TBMM Genel Kurulu tutanakları: 6 Mart 2016 Pazar

Mecliste bütçe maratonu sürüyor.

  • 2695

TBMM Genel Kurulunda bugün 2016 bütçesinin dokuzuncu tur görüşmeleri yapıldı. Dokuzuncu turda, Ekonomi Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı, Spor Genel Müdürlüğü, Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu, Maliye Bakanlığı, Gelir İdaresi Başkanlığı, Kamu İhale Kurumu, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu bütçe ve kesin hesapları ile gelir bütçesi ele alındı.

İşte 6 Mart 2016 Pazar tarihli TBMM tutanakları:

 

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 11.00

BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI

KTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), Özcan PURÇU (İzmir)

----- 0 -----

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 54'üncü Birleşimini açıyorum

Toplantı yeter sayısı vardır, gündeme geçiyoruz.

İyi çalışmalar ve iyi günler diliyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup oylarınıza sunacağım.

04/03/2016

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Avrupa Birliği Konseyi Hollanda Dönem Başkanlığında 13-14 Mart 2016 tarihlerinde Hollanda'nın Lahey şehrinde 'Dijital Çağda İnsan Kaçakçılığı' konulu Komisyon Başkanları Toplantısı düzenlenecektir.

Söz konusu toplantıya katılım sağlanması hususu, 28/3/1990 tarihli ve 3620 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun'un 9'uncu maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.

İsmail Kahraman

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı

BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, gündemimize göre 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı üzerindeki görüşmelere devam edeceğiz.

Program uyarınca bugün dokuzuncu tur görüşmeleri yapacağız. Dokuzuncu turda, Ekonomi Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı, Spor Genel Müdürlüğü, Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu, Maliye Bakanlığı, Gelir İdaresi Başkanlığı, Kamu İhale Kurumu, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu bütçe ve kesin hesapları ile gelir bütçesi yer almaktadır.

KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/529) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı 118) (x)

2.- 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/297), 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2014 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/34), 2014 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan Kalkınma Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/28), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2013 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/31), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2014 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/37) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 119) (x)

A) EKONOMİ BAKANLIĞI

1) Ekonomi Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Ekonomi Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

B) GENÇLİK VE SPOR BAKANLIĞI

1) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

C) SPOR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

1) Spor Genel Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Spor Genel Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

1
Ç) YÜKSEKÖĞRENİM KREDİ VE YURTLAR KURUMU

1) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

D) MALİYE BAKANLIĞI

1) Maliye Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Maliye Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

E) GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

1) Gelir İdaresi Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Gelir İdaresi Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

F) KAMU İHALE KURUMU

1) Kamu İhale Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Kamu İhale Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

G) ÖZELLEŞTİRME İDARESİ BAŞKANLIĞI

1) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

Ğ) KAMU GÖZETİMİ, MUHASEBE VE DENETİM STANDARTLARI KURUMU

1) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

H) GELİR BÜTÇESİ

BAŞKAN - Komisyon? Burada.

Hükûmet? Burada.

Sayın milletvekilleri, bilindiği üzere, turda yer alan bütçelerle ilgili soru sormak isteyen milletvekillerinin şu anda sisteme girmeleri gerekmektedir.

Şimdi, 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı'nın 'Gelir ve finansman' başlıklı 2'nci maddesini okutuyorum:

Gelir ve finansman

MADDE 2- (1) Gelirler: Bu Kanuna bağlı (B) işaretli cetvellerde gösterildiği üzere, 5018 sayılı Kanuna ekli;

a) (I) sayılı cetvelde yer alan genel bütçenin gelirleri 530.402.940.000 Türk lirası,

b) (II) sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli idarelerin gelirleri 8.733.356.000 Türk lirası öz gelir, 60.896.542.000 Türk lirası Hazine yardımı olmak üzere toplam 69.629.898.000 Türk lirası,

c) (III) sayılı cetvelde yer alan düzenleyici ve denetleyici kurumların gelirleri 3.768.054.000 Türk lirası öz gelir, 22.565.000 Türk lirası Hazine yardımı olmak üzere toplam 3.790.619.000 Türk lirası,

olarak tahmin edilmiştir.

(2) Finansman: Bu Kanuna bağlı (F) işaretli cetvellerde gösterildiği üzere, 5018 sayılı Kanuna ekli (II) sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli idarelerin net finansmanı 14.000.000 Türk lirası olarak tahmin edilmiştir.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, dokuzuncu turda grupları ve şahısları adına söz alan sayın üyelerin isimlerini okuyorum:

Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan, İstanbul Milletvekili Celal Doğan, Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan ve İstanbul Milletvekili Garo Paylan konuşacaklardır.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına; Erzurum Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu, Denizli Milletvekili Cahit Özkan, İstanbul Milletvekili Ahmet Hamdi Çamlı, Tekirdağ Milletvekili Ayşe Doğan, İstanbul Milletvekili Abdullah Başcı, İstanbul Milletvekili Serap Yaşar, İstanbul Milletvekili Aziz Babuşcu, Trabzon Milletvekili Salih Cora, Ordu Milletvekili Ergün Taşcı, İstanbul Milletvekili Halis Dalkılıç, Rize Milletvekili Hikmet Ayar ve Kocaeli Milletvekili Sami Çakır konuşacaklardır.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına; İstanbul Milletvekili Bihlun Tamaylıgil, İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, İstanbul Milletvekili Onursal Adıgüzel, Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu, Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer konuşacaklardır.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına; Denizli Milletvekili Emin Haluk Ayhan, Kocaeli

2
Milletvekili Saffet Sancaklı, Samsun Milletvekili Erhan Usta, İstanbul Milletvekili İsmail Faruk Aksu konuşacaklardır.

Şahısları adına, lehinde olmak üzere Kemalettin Yılmaztekin, Şanlıurfa Milletvekili; aleyhte olmak üzere İsmail Faruk Aksu, İstanbul Milletvekili konuşacaklardır.

Şimdi, Halkların Demokratik Partisi Grubu adına ilk konuşmacı Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan'dır.

Sayın Aydoğan, buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)

Süreniz yirmi dakikadır.

HDP GRUBU ADINA NURSEL AYDOĞAN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Ekonomi Bakanlığı üzerine söz almış bulunuyorum. Öncelikle herkesi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, 2015 yılı Türkiye açısından son derece önemli siyasal, ekonomik ve toplumsal gelişmelerin yaşandığı bir yıl olmuştur. AKP Hükûmetinin iç ve dış politikadaki başarısızlığı Türkiye ekonomisini ciddi bir biçimde 2015 yılında etkilemiştir. 2015 yılında Türkiye ihracatı değer bazında yüzde 8,7 gerileyerek 143,9 milyar dolarla kapanmıştır. İthalatta 14,4'lük gerileme gerçekleşmiştir. Dış ticaret açığı 2015 yılında ne yazık ki 2002 seviyesine tekrar geri gelmiştir.

Değerli milletvekilleri, Ekonomi Bakanlığı 2016 vizyonunu öncelikle ihracatı artırmak, yerli ve yabancı yatırımcıları hem nicelik olarak hem de niteliksel olarak iyileştirmek olarak açıklamıştır. Ancak, tabii ki, sormak gerekiyor, ülkemizde ihracatın negatife döndüğü bir dönemde bu ibre nasıl pozitife döndürülecek? Tabii, yine gerek yerli gerekse yabancı sermaye hem nicelik olarak hem de nitelik olarak nasıl artırılacaktır? Tabii ki, ihracatın artırılması için pek çok neden var ama iki önemli unsur var: Bunlardan bir tanesi nitelikli ürün, diğeri de doğru bir dış politikanın izlenmesidir.

Şimdi, AKP Hükûmetinin dış politikasındaki karar vericileri ne yazık ki Suriye politikasıyla ihracatta önemli bir düşüşün yaşanmasına yol açmışlardır. İşte, Türkiye'nin ihracatı en fazla yaptığı hem tekstil alanında hem sebze meyve alanında hem müteahhitlik alanında yüzde 40'lara varan bir azalmanın söz konusu olduğunu söyleyebiliriz. Yine, en yakın ülkelerde, komşu ülkelerimizde olan ihracattaki düşüş de tamamıyla Türkiye'nin dış politikasındaki yanlışlığından kaynaklanmaktadır. Türkiye, Suriye'ye yönelik bu dış politikasını geliştirmediği müddetçe çemberin her geçen gün daralacağını bilmelidir. Kendi ülkesinde Kürt sorununu çözemeyen bu Hükûmet ne yazık ki Suriye'deki Kürt meselesi üzerine de müdahil oluyor. Yani Suriye'de Kürtler sadece ve sadece statü elde etmesin diye koskoca bir ülkenin, Türkiye'nin dış politikasını ne hle getirdi? 'Başarıya giden her yol mubahtır.' diyerek Makyavelist bir anlayışla sadece Rojava'daki Kürtler bir statü elde etmesinler diye, El Nusra, El Kaide gibi çetelere bile yardım ve destek sunulmuştur. Bunu inkr edebilirsiniz ama ben gözüyle görmüş bir kişi olarak, bunu, burada açık ve net söylüyorum. 2012 yılında, evet, Ceylanpınar'da akşamın karanlığıyla birlikte, El Nusralar, El Kaideler o Ceylanpınar sınırını komşu kapısı gibi kullanıyorlardı ama şimdi tablo değişti; uluslararası güçler baskı yaptı, şimdi IŞİD terör örgütü oldu. Şimdi El Kaide, El Nusra terör örgütü oldu. Ne yazık ki izlenen bu yanlış dış politika sonucunda, Katar ve Suudi Arabistan gibi demokratik anlayıştan yoksun devletler hariç neredeyse tüm komşu ülkeler ve çevre ülkelerle ilişkiler bozulmuş, ilişkileri bozmuş bir Hükûmetle, bir iktidarla karşı karşıyayız.

Tabii ki Sayın Cumhurbaşkanı ihracatın geliştirilmesiyle ilgili çok büyük bir çaba içerisinde, gayret içerisinde, öyle ki bizim adını sanını duymadığımız ülkelere bile yanına aldığı iş adamlarıyla çıkarmalar yapıyor, ama mevcut tablo böyleyken, Cumhurbaşkanının çabaları da Türkiye'deki ihracatı, ihracat oranlarını değiştirmeye ve bu konudaki Ekonomi Bakanlığının hedeflerini tutturmaya yetmeyecektir.

Değerli milletvekilleri, gerek yerli gerekse yabancı sermayenin bir ülkede yatırım yapmasının ilk şartı, elbette ki barışçıl bir ortam, güven ve istikrardır. Çatışmanın, savaşın sürdüğü, kaosun olduğu, güven ve istikrarın olmadığı bir bölgeye, ne yerli ne de yabancı sermaye yatırım yapmaz.

Örneğin, altı aydan beri, milletvekili seçildiğim Diyarbakır'da resmen bir şehir savaşı yaşanıyor. Kentin her tarafından duyulan, her gün onlarca, yüzlerce bomba atılıyor. Şimdi, böylesi bir coğrafyaya, yine bu tip şehir savaşlarının yaşandığı Mardin'e, Hakkri'ye hangi aklı başında olan bir iş adamı gelip yatırım yapabilir ki? Tabii ki çözülmeyen Kürt sorunu, yaşananlar sadece bölgeyle sınırlı değil. İstanbul'da artık bombalar patlıyor ve gerçekten bu ülkede bu soruna biz çözüm bulunmazsa yaşananlar bölgeyle sınırlı kalmayacak, kalmıyor zaten. Patlayan bombalar nedeniyle artık bırakın sermayenin gelmesini, yerli ve yabancı yatırımcıların İstanbul'da yatırımlarını giderek artırmasını, mevcut olanların bile önümüzdeki dönemde kaçacağını hepimiz bilmeliyiz. O nedenle, bu tip ortamlarda herkes ama herkes, hepimiz, özellikle iktidar çözüm ve barış ortamı olmazsa ekonomik gelişmenin de olmayacağını bilmek zorundadır.

3
Değerli arkadaşlar, Türkiye ekonomisinde turizm ve hizmet sektörü önemli bir yer tutar. Tabii gönül isterdi ki Türkiye ekonomisi daha sağlam temellere otursun. Sanayinin geliştiği, üretimin olduğu bir ülkede elbette ki sağlam bir ekonomi de olacaktır ama son verilere göre sanayideki gerilemenin ne düzeyde olduğunu hepimiz biliyoruz. Türkiye ekonomisi bu nedenle belini turizm ve hizmet sektörüne bağlamıştır ama turizm ve sektörünün de biraz önce belirttiğim gibi, çözüm ve barış ortamında gelişeceği, ancak böyle bir ortamda büyüyeceği hepinizin malumudur. Bu gelişmeler yani Türkiye içerisindeki çözüm ve barış sürecinin gelişmemesi, yaşanan bu kaos ortamının, istikrarsızlığın devam etmesi durumunda Türkiye'de turizm ve hizmet sektöründe de çok önemli bir gerileme olacağını şimdiden öngörmek mümkün. Tabii ki iş bununla sınırlı değildir. Bu sektörde on binlerce insan yaşıyor, on binlerce insanın da işsiz kalmasıyla birlikte bunun ekonomiye olan etkisini hepimiz biliyoruz.

Değerli arkadaşlar, tabii ki diğer bir konu da… Yerli ve yabancı sermayenin bu ülkede yatırım yapmasının da ilk şartının barış ve güven ortamı olduğunu, istikrar ortamı olduğunu biraz önce belirtmiştim.

Turizm sektörü Türkiye'de zor günler yaşıyor. 2015 yılında turizm gelirlerinde yüzde 9,9; taşımacılık gelirlerinde de yüzde 9,4'lük bir azalma meydana gelmiştir.

İhracatı tabii ki önemli düzeyde etkileyen önemli bir faktörün de Suriye politikası olduğunu söylemiştim. Eğer bu politikada Hükûmet bir değişiklik yapmazsa, bu yanlış politikada ısrar ederse 2016 yılı da 2015 yılını aratmayan bir yıl olacaktır.

Değerli arkadaşlar, AKP Hükûmeti 1 Kasım seçimlerinde 'Bana oy vermezseniz, tek başına iktidar olamazsam bu ülkede savaş çıkacak, kaos çıkacak, ekonomi çökecek, istikrar bozulacak.' demişti, Türkiye halkından bu şekilde oy istemişti. Özellikle seçim döneminde kullanılan bu söylemler, elbette ki sermaye çevreleri için oldukça ürkütücüydü. Nitekim, bu söylemler neticesinde başta sermaye çevreleri olmak üzere toplumun önemli bir kesimi yaşadığı kaygılar nedeniyle oylarını AKP'de topladı. Ama 1 Kasım seçimlerinde AKP'ye oy verenler, şimdi şaşkınlık içerisindedir. Ülkenin belli bir coğrafyasında çatışma hli mevcuttur ve bu durumun giderek ülke geneline yayılma durumu herkes tarafından izlenmektedir. İstikrar bozulmaktadır, kaosa doğru da bir gidişat vardır ve ekonomide de tehlike çanları çalmaktadır. Eğer tedbir alınmazsa korkulan başa gelecektir.

Ekonomi Bakanlığı bütün bunları görmeden, 2016 bütçesiyle ilgili yapacağı bütün değerlendirmeler eksik, yetersiz ve gerçeklerden uzak değerlendirmeler olacaktır.

Değerli milletvekilleri, AKP Hükûmeti neoliberal politikalar benimseyen ve dünyada bunun en iyi uygulayıcısı olan bir Hükûmettir. Bu politika çerçevesinde özelleştirilmedik kamu kurumu, neredeyse, kalmamıştır. En krlı sektörler yandaş işveren kesime satılmıştır. Böylelikle, kendilerine bağlı bir sermaye grubu da oluşturmuşlardır. Biliyorsunuz, buna bazı kesimler 'yeşil sermaye' diyor. Ancak, yandaş sermaye de olsa, sermaye grupları para kazanmak ve kr etmek ister. Giderek bozulan istikrar bu sermaye grubunda da önümüzdeki yıl, bu yıl büyük bir rahatsızlık yaratacaktır. Ve bu kesimden de, Hükûmet üzerinde, bozulan ekonomi nedeniyle bir baskı oluşmaya başlayacaktır. Şu anda Türkiye'de 'yeşil sermaye' dediğimiz bu kesimin önemli oranda güney Kürdistan'a ve Irak'a ihracat yaptığını biliyoruz. O nedenle, AKP iktidarı Rojava'da Kürtlerin hak ve özgürlüklerini ve statü kazanmalarını engellemeye çalışırken, hemen yanı başındaki güney Kürdistan'da da, sırf bu ihracatı garantiye almak, sırf Anadolu sermayesini elinde tutmak için inanılmaz bir çaba sarf etmektedir. Bu da, elbette ki, hiç kimsenin gözünden kaçan bir unsur değildir. Yani, arkadaşlar, neresinden bakarsak bakalım, Türkiye'yi bu yıl ve önümüzdeki yıl zor günler beklemektedir.

Cizre'de, Silopi'de, Sur'da yaşananlardan sonra Sayın Başbakan Silopi'ye gitti, 'Silopi Edirne'yle, Keşan'la, Muğla'yla, Rize'yle, Artvin'le, Türkiye'nin her köşesiyle kardeştir.' dedi. Tabii ki kardeştir ama bu söylem için ne yazık ki çok geç kalınmıştır. İnsanlar rüyalarında bile göremeyecekleri bir tabloyla karşılaştılar Cizre'de, Silopi'de. Yaşadıkları şehir, kent yerle bir olmuştu. Evleri, o evlerdeki hatıraları, yaşantıları hepsi, hepsi yerle bir olmuştu. Hemen onlar gözünün önündeyken Sayın Başbakanın yaptığı bu söylemlerin ne kadar inandırıcı olduğunu da ben sizlere bırakmak istiyorum.

Yine Sayın Başbakan 'Biz bu topraklarda sadece sevgi tohumları ekmeye geldik. Hep beraber bu tohumları ekeceğiz.' cümlelerini kurarken, evet, hemen yanında evi barkı yerle bir edilmiş olan vatandaşın yüzündeki ifadeyi de ben görmesini isterdim. Evet, artık, bölgede yaşayan halkın, özellikle Kürt halkının böyle süslü, güzel cümlelerden etkilenmediğini, yaşamın içinde gerçek olana baktığını belirtmek istiyorum.

Yine Başbakan 'Önümüzdeki günlerde birtakım provokasyonlarla karşı karşıya kalabiliriz.' dedi Silopi'de. Bir Başbakanın edeceği cümleler değildir bunlar. İktidarın görevi, bu provokasyonları önlemek ve çözüm gücü olmaktır. Zaten çözüm gücü olunmazsa ekonomik istikrarın da olmayacağı aşikrdır.

Değerli arkadaşlar, Türkiye, gayrisafi yurt içi hasıla açısından dünyanın 18'inci büyük

4
ekonomisine sahip ancak ekonomik gelişmişlikte gayrisafi yurt içi hasıla tek başına bir ölçü değildir. Nüfusun yüksekliğiyle bağlantılı olarak az gelişmiş ülkelerde gayrisafi yurt içi hasıla da üst sıralara çıkabilmektedir. 1980'lerden bu yana Türkiye nüfus ve konjonktürel gelişmelere bağlı olarak ilk 20 sırada yer aldı. 1987-1988'lerde 17'nci sıradaydı, 2002'de 17'nci, 2016'da da 18'inci sırada ama herkesin bildiği bir gerçeklik var tabii ki. Bu, bir ekonomik başarı hikyesi değildir. AKP, bildiğiniz gibi, dünyanın 18'inci büyük ekonomisine sahip olmakla övünen bir iktidar fakat eğer bu durum bir başarı hikyesi olsaydı, toplumun yaşamı üzerine etkisi olurdu diyorum ben.

OECD'nin en son açıkladığı 2013 Gelir Eşitsizliği Endeksi'nde Türkiye Meksika'dan sonra 2'nci sırada. Yine, Türkiye'de kişi başına düşen hane halkı harcanabilir gelir OECD ortalamasından çok çok düşük. Türkiye'de 17 milyon insan devletin verdiği yardımlarla geçiniyor. Barınma, eğitim, sendikalaşma oranı OECD ülkeleri arasında son sıralarda. Kısacası, Türkiye, dünyanın diğer ülkeleri arasında kalkınma açısından geri bir düzeydedir denilebilir.

Değerli arkadaşlar, özet olarak AKP Hükûmetinin iç ve dış kamuoyunda kullandığı güçlü ekonomi, kalkınma, özgürlükler, ileri demokrasi, barış gibi söylemleri uluslararası platformlarda test edildiğinde, üçüncü sınıf bir ülke gibi yönetildiğimizi söylemek mümkündür. Tabii ki böylesi olumsuz bir konumdaki Türkiye'nin mevcut durumdan daha ileri bir noktaya gidebilmesi için, dünyadaki demokratikleşme tecrübelerinden faydalanmak gibi bir sorumluluğu ve görevi vardır.

Türkiye'yi şu anda içine girmekte olduğumuz mevcut tablodan çıkaracak olan tek şey, demokrasinin ve demokratikleşmenin geliştirilmesidir, hak ve özgürlüklerin geliştirilmesidir. Birlikte eşit, özgür bir yaşamın önünü açacak yeni bir anayasanın derhl yapılmasıdır. Eğer büyük bir içtenlikle ve samimiyetle söylüyorum, bu politikalarda ısrar edilecek olursa AKP Hükûmeti kendisiyle birlikte bu ülkeyi de uçuruma sürükleyecektir. Böyle olmamasını gönülden temenni ediyorum. Sabahın bu saatinde hepinize iyi günler diliyorum, sağ olun. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Sayın Başkan…

BAŞKAN - Buyurun Sayın İnceöz.

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Az evvel konuşması içerisinde, özelikle bizi terör örgütleriyle iş birliği yapmakla itham etmiştir. Bombalar, savaş vesaire. Silopi, Cizre'de bugün olanlardan yine bizi sorumlu tutmuştur. Ben 69'a göre sataşmadan söz talep ediyorum.

BAŞKAN - Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Süreniz iki dakika.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Efendim, niye muhalefet partisine söz veriyorsunuz? Sorumlu onlar değil, iktidar biziz herhlde, bize söz verin, biz cevaplayalım yani sorumlu olmadıklarına göre.

BAŞKAN - Size de söz veririm istediğiniz zaman.

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Yani, bunu espri olarak kabul edemeyeceğim, onu belirtmek istiyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilli arkadaşlarım; az evvel HDP Grubu adına konuşan hatip, konuşması içerisinde biraz evvel söylediğim sözleri söyledi. Şunun çok net anlaşılması gerekiyor ki: Bugün o bölgelerde yaşananların hiçbir şekilde sorumlusu… Şunun bilinmesi lazım: Buradaki olup bitenin tamamen sorumlusu terör örgütüdür. Eğer orada terör örgütü oradaki vatandaşlarımızı tehdit etmese, çukurlar kazılmasa, evlerini işgal edip evlerin bütün mahremiyetleri kaldırılmasa, bütün oradaki vatandaşlarımızın hayatları tehdit edilmese, bugün o bölgede öz yönetim ilanları vesaire olmasa, bir başkaldırış ve halkı da buradaki eş başkanlar orada direnişe çağırmasa bugün o bölgede 7 Haziran öncesi, ondan önceki dönemler neyse aynı şekilde devam ederdi. Bakın, orada ciddi bir şekilde, silahla, halkın özel hayatı, her şeyi, mahremiyeti gidecek şekilde tehdit altında. Bu tehdidi yapan terör örgütü, PKK terör örgütü. Dolayısıyla, buradaki mücadele terör örgütüyle bir mücadele. Oradaki vatandaşlarımızın, bugün o bölgelerin bu şekle gelmesinin bir tek sebebi vardır, kendinden olmayanlara karşı başlatılan bir tehditle beraber o bölgeler bugün o hle gelmiştir ve biz meşru ve haklı müdafaamızı vatandaşımızı korumak, oradaki hayatı normale çevirmek için -bunu- gerçekleştiriyoruz. Onun için burada hukuk dışı, meşru olmayan bir savunmaymış gibi gösterilmesini topyekûn reddettiğimizi özellikle belirtmek istiyoruz. Terör örgütleri konusunda bizim tavrımız nettir, hiçbirini birbirinden ayırt ederek herhangi birine yakınlığımız söz konusu olamaz. Kendi ülkemizin bir terör örgütüyle ilişkilendirilmesini,

5
tekrar tekrar burada terör sözcülüğü yapmayı yakıştıramadığımı da özellikle belirtmek istiyorum. Elbette ki oradaki tehditler kalkana kadar da bu mücadele devam edecektir. Türkiye Cumhuriyeti 780 bin kilometrekaresinde de beraberdir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın İnceöz.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Sayın Başkan…

BAŞKAN - Sayın Baluken…

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Sayın Grup Başkan Vekili, konuşması esnasında eş başkanlarımızın halkı direnişe çağırarak bölgedeki akan kandan sorumlu olduğumuzu söyledi.

HALİL ETYEMEZ (Konya) - Çağırmadı mı?

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Sataşmadan söz istiyoruz.

BAŞKAN - Buyurun iki dakika.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Nursel Hanım cevap verecek.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Aydoğan.

NURSEL AYDOĞAN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, Ankara'dan bakılınca ülkede her şey güllük gülistanlık görünüyor herhlde?

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Biz görmüyoruz.

MEHMET TÜM (Balıkesir) - Olur mu, Ankara'da da bombalar patladı, bir sürü adam öldü.

NURSEL AYDOĞAN (Devamla) - Evet, sanırım, Sayın Başbakan Silopi'ye geldiğinde hiçbir şeyin karşıdan göründüğü gibi olmadığını bildi, gördü. Aynı günlerde CHP'den de bir grup milletvekili arkadaşımız Cizre'ye gelmişlerdi. Basın açıklaması yaparken yüzlerindeki ifadeyi gerçekten görmek ve okumak gerekiyordu.

'Hendekler açıldı.' diye siz bir halkın evini barkını bombalayamazsınız. Siz oraya '10 tane, 20 tane hendek açıldı.' diye sivil yerleşim yerlerine havan toplarıyla, bomba atarlarla, en ağır silahlarla saldıramazsınız. Dünyanın neresinde böyle bir operasyon var?

SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Hiç kimse de sivil halkı... Teröristler de sivil halkı kendilerine kalkan yapmayacaklar, sivil halkın arkasına saklanmayacaklar.

NURSEL AYDOĞAN (Devamla) - Böyle bir operasyon yok. Şimdi, siz, halkı şöyle kandıramazsınız: O hendekler açılalı bir sene oldu.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Bir sene de olmadı.

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Hendekleri açana söyleyin.

NURSEL AYDOĞAN (Devamla) - Siz altı aydır müdahale ediyorsunuz, o hendekler açıldı, altı ay kaldı. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Altı ay kaldığında halkın şikyeti de yoktu.

FUAT KÖKTAŞ (Samsun) - Yani bunu kabul ediyorsunuz, hendekleri açtıklarını kabul ediyorsunuz.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, laf atmayalım lütfen.

NURSEL AYDOĞAN (Devamla) - Ne zamanki siz operasyona başladınız, kentleri yerle bir ettiniz. Sur'u tarla hline dönüştürdünüz ya!

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Teröristleri temizledik, teröristleri. Teröristleri temizledik, vatan hainlerini temizledik.

NURSEL AYDOĞAN (Devamla) - Böyle bir şey var mı dünyada! Şu anda Sur'da ev yok, tarla var, tarla şu anda.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Teröristleri temizledik, vatan hainlerini temizledik.

NURSEL AYDOĞAN (Devamla) - Siz bir halka...

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Hendekleri kim açtı?

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Teröristleri temizledik, terörle mücadele ediyoruz biz, teröristleri temizledik biz.

NURSEL AYDOĞAN (Devamla) - Bakın, bu, hendekleri bahane ederek bir halkı bastırma operasyonudur.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Teröristleri temizledik.

NURSEL AYDOĞAN (Devamla) - Kürt halkını bastırmak, mücadelesinden geri adım attırmak istiyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Halkımızı sırtımızda taşırız biz, halkımızı kucaklarız; askerimiz kucaklıyor halkımızı.

BAŞKAN - Sayın Bak...

NURSEL AYDOĞAN (Devamla) - Size söylüyorum, bakın...

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri lütfen...

NURSEL AYDOĞAN (Devamla) - ...Türk bir arkadaşınız olarak söylüyorum, Diyarbakır'da yaşayan bir halkınız olarak söylüyorum: Bütün kentleri yerle bir etseniz de

6
Kürtler direnişlerinden...

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Askerimiz halkımızı kucaklıyor, onları koruyor sizden, teröristlerden koruyor.

NURSEL AYDOĞAN (Devamla) - ...mücadelelerinden asla geri adım atmayacaklar; ben bunu gördüm, size de söylüyorum. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Eş başkanlarımız yaşanan bu vahşete karşı elbette sessiz kalmayacaklar. Elbette ki halkı direnişe ve mücadeleye çağıracaklar. Bütün bu tablo karşısında direnmeyen…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

NURSEL AYDOĞAN (Devamla) - …tarihte görevini de yapmamış demektir. Evet, evet…

MUSTAFA YEL (Tekirdağ) - Halkı ayaklanmaya mı çağırıyorsun?

NURSEL AYDOĞAN (Devamla) - Halkı ayaklanmaya çağırmıyorum.

MUSTAFA YEL (Tekirdağ) - Aynen öyle yapıyorsun, aynen öyle.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Teröristleri temizliyor, teröristleri!

BAŞKAN - Sayın Aydoğan, teşekkür ederim.

NURSEL AYDOĞAN (Devamla) - Siz, HDP'nin yaptığı her şeyi kriminalize etmeye çalışıyorsunuz...

BAŞKAN - Sayın Aydoğan…Sayın Aydoğan… Süreniz bitti.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Gel, gel Nursel Hanım…

BAŞKAN - Sayın Aydoğan, rica ediyorum, lütfen…

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Nursel Hanım… Nursel Hanım…

NURSEL AYDOĞAN (Devamla) - …siz 'Ayaklanmaya çağırdı.' diyorsunuz.

FUAT KÖKTAŞ (Samsun) - Grup Başkan Vekilin davet ediyor seni.

BAŞKAN - Sayın Aydoğan…

NURSEL AYDOĞAN (Devamla) - Eğer çok istiyorsanız ayaklanmanın da zamanı geldiğinde hep birlikte göreceğiz ama şimdi ayaklanma yok. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Aydoğan, lütfen…

HALİL ETYEMEZ (Konya) - Ya, utanmadan bir de böyle konuşuyorsun, ayaklanmadan bahsediyorsun ya!

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Sayın Başkan…

BAŞKAN - Sayın İnceöz, buyurun.

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Sayın Başkanım, az evvelki konuşmaya sataşmadan cevap vermek istiyorum.

HALİL ETYEMEZ (Konya) - Ondan sonra operasyondan bahsediyor ya!

ADNAN BOYNUKARA (Adıyaman) - Ayaklanmanın zamanı geldiğinde…

NURSEL AYDOĞAN (Diyarbakır) - Yani, geldiğinde hepimiz göreceğiz.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen, duymuyorum Sayın İnceöz'ü.

SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Sayın Başkanım, tutanaklar gelmeli.

ADNAN BOYNUKARA (Adıyaman) - Başkanım, tutanakları getirtin lütfen.

BAŞKAN - Sayın Boynukara…

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Arkadaşlar…

BAŞKAN - Buyurun Sayın İnceöz, sizi dinliyorum.

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Sayın Başkanım, az evvel, hatip, konuşmasında 'halklara savaş açarak' demek suretiyle politikalarımızı ve grubumuzu ilzam etmiştir. Düzeltme gereği hissediyoruz.

BAŞKAN - Buyurun, iki dakika.

FUAT KÖKTAŞ (Samsun) - Hendeklerin çözüm süreci bozulmadan önce açıldığını da itiraf etti, 'Bir yıl önce açıldı.' dedi.

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle şunun bilinmesi lazım: Bu kürsüde, sanki bizim, sanki o bölgedeki kardeşlerimizle, Kürtlerle, Kürt kardeşlerimizle… Bak, daha evvel bu kürsüde şunu demiştim, 'et-tırnak' demiştim; bir arkadaş oradan dedi ki: 'Tırnak değil.' Bak, biz tırnak oluruz, et siz olun, hiç önemli değil ama et ile tırnağı ayırmak mümkün değil. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Benim Kürt, Türk yeğenlerim var; bunu ayırmamız, iç içe geçmiş bir toplumu ayırmamız mümkün değil, bizim o bölgedeki hiçbir kardeşimizle problemimiz yok ama bilin ki oradaki PKK terör örgütünün kendinden olmayan Kürtlerle ilgili çok ciddi bir problemi var ve onun için, kendilerine uymadıkları için orada terörle tehdit ediliyor. Bunun adının iyi konulması lazım. Sanki biz orada bu işleri yapıyormuş gibi… Yazık, yazık! Her seferinde çıkıyorsunuz, gerçek olmayan, kendinizin inandığı ama sizin inandıklarınıza inanmayanları dışladığınız, tehdit ettiğiniz, sokağa çağırdığında, gelmediğinde tepki gösterdiğiniz Kürt kardeşlerimiz bu oyuna asla ve kata gelmeyecektir. İşte Sayın Başbakanımızın orada gördüğü de budur. Bunun böyle

7
bilinmesi lazım.

'O bölgelerde bunlar nasıl oldu?' diyorsunuz ya… Bakın, orada olan şey, vatandaşımızı kalkan yapanlara karşı, arkasına alarak terörle mücadele eden bir süreçten bahsediyoruz. Bir Diyarbakır Çınar'a bakmak lazım, Mardin Nusaybin'de yeni olan patlamaya bakmak lazım. Tonlarca patlama… Bunu da mı devlet yaptı? Yazıklar olsun!

Elbette ki oradaki mücadele güçlü ve kuvvetli bir şekilde sürecek ve siz bu dilinizle de ayrıştırmayı gerçekleştiremeyeceksiniz.

Saygılarımı sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Sayın Başkan…

BAŞKAN - Sayın Baluken…

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Sayın Grup Başkan Vekili grubumuzun gerçek olmayan bilgiler aktardığını ifade etti.

İLKNUR İNCEÖZ (Sakarya) - Aynen öyle!

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Açıkça sataşmada bulundu.

ABDULKADİR AKGÜL (Yozgat) - Yok ya!

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, bir dakika dinliyorum, karar vereceğim.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Açık sataşmada bulundu.

BAŞKAN - Buyurun, iki dakika…

SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Nursel Aydoğan da ayaklanmaya çağırdı milleti!

NURSEL AYDOĞAN (Diyarbakır) - Ben ayaklanmaya çağırmadım milleti!

SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Tutanakları istiyoruz, tutanakları!

NURSEL AYDOĞAN (Diyarbakır) - Hayır bir dakika, bir dakika sataşma var, bir dakika.

BAŞKAN - Sayın Nursel Aydoğan, Grup Başkan Vekiliniz kürsüye geldi, lütfen.

NURSEL AYDOĞAN (Diyarbakır) - Hayır, şimdi, bilinçli olarak bir saldırı var. Ben şunu ifade ettim…

SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Bilinçli olarak saldırı yok!

FUAT KÖKTAŞ (Samsun) - 'Hendekler altı ay önce değil, bir yıl önce açıldı.' dediniz!

BAŞKAN - Sayın Nursel Aydoğan, şu anda sizi dinleyemem, Grup Başkan Vekiliniz kürsüde, lütfen.

NURSEL AYDOĞAN (Diyarbakır) - Hayır, yaptığımız her…

BAŞKAN - Grup Başkan Vekiliniz sözünü bitirsin, sizi dinleyeceğim, lütfen.

NURSEL AYDOĞAN (Diyarbakır) - Bakın, Sayın Başkan…

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Nursel Hanım…

BAŞKAN - Sayın Aydoğan, Grup Başkan Vekiliniz kürsüde.

ABDULKADİR AKGÜL (Yozgat) - Sayın Başkan, şimdiden ayaklanıyor, şimdiden.

NURSEL AYDOĞAN (Diyarbakır) - …yaptığımız her çağrıya 'Ayaklanmaya çağrı yaptı.' diye… Böyle şey olur mu ya?

ABDULKADİR AKGÜL (Yozgat) - Sen şimdiden ayaklanmaya başladın bile!

BAŞKAN - Lütfen, yerinize oturur musunuz, Grup Başkan Vekiliniz kürsüde.

NURSEL AYDOĞAN (Diyarbakır) - Aa yeter artık ya, yeter buraya kadar geldi, gerçekten geldi ya!

BAŞKAN - Buyurun Sayın Baluken, iki dakika.

Sürenizi yeniden başlatıyorum.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Grup Başkan Vekili, bu ülkeyi on üç yıldır siz yönetiyorsunuz. Bu ülkenin herhangi bir köşesinde, herhangi bir şekilde gelişen asayiş ya da güvenlikle ilgili bütün hadiselerde sorumluluk AKP iktidarınındır; bu bir.

İkincisi, çözüm sürecinin bitişiyle ilgili burada defalarca size bir kronoloji ortaya koyduk; çöktürme planının ne zaman planlandığını, 10 Ekim 2014 tarihli on buçuk saatlik Millî Güvenlik Kurulu kararından sonra kimlerle mücadele etme kararının alındığını, sizin gerekçe olarak gösterdiğiniz temmuz ayından aylar önce 5 Nisan tarihinden itibaren çözüm sürecinin bir tarafı olan Sayın Öcalan üzerinde tecrit konseptinin devreye konulduğunu, yine temmuz ayından aylar öncesinde Ağrı Diyadin'den başlayarak Ordu'nun kışla dışına çıkarılarak provokasyonların başlatıldığını, Diyarbakır İstasyon Meydanı'ndan Ankara'daki patlamaya kadar olan katliam süreçlerini defalarca burada ifade ettik. Yine, Başbakanınızın ve Başbakan Yardımcınızın özellikle, HDP'nin parti olarak seçime girmesi ve 'Seni başkan yaptırmayacağız.' çıkışıyla birlikte çözüm sürecinin altına dinamit yerleştirdiği açıklamalarını burada ifade ettik. HDP'nin barajı geçmesiyle beraber sizin yetkililerinizin

8
çıkıp 'Bundan sonra artık çözüm sürecinin sadece filmini çekebilirler.' açıklamasını, 'Başkan olsaydı bütün bu kaos olmayacaktı.' açıklamalarını defalarca burada ifade ettik. Buna rağmen 'Anlamıyorum.' diyorsanız, buna rağmen hl orada bir terörle mücadele saçmalığını bize gerekçe olarak gösteriyorsanız kusura bakmayın buna hiç kimse inanmaz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) - Saçmalık değil terörle mücadele.

MUSTAFA YEL (Tekirdağ) - Siz saldıracaksınız devlet de hakkını koruyacak saçmalık olacak, var mı öyle bir şey!

İDRİS BALUKEN (Devamla) - Orada viraneye döndürdüğünüz kent merkezleri var, 100 binlerce insanın yerinden yurdundan olduğu, bir kent merkezinin tamamen viraneye döndüğü, üç gün içerisinde…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) - Türkiye Cumhuriyeti devletinin ulusal güvenliği söz konusu, terörle mücadele saçmalık değil.

İDRİS BALUKEN (Devamla) - …170 insanın katledildiği süreci buraya getirip terörle mücadele diye yutturamazsınız.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Baluken.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Kürt halkının katili PKK'dır, PKK! Teröristleri temizliyoruz.

BAŞKAN - Sayın Bak…

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Sayın Başkanım…

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Kimin katil olduğunu yazar tarih, kimin katil olduğunu yazıyor, merak etme.

BAŞKAN - Sayın Bak, Sayın Baluken…

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) -Kürt halkının katili PKK'dır.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Burada da yazıyor, Rojava'da da yazıyor, her yerde yazıyor.

BAŞKAN - Sayın İnceöz'ü dinlemek istiyorum, lütfen…

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Sayın Başkanım, az evvel, grup başkan vekilinin konuşmasını reddettiğimizi özellikle belirtmek istiyoruz. Yani hiçbir şekilde, hiçbir platformda Türkiye'yi kendi halkıyla böyle bir savaş içerisine girmiş gibi gösteremeyecekler, buna da asla izin vermeyeceğiz.

SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Güçleri yetmez.

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Türkiye terörle mücadeleden yıllarca çok çekmiş, hakikaten kayıplar vermiş bir ülkedir.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Kürsüden cevap verin.

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - 7 Hazirandan sonraki süreçle bugün yapılan terörle mücadelenin hiçbir şekilde illiyet bağı yoktur ama şöyle bir illiyet bağı söz konusudur: Evet, o gün, 7 Haziran sonrası güçlü bir Hükûmet çıkmayınca birtakım örgütler bundan zemin bulmuştur ama biz buna müsaade etmedik.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Ya, o örgütlerin başıyla da görüştünüz siz kardeşim, aynı plaktan devam.

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - 20 Temmuzda Suruç saldırısı, polislerin enselerinden vurulması, oradaki sivil vatandaşımız dhil terör örgütü tarafından tehdit edilmesi ve sistematik bir şekilde terör eylemlerinin artırılması sonucunda bununla mücadele etmekteyiz, etmeye de devam edeceğiz.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Hepsiyle görüştünüz, Oslo'da görüştünüz, Ada'yla görüştünüz.

SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Tanal, grup başkan vekiliniz sahip çıkar HDP'ye, sen bekle, acele etme!

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Başlarıyla görüşmediniz mi?

BAŞKAN - Sayın Tanal…

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Buradan asla ve asla halkların savaşı çıkmayacaktır ama terörle mücadele azimle devam edecektir.

Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

OKTAY VURAL (İzmir) - Sayın Başkan…

BAŞKAN - Buyurun Sayın Vural.

OKTAY VURAL (İzmir) - Sayın Başkan, şimdi, Sayın Grup Başkan Vekili '7 Hazirandan sonra terör örgütleri zemin bulmuşlardır.' dedi. Şimdi, ben huzurlarınızda şu soruyu soruyorum: Bu zemini kimler hazırlamıştır? Terör örgütlerinin 7 Hazirandan sonra bulduğu bu zemini kimler, hangi ortaklar hazırlamıştır? Bunları önce vicdanınıza sorun.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

9
ABDULKADİR AKGÜL (Yozgat) - Ya, isyandan bahsediyorlar.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Terörle mücadeleden bahsediyoruz.

BAŞKAN - Sayın Özel…

OKTAY VURAL (İzmir) - Yani çok kolay sorumluluktan kurtulmak, değil mi?

ABDULKADİR AKGÜL (Yozgat) - Ya, isyandan bahsediyorlar yani siz yine hl eskiyi konuşuyorsunuz.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri…

Sayın Akgül, lütfen…

OKTAY VURAL (İzmir) - Ne eskisi be! Bunlar geldiği zaman neredeydiniz?

BAŞKAN - Sayın Vural…

MUSTAFA YEL (Tekirdağ) - Biz hep buradayız, hep buradaydık, bundan sonra da burada olacağız, sen merak etme.

OKTAY VURAL (İzmir) - Gül atıyordunuz birbirinize, gül uzatıyordunuz, değil mi? Al gülüm, ver gülüm yapıyordunuz.

ABDULKADİR AKGÜL (Yozgat) - Hl yanınızda isyandan bahsediyor.

MUSTAFA YEL (Tekirdağ) - Biz hep buradaydık.

OKTAY VURAL (İzmir) - Tablo ikinizin eseri. Kim yaptı diye şey yapıyorsunuz.

BAŞKAN - Sayın Özel, siz lütfen başlar mısınız konuşmaya. Siz başlayın lütfen.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan, Adalet ve Kalkınma Partisinin Sayın Grup Başkan Vekili, HDP'yle girmiş oldukları tartışmada kendi pozisyonunu ortaya koymaya çalışıyor olabilir ama vatandaşımızın gözünden asla şu kaçmasın: İki noktaya temas etmek isterim. Bunlardan birincisi, İmralı tutanaklarının deşifre olduğu bu süreçte geçmişte HDP'nin baraj sorunu da göz önüne alınarak bağımsız adaylarla girmesini talep etmeleri ve bunun olmaması üzerine ortaya çıkan gerginlikteki paylarının altını bir çizmek isteriz. Tutun ki etinden, sütünden, yününden yararlandıkları 12 Eylül Anayasası'nın seçim barajı bu sefer de işleyebilirdi, HDP baraj altında kalabilirdi, burada daha fazla milletvekiliyle de olabilirdiniz ama bu, akan kandan, anaların göz yaşından bu Mecliste birilerinin hesap verme sorumluluğunu ortadan kaldırmazdı. O zaman, bu Mecliste, bu kadar patlayan bomba, yapılan yığınak, 'çukur' densin, 'hendek' densin ama devletin egemenlik alanı içinde kabul edilemeyecek şeyler oluyor. O zaman ne diyecekti AKP grup başkan vekilleri? 'Orada, uzakta bir HDP var uzakta, biz onları görmesek de bütün sorumluluk onlara aittir.' mi diyeceklerdi? Bu işte iktidar sorumluluğu diye bir şey var. Bir siyasi parti grubu elbette kendi grubunun hakkını, menfaatini koruyacak ama göz göre göre, 70 milyonun gözünün içine baka baka gerçeklerden bu kadar uzaklaşıp, iktidarın bu konuda hiçbir sorumluluğu yokmuş gibi bütün meseleyi bir başka tarafa doğru yüklemek en azından samimiyetten uzaktır. Bir öz eleştiriye ihtiyacınız var.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Özür dilerim, toparlayacağım Başkanım.

BAŞKAN - Bir dakika daha veriyorum, tamamlarsanız lütfen…

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Bir öz eleştiriye ihtiyacımız var. Burada belki bir kısmı yeni grubun ama bir kısmı da eski. Parlamentoların, devletlerin kurumsal hafızaları vardır. Bu duvarlar şahittir, bu tavan şahittir, bu kubbe şahittir ki burada bunlar söylendiğinde Adalet ve Kalkınma Partisi duymazlıktan geliyor. 'Siz savaş sürsün mü istiyorsunuz?' 'Savaş' diyorlardı bir de, bugün 'savaş' diyene 'terörist' diyorlar. Bu grupta yüzlerce kez 'Savaş sürsün mü, kan aksın mı? Siz buna nasıl karşı çıkarsınız?'…

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - 'Savaş' demiyoruz, terörizm, terörizm… Terörle mücadeledir, onu kastediyoruz.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Ya, biz böyle şeyler söylemiyoruz ama 'Bu Meclisi bilgilendirin. Hükûmet odaklı iş yapmayın, Parlamento odaklı işler yapın. Bu Meclisten bir şey saklamayın.' diyorduk.

Çok tehlikeli gördüğüm bir şeyi reddettiğimi söylemek isterim. 7 Haziranda güçlü bir Hükûmet çıkmayınca… 7 Haziranda da, 8 Haziranda da bir Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti görevdeydi. O Hükûmetin bütün bakanları Adalet ve Kalkınma Partisinden müteşekkildi. Hiçbir yetkileri kısıtlanmamıştı, ancak ve ancak...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - …bir gerçek vardı ki AKP'nin yetkili ağızları 'Seçmen kaosu seçti, 400 vekil alınsaydı böyle olmazdı. Bundan sonrası kaos.' dediler, kaosu da vatandaşa yaşattılar. Bu sorumluluğu görsünler, Meclisten özür dilesinler.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Sayın Baluken, iki dakika….

10

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

AKP ve CHP grup başkanvekillerinin yapmış olduğu değerlendirme üzerine birkaç hususu ifade etmem gerekiyor. (AK PARTİ ve CHP sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Sayın Baluken'i dinliyoruz.

Buyurun.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Şimdi, eğer milletvekilleri sabırla dinlerlerse çözüm sürecinin neden AKP tarafından, daha doğrusu neden Erdoğan tarafından bitirildiğiyle ilgili tespitlerimizi bir kez daha yineleyeyim. İki neden saydık bugüne kadar ve her ikisinin de nasıl doğrulandığı süreç içerisinde görüldü. Birincisi, Erdoğan'ın başkanlık hesabı. Yani, HDP'nin seçime parti olarak girmesi, parti olarak girdikten sonra yüzde 10 barajını aşması uzun süredir siyasi anlamda planlanan başkanlık hesabını boşa çıkardı. O nedenle, 'Çözüm süreci bana değil HDP'ye yaradı.' şeklinde bir algı, bir savunma içerisine girildi ve oradan doğru bir refleks gösterildi.

İkincisi ise özellikle Rojova'da, IŞİD, El Nusra çetelerinin bütün saldırılarına rağmen orada Kürtlerin, Rojova'da, diğer halklarla birlikte bir statü elde etmesi. Yani başkanlık hesabı ve Kürtlerin statüsü üzerinden eğer bir siyasi rota değişikliği olmasaydı, muhtemelen bugün zaten bu yaşadığımız sorunların hiçbiri olmayacaktı.

Şimdi, bunlar çok önemli de değil. Yani, ben yaptım, sen yaptın, o başlattı, şu başlattı… Neticede, ne olduysa oldu -ki bu konudaki tespitler ortada- ve ortada ciddi bir, devasa bir yangın var.

Siyaset kurumuna düşen, buradan bir çıkışı yakalayabilmek, aklıselim, rasyonel akılla bu işi siyasete kanalize ederek, bu otuz yıldır, kırk yıldır denenen, silahlarla ilgili süreci tekrar bir kenara itmektir, söylediğimiz budur.

Bu anlamda, Cumhuriyet Halk Partisinin özellikle son dönemlerde vermiş olduğu destek de son derece önemli.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Hemen toparlıyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Bir dakika daha veriyorum, toparlarsanız memnun olurum.

SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Ha, destek verdiğini kabul ediyorsunuz yani.

BAŞKAN - Buyurun.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Cumhuriyet Halk Partisinin çözüm sürecine taahhüt ettiği ya da verdiği destek son derece önemlidir.

Bu anlamda, hem sorumlu olan devlet kurumlarında hem de AKP Hükûmetine, rasyonel bir akılla düşünüp 'Bu ateşe nasıl su dökebiliriz'in arayışına girmek kalıyor. Aksi takdirde, yarın öbür gün, birkaç hafta, birkaç ay sonra savaşın çok ağır faturalarıyla karşı karşıya kaldığımızda artık bu işi toparlayacak bir zemini de bulamayabiliriz. Birbirimizden nefret etmeye gerek yok. Konuşarak, 'Nasıl çözebiliriz'in arayışına girelim.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ederim ben de.

Şimdi, Halkların Demokratik Partisi Grubu adına…

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Sayın Başkan, benim de bir söz talebim var.

BAŞKAN - Sizin de mi söz talebiniz var?

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Evet Sayın Başkan.

BAŞKAN - Buyurun, iki dakika size de söz vereyim yerinizden.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Sadi Bilgiç Bey, bu ara pek bir faşist provokasyonlar içindesiniz.

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Sayın Başkanım, öncelikle şunun bilinmesi lazım: Bu konuda bir vicdan sorgulaması yapılacaksa bugün hakikaten otuz beş yıldır süren terörle mücadelede dönüp terör örgütünü ve terörü net bir şekilde lanetlemek lazım. Bizden vicdan sorgulaması yapanların önce bunu net olarak yapması lazım.

Seçim barajı, vesaire… Bu konuda geçmişte ne kadar samimi ve net durduğumuz bellidir. Biz 'Gelin, seçim barajını indirelim, orada herhangi bir şekilde yüzde 10 barajının altı alternatifleri…'

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - İndirmenizin önünde bir engel mi vardı ya?

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Doğru değil bu, öyle bir şey yok ya, yok böyle bir şey.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - İşte, ne kadar samimi olduğunuz buradan anlaşılıyor.

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Geçmişte bunları biz deklare ettik, geçeceksiniz bunları. Ondan sonra gelip burada, bu kürsüde bunları söyleyeceksiniz.

11
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - O barajı biz yıktık canım.

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Bu konudaki tavrımız netti ama Sayın Cumhurbaşkanımız Başbakanlığı döneminde bunları ilan ettiğinde hiç kimseden ses çıkmadı. Ondan sonra da geleceksiniz, burada 'Yok şöyle oldu, yok böyle oldu.' diye söyleyeceksiniz.

Bakın, ben size tam gerçekliğin ortasından bir şeyden daha bahsedeceğim. Söylediğimiz her şey çok gerçek olduğu için, herkesin içini acıtarak bu kadar çok… Bir cümle ettiğimizde, 'terörle mücadele' dediğimizde, 'Bu savaş değil, savaş iki tane devlet arasında olur.' dediğimizde onun için birçok yerden ses çıkıyor.

Şunu özellikle belirtmek istiyorum: Sayın Cumhurbaşkanımız Başbakanlığı döneminde otuz beş yıldır süren bir mevzu… Evet, dedik ki: Burada, bu sürecin noktalanması lazım. Elbette ki otuz beş yıldır bir ülkeye ağırlık olan bu prangalardan, terör örgütünden Türkiye'nin kurtulması, bu sorunun ortadan kalkması için ülkemizde her türlü ekonomik, siyasal, sosyal yöntemin denenmesi, terörle mücadelenin kararlılıkla sürmesi gerektiği noktasında ve bu sorunun çözümü konusunda da, bakın, siyasi hayatına mal olsa dahi bu meselenin çözümü konusunda elini değil, gövdesini taşın altına koyan bir liderden bahsediyoruz.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - İşte mal oluyor, mal olmadan müzakereye gelsin diyoruz; yoksa mal olacak.

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Şimdi soruyorum: Bu lider mi başkanlık hesabı için ülkeyi böyle kan gölüne çevirecek? Bu lider mi başkanlık hesabıyla… 'Bu sorun çözülsün, benim siyasi hayatım ne olursa olsun, yeter ki ülkemin istikbali ve ikbali kurtulsun.' diyen lider mi ülkeyi bu hle… (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın İnceöz, bir dakika…

Artı bir dakika daha veriyorum, toparlarsanız sevinirim.

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Yani, burada tam da gerçekleri konuştuğumuz için birilerinin canı ve vicdanı çok fazla sızlıyor olabilir ama artık yeter, haksızlık. Böyle bir siyasi hesabımız yok. Başkanlık sistemini Sayın Cumhurbaşkanımızın şahsı üzerinden dar bir alana sıkıştırmak suretiyle ülkenin önüne dem vurmaya kimsenin hakkı yok.

Bakın, sistemler kalıcıdır, kişiler geçicidir. Eğer biz bugün ülkede başkanlık sistemini savunuyorsak, Sayın Cumhurbaşkanımız savunuyorsa bu, ülkemizin geleceği içindir, bunun da doğru ve net okunması lazım. Kimsenin siyasi istikbali, ikbali için değildir. Bunun böyle net olarak bilinmesine ve gerçeklerin bu kadar uzak ve ayrıştırılarak, farklı algılarla topluma lanse edilmesine de asla izin vermeyeceğiz.

Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan…

BAŞKAN - Sayın Özel, açıklama mı yapacaksınız?

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Evet.

BAŞKAN - İki dakika veriyorum.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan, teşekkür ederim.

Gerçi, böylesine sataşmalara kürsüden de cevap vermek lazım ama bugün böyle başladık böyle devam ediyoruz.

Bir kez, seçim barajı konusunda sayın grup başkan vekili AKP harikalar diyarında, kendi söylediği bir şeye kendisi inanıyor, grubu alkışlıyor.

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Öyle bir şey yok.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Seçim barajına da, YÖK'e de, kanun hükmünde kararnameye de, 12 Eylül Anayasası'nın eskiden dezavantaj yaratıp iktidarı eli geçirince avantaja dönüşen tüm kurumlarına, kurullarına sahip çıktılar, seçim barajı konusunda asla samimi bir adım atmadılar.

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Anayasa'yı değiştirme konusunda masayı onun için mi terk ettiniz?

BAŞKAN - Karşılıklı konuşmayalım lütfen.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Geçen dönem tam 4 kez seçim barajının düşürülmesiyle ilgili önerilerimiz burada AKP Grubu eliyle reddedildi. Bu konuda Anayasa'da çalışma yapılmasını söyledik, seçim sistemini müzakereye açtılar. Bir kez bunu bilelim.

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Oturmuyorsunuz masaya.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - İkincisi, bu hendekler Doğu'da, Güneydoğu'da üçüncü kez açıldı ve bu şekilde devam ediyor. Peki, birincisi nasıl açılmıştı? Hepimiz biliyoruz, devletin

12
resmî tutanaklarında var, oturur okursunuz, konuşursunuz, bakarsınız, ilk hendek vakası KCK operasyonları olduğundaydı, Sayın Cumhurbaşkanının ulağıyla Abdullah Öcalan'a iletildi, Abdullah Öcalan'ın talimatıyla kapandı o hendekler. İkinci hendek vakası -aksi varsa çıkıp açıklayacaklar- bu kez karakol ya da kalekolların inşa sürecinde başladı, Abdullah Öcalan'a devlet yetkilisi ricacı oldu, talimat gitti, hendekler kapandı. Bu kez arka kapı diplomasisi işliyor mu işlemiyor mu bunu tarih yazacak, ancak bu hendeklerle mücadelede AKP Grubunun söylediği gibi bir tavır yok. Kimse öyle oturduğu yerden efelenmesin. Gidiyorsunuz, adını koyamadığınız adaları dağları konuşturuyorsunuz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - 'Ada' dediğinizin adı Abdullah Öcalan, 'dağ' dediğinizin adı Cemil Bayık, onlar talimat verirse hendekler kapanıyor, siz de bu müzakerenin parçasısınız.

Çok net son bir şey daha söylüyorum.

BAŞKAN - Artı bir dakika daha vereceğim, lütfen tamamlayın Sayın Özel.

SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Bir de bu kadar net nereden biliyor, onu da bir söylesin ya!

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Birazcık bileceksiniz, çıkıp burada 'olmadı' diyeceksiniz, 'oldu' diyenler de kanıt koyacaklar önünüze.

ADNAN BOYNUKARA (Adıyaman) - O devlet kayıtlarını getirseniz. O devlet kayıtları nerede?

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Şimdi gelin bakalım, Yalçın Akdoğan açık açık söylüyor, Anadolu Ajansından yayınlanıyor. İtiraz edin, çıkıp kürsüden okuyacağım. Diyor ki: 'Seni başkan yaptırmayacağız yaklaşımı çözüm sürecinin sonunu getirmiştir.'

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Davutoğlu da söyledi ya!

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Yani şunu diyor: 'Alacaktık başkanlığı, verecektik özerkliği. Bizi başkan yapmıyorlarsa çözüm süreci bir şey yok.' diyor.

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Devamını oku!

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Ondan sonra, Gezi oldu geri çekildiler, bilmem ne oldu.

HALİL ETYEMEZ (Konya) - İnsaf, insaf!

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - AKP Grubu, yeni bir grupsunuz, birçoğunuzun iyi niyetine inanıyoruz. Hep diyorlar ya 'Kandırıldık.' Şimdi de sizi kandırıyorlar, bunlara inanmayın.

Teşekkür ederiz.

BAŞKAN - Sayın Özel, lütfen…

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Sayın Başkan…

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - 1 Kasıma inan, 1 Kasıma! Sandığa gömüldünüz! 1 Kasıma inan!

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Yeni seçimi bekle Osman, yeni seçimi bekle!

BAŞKAN - Sayın Baluken, size de söz vereceğim ama lütfen şahsiyatla uğraşmayalım.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - 2019'da gelin! 1 Kasıma inan! Bunların hepsi hikye!

BAŞKAN - Sayın Bak…

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Şu holiganı alın ya!

BAŞKAN - Lütfen şahsiyatla uğraşmayalım, siyasi düşüncelerimizi dile getirelim, lütfen.

Grupların maneviyatıyla ilgili bir sataşmada bulunmayalım.

SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Sayın Özel, bu türlü görüşmelerin siz neredeydiniz de bu kadar detaylı biliyorsunuz? Tam göbeğindeydin herhlde!

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sizi dinliyordum sizi! Sizi izliyordum sizi! Biz uyarıyorduk…

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - 1 Kasıma inan, hikye anlatıyorsun! Millet inanmıyor, 1 Kasıma inanıyor! Sandığa gömüldüğüne inanıyor.

BAŞKAN - Sayın Bak… Sayın Bak…

SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Belgeleri paylaş bakalım.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Çıkın 'Yok böyle bir şey.' deyin.

SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Sen ispat et, getir o belgeleri! Hadi getirsene!

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri…

Sayın Baluken, sizi dinliyorum.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Ben bu gürültüde konuşamam ki Sayın Başkan.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Getiririz. Delikanlıysanız getiririz.

SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Hadi belgeleri getir! Hadi getir!

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Hikye yazıyorsun hikye!

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Çıkın kürsüye, söyleyin 'Yok deyin.'

SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Hadi getir bakayım! Hadi yüreğin yetiyorsa getir!

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Namusuna, şerefine yemin et 'Yok.' diye, 'Olmadı bunlar.' de, yemin et!

GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) - Başkan, tamam…

BAŞKAN - 12.30'a kadar ara veriyorum.

13
Kapanma Saati: 11.52

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 12.30

BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI

KTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), Özcan PURÇU (İzmir)

----- 0 -----

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 54'üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

2016 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı'nın Dokuzuncu Tur görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

1.- 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/529) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı 118) (Devam)

2.- 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/297), 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2014 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/34), 2014 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan Kalkınma Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/28), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2013 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/31), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2014 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/37) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 119) (Devam)

A) EKONOMİ BAKANLIĞI (Devam)

1) Ekonomi Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Ekonomi Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

B) GENÇLİK VE SPOR BAKANLIĞI (Devam)

1) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

C) SPOR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)

1) Spor Genel Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Spor Genel Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

Ç) YÜKSEKÖĞRENİM KREDİ VE YURTLAR KURUMU (Devam)

1) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

D) MALİYE BAKANLIĞI (Devam)

1) Maliye Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Maliye Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

E) GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)

1) Gelir İdaresi Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Gelir İdaresi Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

F) KAMU İHALE KURUMU (Devam)

1) Kamu İhale Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Kamu İhale Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

G) ÖZELLEŞTİRME İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)

1) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

14

Ğ) KAMU GÖZETİMİ, MUHASEBE VE DENETİM STANDARTLARI KURUMU (Devam)

1) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

H) GELİR BÜTÇESİ (Devam)

BAŞKAN - Komisyon? Burada.

Hükûmet? Burada.

Şimdi, Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Diyarbakır Milletvekili Sayın Nursel Aydoğan konuşacak.

Süreniz on dakika.

Buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA NURSEL AYDOĞAN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tekrar hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Maliye Bakanlığı bütçesi üzerine partimizin görüş ve düşüncelerini sizlerle paylaşmak istiyorum.

Değerli arkadaşlar, bütçeler sadece rakamlardan oluşan belgeler değildir şüphesiz; tam tersine, Hükûmetin politikalarını ortaya koyan, son derece önemli, siyasal, ekonomik ve yönetsel belgelerdir. Bütçeler, sosyal sınıflar arasındaki dengenin sağlanmasında ve toplumsal barışın sürdürülmesi için önemli bir rol oynarlar. Ayrıca, siyasal iktidarların emek, demokrasi, sosyal hak ve özgürlükler, insan hakları, farklı etnik kimlikler, inanç grupları ve farklı cinsiyetlere karşı da eşit yaklaşımları konusunda duruşlarının en önemli göstergeleridir bütçeler. Bu çerçevede değerlendirdiğimizde, Maliye Bakanlığı tarafından hazırlanan bütçenin bir barış bütçesi ve toplumsal cinsiyete dayalı bir bütçe olmadığını belirtebiliriz.

Değerli arkadaşlar, bu bütçe katılımcılık ilkesi göz önüne alınmadan, antidemokratik yöntemlerle hazırlanmış bir bütçedir. Zaten bütçe hazırlama aşamasında toplumun önerileri alınmış olsaydı bu bütçe bir savaş bütçesi olarak şekillenmezdi. 2016 yılı bütçesi hem ülkemizde hem de özellikle Suriye'de Kürtlerin bir statü elde etme isteğine karşı yürüttüğü mücadeleyi yok etmek ve bastırmak için saplandığı bataklığın onaylanmış bir belgesi niteliğinde olduğunu belirtmek mümkün.

Değerli arkadaşlar, özellikle 7 Haziran seçimleri sonrasında bütçenin savaş bütçesi olduğu savaşa dönük mal ve hizmet alımlarının artmasıyla ortaya çıkmıştır. 2015 yılı bütçesinde 'mal ve hizmet alımları' 41,1 milyar dolar Türk lirası olarak öngörülmüşken yıl sonu itibarıyla bu gerçekleşme 44,4 milyar liradır. Bu hliyle, bütçenin her 100 lirasından 9 lirasının 'mal ve hizmet alımları'na harcandığını söylemek yanlış olmayacaktır. Bu hizmetlerin içeriği incelendiğinde ise, 'mal ve hizmetler' kalemi içinde 'savunma ve güvenlik' başlığı altındaki kalemin payının, bu alımların yaklaşık üçte 1'i olduğu görülebilir. Bu harcamaların 'toplam merkezî yönetim bütçesi' içinde payı ise 2,6'dır, yani, 12,7 milyar. Yine, 'savunma ve güvenlik' 'mal ve hizmet alımları' içinde önemli bir oran, bu yüzde 73'ü Millî Savunma Bakanlığına ait olurken, 2'nci sırada Jandarma Genel Komutanlığı yüzde 15, 3'üncü sırada Emniyet Genel Müdürlüğü yüzde 12 olarak görülecektir.

Özellikle 7 Haziran seçimlerinden sonra tek başına iktidar olabilmek için başlatılan bir savaş var, çatışmalı bir ortam var. Evet, bütçede bu nedenle ortaya çıkan açık, Maliye Bakanına ödenekler arası aktarma yetkisi verilerek giderilmiştir. Aslında bu durum bu bütçe görüşmelerini de anlamsız kılmaktadır çünkü Meclisin harcama yetkisinin üstünde para harcandığını bu tablo ortaya koymaktadır ki bu da Anayasa'nın 163'üncü maddesine aykırıdır.

2015 yılı Eylül ayı itibarıyla Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık -bunların örtülü ödenekleri var, biliniyor- Millî Savunma, İçişleri ve Ulaştırma Bakanlığı bütçeleri başlangıç ödeneklerini belirgin bir biçimde aşmıştır. Ödenek üstü giderlerin aşmasının nedeni Hükûmetin savaş konseptine geri dönmesiyle yakından ilgili bir durum olarak bütçelere yansımış durumdadır.

Örneğin, Millî Eğitim Bakanlığına ayrılan bütçedeki para, ne yazık ki, tek sınıflı okullarda eğitimin yapıldığı Millî Eğitim Bakanlığı tarafından eğitime harcanmamış, başka bakanlıklara Maliye Bakanlığı tarafından aktarım yapılmıştır.

Bir diğer dikkate değer konu da 'özel hesap' adı altında, örtülü ödenek benzeri bir uygulamanın bu iktidar tarafından uygulamaya geçirilmiş olmasıdır. 2016 yılı geçici bütçesinde Dışişleri, Kalkınma, Aile ve Sosyal Politikalar, Millî Eğitim, Avrupa Birliği Bakanlıkları ve Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı bütçelerine de bakanların mevcut kamu harcama hukuku, muhasebe ve denetim sistemine tabi tutmadan kullanabileceği özel hesaplar konulmuştur. Böylece, bu özel hesaplarla yapılan harcamaların Meclis denetiminden

15
uzak tutulması da mümkün hle gelmiştir.

Yine, 2016 bütçesinin gelirlerinin dağılımına baktığımızda: Gelirlerin yüzde 84,8'i vergilerden, kalanı ise harçlar, elektrik, doğal gaz fiyatlarına yapılan yüksek zamlar, cezalar ve diğer devlet gelirlerinden oluşmaktadır. Çoğunluğu oluşturuan vergilerin yükü ise maalesef emekçi sınıfların üzerindedir. Bu durum, devlet eliyle gerçekleştirilen neoliberal piyasacı dönüşümün, yükselen militarizmin, otoriterleşme ve iktidarın tekçi anlayışının finansmanının, asıl olarak, halktan toplanan vergilerle gerçekleştirilmekte olduğunu hepimize göstermektedir. Vergilerin emekçilerin sırtında olduğu gerçeği vergilerin alınış biçiminden de anlaşılmaktadır. Zira, gelir vergisi oranında kurumlar ve servet üzerinden alınan dolaysız vergiler yüzde 30'u bulurken asıl yüzde 70 gibi büyük bir oran KDV ve ÖTV gibi dolaylı vergilerden sağlanmaktadır. Enflasyon arttığında bu vergiler de arttığından, enflasyonun arttığı dönemlerde halkın üzerindeki yük daha fazla artmaktadır.

Yine, bu vergilerin uygulanmasında çarpıklıklar söz konusudur. Örneğin, et, süt, sağlık, eğitim gibi halk için zorunlu nitelikteki mal hizmetlerinde KDV oranı yüzde 8 iken kıymetli, yarı kıymetli ham taşları Borsa İstanbul üzerinden Türkiye'ye getirenler KDV ödememektedirler. Ayrıca, kamuoyunun da hatırlayacağı üzere, yakın dönemde çıkarılan torba yasayla işlenmemiş değerli, yarı değerli taşların ithalinden de ÖTV kaldırılmıştır.

Değerli arkadaşlar, Türkiye'nin esas gelirleri vergilerdir. Bu vergilerin ancak yüzde 10'u yerel yönetimler tarafından kullanılmakta ve bundan Ankara, İstanbul gibi büyükşehirler başta pay almakta, bu da eşitsizliği beraberinde getirmektedir. AKP, Büyükşehir Yasası'yla yerel yönetimleri güçlendirerek yerel yönetimlerin yetki ve sorumluklarını artırdığını söylüyor. Oysa yüzde 10'luk kaynak kullanımıyla bir güçlendirmenin yeterli olmadığı açıktır.

Değerli milletvekilleri, demokrasi kitlelerin söz ve karar sahibi olması demektir, dört beş yılda bir sandığa gidip oy kullanmak değildir. Demokrasilerin, AKP iktidarında olduğu gibi salt sandıkla tanımlanması, halkın olası istem ve taleplerinin yükselmesinin önüne geçme çabasıdır. Demokrasi, yerelde, toplumun şimdiki ve gelecekteki yaşamıyla ilgili söz söylemesi, karar alma süreçlerine katılması, sonuçlarını da değerlendirmesidir. Halkın mahalle, ilçe, il, bölge, gençlik, kadın meclisleri, sivil toplum örgütleri üzerinden sürece katılımının olduğu demokrasiler gerçek demokrasilerdir.

Yerel demokrasinin güçlendirilmesi veya 'öz yönetim' olarak tanımlanan bu model, başta Kürt sorunu olmak üzere inanç, kadın, gençlik, diğer sorunlarının çözümüne ve Türkiye'nin demokratikleşmesine katkı sağlayacaktır. Bu modelde, Van'dan İzmir'e, Samsun'dan Adana'ya, Diyarbakır'dan İstanbul'a kadar coğrafi, kültürel ve ekonomik özelliklere göre yeni baştan bir idari haritayla -81 ili 25-26 bölge altında toplayıp- bölgelerin ihtiyaç ve özelliklerine göre vergiden kaynak aktarımı yapılarak gelirlerin bölgeler arasında daha adil bir dağılımı gerçekleştirilebilir. Bu idari yapılanma içinde, Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı'ndaki çekincelerin kaldırılması ve bu bölgelerin yetki ve sorumluluklarının ne olacağına dair anayasal değişikliklerin yapılması gerekir. Böyle bir modelde halk ihtiyaçlarının ne olduğunu, önceliğinin ne olması gerektiğini ortaya koyarak bütçe yapım sürecine, nasıl dağıtılacağına dair sürece katılır.

Yeni anayasa yapım çalışmalarının yeniden başlamasının ve demokratik bir toplumun inşası için gerekli yasal düzenlemelerin yapılmasının bu ülkenin ertelenemez, en acil ihtiyacı olduğunu ben bu konuşmamda bir kez daha belirtmek istiyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum, sağ olun. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Aydoğan.

Halkların Demokratik Partisi Grubu adına şimdi İstanbul Milletvekili Sayın Celal Doğan konuşacak.

Süreniz yirmi dakikadır.

Buyurun Sayın Doğan. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA CELAL DOĞAN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Gençlik ve Spor Bakanlığı üzerinde Halkların Demokratik Partisi Grubu adına söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlarım.

Sayın Başkanın da müsamahasına sığınarak… Üç aydan beri Parlamentoyu izlemeye çalışıyorum. Bu Parlamentoda şu anda 4 partinin grubu var. Aslında çok partili anlayışta daha çok partinin olmasını isterdim ama şu gördüğüm uygulamalarla bu Parlamentoda 4 partinin olması bile şık atışmasından öte bir şey yapmadığımızı gösteriyor. 8-10 parti olsaydı bu sürelerin hiçbirisi belki… Yasaların çıkartılması konusunda, başka önemli birtakım işleri yapma konusunda işlev yapmayacak şekilde süreleri öldürmeye çalışıyorsunuz. Buradaki amaç, gerçekten parlamenter demokratik rejimin işlemeyeceği kanaatindeyseniz ki… Özellikle iktidar partisine bunu söylemek istiyorum, sizin daha alttan almanız, daha müsamahakr, daha kapsayıcı olmanız gerekirken en ufak lafa karşı cevap verip yeniden bir sataşmaya meydan vermeniz, bu Meclisin süresinin ve zamanının verimli kullanılması konusunda maalesef büyük hatalara ve büyük yanlışlara ve Parlamentonun işlevsiz hle getirilmesinde en büyük etken olduğunu söylemek istiyorum. Bu nedenle, buraya bilerek ve isteyerek geldim çünkü grup başkan vekili değilim, başka şekilde söz alma durumumuz yok ama bu konu mutlaka tartışılmalıdır: Meclis nasıl daha çok verimli olabilir? Yoksa geliyoruz, saat ikide açıyorsunuz, üçte açıyorsunuz, saat altı oluyor şık atışmasının dışında başka hiçbir şey görmüyoruz. Bu faydalı bir şey değildir, bu üretkenlik değildir, Parlamentonun bu konuya bir çare bulması gerekir.

16
Gelelim, asıl kendi konumuza, Gençlik ve Spor Bakanlığı bütçesi üzerinde söz alırken... Geçmişte 'Gençlik ve Spor Bakanlığı' diye bir müstakil bakanlık yoktu. Genellikle Millî Eğitim Bakanlığının bünyesinde uhde edilmiş bir bakanlıktı ve onun da çok ciddi nedenleri vardı. Gerçekten de Gençlik ve Spor Bakanlığıyla gençliğin ve eğitimin yüzde 100 irtibatı ve rabıtası söz konusu olduğu için, bu konuda geçmişte, özellikle gençlerin yetiştirdiği siyasi iklim, ülkenin siyasi iklimi, ülkenin kaderi gençlerin kaderiyle eş değer ve paralel gittiği için de birlikte olmasında fayda mülahaza ediliyordu. Ama gördüğüm kadarıyla Gençlik ve Spor Bakanlığının, özellikle Türkiye'deki nüfusun artışı, spora olan ilgi ve tesisleşmenin yoğunlaşması sonucunda ayrı bir bakanlık olarak ihdas edilmesi gündeme geldi. Şu andaki yaptığı çalışmalarla da büyük ağırlıkla gençlerin geleceğiyle ilgili bir yönetme veyahut da eğitme değil, bahsettiğimiz gibi, daha çok tesisleşmeyi ön planda tutan bir anlayışla devam etmektedir. Kendilerine bu konuda başarılar dilemek isterim ama 3-5 cümleyle o esas konuya geçmeden de tesis ve spor konusunda da birkaç şey söylemek istiyorum.

Türkiye'de tesisleşme konusunda bütün gayretlere rağmen Avrupa'nın çok gerisindeyiz. Ancak bir şeyi daha hatırlatmak gerekir, Cumhuriyet Dönemi'nde 1950 ve 80 arası yapılmış olan tesislerin çoğu merkezî semtlerde kaldı. Bu semtlerde kalan sahalar, özellikle Kayseri gibi, Gaziantep gibi arsaların prim yaptığı yerlerde, TOKİ'ye verilen bu arsaların karşılığında, şehirlerin çok dışında... Diyelim ki 300 milyon dolarlık bir arsanın karşılığında 50-60 milyon liralık bir stat yapılmakta, bu statlar tabii ki eskiye göre çok güzel statlar, cezbedici tarafı var ama orada kalan rantın büyük bir kısmı maalesef Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından spora değil, TOKİ'ye, bir kısmı da başka alanlara kaydırılmaktadır.

