• Haberler
  • Gündem
  • Bütçe tasarısı kabul edildi, Davutoğlu milletvekillerine çağrıda bulundu

Bütçe tasarısı kabul edildi, Davutoğlu milletvekillerine çağrıda bulundu

Başbakan Ahmet Davutoğlu, bütçenin kabul edilmesinin ardından yaptığı konuşmada teröre karşı birliktelik, yeni anayasa, mecliste eleştiriye açık yeni bir içtüzük ve vize muafiyeti olmak üzere milletvekillerine 4 hususta çağrıda bulundu

  • 605

TBMM Genel Kurulu’nda 2016 yılı Bütçe Kanunu Tasarısı 301 oyla kabul edildi. Başbakan Ahmet Davutoğlu, Meclis kürsüsünden yaptığı konuşmada teröre karşı birliktelik, yeni anayasa, mecliste eleştiriye açık yeni bir içtüzük ve vize muafiyeti olmak üzere milletvekillerine 4 hususta çağrıda bulundu.

Meclis’te 13 günlük mesainin ardından 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ve 2014 yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı oylamaya sunuldu. Her iki kanun tasarısında da kullanılan 430 oyun 301’i kabul edilirken, 129’u reddedildi. Oylamalara Başbakan Ahmet Davutoğlu, Bakanlar Kurulu üyeleri ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da katıldı.
Başbakan Ahmet Davutoğlu oylama sonrasında Genel Kurulda teşekkür konuşması yaptı Bütçenin hayırlı olmasını dileyen Davutoğlu her kuruşunun son noktasına kadar korunacağını belirtti. Başbakan Davutoğlu kadın milletvekillerinin 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü tebrik etti.

"Reformlarımızı geciktirecek tutum içerisine girmeyelim"

Davutoğlu, reformlara ihtiyaç duyulan dönemlerde Anamuhalefet partisi ve diğer partilerle birlikte reformları tartışma ricasında bulunarak şunları söyledi:

"Reformlarımızı geciktirecek tutum içerisine girmeyelim. Bu reformlar içinde özellikle bir paket var ki bugünlerde bizim için çok büyük önem taşıyor; vize muafiyetiyle ilgili reformlar. 72 maddeydi 29 Kasım'da yaptığımız Türkiye-AB Zirvesi'nde. 19'unu sizlerin de katkılarıyla yerine getirdik, geriye 53 madde daha kaldı. Bunlar değişik kanunlar içinde yer alan maddeler, değişik şekillerde mutlaka yerine getirilmesi gereken hususlar" 

"Schengen ülkelerine giriş imkanı vatandaşlarımıza tanınmış olacak"

Başbakan Davutoğlu, pazartesi günü gerçekleştirilen Türkiye-AB Zirvesi'nde 1 Ekim'de planlanan vize muafiyeti tarihini uzun ve çetin müzakerelerden sonra Haziran ayına aldıklarını belirterek, şöyle devam etti:

"İnşallah Haziran ayında onlarca yıldır, en az 50 yıldır vatandaşlarımızın özlemle beklediği, büyükelçilikler, konsolosluklar önünde beklemeden, başı dik, onurlu ve izzetli bir şekilde Avrupa'nın Schengen ülkelerine giriş imkanı vatandaşlarımıza tanınmış olacak. Hayırlı, mübarek olsun. Bunun gerçekleşebilmesi, haziran ayına yetişmesi için 1 Mayıs'a kadar bizim geride kalan 53 maddede reformları tamamlamamız lazım. Ricam, bunu hep beraber yaparsak, halkın huzuruna gider bütün partiler olarak birlikte bunu başardık onurunu yaşarız. Ama engellenir ve bir şekilde gecikirse vebal geciktirenlerin üzerinde kalır, o zaman AK Parti Grubu tek başına çıkarabilmek için çaba sarf ederiz."

