Ben Sayın Bahçeli Türkiye'de o günkü şartlar içerisinde Türkiye'nin selameti için ne gerekiyorsa onları yapmak istediğini gözlemliyorum. Her olayı ayrı değerlendiririz, tenkit ederiz. Zaten siyaset de tenkitler de olacak, eleştiriler olacak. Sayın Bahçeli'nin her yaptığını alkışlamak mümkün değildir ama her yaptığını da tu kaka yapmak da doğru değildir. Her yapılanın iyi yönleri de vardır kötü yönleri de vardır. Her yapılanın eksiği de vardır fazlalığı da vardır. Eksiği vardır tamamlamak gerekir, fazlalığı vardır törpülemek gerekir diye düşünüyorum.

Niye EVET? AK Parti kurmayı Doç. Dr. Selçuk Özdağ'dan flaş açıklamalar...

BİR DAHA SEVR OLMASIN, 15 TEMMUZLAR OLMASIN İÇİN…

Mustafa Toygar: Türkiye’nin içinde bulunduğu şartlar itibariyle, bugün bir anayasa meselesinin, sistem değişikliğinin gündeme getirilmesini doğru buluyor musunuz? Yani Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın da ifade ettiği gibi; “Türkiye’nin yeniden Sevr dönemindeki şartlara çekilmek istendiği” bir dönemde bu yapılanlar doğru mu?

Doç. Dr. Selçuk Özdağ: Zaten bir daha Sevr olmasın diyerek, 15 Temmuzlar olmasın diyerek, 17-25 Aralıklar olmasın, 28 Şubatlar olmasın, 71'ler 80'ler 1960'lar olmasın diyerek bugün Sayın Bahçeli demokrasiyi işlevsel hale getiriyor. İcrayı daha güçlü, daha çabuk hale getirmek istiyor. Sayın Türkeş'in geçmişte bahsetmiş olduğu gibi; "tek meclis, güçlü iktidar, güçlü başkan" aynı zamanda da "milli devlet, güçlü iktidar" sloganına uygun hareket ettiğini düşünüyorum. Ak Parti ilânihaye iktidarda kalmayacak. Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın da yarın 2019'da aday olup olmayacağını da bilmiyoruz. Ömrü vefa eder mi etmez mi onu da bilmiyoruz. İnsan ömrü sayılıdır, kaderimizi sadece Allah biliyor. Bunu Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a endeksleyerek yürütmek doğru değildir. Bu bir sistem meselesidir, Türkiye'nin buna ihtiyacı vardır. Sayın Bahçeli'nin bugünkü şartlarda çok doğru bir karar verdiğine, çok doğru işler yaptığına inanıyorum. ‘Sevr olmasın’ diyerek 15 Temmuz'dan itibaren Sayın Bahçeli; ‘1- PKK'yla mücadele edeceğiz 2- DAEŞ ile mücadele edeceğiz 3- FETÖ ile mücadele edeceğiz ve de Türkiye'de milli birlik ve beraberliği oluşturacağız’ ifadesini kullandı. Partiler araçtır, amaç Türkiye'nin selametidir. Nice sultanlar geldi geçti, nice devlet adamları geldi geçti, nice fırkalar, dernekler, vakıflar, partiler geldi geçti. Türkiye'de dört şeyin ayakta durması lazım; tek vatan, tek devlet, tek millet, tek bayrağın ayakta durması lazım. Cumhuriyeti de demokrasiyle taçlandırmamız lazım.

DEAŞ, FETÖ TAŞERON, ESAS GÜÇ EMPERYALİSTLER… KÜÇÜK ÖLÇEKLİ BİR TÜRKİYE İSTİYORLAR

Mustafa Toygar: Hayır, zamanlama açısından sordum. Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan bunu çok güzel izah ediyor çerçevesini çiziyor. Bir tarafta DEAŞ bir tarafta FETÖ…

Doç. Dr. Selçuk Özdağ: Onlar taşeron, esas güç sömürgeci emperyalistler. Türkiye'nin küçük ölçekli bir devlet olmasını istiyorlar. Orta ölçekli devlet olmamızı, bölgesel aktör olmamızı dahi istemiyorlar. Bahçeli bunu gördü ve dedi ki ‘Türkiye'de çok büyük bir sıkıntı var ve bu sıkıntıyı aşmak için defakto olan durumu fiili durumu hukuki duruma çevirelim.’

