Nabi Avcı'dan Batı'ya tokat gibi cevap: Teröristlerin yaktığı okullardan utanın!
Hiçbir delil olmadan terörle mücadeleyi eleştirip Cumhurbaşkanı'na mektup yazan Batılı akademisyenler için yazı kaleme alan Milli Eğitim Bakanı, örgütün mahvettiği 147 okulu örnek gösterdi
Millî Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Batılı bazı akademisyenler tarafından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a hitaben yazılan ve “PKK’ya karşı operasyonlar dursun” diyen Barış için Akademisyenler İnisiyatifi’ni savunan mektuba manifesto niteliğinde bir cevap yazdı. Avcı, New York merkezli Risk Altındaki Akademisyenler Ağı öncülüğünde Avrupa Üniversiteler Birliği, Alman Rektörler Konferansı ve Amerikan Siyaset Bilimi Topluluğu gibi 20’ye yakın uluslararası akademisyen topluluğunun, “Türkiyeli Akademisyenler ve Üniversitelere Dair Endişelerimiz” başlıklı ortak mektubuna karşılık, PKK’lı teröristlerin yaktığı onlarca okulu örnek gösterdi. Bir nüshası da kendisine gönderilen mektuba cevap yazan Avcı, “Türk emniyet güçleri, ABD, AB ve NATO ülkeleri tarafından terörist bir örgüt olarak tanınmış olan PKK ile mücadele etmektedir. PKK’lı teröristler, şehirlerde, sokaklarda, geniş çukurlar kazarak içlerini bombalarla doldurmaktadır. Teröristler ayrıca, çocuklar içindeyken okullara da saldırmıştır. Örgüt, 3 Mart 2016 itibariyle 56’sı Şırnak, 25’i Diyarbakır, 71’i Mardin ve 5’i de Muş illerinde olmak üzere toplamda dört ilde 147 okula saldırmıştır” bilgisini verdi.
Akademisyenlerin delilsiz bir şekilde hükümeti “soykırım” yapmakla suçlamasının, onların tarafsız ve barışçı olmaları gerektiği şeklindeki evrensel sorumluluklarıyla bağdaşmadığını vurgulayan Bakan Avcı, PKK’nın okul düşmanlığını yansıtan fotoğrafları delil olarak mektubuna ek yaparak, “Fotoğraflardan da göreceğiniz üzere, PKK’lı teröristler, bu okulları yakmış ve çocukların temel eğitim haklarını gasp etmiştir” ifadesini kullandı. Akademisyenlerin, hükümetten bölgedeki emniyet güçlerini geri çekmesini isterken, terör örgütünün sivillere ve okullara yaptığı saldırılara hiç değinmediğini hatırlatan Avcı, demokratik bir ülke olarak Türkiye’de hukukun üstünlüğünün geçerli olduğuna ve akademik özgürlüğün hiçbir şekilde sınırlandırılmadığına işaret ederek, açılan soruşturmaların hukuk normlarına uygun şekilde yürütüldüğünü kaydetti.