Antep demişken… Burada Antep milletvekili arkadaşlarım mutlaka var, Gaziantep milletvekili arkadaşlarım. Gaziantep'e gidenleriniz var, bilirler, Türkiye'de son yirmi yılda meydan inşa eden bir belediye başkanı yok. Genellikle belediye başkanları meydan inşa etmekten kaçınırlar. Gaziantep'te bütün muhaliflerin genel başkanlarının miting yaptığı bir yer var, Demokrasi Meydanı. Demokrasi Meydanı, Gaziantep'te son yıllarda -özellikle kendi dönemimde yapıldığı için söylüyorum- 100 bin kişiyi kapsayan bir meydandır. Kamil Ocak Stadı -Allah rahmet eylesin- onun zamanında yapılmıştır, bu stat boşaltılacaktır çünkü Gençlik ve Spor Bakanlığımız yeni bir stat yapmaktadır. O stat şehrin 15-20 kilometre uzağında da olsa yeni bir stattır. Ama sizden ricam, lütfen Sayın Başkan, bu stadın yerinin Demokrasi Meydanı'na katılması konusunda mutlaka hassasiyet gösteriniz. Antep'teki üç beş tane firmanın milyar dolarları var, onun üzerine 100 milyon dolar daha ekleyip başka bir serveti buradan elde etmelerinin hiçbir anlamı yok. Ama Gaziantep'teki meydan bahsettiğim noktada inşa edilebilirse gerçekten Roma'daki meydanı aratmayacak kadar güzel bir meydan olur. Bu nedenle de sizden ricam bu.

Bir başka üzerinde duracağım konu -çok kısa geçmek zorundayım bunları- özellikle spor dediğimiz zaman aklımıza futbol gelmekte. Futbol konusunda da maalesef bizim çok sorunlu olduğumuz yönlerimiz var. Bir: Baştan, stattan, seyirciden başlarsanız… Seyircilerimiz saygı duruşu yapamıyor, bir saygı duruşu yaptırmayı bilmiyoruz, Konya'da hep birlikte yaşadık. Millî marşlar dünyanın hiçbir yerinde millî maçların dışında çalınmaz, biz lig maçlarımızda İstiklal Marşı'nı çaldırıyoruz. Sakın, başka bir anlama getirmeyiniz, İstiklal Marşı'na karşı saygımda en ufak bir eksik yok ama çok çaldırarak yozlaştırıyorsunuz. Konulan kasetlerin birbirinden farklı olması, bir kısmının buraya iştirak etmemesi İstiklal Marşı'nın oralarda çalınmasındaki değerini ve kutsiyetini azaltmaktadır. Bu konuda da bir tedbir alınmasında fayda vardır.

Bir başka şey, futboldaki eksiklerimizin başında seyircilerimiz hızla azalıyor, hızla azalan bir seyirciyle karşı karşıyayız çünkü özellikle şiddetin ve küfrün egemen olduğu bir alanda seyircinin kaçması kadar doğal bir şey olmaz.

Bir başka şey, özellikle, geçen hafta Sayın Grup Başkan Vekilini ziyaret ettim, Sayın Naci Bostancı'yı ziyaret ettim, CHP Grup Başkan Vekiline de arz ettim. Geçmiş dönemde 2 tane yasa çıkardınız futbolda şiddetle ilgili. Çıkardığınız yasalar işlevsel olmadı. Özellikle şike konusunda çıkarmış olduğunuz yasa dünyanın hiçbir yerinde olmayacak şekilde yüz yirmi, yüz elli, yüz seksen senelik hapisleri içeren bir yasaydı, işlevsel olmadığı görüldü ve nitekim değiştirmek zorunda kaldınız çünkü bu suçlar disiplin suçlarıdır. Bunlarda, spora ait suçlarda, ekonomik cezalar ile disiplin suçlarının verilmesi gerekir. Yoksa, bir şike iddiasıyla… Bir parantez açayım, on beş yıl kulüp başkanlığı yaptım, inanarak söylüyorum, sizin de inanmanızı istiyorum, Süper Lig'de bir tek kişinin ağzına bu konuyu alıp telaffuz ettiğini görmedim. Bunların yüzde 99'u totodur, yüzde 99'u yalandır ama yüzde 1 ihtimal de olsa futbolda paraya dayanan şike değil, hatır şikelerinden bahsedilebilir; o da futbolcuların kendi aralarındaki, maçlarda başvurdukları bir olaydır, küme düşmekte olan takımların diğer futbolculara yalvarmasının ötesinde bir maddiyata dayanmaz. Bu nedenle, bu konuda da yeni 2 tane yasa gelecek. Sayın Bakana o gün sordum, hazırlıklı olmadıklarını, daha doğrusu hazırlık içerisinde olduklarını söylediler. 2 tane yasa gelecek; biri… Bakın, Türkiye'de futbol

17
kulüplerinin 4 milyar yani eski parayla 4 katrilyon borcu var; 4 katrilyon borcun karşılığında 2 milyar yani 2 katrilyon sermayeleri var, bunların tümü iflasta. UEFA ve FIFA standartlarına dayanan 4 tane lisansı olan kulübün dışında başka hiçbir kulüp yok, hiçbiri gerçek anlamda kulüp sayılmaz. Bu konuda Avrupa'nın çok gerisindeyiz ve bu kulüplerin çoğu kapanmakla yüz yüze ama şimdi ne yapacaklar? Sayın Bakandan rica ettim, dedim ki: Bu konuda yasa hazırlığınız var mı? 'Çalışıyoruz.' dedi. Sayın Bostancı'ya da söyledim, bu yasalar Meclise gelmeden Parlamentonun hazırlıklı olması açısından üç parti, hatta dört parti -Sayın Sancaklı'ya da söyledim- önerge verelim, Meclis araştırması yapalım, bu yasalar gelmeden Parlamento buna hazırlıklı olsun dedim, Sayın Bakanla görüşeceğini söyledi, Sayın Bakandan gelen haberin menfi olduğunu, Sayın Başbakana götüreceğini söyledi, ısrarla bekliyorum.

Buradan size bir sitemimi de söylemek istiyorum: Siz Parlamentoda iktidar partisinin grubusunuz, sizin uzlaştırıcı ve daha çok kapsayıcı olmanız gerekir. Bu nevi olaylarda bile, bakın, spor gibi bir konuda bile müşterek hareket etme arzusu taşımazsanız ülkenin birlik ve beraberliğini sağlamakta zorlanırız. Bakıyorum, işte, bütün atışmaların tümünde herkes kendi zaviyesinden bakıyor meseleye, herkes kendi açısından haklılığını ortaya koyuyor ve her parti de kendisine göre bir anayasa yapmak istiyor. Getirdik, Türkiye'yi dayandırdık; şimdi, nokta şu, onu söyleyeyim size, bitireyim, tekrar buna döneceğim.

Bu nedenle, gelecek yasa şunu yapacak: 4 katrilyon borcu mutlaka bir devlet bankasına yükleyecekler veya bir şahsa yükleyecekler, bütün gelirleri ona temlik edecekler, futbolun da kurumsal yapısının -iki türlü yapı var burada, biri Ticaret Bakanlığının Ticaret Kanunu'na tabi olanlar, bir de Dernekler Kanunu'na tabi olanlar- tümünü Gençlik ve Spor Bakanlığının bünyesinde toplayacaklar yani kurumların oluşturulması oradan olacak. Bu da UEFA, Avrupa standartlarına ve FIFA'ya aykırı, kesinlikle iptal sebebidir. FIFA'nın ve UEFA'nın görüşünü almadan da bu konuda bir yasa çıkarmanın doğru olmadığı kanaatindeyim. Biliyorsunuz, Yunanistan'ın başına gelenler bizim de tekrar başımıza gelir, federasyonumuzu ekarte edebilirler. Onun için, bu konuda da ben Gençlik ve Spor Bakanlığını uyarıyorum.

İki, bir sitemimi daha söyleyeyim: Gençlik ve Spor Bakanlığının hkim olduğu 30 küsur tane federasyon var. Futbolu özerk kabul ediyorlar güya, özerk futbol diye bir şey yok. Tamamen, on dört yıldan bu yana, Adalet ve Kalkınma Partisinin ilçe kongreleri nasıl yapılıyorsa, il kongreleri nasıl yapılıyorsa federasyonların kongrelerinin onlardan hiçbir farkı yok. Özü şudur: Çünkü oraya gelen temsilci yani delege sayısı yasa gereği Beden Terbiyesinin hkimiyeti altındadır, bu da futbolun özel ve özerk olarak çalışmasına mni teşkil eden bir olaydır. Bunun da düzeltilmesini talep ediyorum. Bu nedenle de mümkünse gelecek yasaya karşı Bakanlığın hazırlıklı olması açısından da Parlamentonun bu işleri üzerine almasını talep ediyorum.

Şimdi, sözüme başlarken özellikle niye Millî Eğitim Bakanlığına bağlı olması gerektiğini söylemiştim, onun üzerinde durmak istiyorum biraz.

Değerli arkadaşlarım, ülkedeki siyasi iklim neyse, ülke nasıl gidiyorsa gençlerimizi de öyle büyütüyoruz. Özellikle 1950'den önce tek parti döneminde bir tane öğrenci eylemi var, 1924 yılındaki toplumsal eylem. Özellikle, tramvayın bilet fiyatında öğrencilerin haklarının gasbedilmesi üzerine çıkan bir olay. Onun dışında çok ciddi bir olay yok ama bu demek değildir ki 1950 ile 1924 arası çok demokrat ve çok rahat geçmiştir. Tek parti dönemidir, dönem nasyonal sosyalist anlayışın egemen olduğu dönemdir, İkinci Dünya Savaşı'nın gündeme geldiği günlerdir. O dönemde dahi sol ve ilerici hareket mutlaka ve mutlaka inanç açısından olsun, hak talep edenler mağdur edilmişlerdir, hapishanelere atılmışlardır, akla hayale gelmeyecek kadar cezalara tecziye edilmişlerdir. Hiçbir ciddi tehlike olmamasına rağmen, o dönemde de solculuk ile sosyalizm, komünizm en büyük tehlike sayılarak Türkiye'nin bütün aydınları hapishanelerde çok ciddi boyutlarda cezalara mahkûm olmuşlardır. Akabinde, çok partili rejime geçtik. 1950, siyasi literatürde 'Ak Devrim' diye geçen ve kabul edilen Demokrat Partinin siyasi iktidarında Türkiye on yıllık bir dönemde bir sivil Cumhurbaşkanı ki ilk sivil Cumhurbaşkanıdır… Türkiye maalesef, o dönemi de bir ihtilalle sonuçlandırmak durumunda kalmıştır. O dönemden sonra Türkiye'de Genelkurmay Başkanlarının abone olduğu Cumhurbaşkanlığı dönemleri gelmiştir. Genelkurmay Başkanıysanız, aboneliğiniz yazılmıştır, gelecekte Cumhurbaşkanısınız. Bunların tek tek, aslında yakın tarihin çok ciddi irdelenmesi gerekir, ibretilem vakalarla doludur.

Şimdi, bilmenizi isterim, Sayın Cumhurbaşkanı Celal Bayar -özellikle Tayyip Bey'e geldiğimde söyleyeceğim- ve rahmetli İsmet Paşa, ikisi de Kürt sorunuyla ilgili çok ciddi rapor hazırlatmışlardır. Birisinin adını Şark Raporu'dur, birisi Kürt Raporu'dur. İsmet Paşa'nın Şark Raporu, seksen beş yıl Başbakanlığın kasasında kapalı kalmıştır, bilahare açıklanmıştır; mahzurlu görülmüştü açıklanması. Celal Bayar raporu derhl açıklanmıştır. Şunun için söylüyorum, hl o gün olan sorun bugün büyüyerek önümüze gelmiş duruyor. Cumhurbaşkanlarının meseleye ciddiyetle baktıkları verdikleri emeklerden anlaşılıyor. Bu

18
nedenle tavsiyem… Adalet ve Kalkınma Partisinin, özellikle Cumhurbaşkanlığının da bünyesinde ciddi boyutlarda, Kürt sorununun, sosyolojik, siyasal çözümleri konusunda, maalesef elinizde -şu ana kadar görebildiğim kadarıyla- ciddi projeniz yok. Gündelik ve pragmatik çözümlerle, devre devre birtakım reflekslerle çözüm getirmeye çalıştınız ama maalesef, bisikletin tekerini döndürmekten vazgeçtiğiniz zaman da bisiklet devrildi. Küçümseme anlamında söylemiyorum, çok saygı duyuyorum. Bakınız, o barış sürecinde yapılanların hepsi, her iki parti adına, yaptıkları çok saygıya layıktır ve takdire şayandır. Eksik tarafı şudur: Parlamento ayağı eksiktir. Toplumsal olarak, net olarak meseleye hukuksal ve siyasal bir projenin olmaması bu işin çözümünü engellemiştir.

Şimdi, geldiğimiz nokta dünden çok iyi değildir. Bu nedenle, tekrar özelikle askerî vesayetin olduğu dönemlere gelirsek, birkaç cümleyle geçmek istiyorum. Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı olan şahıs Cemal Gürsel, Celal Bayar'ın Kürt Raporunu istiyor. Dedikleri şu: '5 bin Kürt'ü sallandırırsanız, 2.500 kişisini de imha ederseniz kamplarda bu işi çözeriz.' Bakışa bakınız, ülkenin Cumhurbaşkanı bu ve ülkenin Cumhurbaşkanının yetiştireceği yönetimdeki gerçek bu. Arkasından gelen diğer Cumhurbaşkanına bakıyoruz, Sayın Cevdet Sunay, -rahmetlik- o geliyor, gelişi de enteresan. Cevdet Sunay'ın gelişinin enteresanlığının yanında Cemal Gürsel'in de gelişi çok enteresan. Ali Fuat Başgil'in başına gelenleri siyasi tarih mutlaka yazmalıdır.

SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Yazıyor zaten.

CELAL DOĞAN (Devamla) - Her gün parti genel başkanları, sadece oraya matuf değil, İsmet Paşa dhil, Başbakanlığa çağrılmış, daha sonra Başveklete çağrılmış, saat başı tekmil alır gibi tekmil almışlardır. Yani Cemal Gürsel'in seçimini sağlamak için yapmışlardır.

SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Kim karşılamıştır Ali Fuat Başgil'i?

CELAL DOĞAN (Devamla) - Bir şey mi diyorsunuz efendim?

SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Kim karşıladı Ali Fuat Başgil'i Başbakanlıkta?

BAŞKAN - Karşılıklı konuşmayalım lütfen.

CELAL DOĞAN (Devamla) - Tam anlayamadım. Başgil'i kim karşıladı mı? Karşılayanı biliyorsunuz.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Ona bakmayın siz.

Süreyya Bey, bugün HDP'ye sataşma görevini mi aldınız?

CELAL DOĞAN (Devamla) - Burada, bir gün geldiler, biliyorsunuz, senatörün birisi onun kulağını ısırdı. Hatırlıyor musunuz? Bir senatör karşıladı onu. 'Burayı terk edeceksiniz.' dedi, 'Etlik'te nereye gömüleceğiniz belli olmayacak.' dedi. Bu şekilde postalandı. Bunları siz benden de iyi biliyorsunuz, söyletmek için daha soruyorsunuz.

Mesele şu…

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Amcanız mı karşıladı?

CELAL DOĞAN (Devamla) - Tartışırsanız ben sizi dinlemek zorunda kalırım.

Sayın Başkan, dinleyeyim mi arkadaşları?

BAŞKAN - İkazda bulunuyorum. Takdir kendilerinde.

CELAL DOĞAN (Devamla) - Peki, devam edin siz.

Daha enteresan bir şey söyleyeyim size, sadece o değil, Türkiye'de Genelkurmay Başkanlarının abone olduğu tarihi söylerken birisi Faruk Gürler'dir. Şu anda siz Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde bu manzaraları yaşamadınız. Bu koridorların tümünde rütbeli subaylar vardır, tüm balkonların hepsi korgeneral, orgeneral doludur. Kulise inmiş generaller vardır. Laf aynen şudur: 'Siz bu seçimleri böyle bitirirseniz buradan zor çıkarsınız.'

Şimdi, askerî vesayetten kurtulmak konusunda çok duacı olduk, çok içtenlikle uğraştık. Ama şuna aldanmayınız: Türkiye'de 5-6 bin kişiyi öldüren Kenan Evren tek başına iktidara geldiğinde 90 küsur oy almıştı, yüzde 90 küsur aldı, Anayasa yoluyla kendisine yazdırmıştı o oyları ama giderken arkasında Fatiha okuyacak üç tane sivil bulamamıştı. Çok büyük olmak, çok büyük oy almak hep haklı ve güçlü kalacak anlamına gelmez.

Dönersek günümüze, çok uzun anlatılması gereken şeyler var ama özellikle günümüzde maalesef ve maalesef askerî vesayet döneminde yaşamadığımız şeyleri yaşadık. Basındaki durum, adaletin geldiği nokta, şu kürsülerde adliyeye sevk etmeniz gereken birtakım iddiaları kendi oylarınızla adaletin yerine kayim olarak yaptınız. Bir başka şey daha yaptınız, Türkiye'de maalesef, maalesef, olmaması gereken şey dışlamak ve kendinizin dışında kimseye hayat hakkı vermemek. Bu grubun yapmaması gereken bu. Zamanım yok, maalesef bitti, anlatacağım ama. Şahsıma bile yapılanlardan birisi: 15 yıl belediye başkanlığı yaptım, tek gün partizanlık yapmadım, İsmimim bulunduğu yerlerde üç ilde Besni'de, Maraş'ta, Gaziantep'te yaptığım yerlerdeki isimlerimi silmeye çalıştınız. Sebebi de ne? Hakların Demokratik Partisine gelmek. Hakların Demokratik Partisinde olmaktan onur ve gurur duyuyorum çünkü barışa atılacak ilk adımın olduğu tek basamağı burada gördüğüm için geldim. Bu nedenle bu basamaktan görevimi yapmaya çalışıyorum. Şiddetin her türlüsüne karşıyım. Türkiye'de şiddetle hiçbir yere varılmayacağını açık ve net bilmenizi isterim. Ve

19
Kürt halkını…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Sayın Vekilim, PKK'ya 'Hayır' deyin, lanetleyin ondan sonra hay hay.

CELAL DOĞAN (Devamla) - PKK'yı dert etmeyin, etmeyin…

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, laf atmayın lütfen.

Sayın Doğan, süreniz bitti. Teşekkür ederim.

CELAL DOĞAN (Devamla) - Toparlayabilir miyim Sayın Başkan?

BAŞKAN - Toparlayın ama artı bir dakika veremeyeceğim, diğer konuşmacılara veremediğim için bu süreyi, eşitsizlik olsun istemiyorum.

CELAL DOĞAN (Devamla) - Sayın Başkan, demokraside atışmalara müsaade ediyorsunuz ama toparlamaya müsaade etmiyorsunuz yani.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, Nursel Hanım'dan üç dakika arta kalmıştı yani hem birinci konuşmada hem ikinci konuşmada.

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Öyle bir uygulama yok ki.

CELAL DOĞAN (Devamla) - Olay şu değerli arkadaşlarım… Devlet…

BAŞKAN - Yok, onu yapamam yani geçmiş bir zaman diliminde kalan süreyi…

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Garo Bey'den bir dakika…

BAŞKAN - Garo Bey'den bir dakika verelim size. Peki. Artı bir dakika.

CELAL DOĞAN (Devamla) - 1992'de Kara Kuvvetlerine sordum. Doğuda 240 bin askerimiz vardı, 240 binden bahsediyorum. '240 bin askerimiz fiilen doğuda.' dedi. Maksimize mi ettiniz? O günden bu yana da öldürmeye devam ediyor. Sadece sivil rakamları vereceğim sizin döneminizde, 10 yılda 6 bin kişiye yakın sivil insan çatışma olmaksızın ölmüş bu ülkede. Şimdi, öldürmekle bir yere varılsaydı o insanlar varırdı. 240 bin askerle Kürtleri diz çöktürüp yok edemediler. Ama Kürtler de şunu bilecek, IŞİD de bilecek, PKK'sı da bilecek Türkiye'de devlet de yenilmeyecek yani. Bunun yolu nedir peki? Öldüremeyeceksem, yenilmeyeceksem oturup adam gibi konuşmaktan geçer. Siyaset adam gibi konuşmanın yoludur. Sayın Cumhurbaşkanımızın Birleşmiş Milletlerle ilgili çok güzel bir lafı var, bu, okulların tümünde de okutulur, fakülte ikideki herkes bilir. Elini böyle kaldırır der ki: 'Dünya beşten büyüktür.' Sizin grubunuzdan rica ediyorum, dünya da birden büyüktür.

Saygılar sunarım. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Doğan.

Halkların Demokratik Partisi Grubu adına son konuşmacı İstanbul Milletvekili Sayın Garo Paylan olacak. (HDP sıralarından alkışlar)

Buyurun Sayın Paylan.

Süreniz dokuz dakika.

HDP GRUBU ADINA GARO PAYLAN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, size de özel bir teşekkür ediyorum, sağ olun.

Devletler vergi salar ve bu, tarih boyunca da çoğunlukla tek bir kişinin vergisi çerçevesinde yürümüştür; padişahlar veya krallar. Demokrasi geliştikçe bu yetki Meclise geçmiştir, bizdedir yani yetki şu anda. Ama bakıyoruz şu anda yetki bizde mi? Vallahi, ben, birkaç aylık bir milletvekili olarak, Plan ve Bütçe Komisyonunun bir üyesi olarak da gördüm ki yetki bizde değil arkadaşlar.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Bizde bizde…

HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Bizim yetki.

GARO PAYLAN (Devamla) - Bürokratik oligarşi hazırlıyor, getiriyor önümüze, arkadaşlarımızın çoğu -daha kapağını kaldırmıyorlar- el kaldırıyorlar, veriyoruz, destek veriyoruz.

HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Bizdeki yetkiler burada da, sizin yetkileriniz…

GARO PAYLAN (Devamla) - Ne olduğunu bilmiyorum. Yetki burada değil arkadaşlar, burası hazırlamıyor. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Bu bütçeyi bu Meclis hazırlamıyor, millet adına bizim hazırlamamız gerekirken biz hazırlamadık.

HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Sizin yetkileriniz… Bizimkiler burada, burada.

GARO PAYLAN (Devamla) - Geliyor, bakın, hazırlamış olsaydık, bürokrasinin getirdiği böyle dağ gibi maddelerden bir tek kalemi değişirdi. Bakın, bürokrasinin getirdiği kalemlerden tek bir kalemini dahi değiştiremedik Meclis olarak.

MUSTAFA YEL (Tekirdağ) - Siyasi haklar, siyasi haklar.

GARO PAYLAN (Devamla) - Bürokrasi ne getirdiyse onu onaylıyorsunuz burada maalesef.

NURETTİN YAŞAR (Malatya) - Garo, önergeleri kim hazırlıyor?

GARO PAYLAN (Devamla) - Oysaki, bakın, biz millet için burada vergileri salıyoruz, vergi topluyoruz. Ama Sayın Bakan, adil vergi mi topluyoruz? Yok, hayır, adil bir şekilde vergi toplamıyoruz. Gelir vergisinin yüzde 68'ini emekçiler ödüyor. Geri kalan yüzde 32'sini

20
işverenler ödüyor. Bu yüzde 32'nin de büyük bölümünü küçük esnaf ve zanaatkr ödüyor. Bu mu adalet?

Bakın, gayrisafi yurt içi hasılanın, 2002 yılında, yüzde 38'i Türkiye toplumunun yüzde birine aitti; yani yüzde 1'i yüzde 38'ine sahip oluyordu. 2015 yılında gayri safi yurt içi hasılanın yüzde 55'ini -yüzde 55, arkadaşlar dikkatinizi çekiyorum- Türkiye toplumunun kaymağı yiyor, yüzde 1'i yiyor.

MUSTAFA SAVAŞ (Aydın) - Bütçenin ne kadarı faize gidiyordu?

GARO PAYLAN (Devamla) - Bu mu adalet? Bu nasıl oldu? Bu vergi politikalarıyla oldu arkadaşlar. Bakın, bütçe büyüdü, dolaylı vergiler büyüdü, doğrudan vergi kalemlerimiz büyüyemedi. Neden? Çünkü Gelir Vergisi reformunu yapamadık. AKP on dört yıldır rant dağıtıyor arkadaşlar.

MUSTAFA SAVAŞ (Aydın) - Garo Bey, bütçenin ne kadarı faize gidiyordu?

GARO PAYLAN (Devamla) - 100 milyarlarca liralık rant dağıttınız. Bakın, ben bir İstanbul milletvekiliyim, her yerde gökdelenler yükseliyor, binalar yükseliyor, rezidanslar yükseliyor ve oraya imarlar veriliyor, 1'e 5, 1'e 10. Şehir şu anda tarumar oldu, İstanbul. İstanbul'un ne silüeti kaldı, ne yaşanılırlığı kaldı. Ama bunun karşısında, rant dağıttıklarınız ne vergi veriyor? Hiçbir şey. Rantın çünkü vergisi yok. Bakın, pek çok imalatçı sektörde olan benim de yakınlarım bıraktılar imalat sektörünü tamamen, hepsi inşaatçı oldular. Ya, inşaatçılık, müteahhitçilik ne ballı börekli bir şeymiş. Neden? Çünkü vergisi yok. Bakın, İspanya bu yollardan geçti, bu hatayı yaptı. İmalat sektörünü küçülttü, yüzde 12'lere kadar küçülttü, inşaat sektörünü büyüttü ve hizmet sektörünü büyüttü. Evet, belli dönemlerde inşaat krlı bir alan oldu, balon şişti ama gün geldi, balon patladı ve ekonomisi yüzde 30'a varan oranda geriye düştü. İşsizlikler yüzde 30'a vardı. Bizim bu yoldan geri dönmemiz lazım. Bunu nasıl yapacağız? Rant vergisiyle yapacağız ve inşaat sektörünün de vergilendirmesiyle yapacağız. Tekrar, iş bilen insanlar kendi sektörlerinde imalat yapacaklar.

Bakın, Sayın Bakan, bir de siz 'Vergi toplayacağım.' diyorsunuz bu sene, 540 milyar TL. Sayın Bakan, bakın, bugün ekonominin çarkları dönmüyor. Güven endeksi, bakıyoruz, tüketici güven endeksi en düşük seviyesine indi 2011'den beri ve ekonomi güven endeksi de, bakıyoruz, o da en düşük seviyesine indi. Ekonomi güven endeksi ve tüketici güven endeksinin düşük olduğu noktalarda Maliye Bakanımız vergi toplayamaz. Ocak rakamları fena değildi ama şubat kötü geliyor, mart da kötü gelecek maalesef. Biliyoruz Sayın Bakan. Ben bunu piyasadan biliyorum. Esnaflar kan ağlıyor. Esnaflar diyor ki 'Siftahsız dükkn kapatıyoruz.' Neden? Güven yok. Güvenin olmadığı yerde ticaret olmaz; insanlar korkarlar alışverişlerini ertelerler, yatırımcı yatırımlarını erteler. Eğer siz bir sanayi kuruluşuna, bakın Boydaklıları sırf muhalif diye alıp içeri tıkarsanız ve bir basın kuruluşuna eğer ki gidip kayyum atarsanız, kapatırsanız basın kuruluşlarını o ülkeye yatırımcı gelmez, yatırım yapmaz. Demokrasinin olduğu yerlerde yatırım olur, ticaret olur, ekonominin çarkları döner; demokrasinin olmadığı otoriter yerlerde eğer ki sizin petrol gibi bir zenginliğiniz yoksa ekonomi diye bir şeyiniz söz konusu olmaz.

O açıdan Sayın Bakan, 540 milyar TL yatırım düşünüyorsanız, sizin birinci planda, en önde, bütün Bakanlar Kurulunun önünde ifade özgürlüğü demeniz lazım, basın özgürlüğü demeniz lazım, sanayi kuruluşlarına gidip el koymayın demeniz lazım sırf muhalifler diye.

Bakıyorsunuz, Sayın Bülent Arınç konuşuyor, Manisa'daki iş adamları, Bülent Arınç'ın yakınındakilere gidip operasyon yapılıyor; vergi müfettişleri orada. Boydaklar muhalif, Boydaklara kayyum atanıyor, tutuklanıyor.

RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) - Sadece muhalif olduğu için mi? Ona mı inanıyorsunuz?

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen rica ediyorum, konuşmacının insicamını bozmayalım.

GARA PAYLON (Devamla) - Muhalif olan her sesi susturursanız, bakın, muhalif olmayanlar dahi, muhalif olmayanlar dahi, AKP'nin yanında gözüken işadamları dahi yatırımı durdururlar. Güven… Bir de bakın, korku dediğimiz şey çarpan etkisi yapar. Korku iklimini yarattıkça o çarpan iklimi bütün coğrafyamıza yayılır ve maalesef yayılıyor. Güveni büyütmek için demokrasimizi tekrar büyütmemiz gerekiyor.

HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - İfade özgürlüğünün en büyük mağdurları biziz ve buradayız.

GARO PAYLAN (Devamla) - Ya, hanımefendi…

HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Biz buradayız, merak etmeyin…

GARO PAYLAN (Devamla) - Sayın Başkan, sürekli laf atılıyor bir müdahale eder misiniz lütfen?

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen, rica ediyorum.

Buyurun Sayın Paylan.

GARO PAYLAN (Devamla) - Sayın Başkan, Sayın Bakan, gelir vergisi reformu yapacağız diyorsunuz. Bunun bir taslağı çıktı basına, yakında göreceğiz herhlde ve size bu

21
çağrıyı komisyonda da yapmıştım. Bakın, gelir vergisi reformunu istediğiniz kadar yapın iş insanları istedikleri vergiyi veriyorlar. Neden? Çünkü bakın, ben size babamdan bir örnek vereyim: Biz İstanbul Gedikpaşa'da orta hlli bir ayakkabıcı esnafıydık. Ben de okuldan artan zamanlarımda dükkna giderdim. Babam da piyasanın mütevazı bir esnafı. Her sene Maliye Bakanlığından bize teşekkür yazısı gelirdi, işte, 'Bağlı bulunduğunuz bölgede vergide ilk 10'a girdiniz.' diye. Ya, ben durumumuza bakıyorum, babamın bindiği arabaya bakıyorum, mütevazı bir arabada, piyasada herkes Mercedeslere biniyor, onların vergi levhasına bakıyorsun, bugünkü parayla bin lira, 2 bin lira, babam, neymiş efendim, o bölgede 1'inci olmuş. Millet gelirdi bize 'Ya, sen keriz misin, niye bu kadar vergi veriyorsun?' derdi. Evet, düzgün, namuslu, vergisini veren keriz durumuna düşüyor. Neden? Çünkü bu coğrafyada hiçbir zaman nereden buldun yasası çıkmadı. Çünkü Sayın Bakan, her ay kredi kartından 50 bin lira para harcayana, her yıl 1 milyon liralık araba alana, her yıl 2 milyon liralık rezidans alana 'Nereden buldun?' diye sorabiliyor musunuz?

HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Soruyor, soruyor.

GARO PAYLAN (Devamla) - Soramıyorsunuz ve nereden buldun yasası olmadığı sürece de soramayacaksınız.

Önerime geliyorum, hemen bir mali milat yapmamız lazım Sayın Bakan, mali milada ihtiyacımız var. Mali milat, herkes varlığını ortaya koyacak, eğer ki bir şekilde temizlenmesi gerekiyorsa bir servet vergisi konulacak, o miladımız olacak ve ondan sonra herkese harcadığından Maliyenin 'Nereden buldun?' diye sorma hakkı olacak. Yoksa en muhteşem gelir vergisi yasasını da getirseniz Maliye 'Nereden buldun?' diye soramaz ancak muhaliflerin üzerine gider, muhaliflerin üzerinde Demokles'in kılıcı gibi sallanır, iktidar yandaşları vergilerini vermezler, 'Sen TÜRGEV'e bağış yap, devam et.' diye yürürler.

ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) - Ne alakası var ya?

GARO PAYLAN (Devamla) - Oysa Maliye Bakanımız bu anlamda 'Nereden buldun?' diye sorabilmeli; vergi levhasında 3 bin lira yazıp her ay 50 bin lira kredi kartı harcaması yapana 'Nereden buldun? Nasıl harcıyorsun?' diye sorabilmeli, ancak o çerçevede adil bir vergi düzeni olabilir.

Teşekkür ederim arkadaşlar.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Ben de teşekkür ederim.

Şimdi, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına ilk konuşmacı Erzurum Milletvekili Sayın Zehra Taşkesenlioğlu.

Buyurun Sayın Taşkesenlioğlu. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Süreniz beş dakika.

AK PARTİ GRUBU ADINA ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Ekonomi Bakanlığının 2016 yılı bütçesi hakkında söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Dünyada ve bölgemizde özellikle, ekonomik ve siyasi anlamda meydana gelen onlarca çalkantıya rağmen AK PARTİ iktidarının başta reformist, etkin, verimli ve sonuç odaklı yapmış olduğu politikalar neticesinde hep beraber şahit olduğumuz önemli ekonomik gelişim ve değişimleri beraber yaşadık. En başta 2003 yılında çıkarılan kanunla yabancı ve yerli sermaye arasındaki ayrımı kaldırarak yabancı sermaye için Türkiye'yi güvenli bir liman hline getirdik ve bu kapsamda 2002 yılında 48 milyar dolar olan yabancı sermayemizi 2015 yılında 165 milyar dolar seviyesine getirmiş olduk. Bu da bizim ülkemizin yabancı sermaye açısından ne kadar güvenli ne kadar verimli olduğunun önemli bir kanıtı olsa gerek.

Yine ülkemiz geçtiğimiz yıl hem çevre ülkelerden daha hızlı büyümüş hem de yapmış olduğu makro ihtiyati ekonomi politikaların neticesinde cari açığında ciddi oranda azalmalar meydana gelmiştir. 2015 yılında yapmış olduğumuz ekonomik politikaların neticesinde cari açığımızda yüzde 26,1'lik önemli bir düşüş sergilenmiştir.

Ülkemizde tekstilden hazır giyime, otomotiv ana sanayiden tarım ürünlerine, kimya sektörüne varıncaya kadar birçok mal sektöründe dış ticaret fazlası vermiş olduk. Bu da AK PARTİ iktidarının ortaya koymuş olduğu istikrarlı ve güvenli ekonomi politikalarının sonucudur.

Ülkemizde sadece mal ticaretinde değil aynı zamanda hizmet ticaretinde de dünyada öncü bir ülke hline gelmeye başladık. Özellikle mukayeseli üstün sektör olduğumuz müteahhitlik sektöründe 2002 yılında 46 milyar dolar olan projelendirme değerimiz 2015 yılında 273 milyar dolar hline gelmiştir. Bugün Afrika'da, Güney Amerika'da ya da Türki Cumhuriyetlerinde gittiniz, havaalanlarından limanlara varıncaya kadar birçoğu Türk müteahhitleri tarafından yapılmıştır.

Ancak ülkemizde ve maalesef, Güneydoğu ve Doğu Anadolu'da devam eden terör olayları neticesinde bugüne kadar mukayeseli üstün olduğumuz lojistik sektöründe terör örgütünün saldırıları nedeniyle sadece son altı ayda yüzde 9,4'lük bir düşüşü üzülerek ifade etmek istiyorum.

22
Yine aynı şekilde Sur'da, Cizre'de, Şırnak'ta kazılan çukurlar sadece insanların hayatlarında olumsuzluklar meydana getirmediler, aynı zamanda ekonominin ciddi anlamda daralmasını meydana getirdi. Her ay Irak'la yapmış olduğumuz 500 milyon dolarlık ihracatımız maalesef geçtiğimiz aylarda telaffuz edilemeyecek rakamlar seviyesine düştü oldu. Maalesef, yirmi gün kapalı kalan Habur Sınır Kapısı'nın ekonomimize kaybettirdiği 500 milyon dolardan bahsediyoruz. Eğer ülkeyi düşünüyorsak bu 500 milyon doları tekrar nasıl kazanacağımızı burada tartışmanın hem bize hem Sur'a hem Cizre'ye daha faydalı olacağı kanaatindeyim.

Sayın milletvekilleri, dünya ticaretini ülkemize entegre hle getirmek amacıyla ve yine 'Gidemediğiniz yer sizin değildir.' anlayışıyla Güney Amerika'dan Afrika'ya, Türki Cumhuriyetlerden Avrupa'ya varıncaya kadar bir çok ülkede iş insanlarının önlerini açabilmek amacıyla hem serbest ticaret anlaşmaları imzaladık hem de yüzlerce farklı iş toplantıları organize ettik. Bu kapsamda, sadece Latin Amerika'yla ihracatımız on beş yılda 7 kat, Afrika'yla 8 kat artmış oldu ve yine bütün bunların neticesinde 2002 yılında 36 milyar dolar olan ihracatımız, 2015 yılına geldiğinde 145 milyar dolara çıkmış oldu.

Yine, Ekonomi Bakanlığımızın Türk ürünlerinin küresel pazarda markalaşmasını sağlamak amacıyla geçen sene devreye koyduğu TURQUALITY'le bugün artık, Türk ürünleri Amerika'daki, İtalya'daki ürünlerle yarışır hle geldi. Ekonomi Bakanlığımızın 2016 yılı içinde de bundan önce yapmış olduğu gibi, ihracatı artırmaya yönelik, serbest bölgeleri yabancı sermayeye yönelik cazip hle getirmek için ve mukayesede üstün olduğumuz sektörlerde daha etkin ve verimli politikalar izleyeceğine eminim.

Sadece, Dünya Bankasının 2016 yılı için Türkiye'yle ilgili beklentileri bizim nerede olduğumuzun önemli bir kanıtıdır. Türkiye'yle ilgili yüzde 4'lük bir büyümeyi beklediklerini ve ihracatımızın da yüzde 11 artacağını beklediklerini çok net bir şekilde, yayınladıkları raporlarda ifade ediyorlar.

Sayın milletvekilleri, ülkemizin küresel pazarlar içindeki payını artırmak, üreticiyi ve hizmet sektöründeki yatırımcıları yeni pazarlara ulaştırmak adına kıtalararası diplomasiyle ve ekonomideki mekik diplomasiyle yeni pazarlar sağlayan başta Sayın Cumhurbaşkanım Recep Tayyip Erdoğan'a, Başbakanıma ve Ekonomi Bakanıma bir milletvekili olarak ve aynı zamanda bir kadın girişimci olarak teşekkür ediyorum.

Saygılarımla. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun ikinci konuşmacısı Denizli Milletvekili Sayın Cahit Özkan.

Buyurun Sayın Özkan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2016 yılı Ekonomi Bakanlığı bütçe görüşmeleri vesilesiyle sizleri saygıyla selamlıyorum.

Bilindiği üzere, Ekonomi Bakanlığı 160'ın üzerinde merkezde 250 müşavir kadrosuyla hem ihracatçılarımızın dünyaya açılmalarını sağlıyor hem de Türk markasını dünyaya tanıtarak ülkemizin büyümesine hizmet ediyor.

Sayın milletvekilleri, dünya 2015 yılında bilindiği üzere krizlerle boğuştu. Çin'in ihracatı yüzde 3. En büyük ticaret ortağımız Avrupa Birliği yüzde 13 oranında ihracatını düşürdü. ABD'nin ihracatı yüzde 7 oranında düştü. Ortalama olarak dünyada yüzde 11 daralma meydana geldi.

Dünyada ve bölgemizdeki tüm olumsuz koşullara rağmen, dış ticaret açığımız yüzde 25 gerileyerek 63 milyar dolar olurken, ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 65'ten yüzde 69'a yükseldi. Valiz ticareti ve serbest bölgelerde yapılan ticaretle birlikte, dış ticaretin, ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 90'lara ulaştı.

2015 yılı dokuz aylık büyümemiz ortalama yüzde 3,4 oldu ve küresel ekonomide yaşanan belirsizliğe rağmen bu alanda diğer ülkelere nazaran başarılı bir performans, elhamdülillah, ortaya koyduk. Türkiye bu oranla 24 Avrupa Birliği ülkesinden daha hızlı büyüdü. OECD verilerine göre, 2014'ün aynı dönemine kıyasla yüzde 2 oranında büyüme gerçekleştirdi. Dolayısıyla ülkemiz, 2015'in üçüncü çeyrek performansında OECD ortalamasının üzerinde yer almıştır. Küresel krizlere rağmen yirmi dört çeyrektir ortalama yüzde 5,1 büyüme gerçekleştirdik. Türkiye ekonomisinin bu iyi performansına yabancı yatırımcılar tabii ki kayıtsız kalmadı. Ülkemiz 2015 yılında dünyada yaşanan tüm olumsuz gelişmelere rağmen, doğrudan yabancı yatırım girişlerini bir önceki yıla oranla yüzde 32 artırdı. İnşallah, 2016 yılı, Hükûmetimizin hazırlayarak uygulamaya koyduğu reform paketleriyle daha fazla yabancı yatırımcı çekmeyi başaracaktır.

Sayın milletvekilleri, Türkiye'nin genel görünümünün ardından Denizli'nin dış ticaretteki durumuna da kısaca değinmek istiyorum. Denizli, 2015 yılında toplamda yaklaşık 2,3 milyar dolarlık ihracat ve 1,8 milyar dolarlık ithalat değerleriyle 500 milyon dolar ihracat fazlası vermiş bir şehrimizdir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) 2002 yılında Denizli'deki ihracatçı

23
firma sayısı 503 iken 2 katına çıkarak bine ulaşmıştır. Ayrıca, Denizli, en çok ihracatçı sayısına sahip 13'üncü il olurken, değer bazında en çok ihracat yapan 7'nci il olmuştur. Kıymetli iş adamlarımızı ve çalışanları buradan tekrar tekrar tebrik ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

KADİM DURMAZ (Tokat) - Bir bir kapandı fabrikalar.

CAHİT ÖZKAN (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; on üç yıllık AK PARTİ iktidarlarımız döneminde hükûmetlerimizin gayretleriyle ekonomide büyük başarılar elde ettik. Ancak, ekonomik gelişmemizin önündeki farklı bir tehlike ve tehdide de dikkatlerinizi çekmek istiyorum. Bilindiği üzere, Moody's, Standard & Poor's ve Fitch gibi kuruluşların ülkemizi sürekli, 'yatırım yapılamaz, durağan ülkeler' kategorisinde gösterdikleri vakıadır. Krizlere rağmen büyüyen ve yatırım yapılamaz notlarına rağmen inadına yabancı yatırımcı çeken güzel ülkemize niçin böyle notlar verilmektedir bunu iyi anlamak gerekiyor. Evet, bu kuruluşların olumsuz not vermelerinde Türkiye düşmanlarının gayretlerinin etkili olduğu açıktır, bunu biliyoruz. Ancak, bu kuruluşlar değerlendirme yaparlarken Anayasa'mızın ekonomik ve siyasi istikrarsızlık üretme kabiliyetini esaslı surette dikkate almaktadırlar. Gerçekten, 1982 darbe Anayasası'nın ortaya koyduğu antidemokratik, vesayetçi anlayış sürekli kriz, ekonomik ve siyasi istikrarsızlık üretmek suretiyle bu notların verilmesinde belirleyici olmuştur. Daha hızlı ekonomik gelişme, daha kalıcı kalkınma ve daha hızlı büyüme hedefleri için, istikrar üreten, başkanlık sistemine dayalı sivil, demokratik bir anayasayı hayata geçirmek en büyük zaruretimizdir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Eğer yeni anayasayı hayata geçirirsek göreceğiz ki önümüzdeki süreçte daha hızlı büyüme ve daha hızlı kalkınma hedeflerini hep birlikte gerçekleştireceğiz ve bugüne kadar…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

CAHİT ÖZKAN (Devamla) - …milletimizin yüzünü nasıl güldürmüşsek milletimizin yüzünü güldürmeye devam edeceğiz diyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Özkan.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Sayın Başkan…

BAŞKAN - Sayın Tanal, buyurun.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Teşekkür ederim.

Sayın hatip mevcut olan Anayasa'ya, parlamenter sisteme uygun yemin etmiş, başkanlık sisteminin zaruret olduğunu söylemiştir. Başkanlık sistemi terörü mü bitirecek, işsizliği mi bitirecek, milletvekillerinin birisine olan biat kültürünü mü bitirecek, Türkiye'ye özgürlükler mi getirecek?

BAŞKAN - Evet.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Yani, farklı düşünen insanları cezaevine atmayı mı engelleyecek? Neyi getirecek başkanlık sistemi?

BAŞKAN - Sayın Tanal, lütfen.

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - İç Tüzük'ün hangi hükmüne göre böyle konuşuyor?

BAŞKAN - Sayın Tanal, sayın konuşmacı düşüncesini açıkladı, ifade etti, saygılı davranmak gerekiyor.

Teşekkür ederim.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Yani, bulunmuş olduğu Denizli ilinde fabrikalar kapanıyor, iş yerleri kapanıyor, başkanlık sistemi istiyor beyefendi.

BAŞKAN - AK PARTİ Grubu adına üçüncü konuşmacı, İstanbul Milletvekili Ahmet Hamdi Çamlı.

Buyurun Sayın Çamlı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) - Sayın Başkan, aziz milletimiz ve değerli vekilleri; 2016 Mali Yılı Bütçe Tasarısı'nın dokuzuncu turunda AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi hürmet ve muhabbetle selamlıyorum.

Kıymetli arkadaşlar, hatırlayacağınız gibi AK PARTİ olarak 1 Kasım seçimlerine 'Haydi bismillah.' diyerek başlamıştık. Bu başlangıç eski Türkiye'den kalma zihniyeti çok rahatsız etmiş ve hemen hareketlendirmişti. Geçmişte benzerlerine çok sık rastladığımız yasakçı bir uygulamayla -zaten gündelik hayatında çok sıkça kullanan- insanların seçim faaliyetlerinde de besmeleyle başlanması yasaklanmıştı. Şimdi hem can çekişen bu yasakçı kafaya karşı bir duruşla 'Bak ey köhnemiş zihniyet, bir daha böyle yanlış müdahalelere asla tevessül etme. Milletin gözü üzerinde, biz de millet adına ensendeyiz.' uyarısını yapmak için hem de yeminden sonra çıkmış olduğum bu millet kürsüsünde hayırlı bir başlangıç yapmış olma adına konuşmama izninizle besmeleyle başlamak istiyorum.

Bütün sömürgen emperyallerin yedi düvel olarak iş birlikçileriyle beraber şeytana külahını ters giydirtecek bir hinlikle insanlığın üzerine bir karabasan gibi çöktüğü aydınlığın habercisi bu karanlık süreçte besmeleyi 'euzu'süyle birlikte okumak istiyorum, hatta 'neuzu'süyle birlikte okumak istiyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Neuzubillahimineşşeytanirracim Bismillahirrahmanirrahim. Rahman ve rahim olan Allah'ın adıyla başlayıp kovulmuş şeytanın şerrinden alemlerin Rabb'i olan yüce Allah'a sığınıyoruz. Cenab-ı Hak

24
milletimizi ve insanlığı irili ufaklı ne kadar varsa görünür görünmez bütün şeytanların şerrinden korusun, muhafaza etsin.

Değerli arkadaşlar, aziz milletimizin bu kürsüsünde ifade etmek gerekirse insanlığın bütün kaynaklarını çalmalarına rağmen bir türlü yetinmeyen hırsızlarla kan emici o doymak bitmek bilmeyen küresel vampirler ve varlıklarımızı homurdanarak yerken kullandıkları çatal kaşık mesabesindeki terör yapılanmalarına karşı verilen bu şanlı mücadele insanlığın onur mücadelesidir. Bu mücadele esnasında yoğurulduğumuz toprağa düşen polis, asker, vatan evladı şehit Mehmetlerimizi terör olaylarında hayatlarını kaybeden vatandaşlarımızı bir kez daha minnetle anıyor, hepsini rahmetle yad ediyorum. Milletimize ve kederli ailelerine sabrıcemil niyaz ediyorum.

İnsan maskesi takmış meşin suratlı, iki bacaklıların da cirit attığı bu fani dünyada son nefesimizi şehitlik makamına ermiş olarak vermeyi bizlere de nasip etmesini lemlerin Rabb'inden iştiyakla niyaz ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlar, 2016 merkezî yönetim bütçesinin son turunda Gençlik ve Spor Bakanlığımızın bütçesini incelerken dikkatimizi çeken en önemli husus yaklaşık on gündür müzakerelerini yaptığımız bütçe tasarısının bütünü üzerine hkim olan temel anlayışın burada da kendisini açıkça göstermiş olmasıdır. O da AK PARTİ iktidarı boyunca yönetimde insan ve insani değerlerin merkeze alınmış olmasıdır. Bu da kurucu genel başkanımız Sayın Reisicumhurumuzun sloganlaştırdığı 'Yaradılanı Yaradan'dan dolayı sevmek' anlayışını şiar edinmiş kadroların, binlerce yıllık medeniyet tecrübesinden damıtılarak günümüze taşınan ve ahiret hesabının şekillendirdiği merhamet anlayışını ifade eder.

Geçmişte değerlerinden beslenerek gelişen bir gençlik için çok daha fazla gayret gösterilseydi, bugün caddenin ortasında elinde makineli tüfekle polis ağabeyine ateş eden, yetmezmiş gibi peşinden de el bombası atacak kız çocuklarımızı görmezdik. Eğer geçmişte hakkıyla sahiplenebilseydik, bugün marjinal örgütlerin ağına düşerek canlı bomba olan, yaşlısı genci, bebesi, dedesi ayırt etmeden kalabalıkların içerisinde kendini patlatan çocuklarımız olmazdı. Hele bir canavar hline gelmiş çocukların eylemlerinde onlara destek veren vekillerimiz hiç olmazdı. Eğer vaktiyle sahip çıksaydık, devletine, milletine kumpas kuran…

TAHSİN TARHAN (Kocaeli) - Kim onlar, kim?

AHMET HAMDİ ÇAMLI (Devamla) - …çelme takan, casusluk yapan ve onları kollayan kurul mensuplarımız, bürokratlarımız, resmî personellerimiz hiç olmazdı.

Evet, Amerikalı hoca gibi oltasının ucuna iman yemi takıp gençlerimizi uluslararası şebekelerin hizmetine peşkeş çekenlere fırsat vermemek için çok daha fazla yurt açmalı; beden, beyin, kaslarını geliştirici tesisler, sosyal, kültürel kaynaştırıcı projeler üretmeliyiz. Onun için işimiz çok, zamanımız da çok sınırlı. Bu manada, Bakanlığımıza da çok iş düşüyor.

Sözlerime son verirken Gençlik ve Spor Bakanlığımızın ve…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AHMET HAMDİ ÇAMLI (Devamla) - …genel manada Hükûmetimizin bütçesini milletin verdiği yetkiyle destekliyor, hayırlara vesile olmasını diliyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

HAYATİ TEKİN (Samsun) - 2011 yılında Allah lafzını cebinden kim çıkarttı?

BAŞKAN - Sayın Çamlı, teşekkür ediyorum

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan…

BAŞKAN - Sayın Özel…

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan, değerli hatibi dikkatle dinledik. Tabii konuşmasına besmeleyle başlamak istedi, besmeleyi iki dakika on altı saniye sonra çekti. O ayrı bir konu. İnşallah, bu gece rüyasında başsız civcivler görmez ama illa bir besmele çekecekse onu hakikaten konuşmanın başında çekmesi lazım.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Önce reklamını yapacak, sonra…

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Aksi takdirde besmeleyi yine siyasete alet etmiş oldu ortasında çekerek.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Reklam yaptı, Sayın Özel.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Grubumuza sataştı. Dedi ki: Alınan bir yargı kararının başvurusunu yapan grup olarak, grubumuzdan bir milletvekiline ağır bir ithamda bulundu. Konuyla ilgili cevap hakkımızı kullanmak isteriz.

Konu hakkında, Sayın Mahmut Tanal konuşacak efendim.

BAŞKAN - İki dakika…

Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Değerli Başkanım, değerli milletvekilleri, değerli bakanlar, değerli bürokratlar, televizyonlarının başında bizi dinleyen tüm vatandaşlarımıza selam ve saygılarımı iletiyorum.

Değerli arkadaşlar, besmeleye kurban olsun. Kur'an'da sadece besmele yok ki.

ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) - Bir çek hele, bir çek hele duyalım.

25
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) - Her işin başıdır.

MAHMUT TANAL (Devamla) - Burada, Kur'an'da kul hakkı yememek, yetim hakkını yememek… Bu ayetleri niye unutuyorsunuz siz?

ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) - Hocam, sataşmadan kalktın.

MAHMUT TANAL (Devamla) - 17/25 Aralıkta kul hakkı, yetim hakkını yiyenler kimlerdi? Devletin imknlarıyla zenginleşenler kimlerdi?

'Bismillahirrahmanirrahim'e kurban olasınız. Siz bunu oy uğruna hatırlıyorsunuz. İhalelere girerken bunu siz niye hatırlamıyorsunuz? (CHP sıralarından alkışlar)

ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) - Onu millet biliyor.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Her yerde hatırlıyoruz, her yerde!

RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) - Hatırlamadığımızı nereden biliyorsunuz?

MAHMUT TANAL (Devamla) - Mal varlığını kazanırken niye bunu hatırlamıyorsunuz? Dün yerlerde sürüklenen o kızcağızı niye hatırlamıyorsunuz?

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Zaman çağırıyor seni, zaman!

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Konuşma, konuşma!

MAHMUT TANAL (Devamla) - Cizre'yi niye hatırlamıyorsunuz? Sur'u niye hatırlamıyorsunuz?

RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) - Nereden biliyorsunuz hatırlamadığımızı? İftira atmayınız.

MAHMUT TANAL (Devamla) - 4 tane bakanınızı niçin korudunuz, kolladınız? (CHP sıralarından alkışlar)

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Zaman çağırıyor, zaman!

RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) - Başka partilerden ayet söylenince niye söz almıyorsunuz?

MAHMUT TANAL (Devamla) - Bakın, Anayasa'nın 24'üncü maddesi ne diyor? 'Kimse, Devletin sosyal, ekonomik, siyasî ve hukukî temel düzenini kısmen de olsa, dinî kurallara dayandırmaya ve siyasî ve kişisel çıkar yahut nüfuz sağlama amacıyla her ne suretle olursa olsun, kullanamaz.' diyor. Anayasa 24 diyor.

RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) - Başka partilerden ayet okuyan milletvekillerinde niye konuşmadınız?

MAHMUT TANAL (Devamla) - Siz Allah'la, dinle halkı kandırıyorsunuz.

RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) - Başka partilerden Arapça ayet okunduğunda niye bir şey söylemediniz?

MAHMUT TANAL (Devamla) - Dine kurban olasınız. Sizin ne dinle alakanız var ne Allah'la alakanız var. (AK PARTİ sıralarından gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar)

BAŞKAN - Sayın konuşmacı, lütfen temiz bir dille konuşun. Lütfen sayın konuşmacı!

MAHMUT TANAL (Devamla) - Siz bunları oy devşirmek için yapıyorsunuz. Siz oy devşirme uğruna tüm inançları istismar ediyorsunuz. Tüm inançları istismar ediyorsunuz oy uğruna. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) - İftira atıyorsunuz! İftira atıyorsunuz!

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın konuşmacı, lütfen, kimsenin dinî değerlerine laf atmayın, dil uzatmayın lütfen…

MAHMUT TANAL (Devamla) - Oy uğruna inançları istismar ettiniz bugüne kadar.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Onun için sandığa gömülüyorsunuz.

MEHMET UĞUR DİLİPAK (Kahramanmaraş) - Ya, bırak Allah aşkına!

ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) - Mahmut Bey…

BAŞKAN - Laf atmayın, lütfen.

MAHMUT TANAL (Devamla) - Halk sizin ne olduğunuzu biliyor.

BAŞKAN - Süreniz bitti Sayın Konuşmacı.

MAHMUT TANAL (Devamla) - Bana müdahale edeceğinize öncelikle mensubu olduğunuz…

BAŞKAN - Ben onlara da müdahale ediyorum ama kimsenin dinî inancını, konusunu kürsüden dile getirmeyin.

MAHMUT TANAL (Devamla) - Sizin oradaki göreviniz buradaki grubu susturmaktır.

BAŞKAN - 'Sizin Allah'la bir birlikteliğiniz yok.' dediniz, bu mealde bir şey söylediniz. Hangi gruba söylerseniz söyleyin aynı tavırda olurum. Lütfen.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Bakın, sizin göreviniz tartışmaya katılmak değildir. Siz de onun içerisinde…

BAŞKAN - Lütfen, buyurun.

Ben görevimi biliyorum. Hangi gruba yönelik bu lafı ettiyseniz aynı şekilde tavır alırım. Herkesin inancı kendindedir. Lütfen…

BAŞKAN - Sayın İnceöz…

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Sayın Başkanım, biraz evvel konuşması içerisinde zaten

26
çok ciddi ithamlarda bulundu.

BAŞKAN - Buyurun iki dakika…

ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) - Sayın Başkan, inancımıza hakaret var.

BAŞKAN - İnançları bu kürsüde rencide etmeyelim, lütfen.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Oy uğruna inançlar istismar ediliyor.

GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) - Ne diyorsun, yeter ya!

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Özellikle burada grubumuza bakarak…

BAŞKAN - Sayın İnceöz'ü dinliyoruz, iki dakika.

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Sayın Başkan, değerli milletvekilli arkadaşlarım; az evvel yapmış olduğunuz konuşmayı aynen sizin şahsınızla özdeşleşir şekilde size iade ediyorum, onu bilmenizi istiyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Burada söylediğiniz iddiaları… Bakın, her seferinde çıkıyorsunuz bir iddiayı söylüyorsunuz. Bir şey söylüyorsanız bunu ispat edeceksiniz. Buraya her seferinde gelip müfteri olmanızı ancak size yakıştırıyorum, bunu bilmelisiniz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Burada, özellikle grup olarak biz, din, ahlak vesaire bağlamlarda söylediklerinizi hiç üzerimize alınmadık. Ama 'Din istismarcılığı yapıyorsunuz.' demek çok ağır bir itham. Özellikle grup başkan vekilinden…

ERGÜN TAŞCI (Ordu) - Yakışıyor mu Mahmut Bey ya, yakışıyor mu?

İLKNUR İNCEÖZ (Devamla) - Bu kürsüye çıkarak, bu kadar milletin oyunu almış her bir milletvekilimiz adına bu şekilde ithamda bulunmanızı…

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Dinle milleti kandırdınız, kandırdınız. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

İLKNUR İNCEÖZ (Devamla) - Çok ayıp, çok ayıp.

Özür dileyeceksiniz. İç Tüzük gereğince de kullanmış olduğunuz dili gerçekten eleştiriyorum, yazıklar olsun. Dinle istismar etmek ancak senin gibi söyleyen birisine yakışır.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - On beş dakika ara veriyorum, grup başkan vekilleriyle görüşeceğim.

Kapanma Saati: 13.35

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 14.19

BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI

KTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), Özcan PURÇU (İzmir)

----- 0 -----

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 54'üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

2016 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı'nın dokuzuncu tur görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

1.- 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/529) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı 118) (Devam)

2.- 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/297), 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2014 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/34), 2014 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan Kalkınma Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/28), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2013 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/31), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2014 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/37) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 119) (Devam)

A) EKONOMİ BAKANLIĞI (Devam)

1) Ekonomi Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Ekonomi Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

B) GENÇLİK VE SPOR BAKANLIĞI (Devam)

27
1) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

C) SPOR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)

1) Spor Genel Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Spor Genel Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

Ç) YÜKSEKÖĞRENİM KREDİ VE YURTLAR KURUMU (Devam)

1) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

D) MALİYE BAKANLIĞI (Devam)

1) Maliye Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Maliye Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

E) GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)

1) Gelir İdaresi Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Gelir İdaresi Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

F) KAMU İHALE KURUMU (Devam)

1) Kamu İhale Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Kamu İhale Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

G) ÖZELLEŞTİRME İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)

1) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

Ğ) KAMU GÖZETİMİ, MUHASEBE VE DENETİM STANDARTLARI KURUMU (Devam)

1) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

H) GELİR BÜTÇESİ (Devam)

BAŞKAN - Komisyon burada.

Hükûmet burada.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, biraz önce grup başkan vekilleriyle bir görüşme yaptık. Ortak inancımız ve kararımız şudur ki: Bu kürsünün, burada dile getirilen görüşlerin, milletvekillerinin dinî inanç ve değerlerinin, siyasi rekabetin ve sorgulamalarının aracı olarak kullanılmaması gerekmektedir. Sayın milletvekillerinin burada konuşurken bu bağlamda sözlerine dikkat etmesini grup başkan vekilleriyle birlikte Divan olarak da önermekteyiz.

Teşekkür ederim.

Sayın Özel, sisteme girmişsiniz, size de açıklamanız için iki dakikalık süre vereyim.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan, teşekkür ederim.

Parlamentoda zaman zaman gerginlikler yaşıyoruz, ara veriliyor ve o arada arkada görüşmeler yapılıyor. Bu yerleşik uygulamanın ne kadar yerinde ve doğru bir uygulama olduğunu bir kez daha hep birlikte içeride yaşadık.

Dört partinin grup başkan vekilleri içerideydi ve içeride, biraz önce sizin somutlaştırdığınız bir mutabakat ve bir ortak temenni ortaya çıktı. Sonuçta tüm dinlerin, tüm siyasetlerin, vatandaştan oy olarak iktidar olmak isteyen herkesin ortaya koyduğu, vadettiği hedefler ve tüm dinlerin ulaşmak istediği noktalar hep en mükemmele doğru gitmektir. Bu noktada dinin pratik siyasetin bir rekabet aracı hline gelmemesi lazım. Elimizde tutanaklar var; önceki konuşma, sonraki konuşma, Yüksek Seçim Kurulu kararları. Ama bugün içerideki

28
mutabakatı önemsiyoruz ve bu noktada, biraz önceki tartışmalı ortamdan buraya gelmeye katkı sağlayan tüm grup başkan vekillerine teşekkür ediyoruz.

Bundan sonra tüm gruplar dinin siyasetin rekabet alanı içine sokulmaması için gayret edecekler. Biz tutanaklarda arkadaşımız tarafından kullanılan ve kendisinin de bu manaya gelmesi, bu kasıt noktasına gelmesinden memnuniyet duymayacağı ifadeleri gördük, tespit ediyoruz. Bundan sonra tüm gruplar gibi Cumhuriyet Halk Partisi de bu noktada üzerine düşen hassasiyeti gösterecektir.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Çok teşekkür ederim, sağ olun Sayın Özel.

KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

1.- 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/529) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı 118) (Devam)

2.- 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/297), 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2014 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/34), 2014 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan Kalkınma Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/28), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2013 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/31), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2014 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/37) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 119) (Devam)

A) EKONOMİ BAKANLIĞI (Devam)

1) Ekonomi Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Ekonomi Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

B) GENÇLİK VE SPOR BAKANLIĞI (Devam)

1) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

C) SPOR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)

1) Spor Genel Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Spor Genel Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

Ç) YÜKSEKÖĞRENİM KREDİ VE YURTLAR KURUMU (Devam)

1) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

D) MALİYE BAKANLIĞI (Devam)

1) Maliye Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Maliye Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

E) GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)

1) Gelir İdaresi Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Gelir İdaresi Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

F) KAMU İHALE KURUMU (Devam)

1) Kamu İhale Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Kamu İhale Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

G) ÖZELLEŞTİRME İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)

1) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

Ğ) KAMU GÖZETİMİ, MUHASEBE VE DENETİM STANDARTLARI KURUMU (Devam)

29
1) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

H) GELİR BÜTÇESİ (Devam)

BAŞKAN - Şimdi Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun dördüncü konuşmacısı olarak Tekirdağ Milletvekili Sayın Ayşe Doğan'ı kürsüye davet ediyorum.

Buyurun Sayın Doğan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA AYŞE DOĞAN (Tekirdağ) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, saygıdeğer vatandaşlarımız; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

2016 yılı mali bütçe kanun tasarısı görüşmeleri kapsamında Gençlik ve Spor Bakanlığı bütçesi üzerinde konuşmak üzere söz almış bulunmaktayım.

Kendini yenileyerek yüreklerini aşkla, heyecanla dolduran, akıllarını, vicdanlarını ve yüreklerini dolduran mazinin mirasçıları, geleceğin kılavuzları, liderlerine ne kadar hizmet etsek azdır. Biliyoruz ki gençlerimizin öz güveni ve azmi bu ülkenin en büyük teminatıdır. Gazi Mustafa Kemal'in dediği gibi: 'Gençliği yetiştiriniz. Onlara ilim ve irfanın müspet fikirlerini veriniz. İstikbalin aydınlığına onlarla kavuşacaksınız. Hür fikirler tatbik mevkisine konduğu vakit Türk milleti yükselecektir.'

Değerli milletvekilleri, 81 ilde kurulan gençlik merkezlerimizin sayısı 2002 yılında 74 iken 2016 yılında 215'e ulaşmıştır. İnşaatı devam etmekte olan gençlik merkezlerinin de faaliyete geçirilmesiyle birlikte 2016 yılı sonunda gençlik merkezi sayımızın 366'ya yükselmesi hedeflenmektedir. Gençlik merkezlerimizin 2002 yılında 11.614 olan üye sayısı 2016 yılı Şubat ayı itibarıyla 1 milyon 292 bin 901 kişiye ulaşmıştır.

Gençliğimize yönelik diğer proje ve faaliyetler ise Sarıkamış Şehitlerini Anma Programı ve Yürüyüşü, Şehirler ve Kültürler, genç hükümlülere yönelik tiyatro günleri, 57'nci Alay Vefa Yürüyüşü, uluslararası liderlik becerileri eğitimleri. Bunlarla birlikte birçok gençlik faaliyetleri Bakanlığımız tarafından gerçekleştirilmiştir.

Değerli milletvekilleri, spor alanında gerçekleştirilen hizmetlere geldiğimizde: Bakanlığımıza bağlı Spor Genel Müdürlüğüne, yatırım amacıyla tahsis edilen ödeneklerle spor tesisleri olarak 1.063 adet proje yürütülmektedir. İl spor merkezlerimizde 15-18 yaş grubundaki çocuklarımıza yönelik faaliyetlerle 2015 yılında 15.797 eğitici aracılığıyla 1 milyon 271 bin 262 çocuk ve gencimize ulaşılmıştır. 2016 yılı hedefimiz, 1 milyon 350 binin üzerine çıkmaktır.

Engelliler il spor merkezleri kapsamında, 2015 yılında 6.075 engelli sporcumuz sportif faaliyetlere katılmıştır. 2015 yılında sporcularımız katıldıkları uluslararası müsabakalarda toplam 5.178 madalya kazanmıştır.

Bakanlığımız ile Sağlık Bakanlığı arasında imzalanan protokol neticesinde, Sosyal Güvenlik Kurumunun yardımından faydalanamayan tüm lisanslı hakemlerle Futbol Federasyonundan lisans almış amatör sporcuların da sağlık giderlerinin karşılanmasına imkn sağlanmıştır.

20.400 millî takım mensubumuz her türlü kazaya karşı sigortalanarak güvence altına alınmıştır.

Değerli milletvekilleri, Kredi Yurtlar Kurumumuz tarafından gerçekleştirilen hizmetlere gelince: Yurt içi ve yurt dışında genel toplam olarak 1 milyon 503 bin 415 öğrencimize burs ve öğrenim kredisi ödenmektedir. 2002 yılında öğrencilerimize ödenen aylık kredi miktarı 45 TL iken 2015 yılında bu miktar 330 TL'ye yükselmiştir. 2016 yılı Ocak ayından itibaren de aylık 400 TL'ye ulaşmış vaziyette ödeme yapılmaktadır. 2015 yılı başvuru ve yerleştirme işlemlerinde yurtlarımıza geçerli başvuru yapan toplam 277.280 öğrenci 31 Aralık 2015 tarihi itibarıyla yurtlarımıza yerleştirilmiştir.

Ortaöğrenimlerini Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı yurtlarında barınarak tamamlayan öğrencilerimize ise günlük 19 TL beslenme yardımı yapılmaktadır. Ayrıca, Kredi ve Yurtlar Kurumumuzca yurt binası edinme olanağı…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AYŞE DOĞAN (Devamla) - Binalar kiralanmıştır, yapılmaktadır.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Doğan.

AYŞE DOĞAN (Devamla) - 2016 merkezi bütçemizin milletimize hayırlı olmasını temenni ediyorum.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Sayın Başkan…

BAŞKAN - Sayın Baluken, buyurun.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - İç Tüzük 60'a göre bir söz talebim olacak.

BAŞKAN - Buyurun.

30
İki dakika.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, bugün İstanbul'da yapılan Dünya Kadınlar Günü etkinliğinde Eş Genel Başkanımız Sayın Figen Yüksekdağ'a yönelik fiilî darbı da içeren, beraberinde bulunan korumalarını da hastanelik edecek düzeyde darp eden bir şiddet olayı yaşanmıştır. Buradan açıkça bu saldırıyı kınadığımızı ifade etmek istiyoruz. Sayın Figen Yüksekdağ'la birlikte olan, etkinlik için orada bulunan kadınlara yönelik de yine ölümcül olabilecek müdahaleler yapılmış ve sadece Kadınlar Günü'nü orada duyurmak adına giden kadınlar yerlerde sürüklenmiştir.

Yine, bu saat itibarıyla aldığımız habere göre de Şırnak'ta sokağa çıkma yasağının uygulandığı İdil ilçesinde parti binamız tank atışı ve top atışıyla vurulmuştur. Deminden beri çözüm süreci ekseninde yaptığımız tartışmalardan da anlaşılacağı üzere demokratik siyasetin önünün ne kadar açıldığı ya da ne kadar kapandığı konusu sadece verdiğim bu iki örnekten de çok rahatlıkla anlaşılabilir.

Bir siyasi partinin, 5 milyon oy almış bir siyasi partinin Eş Genel Başkanına yapılan saldırı, parti binasına yapılan silahlı, ağır zırhlı araçlarla yapılan saldırı açık bir faşizmdir, darbe uygulamasıdır. Buradan şiddetler kınıyoruz. Bunu kabul etmek mümkün değildir. Bunu yapanlar Türkiye'yi adım adım felakete götürmek isteyenlerdir. Çözüm süreci ekseninde de yürütmüş olduğumuz tartışmalardaki en büyük sorun alanı hep buydu. 'Demokratik siyasetin alanını genişleteceğiz.' sözünü verenler binlerce insanı sırf siyaset yürüttüğü için tutuklayıp işkenceye tabi tuttular, parti genel merkezini yaktırdılar, partinin genel merkezine silahlı saldırılar planlattılar, bu partinin mitinglerinde bombalar patlatılmasına göz yumdular.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Bir dakika daha vereyim, lütfen tamamlayın.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Toparlayacağım Sayın Başkan.

Vereceğim sayısız örneklerle de sonuç alamayacağını görenler en son olarak darbecilerin, darbeci, cuntacı paşaların yüzde 10 barajının arkasına saklandılar. Demin AKP Grup Başkan Vekili dönemin Başbakanının barajı indirme konusunda ne kadar hassas olduğunu söyledi ancak 27 Ocak 2015 tarihinde Sayın Erdoğan'ın yaptığı açıklamayı paylaşayım sizinle: 'Yüzde 10 barajı ülkemizin istikrarı için bir defa çok çok önemlidir. Koalisyon hükûmetlerinin olduğu dönemlerde hiçbir zaman yükseliş gelişmemiş, hep çöküş gelişmiştir, onun için bu dönemde de buradaki istikrar yüzde 10 barajındadır.' Yani tamamen demokratik siyaseti boğmaya çalışan, o alanı kapatmaya çalışan ve asla kabul edemeyeceğimiz fizikî saldırılarla yok etmeye çalışan bir zihniyetle karşı karşıyayız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Bu zihniyetin adı -başta kim olursa olsun- faşizmdir.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

1.- 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/529) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı 118) (Devam)

2.- 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/297), 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2014 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/34), 2014 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan Kalkınma Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/28), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2013 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/31), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2014 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/37) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 119) (Devam)

A) EKONOMİ BAKANLIĞI (Devam)

1) Ekonomi Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Ekonomi Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

B) GENÇLİK VE SPOR BAKANLIĞI (Devam)

31
1) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

C) SPOR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)

1) Spor Genel Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Spor Genel Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

Ç) YÜKSEKÖĞRENİM KREDİ VE YURTLAR KURUMU (Devam)

1) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

D) MALİYE BAKANLIĞI (Devam)

1) Maliye Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Maliye Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

E) GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)

1) Gelir İdaresi Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Gelir İdaresi Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

F) KAMU İHALE KURUMU (Devam)

1) Kamu İhale Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Kamu İhale Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

G) ÖZELLEŞTİRME İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)

1) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

Ğ) KAMU GÖZETİMİ, MUHASEBE VE DENETİM STANDARTLARI KURUMU (Devam)

1) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

H) GELİR BÜTÇESİ (Devam)

BAŞKAN - Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına beşinci konuşmacı İstanbul Milletvekili Sayın Abdullah Başcı.

Buyurun Sayın Başcı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA ABDULLAH BAŞCI (İstanbul) - Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; AK PARTİ Grubu adına Spor Genel Müdürlüğü 2016 yılı bütçesi hakkında söz almış bulunmaktayım. Hepinizi en kalbi duygularla selamlıyorum.

Ekranları başında bizleri izleyen kıymetli vatandaşlarımıza hürmetlerimi, saygılarımı sunuyorum.

Spor Genel Müdürlüğü merkezde 937, taşrada 7.426 olmak üzere toplam 8.363 personeliyle hizmet vermektedir. Türkiye genelinde yapılan yeni tesislerin yanı sıra sahipliğini üstlendiği çeşitli uluslararası spor organizasyonlarında kullanılmak üzere ilave spor tesisleri yapmaktadır. Spor Genel Müdürlüğüne 2015 yılında spor tesisi yapımı için 444 milyon 260 bin TL başlangıç ödeneği ayrılmış, daha sonra ek ödeneklerle beraber bu rakam 644 milyon 653 bin 854 TL'ye ulaşmıştır. 2015 yılı içerisinde 668 yüzme havuzu, 322 futbol sahası, 233 gençlik merkezi, 267 spor salonu, 29 atletizm pisti, 29 adet TOKİ ve belediyelerle iş birliği yaparak spor stadyumu, 112 adet spor tesisleri olmak üzere toplam 1.060 adet projeyi yürütmektedir. 668 adet proje, 2015 yılında tamamlanarak hizmete açılmıştır. 218 adet projenin yapımı, 46 adet tesisin ihale çalışmaları, 128 adet projenin ise arsa tahsisi ve proje çalışması devam etmektedir. Spor salonları, gençlik merkezleri, yüzme havuzları ve diğer spor tesisleri olmak üzere GAP kapsamında 32 projeye 40 milyon 552 bin TL; DAP kapsamında 51 projeye 88 milyon 790 bin TL; DOKAP kapsamında 24 adet projeye 34 milyon 857 bin TL; KOP kapsamında 16 adet projeye 14 milyon 118 bin TL olmak üzere toplam 123 adet projeye 178 milyon 321 bin TL ödenek ayrılmıştır.

32
2016 yılında, öncelikli hedef yatırım programında yer alan projelerin yapımına hız vermek ve tamamlanmasını sağlamaktır. 2016 yılı yatırım bütçesi toplam 472 milyon TL'dir. Yürütülen yoğun çalışmalar neticesinde, 2002 yılında 278 bin 47 olan lisanslı sporcu sayımız, 31 Aralık 2015 itibarıyla 5 milyon 995 bin 664'e ulaşmıştır. Açılan kurslarla, 2002 yılında 18.674 olan antrenör sayımız 2015 yılında 207.425'e ulaşmıştır. Üniversite gençliğimizi spora teşvik etmek amacıyla 2012-2013 yıllarında kurulan Ünilig'te 2015-2016 sezonunda 14 branşta yapılan müsabakalara 123 üniversiteden 551 takım, 7.410 sporcu katılmıştır.

2002 yılında ülkemizde faaliyet gösteren spor kulübü sayısı 6.035 iken verilen desteklerle 13.692'ye yükselmiştir. 2002-2015 yılları arasında 9.768 spor kulübüne toplam 143 milyon 886 bin 307 lira nakdî yardım yapılmıştır. 2015 yılında başarı gösteren sporcu, antrenör ve spor kulüplerine 10 milyon 868 bin 169 TL ödül dağıtılmıştır.

Sözlerimin burasında, özellikle vatan için gözlerini kırpmadan canlarını feda eden, şehit olan güvenlik güçlerimize bir kez daha Allah'tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.

Dünyadaki zinde güçlerin ülkemiz üzerinde operasyon yaparken kullandıkları iş birlikçi terör örgütleri ve onların sözcülüğüne soyunan hainleri huzurlarınızda lanetliyorum. Güvenlik güçlerimize buradan şükranlarımı sunuyorum.

Sözlerimi sonlandırırken 2016 yılı bütçesinin ülkemize, milletimize hayırlı olmasını temenni ediyor, hepinize saygı ve sevgilerimi sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun altıncı konuşmacısı İstanbul Milletvekili Sayın Serap Yaşar.