OHAL DE KALDIRILACAK, TÜRKİYE NORMALLEŞECEK

Mustafa Toygar: Hayır, terör örgütleriyle ilgili ben de çok yazdım. Meydan savaşları dönemi bitti artık, kendi terör örgütünü kur içeriden ülkeleri çökert. Tamam, Türkiye'nin zor şartları var ve bu anayasa değişikliğine evet çıktığında zaten acelesi de yok, 2019'da yürürlüğe gireceğine göre, bugün terörle mücadelede bir sıkıntı olmayacak gibi gözüküyor. Bugün niye bu kardeşlik duygusuna birlik beraberlik duygusuna en çok ihtiyaç duyduğumuz bir dönemde niçin bu aceleye getirildi?

Doç. Dr. Selçuk Özdağ: Aceleye getirilmedi. Bu konu ta ki 1977'den beri Türkiye'de konuşuluyor ve Ak Parti iktidar olduğundan, 2002 yılından beri Türkiye'de konuşuluyor.

Mustafa Toygar: Ama Türkiye çok büyük bir badire atlatmış ve şu anda OHAL ile yönetiliyoruz.

Doç. Dr. Selçuk Özdağ: OHAL de kaldırılacak. Türkiye normalleşecek.

Mustafa Toygar: Seçime OHAL’ siz mi gideceğiz?

Doç. Dr. Selçuk Özdağ: Seçime OHAL ile gideceğiz. OHAL devam ediyor biliyorsunuz ama içinde bulunduğumuz konjonktürü herkesin idrak etmesi gerekiyor. DAEŞ orada, biz Suriye'deyiz, PKK burada, illegal sol örgütler burada, FETÖ yurt dışında faaliyetine devam ediyor. Egemen güçlerin; tüm gözü, tüm radarları Türkiye'nin üzerinde, nükleer santrallerinizde, yapacağınız büyük barajlarda, yaptığınız büyük kalkınma hamlelerinde, üniversitelerde, beyin göçünü beyin gücüne dönüştürmeye çalışmanızdadır. Batı’nın gözü;  büyük havalimanında, İstanbul'da yapılan büyük havalimanında, büyük barajlarda; Deriner, Yusufeli, Silvan gibi...  Buralarda bunlara karşı bir aceleye getirme söz konusu değil. Bunlar zaten konuşuldu, burada tek bir farklılık var;  nedir? Partili Cumhurbaşkanlığı.

Mustafa Toygar: Hayır, bir rahatlasaydı Türkiye. Çünkü Türkiye gerçekten, belki de Türk devletleri tarihinin en korkunç, en ağır krizini atlattı 15 Temmuz'da.  Türkiye OHAL ile idare ediliyor haklı, ona da söyleyecek bir şey yok ama Türkiye biraz daha rahatlasaydı. Zaten şu anda 2019'a kadar bir şey de yapmayacaksınız. Türkiye biraz daha rahatlasaydı, OHAL döneminden çıksaydı da bu tartışılarak gündeme gelseydi.