"Teröre karşı tek vücut olalım"

Ahmet Davutoğlu Meclis Kürsüsünden teröre karşı birliktelik, yeni anayasa, mecliste eleştiriye açık yeni bir içtüzük ve vize muafiyeti olmak üzere milletvekillerine 4 hususta çağrıda bulundu. Meclisin onurunu korumanın görevleri olduğunu söyleyen Ahmet Davutoğlu, şöyle konuştu:

“Hangi görüşten olursak olalım teröre karşı tek vücut olalım. Her ne suretle olursa olsun insan canına kasteden bütün insanlığı öldürmüştür. İnsan canına kastedenlere karşı ortak bir tavırda buluşalım. Ankara saldırısı esnasında Meclis çalışmalarına ara verilmedi. O gün oturumu yöneten Meclis Başkanvekiline teşekkür ediyorum. O gün gösterdiğiniz basiretli tutumu her zeminde göstermek durumundayız. Demokratik hak ve özgürlükler her yerde egemen kılınıncaya kadar terörle mücadelemiz devam edecektir. Bugün Sur’da da operasyonlar bitti. İnşallah her yerde kamu düzeni egemen olacak. Türkiye’nin her yerinde. Hiçbir yerde herhangi bir silahlı güce asla izin verilmeyecek. Hiçbir şehrimizin bir sokağında barikatlar çukurlar mayınlarla oradaki insanlarımınız hayatına sekte vurmaya çalışanlara izin vermeyeceğiz. Bu kürsüde terör olaylarını mazur göstermeye kimse kakmasın. Her şeyi bu kürsünün onuruna yakışır şekilde dile getirelim. Ama asla teröre taviz vermeyelim teröristleri mazur gösterecek tutum içine girmeyelim”

“Milletin beklediği anayasayı öyle ya da böyle yazacağız"

Darbe anayasasını ve darbe hukukunu bir kenara koyarak her türlü vesayeti reddeden bir anayasayı yapma çağrısında bulunan Ahmet Davutoğlu şunları konuştu:

“Ön şart getirmeden heybemizde ne varsa anayasa komisyonuna Genel Kurula getirelim. Ama anayasayı yazamamış olmanın vebalini üzerimizde taşımayalım. Biz AK Parti ve hükümet olarak hiçbir ön şart getirmiyoruz. Ama şu konuda kararımız kesin. Milletin beklediği anayasayı öyle ya da böyle yazacağız. Güzel olan bunu hep beraber yazmamız. Bir kez daha çağrıda bulunuyorum"

“Eleştiriye açık bir iç tüzük"

Meclis kürsüsünün milletin genel davranışları, notları ve erdemini temsil ettiğini vurgulayan Ahmet Davutoğlu üçüncü çağrısında kürsüde kullanılan üsluba dikkat edilmesi gerektiğini söyledi. Davutoğlu şu ifadeleri kullandı:

“Milletimizin onaylamadığı sözler, ifadeler, üsluplar yer almamalı bu kürsüde. Biz konuşurken 78 milyon bizi dinliyor. Bu meclisin olumlu bir kanaatte milletin huzurunda bulunması için üsluba hoşgörüye dayanan bir tavır olmalı. Görüş ayrımına düşsek de Meclis’te şiddete yer vermeyelim. Farklı kanaatte olsak da hakarete izin vermeyelim. Gelin Meclis iç tüzüğümüzü eleştiriye açık olan, eleştiri makamına her türlü hakkı tanıyan alacak şekilde yeniden yazalım. İç tüzük konusunda daha önce geldiğimiz uzlaşma noktası belli. Meclis yeni anayasa ve yeni içtüzükle tüzükle yoluna devam etsin.”

Başbakan Ahmet Davutoğlu konuşması sonrasında AK Parti Grup Başkanvekili Naci Bostancı ile birlikte CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu ve diğer partilerin grup başkanvekilleriyle tokalaştı.

"İki parti vesayet altında"

CHP adına konuşan Tekirdağ Milletvekili Faik Öztrak, TBMM'de iki partinin büyük bir vesayet altında olduğunu savunarak, "Hem hükümet hem de iktidar grubu saray vesayeti altında. HDP ise İmralı ve Kandil’in vesayeti altında, Türkiye partisi olmaktan uzaklaşıp, her geçen gün biraz daha çukur siyasetine hapsoluyor" dedi.