Buyurun Sayın Yaşar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA SERAP YAŞAR (İstanbul) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı'nın Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu bütçesi üzerine AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu kürsüden, sizlere, 1982 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesini kazanarak İstanbul'a gelmiş ve öğrenim hayatı boyunca Kredi ve Yurtlar Kurumuna bağlı Vezneciler Kız Yurdunda kalmış bir parlamenter olarak sesleniyorum. O zamanlar yurtlarımız, 6, 16 kişilik koğuşlar, haftada bir gün akan sıcak su, tek bir hamam, katlarda akmayan sular, yer bulunamayan etüt odalarından ibaretti. Benim öğrenciliğimin bitmesinden yıllar sonra bile, 1995 yılı bütçesi görüşülürken, bu kürsüden bir milletvekili 'Hl bile vatan evlatları yurtsuzluktan, kitapsızlıktan, sosyal tesis yoksunluğundan isyan hlindedir.' diye serzenişte bulunmuştur, bu şekilde Meclis zabıtlarına geçmiştir. Bugün geldiğimiz noktada, evlatlarımızın, çok şükür, son derece konforlu yurtları, kitapları ve her türlü sosyal imknları mevcuttur. On dört yıllık AK PARTİ iktidarı süresince, yeni hizmet anlayışımızla, ailelerin, gençlerin ve milletimizin beklentilerini de dikkate alarak Bakanlığımızın sunduğu hizmet kalitesi her geçen gün artmıştır. 1, 3, 4 kişilik ahşap mobilyalı odalar, bazalı yataklı, içerisinde çalışma masası olan, mini buzdolabı bulunan yerler hline gelmiştir. Ayrıca, geniş etüt odalarıyla öğrencilerimizin huzurlu bir ortamda çalışmaları da sağlanmıştır.

Aslında, bugün gelirken size birtakım görseller de getirmek istedim. Benim de yaşadığım yurtların eski ve yeni hlini gösteren yurt binalarının dış görüntüleri bu biçimde; yeni hli üste, eski hli altta. Yatak odaları perişan durumdaydı; eski hli böyle, yeni hli 5 yıldızlı otel konforunda, son derece güzel.

HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Sayın Vekilim, bize de yer ayırtın oradan.

SERAP YAŞAR (Devamla) - Evet, evet. Bir kadın olarak, bir anne olarak aynı zamanda memnuniyetle izliyorum bu güzel gelişimi. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Yeni yurtlarımız ayrıca bir engelli dostu olarak da planlanmıştır. Engelli yurttaşlarımızın, öğrencilerimizin ihtiyaçları dikkate alınarak restore edilmiştir eski yurtlar da. Eskisiyle mukayese edilmeyecek ölçüde konforlu, modern yaşamın bütün gerekleriyle donatılmıştır.

Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; KYK yurtlarındaki hizmet kalitesinin artışı, özellikle kız çocuklarının öğrenim görmesi ve meslek sahibi olmalarını kolaylaştırıcı etki yapmıştır; bunun altını, özellikle Dünya Kadınlar Günü de yaklaşmışken çizmek istiyorum. Somut verilerden de anlaşılacağı gibi, Bakanlığımız kız öğrenciler lehine pozitif ayrımcılık yapmıştır. Bu anlamda, Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu bütçesi tam anlamıyla kadın dostu bir bütçedir. 2002 yılında 190 yurtta 182.258 kapasiteyle hizmet verilmekte iken, 1 Mart 2016 tarihi itibarıyla yüzde 153'lük kapasite artışına ulaşmıştır. 293'ü kız yurdu, 185'i erkek yurdu, 124'ü de karma yurt olmak üzere yurt sayısı toplamda 602'ye çıkarılmıştır. Çok sayıda öğrencimiz bunlardan faydalanmaktadır.

Bakanlık bütçemiz ailelerin üniversitede okuyan evlatlarının sağlıklı ve güvenli meknlarda barınmaları konusundaki endişelerini bertaraf edecek hizmet bilinciyle

33
hazırlanmış, bu bağlamda, sağlıklı ortamda barınmak kadar sağlıklı beslenmenin de önemini dikkate alarak 2002 yılında aylık 11 lira olan beslenme yardımı 2016 yılında 270 liraya çıkarılmıştır. Yüksek öğrenime devam eden ve başvuruda bulunan tüm öğrencilerimiz kredi alabildiği gibi, ihtiyaç sahibi öğrencilerimize burs imknı da tanınmıştır.

Sayın Cumhurbaşkanımızın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığından başlayan 'öğrenci dostu belediye' anlayışı Bakanlığımızda artık 'öğrenci dostu devlet' anlayışına dönüşmüştür. 2002 yılında öğrencilere verilen aylık kredi miktarı 45 lira iken, 2016 yılı Ocak ayından itibaren kredi ve burs miktarı lisans öğrencileri için 400 lira, yüksek lisans için 800 lira, doktora öğrencileri için 1.200 liraya yükseltilmiştir.

Yurtlarımızda evlatlarımızın akademik, sosyal, kültürel ve manevi gelişimleri için her türlü imkn seferber edilmektedir. Bütün bu iyileştirme politikalarına katkı sağlayan tüm Gençlik ve Spor Bakanlarımıza ve hlihazırda kendisi de bir genç olan Sayın Bakanımız Akif Çağatay Kılıç'a bu kadın dostu, genç dostu, engelli dostu bütçe için sonsuz teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Kurum yöneticilerini tebrik ediyorum.

2016 yılı bütçesinin ülkemize, milletimize hayırlı olmasını diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Yaşar.

Şimdi Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına yedinci konuşmacı olarak İstanbul Milletvekili Sayın Aziz Babuşcu konuşacak.

Buyurun Sayın Babuşcu. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA AZİZ BABUŞCU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Maliye Bakanlığı bütçesi üzerine grubumuz adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, bütçeler, belirli bir dönemde gerçekleşmesi öngörülen gelir ve giderlerin karşılıklı tahminlerini içeren cetvellerdir. Kamusal ihtiyaçlar, kişilerin tek başına karşılayamayacakları, onun için de karşılanması aynı zamanda zorunlu olan ihtiyaçlardır. Bu ihtiyaçlar ancak devlet tarafından ve diğer kamu kuruluşlarınca yerine getirilebilir.

Bütçenin harcama hassasiyeti, harcamadaki ilkesel tutumu ve tavrından buna bağlı olarak gelir dağılımı, ekonomik kalkınma ve sosyal sorunların giderilmesi olumlu ya da olumsuz yönde etkilenir. Eğer bütçenin harcama hassasiyeti dengeli bir paylaşımı öngörüyorsa o zaman bütün dengeler olumlu yönde, değilse olumsuz yönde etkilenir.

Bu anlamda, AK PARTİ hükûmetlerinin hazırladığı bütçelerin temel mantığı ve hassasiyet öncelikleri, harcama öncelikleri, işte bu gelir dağılımındaki adaleti sağlamak ve toplum kesimlerinin üretilen gayrisafi millî hasıladan alması gereken payı almasına dönük bir hassasiyet üzere gerçekleşmiştir.

AK PARTİ iktidarlarına kadar -belki bir iki dönem istisna olabilir- hazırlanan bütçelerin temel mantığı ve uygulaması adil bir paylaşımı değil, resmî ideolojinin belli kesimlerini önceleyen mantığını esas almıştır.

İşte, tüm bu yaklaşım ve uygulamalar, yıllar içerisinde aslında milletçe ürettiğimiz gayrisafi millî hasılanın paylaşımında adil olmayan ve üstat Necip Fazıl'ın -ki Allah ona rahmet eylesin- şu dizelerinde karşılığını bulan bir şekle gelmiştir: 'Allah'ın on pulunu bekleye dursun on kul/ Bir kişiye tam dokuz; dokuz kişiye bir pul.' (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Yani, üretilen gayrisafi millî hasılanın yüzde 20'sini nüfusun yüzde 80'i paylaşmak zorunda kalırken, nüfusun yüzde 20'sinin ise geri kalan yüzde 80 gayrisafi millî hasılayı paylaştığı, böyle acıklı bir tablo ortaya çıkmıştır. Değerli milletvekilleri, bu paylaşımı yüzde 80 nüfusun lehine dengelemek isteyen AK PARTİ, işte, bu bozuk düzene, bu adil olmayan paylaşım mekanizmasına hazırladığı bütçelerle dur demiştir. Evet, AK PARTİ'nin bu bozuk düzene müdahalesi, seçkin elitist sermaye çevreleri güdümündeki medya, iş birlikçi sivil ve asker bürokratik elitlerce asla kabul görmemiş ve AK PARTİ'ye karşı oluşturulan cephenin temel tetikleyici argümanlarından bir tanesi bu müdahale olmuştur. Sahip oldukları ekonomik statükonun kaymaya başladığını hisseden seçkin elitist sermaye çevreleri AK PARTİ'ye karşı pek çok senaryoyu sırf bu gerekçeyle sahneye koymuşlardır. AK PARTİ karşıtı cephenin uluslararasını ihmal edersek, 367 hukuk garabetinden Cumhurbaşkanını seçtirmeme girişimine, 27 Nisan e-muhtırasından kapatma davasına, Gezi kalkışmasından 17-25 Aralık darbe girişimine kadar bütün senaryoların sahnelenme gerekçelerinden bir tanesi, belki en önemlisi bu adil olmayan paylaşıma müdahale eden AK PARTİ'yi bertaraf etme girişimidir ama bertaraf edemediler, bertaraf edemediniz. Bugün de aynı niyetin sözcüleri olarak bu kürsüye geliyor, kulağınıza verilen suflelerle hezeyanlarda bulunuyorsunuz. Bu hareketin lideri ülkede yaşananlara dair bir demeç verdiğinde eliniz ayağınız birbirine dolaşıyor, sinirden tırnaklarını yiyen hırçın çocuk misali ne yapacağınızı şaşırıyorsunuz, mezarlıktan geçen adamın korkudan ıslık çalması gibi bir hli resmediyorsunuz. Hlbuki bu ufku yakalamak, buna dair düşünmek ve buradan bir sonuç çıkarmak herhlde çok daha doğru olur diye düşünüyorum. Bakın, size bir tavsiyede daha bulunmak istiyorum: Bize göre siyaset adamının

34
yola çıkma gerekçesi halkla kucaklaşabilmektir ve biz biliriz ki eğer hasretle kucaklanabiliyorsak doğru yoldayız da demektir. Hamdolsun vatanımızın her köşesinde bütün arkadaşlarımız…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Babuşcu.

AZİZ BABUŞCU (Devamla) - …milletimizle hasretle kucaklaşmaya devam ediyor ve biz bu kucaklaşmayı sürdürdükçe hazırlayacağımız bütçeler bu gelir dağılımındaki adaleti sağlayacak bütçeler olacaktır diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Babuşcu.

Sayın Özel…

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkanım, öncelikle bir hakkı teslim edeyim…

BAŞKAN - Siz açıklama mı yapacaksınız, sataşmadan mı söz isteyeceksiniz?

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Aslında sataşmadan söz isteyebilirim de…

BAŞKAN - Buyurun, peki, tamam, sizi dinliyoruz.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - …yerimden açıklayayım.

BAŞKAN - Buyurun, iki dakika.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Önce bir hakkı teslim edelim. Geçtiğimiz günlerde Sayın Babuşcu'nun taraf olduğu bir tartışmada ben kendisinin il başkanı seçilirken tek aday olduğunu ima etmiştim. Sonra kendisi bana -bir istisna hli olarak, tabii, kabul ettiğimiz- seçilerek geldiğini söylemişti ama onu tutanağa geçirme imknı yoktu, o eksikliğimi tamamlayayım. Yaklaşık bir aydır aklımdaydı, ilk kez fırsat oldu.

Ama Sayın Babuşcu'nun başka eksiklikleri var bize karşı. Biraz önce söylediklerinin her birine ayrı ayrı cevap verilebilir ama bir tek gerçeği tespit etmekle yetineceğim, o da şudur: Birtakım elitlerden bahsediyor, sermayenin kümelendiği, doğrudur. Sonra, kendilerinden başka tarafa doğru bir kayıştan bahsediyor, o da doğrudur ama bunun daha hakkaniyetli bir paylaşım olduğunu söylüyor, burası yanlış. Türkiye'de AKP öncesi ve AKP sonrası ve şu anki sermayenin, varlıkların paylaşımı noktasında toplumun geniş, emekçi kitlelerinin aleyhine belli yerlerde bir kümelenme vardır. O kümelenmenin son dönemde Sayın Babuşcu'ya yakın sermaye gruplarında gerçekleştiği doğrudur ama adaletsiz, haksız, sömüren bir sistemdeyiz, Sayın Babuşcu'nun bahsettiği kişiler sadece taraf değiştirmişlerdir, bunu ele geçirmişlerdir. Bunun düzelmesi ancak sol, sosyal demokrat bir iktidarla, CHP iktidarıyla mümkün olacaktır.

HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Seksen yıl onu gördük zaten.

AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) - Böyle bir iktidarı kim görecek?

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Sayın Baluken…

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, AKP Grubu adına konuşan hatip bütün muhalefeti kastederek salt bir AKP karşıtlığı üzerine hezeyanlarla hareket edildiğini ifade etti, açık bir sataşmadır. HDP adına ben söz istiyorum.

BAŞKAN - Sataşmadan dolayı söz vereceğim.

Yerinizde mi, kürsüde mi?

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Kürsüden.

BAŞKAN - Buyurun, iki dakika. Doğrusu da o zaten.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AKP'li milletvekillerine muhalefetin söylemlerinden önce, AKP'li yetkililerin yapmış olduğu açıklamalardaki çelişkileri ve gelinen noktayı özellikle takip etmelerini öneriyorum. Günlerdir biz bu Genel Kurulda soruyoruz, siz cevap vermiyorsunuz, grup başkan vekilleriniz cevap vermiyor, bakanlar cevap vermiyor. Bakın, Cumhurbaşkanı ve beraberindeki danışmanların yaptığı açıklamalarla Kabineden ve Bakanlar Kurulundan yapılan açıklamalar arasında 180 derece fark var. Soruyoruz, cevap yok. Biri diyor ki 'Anayasa Mahkemesiyle ilgili söylediği sözler kişisel görüşüdür.', diğeri diyor ki 'Hayır, kişisel görüşü değil, bütün kamu vicdanını yansıtan kurumsal bir görüştür.' Cerattepe'yle ilgili görüşlerini söyledik. Başbakan 'Cerattepe'dekilerle birlikte yürümeye hazırım.' diyor, Cumhurbaşkanı çıkıp 'Cerattepe yavru bir Gezi'dir.' diyor. Aynı şekilde -düşünün, üç bakan buradayken ben sordum, üç bakan buradayken- Cumhurbaşkanı danışmanı diyor ki 'Cumhurbaşkanı devletin ve Hükûmetin başıdır.' Burada soruyoruz 'Ya, bu Hükûmetin başı Sayın Erdoğan mıdır yoksa Sayın Davutoğlu mudur?' diye, üç bakandan çıt

35
çıkmıyor. Ortada bir hezeyan, ortada sadece AKP karşıtlığı üzerinden ortaya konulmuş bir muhalefet yok, siz de bir çatlama durumu var. Dışarıdan bir sıkışmışlık, içeride de bir üçe bölünme durumu var.

HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Siz fitne ateşini yakmaya muvaffak olamayacaksınız. Hiçbir şekilde fitne ateşini yakamayacaksınız, hevesiniz kursağınızda kalacak, bunu böyle bilin.

İDRİS BALUKEN (Devamla) - Erdoğan ve beraberindekiler farklı konuşuyor, Hükûmette ona yakın olanlar ve Davutoğlu farklı konuşuyor, Abdullah Gül ve onunla birlikte hareket eden muhalif kanat, Hamamönü ekibi de farklı konuşuyor.

MARKAR ESEYAN (İstanbul) - Sen Kandil'in yörüngesinden çık.

İDRİS BALUKEN (Devamla) - Öyle bir noktaya geldi ki Abdullah Gül'e yakın olduğu için holdinglere, iş adamlarına operasyonlar başlatıldı. Tablo bu iken gelip burada muhalefeti hezeyanla falan suçlamayın, kendi gerçeğinizi görün diyorum.

Teşekkür ederim. (HDP sıralarından alkışlar)

AZİZ BABUŞCU (İstanbul) - Sayın Başkan…

BAŞKAN - Sayın Babuşcu…

AZİZ BABUŞCU (İstanbul) - Sayın Başkanım, gerek Cumhuriyet Halk Partisi Grubu başkan vekili 'Aziz Babuşcu'ya yakın sermaye…' demekle bir ithamda bulundu.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Yerimden sataştım, yerinden cevap versin efendim.

AZİZ BABUŞCU (İstanbul) - Sayın başkan vekili de ayrıca benim yaptığım açıklamalar üzerinden başka bir değerlendirmeyle suçlamada bulundu. Onun için söz istiyorum.

BAŞKAN - Buyurun, iki dakika söz veriyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AZİZ BABUŞCU (İstanbul) - Değerli arkadaşlar, şimdi, tam da benim dediğim gibi oluyor işte. Yani, Sayın Cumhurbaşkanımızın bu ülkede yaşananlara dair bir görüş beyan ettiğinde bizim içimizde farklı düşüncelerin ifade edilmesi asla bir sorun olarak ortaya çıkmazken siz bu beyanlar karşısında ne yapacağınızı şaşırıyor, bocalıyor ve sinirinizden gerçekten çocukların tırnak yemesindeki hlle buraya çıkıp aynı şeyleri tekrar ediyorsunuz. Bakın bu sizde paniğe sebep oluyor, sizde problem hline geliyor, bizim için bir problem yok, bunu net bir şekilde ifade edeyim.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Kime söylüyorsun? Oraya konuşup…

AZİZ BABUŞCU (Devamla) - Oraya söylüyorum, siz de aynı şey, fark etmiyor. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Hah, alayım da.

MUSA ÇAM (İzmir) - Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla mı?

AZİZ BABUŞCU (Devamla) - AK PARTİ karşıtı cephe -bu çok doğru bir düşüncedir- bugüne kadar Türkiye'de olup bitenlerin tamamı AK PARTİ'nin bu paylaşım mekanizmasına müdahalesini hazmedemeyen ve bugüne kadar bu ülkenin bütün imknlarını, fırsatlarını, kaynaklarını sadece kendilerinin imkanı, kaynağı ve fırsatı olarak düşünenlerin AK PARTİ'ye karşı oluşturduğu cephedir. Bakın, rüyalarında bile bir araya gelmesi mümkün olmayanlar yakın geçmişte bir araya geldi. Sırf AK PARTİ'yi bertaraf edebilmenin bir seçeneği olur umuduyla denemeler yaptınız. Benim işaret ettiğim bu.

MUSA ÇAM (İzmir) - Kim onlar Hocam, kim onlar?

AZİZ BABUŞCU (Devamla) - Bunu milletimiz zaten izliyor ve görüyor. Ben de bunun karşısında diyorum ki, anlamaya çalışın. Recep Tayyip Erdoğan gibi bir siyasi karizmatik liderden sizin, Türkiye'nin, elbette muhalefetin çok daha fazla öğreneceği şey var ama ille de 'Biz bundan istifade etmeyiz.' diyorsanız o zaman sizin hlinizi Ziya Paşa'nın şu dizeleriyle ancak izah edebilirim.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Davutoğlu ne oldu?

AZİZ BABUŞCU (Devamla) - 'İdraki meali bu küçük akla gerekmez/ Zira bu terazi bu kadar sıkleti çekmez.' diyorsunuz o zaman. Yapacak bir şey yok.

Teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Sayın Başkan…

BAŞKAN - Sayın Baluken…

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Sayın Hatip -herhlde ifade etmeme gerek yok- yine ağır bir sataşmada bulundu.

OKTAY VURAL (İzmir) - Çok derin bir şeye girdi yani hak ettiği cevabı alır.

BAŞKAN - Onun yorumunu ben yapmayayım. Siz talepte bulunuyorsanız size söz vermiş olayım, yorum yaparsam 'karıştın' diyorlar çünkü.

Buyurun, iki dakika.

36

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın milletvekiline, grup başkan vekilinin Sayın Erdoğan'ın açıklamaları üzerine düştüğü o zor durumu hatırlatmak istiyorum. Can Dündar ve Erdem Gül tahliye olduğunda, burada bizler yerimizden söz aldığımızda kendisi de bu tutuklama kararının kaldırılmasıyla ilgili duyduğu memnuniyeti dile getirmişti ama ne zamanki saraydan bu kararla ilgili Anayasa Mahkemesinin kararını eleştiren bir tutum ortaya çıktı, burada, 180 derece dönüş yapıp 'Bu, bir hak ihlalidir, yetki gasbıdır.' dedi.

Sizde dış politikadan dolayı muazzam bir yalnızlaşma var, hani değerli yalnızlık deniyor ya. Amerika, Rusya, Avrupa Birliği, İran, Suriye, bölge ülkelerinin tamamında bütün ilişkiler tamamen bitme noktasında.

ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum) - En azından maşa olarak kullanılmıyoruz.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Avrupa Birliğiyle bugün toplantı var ya! Yarın Brüksel'de toplantı var.

İDRİS BALUKEN (Devamla) - İçeride de bu Cumhurbaşkanının vesayet anlayışının getirdiği müthiş bir zorlanma var. Bu, son derece doğal. Zaten, bunun olmaması aslında eşyanın tabiatına aykırı olurdu.

Bakın, ben, burada sadece son üç gündeki bakanların söylediği cümleleri size hatırlatayım: Hani Cumhurbaşkanı Dolmabahçe mutabakatını reddetti ya…

ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum) - Mutabakat yok, ortada mutabakat yok.

İDRİS BALUKEN (Devamla) - …'Ortada bir süreç falan yok.' dedi ya, üç gün boyunca burada İçişleri Bakanı 'Dolmabahçe mutabakatının altında imzamız var, arkasındayız.' dedi.

ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum) - Ortada bir mutabakat yok, bunu anlamıyorsunuz. Siz açıklamada bulundunuz, onlar açıklamada bulundular, mutabakat yok.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen…

İDRİS BALUKEN (Devamla) - Ertesi gün, Savunma Bakanı İsmet Yılmaz 'Çözüm süreci, dün doğruydu, bugün de olsa doğrudur, yarın da olsa doğruydu.' dedi.

Dün, Dışişleri Bakanı, Cumhurbaşkanının 'Terör örgütleri listesindedir.' diye şikyet ettiği El Nusra'yı burada terör örgütü olarak saydı.

HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Kürt kardeşlerimizi kucaklamak adına çözüm süreci doğruydu, sizin anladığınız anlamda yanlıştı.

İDRİS BALUKEN (Devamla) - Dolayısıyla, zaten kendi içinizde saray ve Hükûmet arasında, Hükûmette de saraya yakın ve Sayın Davutoğlu'na yakın kanat arasında ciddi bir çatışma var.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ZEHRA TAŞKENLİOĞLU (Erzurum) - Sizi de 'Kandil'e yakın olanlar ve olmayanlar.' diye mi ayırıyorsunuz? 'Kandil'den izin alanlar ve almayanlar.' diye mi ayırıyorsunuz? Belli, emri nereden aldığınız.

İDRİS BALUKEN (Devamla) - Hamamönü hareketiyle ilgili de tabanınızın size durmadan sorduğu sorular var. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

SUAT ÖNAL (Osmaniye) - Halüsinasyon görüyorsunuz.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Baluken.

Sayın milletvekilleri, rica ediyorum, lütfen.

Sayın Özel…

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Babuşcu konuşması sırasında ağır sözler söyledi, 'Kimi kastediyorsun?' dediğimizde 'Sizi de.' dedi, grubumuza sataşma var.

BAŞKAN - Buyurun.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Bekaroğlu Grubumuz adına cevap verecek efendim.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Bekaroğlu, iki dakika süre veriyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Babuşcu doğru başladı, yanlış bitirdi, 'Bu bütçe önce belli kesimler tarafından paylaşılıyordu, adaletsizlik yapılıyordu, şimdi biz geldik adaletli bütçeler yapıyoruz.' dedi. Evet, önceden adaletsizlik yapıldığı doğruydu ama ikincisi, kendilerinin adaletli bir bütçe yaptıkları yanlış. İki rakam vereyim size: Siz geldiğinizde bu ülkenin en zengin yüzde 1'inin toplam servetteki payı yüzde 36'ydı, 2015 sonu itibarıyla yüzde 54 oldu. (CHP sıralarından alkışlar) Yani siz adaletsizlik yaptınız, fakir fukaradan dolaylı vergilerle alıp zenginlere verdiniz.

Başka bir şey, bu devlet birikim ve tahakküm aracıydı, siz gelip bunu değiştirmediniz,

37
orayı ele geçirdiniz, yine birikim ve tahakküm aracı olarak kullanıyorsunuz. Sayın Babuşcu, o bahsetmiş olduğunuz eski zenginler -biliyorsunuz, faizler çok yüksekti, bütün iş adamları tefeci olmuştu, bilançolarına bakıyordunuz- gelirlerinin büyük çoğunluğunu faaliyet dışı alanlardan, yani devlete borç para vererek faizle milleti soymakla kazanıyorlardı. Şimdi, bütün iş adamları inşaatçı oldu Sayın Babuşcu. Siz İstanbul'u çok iyi biliyorsunuz.

İddia ediyorum burada, mahkemeye verin, iddiamı ispatlayacağım: On beş sene içinde İstanbul'da 250 milyar dolarlık kent rantı oluşturuldu ve paylaşıldı. Siz yeni bir birikim aracı olarak inşaatı ve kent rantlarını getirdiniz, imar değişiklikleriyle büyük paralar oluşturdunuz, imardan vergi almıyorsunuz. TMSF'deki, devletin elindeki arsaları imar değişikliği yapılmadan çok ucuza sattınız, 10 milyon, 12 milyon dolara sattınız o arsadan 700-800 milyon dolarlık rant oluşturuldu. 100 milyonu masraf olarak çıkıyorsun, 600 milyon dolar paylaşıldı. Evet, yani siz devleti ele geçirdiniz, devleti tahakküm ve birikim aracı olarak kullanıyorsunuz, eski zenginlerin yerine yenilerini oluşturuyorsunuz, eskilerin bir kısmını da zaten siz zengin ettiniz.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

OKTAY VURAL (İzmir) - Sayın Başkan…

BAŞKAN - Buyurun Sayın Vural.

OKTAY VURAL (İzmir) - Evet, tabii, aslında hatibin konuşmalarına verilecek çok cevap var ama biz de grup olarak bu konuda Meclis Genel Kurulunda 'siz-biz', 'onlar-bunlar' diye kategorileştirdiği bir ortam içerisinde şüphesiz bize de…

BAŞKAN - Bir dakika, mikrofonunuzu açayım, duyulmuyor pek sesiniz.

İki dakika, buyurun.

OKTAY VURAL (İzmir) - Efendim, teşekkür ederim.

Tabii, aslında bütün bu sözlerin muhatabı Adalet ve Kalkınma Partisinin kendi Hükûmeti yani 'Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla.' dediği aslında alametifarikaları olmuş çünkü Adalet ve Kalkınma Partisi elitlerin partisi hline gelmiş. Bu yönüne bakıldığında, dönemin Başbakanı hatırlarsanız bundan önce 'Bizim dönemimizde 5 kat fazla kazandınız, daha ne istiyorsunuz? 5 kat fazla kazandırdığımız faiz lobisi bugün karşımıza çıktı.' diyordu. Dolayısıyla, hatip muhtemelen Adalet ve Kalkınma Partisi politikalarını eleştirmek için ironi yapmış oluyor. Herhlde iğneyi kendilerine batırmak için bunu kullandı çünkü sizin zamanınızda toplam servet içerisinde nüfusun yüzde 90'ının payı yüzde 22,3'e gerilerken yüzde 1'inin payı yüzde 54,3'e yükseliyor. Sizce böyle bir paylaşımı kim yapabilir? Kullandığınız deyimle böyle bir paylaşım, hani '10 yiğitten 1'ine 9 pul, 9'una 1 pul' dediğiniz, bunu kim yapmış? Adalet ve Kalkınma Partisi.

AZİZ BABUŞCU (İstanbul) - Öyleydi o, biz düzelttik onu.

OKTAY VURAL (İzmir) - Evet, işte, senin dediğin gibi olsun ama netice itibarıyla, bu senin vicdanına sığıyor mu? Yüzde 1'inin payı yüzde 54,3. Dolayısıyla, bugüne kadar hep aldatılarak geldiğinize göre, sizi ya PKK aldattı ya paralel aldattı ya Esad aldattı ya ABD aldattı, şimdi de muhtemelen yeni bir aldatma tiyatrosunu burada oynamaya çalışıyorsunuz. Milleti kandırmayın, tablo ortada.

VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) - Millet bize inanıyor.

OKTAY VURAL (İzmir) - Gönül isterdi ki -burada söyleyeyim bu lafı- kara para aklamadan dolayı İran'da Zencani idam hapsiyle mahkûm oluyor, bugün Zencani'nin ortağı Rıza Sarraf'ın önüne yatanlar, bu kara para aklamak için yapanların hesap vereceği günün geleceğini düşünmüyor musunuz? Bu paralar kime gitti? Niye hesap vermiyor? Bu konuda Maliye Bakanlığına da sesleniyorum: Bu konuda, Zencani'yle Reza Zarrab arasında, şirketler arasında bir ilişki tespit edildiğine göre, bugün, İran'da, bu kara para aklamayla ilgili…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Vural, bir dakika daha vereyim, tamamlayın lütfen.

OKTAY VURAL (İzmir) - …idam cezası verilebiliyorsa, bunun ortağının yaptıkları, 84 milyar euronun, kara paranın aklanması için yapılanların hesabının sorulmadığı bir ortamda bu hangi vicdana sığar diye soruyorum.

Adalet Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, neden İran'daki bu soruşturma dosyasını Türkiye'ye getirmedi de 'Türkiye'de kimlerin hangi ilişkileri var?' diyerek bu konuda yargı çalıştırılmadı? Bunun hesabını vermeniz ya da sizin sormanız gerekmiyor mu? Tablo bu. Reza Zarrablar kazandı, millet kaybetti, işin özü budur.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Vural.

ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum) - Milletin kime kaybettirdiği de ortada ama.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Geçen hafta 7,5 trilyonluk villa aldı.

38
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

1.- 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/529) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı 118) (Devam)

2.- 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/297), 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2014 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/34), 2014 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan Kalkınma Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/28), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2013 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/31), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2014 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/37) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 119) (Devam)

A) EKONOMİ BAKANLIĞI (Devam)

1) Ekonomi Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Ekonomi Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

B) GENÇLİK VE SPOR BAKANLIĞI (Devam)

1) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

C) SPOR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)

1) Spor Genel Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Spor Genel Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

Ç) YÜKSEKÖĞRENİM KREDİ VE YURTLAR KURUMU (Devam)

1) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

D) MALİYE BAKANLIĞI (Devam)

1) Maliye Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Maliye Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

E) GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)

1) Gelir İdaresi Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Gelir İdaresi Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

F) KAMU İHALE KURUMU (Devam)

1) Kamu İhale Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Kamu İhale Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

G) ÖZELLEŞTİRME İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)

1) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

Ğ) KAMU GÖZETİMİ, MUHASEBE VE DENETİM STANDARTLARI KURUMU (Devam)

1) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

H) GELİR BÜTÇESİ (Devam)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, şimdi Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Trabzon Milletvekili Sayın Salih Cora konuşacak. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Buyurun Sayın Cora.

AK PARTİ GRUBU ADINA SALİH CORA (Trabzon) - Sayın Başkan, değerli

39
milletvekilleri; hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Sözlerime, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün 'Siyasi zaferler ekonomik zaferlerle taçlandırılmadıkça bu başarılar uzun sürmez.' sözleriyle başlamak istiyorum.

Tıpkı, AK PARTİ'nin 2001 yılında kurulup, 2002 yılında büyük bir siyasi zaferle beraber iktidara geldiği gibi. On dört yıldır iktidardayız ve biz siyasi zaferlerimizi ekonomik zaferlerimizle, ekonomik zaferlerimizi de siyasi zaferlerle taçlandırdığımız için hlen iktidardayız. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Değerli milletvekilleri, bir ülkenin büyümesi, kalkınması, gelişmesi için siyasi istikrar, sosyal istikrar, ekonomik istikrar ortamının oluşması gerekir. Eğer istikrar olmazsa güven olmaz, güven olmazsa yatırım olmaz, yatırım olmazsa istihdam olmaz, istihdam olmazsa sosyal güven ortamı oluşmaz, sosyal huzur olmaz.

Biz, dünyadaki tüm krizlere rağmen, tüm ekonomik krizlere rağmen, yapısal reformlarımızla beraber, sağlam mali politikalarımızla beraber çok şükür ki dimdik ayakta durduk; şeffaf, denetlenebilir ve geliri ile giderini öngörebilen bütçelerle beraber başarılı olduk. Parayı, zamanı ve insanı iyi yönettik, bunda başarılı olduk. Bankacılık sektörümüz bile başlı başına dünyada örnek gösterilen sektörlerden biri olmuştur.

Bakın, 2002 yılında vergi gelirlerimizin yüzde 85,7'si faiz ödemelerine giderken bugün vergi gelirlerimizin sadece yüzde 13'ü faiz ödemelerine gitmektedir. Bu aradaki fark nereye gidiyor? Milletimize gidiyor; sağlıkta, ulaşımda, eğitimde hizmet olarak milletimize geri dönmektedir.

Kişi başına millî geliri 3 kat artırdık. Şu anda kişi başına millî gelir 10 bin doları aşmıştır.

Enflasyonu tek haneli rakamlara indirdik.

Hatırlayın, IMF kapılarında yalvaran, yakaran, ağlayan bir Türkiye vardı, şimdi IMF'ye borcunu ödeyen ve IMF'ye gerekirse kredi açabilecek bir ülke konumuna geldik.

Millî gelirimizi 800 milyar TL'ye çıkardık. OECD ülkeleri arasında en uzun süreli ve en hızlı büyüyen ülkeler konumuna eriştik.

Bütçemizi toplumun tüm dezavantajlı gruplarına, yaşlı, engelli çocuklarına büyük imknlar sağlayarak oluşturduk. Sosyal devlet ilkesini gerçek manada hayata geçirdik.

Biz bütçeyi belirli grupların değil herkesin bütçesi olarak gördük. Enlerin ve ilklerin ülkesi olduk. Ülkemizin her bir metrekaresine tarihî reformlar ve hizmetler getirdik. Kuşkusuz ki bunda en büyük katkı bizi hiçbir zaman yalnız bırakmayan milletimize aittir. Biz bu hizmetleri milletimizden topladığımız vergilerle beraber sağladık ve bu vergilerin her zaman milletimizin bize birer emaneti olduğunu hiçbir zaman aklımızdan çıkarmadık. Bu vergileri her zaman milletimizin ekonomik, sosyal refahının gelişmesi hususunda büyük imknlarla kullandık.

Bu kapsamda, yine bizim dönemimizde kurulan Gelir İdaresi Başkanlığının da çok önemli çalışmaları olmuştur. Daha adaletli bir vergi sistemi oluşturmak anlamında vergi sisteminin sadeleştirilmesi ve vergi mükelleflerinin bilinçlendirilmesiyle beraber vergi gelirlerimiz arttı.

Bakın, 2002 yılında 60 milyar TL olan Türkiye'nin vergi gelirleri 2015 yılında 400 milyar TL'ye çıkmıştır. Bizim dönemimizde kurumlar vergisi yüzde 33'ten yüzde 20'ye düşmüş, katma değer vergisi birçok alanda yüzde 18'den yüzde 8'lere ve bazı alanlarda yüzde 1'lere kadar düşmüştür. Hatta KDV'yi bazı alanlarda kaldırdık. OECD ülkeleri arasında vergi külfeti en düşük ülkeler sıralamasında 7'nci sıradayız. Şimdi hem vergi oranlarını düşürüyoruz hem vergi tahsilatını artırıyoruz. Bunu nasıl izah edebiliriz? Bunu ancak ihlaslı ve samimiyetle çalışan bir iktidarın bereketi olarak yorumlayabiliriz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Çağdaş vergi sistemlerinin çoğunda yer alan asgari geçim indirimi müessesini vergi sistemimize dhil ettik. Devlet üniversitelerinde harcı kaldırarak öğrencilerimizin üniversiteye erişimini daha kolay bir şekilde sağladık.

Değerli arkadaşlar, burada en önemli başarılardan birisi de vergi sisteminin…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SALİH CORA (Devamla) - ...sadeleştirilmesi, tanıtım faaliyetlerinin artırılması ve yeni nesil teknolojileri de kullanarak…

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Cora.

SALİH CORA (Devamla) - Sayın Başkanım, yeni milletvekillerine genelde ek süre…

BAŞKAN - Yapamıyoruz öyle bir şey. Çoğunluk yeni milletvekili.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Bence yapın efendim, bence de, birer dakika verin yeni milletvekillerine, ne olur?

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - O, HDP'nin Başkan Vekili, herkes yapmaz onu.

BAŞKAN - Herkes yeni milletvekili.

Benle konuşacağınıza selamlama yapın Sayın Cora, lütfen.

SALİH CORA (Devamla) - Gelir İdaresi Kurumu, vergi toplamada yeni nesil

40
teknolojileri de geliştirerek özellikle e-yoklama, e-tahsilat, e-beyanname, e-ticaret gibi uygulamalarla vergi uyum maliyetini düşürmüş, vergiye gönüllü uyumu sağlamış ve kayıt dışı ekonomiyle mücadelesiyle de büyük başarı sağlamıştır.

BAŞKAN - Selamlamanızı yaparsanız Sayın Cora…

SALİH CORA (Devamla) - Bu vesileyle, ben 2016 mali yılı bütçesinin hayırlı uğurlu olmasını diliyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına dokuzuncu konuşmacı olarak Ordu Milletvekili Ergün Taşçı konuşacak.

Buyurun Sayın Taşcı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA ERGÜN TAŞCI (Ordu) - Sayın Başkan, değerli Divan üyeleri, kıymetli milletvekilleri; Kamu İhale Kurumu bütçesi üzerine AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Kamu İhale Kurumu kamu alımları konusunda 4734 sayılı Yasa'nın kendisine vermiş olduğu görevleri saydamlık, eşitlik, güvenirlik, kamuoyu denetimi ve ihtiyaçların uygun şartlarla ve zamanında karşılanması ilkeleri çerçevesinde yerine getirmektedir.

Kamu İhale Kurumu 2015 yılı verilerine göre, millî gelirimizin yaklaşık yüzde 7'sini ve toplam kamu harcamalarının yaklaşık yüzde 20'sini oluşturan, mali büyüklüğü düzenleyen, denetleyen ve makro ölçekte iktisadi etkileri olan özerk bir kurumdur.

Benim de kariyerimde önemli yer teşkil eden kurum, esas olarak, dört temel faaliyet üzerinde oturmaktadır. Faaliyet alanlarının ilki kamu alımlarının denetlenmesidir. Teknik ifadeyle 'itirazen şikyet' dediğimiz bu denetim sistemi, Türk idari yapısında klasik denetim yöntemlerinden farklı olarak, alternatif uyuşmazlık çözümü şeklinde tanımlanabilir. Böylelikle, idare tarafından tesis edilen işlemlerde hukuka aykırılık olduğunu iddia eden firmalar şikyet yoluna başvurmakta ve yargı öncesi bu zorunlu başvuru yolunu tüketmektedir ve uyuşmazlıklar çözümlenmektedir.

Bu denetim yöntemi idari veya teftiş kurulu denetimlerinden nitelik itibarıyla farklı olup, bu türden denetim yöntemleriyle karşılaştırıldığında, Türk bürokrasisinde örneğine çok az rastlanır biçimde, bütün uyuşmazlıklar yirmi günden daha az bir sürede çözümlenmekte ve karara bağlanmaktadır. İşte, bir ihale sürecinin üç ila dört ay sürdüğü, yargı organlarının bir yılı aşkın sürede karar verdiği bir zaman dilimi düşünüldüğünde, kurumun inceleme görevindeki başarısı da ortadadır.

Değerli milletvekilleri, kurumun faaliyet alanının ikincisi düzenleme faaliyetidir. Kanunun yanında 'ikincil mevzuat' dediğimiz düzenlemeler 5 bin sayfayı aşkın bir şekilde hacim içinde bulunmakta ve bu alana ilişkin ciddi bir çalışma içerisinde bu düzenlemeleri devam ettirmektedirler ve kamu alımları uygulamaları ülke çapında böylece yönlendirilmekte ve yönetilmektedir. Kurum sadece ihale mevzuatını değil, diğer kamu kurum ve kuruluşlarıyla ilgili düzenlemeleri ve özel hukuk düzenlemelerini takip etmekte ve kendi mevzuatını buna göre güncellemektedir.

Efendim, kamu alımları konusunda sık sık değişiklikten bahsedilmektedir. Buna ilişkin gerekçeyi şöyle izah edebiliriz: Kamu alımları alanında ülkemizin ihtiyaçlarının değişkenliği, dünyadaki gelişmelerin kamu alımlarına yönelik etkileri, AB'ye uyum çalışmaları, sektör paydaşlarının talepleri, diğer kamu kurum ve kuruluşlarındaki mevzuat değişiklikleri, yargı kararları ve diğer hususlar birlikte değerlendirildiğinde mevzuatın neden sık değiştiği hususu da apaçık ortadadır.

Değerli milletvekilleri, kurumun üçüncü faaliyet alanı eğitim faaliyetidir. Kamu alımlarına, kamu kurumu ve özel sektörlere ilişkin, üniversiteyle iş birliği yapılarak, sertifikalı eğitim programı sayesinde idareler ve özel sektör bilgilendirilmekte, böylece idari uyuşmazlıklar konusunda idare ve istekliler arasında hata payı azaltılmaktadır ve kurumun en önemli faaliyetlerinden 'Elektronik Kamu Alımları Platformu' dediğimiz EKAP devreye girerek ihale elektronik ortamda yapılmakta ve böylece, ülkenin hizmet noktasında yatırımlarının ciddi anlamda önü açılmaktadır. Gerçekten bu kurum sayesinde, ülkedeki makro hizmetler ve yereldeki tüm hizmetlerin ana omurgasını bu EKAP sistemi sayesinde yürütmekteyiz. Belki buradan hukuk fakültelerine ve akademilere ihale hukukuna ilişkin disiplinli bir çalışma alanının bundan sonra daha fazla… Avrupa'daki örneklerde olduğu gibi, üniversitelerde bilim dalı oluşturulmasına ilişkin öneriyi de buradan yinelemek isterim.

Sözlerimi bitirmeden önce… Sekiz on gündür burada bütçe görüşmesi yapıyoruz ve gece ikiye, üçe kadar bütçe çalışmalarını devam ettiriyoruz sayın vekillerim. Dün ben Ordu'da, memleketimde cenaze merasimindeydim ve milletimiz bizden bu Meclisin mehabetine uygun, bu sistemi tıkayan değil, ülkenin ihtiyacı olan, Anayasa'yı, gerekirse başkanlık sistemini… Ve millet önce terörü, sonra ülkenin sorunlarının çözümünü şiddetle ve kararlılıkla istiyor ve bu Meclisi…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

41
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Taşçı.

ERGÜN TAŞÇI (Devamla) - …çalıştırmak yerine tıkamak isteyen buradaki muhalefet anlayışını kınıyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Taşcı.

OKTAY VURAL (İzmir) - Herhlde kendisi tıkamak istiyor Meclis çalışmasını yani tıkayan kendisi.

BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - Ordu'da acaba başkanın kim olacağını da söylediler mi? Başkanın kim olması gerektiğini de söylediler mi?

BAŞKAN - Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Halis Dalkılıç konuşacak. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Buyurun Sayın Dalkılıç.

Süreniz beş dakika.

AK PARTİ GRUBU ADINA HALİS DALKILIÇ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Özelleştirme İdaresi Başkanlığının bütçesi üzerine grubum adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi ve aziz milletimizi saygıyla, muhabbetle selamlıyorum.

2003 yılının başından itibaren özelleştirme alanında yeni bir döneme girildi. Neticede, yirmi yılı aşkın süredir özelleştirme programında olan ve devletin üzerinde yıllardır kambur gibi duran birçok kuruluşun özelleştirme işlemi başarıyla gerçekleştirilmiştir. Bu başarı bizi 'güçlü Türkiye' hedefine bir adım daha yaklaştırmıştır.

Özelleştirme uygulamalarıyla orta ve uzun vadede devletin ekonomideki rolünün en aza indirilmesi, rekabete dayalı piyasa ekonomisinin oluşturulması, devlet bütçesi üzerindeki finansman yükünün azaltılması, sermaye piyasasının geliştirilmesi, oluşacak rekabet ortamıyla hizmet kalitesinin artırılması, hizmet ve mal fiyatlarının ucuzlaması, üretimin ve istihdamın artırılması amaçlanmıştır.

Değerli milletvekilleri, AK PARTİ hükûmetlerinin sağladığı siyasi, makroekonomik istikrar ve uygulamamız, yapısal reformlar sayesinde, yatırımcıların Türk ekonomisine duyduğu güven ve özelleştirme projelerine olan ilgilerini artırmıştır. 1985 yılından 2003 yılına kadar olan özelleştirme uygulamaları yaklaşık 8 milyar dolarla sınırlı kalmış iken AK PARTİ hükûmetleri döneminde onaylanmış, sözleşme aşamasında olan projeler dhil tutarı 70 milyar dolar seviyesine ulaşmıştır.

Ülkemizde özelleştirmeyi yürüten Özelleştirme İdaresi Başkanlığının 2016 bütçesi 30,8 milyon liradır. Bunun 21,6 milyon lirası personel ve sosyal güvenlik giderleri, 6,4 milyon lirası mal ve hizmet giderleri, 2,8 milyon lirası ise cari transfer sermaye giderleri olarak öngörülmüştür.

Değerli milletvekilleri, AK PARTİ olarak özelleştirmeyi salt bir gelir kaynağı olarak görmüyoruz, düşünmüyoruz, aynı zamanda rekabet koşulları içerisinde özel sektörde mücadele edecek olan firmaların yer almasını istiyoruz. Yani, bizim özelleştirme bağlamında ortaya koymuş olduğumuz değişikliği küresel dünyanın boyutlarıyla değerlendirmekte fayda vardır. Biz biliyoruz ki devletin sırtında yıllarca ağır bir yük olan, parasal karşılığı olmayan ama bugün son derece önemli rakamlarla ekonomimizin içerisinde yer almasını gönül huzuruyla söyleyebiliriz. Yetmiş yıldır ihmal edilen ülkemizin, AK PARTİ hükûmetleriyle yeniden büyük Türkiye yolunda emin adımlarla ilerlemesi devam etmektedir. Gerek sağlıkta gerek ulaşımda gerek savunma sanayisinde gerek eğitimde yatırımlarla ve bu noktada öz güveni yükselen Türkiye'nin göstergesini tüm dünya ayakta alkışlamaya devam ediyor. Örneğin, İstanbul'un iki yakasını birbirine bağlayan Marmaray, boğazın yeni incisi -ki bugün tabliyesinin sonu kondu, hayırlı uğurlu olsun milletimize, İstanbul'a- üçüncü boğaz köprümüz ve her ilimize yapılan havalimanı, 150 milyon yolcu kapasitesiyle dünyanın en büyük stratejik havalimanı olma yolunda havalimanı yatırımları medeniyetimizin büyüklüğünün ve medeniyetimizin ayağa kalkışının en önemli göstergeleridir.

Değerli milletvekilleri, ben bu aziz milletin bir ferdi olarak bu medeniyetin, bu ülkenin öz evlatlarını yani Cumhurbaşkanını yani Cumhurbaşkanımızı yani Başbakanımızı yani AK PARTİ kadrolarını ve onların ortaya koyduğu gayreti, performansı, millet sevdasını, memleket aşkını, medeniyet inşa etme üzerindeki aşklarını, şevklerini gördükçe gurur duyuyorum, heyecan duyuyorum; doğrusu bunu buradan, milletin kürsüsünden ifade etmek de ayrıca benim için gurur vesilesi. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Değerli kardeşlerim, değerli milletvekilleri; 2003 yılı öncesinde yarınlara dair umutlarını yitirmiş Türkiye'den bugün Türkiye'de yapılan yatırımlarla, reformlarla, büyüme rakamlarıyla öz güveni yükselmiş, sadece Türkiye'nin değil, bölgenin de, mazlumların da, mağdurların da umudu olan bir Türkiye'yiz hamdolsun. Bunu her birimizin bilmesi ve kıymetini bilmesi lazım. Türkiye'nin kalkınmasını, refahını ve huzurunu istemeyenler memleketimiz üzerinde çeşitli kirli tezghlarını ortaya koymaya çalışıyorlar. Bilsinler ki 78 milyon vatan evladı birlik ve beraberlik içerisinde bu kirli tezghları başlarına geçirmeye devam edeceklerdir, bundan önce olduğu gibi.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu bağlamda, bütçemizin 2023 vizyonu

42
çerçevesinde ülkemize, milletimize huzur ve barış getirmesini diliyorum, milletimize hayırlı olsun. Milletin vekillerini de buradan millet adına selamlıyorum. Hepinize hayırlı çalışmalar diliyor, bütçemizi tebrik ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun 11'inci konuşmacısı Rize Milletvekili Sayın Hikmet Ayar.

Buyurun Sayın Ayar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA HİKMET AYAR (Rize) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kamu Gözetimi Kurumu bütçesi üzerine AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle siz milletin temsilcilerini saygıyla selamlıyorum. Aziz milletimi ve güvenlik güçlerimizi de saygıyla selamlıyorum. Şehitlerimize Allah'tan rahmet, yakınlarına ve aziz milletimize sabırlar diliyorum.

Değerli arkadaşlar, Kamu Gözetimi Kurumu, uluslararası standartlara uyumlu Türkiye muhasebe standartlarını oluşturmak ve yayımlamak, denetim standartlarını belirlemek, bağımsız denetim kuruluşlarını yetkilendirmek ve bunların faaliyetlerini denetlemek, bağımsız denetim alanında kamu gözetimi yaparak gerekli güvenliği ve kaliteyi sağlamak üzere 2011 yılında kurulmuştur. Görüldüğü gibi önemli bir ihtiyaçtan doğmuş ve önemli bir boşluğu doldurmuştur. 9 üyesi bulunan bir kurul tarafından yönetilmektedir. Bu kurulda Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Hazine Müsteşarlığı, Sermaye Piyasası Kurulu, BDDK, TÜRMOB ve TOBB temsil edilmektedir.

Değerli arkadaşlar, günlerden beri bu kürsüde bütçeden başka her şey konuşuluyor. Terörün ve terör örgütlerinin propagandası yapılıyor. Terör örgütleri masum gösteriliyor, güvenlik güçlerimiz terör yapmakla suçlanıyor.

Diğer taraftan, Sayın Cumhurbaşkanımıza her türlü hakaret ediliyor, küfür ediliyor, büyük bir pişkinlik içinde 'Hakaret etmedim, eleştirdim.' deniliyor, milletimiz ibretle izliyor.

Özür dileyerek ben de konu dışına çıkmak istiyorum. 1993 yıllarının İstanbul'unu hatırlıyorum, eminim ki hepiniz hatırlayacaksınız. Çöp yığınlarından sokaklarında gezilemeyen İstanbul, hafta bir gün iki üç saat suları akabilen İstanbul, sadece iki aylık suyu kalmış İstanbul, hava kirliliğinden nefes alınamayan İstanbul. 1994 seçimlerinde milletimiz, İstanbullular 'Bir dakika.' dedi, 39 yaşında bir delikanlıyı göreve getirdi, o delikanlı Recep Tayyip Erdoğan'dı. O delikanlıyla İstanbul'un kaderi değişti; akmayan sular aktı, kirli havası temizlendi, çöpleri toplandı. Bu başarıları birilerini rahatsız etti, o birileri düğmeye bastı bir şiir okuduğu için. Ceza verdiler, hapse attılar, belediye başkanlığından düşürdüler, siyasetten yasakladılar. Yılmadı, dik durdu, devletine, hele hele milletine küsmedi, sabretti, azmetti. İstanbullu onu ve o da İstanbul'u çok sevdi. 2002 Türkiyesi'ni hatırlıyorum: Enflasyon yüzde 40'larda, faiz oranları yüzde 70'lerde bir Türkiye; hiç kimsenin yatırım yapmadığı, yapamadığı bir Türkiye; hastanelerine sağlam gidersem hasta çıkabileceğim bir Türkiye; dış politikada dikkate alınmayan bir Türkiye; Bakanlar Kurulu ayda bir defa bile toplanamayan bir Türkiye; vergi gelirlerinin toplamı dış borçlarının faizini karşılayamayacak bir Türkiye; ekonomi parametreleri dip yapmış bir Türkiye; bugün 77 binlerde olan borsası o gün 7-8 binlerde olan bir Türkiye; IMF borçları, döviz kurları kontrol edilemeyen bir Türkiye; kişi başı geliri sadece 2.500 dolar olan bir Türkiye. 2002'de milletimiz 'Bir dakika.' dedi, 48 yaşında bir delikanlıyı göreve getirdi. Evet, o delikanlı yine Recep Tayyip Erdoğan'dı ve bu sefer de Türkiye'nin kaderi değişti (AK PARTİ sıralarından alkışlar). Tüm ekonomi parametreleri düzeldi, kişi başı gelir 10 bin dolarları aştı, IMF borçları kapatıldı, enflasyon ve faiz oranları kontrol edildi, yatırımlar arttı, ihracat patladı, her alanda normalleşme sağlandı, siyasetin üzerindeki vesayetler bir bir ortadan kaldırıldı. Çetelerle, mafyayla, terörle amansız mücadeleyle hatırlıyoruz onu. Yeri geldi, baldıran zehri içme cesaretiyle hatırlıyoruz onu. O hep milletin diliyle konuştu, milletin gönlüne hitap etti, milletin isteklerine odaklandı. O milletini çok sevdi, milletimiz de onu çok sevdi. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Tekrar düğmeye basıldı; 27 Nisan muhtırası teşebbüsleri, parti kapatma teşebbüsü, 'cumhuriyet mitingleri' adı altında tahkir edildi, hakaretlere uğradı. Gezi olayları, 17-25 Aralık darbe teşebbüsleri… Yine yılmadı, dik durdu; millete baktı, millet ne diyorsa, nerede duruyorsa orada durdu, milletiyle bütünleşti.

MEHMET TÜM (Balıkesir) - Ya, Başbakandan da söz et biraz ya!

HİKMET AYAR (Devamla) - Dünyanın her yerinde iktidar partileri oy kaybeder, muhalefet oy kazanır ama Türkiye'de öyle olmadı. Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde AK PARTİ, oylarını sürekli artırdı.

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Sayın Hatip, Başbakanı unutmayın lütfen!

HİKMET AYAR (Devamla) - 2002'de yüzde 35'le iktidara getirdiği Recep Tayyip Erdoğan'a, 2007'de yüzde 47, 2011'de yüzde 49'la destek verdi ve nihayet 10 Ağustos 2014 yüzde 52 destekle bu millet onu en yüksek makama yani Cumhurbaşkanlığı makamına layık gördü. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Hep de karşısına…

43
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HİKMET AYAR (Devamla) - …o üç partili bir blok çıkarıldığı hlde.

Meşhur '…'(x)…

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Ayar, toparlarsanız cümlenizi…

HİKMET AYAR (Devamla) - …'Dünya 5'ten büyüktür.' söylemiyle, dik duruşuyla dünyanın kaderi değişmeye başladı.

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Beş dakika daha verin!

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen.

OKTAY VURAL (İzmir) - Verin, verin beş dakika daha…

HİKMET AYAR (Devamla) - Recep Tayyip Erdoğan dediğimizde böyle bir liderden bahsediyoruz.

BAŞKAN - Sayın Ayar, lütfen toparlar mısınız… Tamamlayın cümlelerinizi.

HİKMET AYAR (Devamla) - Elbette onu sevmeyenler olacak, eleştiriler olacak ama hiç kimse ona hakaret etmeyecek, küfür etmeyecektir.

Buradan Cumhurbaşkanımızı, Sayın Başbakanımızı, bakanlarımızı ve milletin temsilcilerini, siz değerli milletvekillerimi, aziz milletimi tekrar saygıyla selamlıyor, 2016 bütçemizin hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. (AK PARTİ sıralarından 'Bravo' sesleri, alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Ayar, teşekkür ederim.

OKTAY VURAL (İzmir) - 'Şimdi reklamları izlediniz.' anonsu girdi mi efendim TBMM TV'den? Reklamları izlediniz.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Sayın Başkan…

BAŞKAN - Akıcı bir şekilde gidemiyoruz bir türlü.

Sayın Baluken, buyurun.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Sayın hatip konuşması sırasında 'Bu kürsüden bütçeyle ilgili hiçbir şey konuşulmadı, sadece Cumhurbaşkanımıza hakaret ve küfür edildi.' demek suretiyle açık bir sataşmada bulunmuştur.

BAŞKAN - Buyurun, iki dakika.

Yeni bir sataşmaya neden olmayalım.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Bütçeyle ilgili konuşma yapacağım şeklinde bir iddia ortaya attı ama bütçeyle ilgili tek bir cümle duymadık, daha çok Cumhurbaşkanı güzellemesiyle geçen bir konuşmaydı.

ÖZNUR ÇALIK (Malatya) - Siz de PKK güzellemesi yapıyorsunuz.

İDRİS BALUKEN (Devamla) - Şimdi, bakın, değerli arkadaşlar, biz bu kürsüden Cumhurbaşkanına yönelik de, Başbakana yönelik de, Hükûmete yönelik de ağır siyasi eleştiriler yöneltiyoruz. HDP adına söyleyeyim: Cumhurbaşkanının şahsiyatına ya da ailesine yönelik herhangi bir hakaret ya da bahsettiğiniz şekilde bir küfür ortaya koymuş değiliz ama siyasi eleştirilerimizi buradan ifade etmeye devam edeceğiz.

Bakın, ben bugün AK PARTİ sıralarına baktığımda hiç tanımadığım, hiç bilmediğim ve başka partilerde olan birçok simayı görüyorum. Ama AK PARTİ denince aklımıza gelen Sayın Bülent Arınç da bizimle aynı şeyleri söylüyor. Yani biz Sayın Arınç'ın tespitleriyle ilgili ortaya çıkan durumu bir siyasi analizle burada ortaya koyuyorsak bunu sizin düşünmeniz gerekir. Bakın, Sayın Arınç Anayasa Mahkemesiyle ilgili tartışmada ne diyor: 'Kendisi dışarıya giderken acaba toplum biraz oyalansın diye mi bunları söyledi? İyiye de yormak zorundayız ama koskoca Cumhurbaşkanı bu, eleştirirsiniz ama 'Ben mahkeme kararlarını tanımıyorum.' derseniz bu insanlar neden hukuka güvensin? İnsanlar farklı karar verdi diye 'Abdullah Gül'ün seçtikleri' diye ayrımcılık yapıyorlar, bu cinayettir.' Böyle devam ediyor.

Bakın, geçen yıllarda yine AKP MKYK üyesi ve sanırım Anayasa Raportörü Osman Can diyor ki: 'Sadece Erdoğan'a bakınca tek kişinin her şeyi kontrol ettiği, demokratik olmayan bir başkanlık sistemi isteniyor diyebiliriz.' E, şimdi, muhalefet de bunu dile getiriyor.

AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) - İktidarın temsilcileri burada.

İDRİS BALUKEN (Devamla) - Kusura bakmayın, hiçbiriniz Bülent Arınç'tan daha fazla AKP'yi temsil etmiyorsunuz.

MEHMET METİNER (İstanbul) - Nereden biliyorsunuz ya! Arınç size mübarek olsun ya! Nereden biliyorsun?

İDRİS BALUKEN (Devamla) - Dolayısıyla, böyle, bu şekilde konuşmak yerine buraya gelip yapıcı bir şekilde bizim sorularımıza cevap verin. (HDP sıralarından alkışlar)

44
MEHMET METİNER (İstanbul) - Arınç'ı çok sevdiyseniz alın oraya.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan…

BAŞKAN - Sayın Özel…

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkanım, aynı gerekçeyle tabii söz isteyeceğiz, muhalefetin yaptığı konuşmalar için yapmış olduğu itham bizim grubumuz adına da bir söz hakkı doğuruyor. Ama şunu da vurgulamak isterim: Arkadaşlarıma da ısrarla söyledim, Sayın Cumhurbaşkanını fazla öven bazı konuşmalar olunca arkadaşlar tepki gösteriyorlar, dedim ki: Burada iki sorun var; bir, Siyasi Partiler Kanunu, iki, iktidar partisinin iç tüzüğünde ön seçim olmamasından dolayı bu yaşananlar iktidar partisi milletvekilleri için ön seçim hükmündedir, ondan saygı duyuyoruz. Ama, çok fazla -sayın arkadaşlarına söylerim- bu işlerde yağın dozunu çok fazla kaçırmamak lazım, şahidiz ki zaman zaman bu sefer eldeki milletvekilliği de kayıp gidiveriyor. Ona da dikkat etsinler.

Grubumuz adına cevap hakkını Sayın Genel Başkan Yardımcım Öztürk Bey kullanacak müsaade ederseniz.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Öztürk. (CHP sıralarından alkışlar)

İki dakika…

ÖZTÜRK YILMAZ (Ardahan) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün basına bir haber düştü, PYD lideri Salih Müslim'le yapılan röportaj düştü. Biliyorsunuz, Şah Fırat operasyonu yapıldığı zaman bizim hiçbir şekilde iş birliğimiz olmadığı söylenmişti, 'Sadece taraflara bilgi verdik.' denmişti ve bu bir süre böyle devam etmişti.

Bakınız, Salih Müslim ne diyor: 'Onlar inkr edebilir ama operasyon için oradaydım, İstanbul'daydım aynı gün. Ankara'da bir ekip oluşturulmuştu ama istediğim zaman hem Kobani'yle hem onlarla konuşabilirdim, telefonları bendeydi, kriz masasıyla ilişkideydim o zaman.' Kimlerle irtibatta olduğu soruluyor, devam ediyor: 'Benim istihbaratla hiç ilişkim olmadı, görüşmelerim de olmadı, hep Dışişleri Bakanlığıyla oldu.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Doğru.

ÖZTÜRK YILMAZ (Devamla) - Sayın Dışişleri Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu çok iyi bilir kimlerle görüştüğümü.' Bir kere, her şeyden önce bu doğru mu?

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Doğru, doğru.

ÖZTÜRK YILMAZ (Devamla) - Birincisi bu, bir kere bu doğru mu, hakikaten doğru mu? İki…

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - İnkr ederlerse biz de çıkar açıklarız.

MARKAR ESEYAN (İstanbul) - Seni de bu devlet konsolos diye Musul'a göndermiş, utan kendinden! Bu devletin işte hataları bunlar.

ÖZTÜRK YILMAZ (Devamla) - Bakınız, sizin kendinizin utanması lazım. Ben orada esaret olmuşum bu ülke için…

MARKAR ESEYAN (İstanbul) - Ne olduğunu biliyoruz.

ÖZTÜRK YILMAZ (Devamla) - …sizin utanmanız gerekiyor, esaret olduğum için sizin utanmanız gerekiyor. (CHP sıralarından alkışlar) Laf atmayın bana lütfen.

MARKAR ESEYAN (İstanbul) - Gel, burada devletine Salih Müslim'in ağzıyla konuş. PKK'nın ağzıyla konuş burada devletine karşı.

ÖZTÜRK YILMAZ (Devamla) - Bu açıklama doğru mu? Buna birisinin -Dışişleri Müsteşarını hedef gösteriyor- bir açıklama yapmasını istiyoruz.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına son konuşmacı…

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan, çok özür dilerim.

BAŞKAN - Bir dakika Sayın Çakır…

EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Tiyatroya dönmüş burası ya.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan, şimdi, herhangi bir konuşma yapmadı Sayın Öztürk. Çok ciddi bir iddiada bulundu. Adalet ve Kalkınma Partisi sıralarından kendisine öyle şeyler söyleniyor ki görev yapmış olduğu dönemle ilgili -onlar tabii, çok utanç verici ithamlar- kendisi orada görevliyken bu ülke için esir düşmüş, sonra da Sayın Davutoğlu'nun o esaretin son bulduğu dakikalarda tepkisini nasıl gösterdiğini de size hatırlatırım ve utanılacak bir şey varsa ancak sizin kullandığınız o ifade olduğunun da altını çizerim ama salonda…

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Bir dakika efendim, salonda bakanlar var. Bugüne kadar Sayın Başbakan, türbenin taşınmasından PYD'nin yardımının, hatta haberi bile olmadığını söylerken bugün çıkılmış bir iddiada bulunuluyor. Bu konuda Sayın Genel Başkan Yardımcımız bu iddiayı gündeme getirdi ve diyor ki: 'Bu konuda açıklama bekliyoruz.'

45
Hükûmet şimdi, -teşbihte kusur olmaz- burada 'Görmüyoruz, duymuyoruz, işitmiyoruz, hissetmiyoruz.' yapamaz. Bu konuda bir cevap versinler aksi takdirde bu müzakereler nasıl sürecek?

BAŞKAN - Sayın Özel, bir dakika, bir cevap vereceğim.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Buyurun efendim.

BAŞKAN - Sayın Özel, Hükûmet bu konuda…

EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Başkan, bir şeyler söylüyor…

BAŞKAN - Sayın Bakan, bir dakika müsaade eder misiniz?

Şu anda bütçe görüşmelerinde Adalet ve Kalkınma Partisinin konuşmacılarını dinliyoruz.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - O tutanağı alacağım ve dava açacağız. O sözünüzü geri alacaksınız, öyle bir şey yok. Siz nasıl böyle bir şey söylersiniz?

MARKAR ESEYAN (İstanbul) - Hadi oradan, elinden geleni ardına koyma.

BAŞKAN - Söylenen soruya veya sorulan soruya Hükûmet cevap verir veya vermez ama bu bizim gündemimizi yerine getirmemizi engellememeli diyerek…

KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

1.- 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/529) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı 118) (Devam)

2.- 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/297), 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2014 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/34), 2014 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan Kalkınma Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/28), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2013 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/31), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2014 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/37) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 119) (Devam)

A) EKONOMİ BAKANLIĞI (Devam)

1) Ekonomi Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Ekonomi Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

B) GENÇLİK VE SPOR BAKANLIĞI (Devam)

1) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

C) SPOR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)

1) Spor Genel Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Spor Genel Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

Ç) YÜKSEKÖĞRENİM KREDİ VE YURTLAR KURUMU (Devam)

1) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

D) MALİYE BAKANLIĞI (Devam)

1) Maliye Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Maliye Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

E) GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)

1) Gelir İdaresi Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Gelir İdaresi Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

F) KAMU İHALE KURUMU (Devam)

46
1) Kamu İhale Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Kamu İhale Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

G) ÖZELLEŞTİRME İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)

1) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

Ğ) KAMU GÖZETİMİ, MUHASEBE VE DENETİM STANDARTLARI KURUMU (Devam)

1) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

H) GELİR BÜTÇESİ (Devam)

BAŞKAN - Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun son konuşmacısı olan Kocaeli Milletvekili Sami Çakır'ı kürsüye davet ediyorum.

EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Başkanım bizi itham ediyor, cevap vermek istiyorum...

BAŞKAN - Kürsüde konuşmacı var, lütfen…

Sayın Çakır, lütfen buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA SAMİ ÇAKIR (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2016 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı'nın Maliye Bakanlığı gelir bütçesi üzerine grubumuz adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2016 yılı Merkezi Yönetim Bütçesi kapsamında temel amacımız enflasyonla mücadeleye kararlılıkla devam etmek ve cari işlemler açığını düşürerek hedeflenen büyümeyi gerçekleştirmektir. Para ve maliye politikalarında sıkı duruşu devam ettirerek faiz dışı harcamaları kontrol altında tutmak, mali disiplini sürdürmek, kamu harcamalarının etkinliğinin artırılması, kaynak kullanımında etkinliği artırmak, kamu mali sisteminin ihtiyaç duyduğu gelirleri sağlıklı ve sürekli kaynaklardan temin etmek, kamu gelirlerinin artırılması amacıyla kayıt dışılıkla mücadeleyi sürdürmek maliye politikalarındaki önceliğimizdir.

Maliye Bakanlığınca, son dönemlerde sağlanan iyileştirmeler çerçevesinde, 2004 yılından itibaren, merkezî yönetim kapsamındaki idarelerde, uluslararası standartlarla uyumlu analitik bütçe sınıflandırılmasına geçildi. Yeni bütçe sınıflandırılması, devlet faaliyetlerinin ekonomi içerisindeki etkisinin analizine ve uluslararası verilerle karşılaştırma yapılmasına imkn sağlamaktadır. Yeni bütçe sınıflandırması ve tahakkuk esaslı muhasebe sistemi, 2006 yılından itibaren mahalli idareleri de kapsayacak bir şekilde uygulanmaya başlandı.

14 Temmuz 2004 tarihli ve 5217 sayılı Kanun'la, bütçe disiplininin ve bütçe hakkının güçlendirilmesi amacıyla, özel gelir ve özel ödenek uygulamalarında değişikliğe gidilmiştir.

Kamu mali yönetim sistemimizi uluslararası standartlara uygun bir şekilde yapılandıran 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu, 2006 yılından itibaren bütün maddeleriyle yürürlüğe girdi.

Gelir politikalarının oluşturulması ve belirlenen politikaların uygulanması amacıyla Gelir İdaresi Başkanlığı ve Gelir Politikaları Genel Müdürlüğü kuruldu ve yapılanmaları büyük oranda tamamlandı.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gelir bütçesi, bütçenin ikinci ayağı ve kanunun 2'nci maddesidir. Bütçe gelirlerinin tahminî tutarını belirtir. Tahmin edilen tutarlara ulaşılıp ulaşılamaması o yılın ekonomik ve siyasi koşullarıyla doğrudan ilgilidir. Bütçe çalışmalarında önce giderler tespit edilerek zorunlu ihtiyaçların karşılanması esas alınır. Giderler tespit edildikten sonra, buna uygun gelir sağlanmaya çalışılır. Gelir-gider arasındaki fark bütçe açığını oluşturur. Bütçe açıklarını en aza indirebilmek için, hem maliye politikamızdaki sıkı duruşu devam ettirmek hem de gelirleri artıracak politikalarımızı geliştirmek mecburiyetinde olduğumuz aşikrdır. Yine, vergilendirmede adalet ve etkinliğin sağlanması, kayıt dışı ekonomiyle mücadele, mali disiplinin sürdürülmesi, istihdamın ve yatırımların teşviki, rekabet ortamının geliştirilmesi, bölgesel ve sosyal gelişmişlik farklılıklarının azaltılması gelir politikalarımızın temel hedeflerindendir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; merkezî yönetim gelirleri genel bütçe gelirleri, özel bütçeli idarelerin gelirleri, düzenleyici ve denetleyici kurumların gelirlerinden oluşmaktadır. Merkezî yönetim gelirlerinin büyük kısmı vergi gelirlerinden elde edilmektedir. Burada vergi ödeyerek ülkenin kalkınmasına, giderlerin karşılanmasına katkı sağlayan işçi, memur, esnaf, tüccar, sanayici ve toplumun her kesimine bu katkılarından dolayı grubumuz adına teşekkürü bir borç biliyorum. Yine, gelir bütçesinde en büyük payı taşıyan vergilerin

47
tahsilinde görevli memurundan amirine, tüm personelimize teşekkür ediyorum. 2016 yılı merkezî yönetim bütçesi ve 2014 yılı kesin hesap görüşmeleri sırasında verdikleri katkılarından dolayı Meclisimizin tüm üyelerine teşekkür ediyorum.

Değerli milletvekilleri, bu bütçeyle Türkiye'yi daha güçlü kılmak, demokrasimizi güçlendirmek, birliğimizi ve kardeşliğimizi pekiştirmek temel amacımız olup, 2016 yılı merkezî yönetim bütçesinin ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyor, sizleri ve milletimizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Çakır.

Sayın Bakanın bir söz talebi var.

Buyurun Sayın Bakan.

EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Başkan, Cumhuriyet Halk Partisi grup başkan vekili az önce Cumhuriyet Halk Partisi adına konuşma yapan milletvekilini kürsüye çağırırken dedi ki: 'Konuşmacı sataşma yapmıştır, AK PARTİ Grubu adına konuşan milletvekili sataşma yapmıştır.' o milletvekili de çıktı Süleyman Şah Türbesi'yle ilgili bir konuyu gündeme getirdi. Süleyman Şah Türbesi taşınırken Türkiye Cumhuriyeti devleti, Hükûmeti ve Silahlı Kuvvetleri hiç kimseden izin almamıştır. Süleyman Şah Türbesi'ne giderken etrafındaki konuşlanmış kişilere, gruplara, her kim varsa 'Ben, Süleyman Şah Türbesi'ni alacağım, getireceğim, Türkiye sınırlarına yaklaşıyorum, eğer bununla ilgili herhangi bir müdahale olduğu takdirde gerekli cevabı vereceğim.' demiştir ve Türk Silahlı Kuvvetleri Süleyman Şah Türbesi'ni bugünkü konumuna taşımıştır; PYD'den yardım da istememiştir, yardım da almamıştır. Oradaki silahlı terör örgütleri kimse, terör örgütleri 'Ben Süleyman Şah Türbesi'ni alacağım, getireceğim.' demiştir ve bunu yerine getirmiştir.

İkincisi, yine, Cumhuriyet Halk Partili bir milletvekili, gelir dağılımıyla ilgili hiç alakası olmayan bir şeyler söyledi. Bunu, Genel Başkanları da söylüyor. 'Nüfusun yüzde 1'lik bir kısmı, gelirin, toplam gelirlerin yüzde 54'ünü alıyor.' diyor. Bunu, Bekaroğlu'nun söylediği bir tarafa, Kemal Kılıçdaroğlu da söylüyor. Ya, bu rakamları nereden alıp da söylüyorsunuz, nereden buluyorsunuz Allah aşkına? Yani, nereden çıkarıp, nereden üretiyorsunuz? Yani, rakam üretme merkezi midir, farklı şey söyleme merkezi midir? (CHP sıralarından gürültüler)

Bakın, size söylüyorum, nüfusun en fakir kısmı…

MUHARREM ERKEK (Çanakkale) - Siz söyleyin doğrusunu.

EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Bir dakika dinle… Nüfusun en fakir yüzde 5'lik kısmı 2006 yılında toplam gelirlerin binde 8'ini alırken, bugün 2014 yılında nüfusun en fakir yüzde 5'lik kısmı yüzde 1'ini alıyor. Nüfusun en zengin yüzde 5'lik kısmı -en zengin diyorum, bakın, siz yüzde 1 diyorsunuz- yüzde 20 alırken 2006 yılında, bugün yüzde 18,4'ünü alıyor.

BAŞKAN - Bir dakika daha süre veriyorum, toparlarsanız lütfen.

EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Siz yüzde 54'lük kısmı nereden çıkarıyorsunuz Allah aşkına?

MUHARREM ERKEK (Çanakkale) - Yüzde 1, yüzde 1, yüzde 5 değil.

EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Bakın, 10'luk kısma döndüğümüz takdirde nüfusun en fakir yüzde 10'luk kısmı 2006 yılında yüzde 2,1 alırken, şu anda yüzde 2,5'unu alıyor. En zengin yüzde 10'luk kısmı 30,6 alırken, 28,9 alıyor.

Çözüm süreciyle ilgili kısmı… AK PARTİ çözüm sürecine devam ettiriyor ve devam ettirecek. Çözüm süreciyle Kürt vatandaşlarımızla problemimiz yok.

İZZET ULVİ YÖNTER (İstanbul) - Hani buzdolabındaydı?

EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Çözüm süreci, terör örgütünün başını ezme sürecidir. Çözüm süreci, terör örgütünü çukura gömme sürecidir ve çözüm sürecinden de herhangi bir şekilde taviz vermeyeceğiz; onu da ifade etmek istiyorum.

Saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan…

BAŞKAN - Sayın Baluken daha önce sisteme girdi.

Buyurun.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir kabine üyesi Sayın Bakanın, Genel Kurula bu kadar yanıltıcı bilgi vermesinden doğrusu hicap duyuyorum.

48
Bu topa girme niyetim yoktu ama bu kadar aleni yanıltıcı bir bilgi olunca bazı şeyleri tabii Genel Kurulla ve halkımızla paylaşma ihtiyacı doğuyor.

Sayın Bakan da çok iyi biliyor ki Süleyman Şah Türbesi'yle ilgili o nakil operasyonunun yapıldığı gece, bir zamanlar AKP Hükûmetinde Dışişleri Bakanlığı da yapan Sayın Feridun Sinirlioğlu, Sayın Salih Müslim ve Sayın Sırrı Süreyya Önder İstanbul'da o krizi bizzat yönetmişlerdir. Türkiye Cumhuriyeti askerinin IŞİD canilerinin elinde can vermemesi için PYD'yle ilgili bütün o süreçleri bizzat buradan bu kriz masası üzerinden müdahale ederek götürmüşlerdir.