Doç. Dr. Selçuk Özdağ: Buna tartışılmıyor demek doğru değil. Tartışılıyor zaten. Herkes düşüncelerini gazetelerinde radyolarında, partilerinde, derneklerinde, vakıflarında, meydanlarında söylüyor. Hakaret etmeden, iftira atmadan tartışmalıyız. Mevcut meri - cari olan hukukumuza uygun bir şekilde düşüncelerini dile getiriyorlar. Ben bu konuda zamanlamanın doğru olduğuna inananlardanım. Doğru bir zamanlama bu konu uzun bir zamandır tartışılıyor. Bu hamur çok su götürmüştü, 2011 yılından beri yapılanları biliyoruz 60 maddede anlaşmıştık dört parti olarak. Daha sonra Kılıçdaroğlu ipe un serdi, arabayı yokuşa sürdü kabul etmedi. Dört parti lideri beraber imzalayalım dedi. Ardından da tekrar yeniden çalışmaya başladık ve 7 maddede anlaşmıştık, onda da masadan kalktılar, kabul etmediler. Şimdi de aynı şekilde, HAYIR istemezük diyorlar, doğru yapmıyorlar. Madde madde metinler üzerinden tartışsalar doğrudur. Tek adamlık meselesi doğru değildir. Geçmişten de örnekler vermeye gerek yok, o günkü şartlar öyleydi. Bugünkü mevcut Cumhurbaşkanlığı anayasada -cumhurbaşkanının görevleri tadat edilirken- 104. maddeye baktığımızda; bugünkü cumhurbaşkanının yetkileri şu an referanduma sunduğumuz yetkilere göre çok daha fazla. Öyle ki, bir il müdürünü bile kendisi atıyor. O nedenle bugünkü yapılanlar icranın çabuklaştırılması için, Türkiye'nin kalkınma ve özgürlük hamlelerini daha rahat, daha güzel yapabilmeleri içindir.

BUGÜNKÜ SİSTEMDE CHP’NİN İKTİDAR OLMA ŞANSI YOK AMA YENİ SİSTEMDE CUMHURBAŞKANI ÇIKARMA İHTİMALİ YÜKSEK

Mustafa Toygar: Bugünkü sisteme parlamenter sistem de denmez yamalı bohça şeklinde. CHP cenahı diyor ki; "Evet biz 60 maddeye kadar getirdik, devam ediyorduk ta ki AK Parti geldi başkanlık sistemini dayattı. Eğer parlamenter sistemin güçlendirilmesi konusunda olsaydı biz her türlü desteği verecektik.”

Doç. Dr. Selçuk Özdağ: Hayır, 60 maddeyi parlamentoya getirmiştik, anlaşmıştık. 60 maddeyi getirdik, bu 60 madde parlamentodan geçecek ya o zaman; MHP bize destek verse geçiyor, ya da CHP bize destek verse geçiyor. Kılıçdaroğlu şöyle dedi; "4 parti lideri de evet derse 60 maddeye kabul” dedi. Onun üzerine bu askıya alındı, rafa kaldırıldı. O nedenle doğru söylemiyorlar. Başkanlık sistemini daha sonra biz gündeme getirdik, 2015 yılının seçimlerinden sonra gündeme getirdik. O zaman tekrar, yeniden; CHP, MHP, AK Parti komisyon kurdu beraber çalıştık. Ardından da MHP ile çalışarak bu 21 madde 18 maddeye düşürüldü. Bugün kesinlikle, başkanlık sistemi nedeniyle bizim tarafımızdan rafa kaldırma doğru değildir.

Mustafa Toygar: Şimdiye kadarki anayasa değişiklikleri darbecilerin yaptığı anayasalardı. 12 Eylül, 1961 Anayasası…

Doç. Dr. Selçuk Özdağ: Diğerleri de olağanüstü dönemde yapılmıştır. 1921 ve 1924'te olağanüstü dönemde yapılmıştır.

Mustafa Toygar: Cumhurbaşkanı sınırsız yetkileri elinde tutmak istemiştir. Dolayısıyla tam bir parlamenter sistemden bahsetmek mümkün değil. Parlamenter sistem burada güçlendirilse?