Bugünün emperyalistlerini ve onların değirmenine su taşıyanları, bu kürsüden uyardığını belirten Öztrak, "Reyhanlı, Diyarbakır, Suruç, Ankara ve İstanbul’da kalleşçe bomba patlatan; Sur, Cizre’de hendek kazıp, okullarımızı, camilerimizi yakan teröristler ve onlara bu eylemler için vekalet verenler şunu açıkça bilmelidir: Elde edeceğiniz tek sonuç, milletimizin teröre karşı büyüyen öfkesi, artan nefreti ve çelikleşen mücadele azmi olacaktır. Milletimizin terörle mücadelesi mutlaka başarıya ulaşacaktır" ifadesini kullandı.

"Kökü dışarıda aşklar arama"

Bu milletin, Türkiye Cumhuriyeti’nden başka hamisi olmadığını vurgulayan Öztrak, hiç kimsenin, kendine kökü dışarıda aşklar arama gafletine düşmemesi gerektiğini söyledi. Ülkenin herkese yeteceğini belirten Öztrak, bu topraklardan öte gidecek başka bir yurt olmadığını bildirdi.

Öztrak, bugün yaşanılanların, Atatürk milliyetçiliğinden etnik milliyetçiliğe; laiklikten mezhepçiliğe savruluşun Türkiye'nin başına ne belalar açacağını gösterdiğini belirtti.

Türkiye Cumhuriyeti’nin 90 yıl önce zaferlerle taçlanan başarılarının, ortak tarihleri olduğunu vurgulayan Öztrak, bu gerçeği unutup, geçmişi karalayarak kendi dönemlerini parlatma kibrine kapılanların, o tarihin ihtişamı altında her zaman ezildiklerine işaret etti. Öztrak, bu tarihi gerçeği; sıfatı, makamı ve konumu ne olursa olsun artık herkesin içine sindirmesi gerektiğini dile getirdi.

Öztrak, Türkiye’de bugün demokrasinin kusurlu olduğunu, siyasetin işlevini yerine getiremediğini, iktidarın ülkeyi yönetemediğini ileri sürdü. Öztrak, küresel, bölgesel ve yerel konjonktürün hızla bozulduğu bir ortamda her zamankinden daha fazla, eksiksiz bir demokrasiye, iyi işleyen bir siyasete ve ülkeyi hakkıyla yönetecek bir iktidara ihtiyaç olduğunu söyledi.

"Fay hatlarında biriken gerilimi azaltmak"

Bu kritik dönemde, toplum yaşamında, kurumsal yapıda, komşularla ilişkilerde, ekonomide ciddi kırılganlıklar biriktiğini savunan Öztrak, tedbir alınmaması halinde tarihin en korkunç, en sıkıntılı depremlerinden birini yaşayabileceklerini bildirdi.

Fay hatlarında biriken gerilimi azaltmanın, bugün siyasetin en öncelikli görevi olduğunu belirten Öztrak, "Uzunca bir süredir toplumsal yaşamımızda uyum bozuluyor, kutuplaşma artıyor. Her toplumsal olayda derin bir ayrışma yaşıyoruz. Bunun için açıktan veya gizliden en pespaye yalanlara başvurulabiliyor. Hayatımız, trollerin zehirli diliyle kirletiliyor. Bu toplumun en kutsal değerleri kişisel amaçlar için istismar ediliyor. Toplumsal yaşamda güven ve huzur giderek yok oluyor. Dışarıdan gelecek saldırılara açık, yumuşak karınlar oluşuyor" ifadesini kullandı.

"Kutuplaşma arttıkça özgürlük alanları da daralıyor"

Öztrak, Türkiye'nin özellikle 2009’dan sonra hakareti, hor görmeyi, öfkeyi sermaye yapan bir siyasi anlayışla yönetildiğini, toplumun çok masum, çok haklı taleplerinin bile gerginlik, ayrıştırma ve dışlanma konusu olduğunu iddia etti.

Anayasada güvence altına alınan özgürlükleri bile kullanamaz hale geldiklerini öne süren Öztrak, ülkede kutuplaşma arttıkça özgürlük alanlarının da daraldığını belirtti.

Bakmadan Geçme