Sanırım Sayın Elitaş'ın bilgisi yoktur. Bunu eğer inkr etmeye devam ederse kendisine Dışişleri Bakanlığı yapmış olan Feridun Sinirlioğlu'yla hemen bir telefon görüşmesi yapıp tekrar Genel Kurula bilgi vermesini rica edeceğim çünkü bu utanılacak ya da ayıpsanacak bir durum değil. Biz daha sonra ortaya çıkan bu duruma da 'eşme ruhu' dedik.

BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - Utanın bundan!

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Oradaki Kürtlerin Türkiye'nin düşmanı olmadığını, Türkiye'nin güvenliğiyle ilgili asla bir problem yaratmadığını ve stratejik ittifak temelde yaklaşılırsa da Türkiye'nin Suriye'deki ve Orta Doğu'daki pozisyonuna katkı sunacak bir siyasi pozisyona da her zaman hazır olduğunu ifade ettik, bugün de aynı şeyi ifade ediyoruz.

Nitekim Süleyman Şah Türbesi ve eşme ruhu, çökmüş Suriye politikasından…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Artı bir dakika…

Tamamlayın lütfen.

RUHİ ERSOY (Osmaniye) - Süleyman Şah'ın kemikleri sızlıyor!

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Süleyman Şah Türbesi'nin nakli, çökmüş Suriye politikasından ve Orta Doğu politikasından nasıl çıkılacağının da en açık kanıtı ve göstergesidir.

PYD'yle ilgili terör örgütü yaftalamasına da gelince o bilgiyi de paylaşayım. AKP Hükûmeti, PYD'den cihadîst gruplarla birlikte hareket etmesini istemiştir. Eğer o tarzda hareket ederse Ankara'da temsilcilik sözü, Mürşitpınar Sınır Kapısı'nın ticarete açılması sözünü vermiştir, PYD bunu kabul etmediği için AKP, PYD'yle ilgili tutumunu değiştirmiştir.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Sayın Özel.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Çıkıp inkr edin bakalım. (CHP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen…

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan, teşekkür ederim.

Tabii karşımızda Ekonomi Bakanı var. Ekonomi Bakanı gelirle servet farkını gayet iyi bilmesi gereken biridir. Şimdi, buradan çok net söylüyoruz. Sayın Bekaroğlu'nun verdiği rakamlar servettir, baştan beri servet konuşuluyor. Yüzde 1'lik durumla ilgili yani en yoksul en zengin yüzde 1'in servetinin toplam yüzde kaç olduğunu, 2002-2016 karşılaştırmasını kendisinden bekleriz. CHP'nin bu rakamları son derece net ve kamunun rakamlarıdır. Sayın Bakanın içinde bulunduğu durum karşısında dikkatle kendisini dinleyeceğiz, bu bir.

İkincisi: 2002'deki ve 2016'daki milyarder sayılarını açıklasın, bu iki.

Üçüncüsünü söylüyorum: Biz Sayın Bakana itibar edeceğiz. Salih Müslim diyor ki: 'Süleyman Şah Türbesi'nin taşındığı gün, gece İstanbul'daydım. Sinirlioğlu'yla ve ekibiyle telefon irtibatındaydım, o işi ben kolaylaştırdım.'

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - İnkr ederse adresi…

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Bakan, İstanbul'da mıydı değil miydi? Eğer 'İstanbul'da değil.' derseniz olduğu ispatlandığında 'Sinirlioğlu'yla telefon görüşmesi yapmadı.' derseniz, yaptığı ispatlandığında istifa edecek misiniz? Çok net soruyorum. (CHP sıralarından 'Bravo' sesleri, alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Vural, buyurun.

OKTAY VURAL (İzmir) - Teşekkür ederim.

Ben yüzde 54,3'ü servetten alınan pay olarak ifade etmiştim, bunu ifade edenlerden biri de bendim. Tabii, yani zannederim Sayın Bakanın dikkatinden kaçtı. Bu konuda bir iddiada bulunmak istiyorsa yüzde 54,3'ün kime ait olduğuna ilişkin kendileri bir araştırma yapabilirler. Ama işin bir vahim tarafı, tabii, Süleyman Şah Türbesi'nin bulunduğu yer bir vatan toprağı ama bu vatan toprağından çekilmeyi bir muzafferiyetle aktarmayı son derece yanlış görüyorum. Böyle bir şey kabul edilebilir mi? Yani orada IŞİD terör örgütü var diye

49
naaşı alıp getiriyoruz, sandukayı alıp getiriyoruz.

KAMİL AYDIN (Erzurum) - Egemenlik toprağımız...

OKTAY VURAL (İzmir) - Egemenlik alanımızı kullanmıyoruz, getiriyoruz. Buradan bir muzafferiyet… Kimseye haber verilmemiştir. Ya, IŞİD teröründen kaçıldı. PYD'nin fotoğrafları var, göstereyim. Terörist başının posterleri…

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Ya, yeri PYD belirledi, hayret bir şey ya! Yer gösterdi.

OKTAY VURAL (İzmir) - …paçavralarıyla alanın düzenlendiği bir yere getirildiği gayet açık ve net.

Şimdi, bakın, 21 Mart 2015'te terörist başının yazdığı mektup, o mektupta aynen Eşme ruhundan bahsediyor, diyor ki: 'Yeni tarihin sembolüdür.' İşte, sizlerin, yeni tarihin sembolünü Eşme ruhuyla birlikte, İmralı canisiyle birlikte inşa ettiğinizi ortaya koyuyor. Bu bakımdan, PYD'nin lideri Salih Müslim, 2015 yılında -ki bundan önce defalarca görüştüğünü Sayın Davutoğlu da ifade etti- bizzat Sayın Davutoğlu'yla Dışişleri Bakanlığı döneminde de görüşmüştür zaten. Ama, asıl vahim olanı, Süleyman Şah'la ilgili bu operasyonun, bugün 'terör örgütü' dediğimiz PYD'yle birlikte düzenlendiğinin ortaya çıkmasıdır. Bu, esef verici bir husustur.

Şimdi, yabancılara karşı 'PYD terör örgütüdür.' deniyor, şudur, budur… Adamlar kalkacak diyecek ki…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OKTAY VURAL (İzmir) - Yahu, sen, terör örgütüyle birlikte…

BAŞKAN - Bir dakika daha veriyorum, tamamlayın lütfen.

OKTAY VURAL (İzmir) - Terör örgütüyle görüşen sensin. Bu operasyonu yapan, beraber, birlikte koordinesini yapan sensin. Daha sonra HDP'li Milletvekili Sırrı Süreyya Önder burada açıkladı. Sırrı Süreyya Önder açıkladı, 'Bu konuda ben devreye girdim.' diye ifade etti.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Başkan, ben de söz istiyorum.

OKTAY VURAL (İzmir) - Tüm bunlar ortadayken bunun üstünü örtmeye gerek yok. Ama asıl vahim olanı Türkiye Cumhuriyeti devletinin bir terör örgütünü muhatap alacak noktaya gelmesidir.

EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Başkan, bana da söz verir misiniz.

OKTAY VURAL (İzmir) - Ayrıca, Musul Başkonsolosunun rehin alınma süreciyle ilgili konu… Yani, asıl şunu sorgulamamız lazım: O Konsolosumuzun ve vatandaşlarımızın teslim olmasını kimler istemiştir, kim teslim etmiştir. Asıl bunun ortaya çıkması lazım.

EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Bitti sözü, açın da bana söz verin.

OKTAY VURAL (İzmir) - Göz göre göre IŞİD terör örgütü geliyorken, Başkonsolosun ve 49 vatandaşımızın orada terör örgütüne teslim olmasına sebebiyet verenler kimlerdir? Kim 'Teslim ol.' talimatı vermiştir? Bunların da elbette açıklanması gerekir. Bu bakımdan, bu Türkiye Cumhuriyeti devletinin politikalarının, nasıl, terör örgütleri tarafından, onlarla ilişki kurularak geliştirildiğini de ortaya koyması bakımından bir örnektir.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Sayın Bakan.

EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Az önceki açıklamalarım kısa ve netti.

1) Gelirle ilgili…

BAŞKAN - Açıklama mı yapacaksınız?

EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Açıklama yapıyorum.

BAŞKAN - 2. Tura geçtik, birer dakika veriyorum, sayın grup başkan vekilleri, eğer söz almak isteyen varsa, aksi takdirde, ben kendi kendimi gündeme davet etmek durumunda kalacağım. Lütfen.

EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Doğrusunu yaparsınız. Aslında yapılan…

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - İşinize gelmiyor yani, sıkıştınız.

BAŞKAN - Buyurun, bir dakika.

EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Bakın, Sayın Başkanım,

1) Servetle ilgili bugüne kadar herhangi bir istatistik yapılmamıştır. Kimin servetinin değerinin ne olduğu konusunda herhangi bir değerleme mekanizması ve unsuru yoktur.

2) Üzülerek ifade ediyorum; Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan Vekilinin kılavuzu Salim Müslüm olmuş…

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Öyle bir şey yok!

EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - …Oktay Bey'in kılavuzu da

50
teröristbaşı olmuş. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler) Yani onun sözüyle hareket ediyorsunuz, 'Salim Müslüm böyle dedi, kayıtlarda var.' diyorsunuz.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Hayır, açıkla!

EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Açık ve net söylüyorum: Süleyman Şah Türbesi oradan getirilirken Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ve Silahlı Kuvvetleri oradaki unsurlara 'Ben Süleyman Şah Türbesini getireceğim, yanlış bir hareket yapan varsa bedelini öder.' demiştir ve alıp getirmiştir. Olayın özü budur.

Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

KAMİL AYDIN (Erzurum) - Niye getirdiniz, niye, ne oldu? Süleyman Şah rahatsız mı oldu?

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - O gece İstanbul'da görülüyor, hadi. Niye kaçtınız ya?

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Sayın Başkan…

OKTAY VURAL (İzmir) - Sayın Başkan…

BAŞKAN - Birer dakika.

Sayın Baluken kalktı ayağa önce.

OKTAY VURAL (İzmir) - Sayın Başkan, bir kere, burada teröristbaşının kılavuzluğunda hareket edenin kim olduğunu aziz milletimiz biliyor. Habur'da teröristleri devlet töreniyle karşılayan irade budur, Oslo'da teröristbaşıyla görüşen irade budur, Dolmabahçe'de teröristbaşının talimatlarıyla Dolmabahçe mutabakatını yapanlar bunlardır.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

KAMİL AYDIN (Erzurum) - Arazinin yerini PYD gösterdi, araştırın isterseniz, PYD gösterdi araziyi.

OKTAY VURAL (İzmir) - Teröristbaşının 15 Ağustos 2009'daki yol haritasını çözüm haritası olarak kılavuz kabul eden bunlardır.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

OKTAY VURAL (İzmir) - Bunlar teröristliğin ve PKK'nın ipine sarılarak siyaset yaptılar ve hendeklerde o siyasetle övünmüştür. Bu kadar açık ve seçik, bu kadar. Bu kadar açık, seçik. (MHP sıralarından 'Bravo' sesleri, alkışlar)

EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Hükûmetin dediğine inanmıyorsun, APO'nun dediğine mi inanıyorsun?

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Sayın Bakan…

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Sayın Başkan…

BAŞKAN - Sayın Baluken.

OKTAY VURAL (İzmir) - Hadi bakalım. Beraber, birlikte iş tutuyorsunuz be!

EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Teröristbaşının dediğini dinliyorsunuz.

OKTAY VURAL (İzmir) - Ben Hükûmeti suçluyorum. Sen kendini teröristbaşının yerine koyuyorsan, al koy!

BAŞKAN - Sayın Elitaş…

Sayın Vural…

Dinliyorum ben sizi Sayın Baluken, lütfen.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Ben nasıl cevap vereyim Sayın Başkan?

OKTAY VURAL (İzmir) - Ben seni sorguluyorum.

BAŞKAN - Sayın Vural, lütfen… Sayın Baluken'i dinliyoruz.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, ben Sayın Bakana cevap vermek üzere kalkmıştım. Yani benim verdiğim bilgileri…

BAŞKAN - Bir dakika…

EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Başkan, ben teröristbaşına söylüyorum.

OKTAY VURAL (İzmir) - Görüşen sizsiniz.

KAMİL AYDIN (Erzurum) - Ortaksınız, ortak!

OKTAY VURAL (İzmir) - Gönderen sizsiniz.

EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Ben teröristbaşına söylüyorum; teröristbaşının temsilcisi mi o Sayın Başkan?

BAŞKAN - Sayın Elitaş, lütfen müsaade eder misiniz. Sayın Baluken'e söz verdim, bir dakikalık bir süresi var, onu kullanacak şu anda ve ayakta bekliyor.

EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Başkan, ben Baluken'i eleştirmedim, teröristbaşını eleştirdim.

BAŞKAN - Tamam, peki.

Sayın Baluken, dinliyorum sizi; bir dakika.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Yani benim verdiğim bilgileri tekzip edecek şekilde yeni bir açıklama yaptı; ona cevap olsun diye söz almıştım ama bu arada Sayın Vural açık bir şekilde grubumuza sataştı. Dolmabahçe mutabakatını birtakım gizli pazarlıklar üzerinden

51
sundu. Müsaadenizle sataşmadan söz istiyorum.

BAŞKAN - Sataşmadan söz istiyorsunuz Sayın Vural'a.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Evet.

BAŞKAN - Yani Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkan Vekiline…

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Evet.

BAŞKAN - İki dakika, buyurun.

OKTAY VURAL (İzmir)- Efendim, ben Hükûmete sataştım. Herhlde Sayın Baluken Hükûmeti savunmak için söz aldı.

BAŞKAN - Buyurun.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Dolmabahçe mutabakatıyla ilgili bugüne kadarki tavrımızın arkasında olduğumuzu, Türkiye siyaset tarihinin en onurlu işi olduğunu, kırk yıllık çatışma sürecinde bir tek can kaybını engellemişse bile emeği geçen herkesin son derece kutsal bir iş yaptığını defalarca ifade ettik, bir kez daha ifade edelim. Ama özellikle Sayın Bakanın çıkıp tekrar benim yaptığım açıklamaları, üstelik 'Feridun Sinirlioğlu'yla telefonla görüş sonra açıklama yap.' dememe rağmen bir kez daha tekzip etmesini doğrusu artık kınamak istiyorum.

Biz çok net bir şey söylüyoruz; yanlış bir şey yapılmadı. O gece Salih Müslim, Feridun Sinirlioğlu ve Sayın Sırrı Süreyya Önder'den oluşan bir kriz masası süreci tamamen sağ salim götürecek şekilde yönetti ve çok şükür sağ salim bir şekilde o türbenin PYD'nin denetiminde olan bir yere nakli sağlandı. Orada utanılacak, ayıplanacak, arkasında durulmayacak bir şey yok. Nitekim sonradan 'Eşme ruhu' olarak ifade ettiğimiz o anlayışın, yeni Suriye politikasının, Kürtlerle ilgili yeni vizyonun da biz Türkiye'ye kazandıracağını düşünüyoruz. Yani siz şundan memnun musunuz: Ankara'da, Sultanahmet'te, Diyarbakır'da, Suruç'ta bombaları patlatan IŞİD'le ilgili bir mevzu olunca bundan rahatsızlık duyulmuyor, Türk askerinin canı için o operasyonel süreçte kendi canını ortaya koymuş olan Kürtlerle ilgili rahatsızlık duyuluyor? Bundan sizin de memnun olmamanız lazım. Şu nettir: Kürtler Türkiye için bir tehdit değildir, Türkiye'nin Suriye ve Orta Doğu politikasından çıkışı da taktik değil stratejik, yüzyıllık Kürtlerle birlikte hareket etmektir. O nedenle bu temel önemli konuları ucuz polemiklere kurban etmemenizi özellikle rica ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Özel, süreniz bir dakika.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan, servet meselesinde Sayın Bakan çuvalladı, onu birazdan sözcülerimiz cevaplar. Bizim kendisine sorumuz netti, cevabını alamıyoruz. Salih Müslim o gece İstanbul'da olduğunu iddia ediyor. Ben size inanacağım; 'O gece İstanbul'da değil.' diyorsunuz. İstifa edecek misiniz eğer oradaysa? 'Feridun Sinirlioğlu'yla defalarca telefonda görüştüm.' diyor. 'Yok.' diyorsunuz.

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - 'İstanbul'da değil.' demedi ki, öyle bir ifade kullanılmadı.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - 'İstanbul'da' demedi, sadece 'Dışişleri, Türkiye Cumhuriyeti kimseyle görüşmedi…'

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Eğer görüştüğü ispatlanırsa istifa edecek misiniz? İkinci soru.

Üç; Allah'tan, rahmetli Ecevit'in yerinde, döneminde siz yokmuşsunuz. O zaman 'Ayşe tatile çıksın.' demek yerine Yunan ordusuna ve İngiltere'ye haber verip Kıbrıs'ı Türkiye'ye taşırdınız siz, bunu da unutmayın. (CHP sıralarından alkışlar)

Son olarak da şunu söylüyorum: Türk Silahlı Kuvvetlerini sanık, terör örgütünü gizli tanık yapan bir iktidarın bakanına da bu açıklama yakışırdı.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Sayın Özel, kötü bir şey mi yapıldı ya?

BAŞKAN - Gündeme dönüyoruz, gündemimiz Süleyman Şah Türbesi değil.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Yani o türbeden Türkiye askerinin tahliyesiyle ilgili PYD katkı sunmuşsa kötü bir şey mi yapıldı?

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Kötü olduğunu söylemedim, inkr etmelerine laf ettim.

BAŞKAN - Lütfen, sayın milletvekilleri…

Şimdi, Cumhuriyet Halk Partisinin grup konuşmacılarını dinleyeceğiz; ilk konuşmacı…

MUHARREM ERKEK (Çanakkale) - Sayın Başkan, Sayın Bakan cevap versin.

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Cevap verdi, verdi.

MUHARREM ERKEK (Çanakkale) - Vermedi, vermedi.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Bakan, cevap veremiyor anlaşılan.

BAŞKAN - Müsaade ederseniz, Genel Kurulu ben idare edeyim, olur mu? Lütfen…

52
OKTAY VURAL (İzmir) - Talebi var ama Sayın Bakanın.

BAŞKAN - Burada mikrofonlar var, söz almak isteyen usulü biliyor, söz ister.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan, Sayın Başkan…

BAŞKAN - Şimdi, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Bihlun Tamaylıgil konuşacak.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Hayır, Sayın Başkan, bir saniye…

BAŞKAN - Buyurun.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Elbette Bihlun Hanım konuşacak ama siz İç Tüzük'ü işletmekle yükümlü ve hepimiz adına bu görevi yapan bir tarafsız merciden oturan birisi olarak…

BAŞKAN - Evet.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - …bizim İç Tüzük'ten kaynaklanan haklarımızı kullanmamızı…

BAŞKAN - Ne talebiniz vardı, görmedim?

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Sezgin Tanrıkulu'nun geçmiş tutanak hakkında İç Tüzük 59'a göre, kürsüden açıklama yapma talebi var. Onu izah etmemize fırsat vermenizdir efendim.

BAŞKAN - Görmedim onu, bir dakika bakalım.

EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Birleşimin başında olur Sayın Başkan. Birleşimin başında olur o.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Geçen tutanak hakkında.

BAŞKAN - Bakalım, bir dakika…

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - İç Tüzük 58.

BAŞKAN - 59'da öyle bir şey yok.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - 58 efendim, 58.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - 58…

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - İlk anda '59' dedim, sonra iki kez düzelttim efendim 58. Tamamen geçen tutanak hakkında yani.

BAŞKAN - Tamam.

Bir teamülü söyledi görevli arkadaşlar, bir yazılı başvuruda bulunursanız…

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - O eksiği tamamlarız efendim.

BAŞKAN - Onu yerine getiririz.

Şimdi Cumhuriyet Halk Partisi Grubu…

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - O eksiği ben hallediyorum.

BAŞKAN - Yazılı bekleyelim sizden.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Peki, peki.

BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun konuşmacısını biraz önce ilan etmiştim ancak Sayın Arık bir dakikalık söz talebinde bulundu, epey zamandır da bekliyor.

Buyurun Sayın Arık, bir dakika…

ÇETİN ARIK (Kayseri) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Boydak Holding Kayseri'mizin olduğu kadar Türkiye'nin de en önemli sanayi kuruluşlarından biridir. Boydak ailesinin yaşadığı olayları üzülerek izliyor, Boydak ailesine ve çalışanlarına geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.

Yaklaşık 14 bin kişiye istihdam sağlayan ve bugüne kadar hayırseverliğine, misafirperverliğine AKP'lilerin sık sık şahitlik ettiğini, uluslararası konukları Boydak Holding'de ağırladığını biliyoruz. Elbette kimsenin suç işleme özgürlüğü yoktur ancak AKP iktidarında hukuk siyasallaşmış, hukuk kararları siyasi bir öç alma silahına dönmüştür.

Bu noktada Ekonomi Bakanımız, hemşehrimiz Sayın Mustafa Elitaş'a sormak istiyorum. Hayırseverliğine yüzlerce kez şahitlik ettiğiniz Boydak ailesine reva görülen bu durum can çekişen Türkiye ekonomisini…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ÇETİN ARIK (Kayseri) - …nasıl etkileyecektir? Bir türlü önüne geçilemeyen işsizlik konusunda nasıl bir katkı sağlayacaktır?

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Arık. Bir dakika demiştik.

KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

1.- 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/529) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı 118) (Devam)

2.- 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/297), 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2014 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi Yönetim

53
Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/34), 2014 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan Kalkınma Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/28), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2013 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/31), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2014 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/37) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 119) (Devam)

A) EKONOMİ BAKANLIĞI (Devam)

1) Ekonomi Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Ekonomi Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

B) GENÇLİK VE SPOR BAKANLIĞI (Devam)

1) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

C) SPOR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)

1) Spor Genel Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Spor Genel Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

Ç) YÜKSEKÖĞRENİM KREDİ VE YURTLAR KURUMU (Devam)

1) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

D) MALİYE BAKANLIĞI (Devam)

1) Maliye Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Maliye Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

E) GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)

1) Gelir İdaresi Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Gelir İdaresi Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

F) KAMU İHALE KURUMU (Devam)

1) Kamu İhale Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Kamu İhale Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

G) ÖZELLEŞTİRME İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)

1) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

Ğ) KAMU GÖZETİMİ, MUHASEBE VE DENETİM STANDARTLARI KURUMU (Devam)

1) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

H) GELİR BÜTÇESİ (Devam)

BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına ilk konuşmacı İstanbul Milletvekili Sayın Bihlun Tamaylıgil olacak.

Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz on altı dakika.

CHP GRUBU ADINA BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Sayın Başkan, öncelikle, tabii, ben bütçe adına konuşacağım ama Sayın Bakan, hiç det olmadığı şekilde, bir sataşmayla gündemi oluşturdu. O yüzden, sizden süreme cevap verme hakkının getirdiği bir ya da iki dakikayı da tanıyarak başlamak istiyorum.

BAŞKAN - Öyle bir şey yapamayacağım Sayın Tamaylıgil.

54
BİHLUN TAMAYLIGİL (Devamla) - Rica ediyorum.

BAŞKAN - Sizin on altı dakika süreniz var.

Buyurun, yeniden başlatıyorum.

BİHLUN TAMAYLIGİL (Devamla) - Çünkü, Sayın Bakan, öncelikle servet ile gelir arasındaki farkı tam olarak ayıramadan veya dinlemeden cevap veriyorsanız bu sizin ayıbınız. İki: Siz eğer bu ülkede servetle ilgili yapıyı ortaya çıkaramıyorsanız bu da sizin korkaklığınız diye düşünmek istiyorum. (CHP sıralarından alkışlar) Ama, siz bunu ortaya çıkarmıyorsanız da 'Credit Suisse' diye bir kuruluş var ve bu 'Credit Suisse' uluslararası açıdan baktığınızda araştırmalarıyla ortaya çıkan, sonuçları dünyayla paylaşan bir kuruluş ve o kuruluş yıllar itibarıyla dünyadaki küresel servet raporunu yayınlıyor. O servet raporuna baktığınız zaman da 2000-2007 ve 2014 rakamları itibarıyla karşılaştırdığınızda Türkiye açısından, açıkçası, yüzde 10'luk nüfusun yüzde 77 servete sahip olduğunu görüyoruz. Onun üzerinden yüzde 1'lik dilimde yapılan çalışma sonucunda da biraz önce 'Kaynağı nedir?' diye sorduğunuz sorunun cevabını buluyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi hiçbir zaman dayanaksız, bilgisiz, gereksiz konuşmaz; konuştuğunun arkasında her zaman bilgi vardır, belge vardır. (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlar, şimdi Türkiye ekonomisini konuşuyoruz.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Başkan, Bakanı maskeliyorlar, Bakanın aczini maskeliyorlar.

BİHLUN TAMAYLIGİL (Devamla) - Aslında, Ekonomi Bakanlığının adı 'ekonomi', çok büyük görüyoruz, o zaman kuruluşunda da öyle büyük işler yapacak diye kurulmuştu ama geldi, bütün faaliyeti Dış Ticaret Müsteşarlığıyla kısıtlandı. Ama, ben o kısıtlanmış Bakanlık değil de Türkiye ekonomisi açısından ve riskleri açısından değerlendirme yapmak istiyorum.

Birincisi, Türkiye ekonomisi açısından bugün en önemli sorun, demokrasi sorunu. Çünkü, eğer bir ülkede kalkınma ve gelir adaleti olacaksa öncelikle demokrasi olmalı. (CHP sıralarından 'Bravo' sesleri, alkışlar) Ama ülkemizde demokrasiye yönelik tehditlerin kimlik değiştirdiği bugünlerde ne yazık ki sivil ve popüler niteliği ağır basan, otoriter; siyaseti, ekonomiyi ve toplumu tüm yoğunluğuyla etkisi altına almaya çalışan bir anlayışla karşı karşıyayız. Sizin düzeninizde hukuk, sadece yandaşlarınız için ayrı uygulanmakta; muhalifler için ise, ayrı hak ve hukuk sistemi uyguluyorsunuz. Sizin düzeninizde yandaşlık; suç işleme ve hukuk dışında eylem ortaya koymanın ehliyeti hline geldi. (CHP sıralarından 'Bravo' sesleri, alkışlar) Demokratik haklarını kullanan vatandaşlar yerlerde sürüklenmekte, silahla çocukları yaralayıp ölümüne sebep olanlar körü körüne korunmakta. Bu otoriter düzen suç işleyen mensuplar için kefalet ve teminat sistemi kurarken yurttaşlara karşı suçlama ve suçlulaştırma sistemini ortaya koymaktadır. 'Devlet benim' diyen ve devleti kendi çıkarları için kullanan, 'hukuk benim' diyen ve yasaları keyfî biçimde uygulayan, 'güvenlik gücü benim' deyip yurttaşları şiddete ve korkuya maruz bırakan bir şahsileşme ve keyfileşme devlet yönetiminin her alanında kendini göstermekte. Kamunun sahip olduğu kurumsal ve ekonomik varlıklar tek kişinin şahsi, tekel değerlendirmesine dönüşmekte. Demokrasi, tek kişinin kaprisine, hırsına, hıncına; tutarsız, takıntılı tercihlerine kurban edilmekte; adalet de mülk de şahsileştirilmektedir.

Ekonomide olumsuz sonuçlar yaşanıyor, biraz önce dinledim 'Ben başka Türkiye'de miyim?' diye. Ama vaktim olduğu sürece, size gerçek Türkiye'nin gerçek rakamlarını -biraz önce dayanaklarını ortaya koyduğum gibi- kredibilitesi yüksek ve bilgi değeri yüksek olan belgelerle açıklayacağım.

Ama bunun yanında, şunları da söylemekten kendimi geri alamıyorum: Siz 'Halka hizmet Hakk'a hizmettir.' diyerek yönetimde hak talep ederek göreve geldiniz ama bugün, kimsesizlerin kimsesi olan cumhuriyeti ve onun kazanımlarını bilgisiz ve bilinçsizce eleştirmeye kalkıp enkaz görenler çok iyi bilmeli ki bugün biz buradaysak cumhuriyetin erdemi sayesinde buradayız. (CHP sıralarından 'Bravo' sesleri, alkışlar) Ve unutmayın ki hepimizin dilini çözen demokrasi, dilini körleştirip bağlayan diktatörlüktür, bunu hiçbir zaman unutmayın. (CHP sıralarından alkışlar) İdare etmek dürüstlüktür ve eğer dürüstlük ve doğruluk içerisinde, yanlış olmayan bir anlayışla idare edilirse her şey güllük gülistanlık olur. Ama yine size bir önerim var: Bir ülkede dalkavukluğun sağladığı çıkar dürüstlüğün çıkarından fazla olursa o ülke batar. O yüzden, çevrenizdeki zenginleşen yapıya dikkat edin. (CHP sıralarından alkışlar)

BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) - Ağzına sağlık.

BİHLUN TAMAYLIGİL (Devamla) - Bu ülkede çözüm, üretim, stratejik alanda ihracat, hedefleri gerçekleştirecek istihdam ve geliri adaletle paylaşmaktan ortaya çıkıyor. Ama bugün görüyoruz ki Türkiye ekonomisi sizin 'istikrar' diye ortaya çıktığınız anlatımda ganimet ekonomisi hline geldi. Özelleştirmede, bu ülkede yıllarca büyük yatırımlarla ortaya konulmuş ve stratejik önemi yüksek olan yerleri satıp savdınız, heder ettiniz. İktidarın rant ekonomisi de olarak ortaya koyduğu ihale, kiralama, satma, satın alma ve imar düzenlemeleriyle halkın değil, belli bir zümrenin zenginleşmesini sağladınız.

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Yandaş, yandaş.

BİHLUN TAMAYLIGİL (Devamla) - Yabancılara baktığınız zaman, özelleştirmede

55
yabancılaşmanın önünü sonuna kadar açtınız ve bunun yanında, yabancılar Türkiye'ye geldiği zaman Türkiye'nin önceliklerine göre bir politika dhilinde bir yatırım yapmaları yerine 'Ne olursa olsun, nasılsa paraya ihtiyaç var.' diyerek onların küresel oyunlarına uyum sağlayan bir yatırım tercihini ortaya koydunuz.

Bakın, yine, rakamları uluslararası kuruluşların ortaya koyduğu raporlardan söyleyeceğim. Dünya Bankasının 'İş Yapma Kolaylığı' adı altında bir raporu var. Bu rapor dhilinde, Türkiye bu sene 4 sıra geriye giderek 55'inci sırada. Diğer taraftan, İşe Başlama Kolaylığı'nda 6 sıra geri gidiyor ve 96'ncı sıraya düşüyor. En acısı ne biliyor musunuz? 'Türkiye'ye güven var, yatırım gelecek, yatırıma ihtiyacımız var, bu ülke güvenilirlikte -biraz önce arkadaşlarım anlatıyor- bütün şartlara rağmen en iyi konumda.' diyorsunuz. Ben size Dünya Bankasının Türkiye'de hukuki sorunların giderilmesindeki problemler nedeniyle 22 basamak geriye gidip 188 ülke içinde 124'üncü sıraya düştüğümüzü gösteren raporunu anlatmak isterim.

Diğer taraftan, Dünya Adalet Projesi'nin 2015 yılı Küresel Raporu çıktı. Burada da içler acısı bir durum var. Burada da ortaya çıkan rakam: 102 ülke içerisinde Türkiye, hukukun üstünlüğü açısından 80'inci sırada değerli arkadaşlarım. Bir ülkede güven olabilmesi için öncelikle hukukun üstünlüğünün kabul edilmesi gerekir. (CHP sıralarından alkışlar) Hukukun üstünlüğünün olmadığı bir ülkede güven olması mümkün değildir.

Şimdi, baktığınızda, yine Dünya Bankasının Türkiye'de bugünkü yaşanan riskler, Birleşmiş Milletlerin Türkiye'nin 2016'yla ilgili riskleri konusunda raporları var. 'Kendi içinizdeki gerginliği çözün. Yaşanan mülteci sorunlarıyla ilgili iyi yönetim modelini ortaya koyun. Ortaya çıkmış olan ülke riski konumunda borçlarınızla, üretiminizle, ihracatınızla, tüm ekonomik faaliyetlerinizle ilgili yapısal reformları hızlandırın.' diye uyarılar var. Ama, biz, şöyle bir baktığınızda, ekonomiyi nasıl idare ettik 2002-2015 yılları arasında? Burada ortaya çıkan ve bugünkü zafiyeti kendi kendine yaratan borçlanmayı başarı, borçlanmayla gelecek olan, dışarıdan para bolluğunda gelen her kaynağı 'Nereye giderse gitsin, gitsin ama risk durumlarında çıkarken bana ne yaşatır?' diye düşünmeden, hesap etmeden bir politika oluşturmamızla karşımıza çıktı. Değerli arkadaşlar, yıllarca biz somun pehlivanı gibi döviz varlıklarımızdan, döviz rezervimizden övündük. Ya, gelen, borçla gelen paraydı. Ben size bir rakam vereyim. 2002'de 100 dolarlık kısa vadeli borca karşılık -bakın bu çok tehlikelidir, işletmeci olanlar bilir, şirketlerde de cari orandır- 164 dolarlık bir rezerv vardı. Bugünkü rakam kaç biliyor musunuz? Ödenecek 100 dolarlık kısa vadeli borca karşı 82 dolarlık bir döviz rezerviniz var. Yani tehlike sinyalleri çın çın çın çınlıyor. Bunları bir milletvekili Türkiye'de risk var, bunları düzeltelim, bunlar için gerekeni yapalım maksadıyla dile getirir. Sanmayın ki hepinizin korku ve suçlama teorisi gibi 'Acaba kriz mi bekliyorlar?' Hayır. Ben ülkemin -biraz önce sizin arkadaşınız söyledi- zaferlerinin ekonomiyle taçlanacağı bir Türkiye olması için bu uyarıları yapıyorum. (CHP sıralarından 'Bravo' sesleri, alkışlar)

Diğer taraftan baktığınızda bir millî gelir rakamı çıkarttınız. Millî gelir aslında baktığınızda, sizin hesaplarınıza göre TL bazında yüzde 400 arttı ama o dönemde artan enflasyon yüzde 210. Kur artışı düşük, enflasyon yüksek, reelde sabit fiyatlarla baktığınızda aslında artan millî gelir yüzde 80. Herkesi dinledim, '10 bin doların üzerinde millî gelir çıktı.' diyor. Ya, benim okuduğum rakamlar mı yanlış, Hazinenin veya Merkez Bankasının çıkardığı rakamlar mı yanlış? Biz 10 bin doların altına düştük arkadaşlar. Bugün 9 bin dolarlar seviyesinde bir millî gelirdeyiz ve kurun bugünkü rakamıyla. Ama siz üzülmeyin, sizi yine 10 bin dolara getirecek bir yöntem buldu sağ olsun ekonomi idaresi. Mayıs ayında yoksulluk ve millî gelir hesaplarını değiştiriyor TÜİK. Yani yine ortaya çıkıyor ve böylece sizin istediğiniz 10 bin doların üstüne çıkacak bir rakamla karşı karşıya kalacağız.

İki gün önce enflasyon açıklandı, enflasyon eksi çıktı. Ya, bu ülkede milletin cebinde harcayacak para mı kaldı? Şubat ayına baktığınızda düşen enflasyonun etkisi giyim eşyaları ve ayakkabıda. Siz esas çekirdek enflasyona bakın, yüzde 9,5 ve Türkiye, bugün, Rusya, Mısır ve onun arkasından baktığınızda Brezilya'dan sonra 4'üncü en yüksek enflasyonu yaşayan ülke.

Bırakın bu gerçekleri görmezden gelmeyi; doğruları doğru zamanda, doğru şekilde hep beraber paylaşalım ve konuşalım.

Bugün resmî, resmî olmayan senediyle, çekiyle, devletin verdiği garantisiyle Türkiye'nin toplam borcu, hane halkı ve diğerleriyle beraber, gayrisafi millî hasılatın 2 katı. Güven endeksinde dibe gittik. Sizin ilk yayınlandığı 2012'den sonra ilk defa 71,5 oldu. 100'ün altına düşerse tehlike. Nedir bu? Tüketicinin, üreticinin üretimi, istihdamı, beklentileri, her şeyi ortaya koyduğu rakam. '1 Kasımda tek başına iktidar, istikrar getireceğiz.' dediniz ve insanlar da buna inandı. O zaman bu rakam kaçtı biliyor musunuz? 104, hatta 104,7. Dört ay, çok geçmedi, dört ayda en düşük seviyesine gelerek 71,5 oldu.

Şimdi, ekonomik açıdan baktığınızda yine rakamlarla konuşalım. Bu son on iki, on üç yılda 650 milyar faiz ödemesi yaptınız. Bu faiz ödemesini yaptığınız dönemde toplam yatırımlar 328 milyar. O dönemde faiz dışı fazla var. Belki faiz dışı fazlanın ne olduğunu hepimiz biliyoruz. Gelirle ortaya çıkan ve faiz ödemesinin de dışında alan kaynak. Biz, faizleri öderken bu faiz dışı fazlayı, yani halkın vergisini kullandık, 90 milyara yaklaşan özelleştirme gelirini de kullandık, üstüne yine 270 milyar küsuru hazineye görev vererek

56
borçlandırdık ve böylece, bu ülkede, sürekli hani 'faiz lobisi' dediğiniz o mutlu azınlığa kaynak yaratıldı. Biz, çocuklar doğunca yakasına altın takarız. Siz de 2002'de 3 bin lira olan kişi başı borcu 8 bin liraya getirerek onu altın olarak yakasına takıyorsunuz.

Dış borçta, baktığımız zaman, gerçekten kısa vadenin riski çok yüksek. 'Dış ticareti artırdık.' diyorsunuz. Yüzde 290 ihracat artarken yüzde 300'ün üzerinde ithalat arttı. Dış ticaret açığında ilk dört ülkedeyiz ve 44 milyar, yani seksen yılda 44 milyar açık veren Türkiye Cumhuriyeti'ne on üç yılda 468 milyar cari açık yaşattınız.

Türkiye'nin uluslararası yatırım açığı 376 milyar dolar. 2002'de bu rakam kaç biliyor musunuz? 86 milyar. Yani biz yatırım açığı içinde de olan bir ülkeyiz ki bu kadar zengin kaynaklar içerisinde Türkiye'ye kaynak getirince.

Peki, yatırımcı güvenini… Biraz önce yatırımcı güveniyle ilgili başlıkları dile getirmiştim. Yine, Yabancı Doğrudan Yatırım Güven Endeksi'ne baktığınızda Türkiye 25 ülke içinde 22'nci sırada yani en altlarda.

Daha anlatacağım çok şey var ama gelirle ilgili ve gelirin adil dağılımıyla ilgili başlıkları biraz önce anlattık. Ama vergi… Bir ülkede adaletin olması için verginin de adil dağıtılması lazım.

Size bir Temel hikyesi anlatayım. Temel bir ekonomik toplantıya gidiyor. Amerikalı, Avrupalı, üçü beraberce vergi gelirlerinin dağılımını konuşuyorlar. Amerikalı diyor ki: 'Biz çizgiyi çizeriz, geliri havaya atarız vergi gelirlerini, sola düşen halka, sağa düşen devlete kalır. Devlet harcamasını yapar.' Avrupalı diyor ki: 'Biz daire çizeriz, içine düşen devlete, dışında kalan halka hizmete.' Temel'e sıra geliyor diyor ki: 'Siz çok uğraşıyorsunuz. Biz vergi gelirlerini havaya atarız, havada kalan halka, yere düşenin hepsi devlet harcamalarına.' (CHP sıralarından alkışlar)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Tamaylıgil.

SALİH CORA (Trabzon) - Sayın Başkan, 'Temel' dedi. Sataşma var.

BİHLUN TAMAYLIGİL (Devamla) - Salih, sana sataşmıyorum. 'Türkiye'nin millî geliri 800 milyar lira.' dedin. Eğer kurla hesaplarsan 250 milyar dolara düşer. Onun için sana sataşmıyorum.

İyi çalışmalar diliyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Tamaylıgil, teşekkür ederim.

Trabzon milletvekillerine sataşma var bence.

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Ben sataşmazsam…

BAŞKAN - Her şeyi esprili tarafından almak gerekiyor. Ben de bir Trabzonlu olarak bu fıkrayı gülümseyerek dinledim.

Evet, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun ikinci konuşmacısı İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak

Buyurun Sayın Toprak. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz on dakikadır.

CHP GRUBU ADINA ERDOĞAN TOPRAK (İstanbul) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Cumhuriyet Halk Partisi olarak, AKP'nin on dört yıllık spor politikasıyla ilgili partimin görüşlerini açıklamak isterim.

AKP'nin her alanda olduğu gibi, dış politikada, ekonomide, tarımda, özgürlükler alanında olduğu gibi sporda da o hatalı, tahribat verici politikalarının izlerini görmemek mümkün değil. Cumhuriyet Halk Partisi olarak mümkün olduğu kadar spor politikalarına destek verdik. Sporu siyasete alet etmek istemedik ama AKP iktidara geldiği zaman dünya 3'üncüsü bir millî takım vardı, Filenin Sultanları vardı, On İki Dev Adam vardı ve Türkiye uluslararası alanda sözü sayılır bir ülkeydi ama AKP döneminde ne oldu değerli arkadaşlarım? Kusura bakmayın, şikeyle anılır bir ülke hline geldik, dopingle anılır bir ülke hline geldik, sürekli sıra kaybeden bir ülke hline geldik. En son bugüne geldiğimizde de madalyaları alınan Türk sporcular var, dopingle ilgili.

Akdeniz Oyunları'nı hepimiz hatırlarız. 600 sporcudan numune alındı -Akdeniz Oyunları Mersin'de yapıldı, Mersin milletvekilleri bilir- 90 tanesi dopingli çıktı. Ya, bu Türk sporuna yakışıyor mu değerli arkadaşlarım? Yani, 600 tane numune alacaksınız, 600 numuneden 90 tanesi dopingli çıkacak. Ben AKP milletvekili arkadaşlarıma soruyorum: Yani bu mudur AKP'nin başarılı spor politikası? Ben başarılı bir spor politikası olduğuna inanmıyorum çünkü spor politikası yok AKP'nin. Eğer olsa idi…

AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) - Bardağın dolu kısmını görmekten acizsiniz.

ERDOĞAN TOPRAK (Devamla) - Öyle mi, o zaman bir dakika dinler misiniz?

Değerli arkadaşlarım, değerli arkadaşım bana bir laf attı, saygı duyuyorum. AKP'nin spor politikasının karnesi şu: Dünyada bir tek otorite vardır, olimpiyatlar. Değerli arkadaşımın kulağını açıp beni dinlemesi lazım. Bizden 2002'de Spor Bakanlığını devraldığı dönemde 2004 olimpiyatlarında Türkiye'nin madalya sayısı 11; 2008 olimpiyatlarında madalya

57
sayısı 8'e düşüyor, 2012'ye gelince önce 5, sonra dopingden dolayı 4, sonra dopingden dolayı -bugünkü gazetelerde var- 3'e düşüyor. Bilerek konuşalım.

AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) - Türkiye ilk defa olimpiyat yapıyor. Türkiye kendi illerinde ilk defa olimpiyat yapıyor, lütfen…

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen…

ERDOĞAN TOPRAK (Devamla) - Değerli arkadaşım galiba bu işi bilmiyor. Değerli arkadaşım, Türkiye olimpiyat yapmadı. Bana laf atıp durmayın. Siz o sıralarda oturmazken ben bu ülkede sporun bakanlığını yaptım. Lafı atacağınız kişiyi bileceksiniz. Oturun oturduğunuz yerde. (CHP sıralarından alkışlar)

AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) - Ben de sporun en kıymetli olduğu kentten milletvekiliyim.

BAŞKAN - Karşılıklı konuşmayalım lütfen.

ERDOĞAN TOPRAK (Devamla) - Değerli arkadaşım, Türkiye olimpiyat yapmadı, oyunlar yaptı ama o oyunlarda da 600 numuneden 90 tanesi dopingli çıkınca da, Türkiye terörle tanıştıktan sonra da ağır ağır Türkiye'den organizasyonlar gitmeye başladı. 78 milyon Türk nüfusu, 5 milyon 900 bin lisanssız sporcu, 3 tane madalya… Bu mudur AKP'nin başarılı spor politikası? Söylemek isterim size. Yani bana bunun cevabını verirseniz çok memnun olurum ama ne olursunuz fazla girmeyin çünkü bu konuyu bilmediğiniz anlaşılıyor.

AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) - Yo, ben sporu çok iyi biliyorum.

ERDOĞAN TOPRAK (Devamla) - Sayın Bakan Plan ve Bütçe Komisyonunda şunu söyledi, Sayın Bakanımın dil sürçmesi midir, nedir, bilmem: 'Biz 5.187 tane 2015'de madalya aldık.' 'Allah, Allah ya, Türkiye madalya patlaması yapmış da bizim haberimiz mi yok?' diye baktığımızda Millî Olimpiyat Komitesinin sitesine girdik. Değerli arkadaşlarım, Millî Olimpiyat Komitesinin sitesinde 5.187 değil 40 tane madalya var. Madalyaların açılımı şu: 1.080 tane altın, 1.632 gümüş, 1.737 tane de bronz var ama Millî Olimpiyat Komitesinin sitesinde 8 altın, 8 gümüş, 24 bronz var. Sonra 'Bunun hikmeti nedir?' diye araştırdık, değerli arkadaşlarım, uluslararası alanda -her yerde olduğu gibi Türk halkını kandırmaya çalışıyoruz, bu hiç yakışmıyor, hiç yakışmıyor- 3 tane ülkeyi çağırırsanız, bu uluslararası bir organizasyon oluyor. Oraya gidip 170 tane yabancı çağırıyoruz, 258 tane de yerli sporcu koyuyoruz; oluyor sana uluslararası organizasyon. Bunu kiminle yapıyoruz? Yandaş federasyon, yandaş belediyelerle. Ya, arkadaşlar, bununla Türk gençliği kalkınmaz, bununla Türk gençliği hiçbir zaman uluslararası alanda başarı kazanmaz; bu tip ayak oyunlarını bırakalım. Yani belediyelerle iş tutup 'Ben 5.187 tane madalya kazandım.' derseniz, buna gülerler insanlar. Yani 3 tane ülke çağırdığın zaman uluslararası organizasyon oluyor, bunun kıymetiharbiyesi var mı? Bunun kıymetiharbiyesi yok.

Peki, sporda bu düşüş niye oluyor? Siz spora siyaseti bulaştırdınız. Biz mümkün olduğu kadar siyaseti sporun dışında tutmaya çalıştık. Ben burada 2013'te şunu söyledim, dedim ki: 'UEFA kriterlerine Türkiye uymuyor. Ne olursunuz, Sayın Bakan 'özerk federasyon' demeyin. Eğer derseniz birkaç yıl sonra Türkiye'den takımlarımız şampiyon dahi olsa müsabakalara gidemeyecekler.' Bakın, ben 2013'te söylemişim. Burada birçok gazete örneği var. En son, Hürriyet gazetesinde, 2013 yayınında da var. Kimse bizi dinlemedi ama 2016'ya gelindiğinde Galatasaray UEFA'ya gidemiyor, nedeni bu.

Spora siyaseti bulaştırmasaydık, eğer federasyonlara yandaş, eski milletvekili adayı veya eski genel müdürlerinizi, AKP'den milletvekili adayı olmuş, kaybetmişleri bulaştırmasaydınız spor bu hle gelmezdi. Federasyon başkanı seçimlerini bağımsız yapsaydınız, o Başbakanlık, bakanlık koridorlarında federasyon başkanlarını tayin etmeseydiniz spor bugün bu düşüşü yaşamazdı. (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlarım, Türkiye genç bir nüfusa sahip. Bu genç nüfusun kaderiyle oynamamamız lazım. AKP burada kendisine özel bir gençlik, 'ak gençlik' yaratmaya çalışıyor; bunu yapmayın, 'Halk gençliği' yaratın, halk.

İki alanda torpil olmaz, sporda ve sanatta torpil olmaz. İşte yarattığınız torpilin eseri budur. (CHP sıralarından alkışlar)

Sporcuyla seyirci arasına 'Passolig' diye bir şey koydunuz.

MUSA ÇAM (İzmir) - Fişleme! Fişleme!

ERDOĞAN TOPRAK (Devamla) - Ne hikmetse, dünyanın hiçbir yerinde yok ama Türkiye'de 'Passolig' diye bir meret var. Yahu arkadaşlar, bu Passolig'i niye koyduk?

İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) - Korkudan!

ERDOĞAN TOPRAK (Devamla) - Sayın Bakan diyor ki: 'Passolig'le Türkiye tribününde 110 binden 85 bine düştü seyirci sayısı.' Ben Sayın Bakanıma saygı duyuyorum. Bu dönemi değil, ben 2002-2016 dönemini anlatıyorum. Ben -Sayın Bakanın- seyirci düşüşünün yüzde 25'te olduğunu kabul ediyorum. Değerli arkadaşlarım, peki, biz rant uğruna bu gençliğimizi niye feda ettik? Niye geçlerimizi kaldırdık da tribünlerden eksik bıraktık?

Burada yapılacak şey şudur: Tribünlerde eksik mi var? Anadolu kulüpleri 300-400 kişiyle mi oynuyor? Evet, böyle oynuyor. O zaman millî eğitimle iş birliği yapın, gençlerimize

58
sporu sevdirin, gençlerimizin tribüne gitmesini sağlayın, gençlerimizin sporla, sporcuyla sevgisinin bağını kurun. Ama bunu yapmadık.

Gençler nerede? Gençlerde bonzai yüzde 1.400 artmış. Bu mudur gençliğe sahip çıkmak? Gençliği, bu tip, uyuşturucunun tekeline bırakmak… Yüzde 300 artmış uyuşturucu da. Uyuşturucu yaşı 10'a düşmüş. Siz böyle mi başarılı bir spor politikası yaptığınızı sanıyorsunuz? Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında bu böyle gitmez; hakemlerimize de sahip çıkacağız, gençliğimize de sahip çıkacağız, sporu siyasetten arındıracağız, Türk sporunun o İstiklal Marşı'nı uluslararası alanda tekrar söyleteceğiz. Çünkü Türkiye'nin buna ihtiyacı var. (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlarım, sporla ilgili söylenecek çok şey var. Süremin dolduğunu da görüyorum ama spora…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ERDOĞAN TOPRAK (Devamla) - …ne olursunuz -Sayın Bakanıma da söylüyorum- siyaseti fazla bulaştırmayın.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Toprak.

ERDOĞAN TOPRAK (Devamla) - Sanıyorum ek süre vermeyeceksiniz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Vermiyoruz, evet. Şimdiye kadar vermedik, bozmayalım bu kaidemizi Sayın Toprak.

ERDOĞAN TOPRAK (Devamla) - Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim anlayışınızdan dolayız.

Sayın milletvekilleri, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu, İç Tüzük'ün 58'inci maddesine göre, geçen birleşim tutanağında yer alan bir beyanın düzeltilmesi amacıyla söz istemiştir.

Sayın Tanrıkulu, teamüle göre iki dakika söz veriyorum size.

Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan, üçtü ama. Genel olarak üç uygulanıyor.

BAŞKAN - İki dakika dediler arkadan. O yüzden.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Arkadakiler yanılttı sizi. Üç, üç...

BAŞKAN - Teamül…

(x)

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dün söz almıştım; insani, vicdani, ahlaki ve siyasi olarak kayıtlara geçmesi açısından da tekrar söz almış bulunmaktayım.

Cizre'ye gittik. Cizre diye bir kent, neredeyse yok. Dün Sayın Bakan Cizre'yle ilgili konuşurken az hasarlı, orta hasarlı, ağır hasarlı binalardan söz etti. Bu kavramlar bir felaketten sonra, bir depremden sonra, bir faciadan sonra kullanılan kavramlar ve bu kavramlarla ifade etti. Yeni bir Cizre'nin, yeni bir Şırnak'ın, yeni bir Nusaybin'in oluşmaması için bu Parlamentonun görev yapması lazım.

Ben sorumluluğumu yerine getirmek amacıyla bu beyanlarımı tekrar burada ifade ediyorum. Parlamentoda 4 siyasi parti olarak bir mekanizma oluşturmalıyız, hendeklere de barikatlara da yok demeliyiz ve o mekanizmayla da Türkiye'nin Kürt meselesini barışçıl bir şekilde çözmek için adım atmalıyız ve çatıştırıcı, kutuplaştırıcı, ayrıştırıcı dilden de vazgeçmeliyiz.

Bizim Cizre'de gördüğümüz, giderek büyük bir kopuşun yaşandığıdır. Toplu konutla orada binaları inşa edebilirsiniz ama yurttaşlarımızda oluşan duygusal kopuşu yeniden inşa edemezsiniz. Bu nedenle, bu işe toplu konut zihniyetiyle değil, insani ve vicdani açıdan bakmak lazım, barışçıl açıdan bakmak lazım ve bunun için de adım atmak lazım.

Ayrıca şunu da ifade edeyim: Kullanılan bu dilden de vazgeçmeliyiz.

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Nereyi düzeltiyorsunuz?

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Esad'ın 'Halep'i tertemiz yaptık.' söylemi ile 'Cizre'yi tertemiz yaptık.' söylemi arasında ne fark var? (CHP sıralarından alkışlar)

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Bunların insanlarda yarattığı duygunun farkında mısınız? Bugünden tez olmak üzere, Meclisin bu konuda görev alması lazım, yeni bir mekanizma oluşturması lazım.

Tekrar hepinize teşekkür ediyorum.

Sağ olun Sayın Başkanım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Tanrıkulu, hangi beyanınızı düzelttiğinizi anlamadım.

59
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Hiçbir beyanını düzeltmedi…

BAŞKAN - Eğer söz istiyorsanız…

Lütfen yerinize geçin, sizin süreniz bitti.

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Neyi düzelttin?

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Yanlış geçmiş, bunu düzelttim.

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Neyi yanlış?

BAŞKAN - Söz isterseniz, bunu usule uygun bildirirseniz ben size söz hakkı veririm Sayın Özel. İç Tüzük'ün bazı maddelerini kullanarak onun gereğini yerine getirmemezlik yapmayalım bundan sonra.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Sayın Başkan, tarihî bir şey söyledim, yani…

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkanım, öyle bir kastımız yok, iki tutanak yan yana gelirse anlaşılır gerçekten de. Ben size ilk arada izah edeyim efendim onu.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Sayın Başkan…

BAŞKAN - Buyurun Sayın Baluken.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - İç Tüzük 60'a göre söz talebim var.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, şunu söyleyeyim: Önümdeki ekranda söz talebine girenler belli olmuyor çünkü -biraz önce ilan ettim, turla ilgili sisteme girin diye ricada bulundum sayın milletvekilleri- çok fazla soyadı var, milletvekilleri, o yüzden göremeyebiliyorum. Sesli olarak talep ederseniz daha rahatlıkla sorunu çözeriz.

Buyurun Sayın Baluken.

İki dakika.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, dün de çok önemli bir konuyu dile getirmiş ve Dışişleri Bakanına bir soru sormuştum ama cevabını alamadım. Şimdi, bugün Ekonomi Bakanı da buradayken kendisine sormak istiyorum: Biliyorsunuz, Akçakale-Tel Abyad Sınır Kapısı, Ocak 2014'te IŞİD'in Tel Abyad'ı almasıyla beraber IŞİD'le ticaretin yapıldığı bir kapı hline gelmişti. Biz TÜİK'e ait, sınır kapısındaki ihracat verilerini inceledik. IŞİD'in Tel Abyad'ı almasından sonra, Ocak 2014 tarihinden Haziran 2015 tarihine kadar o kapıdan yani Akçakale-Tel Abyad Kapısı'ndan 7 milyon dolara yakın bir ihracat görünüyor, Haziran ayında da kesiliyor çünkü Haziran ayında orası IŞİD'ten alınarak özgürleştiriliyor YPG tarafından.

Yine, aynı şekilde Cerablus'ta da benzer bir durum var. 2013 yılında Cerablus IŞİD kontrolüne geçiyor, Sayın Başkan, Karkamış, Cerablus kapısında 2013'ten 2014 yılına kadar 5 milyon dolarlık bir ihracat var. Şimdi, bu, tabii, AKP'nin IŞİD için yaptığı 'IŞİD terör örgütüdür.' açıklamasını boşa çıkaran bir sayısal veri. Ben bunu Sayın Bakana sormak istiyorum, dün Dışişleri Bakanı yanıt vermedi: Bu ihracat rakamları doğru mudur? Doğruysa bir terör örgütüyle ihracat nasıl yapılıyor? Yapılmışsa ne ihraç edildi? Acaba bu ihracatın dışında o kapıdan ithal edilen belli mallar da oldu mu? Onunla ilgili rakamlar, veriler nedir? Bir de…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Toparlayın lütfen.

Artı bir dakika daha verelim.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Toparlıyorum hemen Sayın Başkan, bitiriyorum.

Yani o kapının IŞİD'ten YPG'nin eline geçmesiyle birlikte kapının kapatılmış olması, ihracatın sıfırlanmasının da ne anlama geldiğini sormak istiyorum.

Son olarak, Sayın Bakan Kayseri Milletvekili, biz Kayseri'deki yurttaşlarla yaptığımız görüşmede bu Boydak Holdinge yönelik operasyonla ilgili Boydak Holdingin paralel yapıya yakın olduğu için değil de Sayın Abdullah Gül'e yakın olduğu için operasyona tabi tutulduğuna dair bir tespit iletildi bize.

ALİM TUNÇ (Uşak) - Size de yakınlaşmış demek ki.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Bunun gerçeklik payı nedir, onu sormak istiyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Soru-cevap kısmında Sayın Bakan sanıyorum cevap verir. Şu anda soru-cevap kısmında değiliz, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun konuşmacılarını dinliyoruz.

KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

1.- 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/529) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı 118) (Devam)

2.- 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/297), 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2014 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet Denetim Raporunun

60
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/34), 2014 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan Kalkınma Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/28), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2013 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/31), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2014 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/37) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 119) (Devam)

A) EKONOMİ BAKANLIĞI (Devam)

1) Ekonomi Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Ekonomi Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

B) GENÇLİK VE SPOR BAKANLIĞI (Devam)

1) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

C) SPOR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)

1) Spor Genel Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Spor Genel Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

Ç) YÜKSEKÖĞRENİM KREDİ VE YURTLAR KURUMU (Devam)

1) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

D) MALİYE BAKANLIĞI (Devam)

1) Maliye Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Maliye Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

E) GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)

1) Gelir İdaresi Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Gelir İdaresi Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

F) KAMU İHALE KURUMU (Devam)

1) Kamu İhale Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Kamu İhale Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

G) ÖZELLEŞTİRME İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)

1) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

Ğ) KAMU GÖZETİMİ, MUHASEBE VE DENETİM STANDARTLARI KURUMU (Devam)

1) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

H) GELİR BÜTÇESİ (Devam)

BAŞKAN - Bu bağlamda, Cumhuriyet Halk Partisinin üçüncü konuşmacısı İstanbul Milletvekili Sayın Onursal Adıgüzel olacak.

Buyurun.

Süreniz sekiz dakikadır Sayın Adıgüzel.

CHP GRUBU ADINA ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğü bütçesi adına söz almış bulunmaktayım.

Öncelikle, 8 Mart Emekçi Kadınlar Günü sebebiyle İstanbul'da, Ankara'da alanlara çıkan kadınlara yönelik yasakçı zihniyetini konuşturan AKP Hükûmetine buradan sesleniyorum: 8 Martı yasaklayamayacaksınız. (CHP sıralarından alkışlar)

61
Değerli milletvekilleri, yükseköğrenimi kazanan gençlerin en büyük ve en önemli sıkıntısı barınma sorunudur. Bu sorun, gençlerin, özellikle de yoksul ve ekonomik koşulları zayıf olan gençlerin öğrenimlerine devam edip etmemeleri konusunda karar almasında çok önemli ve kritik bir rol oynamaktadır. Yeterli sayıda yurt bulunmadığı için ev kiralayamayan ve özel yurtlara para bulamayan, binlerce liralık özel yurtların aylık bütçelerini ödeyemeyen gençler, yükseköğrenim hakkından ne yazık ki mahrum bırakılmaktadır. Bunun tek sorumlusu, siyasal iktidar ve AKP Hükûmetidir. Her ile bir üniversite şiarıyla yola çıkan iktidar, gençlerimizi yalnızca işsiz, umutsuz, çaresiz değil aynı zamanda yersiz ve yurtsuz bırakmıştır.

Çünkü, AKP, on dört yıllık iktidarı boyunca yurt sorununa siyasal ve ideolojik hesaplarla yaklaşmıştır. Üstelik, rant odaklı bütün inşaat projelerine destek veren Hükûmet 'Rant yoksa inşaat yok.' mantığıyla yurt yapmak yerine öğrencilerimize; öğrencilerimizi bugün adını bile ağızlarına almaktan korktukları, gazetelerine, şirketlerine kayyum atadıkları cemaatin yurtlarına mahkûm etmişlerdir. Çok değil bundan üç-beş yıl önce, ülkemizin geleceği olan gençlerimizi emanet edip iş birliği yaptıklarınıza bugün FETÖ diye saldırıyorsunuz. Bildiğiniz yanıldığınıza yetmiyor. AKP iktidarı, belediyelerinin ve kamu kurumlarının kaynaklarını 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarının odağındaki TÜRGEV'de ya da namı diğer 'GÖTÜRGEV'e seferber ederek yurt sorununu çözmeye çalışmaktadır. (CHP sıralarından alkışlar)

Rakamlarla, ülkemizdeki yurt sorununa baktığımızda 2002'de 6 öğrenciye 1 yurt yatağı düşerken 2015'te 12 öğrenciye 1 yurt yatağı düşmektedir. Sayın Bakanın komisyonda verdiği istatistiklerden çıkardım bu sonuçları. Yurtlarda kalan 450 bin öğrencimizden sadece bin öğrenci arasından 2 öğrenciye yurtta ücretsiz kalma hakkı verilmektedir.

Yine dikkat çekici bir istatistik; Sayın Bakan kendisi söyledi, diyor ki: '2015-2016 öğretim yılında İstanbul'da bize başvuran, yurt talebinde bulunan öğrencilerin sadece taleplerinin yüzde 54'ünü karşılayabildik.' Yine, 2008 yılında Tunceli'de bir üniversite kurdunuz. Bugün Tunceli'de yurt kapasitesi 1.500'e bile yetişmiyor.

Sayın Bakan, bu öğrenciler acaba nerede barınacaklar, nerede konaklayacaklar? Üniversiteyi kazanan gençlerimizi sokakta mı yatıracağız yoksa cemaat ve tarikat yurtlarının kucağına mı teslim edeceğiz? Bunun cevabını öğrenmek istiyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

Diğer bir taraftan, azınlıkta olan şanslı bir grup var, öğrenci grubu var; bunlar da yurtlarda barınıyorlar ama kötü koşullarda konaklıyorlar.

ORHAN KIRCALI (Samsun) - İnsaf! İnsaf!

ONURSAL ADIGÜZEL (Devamla) - Öyle ki, Sayın Bakan komisyonda yine 1 ve 3 kişilik odalardan bahsetti. Ben de kendisine Kredi ve Yurtlar Kurumu yurtları içindeki nitelik farkını ve adaletsizliği hatırlatmak istiyorum. 10 kişiye kadar uzanan odaların olduğu yurtlarımız var, bunları da lütfen göz ardı etmesin.

Geçen hafta, Antalya'da, KYK'ye bağlı Akdeniz Kız Öğrenci Yurdunda sadece olumsuz koşulları protesto ettikleri için... Nasıl protesto ediyorlar biliyor musunuz? Çatal ve kaşıklarla yemekhanede masalara vuruyorlar. 8 öğrencimiz yurttan uzaklaştırılmıştır.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Darbeci onlar, darbeci!

ONURSAL ADIGÜZEL (Devamla) - Peki, neden uzaklaştırılmıştır? Çünkü, tahammülsüzlük her şeyin önüne geçmiştir. Bu 8 kadın öğrencimizin 2'si ekonomik koşulları yeterli olmadığı için bugün eğitimine devam edemiyor.

Sayın Bakanı burada yakalamışken sorayım. O öğrencilerden biri bana bir mektup yazdı -sorunlarını dile getirmiş- diyor ki: 'Odaların, banyoların bakımsızlığı, odalarda görülen böcekler, ranzalarda korkuluk bulunmaması, yemek fiyatlarındaki artış ve en içler acısı olanı bence, içeriye su dhil, dışarıdan hiçbir yiyecek, içecek sokulamaması. Sayın Bakanım, bunlar öğrenci, müşteri değil, öğrenci bunlar, sularını tabii ki dışarıdan alabilecekler. (CHP sıralarından alkışlar)

Bununla birlikte, günlük 9 TL'lik bir yemek yardımı var. Ben merak ediyorum, bir üniversite öğrencisi nasıl sabah, öğle ve akşam öğünlerini 9 liraya karşılayacak? Eğer Sayın Bakanımızın bununla ilgili bizim bilmediğimiz özel bir formülü varsa bize söylesin, hatta biz de öğrenci ailelerine ve öğrenci arkadaşlarımıza iletelim ama sanırım, kendisi hiç Kredi Yurtlar Kurumu yurdunda kalmamış ama çocukları vardır, bir gencin 9 liraya doymayacağını çok iyi bilir diye düşünüyorum.

ORHAN KIRCALI (Samsun) - Şahsileştirmeden konuş ya.

ONURSAL ADIGÜZEL (Devamla) - Diğer taraftan, sayın milletvekilleri, sürekli övünüyorlar, 'YURTKUR burslarını, öğrenim kredilerini artırdık.' Sanki bu kredileri karşılıksız veriyorlar. Hlbuki, mevcut satın alma koşullarını araştırdığımızda kredilerin ne kadar yetersiz olduğunu hep birlikte göreceğiz. Eğer öyle olmasaydı, her yıl onlarca üniversite öğrencisi inşaatlarda çalışırken, mevsimlik işçi olarak çalışırken ölmezlerdi. Bu da Hükûmetin en büyük ayıbıdır. (CHP sıralarından alkışlar)

62
Diğer taraftan, iktidarın her ile bir üniversite yapma, her ilçeye fakülte ya da yüksekokul yapma projesiyle diplomalı işsizlerin sayısı her gün biraz daha artıyor. Her 4 işsizden 1'i üniversite mezunu.

HASAN BASRİ KURT (Samsun) - Kapatalım o zaman üniversiteleri.

ONURSAL ADIGÜZEL (Devamla) - Bu durum da öğrencileri işsizlik ve borç kaygısıyla baş başa bırakıyor.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; üniversiteyi ve üniversite gençliğini ideolojik hesaplara alet eden iktidarın yeterli sayıda öğrenci yurdu yapmamış olması kaynak yetersizliğinden değildir. Örneğin, KYK yurtlarında kalan öğrenciler, 'kültür buluşmaları' adı altında, gerici, siyasal İslamcı bazı yandaş isimlerin konferanslarına maruz bırakılmaktadır. Sadece yandaş isimlerin bu konferanslara davet edilmesi bile bize konferansların asıl amacını göstermektedir.

NAZIM MAVİŞ (Sinop) - Gericiliğin ölçüsü ne?

ONURSAL ADIGÜZEL (Devamla) - Soruyorum Sayın Bakan: Öte yandan, Artvin'de direnen zihniyeti hepiniz hep birlikte 'terörist' ilan ettiniz. Peki, gazetecileri tehdit eden, gazete basan Bakan Yardımcınızı, bilmiyorum, siz mi seçtiniz, yoksa -arka sırada oturuyor, hemen arkanızda- kendisi mi atandı yanınıza? (CHP sıralarından alkışlar) AKP iktidarının gençlere örnek seçtiği kişi bu mudur? Bizim gençlere örnek gösterdiklerimiz yasakçılığa ve baskıya karşı özgürlükleri savunanlar…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ONURSAL ADIGÜZEL (Devamla) - …şiddete mizahla cevap verenler…

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Adıgüzel.

ONURSAL ADIGÜZEL (Devamla) - …biber gazına kitapla cevap veren gençlerdir.

Buradan Gezi Parkı'nda yitirdiğimiz gençlerimizi de saygıyla anıyorum. (CHP sıralarından 'Bravo' sesleri, alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Bizim her gencimiz, her yaşta, her işi yapmaya muktedirdir Allah'ın izniyle.

NAZIM MAVİŞ (Sinop) - Hangi Türkiye'de yaşıyorsun, hangi Türkiye'de?

BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına dördüncü konuşmacı Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu.

NAZIM MAVİŞ (Sinop) - Hiç yurt gezmemiş ki arkadaşımız, birkaç tane KYK yurdu gezse görecek.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Kuşoğlu. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı, Kamu İhale Kurumu bütçeleri üzerinde söz aldım ama ilgili Bakanı, Sayın Maliye Bakanını göremiyorum. Ama ben sizlere hitap edeceğim, Hükûmeti temsilen de Gençlik ve Spor Bakanımız burada.

MUSA ÇAM (İzmir) - Çağatay Bey yeter, hepsine yeter.

BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - Yeter değil mi Gençlik ve Spor Bakanımız?

MUSA ÇAM (Ankara) - Gençlik Spor Bakanlığı yeter, hepsine yeter.

BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, önce, Maliye Bakanlığıyla ilgili, Gelir İdaresi Başkanlığıyla ilgili olarak konuşmak istiyorum ama ondan önce nasıl bir ekonomik ortamda vergi almaya çalıştığımızı izah etmeye çalışayım.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Sayın Bakanımız burada efendim.

BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - Hoş geldi Sayın Bakan, teşekkür ediyorum.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Bakan fotoselli, bahsedince geliyor.

BAŞKAN - Sayın Kuşoğlu, buyurun.

BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - Şimdi, vergi vatandaştan alınır, özel sektörden alınır. Özel sektörün ve vatandaşın güçlü olması gerekir dolayısıyla, vergi verecek gücünün olması gerekir. Bir mukayese yapmak istiyorum müsaadenizle: 2002 yılında -2002 yılını, biliyorsunuz, Hükûmetimiz çok kullanıyor- vatandaşın ve özel sektörün borcu ne kadar biliyor musunuz? 2002 yılında toplam olarak vatandaşın ve özel sektörün borcu 94,4 milyar lira. Bunun 87,8'i özel sektör şirketlerine ait, 6,6'sı da hane halkına ait; 94,4. Peki, 2015'e geldiğimizde bu 94 milyar liralık borç, özel sektörün borcu ne olmuş, biliyor musunuz? 10 kat artmamış, 20 kat artmış, 1 trilyon 820 milyar lira olmuş 2015'te. On üç yılda 20 kat! Yani vatandaşın bankalara olan kredi borçları 94 milyar liradan 1 trilyon 840 milyar liraya çıkmış.

Şimdi, böyle bir ortamda özel sektörün, vatandaşın vergi verebilmesi mümkün olabilir mi arkadaşlar? Böyle bir ekonomik ortamda vergi almak mümkün olabilir mi, vergi vermek mümkün olabilir mi? Bu kadar borç, bu kadar insafsız bir borç olur mu?

Daha önce, 2002 yılında kamuya yüklenilen ekonomide, borçlar alındı, getirildi, vatandaşın, özel sektörün sırtına yüklendi bu dönemde. Tabii ki Maliye Bakanlığının böyle bir dönemde adil bir vergi alması, adil olması, vergi alabilmesi de mümkün değil ve Maliye Bakanlığı da vergi alamıyor.

Nasıl alamıyor? Bakın bu yılki vergilere, gelir vergisi 98-99 milyar lira. Maliye

63
Bakanlığı diyor ki: '2016'da toplam 460 milyar liralık vergi alacağım.' Ama alacağı vergilerin 98'i gelir vergisi, 36,8'i kurumlar vergisi, geri kalanı dhilde alınan KDV, ÖTV -116 milyar- vesaire, tümü dolaylı vergi. Bu 98 milyar liralık gelir vergisinin de beyana dayanan kısmı 5 milyar lirayı geçmiyor. Aslında, kurumlar vergisi ve gelir vergisini toplarsak, beyana dayanan doğrudan vergiler olarak aslında 40 milyar liranın üzerinde bir vergi gerçek anlamda alınmıyor. Yani şu Maliye Bakanlığı, Gelir İdaresi Başkanlığı birlikte 40 milyar liralık bir vergi için uğraşıyor.

Geri kalan ne? Geri kalan, 1 liraya alınan, 1,5 liraya alınan petrolün, doğal gazın, elektriğin vatandaşa 3'e, 5'e satılmasıdır. Buna da 'vergi' diyoruz. Böyle bir şey yok arkadaşlar, dünyada yok. Vatandaşa, aldığınız petrolü, doğal gazı, elektriği pahalı pahalı satacaksınız, adına da 'vergi' diyeceksiniz. Böyle bir şey yok, bütün dünyada yok. Sayın Maliye Bakanı diyor ki bugünkü bir demecinde: 'Üç yıl üst üste zarar edeni inceletirim.' Sayın Bakanım, gel sen bir şirket kur, bakalım yapabilecek misin. Üç sene üst üste nasıl kr edilebilir? Şöyle bir ortamda, bu ortamda, bu kadar borcun olduğu, borçluluğun, bu kadar sıkıntının olduğu bir ortamda sürekli olarak kr edecek şirketler. Bakın, kurumlar vergisiyle ilgili 700 bine yakın şirket var, ilk bin şirket kurumlar vergisinin yarısından fazlasını ödüyor, bin şirket, geri kalanı yüzde 40'ını aşağı yukarı ödüyor. Böyle bir ortamdayız, Türkiye'nin durumu bu ve kurumlar vergisi tahsilatı geçen sene de düştü, bu sene de büyük ihtimalle olmayacak ve ben Maliye Bakanımıza ısrarla bir soru sordum 'Maliye Bakanlığının alacağı ne kadardır?' diye. Sayın Bakan ısrarlarım sonucu yazıyla bir cevap verdi, '84 milyar liralık alacağımız var.' diyor, hakikaten cevap da böyle. Şimdi, Sayın Bakan, siz Maliye Bakanlığı kökenlisiniz, Maliye Bakanlığında bürokrat olarak '84 milyar lira alacağımız var.' diye bir cevap verseydiniz size o dönemler de bakanlar şöyle hani o meşhur bir atış var ya, şöyle atarlardı. 84 milyar lira hangi tarih itibarıyla var, gecikme zammı vesaire üzerinde asli, ferî nedir, bunları cevaplamadan buraya yazılır mı?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Detayını isteseydiniz.

BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - Neyse, 84 milyar lira alacak var. Bakın, biraz önce söyledim, dolaylı vergilerin toplamı -yılda alınan- 40 milyar lira civarında. 84 milyar lira büyük para, bir de buna Sosyal Güvenlik Kurumunun alacağını ekleyin -ki o da 74 milyar lira yıl sonu itibarıyla- 150 milyar liranın üzerinde. Aslında 200 milyar liraya yaklaşıyor gecikme zamlarını koyduğumuz zaman, Maliye Bakanlığının ilavelerini, 200 milyar liraya yakın, çok büyük bir meblağ bu. 460 milyar liralık vergi hedefleyeceksiniz, 200 milyar lira alacağınız olacak. Dolaylı değil, doğrudan vergilerle ilgili alacağınız da aslında yılda 40-50 milyar lirayı geçmeyecek, siz 200 milyar lira için, tahsilat için önemli değil diyeceksiniz, olur mu böyle bir şey? Yani, bu kadar sıkıntılı bir dönemdeyiz. Maliye Bakanlığının durumu, bu anlamda ekonominin durumu çok kötü olduğu için gerçekten kötü değerli arkadaşlarım.