Doç. Dr. Selçuk Özdağ: Burada bunu yapacağımız şey şudur; CHP'liler korkmasınlar daha 2,5 yıl var cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin uygulanmasına, çalışsınlar. Türkiye'nin değerlerine Türkiye'nin tarihi kodlarına, misyonuna, bizim nosyonumuza uygun, milletimin nosyonuna uygun bir aday çıkartsınlar.  Ak Parti'nin de kimi çıkaracağı belli değil. O nedenle şimdiden çalışsınlar, gayret etsinler. Sosyal demokratlar olarak, muhafazakâr demokratlara karşı galip gelsinler. Türkiye'de partiler çok olacak ama sosyal demokratların da cumhurbaşkanı çıkartma ihtimali var. Bugünkü konjonktürde CHP'nin iktidar olma şansı yok ama o günkü konjonktürde CHP'ye bağlı, CHP'nin sosyal demokrat geleneğine tabi ama kendini yenilemiş, çağı doğru okuyan bir şahısla CHP'nin cumhurbaşkanı çıkarma ihtimali çok daha yüksek.

 

Özdağ: Demirtaş İslam'dan rahatsız

Doç. Dr. Selçuk Özdağ kimdir?

7 Ağustos 1958'de Ankara Keskin Konur köyünde doğdu. Babasının adı Halil, annesinin adı Hatice'dir.

Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulunu bitirdi. Yüksek lisansı ve doktorasını Gazi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Beden Eğitimi ve Spor Anabilim Dalında yaptı. Eğitim bilimleri ve öğretmen yetiştirme alanında doçent oldu.

1975 yılında üniversite öğrencisiyken Manisa Ülkü Ocaklarında başlayan siyasi faaliyetleri, kuruluşunda etkin rol aldığı Büyük Birlik Partisinin çeşitli kademelerinde 17 yıl boyunca devam etmiştir. Muhsin Yazıcıoğlu’nun vefatından ardından BBP’den istifa etmiştir.

Başbakanlık Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Fonu Genel Sekreterliği Keçiören Vakıf Müdürlüğü ve beden eğitimi öğretmenliği yaptı. Karadeniz Teknik Üniversitesi Fatih Eğitim Fakültesi ile Muğla Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulunda öğretim görevlisi oldu. 2010 yılında Başbakanlık Basın Yayın ve Enformasyon İzmir İl Müdürlüğüne atandı. 2011'de yardımcı doçent oldu. Badminton, basketbol, atletizm antrenörlüğü, Boks Federasyonu Yönetim Kurulu Üyeliği ve Kickboks Hakemliği bulunmaktadır. Birçok makalesi ve 5 kitabı yayınlanmıştır.

7 Haziran 2015 Milletvekilliği Genel Seçimlerinde 26. Dönem Manisa Milletvekili olarak yeniden TBMM’ye giren Selçuk Özdağ, 12 Eylül 2015 tarihinde yapılan AK Parti 5. Olağan Kongresinde MKYK Üyesi seçilmiştir. Kongre sonrası yapılan ilk MKYK toplantısında ise AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Sivil Toplum ve Halkla İlişkiler Başkanı olarak görevlendirilmiştir.

Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Üyeliği, Çevre Komisyonu Üyeliği, Darbeleri İnceleme ve Araştırma Komisyonu Üyeliği, Soma Maden Kazasını Araştırma Komisyonu Üyeliği, Türkiye Macaristan ve Türkiye Kosta Rika Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanvekilliği, Türkiye Özbekistan Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanlığı görevlerinde bulundu.

İyi düzeyde İngilizce bilen Özdağ, evli ve 2 çocuk babasıdır.

 

BU RÖPORTAJLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Prof. Orhan Kavuncu evet mi diyor hayır mı diyor? Gerekçeleri nedir?

CHP Genel Başkan Yardımcısı Haluk Koç HAYIR'ın şifrelerini açıklıyor

Prof. Turan Güven neden EVET diyor?

 

Niye EVET? AK Parti kurmayı Doç. Dr. Selçuk Özdağ'dan flaş açıklamalar...
Niye EVET? AK Parti kurmayı Doç. Dr. Selçuk Özdağ'dan flaş açıklamalar...
Niye EVET? AK Parti kurmayı Doç. Dr. Selçuk Özdağ'dan flaş açıklamalar...

Bakmadan Geçme