Şimdi, her zaman söylendi, çok girmeyeceğim, bir 'bütçe hakkı' kavramı var. 'Bütçe hakkı' kavramı ve demokrasi, biliyorsunuz, vergiye dayanır; verginin kanunla korunup kanunla kaldırılmasına dayanır; bu prensibe dayanır. Demokrasi ve vergi iç içedir bu anlamda. Maliye bakanlıkları da bu nedenle demokrasinin aslında bekçisidir, devletin bekçisidir; devletin devamlılığını sağlayan kuruluşlardır, bakanlıklardır maliye bakanlıkları. Hep söylerim, maliye bakanlığı devletten önce kurulur, kurulması gerekir. Devlettir maliye bakanlığı, maliye bakanlığı o devletin varlığını göstermesi gereken bakanlıktır. Ciddi olması gereken, kanunlara, hukuka uygun olması gereken, öyle çalışması gereken bir bakanlıktır, ağırlığını hissettirmesi gereken bir bakanlık ama Maliye Bakanlığının tavırları, maalesef, değerli arkadaşlarım, o devlet ciddiyetini maalesef göstermiyor, büyük sıkıntılar var. Biz muhalefet olarak eleştiriyoruz, iktidardaki milletvekili arkadaşlarım da 'Bir şeyler yapılıyor ama bir şeyler eksik.' diyorlar. Evet, eksiklik, bu devlet nosyonunun olmaması. Neden? Çünkü Maliye Bakanlığının bu seneki bütçesi nedir, biliyor musunuz? 156 milyar lira, 156 milyar lira. Gelir İdaresinin bütçesi de zaten ayrı yer alıyor. Maliye Bakanlığı çalışanlarının sayısına bakarsanız, aslında bütçesinin 5 milyar lirayı geçmemesi lazım, 5 milyar lirayı geçmemesi lazım. 156 milyar lira bütçe var. Neden var? Çünkü o aktarmaları, ödenek aktarmalarını, yedek ödenek vesaire, bunları istismar etmek için var. Bu, her sene söylediğimiz, eleştirdiğimiz konuyla ilgili, evet, yedek ödenek için bir miktar ayrılacak, 5018'e göre bu yüzde 2, ödenek üstü harcamalarla ilgili olarak bir yetkisi olacak ama 5 milyar lira bütçesi olması gereken bir Maliye Bakanlığının 156 milyar lira bütçesi olması, bunu istediği gibi kullanması, buraya, buradakilere Maliye Bakanlığının saygısızlığıdır. Bu yetkiyi bizim vermememiz lazım. Biraz sonra maddelere geçeceğiz. 6'ncı maddede bu konular… Maliye Bakanlığına bu kadar harcama yetkisi verilmez değerli arkadaşlar. Bu, yasama organının, Türkiye Büyük Millet Meclisinin, halkın yetkisidir; bu yetkiyi, bu sorumluluğu Maliye Bakanlığına vermememiz lazım, istismar ediliyor her sene. Şimdi, bu kadar istismar edilen bir bütçe sonrası bir bütçe disiplininden, mali disiplinden bahsetmek mümkün müdür? Değil tabii, yok zaten aslında mali disiplin, bütçe disiplini aslında gerçekte yok çünkü böyle bir durum var, istismar söz konusu. Oradaki bütçe açığının uluslararası

64
karşılaştırmaları falan hiçbir şey ifade etmiyor, hiçbir anlamı yok.

Değerli arkadaşlarım, dünya yeni bir döneme giriyor. Bu dönemde bizim bütçemizle beraber ekonomi politikalarımızın da maliye politikalarımızın da farklılaşması lazım, farklı bir anlayışla ortaya çıkması lazım. Var mı böyle bir şey? Bu değişen -ki kendileri de telaffuz ediyorlar- böyle bir ortamda hiçbir farklılık göremiyoruz. Geçen yılların bütçeleri enflasyon oranında artırılıyor o kadar, hiçbir değişiklik yok. Bu sene turizmde bir balon patlaması var, ekonomiyle ilgili büyük sıkıntılar var, Türkiye savaşın eşiğine gelmiş, güvenlikle ilgili bir yığın konu var. Hani, bütçelerde çok önemli farklılıklar var mı? Yok. Bütçeye bunların intikal etmediğini, intikal ettirilmediğini görüyorsunuz. Hlbuki, bu yeni dönemle beraber yeni ekonomi ve maliye politikalarının çok net olarak gösterilmesi lazım.

Bizim, dünyada rekabet edebildiğimiz bir firmamız var mı? Türk Hava Yolları var şu anda bildiğimiz. Zarar etse de -ki zarar ediyor, iyi çalıştırılmıyor- buna rağmen kamu destekli olduğu için Türk Hava Yolları bir anonim şirket olarak dünyada en fazla rekabet edebilen firmamızdır.

VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) - Zarar etmedi ama. Kr açıkladı, zarar etmedi.

BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - Bizim, Türk Hava Yolları gibi firmalara ihtiyacımız var. Böyle kamu destekli, doğrudan doğruya… Bakın, KİT demiyorum, yeni KİT'ler ihdas etmeye gerek yok ama bu yeni ekonomik anlayış içerisinde kamu destekli şirketlere, uluslararası alanda rekabet edebilen şirketlere ihtiyaç var. Hani, bu Çin füzeleriyle ilgili olarak, Çin'den alacağımız füzelerle ilgili olarak Çinliler teknoloji transferine izin vermedi vesaire büyük bir skandalla en sonunda NATO'nun baskısıyla, Amerika'nın baskısıyla vazgeçtik ya, alamadık ya bu Çin savunma füzelerini. Mesela, o konu bir şirket vasıtasıyla olsaydı, burada HAVELSAN, ROKETSAN veya ASELSAN gibi savunma sanayisindeki şirketler vasıtasıyla olsaydı bu kadar baskı görülmez, bu kadar sıkıntıya girilmezdi. Doğrudan doğruya devletlerin devreye girmesi işte bu yanlışlıkları getiriyor. Çin füzeleri konusunda da büyük bir sorun, sıkıntı yaşadık maalesef. Bugün kamu bankaları olmasa çok daha büyük sıkıntılar yaşarız. Şu anda onlar, o cumhuriyetin Türkiye İş Bankası, daha geçmişten gelen Ziraat Bankası, Halk Bankası gibi kuruluşlar emniyet supablarımız oldu ekonomimiz için. Bunları unutmamamız lazım, yeni bir ekonomi anlayışıyla ortaya çıkmamız lazım.

Şimdi, Sayın Maliye Bakanı sunumunda şöyle diyor, eğitime ayrılan bütçeyi çok övüyor, diyor ki: 'Biz bu sene eğitime çok büyük bütçe ayırdık.' Evet, Millî Eğitim bütçesi 76 milyar lira arkadaşlar. Millî Eğitime büyük bir bütçe ayrıldı ama Millî Eğitime bütçenin yüzde 100'ünü ayırsanız bu mantaliteyle, bu anlamda adam yetiştiremeyen bir eğitim sistemiyle hiçbir şey yapmış olamayız. (CHP sıralarından alkışlar) Bütün bütçeyi ayırsak ne anlam ifade eder Allah aşkına? Bütün bütçeyi ayırsak, çıkıp Maliye Bakanımızın ya da Millî Eğitim Bakanımız 'Biz PISA testinde ilk sıralarda yer alıyoruz artık, sonda değiliz.' diyebiliyor mu? Yok. O zaman ayır da, ayır bu kadar para… Ayrıca, Millî Eğitim bütçesi 76 milyar, faize ayrılan pay 56 milyar lira. Haftada 1 milyar liradan fazla faize para ödüyoruz. Millî Eğitime 76 ayırmışız, faiz bütçemiz 56 milyar, ki daha da fazla olacaktır, büyük ihtimalle 58 olacak. Merkezî yönetim bütçesinden 2016 için yatırımlara ne kadar pay ayırmışız biliyor musunuz? 50 milyar pay ayırmışız; faize 56 milyar, yatırımlara 50 milyar. Ondan sonra da bu bütçeyle övünüyoruz; efendim, güzel bir bütçeymiş. Neresi güzel, vatandaşımız takdir etsin bakalım: Yatırımlar 50, faiz bütçesi 56, Millî Eğitim 76.

MEHMET ALTAY (Uşak) - Daha önceki yüzde 2'ydi.

BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - Mesela, daha önce, 2002 yılında bile Millî Eğitim bütçesi içerisinde yatırımlara ayrılan pay yüzde 22, bu sene yatırımlara ayrılan pay yüzde 12. 2002 gibi kriz yılında bile -cumhuriyet tarihinin en dip yaptığı yıldır- yüzde 22, şimdi yüzde 12. Bakın, o yılda bile eğitim bütçesine, eğitim yatırımlarına daha fazla pay ayırmışız.

ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) - 100 binin üzerinde derslik yaptık.

BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, tabii, öğretmen ve öğrenci sayısı artarsa Millî Eğitim bütçesi artacaktır, normal ama Millî Eğitim yatırımlarına ayrılan pay azalıyor değerli arkadaşlar.

Sosyal güvenlik konusu son yıllarda fazla konuşulmuyor sanki sosyal güvenlikle ilgili olarak bir reform yapılmış gibi.

Arkadaşlar, sosyal güvenlik reformu olmadı, yürümüyor. Bu sene Sosyal Güvenlik Kurumuna bütçeden transfer edilecek pay nedir, biliyor musunuz? 102 milyar lira. 11 milyar gösteriyor, 11 milyar ve Maliye Bakanlığı bunun lafını etmiyor, karşı çıkmıyor. 102 milyar transfer edilecek Sosyal Güvenlik Kurumuna. Hemen açın, bakın, 102 milyar lira. Çok artmış, anormal bir şey.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Gümüşhane) - Sosyal devleti büyütüyoruz.

BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - Kayıt dışılık, her sene Maliye Bakanlığı kayıt dışılıkla mücadele eder. Hepsi de fos çıktı. Kayıt dışılık olduğu sürece, ortak bir veri tabanı olmadığı sürece Gelir İdaresinin, Sosyal Güvenlik Kurumunun ve Ticaret Sicilin -Ticaret Sicilini de buna dhil etmek lazım- kamuya ait ortak bir veri tabanı olmadıktan sonra kayıt

65
dışılıkla mücadele edilmez, her sene söylüyorum.

Gübre ve yemle ilgili olarak bundan bir ay önce Maliye Bakanlığı, Hükûmet bir tasarı getirdi, gerekçe, gübre ve yemde üreticiyi desteklemek. 'Ya, üreticiyi nasıl destekliyorsunuz hem ithalatta sıfırlıyorsunuz KDV'yi hem üretimde?' dedik. Nitekim, Ocakta fiyatlar düştü, şimdi tekrar yükseldi ve buna Maliye Bakanlığı 'Evet' diyebiliyor değerli arkadaşlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - Söyleyeceğim çok şey vardı. Bir gün, bir fırsat bulur, bunları söylerim.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kuşoğlu.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun son konuşmacısı Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer.

Buyurun Sayın Çakırözer. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Özelleştirme İdaresi bütçesine ilişkin partimizin görüşlerini ortaya koymak için Cumhuriyet Halk Partisi adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bütçeye ilişkin görüşlerim öncesinde bir hususu dikkatinize sunmak isterim: Değerli arkadaşlar, hukuk devleti, düşünce özgürlüğü, halkın haber alma özgürlüğü iktidarıyla muhalefetiyle hepimizin üzerine titremesi gereken ilkelerdir. Basın bir ayna gibidir, biz neysek onu gösterir; iyiysek iyi, eksiksek eksik. Nasıl ki aynaya bakarak görünüşümüze, kıyafetimize çekidüzen verme imknımız varsa eleştirebilen hür bir basın sayesinde de hem birbirimizle ilişkiler hem dış dünyayla ilişkilerimizde Türkiye'yi evrensel demokrasi standartlarına ulaştırma fırsatına sahip oluruz. Gazetelere, televizyonlara 'Bizi eleştiriyorlar, yaptığımız yanlışları ortaya koyuyorlar.' diye el koymak, kapatmak, yayınlarını izlenemez hle getirmek aynadaki hlimizden memnun değiliz diye aynayı kırmaktan farksızdır. Türkiye'de gün geçmiyor ki bir medya kuruluşuna kayyum atanmasın, yayını durdurulmasın, gazeteciler işsiz kalmasın. Bunlar, hukuk devletiyle, evrensel hak ve özgürlük standartlarıyla bağdaşmayan uygulamalardır. Bizi, içeride demokrasiden, toplumsal barıştan uzaklaştırırken dışarıda da ülkemizin itibarını daha da azaltmaktadır.

Değerli arkadaşlar, hukuk devletinde hiç kimse yargılamadan muaf değildir, bu bir bürokrat da olabilir, bakan da olabilir, başbakan da olabilir, gazeteci ya da iş insanı da olabilir. Ancak iddiaya konu soruşturma ya da yargılamanın siyasetin etkisinde olmadan, yargının tarafsızlığına ve bağımsızlığına gölge düşmeden yapılması esastır. Maalesef ülkemizde gerek gazeteciler ve basın kuruluşları gerekse ülkemizin önde gelen girişimcilerine ve siyasetçilerine yönelik yargı süreçleri aynı yakın geçmişte olduğu gibi bugün de siyasi öç alma duygusuyla yürütülmekte.

Değerli arkadaşlar, siyasetin hukuka buluşmasının bedelini, yargı bağımsızlığıyla oynanmasının bedelini Türkiye yakın geçmişimizde çok acılar çekerek ödedi. Her dönemin mağdurları oldu, kimi çektiklerine dayanamadı, hayatını kaybetti, kimi yaşadığı işkencelerin acısını on yıllarca yüreğince taşıdı, kimi hak mağduriyetine uğradı, kimi itibarsızlaştırıldı. İşte darbelerin mağdurları, işte 28 Şubat sürecinin mağdurları, işte son dönemin kumpas davaları Ergenekon, Balyoz, Oda TV davalarının, KCK davalarının mağdurları. Bu mağdurların bir kısmı bugün bu sıralarda oturuyor, birbirimizle her gün selam alıp veriyoruz, geçmişin hatalarını tekrarlamamız gerektiğini birbirimize hep söylüyoruz. Bu yüzden, hukuku siyasete alet etmekten, yeni mağduriyetler, mazlumlar yaratmaktan hepimizin özenle kaçınması gerekir. Yapmamız gereken şey belli, el birliğiyle ülkemizi Atatürk'ün bize gösterdiği çağdaş medeniyet seviyesine, hukuk devletine, özgürlükçü, çoğulcu demokrasiye ulaştırmaktır. (CHP sıralarından 'Bravo' sesleri, alkışlar)

Değerli arkadaşlarım, on yıllardır özelleştirmeleri tartışıyoruz, özelleştirmeleri kalkınmak için yani sanayinin payının artacağı ve ekonomimizin daha iyi ve rekabetçi olacağı, istihdamın artacağı, hizmet kalitesinin artacağı varsayımıyla getirdik ve uygulamaya koyduk. Peki, sanayinin payı arttı mı? Bakıyoruz, şu anda en büyük sorunumuz sanayinin payının giderek düşmesi. Bunu ortadan kaldırmanın yollarını arıyoruz ama bir yandan bunu yaparken bir yandan da hl en ilkel hliyle özelleştirmeler gündemde tutuluyor yani kamu malının yağmalanarak, değerinin altında satılarak iktidar destekçilerinin zengin edilmesi ve tabii ki emekçilerin kapının önüne konması politikalarının devamı isteniyor. Oysa, son krizlerle birlikte bütün dünya kamunun ekonomide payının olmasının bir güvence olduğunu fark etti, buna göre hareket etmeye başladı ve kamunun özellikle stratejik sektörlerde teşvikini mümkün olduğunca artırma çalışmalarına başladı. Peki, hep dünyayı örnek aldığını söyleyen Hükûmetimiz niçin bu konuda da dünyayı örnek almıyor da satıp savan özelleştirme modeliyle hareket etmeye çalışıyor? Özelleştirmenin amacı, sizin düşündüğünüz gibi her şeyi satıp savıp oradan gelen parayı da harcamak değildir. İşte, bu kuralsızlık, kayırmacılık ve yağma ekonomimizdeki ciddi çarpıklıkların, sosyal adaletsizliklerin ana sebeplerindendir.

Değerli arkadaşlarım, biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu bakışa yani ekonomide en

66
stratejik kurumlarımızın iki yıllık krlarına, arsa paralarına denk gelen rakamlarla el değiştirmesine karşıyız. Biz hesapsız kitapsız, halkın yararına olmayan özelleştirmelere karşıyız ama sizler yine de programınıza koymuşsunuz, 2016 hedefinizi 10 milyar lira olarak açıklıyorsunuz ancak size sormak isterim, dünyada durgunluğun devam ettiği, yatırımcıların güvenli liman arayışına girdiği, Türkiye'nin risk priminin yükseldiği 2016'da bu hedefi nasıl yakalayacaksınız? Neye güvenerek 10 milyar liralık özelleştirme yapacağınızı öngörüyorsunuz.

Değerli arkadaşlarım, bugün Türkiye'de 'özelleştirme' dendiği an yüreği ağzına gelen yüz binlerce ailemiz var; özellikle de geçimini pancardan, şekerden sağlayan yurttaşlarımız, çünkü şeker fabrikalarının özelleştirilmesi uzun süredir Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarlarının gündeminde, memleketim Eskişehir dhil. Anadolu'nun dört bir yanında 25 şeker fabrikası her an satılabilir durumda bekletiliyor. Hükûmet çok istekli, her yıl konu gündeme geliyor, yeni yeni takvimler açıklanıyor.

Bu özelleştirmeler olduğunda ne olacak? Bugüne kadar ne yapıldıysa o olacak. Sadece krlı olan 5-6 fabrika çalıştırılacak, geri kalanlar ise kapatılacak. Yani bugüne kadar kimseye muhtaç olmadan ekmek parasını çıkaran yüz binlerce şekerpancarı üreticisi, fabrikalarda çalışan işçiler devlet eliyle işsizliğe, açlığa mahkûm edilecek. Tüm dünya tarımını, çiftçisini korumak için her türlü önlemi alırken, biz çiftçilerimizin ana geçim kaynaklarından birini yok edeceğiz. Buna, en basit deyimiyle devlet eliyle yoksullaştırma, işsizleştirme denir arkadaşlar. Bu yüzden şeker fabrikalarının özelleştirilmesine, Anadolu insanımızla birlikte 'dur' diyoruz.

Değerli arkadaşlarım, Türkiye'nin gündeminde özelleştirmeler kadar tartışılması gereken bir başka önemli tehdit daha var, o da kamu-özel iş birliği projeleri. Kamuya ciddi maliyetler getiren bu sistemin şeffaf bir şekilde uygulanması ve çok dikkatli bir şekilde hesabının kitabının yapılması uyarısını sadece biz değil, bizzat Kalkınma Bakanlığı yapıyor. Biz ne zaman soru sorsak, 'Kamunun cebinden tek kuruş çıkmadan yapıyoruz projeleri.' diyorsunuz ama, işte, Kalkınma Bakanlığı bunun böyle olmadığını net bir şekilde söylüyor. Bu projeler nedeniyle kamunun garanti, borç üstlenimi gibi oluşacak birikmiş yükümlülüklerinin çok iyi analiz edilmesi gerekir uyarısını yapıyor.

Bu ne demektir? Kamu bu projeler nedeniyle zarara uğrayabilir, krize girebilir, hesabınızı iyi yapın demektir. Nasıl bir kriz riski olduğunu göstermek için tek bir rakam vereceğim.

Yıllardır şehir hastanelerinin maliyetlerini ve kamunun ne kadarlık bir rakamı şehir hastanelerine kira olarak vereceğini soruyoruz, anlaşmaların detaylarını soruyoruz, bugüne kadar sağlıklı bir yanıt alamadık, ama yine Kalkınma Bakanlığından öğreniyoruz ki sadece şehir hastaneleri için kamu 27 milyar dolar kira ödeyecek, üstelik bu rakam kurdaki yükselişler nedeniyle daha şimdiden artmaya başladı bile. Hükûmeti ve iktidar partisindeki değerli arkadaşlarımı uyarmak istiyorum, bugün büyük bir heyecanla başlattığınız bu projeler, iyi hesap kitap yapılmaması nedeniyle çocuklarımızın geleceğini ipotek altına alacaktır.

Değerli arkadaşlarım, bütün bu olumsuz gidiş içinde aslında güzel şeyler de olmuyor mu? Oluyor elbette. Mesela petrol fiyatları küresel olarak düşüşte. Türkiye'de temel hayat standartlarımızı belirleyen şey petrol fiyatı, buna bağlı olarak da benzin fiyatı. Bundan tabii ki büyük memnuniyet duymamız lazım çünkü bütçemizin kaderini aslında ağırlıklı olarak benzinin fiyatı belirliyor. Yıllardır vergi tabanını genişletme çalışmalarını raporlarda sabit hedef olarak koruyan Hükûmet, benzin pompalarını ise birer vergi istasyonuna çevirmiş durumda.

Enerji Piyasası Düzenleme Kurulunun ocak ayı verilerine bakarak söylüyorum, 95 oktan benzinin 1 litre fiyatı 94 kuruş ama sizler, bizler bunu 4 lira 25 kuruştan alabiliyoruz. Niye? Çünkü üzerinde tam 2 lira 83 kuruş vergi var. Benzinin kendi fiyatından 3 kat fazla vergi alınıyor yurttaşlardan. Ne kadar zahmetsiz değil mi? Kayıt dışını önlemek, vergiyi tabana yaymak, kurumlar vergisinin artmasını sağlayacak yeni yatırımları kazandırmak yerine vatandaşın benzine, iletişime ödediği vergileri artırmak çok daha kolay çünkü. Bu yola hem vatandaşın sırtından misliyle vergi alıyorsunuz hem de kendi deyiminizle, faiz lobisini korkutmamış oluyorsunuz.

Değerli arkadaşlarım, benzindeki vergiyi mali disiplin için asla düşürmeyen Hükûmetimiz iş ranta vergi koymaya gelince nedense bir hayli ürkek. Baksanıza, iki seçim geçti, koca bir yıl geçti 'Rant vergisi getireceğiz.' söylemleri uygulamaya gelince hep ertelendi. Şimdi, mart hedefi konmuş durumda. Bizler de 21 Marta kadar getirileceği sözü verilen rant vergisi sürecini yakından takip edeceğiz. Bakalım, vatandaşın, emekçinin asgari ücretinden alınan gelir vergisinde, benzinden, iletişimden alınan vergilerde olduğu gibi panter mi olacaksınız yoksa süt dökmüş kedi gibi sessiz sedasız rant vergisini yeni bir bilinmez tarihe erteleyeceksiniz, hep birlikte göreceğiz.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

67
BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Böylelikle, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına yapılan konuşmalar da tamamlanmış oldu.

Birleşime on beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 17.09

DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 17.26

BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI

KTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), Özcan PURÇU (İzmir)

----- 0 -----

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 54'üncü Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

2016 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı'nın Dokuzuncu Tur görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon? Burada.

Hükûmet? Burada.

Şimdi, Milliyetçi Hareket Partisinin grup konuşmalarını dinleyeceğiz.

İlk konuşmacı, Denizli Milletvekili Emin Haluk Ayhan.

Buyurun Sayın Ayhan. (MHP sıralarından alkışlar)

Süreniz on beş dakika.

MHP GRUBU ADINA EMİN HALUK AYHAN (Denizli) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 2016 yılı, Ekonomi Bakanlığı bütçesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisinin görüşlerini ifade etmek üzere söz aldım. Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, bütçeyle ilgili, Bakanlığı tenkit ederken Sayın Bakanı tenkit etmekten ziyade, genelde AKP'nin dış ticaret politikalarıyla ilgili bir şeyler ifade etmeye çalışacağım. Çünkü, bu bütçeyi Sayın Bakan kucağında buldu. Bu nedenle, değerlendirmemizi, daha çok, on üç yıllık AKP iktidarı açısından yapacağız.

Dış ticarette son on dört aydır yaşanan gelişmeler ancak kriz yaşayan ekonomilerde ortaya çıkacak cinstendir; bunu hem dış ticaret hem de cari açık için söyleyebiliriz. Hangi ülkede böyle gelişmeler olsa, yaşansa idare açısından çok ciddi sonuçlar doğurur. Doğurdu da. Sayın Bakan, zatıaliniz Bakan oldunuz. Ekonomi politikaları açısından ise son derece köklü ve radikal tedbirlerin alınması gerekir. İşte, bu yapılmadı henüz. Bunu sizden bekliyoruz; nasıl yapacağınızı henüz, daha anlayabilmiş değiliz.

AKP'nin seçtiği yol gelişmeleri inkr ve örtbas etmek olmuştur. Hepimizin bildiği gibi, görüştüğümüz bütçeye esas teşkil eden Orta Vadeli Program'da, bize göre, önce belgede sahtecilik yapılmıştır. Ülke ekonomisinin düştüğü durum kişi başına millî gelirde gizlenmiştir, daha sonra ortaya konulmuştur. 1 Kasım seçimlerinden üç ay sonra, revize edilmiş ekonomik gerçekler kabul edilmek zorunda kalınmıştır.

2023 hedeflerine ulaşılması konusunda Hükûmetin havlu attığını görüyoruz. İşsizliğin önümüzdeki üç yıl boyunca çift haneli olacağını; ihracatın altı sene sonra 500 milyar dolara ulaşması şöyle dursun, 2011 yılında hedeflenen 200 milyar dolar seviyesine üç yıl sonra yaklaşılamayacağını; dolar bazında millî gelirin, 2 trilyona çıkmak şöyle dursun, 720 milyar dolara gerileyeceğini; fert başına gelirin 9.200 dolara düştüğünü, hatta Suriye'den gelenleri hesap ederseniz 8 bin doların da altına düştüğünü çok net ifade etmek mümkün. Nihayet, bu bütçe… AKP Hükûmeti tarafından bu gerçekler kabul edildi ve tescil edildi.

Sayın Bakan, temsil ettiğiniz konunun çalışma alanında, Anayasa'da yer alan bir husus. Dış ticaret, gerçekten, Anayasa'da yer alan bir husus, özel önemi var. Bu nedenle, çok ciddi incelenmesi lazım. Sadece ihracatın değil, aynı zamanda ithalatın da incelenmesi lazım. Sizden önceki bakanlara söyledim, bir defa daha söylüyorum: Bu Bakanlığın oluşumunda ve adında bir arıza var. Adı fiyakalı, sıkıntı yok, adı var sadece; gelin, şu işi düzeltin, gümrüğü de bu işle bir bağlamaya çalışalım.

Bir diğer olay, Sayın Bakan, dış ticarete Bakanlık yaramadı. 2012 yılından bu yana yani son dört yılda siz üçüncü Bakansınız. Birini saat lobisi götürdü, diğer ikisi 'faiz' diye diye gitti. Siz uyanık davrandınız, 'faiz' demiyorsunuz, onu görüyorum. Cumhurbaşkanına takılmıyorsunuz, faizden uzak duruyorsunuz. İhracat deseniz, zaten o tarihten bu tarihe tepetaklak. TİM Başkanının ihracatı her ay açıklayacak hli kalmadı. 'Yazılı açıklayacağım.' dedi, öyle gidiyor. 164 merkezde 250 temsilci olması lazım, şimdi 150'ye yakın kadro boş. Biz burada destekledik bu kadrolar çıkarken. Tayine gönderilecek kişilerde problem var Başbakanlıkta. Burada bir Sayın Müsteşar da var, o da biliyor. Cumhurbaşkanı ve Başbakanlık arasında bir sıkıntı olduğu kamuoyunda konuşuluyor. 15 iç denetçi kadronuz var, 1 tanesini kullanıyorsunuz. Ancak, bu dönemde cari açığın yüzde 15'ini kapama görevi Reza Zarrab tarafından üstlenilince Bakanlıktaki bürokratik kademelere gerek kalmadı.

68
Bakan yardımcısı olabilir diye düşündüm, çekindim de söylemeye fakat Fatih Bey'i siz atadıktan sonra, ne yaptım, biraz memnun oldum. Becerikli biriydi, belki cari açığın tamamını kapatabilirdi, ona göre bir şey yapılabilirdi.

Şimdi, 2009 yılında TİM'e ilişkin kanun çıktı, 2014 yılında TOBB'a bağlı Dış Ekonomik İlişkiler Kurulunu kanırta kanırta kapattınız. Ne yaptınız? Hl meydanda, adı aynı ama aynı işleri görüyor mu bakalım. Proje yok, yayınlar bir önceki DEİK dönemine ait. Dahası, iş konseylerinde -bir bakayım dedim- ABD İş Konseyinde neler yapmış, baktım: En son Konsey haberi, Türk Hava Yollarının San Francisco uçuşunu başlatacağına ilişkin Nisan 2015 tarihli Şimdi, Türkiye-ABD İş Konseyi denince aklıma 'Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı' geliyor. Bununla ilgili çalışmanız var mı yok mu, bilmiyorum, kamuoyunda bilinen bir şey yok. Sağ olsun, Abdullah Köten bir çalışma yaptı da Türkiye'nin elinde bir malzeme oldu.

Şimdi, DEİK, Cumhurbaşkanlığı makamının gezilerinin koordinatörü olarak çalışmaya başladı gibi bir şey var. Şimdi, Kanada İş Konseyinin 'Yeni Gelişmeler.' başlığında ülke bülteni var, bültenin kaynağı Bakanlığınız. Şimdi, bu yeniden yapılanmayı da -Amerika'ya benzer- Cumhurbaşkanlığında yapmaya başlıyorsunuz. O zaman bu Ekonomik ve Sosyal Konseyi niye kurdunuz? Onu da merak ediyorum.

Sayın Bakan, 2009 yılının ilk çeyreğinde TİM'in açıkladığı ihracat beklenti anketinde tanıtım sorunu yüzde 16 gözüküyor; altı yılda 14 tanıtım grubu kurulmuş, tanıtım sorunu hl yüzde 15 düzeyinde. Niye kurduk? O da anlaşılır gibi değil.

Şimdi, 2006 yılında çıkardığınız Markalaşma ve Türk Kalite Tebliği'niz var, onun da içinde tanıtım desteklemesi var. Plan ve Bütçe Komisyonunda desteklediğiniz 175 firmadan bahsetmişsiniz fakat 10 tane dünya markası olacaktı, yok böyle baktığınız zaman. Bunlar varsa lütfen açıklayın.

Şimdi, bunların dışında, dış ticarette, siyasette TİM diyor ki: 200 tane sorunumuz var. Eğer 200 tane sorunu hlen size -dış ticarette- TİM söylüyorsa o zaman hiçbir şeyi on üç senede çözmemişsiniz demektir.

Siyasette gündem oluşturabilirsiniz, her gün gazetelerin orta sayfasında sivil toplum örgütleriyle de çıkarsınız, gündemi de değiştirirsiniz, dış ticarette gündem yaratırsınız ama sonuçlar -sürdürülebilir- ihracatta ve dış ticarette ekonomiye müspet yansımadığı zaman bu işin gündem yaratmaktan geçmediğini görürsünüz.

Sayın Bakan, sonuçta rakamlar size 'Yanlış gündem oluşturdunuz.' der, 'Sorunlar eksik.' der, 'Eksik tespit ettiniz.' der, 'Göremediniz.' der, 'Koyduğunuz hedefler gerçekleşmedi.' der, 'Dünyayı iyi takip edemediniz.' der, 'Komşularınızla iyi geçinin.' der, ''Hedeflere ulaşmak için kim, ne yapacak?' sorularını cevaplamadınız' der, 'Boşuna para ve zaman harcadınız.' der. Nitekim ha bire proje tanıtılıyor, açıklanıyor, hedef açıklanıyor ama netice yok.

Şimdi, bütün bunlara baktığımız zaman, sahte rekorlarla avunmanın bir anlamı yok. Kronik problemler aynı, hiç değişmemiş, devam ediyor. AKP'de dış ticaret bozuldu. İthalatı, emin olun, Zafer Çağlayan hepinizden iyi anlatıyordu. Ama, ben ona 'Devlet işi ciddiyet ister.' dedim, üç gün sonra gitti, bu kürsüden söyledim. Şimdi, bakın, sizden önceki Bakana da aynı şeyleri söyledim, benzer şeyleri söyledim. Bakın, şimdi, öyle bir hl oldu ki… Dış ticaret önemli bir hldir. Sayın Bakana, sizden öncekine de söyledim, o da faiz diye takıldı, dış ticaretin sorunlarından çok, faize takıldı, Cumhurbaşkanına takıldı. Nitekim ihracatın, ithalatın hli de meydanda.

Şimdi, AKP geldiğinden beri 1,4 trilyon dolar ihracat var, 2,3 trilyon dolar da ithalat var, aradaki fark 800 milyar dolar, küsuratı da var. Türkiye'nin 720 milyar dolar bir senelik millî geliri, artıda da bir yıllık ihracatınız 140 milyar dolar, 120'sini de bu karşılıyor. Neresi dış ticaretin iyi? Neresinin dış ticaretin iyi olduğunu söylüyorsunuz? '2015'te cari açık, dış ticaret açığı azalıyor.' diye çok sevinemiyoruz, siz sevinirsiniz. 'Enerji dışı cari açık' diye burada Sayın Babacan yattı kalktı, onu söyledi. Bakın, size samimi olarak bir şey söylüyorum: Enerji fiyatları -varili- 130 dolardan 30 dolara düştü, siz cari açığı kapatamadınız, petrolü bedava verseler, üstüne de size para verseler, bu cari açığı siz kapatamayacaksınız; iş böyle. (MHP sıralarından alkışlar) Patinaj yaptırıyorsunuz ihracata. Demir çelik ihracatı düştü, sektör rezil kepaze oldu, tarım ürünleri ihracatı düştü, tekstil düştü, kimya sanayi düştü, makine imalat sanayi düştü, otomobil sektörü ihracatı düştü, hepsi düştü bunların. Şimdi, bütün bunlara baktığımız zaman dış ticaretin çok sıkıntılı olduğunu görüyoruz.

Tabii ki siz haklısınız. Nerede haklısınız? Diyorsunuz ki: 'Kurdan dolayı, pariteden dolayı bizim kaybımız var, 12 milyar dolar.' Öyle değil mi kabaca? Ama 2002 yılında 1 dolar 89,89 euroydu, şimdi, 2012'de 1 dolar 1,60 euro oldu, o zaman hiç bu kurdan falan kazandık demiyordunuz.

EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Onu siz söylüyordunuz.

EMİN HALUK AYHAN (Devamla) - Yo, hayır, biz bir şey demedik o zaman, siz söylediniz.

EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Gerçi siz yoktunuz o zaman.

EMİN HALUK AYHAN (Devamla) - Sayın Bakan, bakın ben sizi hedef almadım doğrudan. Siz böyle şeyden zevk almaya başlıyorsunuz. Dış ticaretin hli rezil, hakikaten rezil. Yani, şimdi, üretim ve ihracat için ithalat bağımlılığı artmış. Yüksek faiz düşük kur, öldürmüş. 2015 yılında kurlar yükselince ithalat ve girdi maliyetleri artmış, yüzde 30

69
devalüasyona rağmen ithalat ve girdi maliyetleri sıkıntılı, dhilde işleme rezil bir vaziyette. Üretebilmek için, ihracat yapabilmek için dışa bağımlısınız. Bu GİTES projesinden kaç tane sektörü kurtardınız? Nereden bakarsanız bakın, on üç yıl içinde bazı sektörlerde yüzde 70'e ulaştı dhilde işlemeniz. Bu, ihracattaki payı yüzde 45, ithalattaki payı yüzde 13. Hl saklıyor, bürokratlar da saklıyor, bizim atadığımız insanlar bizden saklıyor bu rakamları.

Şimdi, bakın, ithalatın ihracat içindeki payı yüzde 67, ana metal sanayisinde 60, temel eczacılıkta 59, ulaşımda 47 ve devam edip gidiyor.

Şimdi, bütün bunlara baktığımız zaman, problemin komşularla da olan kısmını değerlendirdiğinizde sıkıntı.

Müteahhitlik hizmetlerine bakıyoruz, '2013 yılında 417 proje var.' diyorsunuz, 2015 yılında 177'ye düşmüş. 2015 yılında projelerin bedeli 2013 yılına göre yüzde 33 düşmüş. Şimdi, bunun neresi iyi Allah'ınızı severseniz? İlk on bir ayda, aylık dönemde yüzde 70 oranında azalmış müteahhitlik firmalarının aldığı şeyler.

Şimdi, Sayın Bakan, teşvikte bölgesel hedefler tutturulamamış. 2015'te verilen teşvik belgelerinin yüzde 77'si 1, 2, 3'üncü bölgelere verilmiş. Nihat Bey bile o kadar gayret etmesine rağmen Denizli'yi teşvik bölgesinde kurtaramadı ya. Verimsiz bir iş. Şimdi, belge kapsamında sabit yatırımların yüzde 60'ı 1, 2, 3'üncü bölgelerde; yatırımlarda yaratılan istihdamın yüzde 67'si 1, 2, 3'üncü bölgelerde; 4, 5, 6'ncı bölgelerde yatırımın falan özendirildiği yok; onlar hikye, nereye bakarsanız.

Şimdi, bakın, 2016 vizyonunu koymuşsunuz oraya; ihracat için koyduklarınızın 2016'ya faydası olmaz, ithalatta zaten bir şey koymamışsınız, özel sektör yatırımları için aldığınız müteahhitlikte de doğru dürüst bir şey yok. 1,7 bütçem var, 1,4'ü cari transfere gidiyor, harcama başlangıç ödeneğinin yüzde 26 üzerinde. 2016 bütçe teklifi geçen senenin, 2015 harcamasının yüzde 10 altında. Tasarruf yapıyorsunuz, neye yaptığınızı bilmiyorsunuz. Böyle de bir şey var.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Davutoğlu'yla arasında, ilk kez rakama döktü; döviz rezervi ve faiz. Sizin adınız 'Ekonomi', bu işler farklı ama sizin bileceğiniz iş olabilir. Bununla bir ilgilenin, burada sıkıntı var, hakikaten sıkıntı var.

'Yabancı sermaye 165 getirdik.' diyorsunuz, 65 milyar kr transferi var yani aşağı yukarı yüzde 40 kr transferi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

EMİN HALUK AYHAN (Devamla) - Dünyanın neresinde görülmüş şey bu? 100 milyar dolar getiriyorsunuz, 40 milyar dolar götürüyorsunuz.

BAŞKAN - Sayın Ayhan, teşekkür ederim.

EMİN HALUK AYHAN (Devamla) - Ben bütçenin hayırlı olmasını diliyorum.

Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına şimdi de Kocaeli Milletvekili Sayın Saffet Sancaklı konuşacak. (MHP sıralarından alkışlar)

Süreniz on beş dakika.

MHP GRUBU ADINA SAFFET SANCAKLI (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Spor Bakanlığı bütçesi hakkında grubumuz adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Öte yandan, televizyonları başında bizi izleyen büyük Türk milletine de saygılarımı sunuyorum.

Bugün, Türk sporunun geldiği nokta hakkında size biraz bilgi vermek istiyorum. Ancak, sadece eleştiri değil, eleştirilerimizden sonra da neler yapabileceğimizi de anlatacağım. Konuşmamı üç ana başlıkta topladım: Birincisi, on dört yılda Türk sporunun geldiği nokta; ikincisi, bu duruma gelirken bazı örnekler vereceğim, bu örnekleri de hepimiz biliyoruz; üçüncü olarak da, son olarak da Türk sporu ve Türk gençliği için neler yapabileceğimiz noktasında bazı tavsiyelerimiz ve önerilerimiz olacak.

Buraya her gelen AKP'li milletvekili arkadaşımız 2012 ile 2015 arasını anlatıyorlar. Tabii ki AKP'nin de yapmış olduğu çok iyi şeyler var, bunları anlatmakta da haklısınız. Ancak, eleştiri yapılırken de her şeyin doğru olmadığını, eleştiri yapılırken de bu eleştirileri görüp önlemlerini de almamız gerekiyor.

Şimdi, ben sizlere 2002 ile 2015 arasında Türk sporunun nereden nereye geldiği hakkında biraz bahsetmek istiyorum. Hepinizin bildiği gibi, Galatasaray 2000 senesinde -2002'den önce oluyor bu- UEFA Kupası'nı aldı, ardından Süper Kupa'yı aldı. 2002 yılında Millî Takımımız dünya 3'üncüsü oldu Japonya ve Kore'de yapılan Dünya Kupası'nda. Peki, 2002 yılında Millî Takımımız dünya 3'üncüsü olmuş da 2015 yılında Millî Takımımızın dünyadaki sıralaması, futboldaki sıralaması 53'üncü arkadaşlar. Bu sene kazandığımız bir iki maçtan sonra bir daha sıralama geldi ama 2015 yılında 53'üncü sıradaydı.

Hatırlarsınız, bizim 12 dev adamımız vardı 2002'den önce, şarkılar bestelenirdi kendilerine 'Hu ha dev adam' diye, onları gören var mı aranızda acaba bu on yıldır? Millî Takımımız vardı bizim, 'Filenin Sultanları.'

70
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - 2010'da dünya ikincisi oldu basketbol takımı, onu da söyle Kaptan.

BAŞKAN - Sayın Sancaklı, buyurun, siz devam edin.

SAFFET SANCAKLI (Devamla) - Dünya ikincisi olsak da o atmosfer kayboldu, ben biraz sporun ruhunu anlatmak istiyorum. Her şey tesislerle, inşaatlarla olmuyor, biraz sporun ruhundan bahsedeceğim, sonra da kendi fikirlerimi, önerilerimi söyleyeceğim.

'Filenin Sultanları' vardı, peşlerinden gidiyorduk, maçlarını zor bekliyorduk; 'Filenin Sultanları'nın atmosferi de bitti. Çeşitli spor dallarında dünya ve olimpiyat şampiyonlarımız vardı bizim, bir tanesi de kardeşimiz, AKP'den Milletvekili olan Hamza Yerlikaya gibi, Haldun Alagaşlar gibi; hiç öyle bir atmosfer var mı, peşinden gittiğimiz, takip ettiğimiz kimse kaldı mı?

Türkiye, AKP döneminde tarihinin, dünya tarihinin en büyük doping skandallarıyla karşılaştı ve dünyaya rezil etti bizi. 2012 Londra Olimpiyatları'nda Aslı diye bir kızımız vardı, şampiyon oldu, dopingden madalyasını aldılar, ikinci olana birinciliği verdiler; bugün haberlerde seyrettik, kızımızın adı da Gamze Bulut, o da dopingli çıkmış, artık doping, Türkiye'de tur bindirmeye başlamış. Daha sonra, Uluslararası Atletizm Federasyonunda bugünkü kızımız hariç, dopingden ceza almış 32 atletimiz var. Bu, dünya tarihinde hiçbir ülkede olmamış bir olaydır.

Sonra ne yaptık biz? Gittik, Afrika'dan atletler transfer ettik, Türk vatandaşı yaptık ve yarıştırdık bunları. İşte, sporun ruhundan bahsedeceğim derken, Sayın Bakan, Afrika'dan atletler getirildiğinde, 'Türk Millî Takımı' adı altında yarıştırılırken 78 milyonluk Türkiye'de bulunan sporcunun, binlerce, on binlerce atletin yüreği sızladı o zaman. Yurt dışından birileri getirtildi, Türk forması giydirildi ama bizim çocuklarımız televizyondan izledi onları. Varsın şampiyon olmasınlar ama Türklerin Türk Millî Takımı formasını giymesi gerekiyor. (MHP sıralarından alkışlar)

2002-2015 yılları arasında ciddi manada sporcu ölümleri arttı. Sporda şiddet tavan yaptı. Daha birkaç ay önce Fenerbahçe otobüsü kurşunlandı ve Fenerbahçeli oyuncular ve kafilede bulunan yöneticiler ölümden kıl payı kurtuldu.

TAHSİN TARHAN (Kocaeli) - Dosya açılmadı Hocam, daha açılmadı.

SAFFET SANCAKLI (Devamla) - Ben unutmuş olabilirim. Acaba, bu failler yakalandı mı, bu olay aydınlandı mı, kamuoyuyla paylaşıldı mı arkadaşlar? Ben böyle bir şey duymadım. O failleri bir an önce bulun ve açıklayın bu bir terör olayı mıdır, bir taraftar olayı mıdır ya da başka bir şey midir, provokasyon mudur. Koca Türkiye Cumhuriyeti, ormandan ateş edilen küçücük bir bölgeden adamlar kaçıyor, gidiyor ve bulunamıyor. Lütfen, bunu bir an önce bulun.

Tabii, yine çok övündüğünüz 2002-2015 yılları arasında ismi 'seçim' olan ancak siyasi iradeyle gelen Türk Futbol Federasyonu seçimleri var. 2002'den beri gelen Futbol Federasyonu Başkanlarının şöyle bir öz geçmişine bakın, futbol geçmişlerine, ehliyetlerine bakın, ne bildiklerine bakın, futbol geçmişlerine bakın büyük bir hayal kırıklığı yaşadığımızı göreceksiniz. Peki, Futbol Federasyonu Başkanını öyle seçelim. Son on beş yıldır Futbol Federasyonunun Yönetim Kurullarında -ortalama tahmin ediyorum bir yirmişer kişi var bir yönetim kurulunda- acaba kaç tane millî sporcu var, aralarında kaç tane millî futbolcu var? Bu kadar bilmez adamın, ehil olmayan adamın Türk futbolunu getirdiği nokta şu anda bu arkadaşlar.

Tabii, biraz da seçim bölgem Kocaeli'den bahsedeceğim. Spor şehriydi Kocaeli biliyorsunuz. 2002 ile 2015 arasında Kocaeli Büyükşehir Belediyesi iktidar partisinin, 12 tane ilçesi var hepsi iktidar partisinin, 7 tane milletvekili var, her dönemde bakanı var ve tek başına iktidar. Kocaeli'de, hepinizin bildiği gibi, benim de daha önce onurla oynadığım, gururla formasını taşıdığım, gol kralı olduğum Kocaelispor vardı. Kocaelispor şu anda bölgesel amatör ligde, bal liginde oynuyor arkadaşlar. 2002'den önce gene ben oradaydım, Nasaş Erkek Basket Takımı vardı, Birinci Lig'de mücadele ediyordu. Brisa Bayan Basketbol Takımı aynı şekilde Birinci Lig'deydi. SEKA Kğıtspor Bayan Voleybol Takımı, o da Birinci Lig'deydi. Kocaeli Bisiklet Takımı Türkiye'nin en başarılı takımlarından birisiydi. Hepinizin bildiği Kırkpınar Güreşleri Edirne'de yapılıyor, çok uzun yıllar başpehlivanlar hep Kocaeli'den çıktı. İşte hatırlarız, Ahmet Taşçı'lar, Sezginler, Eyüp Ünlü'ler. Sayın Bakan, bu saydığım takımlar ve bu sporcular nerede şimdi? Bunların yerine neden başkaları yetişmedi? Çok övündüğünüz 2002-2015 arasındaki yıllarda Kocaelispor'un ve Kocaeli'deki sporun bulunduğu durum şu… Bugün Google yazın, aynen şu şekilde deyin ki: 'Dünyada iki denizi olan, gölü olan ve dağı olan şehir hangisidir?' 'Dünyada', Türkiye'de değil, Kocaeli çıkıyor. Yani hem iklim şartları hem doğa şartlarından olimpiyatlar yapabilirsiniz, hem yaz olimpiyatları hem kış olimpiyatları ve her türlü etkinliği yapabilirsiniz. Ama bu zihniyet, bu arkadaşlarımızın bu zihniyeti, o bölgede maalesef buna müsaade etmedi.

Tabii, biraz da bu atamaları ve bu bakan seçilirkenki uygulamaları da biraz eleştireceğim. Sayın Bakan, -sakın üstünüze alınmayın- şahsınızla ilgili en ufak eksi bir

71
yönünüz yok, bilakis de çok başarılı bir bürokrat olduğunuza da biliyorum. Dedenizin de burada Meclis Başkanlığı yaptığını biliyorum, amcanızın da çok değerli bir bürokrat olduğunu biliyorum. Ama bundan önceki Spor Bakanı, bir önceki Spor Bakanı Suat Kılıç Bey. Suat Kılıç Bey, görevi çok başarılı bir Meclis muhabiriydi Spor Bakanı yapıldı. Daha sonraki Bakan, şimdiki Sayın Bakanımız Çağatay Bey de bürokrasiden gelen, Başbakanlık Özel Kalem Müdürlüğüne kadar yükselmiş değerli bir bürokrat. Ama işte işin içine spor girdiği zaman, spor konuştuğumuz zaman bunların hepsi geri planda kalıyor arkadaşlar.

Tabii, bir de Türk futboluyla ilgili bir iki bir şey daha söyleyeyim. Arkadaşlarımdan bir üçer dakika istedim ama kimse tabii vakit bulamadı bana vermek için. Türk Futbol Federasyonunda Yıldırım Demirören Bey var, bir de Kulüpler Birliği Başkanı Göksel Gümüşdağ Bey, ikisi Türk futbolunu yönetiyor. Yıldırım Bey, Beşiktaş Kulübünü 16 milyon borçla alıp 325 milyon dolar borçla bırakan, Beşiktaş Kulübünü iflas noktasına getiren bir Başkan. Kulübü bıraktı, hemen ödüllendirildi, Türk Futbol Federasyonu Başkanı oldu. Göksel Gümüşdağ -ben tanıyorum kendisini- çok eski Kulüpler Birliği Başkanı ve perde arkasındaki isim. Futbol bilgin ne, futbol geçmişin ne? Sen ne biliyorsun da neyi yöneteceksin? Onun için, bir an önce, Sayın Bakanım, Türk Futbol Federasyonunu olağanüstü genel kurula çağırmamız gerekiyor. Buradan, daha önce millî takımlarda oynamış, herkesin kabul ettiği, hiçbir siyasi görüşe bağlı olmayan efsane bir ismi gelin Futbol Federasyonu başkanı yapalım; dünyanın bildiği, Avrupa'nın bildiği birini Futbol Federasyonu başkanı yapalım, ondan sonra da Türk futboluna da yeni bir moral olsun, yeni bir motivasyon olsun ve bir...

VELİ AĞBABA (Malatya) - Hakan Şükür olmaz, paralel!

SAFFET SANCAKLI (Devamla) - ...moral olsun.

Şimdi, tabii, futbolu kurtarma projesi adı altında...

VELİ AĞBABA (Malatya) - Üçgen var, paralel var...

SAFFET SANCAKLI (Devamla) - Dur Abi, vaktim kalmadı.

Türk futbolunu kurtarma projesi adı altında 14 tane yabancı transferine müsaade ettiniz Sayın Bakanım. Bu 14'ün 11'i de ilk 11'de oynuyor. Peki, 11 kişi ilk 11'de oynarsa Türk futboluna futbolcu nasıl yetişecek, biz Millî Takım'a nasıl oyuncu bulacağız? Geçen gün gazetede okuyorum, Fenerbahçe'nin santraforu Brezilyalı Fernandao Türk vatandaşı yapılıp Türk Millî Takımı'nda oynayacakmış.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Yakışır! Ne yapalım?

SAFFET SANCAKLI (Devamla) - O zaman biz Millî Takım'a nasıl oyuncu yetiştireceğiz, nereden bulacağız?

Şimdi, AKP Hükûmeti geldiğinden beri birçok tesisleşme yapıldı, görüyorum ben onu ama sadece tesisleşme yaparak, sporu ruhundan uzaklaştırırsanız olmaz arkadaşlar. Bizim, mutlaka spor ruhunu yakalamamız gerekiyor.

Maçlardan önce -o kadar çok yabancı var ki- İstiklal Marşı okunuyor, 22 kişiden 4 kişi okuyor.

VELİ AĞBABA (Malatya) - 4'ü de bilmiyor!

SAFFET SANCAKLI (Devamla) - Arkadaşlar, gülüyoruz da içimiz sızlamıyor mu bizim ya? Bizim İstiklal Marşı'mız orada okunmuyorsa öyle bir şey olur mu? Arkadaşlar, hepimizin içi sızlıyor.

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Onlar için sorun yok!

SAFFET SANCAKLI (Devamla) - 'Türk futbolcusu çok pahalı, maliyetleri düşürmek için yaptık.' O zaman, Millî Eğitimi kapatırsanız hiçbir problem olmaz. Bunu da kabul etmiyorum.

Şimdi, 1930'lu yılların başında, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk -savaştan çıkmış ülke, gençlik yok olmuş, sayı çok az, bitkin bir vaziyetteyiz- diyor ki: 'Bu olimpiyatları bulan adamı, tekrar başlatan adamı

-tabii, olimpiyatların tarihi çok eski ama 1800'lü yılların sonlarında, 'Fransız Baron Pierre de Coubertin' diye bir adam, okuyorum yanlış söylemeyeyim diye- onu çağırtıyor Türkiye'ye, adam gelmiyor, diyor ki: 'Hazineden verin parayı, gelsin.' Adama hazineden o zamanki işte olmayan paradan para veriyorlar, adam Türkiye'ye geliyor. Mustafa Kemal Atatürk diyor ki: 'Bu gençliğin önünü açacak bir şey yap bize, bir program yap.' Adamın ilk yaptığı şey, bugünkü Hollanda sınırları kadar arazinin tapusunu Gençlik ve Spor Müdürlüğüne devrettiriyor.

TAHSİN TARHAN (Kocaeli) - Sattılar bunlar da Hocam.

SAFFET SANCAKLI (Devamla) - Ha, tabii ki, bu son yıllarda o arazilerin bir kısmı TOKİ'ye gitti ama Atatürk'ün düşüncesine ve öngörüsüne bakın.

HASAN BASRİ KURT (Samsun) - Nerede o arazi? O arazi nerede?

SAFFET SANCAKLI (Devamla) - Ve şimdi kullandığımız gençlik spor yasasının da ilk temeli o zaman atılıyor. Daha sonra, Atatürk öğretmenleri topluyor çünkü adamın yaptığı programda Millî Eğitimle beraber Spor Müdürlüğü -o zaman bakanlık yok- beraber çalışacaklar. Atatürk öğretmenleri topluyor, diyor ki: 'Öğretmenlerim, sizden gürbüz,

72
kuvvetli, yeni yetişmiş evlatlar istiyorum, gençler istiyorum.' o zaman da dönüyor, diyor ki: 'Ey, öğretmenler, yeni nesil sizin eseriniz olacaktır.' Tabii, Atatürk gibi bir adamın bu kadar öngörüsü varken, sporun ruhuna bu kadar girmişken o zaman bizim de günümüzde bazı şeyler yapmamız gerekiyor.

Vaktim de azalıyor, bir iki önerim var, hemen onları da şey yapayım, değinemedim bazı şeylere. Olimpiyatlar var, 2016 Rio Olimpiyatları. Yasa'ya göre de deniyor ki: 'Olimpiyatların olduğu sene altı ay içerisinde bütün federasyon seçimlerinin yapılma zorunluluğu var.' Gelin, daha önce yaptığınız gibi, 'yandaş', 'akraba', 'o onun yeğeni', 'bu bunun dayısı', 'o onun amcası' şeklinde değil de Peygamber Efendimiz'in dediği gibi işi ehline verelim. Gelin, önümüzde bir fırsat var bu 2016'da. Federasyon başkanlarını seçerken öyle bir seçelim ki işi ehline verelim, yönetimlerini yaparken öyle yapalım, Futbol Federasyonu Başkanlığına getirin bir efsane ismi koyalım, altına 7, 8 tane daha o efsane isimlerden koyalım; Türk futboluna bir moral gelsin, yeni bir motivasyon olsun. Yoksa sadece bina yaparak, sadece tesis yaparak olmaz. Kim bir çivi çakıyorsa bu ülke için Allah ondan razı olsun. Ama, doğru yapana 'Doğru yaptı.' diyeceğiz ama eksik yapana, hata yapana da 'Hata yaptı.' diyeceğiz.

Bir on son sayfa daha vardı, Sayın Bakan size sataşacaktım ama vaktim kalmadı, inşallah, başka bir zamana…

BAŞKAN - Sayın Bakanla onun sohbetini yaparsınız Sayın Sancaklı.

SAFFET SANCAKLI (Devamla) - Öyle yaparız.

Ben beni dinlediğiniz için teşekkür ederim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SAFFET SANCAKLI (Devamla) - Bütçe hayırlı olsun. Bütçe çok önemli ama sporun ruhu her şeyden önemli.

Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Çok teşekkür ederiz Sayın Sancaklı.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına beşinci konuşmacı olarak Samsun Milletvekili Erhan Usta konuşacak.

Buyurun Sayın Usta. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA ERHAN USTA (Samsun) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri, televizyonları başında bizi izleyen yüce Türk milleti; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Ben, Maliye Bakanlığı ve Gelir İdaresi Başkanlığı bütçesi üzerinde konuşacağım. Konuşmamda esas itibarıyla -biraz geriye de giderek analiz yapacağım- üç konuyu işlemeye çalışacağım. Türkiye'de enflasyon ve kamu maliyesi artı bir miktar da dış dengeden bahsedeceğim.

Şimdi, biliyorsunuz, Aralık 1999'da 57'nci Hükûmet döneminde Türkiye bir program başlattı. Bu programın esas itibarıyla iki adı vardı, yaygın kullanılan adlarından bir tanesi 'dezenflasyon programı'ydı çünkü biz 2000 yılında -1999 yılında bürokraside olan bütün arkadaşlarımız için geçerli- bir kısım raporlarımızı yazarken hep şöyle başlardık cümleye: 'Çeyrek asırdır devam eden kronik yüksek enflasyon.' diye. Şimdi, bugün enflasyon yüzde 10'un altında, fakat, tabii, Türkiye buralara nasıl geldi ona bir miktar bakmamız gerekiyor.

Size birkaç rakam vereceğim, şu andaki seri 1983'e kadar gittiği için ben de 1983'e kadar gideceğim. 1983-1999 döneminde ortalama enflasyon -kullandığım bütün rakamlar arkadaşlar, TÜFE on iki aylık enflasyon rakamıdır- yüzde 66,5. Bakın, Türkiye'nin 1999 yılına kadar on yedi yıl ortalaması yüzde 66,5 enflasyonda. 1990-1999'u alırsak, onun içindeki on yılı, yüzde 78,8. Bir program başlatılıyor 1999'da -adını az önce bahsettiğim gibi- dezenflasyon programı diye bir program başlatılıyor. Bu programda ciddi işler yapılıyor -birazdan onun detaylarını da söyleyeceğim- ve bu programın sonrasında 2002 yılına gelindiğinde enflasyon yüzde 29,7'ye iniyor. Hedef kaç, 2002 hedefi? Yüzde 35. Belki de tarihinde ilk kez Türkiye hedefin altında bir enflasyon gerçekleştiriyor.

Evet, bugün bakınca yüzde 29,7 yüksek gelebilir ama yüzde 29,7'yi nereden aldığımıza dikkat etmek lazım. Yani, Türkiye, yirmi beş yıldır Türkiye'nin her şeyini tahrip eden bir enflasyon sürecinden sonra 2002 yılında yüzde 29,7'ye getiriyor enflasyonu. Bu, hatta 1983'te başlayan serinin -az önce seriden bahsettim- en düşük enflasyon rakamıdır yüzde 29,7.

Şimdi, dolayısıyla iktidar grubundan arkadaşlarımız böyle yeri geldikçe eleştirirler ya '2002'de şöyleydi, böyleydi…' 2002'teki hükûmet 69,7'yle aldığı enflasyonu 29,7'ye düşürmüştür ama bundan daha önemlisi enflasyonun ondan sonrasında düşmesini sağlayacak bir süreç başlatmıştır, onun bütün yapısal tedbirlerini almıştır; Merkez Bankası bağımsızlığından, örtük enflasyon hedeflemesinden, kamu maliyesinin sıkılaştırılmasından -ki birazdan anlatacağım- yapısal reformlarından bütün tedbirlerini almıştır. Aynı trend bu Hükûmetle de devam etmiş olsaydı enflasyon çok hızlı bir şekilde tek haneli basamaklara bir iki yılda inecekti. Eğer bir miktar bana güveniniz varsa yani bundan emin olur.

Şimdi, bu programı, işin diğer bir yanı da bu programı, program iyi bir programdı,

73
hani böyle IMF falan filan diyoruz da bu programı da daha sonra gelen Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmeti de beş buçuk yıl boyunca devam ettirmiştir. Kötü mü yapmıştır? İyi yapmıştır, memleketin hayrına bir şey yapmıştır ama tabii, bunu, IMF'yle bir program yaptığını, IMF'yle programı yürüttüğünü, IMF'den de yardım aldığını da unutmamak lazım. Dolayısıyla bir anakronizm hatasına düşmemek lazım. Bugün 'yüzde 8,10'luk enflasyon' derken sanki Türkiye böyle hep 8'den 10'dan gelmiştir diye bir anakronizm hatasına düşmemek lazım, geçmişe teşekkür etmek lazım, geçmişte yapılanlara, bugünkü enflasyon için.

Mesela, ben, size şunu söylemeyeceğim: Efendim, işte Erbakan Hükûmeti döneminde -nihayetinde Adalet ve Kalkınma Partisi nüvesini oradan alıyor- enflasyonu 1995 yılında yüzde 76'yla aldı, 1996'da yüzde 79,8'e yükseltti, 1997'de yüzde 99'a yükseltti tekrar demeyeceğim. Bakın, 1990 hedefinden sonra yüzde 80 ve yüzde 100'dür. Şimdi, böyle küçük siyasetler yapmamak lazım. Enflasyon meselesine -Bugün de bir sürü konuşma oldu. Hakikaten çok çirkin oluyor, böyle işte 'Şöyleydi de böyleydi.' filan- biraz yapısal bakmakta fayda var. Hatta ben şunu da yapmayacağım: İşte, efendim, bugün Avrupa Birliğinde en son şubat ayı enflasyon yüzde 0,3 geldi. Bugün dünyada gelişmiş ülkeler kısmında enflasyon negatif neredeyse. Ama bizim için bir gösterge midir? Değildir arkadaşlar. Biz gelişmekte olan ülkelerin enflasyonuna bakacağız çünkü enflasyon sepetlerimiz farklı. Oralarda yüzde 4'lük, 5'lik enflasyonlar var veya 3'lük 4'lük, ülkesine göre değişiyor yani teknik olarak doğru, düzgün, dürüst analizler yapmakta fayda var diye düşünüyorum.

Şimdi, diğer bir konu, Türkiye'nin başarılı olduğu bir konu: Türkiye dezenflasyon sürecinde özetle başarılı olmuştur ve bu süreci Milliyetçi Hareket Partisinin de koalisyon ortağı olduğu 57'nci Hükûmet başlatmıştır, yapısal tedbirlerini almıştır, altyapısını güçlü kurmuştur, ondan sonraki gelen hükûmetler de devam ettirmiştir. Ha, yüzde 5 enflasyon hedefimiz var şimdi. Yani en son 8,8'ken yüzde 5 enflasyon hedefinin çok uzağındayız. Şu anda 5'e göre 8,8 enflasyon başarılı mıdır? Başarılı değildir. Yani enflasyonu yüzde 5'lere mutlaka getirmemiz lazım çünkü bütün ekonomik ajanlar sizin hedefinize göre tedbirlerini alıyorlar.

Şimdi diğer bir husus kamu maliyesi hususu. Türkiye kamu maliyesinde de başarı göstermiştir özet itibarıyla, birazdan detaylarını vereceğim.

Yine, o programın az önce dezenflasyon programı dediğim programın bir adı da 'kamu açıklarını düşürme' programıydı. 1990'lı yıllar boyunca kamu açıkları hep millî gelire oranla yüzde 10'larda seyretti. Ve yüksek, çok ciddi kamu açıkları oldu. Arkadaşların bahsettiği gibi verginin önemli bir kısmı kamu faiz ödemelerine gidiyordu, bu şekilde. Bu program, 1999'da başlatılan programı ve ondan sonraki şeyleri, şöyle: Faiz dışı fazla arkadaşlar. Bu, uluslararası bir göstergedir. En temel göstergedir esasında. Faiz dışındaki -bu 'IMF tanımlı' veya 'program tanımlı' dediğimiz dengedir- o bir defalık gelirler dışında kamu maliyesi nasıl görünüyor? Bakın, 1999 yılında 1,8 negatif yani faizin dışında dahi bütçe, daha doğrusu kamu dengeleri eksi, millî gelirin 1,8'i kadar eksi veriyor. Aynı, az önce başlattığım programla -çok başarılı bir programdır- 2000-2002 döneminde -57'inci Hükûmet döneminde- faiz dışı fazla yüzde 3,2'ye yükseltilmiştir. Alınan noktaya lütfen çok dikkat edin. Bu, öyle, kolay bir şey değil; yani 99 yılında, aralık ayında, depremden bir hafta sonra şu Mecliste, şu Parlamentoda 'sosyal güvenlik reformu' gibi bir reformu çıkarmadığınız zaman bu başarı elde edilemezdi.

Ondan sonrasında, AKP döneminin ilk döneminde -ben bu dönemi hep diğer dönemlerden ayırırım biliyorsunuz, 2003-2007 döneminde, Sayın Bakan da zaten bunları biliyor- 4,6'ya çıkmıştır kamu faiz dışı fazlası. Başarı, yani program orada devam ettiriliyor. Ne zaman ki programdan vazgeçilmeye başlanıyor -işte bir kısım şeyler; küresel kriz, başka etkenler, Türkiye'nin kötü yönetilmesi özet itibarıyla- sonrasında faiz dışı fazla 0,8'e kadar geriledi. Şimdi, dolayısıyla, bugün övündüğümüz, özellikle iktidar grubunun geçmişe hiç bakmadan övündüğü bazı şeylerin altında bu başarı vardır. Bu başarının temelinde de o günkü 57'nci Hükûmetin aldığı tedbirler vardır.

Çok kısa, kamu maliyesine ilişkin bir iki tane buradan örnek vermek istiyorum, neler yapıldı da bu başarı geldi. Başarı kendiliğinden gelmiyor. Sosyal Güvenlik Yasası'nı az önce söyledim. Kara deliklerimiz vardı. 'Bütçe' diye bir şey yoktu. Eğer, bütçede, diyelim ki 10 harcanıyorsa bütçenin dışında 20, 30, 40 harcanıyordu Türkiye'de. Bütün fon sistemi tasfiye edildi -çünkü verimsiz, kara delik, kaçak- döner sermayeler ciddi ölçüde azaltıldı, ıslah edildi. Bütçelerin kapsamı genişletildi. Kamuya yük getiren -işte 'Bilmem kime elektrik ucuz ver.', 'Şuna şu yap.', 'Buna bunu yap.' kararnamesi, 97 tane- belki elli yıldır ülkede uygulanan kararnamelerin 97 tanesi kaldırıldı. Ödeneksiz harcama yapan sistem kaldırıldı. Bugün, Maliye Bakanımız, tekrar bu sistemi çalıştırıyor. O yüzden, ben, hep ikaz ediyorum; bu, Türkiye'nin hayrına değil, yani ödeneksiz -onun da detaylarına girmeyeceğim, Plan ve Bütçe Komisyonunda biz bu eleştirilerimiz çok yaptık, az önce bir miktar da CHP milletvekili arkadaşımız ifade etti- stratejik planlama, stratejik yönetim anlayışı o gün getirildi. 5018

74
sayılı Yasa, Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmeti döneminde çıkartılmış, ama bütün çalışmalar, altyapı çalışmaları -benim de uzman olarak ve yönetici olarak çalıştığım- kamu mali yönetimi çalışmaları da, yine, 57'nci Hükûmet döneminde tamamlanmıştır.

Dolayısıyla, altyapı 1999-2002 döneminde ciddi ölçüde hazırlandı, ondan sonra bu süreç devam ettirildi ve Türkiye, kamu maliyesi alanında, özellikle 2007-2008'e kadar müthiş bir başarı gösterdi. Bugün eğer biz, işte, az faiz ödüyorsak, yine de o faiz çoktur ama geçmişe nispetle az faiz ödüyorsak buralara müteşekkiriz.

HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı) - Allah o günlere getirmesin. Yüzde 60 faizli günleri savunuyorsun.

ERHAN USTA (Devamla) - Orada da, bu ülke için çalışan herkese, siyaset ayrımı yapmadan herkese müteşekkir olmak lazım, bu ülke için hizmet edenlere Allah razı olsun demek lazım. Bir daha da o günlere dönmemek için de tedbir almak lazım. Bugün şimdi eğer fırsatım olursa o risklere de geleceğim. Yani, tabii bu kadar olmaz. Ama bakın, sadece şunu söyleyeyim; 5,6…

HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı) - Yanlışı savunuyorsun, yüzde 60 faizli yılları savunuyorsun.

ERHAN USTA (Devamla) - 'Yüzde 60 faiz' diyorsun kardeşim, işte, az önce yüzde 99 enflasyondan bahsettim.

HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı) - Faizin nesini savunuyorsun? Allah o günleri göstermesin bir daha.

ERHAN USTA (Devamla) - Yüzde 99 enflasyonu olan bir ülkede yüzde 60 faiz olur. Oralarda negatif faiz vardır, reel faiz vardır.

HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı) - Bir gecede yüzde 500 oldu ya, nasıl savunuyorsun?

ERHAN USTA (Devamla) - O yüzden şimdi bir miktar…

BAŞKAN - Sayın Filiz lütfen.

HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı) - Nasıl savunmaymış bu, ben anlamadım ki?

ERHAN USTA (Devamla) - Ben size bunların hepsini anlatacağım bak şimdi, oradaki faiz lobisine de anlatacağım.

Şimdi, dolayısıyla…

HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı) - Ocaklar söndü ya, bir gecede ocaklar söndü ya!

OKTAY VURAL (İzmir) - Özel olarak kulise gelin de anlatsın. Siz gerçekleri öğrenmek istiyorsunuz, haklısınız, hep size yalanları söylemişler.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, dinliyoruz.

ERHAN USTA (Devamla) - Arkadaşlar, zorunuza gitmesin, bakın, ben diyorum ki, burada bir teknisyen gibi, bir siyasetçi gibi bile değil, bir teknisyen gibi açıklama, buna bile tahammül edemiyorsunuz. O kadar yalanla dolduruldu ki kulaklarınız, bunları anlayamıyorsun, kavrayamıyorsun. Lütfen böyle şey yapmayın, lütfen.

HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı) - AK PARTİ'nin başarısını hafife alıyorsunuz ya. AK PARTİ'nin başarısını kabul etmiyorsunuz ama eski yılları savunuyorsunuz.

ERHAN USTA (Devamla) - Bakın, ben başarı nereden oldu, nasıl oldu, kimlerin de bu başarıyı devam ettirdiğini söylüyorum, bozulan kısmını da söylüyorum, bunları görün. 2008 sonrası bunlar bozuldu ve bozuluyor. Eğer, bakın, bugünkü gibi devam edersek, bugünkü kamu maliyesi yönetimiyle devam edersek bunlar bozulacak.

Bakın, Türkiye bir defa eksi büyüdüğünde, 2006'da sıfırlanan kamu açıkları 2009 yılındaki negatif 4,8 büyümemiz vardı ya hani, daralmamız vardı, bütçe açığı yüzde 5,6'ya çıktı. Yani bunların yapısal olarak altını güçlendirmediğiniz zaman bir defa daralmayla bunların hepsi tekrar bozulacak çünkü o altyapı hazırlandı, verimsiz harcamalarınız var. Birazdan onu Sayın Maliye Bakanının bir konuşmasına atfen söyleyeceğim.

Şimdi gelelim dış denge meselesine; Türkiye iç dengeleri bu anlamda, az önce bahsettik, bir miktar düzeltti fakat dış dengeleri olağanüstü bozdu. Şimdi, haksızlık etmemek için, AKP'li on üç yıl ile AKP öncesi on üç yılı bazı dış denge rakamları açısından bir mukayese yapalım.

Şimdi, 1990-2002 döneminde Türkiye'nin verdiği cari açık Sayın Bakan, 20,3 milyar dolar kümülatif. Yani 20 milyar, sadece 20 milyar dış kaynak kullanarak Türkiye ciddi yatırımlar yaptı, ciddi büyümeler elde etti. Bunları ben hep size gelişmekte olan ülkelerle mukayese olarak anlatıyorum. Ama AKP'li on üç yılda 468 milyar dolar cari açık verildi. Şimdi, 'Doğrudan yatırım geldi.' diyorsunuz ya, 468 milyar dolar cari açık veriyorsunuz, elbette bunu bir yerden finanse edeceksin. Nereden finanse ettik? Birkaç kalemi söyleyeceğim.

HACI FİLİZ (Çankırı) - Özel sektör borcunu saymayalım, burada özel sektörün borcu var.

ERHAN USTA (Devamla) - Gayrimenkul satışı 33 milyar; bu ülkenin taşı toprağı yabancılara satıldı. 33 milyar dolarlık gayrimenkul satıldı AKP döneminde. 131 milyar dolar doğrudan yatırım geldi diyoruz. Doğrudan yatırıma karşı olduğumuz için değil doğrudan

75
yatırım gelsin ama doğrudan yatırım ne biliyor musun? 'Green field' denilen yatırım değil, hazır tesislerimizi sattık ve önemli bir kısmı da bankalara geldi, özel bankalara veya kamu bankalarına geldi; yani hizmet sektöründe geldi, hiç birisi… Ciddi bir otomotiv yatırımı Türkiye'ye gelmedi bakın bu dönemde, yani bunlara bakmak lazım. İmalat sanayi o yüzden yüzde 15'lere kadar düştü. 131 milyar dolara bu ülkenin işleyen fabrikaları satıldı.

HACI FİLİZ (Çankırı) - Çankırı'ya 1,5 katrilyon geldi, Çankırı'ya!

ERHAN USTA (Devamla) - Tabii, 468 milyar dolar cari açık verince bunu yapmak zorundasın.

HACI FİLİZ (Çankırı) - Çankırı'ya 1,5 katrilyon geldi; lastik, otomotiv firması, lastik.

ERHAN USTA (Devamla) - Sonra ne yapıldı? 276 milyar doları da dış borçla finanse edildi, dış borcumuz 276 milyar dolar arttı.

Bakın size bir şey daha söyleyeyim. Faiz lobisi diyorlar ya, faiz lobisi konusunu burada işledik birkaç defa. Kimin faiz lobisi olduğunu biz bu millete anlattık. Faiz lobisi kimdir? Faizciye kim kıyak yapıyorsa faiz lobisi odur. Burada geçenlerde, daha bir ay geçmedi bir kanun çıkardık faizden sıfır vergi alan kanun. Asgari ücretten vergi alınıyor veya işte, ekmeğin üzerinden vergi varken, suyun üzerinden vergi varken bu ülkede faizden vergi alınmıyor. Bunun iktisadi olarak da alınması gerektiğine ilişkin ben dünya kadar burada argüman geliştirdim. Sadece hani sosyal açıdan değil iktisadi açıdan da bizim sermaye kazançlarını vergilendirmemiz lazım ama fırsatı kalmadığı için oraya giremeyeceğim sanırım.

Bir şey daha söyleyeyim size: Bakın, faiz lobisi kimmiş? Yine on üç yıl; AKP öncesi on üç yıl AKP sonrası on üç yıl. AKP öncesi on üç yılda yurt dışına, yurt içerisinde ödediğiniz faizin de bana göre bir problemi yok, şeyi yoktur; yerine göre çok da sorun değil belki. Niye? Çünkü nihayetinde vatandaşına ödüyorsun, o da bankaya yatırıyor ve onunla da birisi yatırım yapıyor. AKP öncesi on üç yılda 62 milyar dolar, 62,6 milyar dolar faiz ödenmiş yurt dışına, yabancıya. AKP döneminde ne kadar ödenmiş? 122 milyar dolar.

OKTAY VURAL (İzmir) - Vay, vay, vay!

ERHAN USTA (Devamla) - Kim faiz lobisiymiş? Kim yurt dışına ülkenin paralarını transfer etmiş bunu milletimiz görecek. (MHP sıralarından alkışlar) Bunları böyle hiç kimse konuşmadığı için zannediyorsunuz ki bunlar bilinmiyor. Hatta bir şey daha söyleyeyim: Bakın, 20 milyar dolar cari açıkla on üç yıllık dönemde sizden önceki Hükûmetler, özel artı kamu yatırımı olarak yıllık ortalama yüzde 21,6 yatırım yapmış, millî gelire oran olarak. Bakın, bu rakam çok önemli. Yani bakın, 20 milyar dolar dış kaynak kullanıyorsunuz. Millî gelirin yüzde 21,6'sı kadar on üç yıl boyunca üst üste yatırım yapıyor bu ülke. 468 milyar dolar cari açık yapıyorsunuz, dış kaynak kullanıyorsunuz, taşı toprağı satıyorsunuz, yaptığınız yatırım yüzde 20,4'tür AKP döneminde. Yüzde 1,2 önceki on üç yıla göre AKP döneminde özel artı kamu yatırımı eksik yapılmıştır. Dolayısıyla 26,5 milyar liradır bu 1,2 farkı yani öyle küçük rakam değil, eski parayla 26 katrilyon lira her yıl AKP döneminde önceki on üç yıla göre az yatırım yapılmıştır.

Şimdi, ülkenin meselelerine böyle bakmak lazım, dolayısıyla buradan çıkarak ülkenin meselelerini çözmemiz gerekiyor.

Vaktim kalmadı ama maddelerde Sayın Maliye Bakanına söyleyecek birkaç sözüm olacak.

Ben bütçenin hayırlı olmasını diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Usta.

OKTAY VURAL (İzmir) - Sayın Başkanım, eğer sayın milletvekili bu konuda daha fazla bilgi edinmek istiyorsa Erhan Bey bekliyor, anlatsın.

ERHAN USTA (Samsun) - Her zaman, her zaman…

OKTAY VURAL (İzmir) - Senin anlatacağın varsa o da öğrenir.

ERHAN USTA (Samsun) - Yazık, yazık, yapmayın.

BAŞKAN - Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına son konuşmacı İstanbul Milletvekili İsmail Faruk Aksu.

Buyurun Sayın Aksu. (MHP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz yirmi dakikadır.

Genel Kurula da bu konuda bilgi vermek istiyorum. Sayın Aksu şahsı adına aleyhe olmak üzere de konuşacaktı, Şimdi, on beş dakikalık grup adına konuşmasını ve şahsı adına konuşmasını birleştirdik, yirmi dakika olarak konuşacak.

Buyurun.

MHP GRUBU ADINA İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Sayın Başkan,

sayın milletvekilleri; 2016 yılı Bütçe Kanunu Tasarısı'nın, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, Kamu İhale Kurumu, Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu bütçeleri üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Genel Kurulu ve aziz Türk milletini saygıyla selamlıyorum.

Konuşmamın başında, Azerbaycan'ın millî kahramanı, ömrünü Azerbaycan

76
Türklüğünün bağımsızlığına adamış, 'Bir kere yükselen bayrak bir daha inmez.' diyen Mehmet Emin Resulzade Bey'in vefat yıl dönümünde kendisini rahmetle anıyorum. Ruhu şad, meknı cennet olsun.

Yine bugün, millî yazar ve düşünür Ömer Seyfettin'in de vefat yıl dönümüdür. Türklüğün varmak istediği ufkun ötesini 'kızıl elma' olarak gösteren, 'Ülküsü olmayan bir millet ölmüş demektir.' diyerek Türk milletinin gelecek tasavvurunu ortaya koyan, eserleriyle millî şuurun şekillenmesine değerli katkılar sunmuş olan Ömer Seyfettin'i de, rahmetle anıyorum. Ruhu şad, meknı cennet olsun.

Değerli milletvekilleri, cumhuriyetimizin kurulduğu yıllarda ekonomiyi güçlendirmek için yoğun bir çaba harcandı. Ancak, özel sektörün sermaye birikiminin yeterli olmaması nedeniyle, birçok sanayi tesisi devlet tarafından kuruldu.

1980'li yıllarda dünyada başlayan özelleştirme akımı, ülkemizde etkisini 1994 yılı sonrasında gösterdi ve kamu işletmelerinin, bir bir elden çıkarılması şeklinde seyretti.

Özelleştirme uygulamalarında temel amaç; sermaye piyasalarında halka arz yoluyla satışların yapılarak sermayenin tabana yayılmasıdır. Oysa, AKP dönemindeki özelleştirmelerde, ağırlıklı olarak blok satış yöntemi kullanıldı. Özelleştirme sürecinde blok satışların toplam satışlar içindeki payı, yüzde 33, tesis ve varlık satışlarının oranı yüzde 49 oldu.

Halka arz yoluyla yapılan satışlar ise toplam satışlar içerisinde sadece, yüzde 14 seviyesinde kaldı.

Blok satışlardan elde edilen gelir, yeni iş alanları açılmasını sağlamamakta, sadece kamu varlıklarının özel kişi ve şirketlere devredilmesiyle sonuçlanmaktadır.

Bu durum, servet dağılımında eşitsizlik ortaya çıkardığı gibi, sermayenin tabana yayılmasını ve rekabetçi piyasanın oluşmasını engellemekte, yabancı özel sektör tekellerinin oluşmasına yol açmaktadır.

Özelleştirme sonrası esas olan, üretimin ve istihdamın devam etmesi, kuruluşların daha verimli çalışacak hle getirilmesidir. Ancak, hepimiz biliyoruz ki, birçok kuruluş özelleştikten sonra kapatılmış ya da çalışma alanının dışında farklı maksatla kullanılmıştır. Bu şekilde yapılan özelleştirmeler, üretimin devamı amacıyla değil, kuruluşun mal varlıklarının, arazi ve diğer gayrimenkullerinin satılması şeklinde tecelli etmiştir.

Kritik sektörlerdeki özelleştirmelerde, millî stratejik tercih ve öncelikler göz önünde bulundurulmamış, aksine bu sektörler yabancılara satılmıştır.

Tekel konumundaki KİT'lerin özelleştirilmesinde, rekabetin tesis edilmesi ve tüketicinin korunmasına yönelik, herhangi bir tedbir alınmamıştır.

Tarımsal özelleştirmelerde çiftçinin durumu düşünülmemiş, özelleştirmeler sonucunda ortaya çıkan işsizlik sorununun çözümüne yönelik kalıcı tedbirler alınmamıştır. Pek çok piyasada çarpık bir düzen meydana gelmiş, piyasalar ya devlet eliyle özel tekellere terk edilmiş ya da dışa bağımlı hle gelmiştir.

AKP 'mirasyedi' mantığıyla millî birikimlerimizi kime olursa olsun satmayı ilke edinmiş, ne dedelerimizin alın terini düşünmüş ne de torunlarımızın geleceğini hesap etmiştir. Günü kurtarma yaklaşımıyla millî varlıklarımız peşkeş ve talan ekonomisine malzeme yapılmıştır. Nitekim, bugün iktidar koltuklarında oturanlardan bazılarının, dün yaptığı 'Harun-Karun' karşılaştırması da bu talan ekonomisi nedeniyle yapılmıştır.

Değerli milletvekilleri, özelleştirmelerde ve diğer kamu ihalelerinde esas olan, millî kaynaklarımızın korunması, yetim hakkının ve kamu yararının gözetilmesidir. Bu sebeple söz konusu işlemler, yolsuzluklarla mücadele anlayışı içinde değerlendirilmesi gereken önemli faaliyetlerdir.

AKP dönemindeki özelleştirme uygulamaları ve kamu ihaleleri, maalesef, kamudaki çürümüşlüğün, siyasetçi, iş adamı ve bürokrat üçgeninde gelişen yolsuzluk ve usulsüzlüklerin kendini gösterdiği önemli bir alan olmuştur. Özelleştirmeler, büyük ölçüde, özel ilişkilerin gölgesinde şekillendirilmiştir. AKP'nin özelleştirme felsefesi bir bakanın ifadesiyle 'Babalar gibi satarız.' ve 'Biz bu ülkeyi pazarlamakla mesulüz.' anlayışıdır. Oysa, bu anlayış, millî menfaatleri önceleyen, milletimizin alın terini ve tasarruflarını aziz bilen, onlara hürmet eden bir anlayış değildir. Global ekonomik konjonktürün imknlarını değerlendiren stratejik akıl da değildir. Bu yaklaşım, devleti aile şirketine döndürme, devlet yönetimini kayıt dışına taşıma ve özel ilişkilere indirgeme anlayışıdır. Bu anlayış, özelleştirmede kamu kaynaklarını peşkeş çekmenin adının pazarlama konulması, yetim hakkının görmezden gelinmesidir. Nitekim, yaşananlar özelleştirme adına atılan bütün adımların gerisinde daha önce özel ilişkilerle oluşturulmuş bir altyapı olduğunu ortaya koymuştur. Bu sakat yaklaşım Türk siyasetinde etik değerleri hiçe sayan 'Benim memurum işini bilir!', 'Sattıysam ben sattım!' anlayışının devamıdır. Hazreti Ömer'in devlet işlerinde kullandığı mumu özel işlerinde kullanmayan anlayışıyla örtüşen bir tutum ise, asla değildir.

Değerli milletvekilleri, AKP döneminde yapılan ilkesiz ve hesapsız önemli özelleştirmelerden birkaç örnek vermek istiyorum. 2004 yılında 2,5 milyar kr etmiş, 1,1

77
milyar lira kurumlar vergisi ödemiş olan TÜRK TELEKOM'un yüzde 55'i, blok olarak dört yıllık krına ÖGER liderliğindeki Arap, İngiliz, İtalyan sermayesine 6,5 milyar dolara satılmış; 6 milyar dolar değerindeki AVEA da satışın yanında hediye edilmiştir. Baştan sona hukuki eksikliklerle dolu ve özel ilişkilere dayalı bu satış işlemi, TELEKOM'u süresiz olarak satabilmek amacıyla başlatılmış, çok şükür ki Danıştay bu satışı yirmi bir yılla sınırlandırmıştır.

Diğer taraftan, kurumlar vergisi oranı 01/01/2006 tarihinden geçerli olmak üzere yüzde 30'dan yüzde 20'ye düşürülmüş. Bu düzenlemeyle 2006 yılında elde ettiği kr dikkate alındığında, TÜRK TELEKOM'a yıllık olarak yaklaşık 330 milyon, toplamda ise 4 milyar dolarlık vergi avantajı sağlanmıştır. Vergi indirimi yapılması eğer ekonomik bir gereklilik idi ise, neden bu düzenleme özelleştirme süreci öncesinde ilan edilmemiş ve bu şekilde daha rekabetçi bir ihale ortamı sağlanmamıştır?

Yine, TMSF'nin portföyünde bulunan ATV televizyonu ve Sabah gazetesi 1,1 milyar dolara yandaş bir iş adamına satılmış, bunun 750 milyon doları da Halkbank ve Vakıfbank tarafından fonlanmıştır.

TÜPRAŞ'ın yüzde 14,76 hissesi bir gecede el altından Ofer'e satılmış. Ankara 12. İdare Mahkemesi satışı iptal etmiş olsa da bu satıştan dolayı alıcı birkaç ay içinde yaklaşık 500 milyon dolar kazanç sağlamıştır.

Eti Alüminyum AŞ, SEKA Balıkesir işletmesi, Kuşadası ve Çeşme limanları da satışların iptaline dair kesinleşmiş yargı kararları uygulamaya konulmamıştır.

Bu süreçte Tapu Kanunu'nda ve sermaye piyasası kanunlarında yapılan değişikliklerle herhangi bir şarta bağlı olmaksızın yabancılara mülk satışına imkn veren düzenlemeler yapılmış; ülkemizin millî güvenliği, stratejik öncelikleri göz ardı edilmiştir.

Diğer taraftan, 15/2015 sayılı Özelleştirme Yüksek Kurulu Kararı'yla TEMSAN Genel Müdürlüğü ile TPAO'ya bağlı TP Petrol Dağıtım AŞ özelleştirme kapsam ve programına alınmıştır. Bu şekilde, yerli tribün yapan TEMSAN'ı da özelleştirerek yabancı firmaların piyasaya hkim olmasına ve dev barajların ve santrallerin yapımında ülkemizin yabancılara mahkûm edilmesine zemin hazırlanmıştır.

2010 referandumuyla Anayasa'nın 125'inci maddesinde yapılan değişiklikle, başta özelleştirmeler ve kamu ihaleleri olmak üzere birçok alanda kritik mali süreçleri etkileyen yerindelik denetimi kaldırılmıştır. Bu şekilde, idari yargı özelleştirme kararlarını neredeyse iptal edemeyecek hle gelmiş, AKP'nin özel ilişkilerinin, keyfiliğinin ve ölçüsüzlüğünün önünde bir mani de kalmamıştır.

Değerli milletvekilleri, bir yandan kendilerinden önce Türkiye'de, adeta, taş üstüne taş konmadığını söyleyerek geçmişi karalayan AKP, bir yandan da cumhuriyetin kazanımlarını, Türk milletinin kıt kanaat tasarruflarıyla yapılan yatırımları bir bir elden çıkartmıştır. 1985-2015 döneminde toplam 66,9 milyar dolar tutarında özelleştirme yapmıştır. Bunun 58,8 milyar doları 2003'ten 2015'e kadar olan AKP dönemine aittir. Peki, bu para nereye gitmiştir? On üç yılda 122 milyar dolar yurt dışına faiz ödenmesine gitmiştir. Yapılan yaklaşık 60 milyar dolarlık özelleştirmeye rağmen, Türkiye'nin dış borcu 2002'deki 129 milyar dolarlık seviyesinden, bugün, yaklaşık 410 milyar dolara çıkmıştır. AKP döneminde yapılan özelleştirmeler sonucunda devletin sahip olduğu imtiyazlar ve varlıklar satılmış ve geriye bir şey kalmamıştır. Bu satışlarda, özelleştirme ilkeleri yerine, yandaş burjuvazi oluşturulması öncelikli amaç olmuştur.

Bugün, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 300'ün üzerinde personelin istihdam edildiği büyük bir kurumdur. Ancak, uygulamada kurumun asli görevlerini danışmanlık firmaları aracılığı ile yaptırdığını görüyoruz. Eğer işler danışmanlar aracılığıyla yapılacaksa, devasa bir teşkilata, bu kadar personele, araca ve binaya gerek yoktur. İşi kalmayan idare, aldığı imar yetkisiyle, kamuya ait kıymetli arazilerin ticaretinin yapıldığı adeta bir emlak ofisi hline getirilmiştir. Bu durumda kaynak israfının önlenmesi ve kamusal faydanın artırılması adına, kurumun kapatılması hayırlı bir iş olacaktır.

Öte yandan, 4046 sayılı Kanun'un 22'nci maddesine göre, özelleştirilen kuruluşlarda çalışan personelin diğer kamu kurumlarına nakline ilişkin süreçte kayırmacılık anlayışına son verilmeli, yaşanan adaletsizlikler giderilmeli, objektif kriterler esas olmalıdır.

Değerli milletvekilleri, özelleştirmede içerik bakımından şeffaflık temelinde sağlam bir hukuki zemine dayanan ve karanlık ilişkilere imkn vermeyen bir yapı oluşturulamamış, hukuki boşluklar, özel yasal düzenlemeler ve idari yetki aşımı suretiyle şahsi ilişkilere dayalı bir yapı tercih edilmiştir. Stratejik ne varsa satma telaşıyla pervasız ve hukuk tanımaz bir anlayış içinde olunmuştur.

Burada Sayıştay raporlarına da değinmeden geçemeyeceğim. 'Denetim Bulgularını Etkilemeyen Tespit ve Değerlendirmeler' başlığı altında yapılan uyarıda, idare bütçesinden yapılan satım ve kiraya verme işlerinin Devlet İhale Kanunu'na göre yürütülmesi gerekirken bu şekilde yapılmadığı, ayrıca imar planı değiştirilmeksizin satışı yapılan taşınmazlara yönelik olarak kamuda kalması gereken ve plan değişikliğinden kaynaklı değer artışının

78
üçüncü kişilere aktarıldığı tespit edilmiş ve bunlar eleştirilmiştir. Bu tespitler kurumu ve kamuyu zarara uğratan önemli hususlar olduğu hlde, raporda 'denetim bulgularını etkilemeyecek unsurlar' olarak zikredilmesi Sayıştay denetiminin ne denli işlevsiz duruma getirilmiş olduğunu gösteren içler acısı bir durumdur.

Bize göre, özelleştirmede öncelikli olarak halka arz yoluyla özelleştirme yöntemi uygulanmalı, sermayenin tabana yayılması sağlanmalıdır. Devlet tekellerinin yerini özel sektör tekellerinin alması önlenmeli ve rekabetçi piyasaların oluşması temin edilmelidir. Uluslararası rekabet şartlarında üretim yapılabilmesi, tüketici hak ve menfaatlerinin korunması, bölgeler arasındaki gelişmişlik farklarının azaltılması ve kamuya ilave yük getirilmemesi özelleştirme politikasının belirleyici özelliği olmalıdır. Şeffaflık ilkesi tam anlamıyla uygulanmalı, kamu vicdanını rahatsız edecek hiçbir uygulamaya izin verilmemelidir. Özelleştirme uygulamalarında yargı kararlarını uygulanamaz kılmaya dönük girişimlerden vazgeçilmelidir. Şartnamelerde yer alan taahhütlerin yerine getirilmesi amacıyla etkin bir hukuki takip ve denetim sistemi oluşturulmalıdır.

Değerli milletvekilleri, bilindiği üzere Milliyetçi Hareket Partisinin de ortağı olduğu 57'nci Hükûmet döneminde gerçekleştirilen yapısal reformlardan biri de kamu ihale alanındadır. O dönemde Türkiye'nin kamu ihale sisteminde önemli bir reform yapılmış ve Kamu İhale Kanunu ile Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu çıkarılmıştır. Yolsuzluklarla mücadelenin önemli bir parçası olan bu düzenlemeyle kamu ihalelerinde yolsuzluklara zemin hazırlayan unsurların ortadan kaldırılması amaçlanmıştır.

Ancak AKP iktidar olduğunda kamu ihalelerini istedikleri gibi yönlendirebilmek için, önce ihale mevzuatını değiştirmekle işe başlamış, sonra da imar mevzuatında değişiklikler yapmıştır. İmara ilişkin yetkilerin çeşitlendirilmesi suretiyle rant paylaşımı kolaylaştırılmıştır. Mesela, belediye meclislerinden istenilen imar düzenlemesinin çıkartılamayacağı bir durumda imar yetkisini Özelleştirme İdaresine veya TOKİ'ye aktarabilmişlerdir.

2003 yılında Kamu İhale Kanunu yürürlüğe girdiğinde açık ihale usulü ile yapılan alımların oranı yüzde 82 ve pazarlık usulü ile yapılan alımların oranı yüzde 21 olarak gerçekleşmişken, 2014 yılında açık ihale usulüyle yapılan alımların oranı yüzde 71'e düşmüş, pazarlık usulüyle yapılan alımların oranı ise yüzde 28'e çıkmıştır. Bu dönemde doğrudan temin yoluyla yapılan alımlar toplamı da 8 kat artmıştır.

Kamu alımlarının genel ihale usulleri yerine, doğrudan temin suretiyle yapılması ve bazı kurum ve kuruluşların kanundan istisna tutulması yolsuzluk ve usulsüzlüklere açık bir ortam oluşturmakta, yolsuzluk iddialarını da beraberinde getirmektedir.

Yolsuzluklarla etkili bir mücadele için öncelikle yolsuzluğa zemin hazırlayan hukuki, idari, kurumsal eksikliklerin giderilmesi ve caydırıcı müeyyidelerin getirilmesi; etkin bir denetim mekanizmasının oluşturulması ve insan gücü kalitesinin geliştirilmesi gereklidir. Oysa AKP bunları yapmak yerine; Kamu İhale Kanunu'nda 130'dan fazla değişiklik yaparak yatırımcı kuruluşları bir bir kapsam dışına çıkarmış; ceza kanununda yapılan değişiklikle görevi ihmal suçu deta hapis yatılan bir suç olmaktan çıkartılmış; denetim sistemi bütünüyle sulandırılmış; kamu ihalelerinde yolsuzluğu önlemesi ve adalet sağlaması için kurulan Kamu İhale Kurumu üyeliğine atanan kurul üyesi 'zincirleme olarak görevi kötüye kullanma' suçundan tutuklanmış, yargılanması devam etmektedir.

Hukuku, teşkilatı, denetimi ve kadroları yolsuzluklara zemin hazırlayan bir anlayışla şekillendirilen ihaleler de güvenirlikten uzak, dolayısıyla şaibelerle dolu olmuştur.

Kamu İhale Kurumu, ihale sistemine yönelik olumsuz müdahaleleri önleme ve sistemi geliştirmede etkin değildir. Kurum icra bağımsızlığı içinde hareket edememekte, kuruluş gayesine hizmet eden bir yönetim sergileyememektedir.

Kurumun, artık, devreye girerek kontrolsüz istisna uygulamalarına derhl son verilmeli; yatırımcı kuruluşların tamamı kanun kapsamına alınmalı; Avrupa Birliği mevzuatıyla da uyumlu olacak şekilde enerji, su, ulaştırma ve posta hizmetleri sektörlerinde faaliyet gösteren kuruluşların gerçekleştirdiği alımlar için de düzenleme yapılmalıdır.

TOKİ'nin misyonu, rant projesi ve otel yapmak değildir. Bunlar için İhale Kanunu'ndan kurumu istisna tutmak, olsa olsa bu yolla rant devşirmek amacına matuftur.

Kamu İhale Kurumu verilerine göre, 2014 yılında 157 bin 879 kamu ihalesi yapılmış ve 3.942 şikyet incelemeye alınmıştır. İhalelerin denetlenmesi şikyete bağlı olduğu için, yapılan ihaleler toplamının ancak yüzde 3'ü denetlenebilmiştir.

Yönetimin temel fonksiyonlarından olan denetimi ortadan kaldırarak, yolsuzlukla mücadele etmek, kolluk kuvvetlerini karakollara hapsederek terörle mücadele etmek gibidir. Nasıl ki terörle müzakere sürecinde bu yanlışı yaptıysanız, denetimi etkisizleştirerek yolsuzlukla mücadeleyi de zaafa düşürdünüz.

Değerli milletvekilleri, finansal piyasalardaki derinlik ve ekonomik yapılardaki karmaşıklık, güvenilir bilgi elde etmenin önemini artırmış, mali bilgilerin uluslararası seviyede karşılaştırılabilirliğini zorunlu hle getirmiştir. Spekülasyonlara açık, az miktarlarla bile manipülasyon yapılabilme imknı olan finansal piyasalarda, özellikle küçük yatırımcının hakkını korumak, güvenliğini sağlamak bu alandaki kurumların gerekli tedbirleri almasını zorunlu kılmaktadır.

Etkin bir kamu gözetiminin tesisi, katılımcı bir anlayışla, güvenilir bir finansal

79
raporlama ortamı ve etkin bir denetim standardı oluşturulmasıyla mümkün olabilecektir. Bu nedenle, Kamu Gözetimi ve Muhasebe Denetimi Standartları Kurumu işlevlerini yerine getirirken sektörün ilgilileriyle istişare edip görüşlerini değerlendirmesi, kamuoyunun bu konudaki kaygılarını giderecektir.

Değerli milletvekilleri, görüştüğümüz bütçelerde kurumların geleceğine ve işlevlerine anlam katacak, yön verecek, vizyon ortaya koyacak bir anlayış görülmemektedir. Kısa, orta ve uzun vadede beklentilerin neler olduğu ve buna yönelik bütçede ne öngörüldüğü belli değildir. Özelleştirme ve ihalelerdeki yolsuzluklara zemin hazırlayan mümbit alanlar nasıl ortadan kaldırılacak, bunlara yönelik bir işaret yoktur. İdareimaslahattan bütçelerle karşı karşıyayız.

Bilinmelidir ki, Milliyetçi Hareket Partisi iktidarında siyaset, iş çevresi, bürokrasi, sivil toplum ve medya tarafından iş birliği içinde yapılan ve karşılıklı koruma ve kollama anlayışıyla örtbas edilen her türlü yolsuzluk ortaya çıkartılarak, makam ve mevki ne olursa olsun yolsuzluk yapanların, yetim hakkına el uzatanların, bağımsız Türk adaleti önünde hesap vermesi sağlanacaktır.

Bu düşüncelerle, konuşmamı bitirirken, yine de, 2016 yılı bütçesinin ülkemizin birliği, milletimizin dirliği ve devletimizin bekası için hayırlı olmasını diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Aksu.

Böylelikle, Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun da konuşmacılarını tamamlamış olduk.

Şimdi Hükûmet adına sayın bakanların konuşmalarına sıra geldi.

Hükûmet adına öncelikle Ekonomi Bakanı Mustafa Elitaş konuşacak, daha sonra Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, daha sonra da Maliye Bakanı Naci Ağbal konuşacak.

Konuşma süreleri yirmi dakikadır.

Şimdi Ekonomi Bakanı Sayın Mustafa Elitaş'ı kürsüye davet ediyorum.

Buyurun Sayın Bakan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi sevgi, saygı ve hürmetle selamlıyorum.

Öncelikle, 2016 yılı bütçesinin hayırlı olmasını temenni ediyorum.

Bütçenin yapılmasında emeği geçen, başta Maliye Bakanı ve personeline, öte yandan Plan Bütçe Komisyonunda uzun bir maratondan sonra görüşmeleri yapıp buraya getiren Plan Bütçe Komisyonunun Değerli Başkanı ve üyelerine, Plan Bütçe Komisyonu üyesi olmayıp da bu bütçeye katkı sağlamak için Komisyonda görüşlerini beyan eden çok değerli milletvekili arkadaşlarıma teşekkür etmeyi borç biliyorum.

On üç günlük bir bütçe maratonunun bugün 10'uncu gününü idrak ediyoruz. Bu süre içerisinde de bütün kurumların bütçeleri hakkında görüşlerini beyan eden, eleştirilerini yapan ve bu çerçevede bütçeye katkı sağlayan tüm değerli, duyarlı milletvekillerini tebrik ediyorum; onlara da milletim adına teşekkürlerimi sunuyorum.

Bildiğiniz gibi, dünya ekonomisi son yıllarda bir duraksama dönemine girdi. Özellikle küresel krizden sonra yeniden ortaya çıkan iyileşmeyle birlikte, 2014 ve 2015 yılında ortaya çıkan farklı sonuçlar çerçevesinde dünya ekonomisinde küresel gelişmenin olumsuzluklarının birlikte ortaya çıktığını görüyoruz.

Büyük ekonomilerin uyguladıkları genişletici para politikalarıyla birlikte kendi ekonomilerini durgunluktan çıkarmak için yaptıkları gayretlerin henüz başarıya ulaştığını ifade etmek mümkün değil. Bu nedenle, bazı ülkeler mevduatlara negatif faiz uygulaması yaparak kendi ekonomilerini genişletici gayret içerisinde bulunmalarına rağmen sonuç alabilmiş değiller. Japonya, Avrupa Birliği, Danimarka, İsveç ve İsviçre negatif mevduat faizi uygulamasına rağmen henüz bir netice alamadılar.

Küresel ekonomideki bu zayıf görünüm ihracat ve ithalat rakamlarını da olumsuz yönde etkiliyor. Dünya Ticaret Örgütünün tahminlerine göre, 2015 yılı ihracat rakamları 2014 yılı ihracat rakamlarına göre parasal cinsten yüzde 11 civarında bir eksiyle karşı karşıya. Yuvarlak olarak söylüyorum, 2014 yılında 17 trilyon doları aşmış dünya ihracatı, 2015 yılında 15 trilyon dolar seviyesinde gerçekleşmiş. Aynı şekilde, 17 trilyon doları aşmış dünya ithalatı, 2015 yılında 15 trilyon dolarlık bir seviyeye düşmüş yani ortalama dünya ihracatında, parasal cinsten baktığımızda, yüzde 11 civarında bir azalış söz konusu.

Yine, bu çerçevede, baktığımızda, Türkiye'nin ihracatını değerlendirdiğimizde; 2014 yılında gerçekleşen 157,6 milyar dolarlık ihracat, 2015 yılında 143,9 milyarlık ihracat potansiyeline ulaşmış.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, az önce ifade ettiğim gibi, dünya ekonomisindeki bu döviz kurlarından ortaya çıkan dolar-euro paritesiyle veya doların başka ülke paraları karşısındaki olağanüstü değer artışıyla birlikte ortaya çıkan parasal değerlendirmenin sonucu olarak, dünya ekonomisindeki dış ticarette yüzde 11'lik daralmaya karşı, miktar cinsinden yüzde 2'lik bir ihracat artışı sağlamamıza rağmen döviz cinsinden parasal olarak

80
yüzde 8,7'lik bir daralmayla karşı karşıya olduğumuzu görüyoruz.

Yine, küresel ticaretin ne kadar zayıf gittiğini başka endekslerde de başka rakamlarda da görmek mümkün. Bakın, Baltık Kuru Yük Endeksi de açıkça bu küresel ticaretteki daralmayı gösteriyor. Bu endeks, küresel kriz dönemi olan 2008 yılında en düşük 715'ler seviyesini görmüşken 3 Mart 2016 tarihi itibarıyla 342 seviyesine düşmüştür. Hemen hemen yarıya düşen bir rakamla karşı karşıyayız.

Cari işlemler açığı, Türkiye ekonomisi nezdinde baktığımızda, 2015 yılında bir önceki yıla göre yüzde 26,1 gerilemiş; 32,2 milyar dolara düşmüştür. Böylece cari işlemler açığı son altı yılın en düşük seviyesinde gerçekleşmiştir.

Değerli milletvekilleri, geçen yıl ihracatımızda yaşanan gerilemenin sebeplerini şimdi kısaca sizlere açıklamak istiyorum. Değerli Milletvekilimiz Sayın Emin Haluk Ayhan biraz önce ifade etti. 'Bunu kurla, döviz fiyatlarıyla açıklamanız mümkün değil. 2002 yılında da kur 0,89 euro 1 dolar seviyesindeyken şimdi 1,40 dolar 1 euro seviyesine geldi…'

EMİN HALUK AYHAN (Denizli) - O zaman öyleydi.

EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - '…o zaman niye ihracattaki artışı buna bağlamadınız?' diye ifade ederken bu sıralarda oturan muhalefet milletvekilleri bu kur değişiminden dolayı ortaya çıkan farklılığı ifade etmişlerdi. Biz de AK PARTİ iktidarı olarak, AK PARTİ Grubu olarak bu farklılığın doğru ama Türkiye ekonomisinin ve ihracat potansiyelinin daha yüksek olduğunu ifade etmiştik.

ERHAN USTA (Samsun) - Hiçbir tane raporda öyle bir ifade yer almadı.

EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Bakın, değerli milletvekilleri, 2015 yılında ihracatın kurdan dolayı azalmasının rakamı 12,6 milyar dolar, ihracatın kurdan dolayı azaldığı miktar döviz cinsinden. Yani kurlar 2014 yılı seviyesinde kalmış olsaydı bizim ihracatımız döviz cinsinden 12,6 milyar dolarlık bir artış ortaya çıkarmış olacaktı. Bir de dünya emtia fiyatlarında olağanüstü derecede bir gerileme söz konusu. Dünya emtia fiyatlarındaki gerilemenin de ihracatımıza olumsuz katkısının 8 milyar doları aştığını görüyoruz. Çevremizdeki…

ERHAN USTA (Samsun) - İthalata katkısı nedir Sayın Bakan?

EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Oraya da geliyorum.

ERHAN USTA (Samsun) - İthalata olumlu katkısı…

EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - İthalatımızda da yüzde 14,4'lük bir gerilemenin söz konusu olduğunu…

ERHAN USTA (Samsun) - Hayır, emtia fiyatlarının ithalata katkısı ne kadar, onu da söyleyin.

BAŞKAN - Karşılıklı konuşmayalım lütfen.

EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Onu da söyleyeceğim, söyleyeceğim onun da şeyini.

ERHAN USTA (Samsun) - Yani onu bir hesap edin.

EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Onu zaten muhalefet olarak siz de saklıyorsunuz, onları da söyleyeceksiniz. Muhalefetin görevi bizim unuttuklarımızı dile getirmek.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - İşine gelmeyen her şeyi de unuturlar ha.

ERHAN USTA (Samsun) - Ama vatandaşı doğru bilgilendirmek lazım. Tabii, yani sadece ihracat bakanı gibi konuşuyorsunuz, ithalat da sizin sorumluluk alanınızda.

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Sayın Başkanım, böyle bir usul yok.

EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Bakın, değerli milletvekilleri…

BAŞKAN - Sayın Bakan, siz lütfen Genel Kurula hitap edin.

EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Sayın Usta, siz Plan Bütçe Komisyonunda da hiç böyle durmuyordunuz, sürekli bakana müdahale ediyordunuz. Bana mı müdahale ettiniz, başkalarına da mı müdahale ettiniz, bilmiyorum ama ben kendi bütçem görüşülürken…

FUAT KÖKTAŞ (Samsun) - Sayın Bakanım, on üç yıl bürokratlık yaptı da ondan.

EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Olur… AK PARTİ döneminde, doğru, on üç yıl bürokratlık yaptı, onun şeyinden olmuş olabilir ama biz Erhan Bey'in bürokratlığı döneminde kendisinden çok memnunduk.

FUAT KÖKTAŞ (Samsun) - On üç yıl, evet, DPT'de… O da memnundu da şimdi memnuniyetsiz…

EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Yani Allah var, yaptığı şeylerden, yaptığı icraatlardan, gerek bürokratlığı gerek…

BAŞKAN - Sayın Bakan, lütfen Genel Kurula hitap eder misiniz.

EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Tamam Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Siyasi nezaketsizlik bu.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Böyle bir şey olmaz.

81
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Değerli milletvekilleri, çevremizde yaşanan olumsuzluklardan dolayı Türkiye ekonomisinde ihracatta 2,4 milyar dolarlık bir gerilemenin var olduğunu görüyoruz. Bu çerçevede, mal ve hizmet üretimiyle ihracatı artırmak, üretim ve ihracatın ithalata bağımlılığını azaltmak, ürünlerimizde katma değeri artırmak, ihracatta dönüşümü sağlamak, pazar çeşitliliğini ve derinliğini oluşturmak, ihracatçılarımızı küresel piyasada daha rekabetçi bir yapıya kavuşturarak dünyanın her yerinde var olmalarını sağlamak Bakanlığımız politikalarının temelini oluşturmaktadır.

Bu çerçevede AR-GE, inovasyon, tasarım ve markalaşmaya çok büyük önem veriyoruz. Yüksek teknolojili üretimle birim fiyatı daha yüksek ihracat yapmak, ticari markalarımızın gücünü ve tanınırlığını artırmak amacıyla çalışmalarımızı devam ettiriyoruz. Ayrıca mevcut ihracatçılarımızın daha kurumsal hle gelmelerini sağlamak, ülkemize yeni ihracatçılar kazandırmak ve net ihracatımızın büyümeye katkısını güçlendirmenin ihracat politikalarımızın öncelikleri arasında yer aldığını ifade etmek istiyorum.

Yeni ihracat yapmaya başlayacak firmalarımızdan, ihracatı öğrenmiş, artık düzenli olarak ihracat yapan ve marka olmak isteyen firmalarımıza eğitimden pazara girişe, ürünlerin tasarım aşamasından markalaşma sürecine kadar ihtiyaca göre kapsamlı destekler veriyoruz. Bu bağlamda, 2015 yılında markalaşma ve yüksek katma değerli üretimin önemiyle ilgili bilgilendirme çalışmalarına devam ettik ve devam edeceğiz. Katma değerli üretimin olmazsa olmazı olarak değerlendirilen tasarım konusunda da ihracatçı şirketlerimizde tasarım departmanlarının kurulması ve geliştirilmesini teşvik edecek politikaları uygulamaya koyduk.

2015 yılında 15 farklı sektörde 21 adet tasarım yarışması ve Bakanlığımızın destekleriyle İnovasyon Haftası etkinlikleri düzenlendi. İnovasyon gönülleri bir araya getirildi, AR-GE proje pazarları sayısı 11'e ulaştı. 2015 yılı ortasında uygulamaya başladığımız destek kapsamında 28 tasarım ve ürün geliştirme projesi desteği verildi. Kümeleşme esasına dayalı olarak geliştirilen 242 farklı uluslararası rekabetçiliği geliştirme projesi kapsamında 5.235 firmaya 27 milyon TL destek verdik. Ülkemizde pazarlama, dağıtım, lojistik üs vazifesi görecek Türkiye ticaret merkezleri desteğimizin altyapısı da olgunlaştı, ilk etapta Dubai ve Tahran Türkiye ticaret merkezlerini kuracağız. 60 ülkeye toplam 176 sektörel ticaret heyeti organizasyonu gerçekleştirdik. Sayın Cumhurbaşkanımızın ve Sayın Başbakanımızın yurt dışı ziyaretleri kapsamında, 2015 yılında Bakanlığımız koordinasyonunda düzenlenen etkinlik sayısı ise 21 oldu. Devlet başkanı, başbakan ya da bakan olmak üzere 59 yabancı resmî konuğu Türkiye'de ağırlama imknı bulmuş olduk.

Öte yandan, değerli milletvekilleri, Türkiye markası oluşturmaya büyük bir ehemmiyet gösteriyoruz. Türkiye'nin dünyadaki algısını üst seviyeye çıkarabilmek için, 'Türk malı' yazan bir emtianın, bir ürünün yüksek seviyelerde fiyatlanabilmesini sağlayabilmek için 'Turkey' markasını ön plana çıkarma gayreti içerisindeyiz. Bu çerçevede, iki ay gibi kısa bir sürede bu reklamlarımızın 150 milyon kişiye ulaştığı kanaatindeyiz.

Değerli milletvekillerim, yerli üreticinin korunması, tüketicinin temel ihtiyaçlarının ucuza karşılanması, yerli üretimi olmayan veya yetersiz olan ürünlerden sanayimize ucuz girdi sağlanması ithalat politikalarımızın ana çerçevesini oluşturmaktadır. Bu maksatla, ithalatta gümrük vergileri ayarlanmakta, gerektiğinde sanayimizin ihtiyacına göre askıya alınmakta ve tarife kontenjanı açılmaktadır. Diğer taraftan, ithalata yönelik ticaret politikası savunma araçlarını Dünya Ticaret Örgütü kuralları çerçevesinde etkin şekilde uyguluyoruz.

Değerli milletvekilleri, 2016 yılı içerisindeki yaptığımız öncelikler içerisinde Gümrük Birliği Anlaşması'nın gözden geçirilmesi ve güncelleşmesi önemli bir konumuzu ortaya çıkaracaktır. Önemli bir değerlendirme ve zamanımızı alacağını düşünüyorum. Yine aynı şekilde, Avrupa Birliğinin Amerika Birleşik Devletleri ile yapmaya çalıştığı TİTİP anlaşmasına da Türkiye'nin müdahil olmasını ve bu anlaşma sonuçları çerçevesinde Türkiye'nin de anlaşmaya katılmasıyla ilgili gayretlerimizi, hem Amerika Birleşik Devletleri nezdinde hem de Avrupa Birliği süreci içerisinde bunu değerlendirmeye çalışıyoruz.

1995 yılında onaylanmış, 1996 yılında yürürlüğe giren Gümrük Birliği Anlaşması çerçevesinde Avrupa Birliğinin yaptığı serbest ticaret anlaşmalarının Türkiye'de uygulanabilmesi için veya üçüncü ülkeler ile Türkiye'nin bu anlaşma haklarından faydalanabilmeleri için ayrı bir serbest ticaret anlaşması yapılması mecburiyeti olduğundan dolayı, Avrupa Birliğinin yaptığı 48 serbest ticaret anlaşmasıyla ilgili biz aynı ülkelerle tekrar müzakere sürecine gittik. Şu ana kadar 23 serbest ticaret anlaşmasını hayata geçirmiş olduk fakat bunlardan 18 tanesi onay sürecini aştı, 5 tanesi Kosova, Moldova, Faroe Adaları, Lübnan ve Singapur onay bekleme pozisyonunda.

Değerli milletvekilleri, ikili ve çok taraflı ticari ilişkilerimizi de olağanüstü derecede artırmaya çalışıyoruz çünkü dünyada yeni pazar arayışları, yeni pazarlara yönelmek için gayret gösteriyoruz. Bu çerçevede, hem Karma Ekonomik Komisyon toplantısını hayata geçirmeye çalışıyoruz hem de ekonomik ve ticari iş birliği komitelerini, JETCO'yu da önemli bir şekilde bu ticaretin geliştirilmesi amacıyla kullanmak için gayret gösteriyoruz.

Değerli milletvekilleri, ihracatın çeşitlenmesi, yatırım miktarının artması ve pahada

82
ağır bir hle gelmesi amacıyla yatırım teşvik sistemimizin de çok önemli olduğunu vurgulamak istiyorum. Bu çerçevede, pahada ağır yani nitelikli ürün imalatı yapan sektörlere, teknolojilere daha çok, daha fazla destek vermek amacıyla Yatırımların Teşviki Kanunu'muzu ortaya koymuş olduk.

Bakın, değerli milletvekilleri, Türkiye'nin uygun bir yatırım ortamı, nitelikli bir yatırım ortamı olması münasebetiyle, özellikle 2002 yılına kadar yabancıların Türkiye'ye yaptıkları doğrudan yatırım 15,1 milyar dolarken 2003'ten günümüze gelene kadar 165,2 milyar dolar seviyesine ulaşmasını, Türkiye'nin yatırım ortamının uygun olduğu, güvenli bir liman olduğuyla ifade etmek istiyorum.

Uluslararası piyasada Türk iş adamları yatırım yapmaya başladılar. Bundan önce, 2012-2015 yılına kadar Türkiye'nin yurt dışındaki yatırımları 32,4 oranlarında, 33,9 milyar dolar seviyesinde gerçekleşmiştir. Sadece yabancı yatırımcıların Türkiye'de yatırım yapması değil, artık Türk iş adamları da yabancı ülkelerde yatırım yapma noktasına doğru girmişlerdir.

Bakın, değerli milletvekilleri, az önceki bir konuyu dile getirmek istiyorum. Değerli Emin Haluk Ayhan dedi ki: 'İhracatta vahim bir durum var, aşağıya doğru gidiyor. İhracatı olumsuz bir şekilde aşağıya doğru düşürüyorsunuz ve demir çelik de perişan.' Bakın, 1 Ocak-29 Şubat arasında, ihracat miktar cinsinden yüzde 5,7 artmışken, değer cinsinden yüzde 23 civarında azalmıştır. Tekrar altını çiziyorum, ihracat miktar cinsinden yüzde 5,7 artmışken, değer cinsinden yüzde 23,3 civarında azalmıştır. 2015 yılının Şubat ayında ihracat miktarı…

EMİN HALUK AYHAN (Denizli) - Sayın Bakan, kapasitenin yüzde 10'u devreden çıktı.

EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Bakın, 2015 yılında ihracat miktarı Şubatta 464 bin ton hububat ve yağlı tohumlar iken, 2016 Şubatta 719 bin ton olmuş. Yine, deri ve mamullerinde 9 bin ton olan ihracat miktarı 10.549 ton olmuş. Yine, kimyevi maddeler ihracatımız 1 milyon 212 bin kilogram iken 1 milyon 666 bin kilogram olmuş. Hazır giyim konfeksiyon 73.132 kiloyken 86 bin kilo olmuş. Otomotiv endüstrisi 264 ton iken 365 tona çıkmış.

Değerli milletvekilleri, DEİK'le ilgili bir konu gündeme getirildi 'DEİK'i yok ettiniz, ortadan kaldırdınız.' diye. DEİK, en son yaptığımız kanuni düzenlemeyle birlikte Türkiye'nin ihracatının artırılmasında büyük bir motivasyon ortaya koymuş, büyük bir katkı sağlama yolunda devam etmektedir. Nitekim, miktar cinsinden ortaya çıkan az önceki gösterdiğim artışlar da bunun önemli göstergelerinden birisidir. DEİK, daha önceki dönemde, önceki on beş ayda toplam 3 aktivasyon ortaya koymuşken, kurulduğundan bu tarafa, yeni kanunla ortaya çıkan süreçten bu tarafa 22 aktivasyon ortaya çıkarmış ve etkinliklere katılan yabancı şirket sayısı önceki on beş ayda toplam 1.279'ken son on beş ayda 5.724'e çıkarılmıştır. DEİK, tüm dünyada, 138 bölgede iş konseylerini kurarak hayata geçirmiştir. En son, dün İran'da 175 iş adamıyla birlikte Sayın Başbakanımızın katıldığı İran-Türkiye İş Konseyi'ni gerçekleştirdik. Ondan önce, iki gün önce Fildişi Sahili, Gana, Nijerya ve Gine'de 164 iş adamının katılımıyla birlikte, bu ülkeler ile Türkiye arasındaki iş konseylerini gerçekleştirdik. Gine'yle olan iş konseyimiz yoktu, Gine'yle olan iş konseyini de kurma imknını bulmuş olduk.

Değerli milletvekillerim, az önce bir konu daha gündeme getirilmişti. Bu konuların içerisinde söylenen rakam… Yani, servetle ilgili bir değerlendirmeydi ve söylenen de şuydu: 'Credit Suisse raporuna göre, Türkiye'de nüfusun yüzde 1'i servetin yüzde 54'ünü alıyor.' Credit Suisse'in rakamlarına bakıyorum, dünyada gelir dağılımı en iyi 13'üncü ülke Türkiye gözüküyor. Bizden sonra kim var? Brezilya var, Hindistan var, Avrupa, Güney Afrika, Endonezya, Amerika Birleşik Devletleri ve Rusya var.

Değerli milletvekilleri, nereden buluyorsunuz, nereden çıkarıyorsunuz Türkiye'deki nüfusun yüzde 1'inin yüzde 54'lük servete sahip olduğuyla ilgili… Bunu Sayın Kılıçdaroğlu'na da birileri söylüyor ve Sayın Kılıçdaroğlu da bu rakamları yanlış ifade ediyor. Sayın Kılıçdaroğlu'na yanlış rakamlar verip yanlış rakamları da söyletmeyin.

Yine, Gini Katsayısı'yla ilgili…

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Rakam ne diyor, rakam?

EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - İşte elimde, ben size biraz sonra veririm Bihlun Hanım.

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Rakam ne diyor?

EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Bakın, Bihlun Hanım, biraz sonra veririm.

KAZIM ARSLAN (Denizli) - Sayın Bakan, siz nereden buldunuz bu rakamları?

EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Gini katsayısı Amerika Birleşik Devletleri'nde 0,85, Türkiye'de 0,81. En iyi pozisyonda olan ülke Japonya. Türkiye 13'üncü sırada, Amerika Birleşik Devletleri 19'uncu sırada, Rusya 20'nci sırada, Avrupa 16'ncı sırada.

83
Değerli milletvekilleri, Gini katsayısıyla ilgili durumu da sizlerle paylaşmak istiyorum. Bakın, Gini katsayısı yüzde 20'lik ve yüzde 10'luk baremler hlinde yapılıyor. Genelde de dünyada yaptığımız yüzde 20'lik baremler çerçevesinde. 2002 yılında en fakir nüfus yüzde 20 gelir dağılımından yüzde 5,3 faydalanırken 2014 yılında yüzde 6,5'e ulaşmış. En zengin nüfus gelirden yüzde 51,1'i alırken 2014 yılında 44,7'ye düşmüş. Yani, en yüksek gelirlinin geliri, en alt gelirli ve orta gelirle…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - …rahmetli Özal'ın söylediği gibi, orta direkle...

BAŞKAN - Sayın Bakan, süreniz bitti.

EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Değerli milletvekilleri, bütçenin hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyor, hepinizi saygı ve hürmetle selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan.

EMİN HALUK AYHAN (Denizli) - Sayın Başkanım, sataşmadan söz isteyeceğim.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Sayın Bakanım, sen milletin raporuna bak, Credit Suisse'i boş ver. Milletin raporuna bak sen Sayın Bakanım, 1 Kasımda yazdı raporu.

EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Millet her seçimde veriyor zaten raporu.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Millet 1 Kasımda yazdı raporu.

EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - 1 Kasımda verdi.

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Bakan.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - IŞİD'le ihracata girmedin.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan…

BAŞKAN - Sayın Özel…

Sayın milletvekilleri, biraz sessiz olabilir miyiz lütfen.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan, Sayın Bakanın konuşmasını dikkatle dinledik. Konuşmasında, hem ismini de zikrederek hem de hatibimiz Sayın Bihlun Tamaylıgil'in yaptığı açıklamalarda servetle ilgili bir sıralamayı ve hesaplamayı gelirle karıştırarak ve kendisinin söylediği bir sözü çarptırarak kendisine atfetti. İç Tüzük'ün 69'uncu maddesinin ikinci fıkrası gereğince kürsüden cevap hakkımızı kullanmak istiyoruz.

BAŞKAN - Siz mi kullanacaksınız?

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Bihlun Hanım konuşacak efendim.

BAŞKAN - Sayın Tamaylıgil…

Yalnız, şunu da vurgulamak isterim: Yeni bir uygulama gelişti.

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Bu, ancak bir bilgi verme olur, sataşma değil ki.

BAŞKAN - Sataşılan kişi, kendine sataşıldığını iddia ediyorsa kendisinin kalkıp söz istemesi çok daha doğru bir yorumlama olur.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Olur.

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Sayın Bakanın bana sataştığını düşünüyorum ve söz istiyorum.

BAŞKAN - Sizle ilgili söylemiyorum, genel olarak söylüyorum çünkü çoğunlukta, şimdi, grup başkan vekilleri bir milletvekiline sataşmadan dolayı söz istiyor. Şimdiye kadar ki uygulamamız böyle değildi. Bundan sonra da böyle devam edersek -kendi adına başka birini konuşturabilir elbette ama grup adına konuşmalarda oluyor- böyle gidersek daha sağlıklı bir İç Tüzük uygulaması yaparız diye düşünüyorum.

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Bravo Başkanım.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Tamaylıgil. (CHP sıralarından alkışlar)

İki dakika.

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Sayın Bakan, tekrarlıyorum: Eğer Türkiye olarak Türkiye'de yaşayan nüfusun servet dağılımını biz hesaplayamıyorsak en büyük hatayı ve eksikliği biz gerçekleştiriyoruz demektir; bir.

İkincisi de Hazreti Mevlna der ki: 'İncitme; incittiğin yerden incitilirsin.' Ben size yüzde 10'luk dilimler hlinde rakam vererek söylüyorum ve Credit Suisse'in son raporu. Yani siz '13'üncü sıra, 14'üncü sıra' diye sıra söylüyorsunuz. Ben size rakam veriyorum ve diyorum ki: Türkiye yüzde 10'luk kesimin sahip olduğu servet olarak 2007 yılında yüzde 10'luk kesim yüzde 70,2'ye sahipken bugün yüzde 77'ye çıktı ve onun içerisinde, yüzde 1'liğin hesabına döndüğümüz zaman da rakam yüzde 54,1 olarak çok açık hesap ediliyor. Tekrar ediyorum, bilgisiz, hesapsız ve değerlendirmeyi yaparken de dayanaksız konuşmak bizim detimiz değildir. (CHP sıralarından alkışlar)

Diğer taraftan, Gini katsayısıyla ilgili olarak ortaya koyduğunuz değerlendirmeleriniz

84
için de yine lütfen TÜİK'in sayfasını açın, İnternet sayfasını ve orada hane halkının, eş değer hane halkının kullanılabilir gelire göre Gini katsayısının içerisinde ortaya çıkan rakamlar ve dünyadaki ülkelerin çıkmış olan sonuçlarına baktığınızda Türkiye ya sondan 1'inci ya sondan 2'nci çıkıyor, hatta hatta 0,0009'luk bir iyileşmeyi bile başarı olarak gösterip savunmasını yapmaya kalkıyorsunuz. Ortada bir açık var, bu ülkede 16 milyon yoksul, o yoksulun da geçinmek üzere çare aradığı bir olumsuz ortam var. Buna çare aramak için uyarı açısından dile getirdiğimiz başlıkları oradan mı çıkıyor, o onu mu yanıltıyor değil, biz genel başkanlarımıza her zaman doğruyu söylemesi için doğru bilgiler veririz.

EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Hl yanlış bilgi veriyorsunuz.

BİHLUN TAMAYLIGİL (Devamla) - Siz bence hangi konularda hangi eksiklikleri yaptığınızı kendiniz açısından bir değerlendirin.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Başkan, buradaki rakamlar…

BAŞKAN - Mikrofondan lütfen Sayın Bakan.

EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Tamaylıgil dedi ki: 'Bu rapor Credit Suisse'in hazırladığı bir rapordur.' Ben de o rapordan okuyorum: Bakın, 0 ile 10 bin dolar arasında gelire sahip, servete sahip olan nüfus oranı Türkiye'de yüzde 73,5.

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Gelir başka, servet başka.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Ya, gelir ile servet arasındaki farkı…

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Gelir başka bir şey, servet başka bir şey.

BAŞKAN - Sayın Özel, lütfen…

EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - 10 bin ile 100 bin dolar arasında servete sahip olan nüfus oranı yüzde 24,6. 100 bin ile 1 milyon dolar arasında servete sahip nüfus oranı yüzde 1,8. 1 milyon dolar ve üstü servete sahip nüfus oranı binde 1. Yani, söylenen oran burada, yüzde 1'in yüzde 54 aldığı nerede yazıyor Allah aşkına?

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Ya, servet miktarını söylüyorsunuz ki siz, servet miktarını söylüyorsunuz. Bir adamın 200 milyar dolar serveti varsa ne yapacaksınız?

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Servet başka, gelir başka şey.

EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Bakın, değerli arkadaşlar, Credit Suisse'in, eğer siz Türkiye'de yaşayan bu nüfusla onların elde ettiği geliri alıp bir çarpma bölme hesabıyla bu işi yapıyorsanız başka, o da aynı sonucu çıkarmıyor.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Hayır, aynı sonucu çıkarmaz. Yanlış söylüyorsunuz.

EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Şimdi tekrar okuyorum: Credit Suisse'in, sıfırla 10 bin dolar arasındaki servete sahip nüfus miktarı yüzde 73,5; 10 bin ila 100 bin dolar arasındaki servetin dağılımı yüzde 24,6; 100 bin ila 1 milyon dolar arasındaki servete sahip nüfus miktarı Türkiye'de 1,8 yani servetin yetişkin nüfusa dağılımı anketi, bu da yapılan iş.

Yine, Sayın Tamaylıgil'in söylediği, eş değer hane halkı kullanılabilir gelirine göre Türkiye'deki Gini katsayısı ilk 20'de 2006 yılında yüzde 5,1 iken, en fakir yüzde 20'lik kesim 5,1 alırken, 2014 yılında bu 6,2'ye çıkmış yani gelirlerinde yüzde 20'lik bir artış ortaya çıkmış. En zengin kesim yüzde 48,4 alırken 2014 yılında yüzde 45,9'a düşmüş yani yüzde 10 civarında bir azalmanın var olduğunu, zenginden alınıp en fakir kesime geçtiğini ifade etmek istiyorum.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Ya yapmayın Sayın Bakan.

EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Saygılar sunuyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

EMİN HALUK AYHAN (Denizli) - Sayın Başkan…

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan…

BAŞKAN - Sayın Ayhan, bir talebiniz vardı.

OKTAY VURAL (İzmir) - Evet Sayın Başkan, Sayın Ayhan'ın ismini…

EMİN HALUK AYHAN (Denizli) - Efendim, ismimi zikrederek sataştı, ben de Sayın Bakana cevap vereceğim.

BAŞKAN - Aslında size bir sataşma yapmadı…

EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Teşekkür ettim kendisine.

OKTAY VURAL (İzmir) - Bağlamından…

BAŞKAN - …söylediğinize teşekkür ederek açıklama yaptı ama buyurun -böyle uyguluyoruz artık bu dönem- iki dakika sataşmadan.

EMİN HALUK AYHAN (Denizli) - Yo, yo, zorlamayacağım, hiç şey yapmayın.

85

EMİN HALUK AYHAN (Denizli) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, benim söylemek istediğim, gerçekten, bazı sektörlerde sıkıntı var. Demir çelikte yüzde 23, baktığınız zaman, diğer sektörlerde, tarım ürünlerinde 6, tekstilde 10, kimyada 10,4, makine imalat sektöründe 10,8, dhilde işlemeye baktığınız zaman da bu, ana metalde yüzde 60'a kadar gidiyor. Sayın Bakan, biz ihracatın artmasından falan rahatsız olmayız. Demir çelik sektöründe 3,5 milyon ton devreden çıktı, üretim devreden çıktı, kapasite devreden çıktı. Burada hatta biz bunu görüşürken uçak düşürüldüğünde, sizin buradaki temsilci arkadaşınız şunu söyledi konuşurken, 'Aslında uçağın düşürülmesi de bir fırsattır.' dedi. Bizim arkadaşlar da 'Öyle bir şeyse düşürün bir tane daha, bir fırsat daha yaratın.' dedi.

Şimdi, biz bunları söylemekten zevk almayız. Artıyorsa bundan gurur duyarız ama hakikaten bu sektörde büyük sıkıntı var. Özellikle Uzak Doğu'dan, Çin'den çok büyük sıkıntı var. Bakın, çok büyük sıkıntı var.

EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Dünyada fiyat düşüyor. Bakın, Çin'de, Rusya'da, dünyada fiyat düşüyor diyorum.

EMİN HALUK AYHAN (Denizli) - Sayın Bakan, hakikaten, nerede, ticaret politikası araçlarını, özellikle Uzak Doğu'dan, çok etkin kullanmıyorsunuz; kapasite kullanım, dampingli üretim. Bunlara teknik mevzuatla falan da bir bakın, denetimde sıkıntı var.

Ben teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.

BAŞKAN - Teşekkürler.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan…

BAŞKAN - Sayın Özel…

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan, şimdi, tabii, bir yandan…

EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Ayhan, ihracat miktarımız artıyor, parasal olarak düşüyor diyorum. Aynı kanaatte miyiz?

BAŞKAN - Sayın Bakan, müsaade eder misiniz lütfen!

Buyurun.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan, bütçe görüşmesi yapıyoruz. Tabii, bir yandan bu sataşmalarla, karşılıklı konuşmalarla zaman geçiyor gibi düşünebilir bazıları ama bütçe görüşmelerinde bu tip tartışmaların fevkalade önemi var çünkü neyin ne olduğunu, ne manaya geldiğini vatandaşlar tarafından da bütün Meclis tarafından da anlaşılması ve oy kullanacak milletvekillerinin de buna göre oy kullanmaları çok önemli

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Rahatsız olan çıksın canım!

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Bakan biraz önce birkaç kavramı birbirine karıştırarak ve bize, grubumuza dönerek 'Böyle mi hesaplıyorsunuz, Genel Başkanınıza böyle mi bilgi veriyorsunuz?' diyerek hem bir sataşmada hem bir ithamda bulundu. Konu hakkında grubumuz adına açıklama yapmak istiyoruz efendim. Ardından, Sayın Bakana söz…

BAŞKAN - Aynı konuyla ilgili Sayın Tamaylıgil'e sataşmadan dolayı söz vermiştim, gerekçeleriniz aynıydı.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Tamaylıgil kendisiyle ilgili Sayın Bakanın… Ki siz beni uyarmıştınız 'Madem şahsına sataştı, kendi isteyebilirdi.' diye, sizin de anlayışınızla o cevabı verdi ama Sayın Bakan 'Genel Başkanınıza böyle mi bilgi veriyorsunuz, bunları nasıl hesaplıyorsunuz?' dedi.

BAŞKAN - Buyurun.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Aykut Erdoğdu grubumuz adına…

BAŞKAN - İki dakika söz vereyim ama aynı gerekçeyle talep etmiştiniz Sayın Tamaylıgil'in konuşmasını, gerekçeniz aynıdır.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Hayır, grubumuza yapılan sataşmadan.

BAŞKAN - Hatta, Sayın Tamaylıgil de bu konuda bir açıklama da yaptı.

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Sayın Başkan, cevap verdi.

BAŞKAN - Sayın Genel Başkanınıza yanlış bilgi veriyorsunuz noktasında Tamaylıgil cevap verdi.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Ama ardından Sayın Bakan aynı şeyi söyledi efendim.

Aykut Erdoğdu cevap verecek efendim.

BAŞKAN - Sayın Aykut Erdoğdu'nun konuşması için bir sataşma yaratıldı gibi geliyor bana.

Buyurun, iki dakika. (CHP sıralarından alkışlar)

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir sataşmaya niyetim yok, bir aydınlatmaya ihtiyaç var Türkiye Cumhuriyeti'nin Bakanını.

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Biraz evvel Bihlun Hanım yaptı aydınlatmayı.

86
AYKUT ERDOĞDU (Devamla) - Çünkü, Sayın Bakana önce şunu anlatmak lazım: Gelir nedir, servet nedir?

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) - Bakana siz mi anlatacaksınız?

AYKUT ERDOĞDU (Devamla) - Mesela, bir kişinin 10 bin lira maaşı varsa, başka da bir şeyi yoksa o onun geliridir ama bir kişinin bankada 100 bin lira mevduatı, 2 tane konutu varsa bu bunun servetidir.

EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Kılıçdaroğlu'na da böyle bilgi veriyorsunuz, ondan yanıltıyorsunuz siz.

AYKUT ERDOĞDU (Devamla) - Biri akımdır, diğeri stoktur. Birincisi, o temel şeyi anlatmak lazım. (CHP sıralarından alkışlar)

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) - Bunları siz mi anlatacaksınız Sayın Elitaş'a ya?

AYKUT ERDOĞDU (Devamla) - İkincisi, Credit Suisse'in hesabını yapıyor ve nüfusa oranlıyor, diyor ki: Nüfusun yüzde 73'üne denk geliyormuş. Şimdi bu da binde 1'ine denk geliyormuş. Bu kafa şöyle bir kafa: Mehmet Cengiz ile buradaki çaycı arkadaşı eşit gören kafa. Yani, bakın, diyelim ki Mehmet Cengiz, İbrahim Çeçen veya işte Nihat Özdemir, 3'ü Türkiye'de 5 milyon kişinin servetine sahiptir sayenizde ama o 3'üne bakarsanız yirmi beş milyonda 1'idir. Onun için bu tip gelir karşılaştırmalarında nüfus oranlaması yapmayacak bir duruma gelmek lazım.

Bir de, Gini katsayısı hep 2002…

EMİN HALUK AYHAN (Denizli) - O kadar da basit izah etme.

AYKUT ERDOĞDU (Devamla) - Bir diğer mesele şu: Batı medeniyetiyle karşılaştırıyor ama geliri karşılaştırmıyor. Zaten biz Batı medeniyetine sosyal demokrat olarak karşıyız vahşi kapitalizm gelir adaletsizliği yaratır diye, siz de oralardan gidiyorsunuz. (CHP sıralarından alkışlar)

Üstelik, her bir konuda 'Gini katsayısı, Gini katsayısı' diye 2002'ye vurup duruyorsunuz, bakın 2002'deki Gini katsayısına. Sizin döneminizde… Üstelik yanlış hesapladığınızı da ve servet dağılımını göreceğimiz en iyi BDDK verisi. Türkiye'de 1,4 trilyon dolar mevduat vardır ve arkadaşlar bu mevduatın tam yarısı milyonerlerin hesabındadır, bu milyonerler de Türkiye'de binde 1'dir; tek servet verisi elimizde budur. Daha çok makroekonomi dersi verebiliriz.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Sataşma talebi ile açıklanan birbirine uymadı ama olsun.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Sataşmadım, açıkladım Sayın Başkan.

OKTAY VURAL (İzmir) - Sayın Başkan…

BAŞKAN - Sayın Vural, buyurun.

OKTAY VURAL (İzmir) - Sayın Başkan, milletvekilimiz Erhan Bey'le ilgili 'Daha önce bürokraside memnunduk.' demek suretiyle bugün eleştirileri ile daha önce bürokrasi arasında bir çelişki olduğuna ilişkin bir kanaat uyandırdı.

EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Yani, memnun olmadığımızı ifade edelim o zaman.

OKTAY VURAL (İzmir) - Sayın milletvekilim bu konuda bir açıklama yapmak istiyor efendim.

BAŞKAN - Ama o bürokrasi döneminde mi olan memnuniyetini söylemişti?

EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - 'Memnun değildik.' diyelim Sayın Başkan.

OKTAY VURAL (İzmir) - Efendim 'Memnunduk.' derken 'Bugün memnun değiliz.' ifadesi aynı zamanda bürokrasi döneminde sanki yapılanları tasvip ediyormuş gibi bir anlam çıkarabilir. Dolayısıyla, bu konuda sayın milletvekilim sataşmadan söz istiyor.

BAŞKAN - Peki, bu kadar detay bir irdelemeden sonra benim yapacak bir şeyim kalmadı.

İki dakika söz veriyorum.

Buyurun.

ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Hakikaten, Sayın Bakanım niye böyle bir cümle kurdu, ben onu anlayamadım. Benim aslında kastım sataşma filan değildi, hakikaten şu oldu: Dünyada emtia fiyatlarında bir düşüş var fakat biz, emtia fiyatlarından düşüşten olumlu etkilenen bir ekonomiyiz yani emtia fiyatından düşüşten Rusya'nın, emtia ihracatçısı ülkelerin şikyet etmesi lazım. Ben, o nedenle, 'Sayın Bakan, ithalat tarafına nasıl etkisi oldu? Ona ilişkin rakamları da verin.' derken hemen bana 'Sizden bürokratken memnunduk.'

Ben, şerefimle bu devletime hizmet ettim. Ben, Hükûmetin memuru değilim. Ben, devletin memuruyum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar) Ben, Genel Müdürlüğümü de sizin

87
Hükûmetiniz döneminde almadım. Ben, 57'nci Hükûmet döneminde Genel Müdür oldum, on iki buçuk yıl şerefle AKP hükûmetleriyle de çalıştım. Memnuniyetsizlikleri varsa görevden alabilirlerdi, ellerinde şey vardır. Dolayısıyla, biz millet için çalıştık.

Sayın Bakan, burada, dinlemenizde fayda var.

BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - Sayın Bakandan önceki Bakan memnun değildi herhlde.

ERHAN USTA (Devamla) - O konuya daha fazla girmeyeceğim, uzatmak isterse kendisi uzatırız, bizim verilmeyecek hesabımız yok. Kalkınma Bakanlığı İnternet Web sayfası benim sunumlarımla dolu. Erhan Usta daha önce, Müsteşar Yardımcısıyken ne söylediyse aynısını şimdi söylüyor teknik olarak ve hiçbir zaman da siyaseti ben zaten beceremiyorum. Teknik olarak da bugünkü doğrularımı o gün de söyledim. O yüzden de onun bedelini ödedim; o, ayrı bir şey.

Bakın, şimdi, sadece enerji faturasını söyleyeyim size: Emtiadan 9 milyar lira ihracatımız… Şimdi, ihracatta hedef tutturulamayınca mazeret aranacak ya, bunları söylemişsiniz ama ithalat tarafını söylemeniz lazım; siz, dış ticaretten sorumlu Bakansınız. Sadece enerji ithalatındaki fiyat düşüşünün bizim ithalatımıza etkisi 20 milyar dolardır, sadece. Demir çelik, diğer emtia, şu anda onları hesap edebilmiş değilim ama diğeri Orta Vadeli Program'da olduğu için yani Hükûmetin programında var enerji faturasındaki düşüş. 9 milyarın hesabını yapıyorsunuz burada, sadece enerjiden ithalatın 20 milyar düşüyor, en az 15-20 milyar da diğerlerinden geliyordu. Oradaki 40 milyar doları niye söylemiyorsunuz? Vatandaşı aydınlatmak bu mu? Benim söylediğim bu.

MUSTAFA ŞÜKRÜ NAZLI (Kütahya) - Batan bankaları niye söylemiyorsunuz?

ERHAN USTA (Devamla) - Bunu, sadece 'Onu da söyler misiniz Sayın Bakan.' diye gayet nazik bir şekilde ifade ettik.

MUSTAFA ŞÜKRÜ NAZLI (Kütahya) - Gecede yüzde 7 bin faizi niye söylemiyorsunuz?

ERHAN USTA (Samsun) - O, konuyu başka bir yere getirdi ama niyeti başka bir şeyse o tartışmayı da yaparız.

Teşekkür ederim. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Bitti herhlde.

KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

1.- 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/529) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı 118) (Devam)

2.- 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/297), 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2014 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/34), 2014 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan Kalkınma Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/28), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2013 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/31), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2014 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/37) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 119) (Devam)

A) EKONOMİ BAKANLIĞI (Devam)

1) Ekonomi Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Ekonomi Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

B) GENÇLİK VE SPOR BAKANLIĞI (Devam)

1) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

C) SPOR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)

1) Spor Genel Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Spor Genel Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

Ç) YÜKSEKÖĞRENİM KREDİ VE YURTLAR KURUMU (Devam)

1) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

D) MALİYE BAKANLIĞI (Devam)

88
1) Maliye Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Maliye Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

E) GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)

1) Gelir İdaresi Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Gelir İdaresi Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

F) KAMU İHALE KURUMU (Devam)

1) Kamu İhale Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Kamu İhale Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

G) ÖZELLEŞTİRME İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)

1) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

Ğ) KAMU GÖZETİMİ, MUHASEBE VE DENETİM STANDARTLARI KURUMU (Devam)

1) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

H) GELİR BÜTÇESİ (Devam)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, şimdi, Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç konuşacak.

Buyurun Sayın Bakan.

Süreniz yirmi dakikadır.

GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) - Sayın Başkanım, çok değerli milletvekillerimiz; yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.

Gençlik ve Spor Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarının 2016 bütçesini sunmak üzere huzurlarınızda bulunuyorum. Bakanlığımız adına söz alan ve faaliyetlerimizle ilgili olumlu ve olumsuz görüşlerini, eleştirilerini dile getiren tüm milletvekillerimize teşekkür ediyorum.

Dünya ülkeleri arasında genç nüfusa sahip olma açısından ön sıralarda yer alan Türkiye'mizde gençlerimizin ekonomik ve sosyal hayatta ve karar alma mekanizmalarında rollerini genişletmek, gençlerimize daha kaliteli hizmet sunmak, sporun geniş kitlelerce bir yaşam biçimi olarak benimsenmesini sağlamak, farklı spor dallarını yaygınlaştırmak ve uluslararası yarışmalarda başarılı olacak sporcular yetiştirmek temel amaçlarımızdandır.

Gençlerimizin sağlıklı, üstün ahlaklı ve millî ve manevi değerlerine sahip çıkacak bireyler olarak yetiştirilmesi üzerinde önemle durduğumuz konulardan birisidir. Hassasiyetimizin en üst düzeyde olduğu bir başka konu ise gençlerimizin zararlı alışkanlıklardan korunmasına yönelik gerekli tedbirlerin alınması ve bunun için de her türlü imknın harekete geçirilmesidir. Gençlerimizin ekonomik ve sosyal hayata aktif olarak katılmaları, ülkemizin geleceğine her açıdan olumlu kazanımlar sağlayacaktır. Biliyoruz ki, ancak bu hedefle yetiştirilen bugünün gençleri geleceğin Türkiye'sinde kalkınmanın lokomotifi olacaklardır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bakanlığımız ve bağlı kurum ve kuruluşlarımızla birlikte Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın huzur ve himayelerinde hedeflenen, Başbakanımız Sayın Ahmet Davutoğlu'nu hassasiyetle üzerinde durdukları gençliğimize ve ülke sporumuzun gelişimine yönelik projeleri gerçekleştirmeye devam etmekteyiz. Gerçekleştireceğimiz bu çalışmalar doğrultusunda gençlerimizin talep ve ihtiyaçlarını dikkate alarak gençliğe yönelik hizmetlerin kapsamını genişletmekte ve niteliğini yükseltmekteyiz.

Uluslararası düzeyde başarılı sporcular yetiştirmek için gerekli altyapı ve üstyapının geliştirilmesi çalışmalarını gerçekleştirmekteyiz. Gençlerimizin eğitimlerine katkı sağlayacak çalışmaların yanı sıra eğitimlerini bitiminde çalışma hayatında da onlara yol gösterici olacak projeler yapmaktayız. Bu kapsamda gençlerin mesleki bilgi ve beceri düzeyinin artırılması, kendi niteliklerine uygun işlere yönlendirilmesi ve girişimciliklerinin geliştirilmesi çalışmalarına önem vermekteyiz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye'miz pek çok alanda olduğu gibi etik ve insani değerler açısından da zengin bir tarihe ve kültürel mirasa sahiptir. Sahip olduğumuz bu eşsiz kültürün dezenformasyona uğramaması, gelecek nesillere aktarılması, dünyada yaşanan hızlı değişim ve dönüşüm süreciyle ortaya çıkan değerler karmaşası, ahlaki, insani ve manevi değerlerde meydana gelen aşınmalardan etkilenmemesi amacıyla gençlerimize yönelik ahlaki, insani ve manevi değerlerin arttırılması ve benimsetilmesine yönelik

89
politikaların üretilmesi ve uygulanması da çalışma programlarımızın arasındadır. 2014-2018 dönemini kapsayan Onuncu Kalkınma Planı milletimizi daha da yüksek bir refah seviyesine ulaştırma yolunda önemli bir kilometre taşı olacaktır.

Tabii ki, buradaki görüşmeler esnasında dile getirilen birçok konuya da konuşmamın içerisinde cevap vermeye çalışacağım ve aynı şekilde, dile getirilen bazı konuların da düzeltmesini yapmaya gayret edeceğim.

Öncelikle, Sayın Saffet Sancaklı spor hayatı içerisinde ve futbolculuk döneminde gerçekten bizim de severek takip ettiğimiz, saygı duyduğumuz bir arkadaşımız. Kürsüden biraz evvel Türkiye'nin şu anda FIFA sıralamasında 53'üncü olduğunu dile getirdiniz.

SAFFET SANCAKLI (Kocaeli) - 2015'te Sayın Bakanım.

GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Devamla) - Şu anda 20'nci sıradayız elhamdülillah, daha da iyiye gideceğiz inşallah. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

SAFFET SANCAKLI (Kocaeli) - İnşallah.

GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Devamla) - Şu anda, Bakanlığımız merkez teşkilatı için 221 milyon 497 bin lira, Spor Genel Müdürlüğü için 1 milyar 131 milyon 912 bin lira ve Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğü için 9 milyar 377 milyon 831 bin lira bütçe öngörülmektedir.

Bakanlığımızca gençlik alanında gerçekleştireceğimiz projelerin başında gençlik merkezlerimiz gelmektedir. 2002 yılında sadece belli illerde ve spor tesislerinin içerisinde küçük odalarda 'gençlik merkezi' adı altında gençlerimize hizmet sunmaya çalışırken 2016 yılında 81 ilde ve birçok ilçemizde tam teşekküllü olarak hizmete sunduğumuz gençlik merkezlerimizin sayısı 215'e ulaşmıştır. İnşaatı devam etmekte olan gençlik merkezlerinin de faaliyete geçmesiyle 2016 yılı sonunda hedefimiz 366 gençlik merkezini faaliyete sokmaktır ve gençlik merkezlerimizin üye sayısı şu an itibarıyla 1 milyon 500 bin civarındadır. Bu, gerçekten ciddi anlamda, gençliğimizin kendisini geliştirebilmesi için onlara sunulan imknları en iyi şekilde kullanmaya çalıştığının en güzel göstergesidir.

Tabii ki gençlik merkezlerimizde birçok farklı kursun, birçok farklı eğitimin yapıldığı hepinizin malumudur. Bu çerçevede, değerler eğitimi, inovasyon ve girişimcilik eğitimi, Türk edebiyatı, yakın tarih, sosyoloji, kişisel gelişim, rehberlik ve psikolojik destek, hitabet ve diksiyon, kariyer planlama, liderlik ve motivasyon alanlarında, toplam 516 bin gencimize eğitim verilmiştir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Ayrıca, güncel okumalar ve yazar buluşmalı kariyer sohbetleri, yakın tarih okumaları, gönüllülük çalışmaları ve öğrenci kulüp faaliyetleri programlarından da 302 bin gencimiz faydalanmıştır.

Gençliğimize yönelik gerçekleştirilen ve üzerinde hassasiyetle durduğumuz bir diğer projemiz ise gençlik kamplarımızdır. Gençlerimizin çeşitli eğitim, sosyal, kültürel ve sportif faaliyetlerle donatılmış nesiller olması için, toplam 27 kamp tesisimizde, gençlerimize kendilerini geliştirme ve birbirleriyle kaynaşma imknı sunulmuştur. 2015 yılında gençlik kamplarımızdan faydalanan Türkiye'deki tüm gençlerimizin sayısı 60 bindir. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığıyla imzalanan protokol çerçevesinde, 1.900 dezavantajlı gencimizin de kamplarımızdan faydalanmasını sağladık.

Proje destekleri çerçevesinde, özellikle madde bağımlılığıyla mücadele konusunda, biliyorum, hepimizin, tüm milletvekillerimizin bu anlamda büyük hassasiyeti var, çünkü gençlerimizin bağımlılıkla mücadele konusunda desteklenmesi gerekiyor. Bu anlamda 110 projeye destek sağladık ve toplam üç yıl içerisinde 1.356 projeye destek sağlayarak, 128 milyon 920 bin lira maddi destek sağlamış olduk, bu sadece gençlik çalışmalarıyla alakalı olarak.

Tabii ki gençliğimizin kendini geliştirmesi ve tarihî değerlerini de hatırlaması, geçmişini bilerek geleceğe yürümesi için özellikle yaptığımız programlar çerçevesinde Sarıkamış Şehitlerini Anma Programı bulunmaktadır ki her yıl gerçekleştirilmektedir. 2015 yılında, yüzüncü yılında Sarıkamış Şehitlerini Anma Programı'nda 100 bini aşkın gencimizle bu programımızı gerçekleştirdik.

Bu yıl, 2016 yılı 3 Ocak tarihinde tüm illerimizde, yani Türkiye'nin her bir ilinde gençlik merkezlerimizde, yurtlarımızda ve tüm vatandaşlarımızın katılabileceği açık programlarla, Türkiye'nin genelinde, Sarıkamış'ı anma programları yaptık ki biliyorum, bu programlara birçok siyasi partinin milletvekilleri de katıldılar ve birçok arkadaşımız da gelip bize burada yapmış olduğumuz programlardan dolayı teşekkür etti.

Tabii ki 57. Piyade Alay şehitlerimizi anma yürüyüşlerimiz ve bunun çerçevesinde, aynı zamanda, gerçekleştirdiğimiz Uluslararası Liderlik Becerileri Kampı ve ülkemize farklı ülkelerden gelmiş olup yurtlarımızda barınan ve aynı zamanda ülkemizde eğitim gören -illa yurtlarımızda barınması da gerekli değil- gençlerimizle beraber bu çalışmaları yapıyoruz. 56 iş adamı, sanatçı, bilim insanı tecrübeleriyle 18 bin gencimizle buluştu.

Tabii ki bu çalışmaları yaparken özellikle ve özellikle şunun altını çizmek istiyorum: Bütün gençlik merkezlerimizde, Kredi ve Yurtlar Kurumunda yapılan tüm faaliyetler gönüllük

90
esasına göredir, hiç kimse zorla katılmak durumda değildir. Ancak, şunu görmekteyiz: Genç kardeşlerimiz katılmış oldukları programlardan memnuniyetlerini dile getirerek, bizlere program sayısının artırılması konusunda özellikle talepte bulunmaktadırlar. Biz bu çalışmaları artırarak bunu inşallah geliştireceğiz.

Tabii birçok konu var ama aynı zamanda, cevap vermek istediğim de birçok konu olduğu için, konuşma metnimizin dışına çıkarak bazı konulara da cevap vereceğim.

Spor alanında yaptığımız çalışmaları değerlendirecek olursak: Bakın, değerli arkadaşlar, gerçekten Türkiye'de çok büyük çalışmaların ve çok büyük atılımların yaşandığı bir dönemden geçiyoruz. Evet, burada dile getirildi, sadece tesis yapmak tabii ki yeterli değil ama eğer spor tesisiniz olmazsa, spor tesisi altyapınız olmazsa o zaman hayata geçireceğiniz hamleleri yapma imknınız olmaz. Bundan dolayı, her zaman dile getirdiğimiz gibi tabii ki sadece tesis yapmak yetmez ama o tesisleri yapmazsanız içerisinde kendini geliştirecek sporcular bulamazsınız. Dolayısıyla, bu anlamda 2002 yılına kadar Türkiye'de hayata geçirilmiş olan, inşa edilmiş olan tesislerin sayısı 1.570 civarıdır. 2002'den bu yana inşa edilmiş olan spor tesisi sayısı -ki bunun içerisinde irili ufaklı birçok tesis mevcut- 1.780 civarıdır. Sadece son yıl içerisinde 'mahalle tipi' olarak tabir ettiğimiz… Ki burada birçok milletvekilimizin seçim bölgesinde ki bunun içerisinde muhalefet milletvekilleri, iktidar milletvekilleri hep var, hiçbir ayrım yapmaksızın… Çünkü gençliğimize yapacağımız hizmet ve gençlerimizin, çocuklarımızın kullanacakları sosyal alanların geliştirilmesi, bizim geleceğe olan yürüyüşümüzü geliştireceğinden dolayı 809 adet, mahalle tipi olarak tabir ettiğimiz- halı saha, basketbol sahası, voleybol sahası inşa ettik ve bunu sadece bir yıl gibi kısa bir sürede başardık.

Tabii ki 27 adet sporcu fabrikasını da 2016 yılı içerisinde hayata geçirmiş olacağız inşallah, 5 tanesi şu anda faaliyette.

Tabii ki dile getirilen birtakım rakamlar oldu. O rakamlarla ilgili olarak ben de bazı rakamlar paylaşmak istiyorum. 2002 yılında 278 bin lisanslı sporcumuz varken 2016 yılı şubat ayı itibarıyla 5 milyon 995 bin lisanslı sporcumuz var. Bu yeterli midir? Bu konuda Saffet Bey'e kesinlikle katılıyorum, 78 milyon nüfusu olan Türkiye'mizin çok daha fazla lisanslı sporcuya ihtiyacı vardır ve işte bizim yaptığımız bu altyapı yatırımları ve aynı zamanda antrenörlere yönelik yaptığımız eğitim çalışmaları da bunun artırılması için yapılmaktadır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Yine, 2002 yılında 18.674 olan antrenör sayısı, 2016 yılı şubat ayı itibarıyla 207 bine yükselmiştir ve bunların artarak devam etmesi, uluslararası tecrübeleri haiz antrenörlerimizin daha da fazla Türkiye'mizde görev yapması gerektiğine inanıyoruz.

Tabii ki madalya sayılarıyla ilgili, Sayın Erdoğan Toprak'ın birtakım eleştirileri oldu. Ancak, şunu söylememiz gerekir ki madalya istatistikleri AK PARTİ iktidarından önce de 2000 yılından bu yana olimpiyat oyunları, dünya, Avrupa şampiyonaları, Akdeniz Oyunları, Balkan şampiyonaları ve uluslararası turnuvalar olmak üzere tasnif edilmektedir. Ve bu tasnifleri yaparken Universiade, EYOF, Avrupa Oyunları gibi önemli organizasyonlar da bunun içerisine daha sonra eklenmiştir. Bu eklenmeyle beraber verdiğimiz rakamdaki, evet, toplam madalya sayımız 2015'te 5.178 olmuştur ve şunu da söyleyebilirim ki bu madalyaların tabii ki artması gerekmektedir ve bu artması gerekmesi için de biz elimizden gelen her türlü çalışmayı yapmaktayız.

Yine, burada, birtakım millî takımlarımızın, farklı branşlardaki millî takımlarımızın uluslararası müsabakalarda ve aynı zamanda olimpiyatlardaki katılımı ve başarı noktasında ortaya koydukları çalışmalarla ilgili eleştiriler oldu.

Bakın, özellikle bir şeyi hatırlatmak istiyorum: AK PARTİ iktidarı döneminde yaşanan, bir ilktir. Takım sporlarında kota alan Kadın Millî Basketbol Takımımızın, yani Potanın Perilerinin 2012 Londra Olimpiyatları'na gitmesi AK PARTİ dönemlerinde gerçekleşmiştir ve takım sporlarında bir ilktir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - Bununla mutlu olun, bununla mutlu olun.

GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Devamla) - Şu anda da, Kadın Basketbol Millî Takımımız 2016 Rio Olimpiyatları'na gidebilmek için kota müsabakalarına ve çalışmalarına devam etmektedir.

Aynı şekilde, '12 Dev Adam' olarak adlandırılan ve Erkek Basketbol Millî Takımımızın oluşturduğu kardeşlerimiz de yine AK PARTİ döneminde, 2010 yılında ilk kez dünya 2'ncisi olmuştur ve İstanbul'da olmuştur. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Dolayısıyla, şu anda da yine Erkek Basketbol Millî Takımımız, yani 12 Dev Adam Filipinler'de yapılacak olan olimpiyat kota müsabakalarını müteakip, ümit ediyoruz ki, Rio Olimpiyatları'na da katılacaktır.

Bu çalışmalarla beraber, doping konusunda birtakım konular dile getirildi. Bakın, şunu baştan söylemek istiyorum, geçen seneki bütçe konuşmamda dile getirdim: Dopinge karşı bizim hiçbir toleransımız yoktur. Sıfır tolerans noktasındaki duruşumuz sonuna kadar devam edecektir ve, inanıyorum ki, spordan gelmiş olan, spor kökenli arkadaşlarımızın da bu

91
konuda bize verecekleri destek çok önemlidir. Ama şunu söylemek istiyorum: 2014 yılında WADA Başkanı Sayın Craig Reedie'nin, yine, İstanbul'da yapılan bir toplantıda, WADA tarafından düzenlenen toplantıda, sporcuların sağlıyla alakalı olarak geleceğe yönelik yapılacak çalışmalar içerisinde ülkemizin ortaya koymuş olduğu çabaları aynen şu kelimelerle övmüştür ve demiştir ki: 'Türkiye doğru yolda.' Ve, aynı zamanda…

BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - Doping için ne dedi Sayın Bakan, doping için? Bir de onu anlatın.

GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Devamla) - Lütfen dinleyin, lütfen dinleyin.

BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - Dopinge de gelin.

GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Devamla) - Lütfen dinleyin. Bütün her şeyimiz şeffaftır ve açıktır. İnternet sitesine girersiniz, bakarsınız.

Şu anda, Türkiye'de meydana gelen birtakım olumsuzluklara rağmen, dopingle çok ciddi bir mücadele yaparak dünya standartlarını yakalamış durumdayız ve dünya standartlarını yakalamış olarak da bunun altına düşmüş durumdayız. Bu bir gerçektir, rakamsal gerçektir. Bu, hiçbir şekilde, kimse tarafından inkr edilemez. Geçmişte sıkıntılarımız oldu mu? Evet, oldu. Bununla alakalı olarak atmamız gereken adımlar var da atıyor muyuz? Atıyoruz. Atmaya devam edeceğiz mi? Edeceğiz. Önemli olan, bunun arkasında sağlam bir iradeyle durmaktır ve şu anda biz onu ortaya koyuyoruz.

Yine, federasyonların, spor federasyonlarımızın başkanlarıyla ilgili birtakım eleştiriler oldu fakat şunu hatırlatmak isterim şu anda Basketbol Federasyonumuzun Başkanı eski bir millî basketbolcudur, yine Voleybol Federasyonumuzun Başkanı eski bir millî voleybolcudur. (MHP sıralarından alkışlar)

KAMİL AYDIN (Erzurum) - Konuşmayı hepten değiştirip Saffet Bey'e cevaba dönüştürdünüz.

GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Devamla) - Dolayısıyla, hentbolda aynı şekilde, millî atletlerimiz Atletizm Federasyonunda aynı şekilde, yüzmede aynı şekilde, jimnastikte aynı şekilde... Bunlar tabii ki güzel şeyler ve artması gereken şeyler. Ben bu noktada bunun olmaması gerektiği değil, daha da fazla olması gerektiği konusunda hemfikirim ama salt, sadece eleştirmek için öyledir veya böyledir demeyelim, beraberce bunu geliştirmek için birtakım çabalarımızı ortaya koyalım.

KAMİL AYDIN (Erzurum) - Evet, Saffet'i başkan istiyoruz.

GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Devamla) - İnşallah, ümit ediyorum ki 2016 Rio Olimpiyatlarında birçok kardeşimiz, Taha, Rıza, Selçuk -ümit ederim İlkay kotasını alır ve ilk kez olimpiyatlara katılma başarısını gösterir- Servet, Nur, büyük başarılar elde ederler ve ümit ediyorum ki örneğin Nur Tatar kardeşimizin -biraz sonra göstereceğim resimlerde- kendisi adına Van'da açılmış olan 5 bin kişilik spor salonunda olimpiyat madalyasını sergileme şansı olur. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Tabii ki bu çalışmaları gündeme getirdikten sonra, süremin de azlığını göz önünde bulundurarak, Sayın Onursal Adıgüzel'in özellikle Kredi ve Yurtlar Kurumuyla alakalı olarak yaptığı konuşmasında gündeme getirdiği bazı konulara cevap vermek istiyorum.

Bakın, rakamlar yalan söylemez: Başvuru sayısı 389 bin, yerleştirilen öğrenci sayısı 277 bin yani yüzde 71 karşılama oranı. Yeterli midir? Değildir ama 2002'de 185 bin olan kapasitenin bugün itibarıyla 462 binin üzerinde olduğunu düşünürsek çok büyük bir yol katetmiş durumdayız.

Aynı zamanda, aynı şekilde öğrencilerimize yaptığımız yardımlar, evet, kredi ve burslar… İktidarımız döneminde sürekli artarak devam eden kredi ve burslarımız şu anda 400 liraya ulaşmış durumda. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bu, şu anda öğrencilerimize iktidarımız tarafından verilmiş olan destektir. Bu gençliğimize verebileceğimiz en büyük desteklerden birisidir ve hepsinin bunu da en iyi şekilde kullanmasını ümit ediyoruz.

Yine, barınma yardımı… 11 lira, barınırken beslenme yardımı. Bakın, Sayın Adıgüzel, bu beslenme katkısıdır, yardımıdır, bu birincisi. Bu, aylık 11 lira olarak yapılırken şu anda aylık 270 liradır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bu, matematiksel bir gerçektir.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Enflasyonu reel olarak ver.

GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Devamla) - Aynı şekilde, Kredi ve Yurtlar Kurumumuzda yapılan faaliyetler çerçevesindeki tüm faaliyetlerimiz gönüllülük esasınadır ve genç bir siyasetçi olarak iki konuda gerçekten dile getirmiş olduğunuz sözlerden üzüldüm.

Birincisi: Bakın, biz, hepimiz siyaset yapıyoruz, evet, hepimiz siyasi arenadayız. Ancak ailelerimiz bu siyasi konuşmalar içerisinde, siyasi eleştiriler içerisinde kullanılmaması gereken birer özelliğimizdir, mahremiyetimizdir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Benim çocuklarımın nasıl bir maddi gelirle veya hangi parayla geçinecekleri… Bunu buraya getirmek doğru bir şey değildir.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Burada öyle bir şey var mı ya? Böyle bir şey yok,

92
haksızlık ediyorsun!

GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Devamla) - O zaman buraya çıkar, onun açıklamasını da yapar.

Ayrıca, Tunceli'de öğrenci yurtları sayısı, sizin dile getirdiğiniz gibi 400 civarı değildir, 2 binin üzerindedir. Bu da Tunceli'deki öğrenci yurtlarımızdan birinin resmidir. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

Yine, ülkemizde birçok spor tesis yapılmışken bazılarınsa bölücüler tarafından, bölücü terör örgütü tarafından yakılması… Bakın, Kars Sarıkamış kayak tesisi; bu, eylül ayındaki hli, ocak ayındaki hli. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bu kadar hızlı bir şekilde de kendine getiriyoruz. Van'daki Nur Tatar Spor Salonu… Bunlar sadece bazı örnekler.

Diğer bir konu: Biz burada siyaset yaparken ülkemizin farklı alanlarından gelen… (CHP sıralarından gürültüler)

Biraz dinleyin ya, biraz dinleyin!

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Hayır ama sen ayıp ediyorsun.

GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Devamla) - Cevap verecektir buraya gelip.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Cevap verelim tabii ki.

BAŞKAN - Sayın Bakan, lütfen sözlerinizi tamamlar mısınız, süreniz geçiyor.

GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Devamla) - Ülkemizde siyaset yaparken özellikle ayrıştırıcı bir dil değil, birleştirici bir dil kullanmak zorundayız.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Tam senin yaptığın işte Çağatay.

GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Devamla) - Çünkü, bakın, buraya gelip 'ocu bucu' olarak adlandırdığınız… 'Yurtlarda nasıl ders veriyor?', 'gerici' gibi birtakım kelimeler kullanıyorsunuz. Bu, genç bir siyasetçi için doğru bir şey değil. Biz birleştirici olacağız, birlikte yapacağız bu işleri ve bir araya getireceğiz. Ben bu anlamda…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - O zaman biz de yurtlara adam gönderip konferans verdirelim. Böyle bir şey varsa Türkiye'de kaç aydın konferans vermiş yurtlarda?

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri…

GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Devamla) - Aykut Bey… Aykut Bey, lütfen, bakın…

BAŞKAN - Sayın Bakan, lütfen…

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Sayın Başkan, Bakan cevap versin, Türkiye'de laik, demokrat aydınlar yurtlarda konferans verebiliyor mu? Kimi kandırıyorsunuz, rica ederim ya?

GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Devamla) - Dolayısıyla, 2016 yılı bütçemizin hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. Hepinize katkılarınız için teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan.

ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Sayın Başkan…

BAŞKAN - Sizi dinliyorum Sayın Adıgüzel.

ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - İsmimin geçtiği bir sataşma vardı, mümkünse cevap vermek istiyorum.

BAŞKAN - Sizin isminiz geçti ama sizin söylediğiniz şeyleri tekrar etti ve size cevap verdi.

ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Çarpıtarak…

BAŞKAN - Şahsınızla ilgili hiçbir sataşma yok.

ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Söylemediğim şeyler söylendi ve ben genç bir siyasetçiyim, Cumhuriyet Halk Partisi Gençlik Kolları…

SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Tutanaklara bakalım Başkan, tutanaklara!

BAŞKAN - Peki, hadi, gelin, iki dakika…

Genç siyasetçileri kırmıyoruz, şimdi Gençlik ve Spor Bakanlığını konuşuyoruz ya o yüzden.

ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Sayın Bakanımız doğru bir şey söyledi. Ben Cumhuriyet Halk Partisi Gençlik Kollarından gelen genç bir siyasetçiyim ve Cumhuriyet Halk Partili üyeler bana ön seçimde 20 bin oy verdi ve bugün sizin yanınızdayım, burada karşınızdayım; öncelikle bunu söyleyeyim.

Hiçbir gazetenin önüne gidip de camları tekmeledim. Her zaman mağdurun, garibanın, demokrasiye karşı olanların karşısında durup diğerlerinin yanında durdum. (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)

Diğer taraftan, benim Cumhuriyet Halk Partisi çatısı altında aldığım terbiye kimsenin

93
ailesine söz söylemeye izin vermez.

FUAT KÖKTAŞ (Samsun) - Sen şu kursların rakamını bir söyle bakalım!

ONURSAL ADIGÜZEL (Devamla) - Şimdi söyleyeceğim.

BAŞKAN - Genel Kurula hitap eder misiniz Sayın Adıgüzel.

ONURSAL ADIGÜZEL (Devamla) - Sayın Bakan, sizin çocuklarınızın yurtlarla çok işi olmadığı için bilmezsiniz, ben şimdi söyleyeceğim. 2002'de 185 bin kişiye yurt buluyorduk ama o gün 1 milyon 200 bin öğrenci vardı, bugün 6 milyondan fazla öğrenci var, 4 bin kapasiteli yurt var. Ben dedim ki: 'İstanbul'daki öğrencilerin -tutanak kayıtlarına göre, sizin Plan ve Bütçe Komisyonundaki tutanak kayıtlarına göre- yüzde 54'üne yurt sağlayabildik.' diyen Sayın Bakanımız. Ben, onun söylediklerini sadece dile getirdim. (CHP sıralarından alkışlar)

Ben, AKP iktidarında öğrencilik yaptım, 2004'te öğrenciydim, 2002'de üniversite kazanmıştım. Şunu gözden kaçırıyorsunuz: O günlerde ben üniversiteye geldiğimde AKBİL 20 liraydı, bugün öğrenciler 80 liraya AKBİL alıyorlar.

Bir de yaptığınız zamların reel anlamda öğrencilerin cebine ne fayda sağladığına bakın. Bu ülkede inşaatlarda çalışıp harçlığını çıkarmaya çalışan öğrenciler var ve ne yazık ki bunlar iş kazalarıyla ölüyor, bunları görmezden gelmeyin. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Sadece sizin çocuklarınız gibi bir eli yağda bir eli balda okuyan öğrenceler yok.

HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - CHP döneminde 'Biz para bulamıyoruz.' diye okula gidemiyorlardı.

ONURSAL ADIGÜZEL (Devamla) - Köylerden büyükşehirlere gelmiş öğrenciler var, onu gözden kaçırmayın.

BAŞKAN - Sayın Konuşmacı, çocukları karıştırmayalım, lütfen.

ONURSAL ADIGÜZEL (Devamla) - Teşekkür ederim.

FUAT KÖKTAŞ (Samsun) - Her çıktığında sıkıntı yaratıyorsun ya.

BAŞKAN - Çocuklarımızı, lütfen, rica ediyorum, bu kürsüde örneklemeyelim, rica ediyorum.

VELİ AĞBALA (Malatya) - Sayın Başkan, ne söyledi, ne söyledi Allah aşkına? Ne söyledi?

BAŞKAN - Siz de oradan bana bağırmayın. Size de verecek cevabım var.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Biz mi ayakkabı kutularını doldurduk? Ne desek bir şey diyorsunuz ya.

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Her şeyi kişiselleştirme.

VELİ AĞBALA (Malatya) - Eleştiri de mi yapmayacağım?

SAFFET SANCAKLI (Kocaeli) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Buyurun Sayın Sancaklı.

SAFFET SANCAKLI (Kocaeli) - Sayın Bakan, biraz önceki konuşmasında yanlış bilgi verdiğimi söyledi, 69'a göre söz talep ediyorum.

BAŞKAN - Peki, buyurun Sayın Sancaklı.

İki dakika size söz vereceğim.

Sayın Bakana da sonra söz vereceğim.

SAFFET SANCAKLI (Kocaeli) - Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Bakanımız bu sıralamayla ilgili yanlış bilgi verdiğimi söyledi. Ben futbol hayatımda çok yanlış pas atmış olabilirim ama yanlış bilgi vermem o konuda merak etmeyin. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)

Demin söyleyemediğim -Gençlik ve Spor Müdürümüz de burada- sizden önceki bakanın yapmış olduğu bir yanlış uygulamayı da buradan size söyleyeyim: Gençlik ve spor müdürlüklerindeki personellerde il ve ilçe müdürleri tecrübeli yetişmiş kadrolar olmasına rağmen kızağa çekildi, 'uzman kadrosu' adı altında atıl vaziyetteler. Hep bu ahbap çavuş ilişkisini söylerken biraz evvel yetiştiremedim, daha on gün önce sayın bir vekilimizin kardeşi -polis kendisi- ilçe müdürlüğüne atandı. Daha sonra da basında yer alınca geri almak zorunda kaldı. Biraz önce 'Lütfen, yardımcı olun hep beraber sporcu arkadaşlarla çalışalım.' dediniz, Sayın Bakan çok memnun oldum.

Harun Erdenay konusunda da destekliyorum. Bunu söyledim ben zaten 'Federasyonların başkanlıklarına ehil insanlar gelsin.' diye.

Ben, evet, şu anda MHP milletvekiliyim, bununla da onur ve gurur duyuyorum, bunu da her yerde de söylüyorum. Ben eski bir millî sporcuyum ama tahmin ediyorum millî futbolcu yok aramızda. Benim bilgim, tecrübem, ehliyetim yeterlidir. Eğer samimi yardım isterseniz, davet ederseniz memnuniyetle geliriz çünkü Milliyetçi Hareket Partisi Sayın Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin söylediği gibi her zaman aynı şeyi söylüyoruz biz: 'Önce ülkem ve milletim, sonra partim ve ben.' Bu ülkenin hayrına bir şey varsa ben hazırım Sayın Bakanım.

94
Teşekkür ederim. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Sayın Başkan…

BAŞKAN - Sayın İnceöz, siz vaz mı geçtiniz?

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Sayın Başkanım, biraz evvel genç milletvekilimiz konuşurken özellikle söyledi, işte 'Şöyle geldim, böyle geldim.' diye ama… Kayıtlara girmesi açısından benim naçizane bir tavsiyem olacak. Böyle kişiler üzerinden siyaset yaparak birilerinin üzerine basarak yükselmeyi hedeflemesin. Tarzının çok yanlış olduğunu özellikle belirtmek istiyorum. Burada olan ve olmayan -ve bütün ön yargılarla- milletvekili arkadaşlarımızın çocuklarına 'Bir eliniz yağda, bir eliniz balda.' demek, bu tarafa bakıp başka türlü açıklamalar yapmak; bunlar hoş değil.

SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Rabb'im ona da çocuk nasip etsin.

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Siyaseti bu şekilde kişiselleştirmek yerine politikalar üzerinden eleştirmek çok daha yerinde olurdu.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.

GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) - Sayın Başkan…

BAŞKAN - Sayın Bakan, buyurun.

GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) - Sayın Adıgüzel, ismimi anarak…

BAŞKAN - Mikrofonunuzu açar mısınız.

GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) - Eğer müsaade ederseniz sataşmadan dolayı kürsüden cevap vermek isterim.

BAŞKAN - Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

İki dakika…

GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) - Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

Biraz evvel benim söylediklerime cevap vermek için Sayın Adıgüzel kürsüye geldi ve işte benim de tam söylemeye çalıştığım konuyu tekrarladı. Çünkü 'çocuklarımızın bir eli yağda, bir eli balda'ki gibi bir örneklemeyle yine ailelerimiz üzerinden bir örnek verdi. İşte, bunu yapmayalım diyorum, bu bir.

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - İşte, öğrenecek, öğrenecek ama…

SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Hocam, yanlış bir şey dedi, Sayın Bakanım, olabilir. Allah bütün çocuklarımıza versin.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Niye üzerinize alınıyorsunuz?

BAŞKAN - Laf atmayın lütfen.

Sayın Bakanım, buyurun.

GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Devamla) - Şimdi, ikincisi, sizin dile getirmiş olduğunuz 6 milyon rakamı açık öğretimde de öğrenim gören tüm öğrencilerin hep beraber kapsandığıdır, örgün öğretim 3 milyon 200 bindir. Bu hesaba göre baktığınızda, şu anda 7'ye 1'dir.

ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Hayır, örgün öğretimin yüzde 54'üdür tabii ki.

GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Devamla) - Bu da ayrıca dile getirilmesi gereken bir konudur. Dolayısıyla, lütfen bu rakamları doğru şey yapalım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

FUAT KÖKTAŞ (Samsun) - Bakanım, burs miktarlarına bir şey söylemedi.

GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Devamla) - Ve şunu da söylüyorum…

VELİ AĞBABA (Malatya) - Niye bu kadar alındınız ya!

GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Devamla) - Bakın, öğrenci kardeşlerimiz için, gençlerimiz için, çocuklarımız için yapacağımız her yatırıma helal olsun ve her yatırımı yapmaya biz devam edeceğiz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Saffet Bey'le de her zaman bir arada çalışmak için tabii ki kapımız sonuna kadar açık, bunda hiçbir şüpheniz olmasın. Bizim amacımız ülkemizi, milletimizi, gençlerimizi ve çocuklarımızı geleceğe en iyi şekilde taşımaktır. Tabii ki eleştirilerimiz olacak, birbirimize karşı eleştiriler getireceğiz ama dediğim gibi, bu eleştirileri yaparken kendi içimizde, birbirimize karşı nezaket ve üslubumuzu koruyarak, muhafaza ederek bunu yapmamız gerekiyor ki geleceğe yönelik olarak bu çalışmalarımızı gerçekleştirelim.

2002 yılından itibaren Türkiye'mizde büyük işler başarmış olan AK PARTİ iktidarları, kurucu Genel Başkanımız ve seçilmiş ilk Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın ortaya koymuş olduğu çalışmalar doğrultusunda bugün de Genel Başkanımız ve

95
Başbakanımız Sayın Ahmet Davutoğlu'nun Başbakanlığında yoluna devam etmektedir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Milletimiz 1 Kasım seçimleri sonucunda sözünü söylemiştir. Biz görevimizin başındayız, görevimizin bilincindeyiz, hep beraber ülkemize hizmet etmek için buradayız.

Teşekkür ediyorum, iyi günler diliyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkürler.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Sayın Başkan…

BAŞKAN - Sayın Baluken…

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - İç Tüzük 60'a göre söz talebim var.

BAŞKAN - Peki, buyurun, iki dakika.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Tabii burada Ekonomi ve Maliye Bakanlıklarının bütçesini görüşüyoruz. Çalışma alanını ve emek alanını da yakından ilgilendiren bir tartışma, çalışma. Ancak, buradaki rakamlardan çok AKP'nin emek alanına genel bakışını ortaya koyan son derece vahim bir tablo yaşandı bugün. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu bugün üçüncü köprünün açılış törenine katıldılar ve orada çalışan işçilerin, emekçilerin ikramiye talebiyle ilgili deyim yerindeyse medya önünde şov yaptılar. İşçilerin ve emekçilerin ikramiye talepleri için Cumhurbaşkanı Erdoğan oradaki patrona, işverene, sermaye sahibine 'Ramazandan önce verin de sadakadan sayın, zekttan sayın.' anlamına gelecek cümleler kullandı.

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) - Hiç öyle bir şey demedi.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Bunu kabul edilemez buluyoruz.

ORHAN KIRCALI (Samsun) - Yorumlama, yorumlama, yorumlamadan! Kendine göre yorumlama!

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - İşçinin ve emekçinin bu ülkede alın terine, emeğine, hakkına hukukuna…

İLYAS ŞEKER (Kocaeli) - Artı veriyor ona, artı. Haddinin üzerinde veriyor, 'Alacağının üzerine ilave et.' diyor.

ALİM TUNÇ (Uşak ) - Sen anlayamamışsın!

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - …sadaka ya da zekt tanımlaması üzerinden bir yaklaşımı AKP Hükûmetinin gerçek bütçe planlamasıyla ilgili

yaklaşımı üzerinden de bütün halkımıza göstermek istiyoruz. Bu ülkedeki işçilerin, emekçilerin sadakaya, zekta ihtiyacı yoktur; alın terinin, emeğinin karşılığını, hakkını, hukukunu almaya ihtiyacı vardır. Dünya Çalışma Örgütünün verilerine göre son on üç yılda, AKP hükûmetleri döneminde emekçilerin millî gelirden aldığı pay yüzde 43'ten yüzde 30'a düşmüşken, dünyada iş cinayetlerinde en çok Türkiyeli emekçiler, işçiler yaşamını yitirirken, en fazla çalışma saatiyle, en az ücretle, en örgütsüz kesim olmakla…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Bitiriyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Tamamlayın lütfen.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - İşçilerin, emekçilerin alın teri, emeği, hakkı, hukuku bu kadar sömürülürken bir de onlara verilecek en küçük bir ücretlendirmede sadaka üzerinden, zekt üzerinden yapılacak olan bir tanımlamayı asla kabul etmiyoruz, buradan da şiddetle kınıyoruz.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan…

BAŞKAN - Sayın Özel, nedir talebiniz?

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Yerimden, İç Tüzük'ün 60'ıncı maddesinin verdiği hakka dayanarak, aynen Sayın Baluken'in ve diğer grup başkan vekillerinin yaptığı gibi açıklama yapmak istiyorum efendim.

BAŞKAN - Buyurun.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Bakan doğru bir şey söylüyor, söylediği şu, diyor ki: 'Bu işe aileleri, çocukları, torunları karıştırmayalım.' Çok güzel. Sayın Bakanın Sayın Cumhurbaşkanıyla geçmişte çok uzun mesaileri ve aralarında bir gönül bağları var. Kendisinden rica ediyoruz, Sayın Cumhurbaşkanına, grubumuzun üyesi Sayın Gülsüm Bilgehan Toker'in İsmet Paşa'nın torunu olduğunu hatırlatınız lütfen öncelikle.

İkincisi: Sayın Bakanın kendi öz ve rahmetli dedesi Cumhuriyet Halk Partisinden milletvekilliği yapmıştır beş dönem boyunca, onun biyolojik dedesidir, bizim siyasi

96
dedemizdir. CHP'ye ve geçmiş CHP zihniyetine kendi grubu, grubun kurucu genel başkanı ve mevcut genel başkanı tarafından yöneltilen en ağır, acımasız ve haksız saldırılar ister istemez, siyaseten ret de etse biyolojik dedesi üzerinden kendisini rahatsız ettiği için bu konuda ekstra bir hassasiyet içindedir. (CHP sıralarından alkışlar) Biz, çocukların ve torunların bu işe karışmamasını doğru buluyoruz. Ama, siyasetçilerin de bir görevi var, çocuklarınızı ve torunlarınızı ihalelerden, iş takiplerinden ve dolayısıyla, yolsuzluklardan uzak tutun ki bu kürsünün konusu olmasınlar. (CHP sıralarından alkışlar)

GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAŞ KILIÇ (Samsun) - Sayın Başkan, yerimden müsaade ederseniz…

BAŞKAN - Yerinden konuşuldu, siz de yerinizden iki dakika lütfen Sayın Bakan.

GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAŞ KILIÇ (Samsun) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Grup Başkan Vekili tabii ki ailemle ilgili olarak dile getirmiş olduğu rahmetli dedem evet, Cumhuriyet Halk Partisinden 5 dönem milletvekilliği yapmıştır, Samsun Milletvekilidir ve Samsun'da da çok büyük bir hürmetle anılır ve herkes tarafından da kabul edilmiştir.

'Siyaseten ret' mi dediniz, ben mi yanlış anladım?

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Evet, evet. Siz reddediyor olabilirsiniz, biz sahipleniyoruz, bizim siyasi dedemizdir.

GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAŞ KILIÇ (Samsun) - Peki.

O zaman, Sayın Özel, bakın, ben, evet, Adalet ve Kalkınma Partisinde Milletvekiliyim ve şu anda Türkiye Cumhuriyeti'nin Gençlik ve Spor Bakanıyım. Cumhurbaşkanımızla uzun seneler yakın mesai yaptım ve bundan gurur duyuyorum, bu benim için büyük bir şereftir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Ama, aynı şekilde rahmetli büyükbabamın Samsun'daki siyasi hayatını her yönüyle sonuna kadar sahipleniyorum.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Tamam, öyle yapın zaten.

GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAŞ KILIÇ (Samsun) - Bunda hiçbir şekilde bir soru işareti yoktur.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Cumhurbaşkanına söyleyin de hakaret etmesinler, onu söylüyoruz.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Bize söyleme, oraya söyle.

GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAŞ KILIÇ (Samsun) -Dolayısıyla, lütfen, bu noktada hiçbir şekilde… Siyasi eleştiriler başka şeylerdir, benim dile getirdiğim çok farklı bir konu, bunu siz de biliyorsunuz. Lütfen, burada bu konuyu noktalayın ve burada bu şeyi kapatmış olalım.

Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Sayın Bakan, bir şey sorabilir miyim?

GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAŞ KILIÇ (Samsun) - Buyurunuz efendim.

BAŞKAN - Dedenizi ben de tanımak şerefine erdim, bir ismini zikredebilir misiniz lütfen.

GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAŞ KILIÇ (Samsun) - İlyas Kılıç.

BAŞKAN - Kendisini rahmetle analım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAŞ KILIÇ (Samsun) - Sağ olun.

KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

1.- 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/529) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı 118) (Devam)

2.- 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/297), 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2014 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/34), 2014 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan Kalkınma Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/28), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2013 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/31), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2014 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/37) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 119) (Devam)

A) EKONOMİ BAKANLIĞI (Devam)

1) Ekonomi Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

97
2) Ekonomi Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

B) GENÇLİK VE SPOR BAKANLIĞI (Devam)

1) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

C) SPOR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)

1) Spor Genel Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Spor Genel Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

Ç) YÜKSEKÖĞRENİM KREDİ VE YURTLAR KURUMU (Devam)

1) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

D) MALİYE BAKANLIĞI (Devam)

1) Maliye Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Maliye Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

E) GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)

1) Gelir İdaresi Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Gelir İdaresi Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

F) KAMU İHALE KURUMU (Devam)

1) Kamu İhale Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Kamu İhale Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

G) ÖZELLEŞTİRME İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)

1) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

Ğ) KAMU GÖZETİMİ, MUHASEBE VE DENETİM STANDARTLARI KURUMU (Devam)

1) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

H) GELİR BÜTÇESİ (Devam)

BAŞKAN - Şimdi, Maliye Bakanı Sayın Naci Ağbal konuşacak.

Yirmi dakika süresi.

Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Maliye Bakanlığı ve bağlı kuruluşları bütçeleri üzerinde söz almış bulunuyorum. Sözlerime başlarken hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bilirsiniz meşhur bir fıkra var. Çok iyi fıkra anlatamam ama bir anlatmayı deneyeyim bakalım, başarabilecek miyim?

LÜTFİYE İLKSEN CERİTOĞLU KURT (Çorum) - Siz başarırsınız Sayın Bakanım.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - Temel bir ekonomik toplantıya gidiyor. Toplantıda Amerikalı, Avrupalıyla beraber Temel de var. Beraber vergi gelirlerinin dağılımını konuşuyorlar. Amerikalı diyor ki: 'Biz çizgiyi çizeriz, geliri havaya atarız, vergi gelirleri sola düşerse halka, sağa düşerse devlete kalır. Devlet harcamasını yapar.' Avrupalı diyor ki…

MUSTAFA AKAYDIN (Antalya) - Bu anlatıldı bugün Sayın Bakan.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - Bu meşhur bir fıkra ya, herkesin bildiği bir fıkra bu.

Avrupalı diyor ki: 'Biz daire çizeriz, içine düşen devlete, dışında kalan halka hizmete.' Temel'e sıra geliyor. Temel diyor ki: 'Siz çok uğraşıyorsunuz. Biz vergi gelirlerini havaya atarız, havada kalan halka, yere düşenin hepsi de devlet harcamalarına.' Demin anlatılmıştı, CHP grubu gülmüştü. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bu fıkrada tek

98
anlatmadığım… Bu fıkrada…

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Senin grubun fıkradan anlamıyorsa ben ne yapayım!

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - Bu fıkrada tek anlatmadığım…

BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - Anlatsan güleceğiz, onu bile anlatamadın!

OKTAY VURAL (İzmir) - Sayın Bakan, bütçeyi de böyle anlatın.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Sayın Bakan konuşuyor, lütfen…

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - Bu fıkrada bir eksiklik var. Yani tamam bir toplantı olmuş, görüşmeler olmuş ama bu toplantı hangi yıl yapılmış?

BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - Anlatsan güleceğiz. Okudun.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - Söyleyeyim mi? 2002'de yapılmış. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Başka bir yıl olabilir mi? Şimdi, Temel fıkrasından hareketle bakalım gerçekten 2002'de mi olmuş bu, 2015'te mi olmuş? Bunu test edelim, değil mi? Bütçe bunun en doğru adresi değil mi? 2002 yılında toplanan vergi gelirleri 100 lira.

ORHAN KARASAYAR (Hatay) - İyi dinlesinler Sayın Bakan.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - Havaya atıyoruz. Havaya attığımızda eğer havada kalan vatandaşa gidiyorsa, kaç lira? Sadece 14 lira. Yani vatandaşın cebinde sadece 14 lira kalıyor, onun hizmetine gidiyor. Şu devlet harcaması dediğimiz faize kaç lira gidiyor? 86 lira gidiyor. Bu fıkra 2002'de olabilir mi? Kesinlikle 2002'de olmuş. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

FUAT KÖKTAŞ (Samsun) - Doğru, aynen öyle.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - Peki, gelelim 2015'e. 2015'te Temel aynı toplantıya Amerika'ya gitseydi -gitmiştir mutlaka canım- ne olurdu? Aynı vergi gelirleri 100 lira, atıyoruz bunu havaya, tam tamına 88 lirası halka. (AK PARTİ sıralarından 'Bravo' sesleri, alkışlar)

BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - Rıza Zarraf'a…

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - Dolayısıyla, tam fıkralık bir hayatımız var 2002'de. 2015'te de halkın bütçesi var. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Cengiz'e mi gidiyor, Rıza Zarraf'a mı gidiyor? Kime gidiyor?

KEMAL ZEYBEK (Samsun) - Siz cumhuriyet tarihinde ödenen faizlerin tamamını bir yılda ödüyorsunuz.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - Geçen defa anlattım, arkadaşlarım bana ısrar etti, dediler ki: 'Ya bir daha kürsüye geldiğinde şunu bir daha anlat, bazıları anlamıyorlar.' Onun için, bir daha anlatacağım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Geçen sefer anlatmıştım şu 2002'de meşhur bir bütçe vardı, 119 milyar liralık bir bütçe. Bu bütçeden ne kadar faize gidiyordu? 51 milyar lirası faize gidiyordu, 51 milyar lirası.

KEMAL ZEYBEK (Samsun) - Şimdi kaç lira gidiyor?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - Peki, sağlığa ne kadar gidiyordu? 13,5 milyar lira. Eğitime ne kadar? 11 milyar lira. Yatırıma ne kadar? 7,8 milyar lira. Topluyorum üçünü.

OKTAY VURAL (İzmir) - Topla. Kaç?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - Üçünün toplamı 32,6 milyar lira.

OKTAY VURAL (İzmir) - Bravo!

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - Faize kaç gitmişti? 51,7.

Arkadaşlar, Temel fıkrasına uyan bütçe hangi bütçe? 2002 bütçesi.

KEMAL ZEYBEK (Samsun) - Şimdi faizle o giderleri topla bakayım.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - Peki, geliyoruz 2016 bütçesine. 2016 bütçesinde 570 milyar liralık bir bütçemiz var. 119 milyar liradan 570 milyar liraya çıkmışız. Peki, bu faize ne kadar gidiyor? 2002'de ne kadardı? 51 milyardı. 2016'da herhlde bu 100, 200'e çıkmıştır değil mi deminki hesaba göre? Hayır, sadece 56 milyar lira faize gidiyor. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Peki, buna karşılık…

KAZIM ARSLAN (Denizli) - Peki, halka ne gidiyor Sayın Bakan?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - Bakın, demin söylemiştim, üçünün toplamı -yatırım, eğitim ve sağlık- faizin yanına bile yaklaşamıyordu.

Şimdi geliyorum 2016'ya. Yatırım giderleri 60 milyar lira. Tek başına faiz giderlerinden fazla mı? (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Geliyorum eğitim giderlerine. Kaç lira? 109 milyar lira. Faize harcadığımız paranın 2 katı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Sağlık giderleri az kalır mı? Sağlık giderleri 95 milyar lira. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Arkadaşlar, üçünü topluyorum, 264 milyar lira yapıyor. Faiz ne kadardı? 56 milyar lira. 56 milyar nerede, 264 milyar lira nerede! (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Dolayısıyla, bu Temel fıkralarını anlatırken tarihini anlatmak lazım, tarih verirse ona uygun olur.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Doğru diyorsun, tarihini anlatmak lazım.

99
KAZIM ARSLAN (Denizli) - Devletin borcu ne oldu?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - Bugün, biliyorsunuz, önemli bir gün arkadaşlar, bugün önemli bir gün.

ALİ ŞEKER (İstanbul) - Halkın borcu ne kadar? Devletin borcu ne kadar?

KAZIM ARSLAN (Denizli) - Devletin borcu ne oldu? Halkın borcunu söyle!

ALİ ŞEKER (İstanbul) - Ne kadar yük bindiriyorsunuz?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bugün önemli bir gün, Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nde son tabliye atıldı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Boğaz'ın iki yakasını AK PARTİ iktidarı tekrar bir araya getirdi, hayırlı uğurlu olsun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Peki, söz Boğaz'dan açılmışken şöyle Boğaz'ın bir gerisine gidelim, bakalım, ne var?

ERHAN USTA (Samsun) - Rant var, rant!

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - Birinci köprü ne zaman yapılmış? Arkadaşlar, birinci köprü 1973'te yapılmış. İkinci köprü ne zaman yapılmış, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü? Rahmetli Özal zamanında, 1988 yılında. 88 yılından sonra 2002'ye kadar hiç Boğaz'ı şöyle birbirine kucaklamışlar mı? Asla. Peki, AK PARTİ ne yapmış? AK PARTİ…

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Kim iktidardı o zaman Sayın Bakan, kim iktidardı?

BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - 2016'ya kadar ne yapmış, söyler misin?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - Arkadaşlar, Marmaray Projesi hayırlı olsun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Marmaray Tüp Geçit Projesi… Arkadaşlar, hani demin diyorlardı ya 'Ya, yapılanlara teşekkür edilsin.' Sonuna kadar teşekkür ediyoruz, Allah yapanlardan hep razı olsun ama başladığın işi bitireceksin. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bitiremediysen o iş senin değildir. Başlamış bir Marmaray, bitirilememiş. Kim bitirmiş onu? AK PARTİ bitirmiş. Dolayısıyla, Marmaray Projesi'nden…

ALİ ŞEKER (İstanbul) - Banliyö trenlerini daha bitiremediniz, banliyö trenlerini! Halkalı-Sirkeci çalışmıyor dört senedir.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - Marmaray Projesi gerçekten Boğaz açısından son derece önemli bir proje.

Yine, Avrasya Tüneli, biz yani…

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Maliye Bakanı seçim konuşması yapmaz Sayın Bakan.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - Bakın, 88'den bu yana Boğaz'ı birleştiren hiçbir proje yok.

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Maliye Bakanına yakışır bir konuşma yapın!

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - Biz Yavuz Sultan Selim Projesi'ni bitirmişiz, Marmaray Projesi'ni bitirmişiz; yetmiş mi? Hayır, yetmemiş.

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Hl seçim konuşması yapıyorsunuz!

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - Şimdi de diyoruz ki: Avrasya Tüneli Projesi'ni yapacağız.

KEMAL ZEYBEK (Samsun) - Kaç para, kaç para? Tamamı kaç lira?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - Nedir Avrasya Tüneli? Dünyada bir ilk, tek geçişte tek tünel hlindeki kara yolu ve metro geçişlerini kapsayan, 3 katlı, büyük İstanbul tüneli; İstanbul'a, Türkiye'ye hayırlı olsun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlar, dedik ya bir Temel fıkrası var, hani zaman zaman konuşulur, 'Ya, mega proje olarak Türkiye'ye ne kattınız kardeşim?'

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Kanal İstanbul…

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - Demin arkadaşlara sordum, 'Ya, arkadaşlar, şu 90'lı yıllarda yapılan projeler var mı? Bir getirin bakalım.' dedim, liste aldım.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Daha geri git, daha geri, 60'lara git, 50'lere git.

BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - Siz gelene kadar bir şey yapılmadı bu ülkede, iyi ki siz geldiniz!

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - Allah yapanlardan razı olsun.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Aferin sana! Bir de 2015'e gel hadi.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - Atatürk Barajı 90'lı yıllarda tamamlanmış. Sebep olandan da yapandan da Allah razı olsun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Ama AK PARTİ Hükûmeti dönemlerine baktığımız zaman, mega proje…

ERHAN USTA (Samsun) - Hayır ya, siz yaptınız!

BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - Onu da siz yaptınız!

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - Arkadaşlar, AK PARTİ demek mega proje demek, mega proje demek AK PARTİ demek. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Bu dönemde, Ankara-Konya hızlı tren projesi, Ankara-Eskişehir hızlı tren projesi, Ankara-İstanbul hızlı tren projesi… Hızlı tren projeleri mega projelerdir. Kim yaptı? AK PARTİ yaptı. Hayırlı, uğurlu olsun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Bu paralar nereye harcanıyor? Millete harcanıyor.

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Kanal İstanbul Proje'niz vardı, ne oldu Kanal İstanbul?

100
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - Ya, kaç gün oldu sen Bakan olalı ya? Yaptığına bak ya! Maliye Bakanısın ya, paradan haber ver! Ayıp ya!

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Ulaştırma Bakanı mı oldun?

BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - Maliye Bakanısın, Maliye, hatırlatayım.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - Arkadaşlar, meşhur bir Bolu Dağı Tüneli vardı, hatırlar mısınız?

FUAT KÖKTAŞ (Samsun) - Yılan hikyesi, yılan hikyesi…

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - Yıllarca 'Yok artık canım, bu artık olmayacak. İtalyanlar gitti gidecek, bıraktı bırakacak.'

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - 'Patates' deyince akla Bolu Tüneli geliyordu.

BAŞKAN - Biraz sessiz olabilir misiniz sayın milletvekilleri.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - Ne oldu? Bu projeyi AK PARTİ, kaldığı yerden aldı ve çok hızlı bir şekilde bitirdi.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Seni keşfetmekte çok geç kalmışlar, geçen seçimlerde Bakan olsan daha iyi olurmuş! İyi siyaset…

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - Meşhur bir Karadeniz Otoyolu Projesi vardı. Ne oldu? AK PARTİ geldi, masaya yumruğunu vurdu ve o projeleri tamamladı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Dolayısıyla, mega projeler anlamında baktığımız zaman, AK PARTİ döneminde her anlamda… Havalimanlarını saysam herhlde sürem yetmez, o kadar çok havalimanı projesi yaptık ki.

HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Biliyorlar, biliyorlar.

LÜTFİYE İLKSEN CERİTOĞLU KURT (Çorum) - Biliyorlar Sayın Bakanım.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - Yok, bilmiyorlar arkadaşlar; o kadar söylüyoruz, söylüyoruz; bilmiyorlar.

Sonra, arkadaşlar, bu ülkede taş üstüne taş koyan herkese teşekkür ediyoruz. Herkes bürokratik olarak da siyasette de şerefiyle namusuyla bunu yapıyor. Kimsenin şerefinde namusunda değiliz. Hepimizin zaten yapması gereken, şerefimizle namusumuzla bu işleri yapmak değil mi? Bu bir meziyet mi? (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Bir de, bilirsiniz, bir ülkede büyürsünüz. 90'lı yıllarda bu kadar büyüdük, 2002'den sonra bu kadar büyüdük diye mukayeseler yapılır. Ama o büyüme acaba nasıl bir büyüme, o büyümenin için de ne var, o büyümenin içerisinde yatırım mı var, krizler mi var?

Bakın, 1990'lı yıllar boyunca…

BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - Rıza Zarraf, Rıza Zarraf, altın, Rıza Zarraf var.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - Bakın, dinleyin, bu çok önemli arkadaşlar, bunları öğrenin.

1990'lı yıllar boyunca Türkiye'de kamu yatırımlarının ortalama bitirilme süresi yaklaşık on yıldı. Yani bir kamu yatırımına başlayacaksınız… İşte, mesela, rakamları vereyim: 1998'de 10,4; 1999'da 10,2; 1996'da 11,9 yani bir projeye başlıyorsunuz… Allah yardım etsin memlekete, o zaman zaten hiçbir iktidarın ömrü iki yıldan fazla değildi ki. Dolayısıyla bir kamu yatırımı ortalama on yılda bitiriliyordu. Peki AK PARTİ iktidarı geldi, ne oldu? Arkadaşlar, şu anda kamu yatırımlarının ortalama bitirilme süresi dört yıl. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

KAZIM ARSLAN (Denizli) - Haydarpaşa-Pendik bitmedi, Haydarpaşa-Pendik. Sayın Bakan, Haydarpaşa-Pendik Demiryolu yapılmadı.

ERHAN USTA (Samsun) - Ne zaman başladı programlar?

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Biz başlattık, onu da söylesene, o projeleri kim başlattı, bir söyle bakalım?

KAZIM ARSLAN (Denizli) - Dört yıl oldu, Haydarpaşa-Pendik Demiryolu…

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - Arkadaşlar, burada yine gündeme getirildi. Hani 2002'ye geldiğimizde bu ülkenin…

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Kim başlattı söylesene, 'Allah razı olsun.' diyordun, ne zaman başladı…

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - Başlatana da Allah razı olsun da bitiremeyene de yazıklar olsun, ne diyeyim yani. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Ayıp ayıp! Kimin başlattığını da söylesene…

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - Biz başlanıp da bitirilmeyeni bitirdik. Yeniden de başladık, başladığımız gibi de bitirdik arkadaşlar. Açılış töreni yapıyor muyuz, hep kurdele kesiyoruz.

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Kaç tane, kredi kartından yatan insan var hapishanelerde?

BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - Cengiz İnşaatın borcunu sildin mi, silmedin mi, bunu açıkla bakalım.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - Eskiden siyaset kurumu temel atma törenleriyle bilinirdi, bol bol temel atma törenleri yapıldı. AK PARTİ iktidarları döneminde

101
temel atma törenleri mi yapılıyor yoksa kurdeleler mi kesiliyor? (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - Cengiz İnşaat, Cengiz…

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - Şimdi, arkadaşlar, sosyal güvenlik sistemiyle ilgili…

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Ya, çok bereketli bütçeler bunlar, maşallah, on dört senedir maşallah, bereketli bütçeler bunlar, maşallah. On dört yıldır… Bir daha yapalım, bir on beş yıl daha yapalım, elli yıl daha yapalım bütçe…

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - Ya, arkadaşlar oradan laf atacaklar, siz laf atmayın. Atmıyorlar artık, sustular. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP ve MHP sıralarından gürültüler)

Değerli arkadaşlar, sosyal güvenlik açıkları bu ülkede her zaman…

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Altmış yıl daha yapalım, elli yıl daha yapalım bütçeleri.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, sükûnetinizi muhafaza edin lütfen.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - Arkadaşlar, sosyal güvenlik açıkları… Değerli arkadaşlar, bakın, 2002'ye gelirken ülkeyi uçurumun kenarına getiren birkaç faktör vardı. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, duymuyorum Sayın Bakanı, ciddiyetimizi koruyalım lütfen.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - Bunlardan bir tanesi kamu bankalarıydı, bir tanesi de sürdürülemez sosyal güvenlik açıklarıydı. Doğru mu? Doğru, hepimiz bunu biliyoruz.

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Bugün ne kadar açığın var?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - Burada bugün sosyal güvenlik açıklarıyla ilgili bazı sözler ifade edildi. Doğru, 2016 yılında Sosyal Güvenlik Kurumuna yapılacak aktarmaların, transferlerin toplamı 102 milyar liradır, 2002 yılında bu 11 milyar liradır. Bu sosyal güvenlik açıklarının daha da arttığı anlamına gelmez, tam tersine sosyal devleti, sosyal güvenlik uygulamaları bağlamında daha derin bir şekilde hayata geçirdiğimizi gösterir.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Vay be! Birinci kısmını da söylesene, kamu bankalarını da söyle!

BAŞKAN - Sayın Günal…

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - Nitekim, rakam vereyim da dinleyin arkadaşlar: 2002 yılında Sosyal Güvenlik Kurumunun mali disiplinini açık finansmanıyla ölçersiniz, 'Bu kurumun açık finansmanı ne kadardır?' diye. 2002 yılında Sosyal Güvenlik Kurumunun açık finansmanının millî gelire oranı yüzde 2,6 yani millî gelirin 2,6'sını sosyal güvenlik açığına veriyormuşuz. Peki, geldik 2016'ya. Şu anda Sosyal Güvenlik Kurumunun açık finansmanı kaça düştü? 0,5 yani yüzde 1'in altında. Arkadaşlar, mali disiplin budur, bütçe disiplini budur.

Peki, hem bunu düşürdük aşağıya hem de bu kadar rakam niye yukarıya gitti? Bir tane kalem söyleyin de buradan bir ders çıkaralım. Yıllardır söylenir 'İş gücü üzerindeki maliyetleri azaltalım, iş gücünün maliyetlerini azaltalım ki işletmelerimiz daha rekabetçi olsun.' diye. Biz 2008 yılında sosyal güvenlik primlerinde 5 puan indirime gittik. Niye? Bizim işletmelerimizin sosyal güvenlik yükleri azalsın diye. Arkadaşlar, şu söylediğiniz 102 milyar liranın içinde sadece bunun rakamı 22 milyar lira. Bugün biz Sosyal Güvenlik Kurumunun alması gereken 22 milyar liralık bir primden vazgeçiyoruz. Niye vazgeçiyoruz? Yeter ki işletmelerimiz üretsin, yatırım yapsın, ihracat yapsın, daha rekabetçi olsun diye. Dolayısıyla, burada yapılan faize gitmiyor arkadaşlar.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Yandaşlara gidiyor, yandaşlara.

BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - Cengiz İnşaata.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - Bakın, faize giden bir şey yok, hepsi vatandaşa gidiyor, vatandaşın cebine gidiyor, vatandaşın hastanesine gidiyor, vatandaşın okuluna gidiyor, vatandaşın üniversitesine gidiyor.

Kamu sağlık harcamaları, AK PARTİ hükümetleri döneminde ciddi anlamda arttı. Doğru, artırmamız lazım çünkü 2002 yılında sağlığa insanlar zaten erişemiyordu ki, ilacına erişemiyordu ki.

BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - Türkiye'de bir sürü insan hastaneye gitmeden ölmüştü…

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - Şimdi hastanesine de erişiyor, ilacına da erişiyor, ilacını da alıyor, konforlu yataklarda yatıyor, tek kişilik odalarda kalıyor. İnsanlar hep beraber diyorlar ki: 'Bu ülkeden, bu devletten, Recep Tayyip Erdoğan'dan, Ahmet Davutoğlu'ndan Allah razı olsun.' Allah milletimizin dualarını artırsın (AK PARTİ sıralarından 'Bravo' sesleri, alkışlar)

FUAT KÖKTAŞ (Samsun) - Özal oda anahtarları başhekimin cebindeydi.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - Yine, benim de altına imza atacağım

102
meşhur bir laf vardır, bugün de burada söylendi: Bir ülkede dalkavukluğun sağladığı çıkar, dürüstlüğün çıkarından fazla olursa o ülke batar. Altına imza atıyorum, altına imza atıyorum. [MHP ve CHP sıralarından 'Bravo' sesleri, alkışlar(!)] (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Arkadaşlar, o batan ülke var ya, batan ülke… Gene fıkranın yarısını dinlediler, gene sözü yarıda aldılar.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Tabii, tabii.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - O batan ülke 2002'deki ekonomisiyle Türkiye ekonomisiydi. Niye? O dönemde IMF'ye olan borç 24 milyar dolardı. Batan ülke ne, hangi zaman?

FUAT KÖKTAŞ (Samsun) - Kaç tane banka TMSF'ye gitmişti?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - Dolayısıyla bu söz… Şu dalkavukluk dediğiniz şeyin en lsını sizin dönemlerinizde gördü bu ülke.(AK PARTİ sıralarından alkışlar) (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Kimin kime dalkavukluk yaptığını herkes biliyor Sayın Bakan. Kimin kime dalkavukluk yaptığını görüyor herkes.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - Ne oldu? 2013 yılı geldi arkadaşlar, IMF'ye olan borç ne oldu? Koca bir sıfır, koca bir sıfır. Artık bu ülkenin IMF'ye bir kuruş borcu yok. Tam tersine, şu anda IMF'den alacağımız var arkadaşlar, alacağımız var.

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Dünyaya 400 milyar dolar borcu var.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - Bu Temel'in fıkrası boşa anlatılmıyor, buna dikkat etmek gerekiyor.

ALİM TUNÇ (Uşak) - Sayın Bakanım, KEY ödemeleri ile nemalar da vardı.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - Arkadaşlar, geçmişin tüm borçlarını ödedik, banka batıklarının bu ülkeye maliyet olarak getirdiği bütün yükleri ödedik, vatandaşımıza hizmet bütçesi ürettik.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Tabii, tabii kamu bankalarını da siz kurtardınız değil mi? Orayı niye söylemiyorsunuz? Bir maddede 'Kamu bankaları' diyordun Sayın Bakan.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - Değerli arkadaşlar, sözlerimin hiçbir yerinde herhangi bir vekilimize, herhangi bir gruba dönük özel bir cümle yok. Hep meşhur laflardan hareketle söylüyorum.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Yok artık.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - Arkadaşlar, bir ülkede eğer kayıt dışı ekonomiyi aşağıya getirebiliyorsanız o zaman o ülkede sağlıklı bir vergi toplayabilirsiniz. Kim ne derse desin, demin bir uluslararası kuruluş raporundan bahsedildi.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Kaç defa değiştirildi?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - Ben de söyleyeceğim. Ben de söyleyeceğim.

Bugün kayıt dışı ekonomi olarak baktığımızda, bugün işçilikte, kayıt dışı ekonomide yaklaşık yüzde 50'lerden yüzde 30'lar seviyesine geldik.

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Ayakkabı kutularındaki para da kayıtlı mı Bakan?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - Dolayısıyla, kayıt dışı ekonomi AK PARTİ hükûmetleri döneminde son derece iyi noktalara gelmiştir.

Arkadaşlar, sözlerimi toparlayacak olursam -başta da söyledim- AK PARTİ hükûmetleri iktidara geldiği ilk andan itibaren sadece ve sadece halkın bütçesini yapmaya çabalamıştır. Vatandaştan topladığı her kuruşun vergisini hesap ederek 'Vatandaşa hizmeti daha fazla nasıl götürebilirim?' onun gayreti içerisinde olmuştur.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Bir de o toplamadıklarını söylesene. Toplamadığın vergileri de söyle.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - Zaten bugün herkes, içeride dışarıda, arkadaşlar herkes şunu söylüyor: Türkiye'de bugün ekonomide gelinen nokta, bütçe disiplininde gelinen nokta herkesin takdir ettiği bir seviyededir.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Sildiğin vergileri niye söylemiyorsun?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - Dolayısıyla, biz isteriz ki -arkadaşlar, bu bir bayrak yarışı, ne yapalım- bayrağı nereden devraldıysak o aldığımız bayrağı ileriye taşıyacağız.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Milletten devraldık, milletten.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - Siz bayrağı geride bıraktıysanız sizin bayrak... Olimpiyatlarda bayrak yarışı var ya, tam bir bayrak yarışı.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Bayrak yarışında takım arkadaşı satılmaz!

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - Ne yapalım, bizim aldığımız noktada diğer ülkelerin çok gerisindeydiniz, biz aldık onu ileriye taşıdık, daha ne istiyorsunuz?

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - 2 Kasımda milletin raporu ne yazıyor? Ne yazıyor? 2 Kasımdaki rapor ne diyor?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - Arkadaşlar, teşekkür etmek sadece bize

103
değil, size de düşer. Siz de AK PARTİ hükûmetleri döneminde yapılan hizmetlere teşekkür edin. Ne var bunda? Ne var bunda? (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Milletin raporuna bakın, 2 Kasımda ne yazıyor? 'Yüzde 49,5' diyor milletin raporu.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - Dolayısıyla, biz yapılan her şeye teşekkür ediyoruz. Yapmamız lazım. Siyaset demek millete hizmet üretmek demek. Biz, bugüne kadar bu gayret içinde olduk. İnşallah, bu çabamıza bundan sonra da devam edeceğiz.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - İnşallah sen de Maliye Bakanı olursun da...

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - Sözlerimi tamamlarken hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından 'Bravo' sesleri, alkışlar)

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Milletin raporuna bak, ne yazıyor 2 Kasımda ona bak. 2 Kasımda ne yazıyor raporda, ona bak sen: Yüzde 49,5.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Sayın Bak... Sayın Osman Aşkın Bak...

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Baktım Sayın Başkanım

OKTAY VURAL (İzmir) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Buyurun Sayın Vural.

OKTAY VURAL (İzmir) - Sayın Başkan, tabii, aslında bütçeyi sunan

ve savunması gereken Bakan…

BAŞKAN - Sesinizi açalım.

OKTAY VURAL (İzmir) - …aynı zamanda bütçeyle ilgili bir güven ilişkisi de olduğunu dikkate almak lazım ama bugüne kadarki Adalet ve Kalkınma Partisi hükûmetlerine Maliye Bakanlığı yapmış olanların sunumunu dikkate aldığımızda, bu bütçeye Bakandan dolayı nasıl güvenilmeyeceğini ortaya koydu.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Ne oldu? Hoşunuza gitmedi mi? Hoşunuza gitmedi mi? Biz size güvenmiyoruz.

OKTAY VURAL (İzmir) - Gerçekten, bir bakan bu bütçeyi savunabilmeliydi…

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Savunuyorum, çok güzel savunuyorum.

OKTAY VURAL (İzmir) - …ama kendisi alkış almak için rakamları çarpıttı ve fıkrayı bile okudu.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Zorunuza gitti, zorunuza.

HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Onlar bir gecede batırdıkları 21 milyar doları düşünsünler, 21 bankayı düşünsünler.

OKTAY VURAL (İzmir) - Sayın Başkanım, tabii, bu Temel'in bir fıkrası var, biliyorsunuz. Taksim Meydanı'nda sürekli dolaşıyormuş, trafik polisi durdurmuş, 'Niye böyle dolaşıyorsunuz?' 'Sol sinyal takıldı.' diye… Anlaşılan o ki Sayın Bakanın da sinyali takılmış. (MHP sıralarından alkışlar) Dikiz aynasına bakarken kendini görüyor ama arabayı çarpmış. Bunu, çarpan arabayı, pert olmuş arabayı ve geleceği göremeyen bir bütçe.

ORHAN KIRCALI (Samsun) - Sen göremedin be! Sen göremiyorsun, sen!

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Arabaya çarpan sizsiniz ya! 2002'de arabayı çarpan sizsiniz.

OKTAY VURAL (İzmir) - Bu bütçeyle bir gelecek anlatması gereken Sayın Bakan, sinyali hep takıldığı için, dikiz aynasına baktığı için gerçekten toslamış. Ancak, Sayın Bakanın, o dönemde Hükûmetin sorumluluğunu üstlenmiş bir parti olarak, 2002 yılıyla ilgili söylediği rakamlarda bir çarpıtma olduğunu ifade ederek bu konuda sataşmadan dolayı söz istiyoruz efendim.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Kimseye sataşmadım. Hayır, hiç kimseye sataşmadım.

OKTAY VURAL (İzmir) - Sayın Usta…

BAŞKAN - Sayın Bakan kimseye sataşmadığını söylüyor ama sene itibarıyla…

OKTAY VURAL (İzmir) - Sayın Başkanım, bir hatırlatır mısınız, takılan sinyalini düzeltsin.

BAŞKAN - Sayın Usta, bir dakika…

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Sizin arabanızın ruhsatı yok, ruhsatı. Ruhsatsız kalmış.

BAŞKAN - Sene itibarıyla söz vermek zorundayım.

Sayın Erhan Usta, buyurun.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Çok geç keşfetmiş vallaha.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri…

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Ruhsatsız araba kullanıyorsunuz.

BAŞKAN - Buyurun, iki dakika.

104

ERHAN USTA (Samsun) - Süreyi baştan alma imknı olur mu?

BAŞKAN - Tabii ki, buyurun.

ERHAN USTA (Devamla) - Sayın Başkan, teşekkür ederim.

Ben, tabii, Naci Bey'in davranışlarını biliyorum; davranışlarını diyeyim, sadece o kadar söyleyeyim. Ben bu sefer vazgeçer zannettim çünkü hakikaten, kendime göre iyi bir analiz yaptığımı düşünmüştüm, Türkiye'nin maliye politikası analizi. Nerede başarı var, nerede başarı yok, bunları bir bir anlattık. Bunların nasıl olduğunu, bugüne nasıl geldiğimizi, 1999'daki faiz dışında bile yüzde 1,8 açığın alınan yapısal tedbirlerle, sıkı maliye politikasıyla 2002 döneminde 3,2, oradan 4… Geldi, bunları anlattı. Bu sefer konuşmaz zannettim fakat tabii, olmuyor, yine eski huyunda devam etti. Bu, çaresizliğin bir nedenidir. Artık söyleyecek hiçbir şey bulamadı 'Rakamlar yalan söylemez.' diyor, önce bir rakamla konuşalım madem öyle. Ya, ben anlamıyorum hangi rakama bakıyorsunuz? Kalkınma Bakanlığı rakamları orada. Türkiye'de 2000-2001-2002 yıllarında -hani 'Kamu yatırımları az yapıldı önceden.' diyor ya- 57'nci Hükûmet döneminde, millî gelire oranla ortalama 4,93, kamu yatırımlarının millî gelire oranı 57'nci Hükûmet döneminde 4,93. Aynı oran, AKP döneminde 4,13. Kalkınma Bakanlığının elli yıllık serisinde bu rakamları bulabilirsiniz. (MHP sıralarından alkışlar) 4,93'ten 4,13'e düşürüyorsun, pişkin pişkin buraya gelip bir şeylerden bahsediyorsun. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) On dört yıl önceki mutlak rakamları birbiriyle mukayese ediyor, on dört yıl önceki.

BAŞKAN - Kötü sözler sarf etmeyelim lütfen Sayın Konuşmacı.

ERHAN USTA (Devamla) - Yani, böyle bir şey olabilir mi? On dört yıl önceki Türk lirasıyla şimdiki Türk lirasını mukayese ediyor. Kim yapıyor bunu? Hani, bunu bir sosyolog yapar, anlayabilirim. Bunu bir Maliye Bakanı yapıyor, bu olacak bir şey değil.

Rasyonalizasyon çalışması… Bakın, kamu yatırımlarındaki o sürelerin kısaltılma çalışmasını 57'nci Hükûmet dönemi başlatmıştır ve 57'nci Hükûmet döneminde düşmüştür, ondan sonra da sürdürülmüştür. Yani, şimdi, başkalarının yaptığı… Geçen sefer dedi ya 'Kamu Finansman Kanunu'nu biz çıkardık.' diye. Yani, şurada çıkan kanunda bile yalan söyleyen veya yanlış söyleyen bir Bakanın tabii bunlarda böyle söylemesini ben artık mazur karşılıyorum, Bakanın alışkanlığıdır ama bu alışkanlıktan vazgeçmesi lazım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ERHAN USTA (Devamla) - Bunları ben 4'üncü maddede size… (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Usta.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Millet ne dedi, onu söyle sen. 2 Kasımda millet ne dedi, onu söyle. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan…

BAŞKAN - Saat itibarıyla herkes konuşmaya başladı Sayın Özel.

Buyurun.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkanım, şimdi, biraz önce maalesef üzülerek takip ettik ki dinlediğimiz konuşma bir bakan konuşması değil, bir bakan üslubu değil. Hele hele bu iktidarın geçmiş dönemlerinde bürokraside görev yapmış ama daha önceki iktidarlar döneminde de bürokrasi görevi olan ve bu kürsüye Maliye Bakanlığı gibi, Türkiye Cumhuriyeti'nin Maliye Bakanlığı gibi fevkalade onurlu bir görevi üstlenmiş olarak çıkmış ve geçici bütçeyi saymazsak ilk kez bütçede kürsüde olan birisine yakışacak bir konuşma değil.

Eskiden tanıyan bürokratlar, kamudaki önemli bir makroekonomist…

BAŞKAN - Talebiniz nedir Sayın Özel, lütfen?

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Hemen söylüyorum.

…Plan Bütçe Komisyonundan değerli üyelerimiz, kendisini tanıyan hemen herkes kendisiyle ilgili geçmişten bildikleri bir yana -onları söylemiyorlar, bakın, özenli bir dil kullanıyorlar- ama bugün taç giyen başın akıllanmasını ümit ettiklerini ama onu göremediklerini söylüyorlar.

Sayın Bakanın söylediği her şeye cevap verebiliriz -birçok şeye- sataşmalarının tek tek hepsini sayabilirim ama şundan dolayı özellikle söz istiyoruz: Öyle şeyler söyledi ki dalkavuklukla ilgili bir şeyler söyledi, döndü grubumuza doğru elini uzatarak 'Sizin dönemleriniz.' dedi. Oysaki 'Acaba bilgi dağarcığım beni yanıltıyor mu?' diye Türk Dil Kurumunun sözlüğüne baktığımda, 'dalkavukluk'u, kişinin kendinin üstünde olan kişilere karşı kendisiyle ilgili bir çıkar sağlamak için hoşa gidecek davranışlar bütünü olarak anlatıyor. Herhlde bu, siyaseten elde edilmiş getirilerin geçmişte ne yolla elde edildiği noktasında önemli bir çağrışım yapmaktadır.

Grubumuza yapılan bütün sataşmalar adına uygun görürseniz Aykut Erdoğdu cevap verecek.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Böyle şey olur mu ya? Öyle bir yöntem mi var?

105
BAŞKAN - Bu kadar uzun gerekçeden sonra nasıl uygun görmeyebiliriz Sayın Özel.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Teşekkür ederim, sağ olun.

BAŞKAN - Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

İki dakika.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biz Hükûmetin bakanlarını çok yıpratma derdinde değiliz, gerçekten ama bu Maliye Bakanı kendisini yıpratmak üzere özel çaba gösteriyor.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Bizim gösterdiğimiz özeni göstermiyor.

AYKUT ERDOĞDU (Devamla) - Sayın Maliye Bakanı, ya, burada bir sürü teknik kalitesi yüksek milletvekilimiz var. Real rakamlar, nominal rakamlar, bunlar bizim alfabemiz. Onun için, buraya gelip, kendi grubunuzdaki bilmeyen insanlara alkışlattırmak uğruna bunu yapmayın, şık olmuyor, kalite düşüyor. Bunu bilmeyenler olabilir. (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)

AYŞE KEŞİR (Düzce) - Çok ayıp!

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Millet onaylıyor, millet!

AYKUT ERDOĞDU (Devamla) - Şimdi, o zaman bakın, ben bu bağıranlara bir rakam vereyim.

ALİM TUNÇ (Uşak) - Sen kendini ne zannediyorsun?

AYKUT ERDOĞDU (Devamla) - Bakın, 2002 yılında dış borç 115 milyar dolar, 2015 yılında 405 milyar dolar.

ALİM TUNÇ (Uşak) - Sen profesör müsün? Ne zannediyorsun kendini?

AYKUT ERDOĞDU (Devamla) - Ama ben dürüst bir adamım, 'Dolarda bile enflasyonlar reel olmayabilir' diyebiliyorum ama siz bunu demiyorsunuz çünkü ben onları aydınlatmak zorundayım, biliyorsam aydınlatmak zorundayım. Kamu brüt dış borç stoku 257 milyar TL 2002, 672 milyar TL 2015. Rakam çok artmış değil mi? Ama arkadaşlar, bu rakamlar nominal. Bunu böyle anlatmak varken gelip… Şimdi, bakın, 'Köprü yaptık, bilmem ne yaptık.' Köprünün parasını kim ödüyor? Beş kuruş ödediniz mi Marmaray'a, sizden sonraki hükûmetler ödeyecek? Köprüyü geçenler ödeyecek, üstelik fahiş ödeyecek.

BAŞKAN - Genel Kurula hitap eder misiniz lütfen.

AYKUT ERDOĞDU (Devamla) - Havalimanına konan ödeyecek, üstelik fahiş ödeyecek.

Ben size şunu söyleyeyim: Biliyor musunuz, fıkra anlatıyorsunuz, bu bilgileri insanlara verin. Ya, sattığınız TELEKOM yaptığınızın 10 katı. Havalimanı diyorsunuz, Atatürk Havalimanı, yaptıklarınızın 20 katı, sattınız. TÜPRAŞ'ı müpraşı saymıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) - Sen ne yaptın, sen?

AYKUT ERDOĞDU (Devamla) - Maliye Bakanıyla ilgili komik bir şey söylenecekse size çok kısa bir fıkra anlatayım: Bir gün bir ülkede Naci Ağbal Maliye Bakanı olmuş.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Bakan, iki dakika…

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; benim biraz önce burada yaptığım konuşma muhalefet partisi milletvekillerini ve gruplarını o kadar rahatsız etmiş ki normal bir cümle kuramayacak kadar psikolojileri bozulmuş. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Kimyalarını bozmuş, kimyalarını!

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Dağıldılar zaten, dağıldılar, daha toparlanamıyorlar!

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - Ben tabii ki burada siyasetçi olarak, Bakan olarak herkesin yaptığı gibi politika yapacağım, rakamları, politikaları değerlendireceğim, rakamlar vereceğim, bunlar üzerinden değerlendirmelerde bulunacağım.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Politika bir aldatmaca değil, dürüstlüktür ama!

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - Bunları yaparken kendi üslubuma uygun olarak da bir tarz izleyeceğim. Ne istiyorsunuz yani ben sizin görmek istediğiniz, görmeye alıştığınız bir tipoloji üzerinden mi konuşayım?

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Yok, yok.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - Bakın, her türlü eleştiriye varım, buradaki rakamları, gelirsiniz siz de kendi rakamlarınızı verirsiniz, kendi söylemlerinizi söylersiniz.

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Biz kendi rakamlarımızı niye verelim size?

106
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - Ben bunlardan son derece memnun olurum. Benim verdiğim her rakamı sonuna kadar yanlışlayabilirsiniz…

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Naci Bey, ama gerçekleri tartışalım, ilerleyelim ya!

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - Ya, Aykut Bey, bir sabredin be kardeşim, bir sabredin ya, bir sabredin!

Değerli arkadaşlar, bakın, şöyle…

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Bir şey demedim.

LÜTFİYE İLKSEN CERİTOĞLU KURT (Çorum) - Bir saygılı olun ya, bir saygılı olun!

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; kimseye benim bürokratlığımı ve siyasetçiliğimi tartışma hakkını asla vermem ve bu kimsenin haddi değildir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Cengiz'in parasını açıkla, takdir edelim.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - Ben kendim neysem o olacağım, o olacağım, o olmaya da devam edeceğim. Bu sizin hoşunuza gitse de, gitmese de, evet, bir Naci Ağbal Maliye Bakanı oldu bu ülkeye…

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Millet yaptı millet, oldu oldu. İster kabul edin ister kabul etmeyin. Millet yaptı.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - …bundan sonra da milletin bütçesini yapmaya devam edecek. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Sizin, esas, birtakım böyle parti grupları…

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Osman, gel buradan bağır.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - Bakın, biraz önce parti gruplarından sözcüler, burada, ağza alamayacağım, almaktan ar duyacağım ifadeleri benimle ilgili kullandılar.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Ne dediler? Bir tane örnek verin.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Ne için söylüyorsunuz onu?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - Ben o ifadeleri ağzıma almaktan ar duyarım. Bu ifadeleri kendilerine iade etmekten bile ar duyarım. Seviyenin düştüğü ve bittiği bir yerde ben artık bunu milletimin vicdanına bırakıyorum, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından 'Bravo' sesleri, alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Ya hangileri? Ne vardı? Bir tane örnek ver.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan, hiç uzatmadan, bu sefer çok kısa söyleyeceğim…

BAŞKAN - Çok kısa konuşun, bakın, ara vermeden sizi dinliyorum.

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Söz talebim var.

BAŞKAN - Ara verebilirdim. Lütfen…

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Tamam. 'Normal bir cümle kuramayacak kadar psikolojileri bozulmuş.' lafı ağır bir sataşmadır, cevap vereceğiz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Daha atlatamadınız, atlatamadınız. Daha atlatamadınız, zaman alır daha.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Aynen öyle söyledi, aynen öyle söyledi. 'Normal bir cümle kuramayacak kadar psikolojileri…'

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Öyle misiniz, öyle misiniz? Kendinizi öyle mi görüyorsunuz?

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Lale Karabıyık cevap verecek efendim.

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Başkanım…

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, tamam.

Buyurun.

Bir yerde noktalama olgunluğunu göstermek gerekiyor.

LALE KARABIYIK (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; az önce burada bir ifade kullanıldı 'SGK açıklarını azalttık.' diye. Hatırlarsanız salı günü ben bir konuşma yaptım Kalkınma Bakanlığı ve TÜİK konusunda ve buraya bir belge getirdim. SGK açıklarının nasıl azalmadığını ve SGK açıkları için bütçeden ayrılan payların nasıl arttığını…

METİN AKGÜN (Tekirdağ) - Elle yazmışsın onu, belge değil.

ALİM TUNÇ (Uşak) - Kendiniz yazmışsınız onu ya.

LALE KARABIYIK (Devamla) - Bu belge bu değildir efendim, ben o gün gösterdiğim belgeden bahsediyorum ve Kalkınma Bakanlığının sitesinden alabileceğinizi ifade ettim. Bütçeden ayrılan pay, SGK açıklarını kapatmak için sürekli artmıştır. İsterseniz o veriyi size yine veririm.

ALİM TUNÇ (Uşak) - Ne veriyorsunuz?

LALE KARABIYIK (Devamla) - İkincisi: Artık çoğu ülke IMF'e borçlanma ihtiyacı

107
duymuyor sayın vekiller çünkü küresel sermaye salınırken, dönem dönem az, dönem dönem çok, portföy yatırımları olurken, yüksek faizinize sermaye çekiyorsunuz ve cari açığınızı bu şekilde sürdürüp yamamaya çalışıyorsunuz.

ALİM TUNÇ (Uşak) - Allah Allah!

LALE KARABIYIK (Devamla) - Evet, maalesef böyle.

ALİM TUNÇ (Uşak) - KEY ve nemalar ne oldu? KEY ve nemaları kim ödeyecek? İnsaf ya!

LALE KARABIYIK (Devamla) - Ama ne yazık ki cari açık artık küçülse bile -o da niye küçüldü biliyorsunuz, enerji fiyatları düştüğü için küçüldü, büyüme azaldığı için küçüldü- onu bile artık kapatamıyoruz.

ALİM TUNÇ (Uşak) - Tabii, tabii, 10 milyar dolarlık yardımı o enerji düşüklüğünden dolayı yapabiliyoruz.

LALE KARABIYIK (Devamla) - Lütfen dinleyiniz, burada söyleyiniz!

Ya rezervlerden eritiyoruz veya kaynağı belli olmayan paralardan kapatıyoruz, portföy yatırımları için giriş bile azalmıştır. İktidarınız döneminde kasımdan bu yana 17 milyar dolar çıkmıştır, gitmiştir.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Yine talebe uygun olmayan bir cevap gördük ama sayın milletvekilleri…

OKTAY VURAL (İzmir) - Sayın Başkan, bir dakika… Efendim, Sayın Bakan 'muhalefet partileri milletvekillerinin psikolojileri bozulmuş.' demek suretiyle açık bir sataşmada bulunmuştur.

BAŞKAN - Lütfen Sayın…

OKTAY VURAL (İzmir) - Dolayısıyla, efendim, böyle bir sözün…

BAŞKAN - Sayın Vural, 'muhalefet partileri' mi dedi, genel mi dedi?

OKTAY VURAL (İzmir) - Aynen öyle.

BAŞKAN - Peki, kim konuşacak?

OKTAY VURAL (İzmir) - Sayın Mehmet Günal efendim.

BAŞKAN - Çok bağırıyordu zaten yerinden.

Sakin olun ama tamam mı Sayın Günal?

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Sorun yok Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Öyle bir bağırdınız ki burada bütün Divan korktu oturduğumuz yerden.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Osman kadar bağırmıyorum, Osman kadar hiç bağırmıyorum, kimse bağırmıyor yani önce ona bakın.

Osman'a ben sataşmazsam söz alamıyor onun için yapıyorum, dostluğumuz var.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Ben her zaman söz alırım.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Günal. (MHP sıralarından alkışlar)

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Sayın Başkan, Sayın Bakan; ben burada söz veriyorum MHP Grubu adına: Bundan sonra üslubunuz ne olursa olsun, hangi konuyu çarpıtırsanız çarpıtın, hangi konuda yanlış bilgi verirseniz verin bir daha sormayacağım. Komisyonda en az 3 defa konuştuk, burada da 3-4 defa sordum. Gelin, bize vergi uzlaşmasında Büyük Mükellefler Dairesinde sildiğiniz adamlarda bunlar var mı yok mu anlatın, Cengiz İnşaat'ın ki var mı yok mu anlatın, vallahi de billahi de bir daha sormayacağım, bir daha da söz almayacağım. (MHP sıralarından alkışlar; CHP sıralarından 'Bravo' sesleri, alkışlar) Buradan taahhüt ediyorum. Bir defa olsun çıkın deyin ki 'Kardeşim, yanlış biliyorsunuz!' Bize kalkıp da 'Efendim, mükelleflerle ilgili bilginin gizliliği var.' demeyin, ben toplam soruyorum size. Aktif olanı söyledim, isterseniz biz size dağıtabiliriz de dedim. Gelin, burada söyleyin.

Buradan Sayın Başkana da söylüyorum, bakın, bağırmadan: Cengiz İnşaatın bize gelen bilgiye göre 400 küsur, 422-423 diyorum ben ama doğru bilgi verin. Eğer bize bunu söylerseniz, ben, MHP Grubu adına taahhüt ediyorum, burada yaptığınız tiyatroya da seslenmeyeceğim, bir daha da sataşmayacağıma söz veriyorum.

ALİM TUNÇ (Kütahya) - Bak, kesinlikle -kabul ettin- tiyatro yapıyorsunuz.

MEHMET GÜNAL (Devamla) - Psikolojim bozuldu, doğru söylüyor. Çünkü, ben bir Maliye Bakanından bir maliye analizi istiyorum, gelir analizi istiyorum, gider analizi istiyorum. Ekstra ödeneklerin bizim dışımızda neden 15 milyar arttığını soruyorum. Yedek ödeneklerin neden geçen sefer, 2013'te 1 milyardan 36 milyara çıktığını, bu sefer yedek ödeneklerin 1,1'den 25 milyara nasıl çıktığını, nereye harcadığını anlatmasını bekliyorum.

OKTAY VURAL (İzmir) - Zor yerlerden soruyorsun, bildiği yerlerden sor.

MEHMET GÜNAL (Devamla) - Onun için psikolojim bozuluyor arkadaşlar, kusura bakmayın. Eğer cevap versin, düzelecek inşallah.

Saygılar. (MHP sıralarından alkışlar)

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Sayın Başkan…

108
BAŞKAN - Sayın Bakan, yerinizden açıklama için bir dakika süre veriyorum size.

Buyurun.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Sayın Günal ne zaman sıkışsa bunu böyle hazır cephane gibi, temcit pilavı gibi söyleyip söyleyip duruyor.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Söyle de bitsin o zaman, söyle de bitsin.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Arkadaşlar, Maliye Bakanlığında, uzlaşmada hiç kimsenin haksız bir yere 1 kuruş vergisi indirilmez, indirilmesi de mümkün değil. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Haklı yere kaç para indirdiniz?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Burada, bu kürsüde ikide bir gelip bunları söyleyeceğinize bildiğiniz bir şey varsa, gördüğünüz bir şey varsa, elinizde bir belge varsa, bu ülke hukuk devleti, gidersiniz, gereğini yaparsınız.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Söylüyorum.

OKTAY VURAL (İzmir) - Citibank'ın 3 milyar dolarını nasıl sildiniz, anlat bakalım.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Olmayan şeyler üzerinden namuslu bürokratlara sürekli çamur atamazsınız, bunu asla kabul etmiyorum.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Ya yapma ama sen de biliyorsun biz de.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Dolayısıyla kürsü orada, söylenecek her şey söylenebilir, söyleyin de görelim bakalım.

OKTAY VURAL (İzmir) - Yine cevap vermedin Sayın Bakan.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

21.10'a kadar ara veriyorum.

Kapanma Saati: 20.22

BEŞİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 21.13

BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI

KTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), Özcan PURÇU (İzmir)

----- 0 -----

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 54'üncü Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.

2016 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı'nın dokuzuncu tur görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

1.- 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/529) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı 118) (Devam)

2.- 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/297), 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2014 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/34), 2014 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan Kalkınma Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/28), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2013 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/31), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2014 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/37) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 119) (Devam)

A) EKONOMİ BAKANLIĞI (Devam)

1) Ekonomi Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Ekonomi Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

B) GENÇLİK VE SPOR BAKANLIĞI (Devam)

1) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

C) SPOR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)

1) Spor Genel Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Spor Genel Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

109

Ç) YÜKSEKÖĞRENİM KREDİ VE YURTLAR KURUMU (Devam)

1) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

D) MALİYE BAKANLIĞI (Devam)

1) Maliye Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Maliye Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

E) GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)

1) Gelir İdaresi Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Gelir İdaresi Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

F) KAMU İHALE KURUMU (Devam)

1) Kamu İhale Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Kamu İhale Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

G) ÖZELLEŞTİRME İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)

1) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

Ğ) KAMU GÖZETİMİ, MUHASEBE VE DENETİM STANDARTLARI KURUMU (Devam)

1) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

H) GELİR BÜTÇESİ (Devam)

BAŞKAN - Komisyon? Burada.

Hükûmet? Burada.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, biraz önce birleşimi kapatırken bu gördüğünüz güzel çiçeği Adalet ve Kalkınma Partisinin kadın milletvekillerinden aldım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bugün, bana verdiler ama bu çiçeği Meclis Başkan Vekili olarak Pervin Buldan adına da almam ricasında bulundular.

Ben, hem Pervin Hanım için hem kendim için Adalet ve Kalkınma Partisinin kadın milletvekillerine, bütün grubuna çok teşekkür ediyorum.

Bu vesileyle, emek veren, hakkını savunan bütün kadınların Dünya Kadınlar Günü kutlu olsun diyorum.

Teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

1.- 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/529) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı 118) (Devam)

2.- 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/297), 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2014 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/34), 2014 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan Kalkınma Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/28), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2013 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/31), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2014 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/37) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 119) (Devam)

A) EKONOMİ BAKANLIĞI (Devam)

1) Ekonomi Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Ekonomi Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

110
B) GENÇLİK VE SPOR BAKANLIĞI (Devam)

1) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

C) SPOR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)

1) Spor Genel Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Spor Genel Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

Ç) YÜKSEKÖĞRENİM KREDİ VE YURTLAR KURUMU (Devam)

1) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

D) MALİYE BAKANLIĞI (Devam)

1) Maliye Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Maliye Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

E) GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)

1) Gelir İdaresi Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Gelir İdaresi Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

F) KAMU İHALE KURUMU (Devam)

1) Kamu İhale Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Kamu İhale Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

G) ÖZELLEŞTİRME İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)

1) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

Ğ) KAMU GÖZETİMİ, MUHASEBE VE DENETİM STANDARTLARI KURUMU (Devam)

1) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

H) GELİR BÜTÇESİ (Devam)

BAŞKAN - Şimdi, şahsı adına, lehinde olmak üzere Şanlıurfa Milletvekili Kemalettin Yılmaztekin konuşacak.

Buyurun Sayın Yılmaztekin. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

KEMALETTİN YILMAZTEKİN (Şanlıurfa) - Sayın Başkanım, kıymetli milletvekilleri; hepinizi en derin hürmetle selamlıyorum. 2016 Mali Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı'nın dokuzuncu turunda şahsım adına lehte söz almış bulunmaktayım.

Öncelikle, bu mukaddes vatan toprakları uğruna şehadet şerbetini içen polislerimize, askerlerimize ve vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, yakınlarına da başsağlığı temennisinde bulunuyorum.

Suriye'de Esed ve avanelerine, PYD, DAİŞ gibi 'Kimi yapmam kimi bilmem ne bela' denilebilecek terör örgütlerine karşı izzetli, yıkılmayan ve yıkılmayacak bir direniş sergileyen Suriyeli kardeşlerime ve tüm mazlum milletlere buradan selam olsun.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - İsimlerini de söyle.

KEMALETTİN YILMAZTEKİN (Devamla) - Söz konusu bütçe, AK PARTİ Hükûmetimizin hazırlamış olduğu 14'üncü bütçe olacak inşallah. 2002 yılında 119,6 milyar TL olan merkezî yönetim bütçemizin 2016 yılında 570,5 milyar TL olacak olması ülkemizin gelmiş olduğu gelişmişlik durumunu gözler önüne sermektedir hamdolsun. İktidarımız süresince memleketim Urfa'da GAP Eylem Planı kapsamında cumhuriyet tarihinde yapılmamış hizmetler yapılmış, tarım alanında ürün çeşitliliği, yüksek oranda verimlilik, teknolojik ekim ve hasat metotları, ürünü tarlada pazarlama gibi birçok alanda yüksek oranda gelişmeler sağlanmış ve bunun yanında refah seviyesinin yükseltilmesi noktasında Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde hassaten memleketim Urfa'da Akçakale ve Harran Ovası'nda ve diğer bölgelerde Türkiye standartların yakalanması hedeflenmiş ve bu hedeflere ulaşılmıştır. Seçim bölgem olması hasebiyle

111
Akçakale ve Harran Türkiye rekoru kırarak bu hak davaya ve bizlere yüzde 90 oranında oy vererek bizleri görevlendirmiş ve sorumluluğumuzu daha da artırmıştır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Tabii ki, daha da çalışacağız. Teröre ve düşmanlara rağmen durmayacağız, daha da büyüyeceğiz inşallah. Çünkü bizim milletimize sözümüz var, dünyanın her bir yanında ezilen, öldürülen mazlum insanlara sözümüz var, bizim mukaddes saydıklarımıza sözümüz var. Çünkü biz dünyanın her tarafına iyilik taşımayı, yardım etmeyi hedef seçmiş büyük liderlerle beraberiz. Bunun yanında, gönül coğrafyamız diye addettiğimiz meknlar için ecdadımız tarihte ne yaptıysa aynısıyla ve misliyle yapmaya ahdettik, yapıyoruz ve yapmaya kararlıyız.

Gönül coğrafyamız ki, tarih boyunca hep iki grup gördü: Birileri birleştirenler, diğerleriyse parçalayanlar oldu. Sultan Alparslan, Sultan Selahaddin Eyyubi, Fatih Sultan Mehmet Han, Sultan Abdülhamit Han, Yavuz Sultan Selim Han ve İdrisi Bitlisi tarihte hep birleştirdi. Bugün ise kıymetli Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, kıymetli Başbakanımız Sayın Ahmet Davutoğlu ve partimiz birleştirmeye inanmış kadrolarıyla bu coğrafya için dertlenenler ve birleştirenler oldular. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Fakat bunun yanında bir de parçalayanlar ve tahrip edenler oldu. Moğollar yıktılar, yaktılar, Harçlılar parçaladılar, sömürgeciler parçaladılar, şimdi de DAİŞ, PKK ve PYD gibi terör örgütleriyle parçalamaya devam ediyorlar. Bunlar parçalarlarken önlerinde engel gördükleri kişi veya kurumlara saldırarak bunu yapmaktadırlar.

Öyle bir şey düşünün ki, kendisine hakaret manşetleriyle çıkan gazeteler, askeri vazifeye çağıran İnternet siteleri, kapağında idam sehpası gösteren dergiler, terör çağrısı yapan televizyonlar, sahte hesapların ardına saklanıp her türlü iğrenç iftirayı yaymaya çalışan sosyal medya hesapları, gazetelerin, uluslararası istihbarat örgütlerinin operasyon emrini verip elini kolunu sallayarak sahalarda gezen, hakaretler ve tehditler savuran gazeteci kimlikli casuslarıyla saldırılan bir lider ve bir dava. Bunlara rağmen yapıcı, yönlendirici ve samimi, eleştiriye açık, milletine danışarak yol alan; siyasi hayatı boyunca milleti adına öfkelenen, ülkesi için kükreyen, Türkiye'nin hasımlarına karşı şedit, milletine karşı kucaklayıcı olan; egemen güçlere, sermayeye, medyaya karşı denge hesapları yapmayan, bunların karşısında ellerini ovuşturmayan; benim için, sizler için, milleti için gövdesini taşın altına koyan; hepimiz adına kavga veren, canını ortaya koyan; her türlü ahlaksız, ihanet dolu saldırılara karşı susmayan; herkes susarken konuşan, herkes sinerken haykıran, umutların tükendiği zannedilen zamanlarda, hüzünlü anlarda bir özgüven abidesi olarak milletinin önünde yürüyen bir lider var hamdolsun, Recep Tayyip Erdoğan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

İşte, bu parçalayanlar tek bir yerden talimat almışçasına ve tek bir ağızdan kendisinin şahsında bu millete karşı saldırıya geçmişlerdir. Tabii, istedikleri kadar saldırsınlar, onun sevgisini bu halkın kalbinden sökemezler, itibarına leke süremezler çünkü Allah'ın itibarlandırdığını kimse itibarsızlaştıramaz. (AK PARTİ sıralarından 'Bravo' sesleri, alkışlar) Buna karşı ben susmayacağım, bu milletin genç bir evladı olarak, Akçakale'nin, Harran Ovası'nın bir evladı olarak susmayacağım. Bizler susmayacağız, bu milletin evlatları olarak susmayacağız. Beni Urfa'dan, Akçakale'den, Harran'dan, Ceylnpınar'dan, Viranşehir'den, Bozova'dan, Karaköprü'den, Halfeti'den, Eyyübiye'den… (MHP sıralarından gürültüler)

OKTAY VURAL (İzmir) - Bütün insanlar Allah'ın itibarıyla. Bütün insanlar eşrefimahlukattır.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Hepsi eşrefimahlukattır insanoğlunun.

KEMALETTİN YILMAZTEKİN (Devamla) - Dinle, dinle!

…Haliliye'den, Siverek'ten, Suruç'tan, Hilvan'dan…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Yılmaztekin.

KEMALETTİN YILMAZTEKİN (Devamla) - Bir dakika efendim…

BAŞKAN - Süre veremem, şimdiye kadar olan hiçbir arkadaşıma bir süre vermedim. Lütfen selamlayınız.

KEMALETTİN YILMAZTEKİN (Devamla) - Efendim, son olarak söylüyorum.

Ve diyoruz ki: (Hatip tarafından li İmran Suresi'nin 139'uncu Ayeti okundu) Yani 'Üzülmeyiniz, gevşemeyiniz, inanıyorsanız üstünsünüz.'

Hayırlı uğurlu olsun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Sayın milletvekilleri, dokuzuncu turdaki konuşmalar tamamlanmıştır.

Şimdi, soru-cevap işlemine geçiyoruz.

OKTAY VURAL (İzmir) - Sayın Başkan, anlaşılan o ki sizin daha önceki bir tartışmadan dolayı bütün siyasi parti grupları adına yaptığınız açıklamadan nasibini almamış. Unutulmasın ki, elhamdülillah bütün insanların hepsi Allah tarafından itibarlı kılınmıştır.

112
BAŞKAN - Elbette, elbette.

OKTAY VURAL (İzmir) - Herkes konuştuğunu, haddini bilecek.

BAŞKAN - Herkesin dinî inancı, kendi değerleri kendine aittir. Hiç kimsenin, bir başka kişinin dinî inançları ve değerleri konusunda söz söylemeye hakkı yoktur.

OKTAY VURAL (İzmir) - Oradan mı geldi vahiy?

BAŞKAN - Lütfen, bugünkü konuşmamızda belirttiğim gibi bu tarz konuşmaları siyasete araç edinmeyelim.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sana söylüyor, sana!

BAŞKAN - Şimdi soru-cevap işlemine başlıyoruz.

Birinci soru, Sayın Gürer…

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Spor Bakanına soruyorum.

Niğde ve İstanbul Kartal ilçesinde amatör spor kulüplerine uğradığımda, kulüp tesislerini bırakın, çoğunun kulüp binası dahi yok. Malzeme sorunları var. Bir grup gönüllü yönetici çok zor koşullarda gençlere destek vermeye çalışıyorlar. Amatör spor kulüplerine İddaa'dan pay ayrılarak verilmesini, amatör spor kulüplerinin Dernekler Yasası statüsünden çıkarılıp ayrı bir statüye kavuşturulmasını, ecrimisil borçlarına faiz uygulanmamasını, sponsor harcamalarının tamamının gelir vergisinden düşürülmesini, futbolcuların kulüplerine iki yıl bağlı kalmasını ve lisans bedellerinde indirim sağlanacak düzenlemeye gidilmesi konusunda bir çalışmanız var mı?

Çok zor koşullarda amatör bir ruhla mücadele eden Niğde Azatlı Spor'un sahası dahi yok, her maçını deplasmanda oynamak zorunda kalıyor. Azatlı'ya bir futbol sahası yaptırmayı, Azatlı Spor gibi Ulukışla Spor ve diğer ekonomik sorunları olan kulüplere destek vermeyi düşünüyor musunuz?

BAŞKAN - Sayın Tanal…

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Maliye Bakanı biraz önce dedi ki 'Uzlaşmayla ilgili varsa belgeniz getirin.'

Sayın Maliye Bakanı, 24/12/2010 tarihli, 2010/42 sayılı Maliye Bakanlığı, Merkez Uzlaşma Komisyonu, Ankara. Buyur, belge 1.

Belge 2: 21 Eylül 2010 tarihli, 2010/38 sayılı karar, Merkez Uzlaşma Komisyonu, Ankara.

Bu iki belgenin fotokopisini kavaslar aracılığıyla size göndereceğim. Biz, önce Allah'a inanırız, sonra devlete inanırız. Devlet makamında oturanların halka doğru bilgi vermesi lazım, gerçekleri saptırmaması lazım.

İkinci sorum: Polislerin ek göstergesi 3 bine çıkarıldı. Polisler, bu emniyet hizmetleri tazminatı ve bu ek göstergeyle ilgili mağdurlar. Siz bu mağduriyeti giderip, ne zaman maaşlarına yansıtacaksınız? Burada, emniyet mensuplarımız, gerçekten…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MAHMUT TANAL (İstanbul) - …süre geçtiği hlde, Resmî Gazete'de yayımlandığı hlde bu kanun, maalesef maaşlarına yansıtılmamıştır.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Sayın Kayışoğlu…

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Teşekkür ediyorum.

Önce Gençlik ve Spor Bakanına sormak istiyorum. Yurt dışına giden öğrencilerimiz, gençlerimiz aldıkları bursların yetersiz olduğunu dile getiriyorlar, bir zam yapılmadığını ve o koşullarda da kendilerine yetmediğini şikyet ediyorlar. Bununla ilgili bir şeyler yapacak mısınız?

Diğerlerini Maliye Bakanına sormak istiyorum. 2/B arazileriyle ilgili bedelleri neye göre tespit ediyorsunuz? Çünkü, köylülerimiz mağdur oluyorlar. En son mağdurlar da Mudanya'nın Çepni köylüleridir.

İkincisi: Süreyi kaçıranlar veya taksiti ödemedikleri için bu haktan yararlanmayanların beklentileri var. Yeniden bu 2/B'den faydalanmaları için bir düzenleme yapacak mısınız?

Teşekkürler.

BAŞKAN - Sayın Erdoğan…

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Gençlik ve Spor Bakanı, daha önce PTT 1'inci Lig'de oynayan, hlihazırda Spor Toto 2'nci Lig Beyaz Grup'ta oynayan Fethiyespor'umuz yeni stadına ne zaman kavuşacak?

Sayın Bakan, üniversiteyi kazanan gençlerimizin en önemli sorunu barınma. Asgari ücretli bir vatandaşımız çocuğunu KYK yurduna yerleştiremezse çocuğunu üniversitede nasıl okutacak? Ayrıca, dün beraber yürüdüklerinizi bugün 'paralel' ilan ettiniz. Çaresizlikten onların yurdunda kalan gençlere bugün iş vermiyorsunuz. Özel yurtların hangilerinin sakıncalı, hangilerinin sakıncasız olduğunu ilan edecek misiniz? Bu sıkıntılardan dolayı vatandaşlarımız üniversiteye giden çocuklarının devlet yurdunda kalmasını istiyor ancak yeterli yurt olmadığı için gençlerimizi şimdi de TÜRGEV'in yurtlarına yönlendiriyorsunuz. Yarın birileri de TÜRGEV'i paralel ilan ederse, çaresizlikten bu yurtlarda kalan gençlerimiz

113
ne yapacaklar?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Sayın Çam…

MUSA ÇAM (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

İki soru soracağım, biri Ekonomi Bakanımız Sayın Elitaş'a.

Sayın Bakan, İzmir Ödemiş bölgesinde ve Torbalı, Selçuk bölgelerindeki çiftçiler, Rusya'yla ve komşularımızla olan ilişkilerden dolayı patatesinden narenciyesine varıncaya kadar ürünler soğuk hava depolarında ve çok zor durumdalar. Bununla ilgili bir çalışmanız var mı buradaki çiftçilerimizi rahatlatmak için?

Gençlik ve Spor Bakanımıza: İzmir'deki statlarla ilgili sorunu çözmek için bir adım atıyor musunuz Sayın Bakan? Bununla ilgili bize somut bir çözüm ileri sürer misiniz?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Sayın Tüm.

MEHMET TÜM (Kayseri) - Sayın Başkan, teşekkür ederim.

Sorum Maliye Bakanına: AKP iktidarı, kendi iç hesaplaşmalarını şimdi de paralel düşmanlığı üzerinden yürütüyor. Zaman gazetesine kayyum atamayla başlayan son gelişmeler gösteriyor ki şimdi 'Kardeşim' dedikleri 11'inci Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e yakın isimler gözaltına alınıyor, tutuklanıyor. Kayseri'de Boydak ailesine yapılanlar bunun en çarpıcı örnekleridir. Eğer Boydak ailesi terör örgütüne destek veriyorduysa bugüne kadar neden soruşturma açılmadı? Açılan soruşturmanın 11'inci Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'le anlaşmazlıklarının kamuoyunun gündemine geldiği döneme denk gelmesi tesadüf müdür? Boydak ailesi hangi suç kapsamında gözaltına alınmıştır? Tutuklanmalarını gerektiren kanıtlar nelerdir? Kaçma ihtimalleri var mıdır?

Boydak Holdinge de kayyum atanacak mı, böyle bir talep var mı?

Buradan, hiçbir düşüncelerine katılmadığım, ancak basın özgürlüklerini savunduğum Zaman çalışanlarına ve Boydak ailesine geçmiş olsun diyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Sayın Gaytancıoğlu…

OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Ben Spor Bakanına soruyorum: Belli noktalarda Bakanlığınıza bağlı gençlik merkezleri var. Buralardaki gençlik liderleri neye göre seçilmektedir, hangi kriterlere göre değerlendirme yapılmaktadır, maaşları ne kadardır?

İkinci sorum, Edirne'mizi de yakından ilgilendiren bir konu hakkında: Ata sporumuz olan güreşin desteklenmesi gerekiyor. Maalesef güreşçilerin maddi durumları iyi değil. Buraya biraz daha fazla kaynak ayırmak gerekir.

Edirne Belediyesi kendi olanaklarıyla Türkiye'nin başpehlivanının seçildiği Kırkpınar organizasyonunu yapmakta, devletten çok az bir katkı almaktadır. Bu durumun üzerinde Bakanlığınızın biraz daha durması gerekmektedir. Güreş, Bakanlığınızca son yıllarda ihmal edildi. Siz güreşe yeterli kaynak ayırdığınızı düşünüyor musunuz?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Sayın Koçdemir…

KADİR KOÇDEMİR (Bursa) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Elitaş, Bursa'da kayıt dışı istihdam oranı yüzde 28'dir. Tekstil, konfeksiyon ve dokuma sektörlerinde 3 bin civarında Suriyeli çalıştığı tahmin edilmektedir. Kayıt dışı istihdamla mücadelede Bursa'da hangi tedbirler alınmaktadır?

İkinci sorum: Türkiye'de üniversite mezunu işsiz sayısı 2000'de 143 bin iken 2015'te 774 bin olmuştur. Üniversiteli işsizlik oranı genel ortalamanın üstünde olup yüzde 13'e yakındır. Başka bir ifadeyle, her 4 işsizden 1'i üniversite mezunudur. Ülkemiz, işsizlik oranı bakımından, OECD içinde ne durumdadır? Üniversiteli işsizler nasıl bir planlamanın sonucudur?

Sayın Ağbal, adaletsizliği tartışmasız olan fiyat içindeki -yani dolaylı- vergilerin toplam vergi gelirleri içindeki payı nedir? Son on beş yıl içinde nasıl bir seyir takip etmiştir? Mevcut durum 'sosyal devlet' ilkesiyle nasıl izah edilmektedir?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Yalım…

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Teşekkür ederim Başkan.

Benim sorum Spor Bakanımıza.

Sayın Bakanım, biliyorsunuz, Uşak'ta 2 tane spor kulübü var, Süper Lig'de. Bunların bir tanesi Uşak Sportif Basketbol Takımı. Anadolu'nun, taşranın tek takımıdır. Yaklaşık dört yıldır maç primlerine zam gelmemiştir. Kazananın 45 bin, kaybedenin 35 bin TL aldığını biliyorsunuz. Dört yıldır zam gelmediğinden dolayı da kulübümüz oldukça zor durumdadır. SSK ve vergi borçlarını ödemekte zorluk çekmektedir. İddaa gelirlerinin yükseltilmesi gerekmektedir.

114
2'nci takım Genç Uşakspor Bayan Hentbol Takımı'dır. Maalesef, sizin ayırdığınız bütçe: Süper Lig'teki bir takıma 25 bin TL. Gerçekten, çok kötü durumda. Sporcuların taksitleri, ödemeleri ödenememektedir. Bundan dolayı da gerekenin yapılması, en azından 100 bin liraya çıkarılması gerekmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Sayın Tarhan…

TAHSİN TARHAN (Kocaeli) - Sorum Spor Bakanına.

Sayın Bakan, Gezi sürecinde ırkçı söylemleriyle öne çıkan ve FILA'dan ceza alan Güreşçi Rıza Kayaalp ödüllendirilmeye devam ediliyor. Bugün çıkan bir habere göre, Kayaalp'e verilen ödüller 'sosyal yardım' statüsüne alınmış. 250 bin lira sosyal yardım olur mu? Bu konuda bir açıklama yapar mısınız.

İkinci sorum: Kocaeli stadı ne zaman bitecek?

Üçüncü sorum: Tarihî Kocaeli İsmetpaşa Stadı'nı rant için mi yoksa ismi sizi rahatsız ettiği için mi sattınız?

BAŞKAN - Son soru sahibi olarak, Sayın Arslan…

KAZIM ARSLAN (Denizli) - Ekonomi Bakanına soruyorum.

Ekonomik göstergeler iyi görünmüyor. Yatırım, üretim, istihdam ve ihracat düşmüştür. Piyasa tıkanmış durumda. Piyasanın hareketlenmesi için ne tür tedbirler almayı düşünüyorsunuz?

İki: Yatırımı, üretimi, istihdamı ve ihracatı artırmak için ne tür teşvikler ve destekler vermeyi düşünüyorsunuz?

Üç: Üretimin üzerindeki yüklerin hafifletilmesi için, üretimde kullanılan enerjinin üzerindeki KDV'yi sıfırlamayı düşünüyor musunuz?

Dört: Gençlik ve Spor Bakanına soruyorum: Üniversitede okuyan öğrencilerimizin yurt ve kredi sorunlarını ne zaman çözeceksiniz?

Beş: Pamukkale Üniversitesinde 55 bin öğrenci vardır, şimdi 6 bin öğrenciyi barındıran bir yurt vardır. Bakanın söylediği yurt artışı Denizli'de neden yoktur?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Sayın Bakanlar, cevap sırası sizde.

Süreniz on dakikadır.

EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

Öncelikle, Sayın Çam'ın sorduğu soruya cevap vererek başlamak istiyorum. Dünya Ticaret Örgütü kuralları çerçevesinde yaş meyve ve sebzeyle ilgili, patatesle ilgili almamız gereken tedbirler neyse o çerçevede yapabileceğimiz bir durum var. Yani, Dünya Ticaret Örgütü dışında herhangi bir işlem yapmamız mümkün değil. Bunu ifade etmek istiyorum.

Bir de Sayın Baluken'in gündem dışı aldığı, 60'ncı maddeye göre aldığı sözde sorduğu bir soru vardı 'Akçakale ve Karkamış Gümrük Kapılarından ne kadar ithalat ve ihracat yapılmıştır?' diye. Akçakale ve Karkamış Gümrük Kapılarından 2011 yılından sonra ithalat yapılmamıştır. Akçakale Gümrük Kapısı'ndan 2015 yılında toplam 878 bin dolar ihracat yapılmıştır. Bu yılda, 2015 yılında en son ihracat beyanı 7 Mayıs 2015 tarihinde Kızılay tarafından 334 bin dolar olarak tescil edilmiştir. 'Giden eşya, kriz hllerinde zarar görenlere gönderilen eşya' olarak beyan edilmiştir.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - 2014'ü de söyler misiniz Sayın Bakan.

EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - 2011 yılından bugüne kadar herhangi bir ithalat yapılmamıştır. Akçakale Gümrük Kapısı'ndan 2015 yılında toplam 878 bin dolarlık ihracat yapılmıştır. Bu ihracatın 7/5/2015 tarihindeki olan kısmının 334 bin dolarlık kısmı Kızılay tarafından gönderilmiştir.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Bizdeki veriler farklı, TÜİK verileri farklı.

EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Bir milletvekili arkadaşımızın sorduğu soru vardı 'Bursa'da kayıt dışı yüzde 38.' diye. Kayıt dışıyla mücadelede AK PARTİ iktidarı döneminde etkin bir mücadele gerçekleştirdik. Bundan önceki süreçte daha önce kayıt dışı yüzde 50'ler civarındayken şu anda yüzde 35'ler seviyesine gelmiştir. Kayıt dışıyla da mücadelemiz aynı şekilde devam edecektir. Ekonomiyi kayıt altına almak için büyük bir gayret gösterdiğimizi ifade etmek istiyorum.

Son olarak soru soran değerli arkadaşımız Sayın Arslan'dı tahmin ediyorum.

MEHMET TÜM (Balıkesir) - Ben sordum, Mehmet Tüm, Boydak ailesini… Bana cevap verin, Boydak ailesi…

EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Boydak ailesini siz başka yere sordunuz, bana sormadınız.

MEHMET TÜM (Balıkesir) - Yok, size sordum.

EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - O zaman karıştırıyorsunuz kime sorduğunuzu.

SEYİT TORUN (Ordu) - Maliye Bakanına…

115
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Maliye Bakanına sordunuz.

MEHMET TÜM (Balıkesir) - Unutmasın Maliye Bakanı.

EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Arslan galiba 'İhracatı nasıl artıracaksınız? diye bir ifade kullandı. Biraz önce konuşmamda ifade ettiğim gibi dünya ticaret hacminde bir daralma var, emtia fiyatlarında düşme var. Gördüğümüz kadarıyla döviz kurlarında bir stabilize olacak diye tahmin ediyoruz. Emtia fiyatları 2015 ortalamasından fazla miktarda düşmediği takdirde, bu süre içerisinde ihracatımızın parasal olarak tekrar artacağını tahmin ediyoruz. Çünkü, yine kürsüde ifade ettiğim gibi ihracatta miktar cinsinden artışlar mevcut. Az önce de spesifik olarak söylediğim gibi demir çelik ihracatında 5,7'lik bir miktar artışı varken değer cinsinden yüzde 23 civarında bir azalma söz konusu. İhracatı artırmak için tüm iş adamlarımızla birlikte Afrika'ya açılım, Güney Amerika'ya açılım yapıyoruz. DEİK, ihracatçılar birliği, odalar birliğiyle birlikte dünyayı gezip ihracatımızı artırmak için gayret gösteriyoruz.

Sayın Başkan, izin verirseniz diğer sorulara yazılı olarak cevap vereyim çünkü altı dakika kaldı, diğer arkadaşlarımız da üçer dakika bölüşmüş olsunlar.

BAŞKAN - Tabii ki.

EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Cevap veremediğim sorulara yazılı cevap vereceğim.

Teşekkür ediyorum.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Sayın Başkanım, ben de bana sorulan sorular hakkında kısa kısa bilgi vermek istiyorum.

Sayın Tanal bir belgeden bahsetti. Bu belge devletin kayıtlarında mevcut, her türlü denetime tabi tutulmuş resmî bir belgedir. Bu belgede herhangi bir şekilde hukuka aykırı bir işlem asla söz konusu değildir.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - 'Uzlaşma yapılmamıştır.' dediniz, tutanaklar burada. 'Uzlaşma yok.' dediniz, uzlaşma var.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Uzlaşma komisyonu önüne gelen olayda hukuki değerlendirmelerini yapmak suretiyle uzlaşmayı sonuçlandırmıştır. Dolayısıyla, bu belgeyi sanki böyle gizli, saklı bir belge gibi bize sunmanızı…

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Siz 'Bu konuda uzlaşma yok.' dediniz Sayın Bakan!

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - 'Burada ima edilen iddianın belgesi, bilgisi var mı?' dedim, burada bunu gösteren bir belge değildir.

Diğer taraftan, polislerin ek göstergesi, zam ve tazminatlarıyla ilgili olarak da 15 Martta polis kardeşlerimizin aylıklarına bu yansıyacaktır. Yaklaşık 151 lira ile 450 lira arasında polislerimiz Mart 15'ten itibaren artış alacaklardır. Son on dört yılda bütün kamu görevlilerinin ücretlerinde önemli artışlar yaptık. Bunu da onların refah paylarının artması için, refahlarının artması için yaptık.

Diğer taraftan, 2/B arazilerine ilişkin olarak da '2/B arazilerinin kıymet takdiri nasıl yapılıyor?' dendi. O ilgili köydeki veya kentteki taşınmazın bulunduğu mahalle göre alım satım bedeli neyse, oradaki rayiç alım satım bedeli, ona göre belirleniyor. Hatta, burada her bir köyümüzün kıymet takdirleri diğer köylerle de, diğer yerlerle de mukayese edilmek suretiyle herhangi bir şekilde bir adaletsizliğin olmasına da asla müsaade edilmiyor. Bugüne kadar yaklaşık 550 bin taşınmazı 2/B kanunu çerçevesinde vatandaşlarımıza sattık ve gerçekten de burada, her yerde taşınmazın hem değerini tespit ederken hem de satış işlemlerini yaparken titiz bir şekilde konuyu değerlendirdik.

Süreyle ilgili olarak, bir kısım vatandaşlarımız 2/B başvurularında süreyi kaçırdıklarını ifade ediyorlar. Bu tarım arazilerinin satışında da gündeme geldi. Bakanlık olarak bu talepleri değerlendiriyoruz, ihtiyaçlara göre gerekirse Bakanlık olarak yaptığımız çalışmayı da Hükûmetimize arz ederiz.

Kayyum atamayla ilgili olarak, adli süreçlerle ilgili olarak bir soru soruldu. Burası bir hukuk devleti, şu anda adli yargı süreci işlemektedir. Burada ilgili makamlar yargısal süreci sürdürmektedir, bir değerlendirmede bulunmam yanlış olur.

Son olarak dolaylı vergiler, AK PARTİ hükûmetleri döneminde 2002'ye kıyasla bir miktar da olsa azalmıştır. Yani, bugün sosyal güvenlik primleri dhil, Türkiye'de dolaylı vergilerin oranı 2002 yılında yüzde 46,9'ken 2014 sonu itibarıyla bu yüzde 44,1'e inmiştir. Bu da yüksektir, yani yapmamız gereken şey, tabii ki dolaylı vergilerin payını azaltıp dolaysız vergilerin payını artırmaktır. Bu konuda da hükûmetlerimiz döneminde özellikle kayıt dışı ekonomiyle mücadele bağlamında önemli çalışmalar yapılmıştır.

MEHMET TÜM (Balıkesir) - Sayın Bakan, Boydak ailesiyle ilgili tatmin edici cevap verin, onu bekliyorum çünkü Kayserililer bekliyor şu anda 14 bin...

BAŞKAN - Sayın Bakan, buyurun.

Cevaplarınız bitti mi?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Peki, teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Tamam.

MEHMET TÜM (Balıkesir) - Sayın Bakan, soruma cevap verin. Diyorum ki: Kayserililer bu sorunun cevabını bekliyorlar.

116
GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) - Sayın Başkanım, kısa süre içerisinde cevaplayabildiğim sorulara cevap verip akabinde yazılı cevapları vereceğim.

MEHMET TÜM (Balıkesir) - Boydak ailesiyle ilgili soru sordum, bütün Kayserililer sizden bu cevabı bekliyorlar. Boydak şirketinin 14 bin insanı bu cevabı bekliyor sizden.

BAŞKAN - Sayın Milletvekili, lütfen...

GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) - Sayın Tarhan'ın sorusuna cevap vermek istiyorum: Millî güreşçimiz ve bu 2016 olimpiyatlarındaki altın madalya ümidimiz Sayın Rıza Kayaalp ırkçılık suçlamasıyla ilgili bir ceza almamıştır.

MEHMET TÜM (Balıkesir) - Efendim, benim soruma cevap verin. Ben değil, bütün Kayserililer bekliyor bu sorunun cevabını. Boydak ailesine yapılan...

GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) - Kocaeli Stadı'nı bitirme, şu andaki resmî süresi elli aydır ancak daha hızlı bir sürede bitirmek üzere çalışmalar devam etmektedir. Eski stadın yeri TOKİ'yle olan protokolden doğan sebepten dolayı satılmıştır. Bunun herhangi bir şekilde isimle alakası yoktur.

Sayın Nurhayat Hanımefendi'nin sorusuna da cevap vermek istiyorum. Türkiye'de 400 lira olarak verdiğimiz lisans anlamındaki burs yurt dışında da aynı şekilde ne kadar asgari gelirle alakalı olarak hesaplanarak onun mantığına göre verilmektedir. Bunun örneği de Almanya'da 759 lira, Avusturya'da 1.025 lira, Danimarka'da 982 lira olarak verilmektedir.

Sayın Musa Çam'ın İzmir statlarıyla ilgili sorusuna... Siz de biliyorsunuz, yakından takip ettiğiniz bir süreç, yakın zamanda tekrar bir açıklama da yaptım bu konuyla ilgili olarak. Biz, şu anda bütün statlarla alakalı olarak -yani Karşıyaka, Göztepe- yapılmış olan ihalelerle ilgili yürümeye hazırız ancak hukuki bazı büyükşehir belediyesinden kaynaklanan engellemeler söz konusu, daha doğrusu mahkemeye taşınan bir durum söz konusu, bu çözüldüğü anda yürüyecek. Alsancak'la ilgili olarak da bu, kendi bünyemizde inşa edeceğimiz bir stat olmasıyla alakalı olarak burada farklı bir süreç işliyor. Şu anda zemin etütleri başlamış durumda oradaki çalışmayla alakalı. Dolayısıyla orada en kısa süre içerisinde inşa etmek noktasında harekete geçmiş durumdayız.

Sayın Yalım, Uşak'ta iki tane spor takımımızın, birisi basketbol, birisi bayan hentbol takımı olmak üzere maddi sıkıntıda olduğunu dile getirdiler. Konuyu tekrar araştırıp daha fazla destek verebilir miyiz diye, bunu da araştıracağım.

Aynı zamanda, Sayın Kazım Arslan'ın Denizli'yle ilgili sorusuna cevap vermek istiyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) - Süre tamamlandı, gerisine yazılı cevap vereyim.

BAŞKAN - Sayın Bakan, teşekkür ederiz. Yazılı olarak cevap vereceksiniz.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Sayın Bakan, bizim sorulara da yazılı mı cevap vereceksiniz?

BAŞKAN - Sayın Baluken, sisteme girmişsiniz.

MEHMET TÜM (Balıkesir) - Sayın Bakan, soruma cevap verin. Boydak ailesiyle ilgili cevap istiyorum, Boydak ailesiyle ilgili.

BAŞKAN - Sayın milletvekili, lütfen, rica ediyorum. Yazılı olarak cevap vereceğini söyledi ve grup başkan vekiline söz verdim. Rica ediyorum, süre yok.

MEHMET TÜM (Balıkesir) - Bakın, efendim, bir il… Sayın Bakan Kayserili, özellikle ondan bekliyorum.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, İç Tüzük 60'a göre bir kısa değerlendirme yapacağım.

BAŞKAN - Size söz vereceğim.

EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Başkan, Kayseri Milletvekili ve Bakan olarak bu soruya cevap vermeme izin verir misiniz?

BAŞKAN - Buyurun.

MEHMET TÜM (Balıkesir) - Sayın Elitaş, Sayın Bakan da Kayserili ve Kayserililer ondan cevap bekliyorlar.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, ben sorayım, ondan sonra mı?

EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Ama soru-cevap bitmeden soru-cevap olmaz.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Tamam, buyurun. Hayır, hayır, ben…

BAŞKAN - Sayın Baluken, hayır, size söz vereceğim. Yalnız, ısrarlı bir şekilde sayın milletvekili sorusuna cevap istiyor. İzin verirseniz bir dakikalık bir cevap versin.

EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

Biraz önce soruyu soran arkadaş muhatabını bilmeden sordu, Maliye Bakanına sordu Adalet Bakanına sorması gereken bir işi.

117
MEHMET TÜM (Balıkesir) - Ama düzeltiyoruz, muhatabı sizsiniz, düzeltiyoruz.

EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Ha, şunu sorabilirdi: 'Sizin Kayseri Milletvekili olarak Boydaklarla ilgili yapılan konu hakkındaki görüşleriniz nedir?' diye sorabilirdi.

MEHMET TÜM (Balıkesir) - Haydi öyle kabul edin, cevap verin.

EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Biz şunu ifade etmek istiyoruz: Boydaklarla ilgili olan süreç Boydak Holding veya Boydakların bünyesindeki tesislerle alakalı değildir.

MEHMET TÜM (Balıkesir) - Abdullah Gül'le ilgisi var mı, Abdullah Gül'le? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

HAMZA DAĞ (İzmir) - Dinle, dinle!

İSMAİL AYDIN (Bursa) - Sordun, dinle bak, dinle!

EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Aldığımız bilgi çerçevesinde paralel terör örgütüne yardım ettiklerinden dolayı iddianame hazırlanmıştır. Kardeşi, Boydak Holdingin CEO'larından Yönetim Kurulu Başkan Vekili Sayın Mustafa Boydak gerekli açıklamayı yapmıştır. Yargıya intikal etmiş bir durumdur. Yargının verdiği karara hepimiz saygı duyacağız.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Sayın Baluken, buyurun.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

İSMAİL TAMER (Kayseri) - Abdullah Gül'ü niye karıştırıyorsun? Ne alakası var?

MEHMET TÜM (Balıkesir) - Abdullah Gül'ün yaptığı açıklamayı biliyor musun sen?

İSMAİL TAMER (Kayseri) - Ben biliyorum, ne var?

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri…

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, benim sorduğum soruya Sayın Bakan cevap verirken sanırım kendisine eksik bilgi ulaştırıldı. Özellikle Sayın Bakanın dikkatine sunmak istiyorum.

EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Bakan gerekli açıklamayı yapmıştır.

MEHMET TÜM (Balıkesir) - Söyler misin bana.

İSMAİL TAMER (Kayseri) - Ne var onda?

MEHMET TÜM (Balıkesir) - Onun için operasyon yaptınız ona, herkese operasyon yapıyorsunuz. Orada 100 bin insanı ilgilendiriyor, Kayserililerin tamamını ilgilendiriyor.

İSMAİL TAMER (Kayseri) - Abdullah Gül'ü karıştırma! Ağzına alma!

BAŞKAN - Grup başkan vekilleri, rica ediyorum, grubunuza ait milletvekilleriyle ilgilenir misiniz biraz. Sayın Özel, Sayın İnceöz…

Teşekkür ederim.

MEHMET TÜM (Balıkesir) - Biz soruları sormaya devam edeceğiz, siz de dinleyeceksiniz, o operasyonları da yapmayacaksınız.

BAŞKAN - Evet, Sayın Baluken.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, tabii, bütün Türkiye halkı bizi izliyor. Özellikle sayın bakanlar açıklama yaptığı zaman çok sağlam verilerle ve doğrulanmış bilgilerle açıklama yapmalılar. Sanırım bu konuda Sayın Elitaş'ın önüne gelen bilgi yetersizdir. TÜİK'in ihracat verileriyle ilgili sayılardan ben o bilgiyi almıştım ve onu sormuştum.

2015'in altı ayı içerisinde yani ocaktan hazirana kadar 981 bin dolar görünüyor orada da. 2014 yılında da 5 milyon 5 bin dolar görünüyor 2014 yılında ama bu bilgi size iletilmemiş. Yine, Cerablus, Karkamış'ta 1 Ocak 2014'e kadar olan süre içerisinde…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, hemen toparlıyorum.

BAŞKAN - Tamamlayın lütfen, bir dakika daha…

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - 2 milyon 299 bin dolarlık ihracat yapılmış, 2014 yılında da 1 milyon 838 bin dolarlık bir ihracat yapılmış. Tabii her hlükrda Sayın Bakan şunu doğrulamış oldu: Yani, o bölge IŞİD'in elindeyken o bölgeye bir şekilde ihracat malları gönderilmiş ancak ne zamanki IŞİD'in elinden çıkıp orada YPG'nin denetimine girince de bu ihracat tamamen durdurulmuş oluyor. Dolayısıyla, bürokratlarınızdan, önce bu söylediğim

118
bilgilerin doğrulanması, sonra da bu belirttiğim çelişkinin açıklanması özellikle rica edeceğim.

Teşekkürler.

OKTAY VURAL (İzmir) - Sayın Başkan…

BAŞKAN - Sayın Vural…

EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Başkan…

BAŞKAN - Sayın Vural da sanıyorum konuyla ilgili bir şey söyleyecek, birlikte cevap verirsiniz.

Buyurun Sayın Vural.

OKTAY VURAL (İzmir) - Evet, ben teşekkür ederim.

Tabii, Sayın Maliye Bakanı birtakım bilgiler verdi, 'Bu dolaylı vergilerin toplam vergiler içerisindeki payı yüzde 46'dan yüzde 44'e düştü.' dedi. 2002 yılında yüzde 66,3; 2014'te yüzde 71,2 yani yüzde 44 nerede buldu ki? Hangi hesapla?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Sayın Vural, sosyal güvenlik primleri dhil. Siz bilmezsiniz bu konuları, Erhan Bey'e sorun.

BAŞKAN - Sayın Bakan, lütfen…

OKTAY VURAL (İzmir) - Merkezî yönetim bütçesi üzerinden konuşacaksın.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan…

BAŞKAN - Sayın Ekonomi Bakanı, buyurun.

Bir dakika.

EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

PKK da, PYD de, IŞİD de terör örgütüdür; bunun kesin altını çiziyorum. 'IŞİD'den kurtuldu da, PYD'ye geçti de ondan dolayı şöyle yaptı.' demek niyet okumaktır. Sayın grup başkan vekilinin, bunu bizim yaptığımızı söylemesi, teyit etmesi ahlaki bir düşünce tarzı değildir, tamamen niyet okumaktır.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - İhracat rakamlarını söylüyoruz ya.

EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Bakın, söylüyorum, 2015 yılında yapılan ihracat rakamını söylüyorum, bunun 300 küsur milyon dolarlık kısmı Kızılay tarafından yapılmıştır diye söylüyorum. En son gelen bilgi, 2014 yılında Akçakale ve Karkamış kapılarından 6,8 milyon dolarlık ihracat yapılmış, insani yardım amaçlı ihracat yapılmıştır diye ifade ediyorum. PYD'nin eline geçti…

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Peki, IŞİD'in elinden çıkınca insani yardım bitiyor mu?

BAŞKAN - Sayın Baluken, lütfen…

EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - PYD de terör örgütüdür, PKK da terör örgütüdür, IŞİD de terör örgütüdür; hepsi bu. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - İnsani yardım bitiyor mu?

EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sen bunların sözcüsü müsün? IŞİD de terör örgütü, PKK da terör örgütü, PYD de terör örgütü.

HAMZA DAĞ (İzmir) - PKK terör örgütüdür diyebilir misin?

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - IŞİD'in elinde olunca insani yardım oluyor ha, ayıp!

BAŞKAN - Sayın Baluken…

EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - IŞİD de terör örgütü, PKK da terör örgütü, PYD de terör örgütü.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Sen şimdi, IŞİD'in olduğu bölgede insani yardım adı altında rakamları çarpıtarak…

EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sen terör örgütünün sözcüsü müsün?

BAŞKAN - Sayın Elitaş…

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - İnsani yardım orada bulunan örgütlerin durumuna göre değişmez, samimiyse insani yardım sürekli gider. IŞİD'in elinden çıkınca insani yardım kesilmez, böyle bir şey yok Sayın Başkan, böyle bir şey yok.

BAŞKAN - Sayın Baluken, lütfen…

EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sen terör örgütünün temsilciliğini bırak, bu milletin temsilcisi ol.

BAŞKAN - Sayın Özel, buyurun.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Böyle bir şey yok. İtiraftı bu, açık bir itiraftı.

BAŞKAN - Tamam, kayıtlara geçti. Sayın Bakan, Sayın Baluken; teşekkür ederim, bütün söylediğiniz her şey kayıtlarda.

Sayın Özel, lütfen buyurun.

Bir dakika.

119

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan, teşekkür ederim.

Şimdi, siyasetin en olmazsa olmaz şeyi…

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - İnsani yardım IŞİD olunca var, PYD olunca yok; iyi!

ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - PYD terör örgütü değil mi?

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Değil. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) - Bal gibi terör örgütü.

ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Utanmıyor musun!

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Sen utanmıyor musun? Senin dışında dünyada hiç kimse demiyor. Ayıp!

ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Terör örgütü, sen de teröristsin! Ayıp be, ayıp!

ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) - Utanmadan da 'Değildir.' diyorsunuz.

HAMZA DAĞ (İzmir) - 'PKK terör örgütüdür.' diyebilir misin?

BAŞKAN - Sizin adınıza ben özür dileyeceğim Sayın Özel'den ve diliyorum çünkü sözü yarım kaldı.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Estağfurullah.

Sayın Başkan, şimdi, siyasette en övünülecek meziyet tutarlılıktır, en utanılacak iş de tutarsızlıktır. Bu bazen yıllara, bazen aylara karşılık gelir ama dakikalar içinde böyle bir şey olmaz. Sayın Maliye Bakanı, Milliyetçi Hareket Partisinden sayın konuşmacının Cengiz Holdingle ilgili bir uzlaşma belgesi olduğunu ve vergi borçlarının silindiğini söylediğinde 'Yok, öyle bir şey, yalan, yalan, yalan.' dedi. Biraz önce Sayın Milletvekilimiz Mahmut Tanal belgesini tüm gruplara ve kendisine dağıttı, şimdi bu belgeyi kabul ediyor, bunun makul bir şey olduğunu söylüyor. Biz bu tutarsızlığı ve Meclis aklıyla alay eden bu tavrı kınıyoruz.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Sayın Başkan…

BAŞKAN - Sayın Bakan, size söz veriyorum.

Bir dakika…

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Sayın Başkan, ben, Özgür Bey'i kınamaya değer bile bulmuyorum.

Bir kere, şunu söyleyeyim Özgür Bey, bakın, şöyle: Tutarlılıktan bahsettiniz, ben de size tutarlı olmak bakımından bazı şeyler söyleyeyim. Burada, Milliyetçi Hareket Partisi sözcüleri 'Bir gruba yönelik olarak bir uzlaşmada vergisi sıfırlandı.' dedi ama o sıfırlamayı haksız ve hukuksuz bir sıfırlama olarak değerlendirdiğini ima etti. Yani burada 'Uzlaşma komisyonu, haksız bir şekilde, alınması gereken bir vergiyi almaktan vazgeçti.' diye imada bulundu, ben de 'Hukuksuz ve haksız bir şekilde alınması gereken bir vergiyi almaktan vazgeçtiğini gösteren bir belgeyi, bilgiyi ortaya koyun.' dedim. Bana gösterdiğiniz belge devletin resmî kayıtlarında olan uzlaşma tutanağıdır, gizli saklı bir belge değildir.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Hukuki olarak kaç para affettin onu söyle o zaman Sayın Bakan? Hukuki olarak kaç para affettin.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Ne olacak yani!

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Hayır, hayır, gizli saklı bir belge değildir. Uzlaşma komisyonu hukukun içinde kalarak…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Bakan, Teşekkür ederim.

OKTAY VURAL (İzmir) - Sayın Başkan…

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Sayın Başkanım…

BAŞKAN - Sayın Erdoğan'a söz veriyorum, lütfen…

OKTAY VURAL (İzmir) - Sayın Başkan, bir şey söyleyeceğim.

BAŞKAN - Sayın Erdoğan epey bir süredir ışığını yakıyor, sisteme girmiş.

OKTAY VURAL (İzmir) - Sayın Bakan önce bu uzlaşma komisyonunun bunu haklı yaptığına ilişkin delilini önce bir sunsun bakalım.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - İddiayı ispat edemeyen müfteridir.

OKTAY VURAL (İzmir) - Hadi sun! Hadi sun! Miktarını sun bakalım.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - İddiayı ispat edemezsen müfterisin.

MUHARREM ERKEK (Çanakkale) - Neden sıfırladınız onu söyleyin, neden?

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Haklı olduğunu kabul ettin, miktarını söyle o zaman.

BAŞKAN - Sayın Erdoğan, buyurun.

120
Son konuşmacı…

Sayın Erdoğan buyurun.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Söyle miktarını, söyle bakalım hadi, 'Haklı sildim.' diyorsun, kaç para sildin onu bir söyle.

MUHARREM ERKEK (Çanakkale) - Sayın Bakan, gerekçesini söyle, gerekçesini.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Siz iddia ediyorsunuz, siz ispat edeceksiniz. Ayıp ya!

MUHARREM ERKEK (Çanakkale) - Sen ispat edeceksin neden sıfırladığını, sen gerekçesini söyleyeceksin.

BAŞKAN - Sayın Erdoğan, sizi dinliyoruz.

Sayın Erdoğan…

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Kaç para sildin onu söyle diyoruz.

BAŞKAN - Sayın Erdoğan…

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Bakın, haksız yere bu işlerin yapıldığını kim iddia ediyorsa ispat külfeti ona aittir.

BAŞKAN - Sayın Ağbal, lütfen…

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - İspat edemezseniz müfterisiniz.

MUHARREM ERKEK (Çanakkale) - Sayın Bakan, gerekçesini söyleyin, neden sıfırladınız?

OKTAY VURAL (İzmir) - Haklı yere yaptığını ispat edemiyorsan sen haksız yapıyorsun o zaman.

BAŞKAN - Sizin de hakkınız bakidir Sayın Erdoğan.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 21.50

ALTINCI OTURUM

Açılma Saati: 22.00

BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI

KTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), Özcan PURÇU (İzmir)

----- 0 -----

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 54'üncü Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.

2016 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı'nın dokuzuncu tur görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

1.- 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/529) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı 118) (Devam)

2.- 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/297), 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2014 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/34), 2014 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan Kalkınma Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/28), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2013 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/31), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2014 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/37) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 119) (Devam)

A) EKONOMİ BAKANLIĞI (Devam)

1) Ekonomi Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Ekonomi Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

B) GENÇLİK VE SPOR BAKANLIĞI (Devam)

1) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

C) SPOR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)

1) Spor Genel Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Spor Genel Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

Ç) YÜKSEKÖĞRENİM KREDİ VE YURTLAR KURUMU (Devam)

121
1) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

D) MALİYE BAKANLIĞI (Devam)

1) Maliye Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Maliye Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

E) GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)

1) Gelir İdaresi Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Gelir İdaresi Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

F) KAMU İHALE KURUMU (Devam)

1) Kamu İhale Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Kamu İhale Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

G) ÖZELLEŞTİRME İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)

1) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

Ğ) KAMU GÖZETİMİ, MUHASEBE VE DENETİM STANDARTLARI KURUMU (Devam)

1) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

H) GELİR BÜTÇESİ (Devam)

BAŞKAN - Komisyon? Burada.

Hükûmet? Burada.

Sayın Erdoğan, size söz vereceğimi söylemiştim.

Bir dakika, yerinizden.

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Sayın Gençlik ve Spor Bakanı benden önce sorulan bütün sorulara cevap verdi, benden sonra sorulan bütün sorulara cevap verdi ancak benim sorumu duymadıysa tekrar edeyim.

Öncelikle, Fethiyespor'a yeni bir stat yapıp yapmayacaklarını sordum. İkinci olarak da, üniversiteyi kazanan gençlerimiz için en önemli sorunun barınma sorunu olduğunu, asgari ücretli bir vatandaşımızın çocuğunu devlet yurduna yerleştiremezse nasıl okutabileceğini sordum.

Gene, dün beraber yürüdükleri paralel yapıya ait yurtlarda çaresizlik dolayısıyla kalan çocuklara bugün iş verilmediğini ancak bugün de yurt bulamayan çocuklara 'TÜRGEV'e git.' dediklerini herkes bilmektedir.

Yine, özel yurtların içinde hangileri sakıncalıdır, hangileri sakıncalı değildir? Vatandaş çocuklarını hangi özel yurtlara gönderecektir? Bu sorularımın hiçbirine cevap vermediler.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Ben teşekkür ederim.

KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

1.- 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/529) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı 118) (Devam)

2.- 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/297), 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2014 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/34), 2014 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan Kalkınma Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı

122
Tezkeresi (3/28), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2013 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/31), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2014 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/37) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 119) (Devam)

A) EKONOMİ BAKANLIĞI (Devam)

1) Ekonomi Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Ekonomi Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

B) GENÇLİK VE SPOR BAKANLIĞI (Devam)

1) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

C) SPOR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)

1) Spor Genel Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Spor Genel Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

Ç) YÜKSEKÖĞRENİM KREDİ VE YURTLAR KURUMU (Devam)

1) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

D) MALİYE BAKANLIĞI (Devam)

1) Maliye Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Maliye Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

E) GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)

1) Gelir İdaresi Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Gelir İdaresi Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

F) KAMU İHALE KURUMU (Devam)

1) Kamu İhale Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Kamu İhale Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

G) ÖZELLEŞTİRME İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)

1) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

Ğ) KAMU GÖZETİMİ, MUHASEBE VE DENETİM STANDARTLARI KURUMU (Devam)

1) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

H) GELİR BÜTÇESİ (Devam)

BAŞKAN - Şimdi, sırasıyla, dokuzuncu turda yer alan bütçelerin bölümlerine geçilmesi hususunu ve bölümlerini ayrı ayrı okutup oylarınıza sunacağım.

Ekonomi Bakanlığı 2016 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Bölümleri okutuyorum:

28) EKONOMİ BAKANLIĞI

1) Ekonomi Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

ÖDENEK CETVELİ

Kodu Açıklama (TL)

01 Genel Kamu Hizmetleri 54.574.000

BAŞKAN - Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

03 Kamu Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri 200.000

123
BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

04 Ekonomik İşler ve Hizmetler 1.627.933.000

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Karar yeter sayısı istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

GENEL TOPLAM 1.682.707.000

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Sayın Başkan, karar yeter sayısı istiyorum. Milletvekili talebini yerine getirmek zorundasınız.

BAŞKAN - Ekonomi Bakanlığı 2016 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.

Ekonomi Bakanlığı 2014 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Karar yeter sayısı istiyorum. Bakın, İç Tüzük'ü ihlal ediyorsunuz!

2) Ekonomi Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

BAŞKAN - (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:

(A) CETVELİ

(TL)

Toplam Ödenek 1.459.636.589,00

Bütçe Gideri 1.428.018.343,96

İptal Edilen Ödenek 31.618.245,04

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Karar yeter sayısı istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Ekonomi Bakanlığı 2014 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Sayın Başkanım, sizin İç Tüzük'ü ihlal etmekte bir üstünlüğünüz var mı?

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Tutanağa geçti artık, bir karar yeter sayısı arayın da gelsin arkadaşlar.

BAŞKAN - Peki, bundan sonraki bölüm için arayacağım.

OKTAY VURAL (İzmir) - Karar yeter sayısı var efendim.

BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) - Gerek yok, gerek yok, tamam.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Ne demek gerek yok Beyefendi? Siz kendi adınıza konuşabilirsiniz, benim adıma konuşabilir misiniz?

BAŞKAN - Gençlik ve Spor Bakanlığı 2016 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir, karar yeter sayısı vardır.

Bölümleri okutuyorum:

29) GENÇLİK VE SPOR BAKANLIĞI

1) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

ÖDENEK CETVELİ

Kodu Açıklama (TL)

01 Genel Kamu Hizmetleri 9.489.656.800

BAŞKAN - Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

03 Kamu Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri 1.500.000

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

08 Dinlenme, Kültür ve Din Hizmetleri 185.083.200

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

GENEL TOPLAM 9.676.240.000

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Gençlik ve Spor Bakanlığı 2016 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.

Gençlik ve Spor Bakanlığı 2014 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

BAŞKAN - (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:

(A) CETVELİ

(TL)

Toplam Ödenek 6.158.437.000,00

Bütçe Gideri 6.144.067.797,63

İptal Edilen Ödenek 14.369.202,37

BAŞKAN - (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Gençlik ve Spor Bakanlığı 2014 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.

124
Spor Genel Müdürlüğü 2016 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Bölümleri okutuyorum:

40.14) SPOR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

1) Spor Genel Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

Kodu Açıklama (TL)

01 Genel Kamu Hizmetleri 39.475.572

BAŞKAN - Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

02 Savunma Hizmetleri 67.800

BAŞKAN - Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

03 Kamu Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri 554.000

BAŞKAN - Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

07 Sağlık Hizmetleri 2.583.124

BAŞKAN - Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

08 Dinlenme, Kültür ve Din Hizmetleri 1.089.231.504

BAŞKAN - Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

TOPLAM 1.131.912.000

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

(B) cetvelini okutuyorum:

GELİR CETVELİ

Kodu Açıklama (TL)

03 Teşebbüs ve Mülkiyet Gelirleri 3.190.000

BAŞKAN - Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

04 Alınan Bağış ve Yardımlar ile Özel Gelirler 1.076.912.000

BAŞKAN - Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

05 Diğer Gelirler 51.810.000

BAŞKAN - Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

TOPLAM 1.131.912.000

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Spor Genel Müdürlüğü 2016 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.

Spor Genel Müdürlüğü 2014 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2) Spor Genel Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

BAŞKAN - (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:

(A) CETVELİ

(TL)

Toplam Ödenek 1.597.422.539,75

Bütçe Gideri 1.564.420.924,91

İptal Edilen Ödenek 33.001.614,84

BAŞKAN - (A) cetvelini kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Kesin hesap (B) cetvelini okutuyorum:

(B) CETVELİ

(TL)

Bütçe Geliri Tahmini 920.749.000,00

Tahsilat 1.616.619.921,06

Ret ve İadeler 41.482,47

Net Tahsilat 1.616.578.438,59

BAŞKAN - (B) cetvelini kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Spor Genel Müdürlüğü 2014 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.

Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğü 2016 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Bölümleri okutuyorum:

40.13) YÜKSEK ÖĞRENİM KREDİ VE YURTLAR KURUMU GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

1) Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

Kodu Açıklama (TL)

01 Genel Kamu Hizmetleri 100.506.300

BAŞKAN - Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

02 Savunma Hizmetleri 637.000

BAŞKAN - Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

03 Kamu Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri 100.742.000

125
BAŞKAN - Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

09 Eğitim Hizmetleri 9.175.945.700

BAŞKAN - Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

GENEL TOPLAM 9.377.831.000

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

(B) cetvelini okutuyorum:

GELİR CETVELİ

Kodu Açıklama (TL)

03 Teşebbüs ve Mülkiyet Gelirleri 402.101.000

BAŞKAN - Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

04 Alınan Bağış ve Yardımlar ile Özel Gelirler 8.377.831.000

BAŞKAN - Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

05 Diğer Gelirler 178.600.000

BAŞKAN - Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

08 Alacaklardan Tahsilat 419.299.000

BAŞKAN - Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

TOPLAM 9.377.831.000

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğü 2016 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.

Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğü 2014 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2)Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

BAŞKAN - (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:

(A) CETVELİ

(TL)

Toplam Ödenek 6.734.495.551,00

Bütçe Gideri 6.591.076.397,64

İptal Edilen Ödenek 143.419.153,36

BAŞKAN - (A) cetvelini kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Kesin hesap (B) cetvelini okutuyorum:

(B) CETVELİ

(TL)

Bütçe Geliri Tahmini 5.862.584.000,00

Tahsilat 5.901.858.613,02

Ret ve İadeler 12.017.689,09

Net Tahsilat 5.889.840.923,93

BAŞKAN - (B) cetvelini kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğü 2014 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.

Maliye Bakanlığı 2016 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Bölümleri okutuyorum:

12) MALİYE BAKANLIĞI

1) Maliye Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

ÖDENEK CETVELİ

Kodu Açıklama (TL)

01 Genel Kamu Hizmetleri 94.304.863.000

BAŞKAN - Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

03 Kamu Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri 212.271.000

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

06 İskn ve Toplum Refahı Hizmetleri 1.909.548.000

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

09 Eğitim Hizmetleri 2.254.000

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

10 Sosyal Güvenlik ve Sosyal Yardım Hizmetleri 59.677.438.000

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

GENEL TOPLAM 156.106.374.000

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Maliye Bakanlığı 2016 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.

126
Maliye Bakanlığı 2014 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2) Maliye Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

BAŞKAN - (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:

(A) CETVELİ

(TL)

Toplam Ödenek 110.444.361.060,51

Bütçe Gideri 110.161.286.296,09

İptal Edilen Ödenek 283.074.764,42

Ertesi Yıla Devredilen Ödenek 413.158,75

BAŞKAN - (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Maliye Bakanlığı 2014 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.

Gelir İdaresi Başkanlığı 2016 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Bölümleri okutuyorum:

12.76) GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

1) Gelir İdaresi Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

ÖDENEK CETVELİ

Kodu Açıklama (TL)

01 Genel Kamu Hizmetleri 2.784.212.000

BAŞKAN - Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

03 Kamu Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri 1.696.000

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

GENEL TOPLAM 2.785.908.000

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Gelir İdaresi Başkanlığı 2016 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.

Gelir İdaresi Başkanlığı 2014 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2) Gelir İdaresi Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

BAŞKAN - (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:

(A) CETVELİ

(TL)

Toplam Ödenek 2.391.509.298,00

Bütçe Gideri 2.313.804.382,87

İptal Edilen Ödenek 77.704.915,13

BAŞKAN - (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Gelir İdaresi Başkanlığı 2014 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.

Kamu İhale Kurumu 2016 yılı merkezi yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Bölümleri okutuyorum:

42.06) KAMU İHALE KURUMU

1) Kamu İhale Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

Kodu Açıklama (TL)

01 Genel Kamu Hizmetleri 15.564.000

BAŞKAN - Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

04 Ekonomik İşler ve Hizmetler 116.436.000

BAŞKAN - Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

GENEL TOPLAM 132.000.000

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

(B) cetvelini okutuyorum:

GELİR CETVELİ

Kodu Açıklama (TL)

03 Teşebbüs ve Mülkiyet Gelirleri 79.043.000

BAŞKAN - Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

05 Diğer Gelirler 52.956.000

BAŞKAN - Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

06 Sermaye Gelirleri 1.000

BAŞKAN - Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

TOPLAM 132.000.000

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

127
Kamu İhale Kurumu 2016 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.

Kamu İhale Kurumu 2014 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2) Kamu İhale Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

BAŞKAN - (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:

(A) CETVELİ

(TL)

Toplam Ödenek 178.028.000,00

Bütçe Gideri 174.406.534,38

İptal Edilen Ödenek 3.621.465,62

BAŞKAN - (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Kesin hesap (B) cetvelini okutuyorum:

(B) CETVELİ

(TL)

Bütçe Geliri Tahmini 111.000.000,00

Net Tahsilat 158.095.200,91

BAŞKAN - (B) cetvelini kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Kamu İhale Kurumu 2014 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.

Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2016 yılı merkezi yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Bölümleri okutuyorum:

40.35) ÖZELLEŞTİRME İDARESİ BAŞKANLIĞI

1) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

Kodu Açıklama (TL)

01 Genel Kamu Hizmetleri 15.626.000

BAŞKAN - Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

03 Kamu Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri 400.000

BAŞKAN - Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

04 Ekonomik İşler ve Hizmetler 14.778.000

BAŞKAN - Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

GENEL TOPLAM 30.804.000

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

(B) cetvelini okutuyorum:

GELİR CETVELİ

Kodu Açıklama (TL)

03 Teşebbüs ve Mülkiyet Gelirleri 386.000

BAŞKAN - Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

05 Diğer Gelirler 30.418.000

BAŞKAN - Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

TOPLAM 30.804.000

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2016 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.

Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2014 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

BAŞKAN - (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:

(A) CETVELİ

(TL)

Toplam Ödenek 26.203.000,00

Bütçe Gideri 23.735.972,52

İptal Edilen Ödenek 2.467.027,48

BAŞKAN - (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Kesin hesap (B) cetvelini okutuyorum:

(B) CETVELİ

(TL)

Bütçe Geliri Tahmini 24.387.000,00

Tahsilat 26.515.677,48

Ret ve İadeler 9.022,10

Net Tahsilat 26.506.655,38

BAŞKAN - (B) cetvelini kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

128
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2014 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.

Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2016 yılı merkezi yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Bölümleri okutuyorum:

42.10) KAMU GÖZETİMİ, MUHASEBE VE DENETİM STANDARTLARI KURUMU

1) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2016Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

Kodu Açıklama (TL)

03 Kamu Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri 475.000

BAŞKAN - Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

04 Ekonomik İşler ve Hizmetler 35.495.000

BAŞKAN - Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

GENEL TOPLAM 35.970.000

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

(B) cetvelini okutuyorum:

GELİR CETVELİ

Kodu Açıklama (TL)

03 Teşebbüs ve Mülkiyet Gelirleri 13.155.000

BAŞKAN - Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

04 Alınan Bağış ve Yardımlar ile Özel Gelirler 22.565.000

BAŞKAN - Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

05 Diğer Gelirler 250.000

BAŞKAN - Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

TOPLAM 35.970.000

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2016 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.

Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2014 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

BAŞKAN - (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:

(A) CETVELİ

(TL)

Toplam Ödenek 30.505.000,00

Bütçe Gideri 17.537.965,22

İptal Edilen Ödenek 12.967.034,78

BAŞKAN - (A) cetvelini kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Kesin hesap (B) cetvelini okutuyorum:

(B) CETVELİ

(TL)

Bütçe Geliri Tahmini 30.505.000,00

Tahsilat 14.825.697,97

Ret ve İadeler 139.804,11

Net Tahsilat 14.685.893,86

BAŞKAN - (B) cetvelini kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2014 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.

Böylece dokuzuncu turda yer alan kuruluşların bütçeleri ve kesin hesapları kabul edilmiştir. Hayırlı olmalarını temenni ederim.

Sayın milletvekilleri, dokuzuncu turdaki görüşmelerin tamamlanmasıyla birlikte, 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı'nın 1'inci maddeleri kapsamına giren bakanlık ve ilgili kuruluşların bütçeleri ve kesin hesapları ile gelir ve finansmanla ilgili 2'nci maddenin görüşmeleri tamamlanmış bulunmaktadır.

Şimdi program uyarınca sırasıyla 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı'nın maddelerini görüşüp oylamalarını yapacağız.

2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı'nın gider bütçesiyle ilgili 1'inci maddesini tekrar okuttuktan sonra oylarınıza sunacağım.

2016 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE KANUNU TASARISI

BİRİNCİ BÖLÜM

129
Gider, Gelir, Finansman ve Denge

Gider

MADDE 1- (1) Bu Kanuna bağlı (A) işaretli cetvellerde gösterildiği üzere, 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli;

a) (I) sayılı cetvelde yer alan genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerine 560.782.309.000 Türk lirası,

b) (II) sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli idarelere 68.938.657.000 Türk lirası,

c) (III) sayılı cetvelde yer alan düzenleyici ve denetleyici kurumlara 3.790.619.000 Türk lirası,

ödenek verilmiştir.

BAŞKAN - 1'inci maddeyi daha evvel kabul edilmiş bulunan cetvelleriyle birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Gelir bütçesine ilişkin 2'nci maddeyi tekrar okutuyorum:

Gelir ve finansman

MADDE 2- (1) Gelirler: Bu Kanuna bağlı (B) işaretli cetvellerde gösterildiği üzere, 5018 sayılı Kanuna ekli;

a) (I) sayılı cetvelde yer alan genel bütçenin gelirleri 530.402.940.000 Türk lirası,

b) (II) sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli idarelerin gelirleri 8.733.356.000 Türk lirası öz gelir, 60.896.542.000 Türk lirası Hazine yardımı olmak üzere toplam 69.629.898.000 Türk lirası,

c) (III) sayılı cetvelde yer alan düzenleyici ve denetleyici kurumların gelirleri 3.768.054.000 Türk lirası öz gelir, 22.565.000 Türk lirası Hazine yardımı olmak üzere toplam 3.790.619.000 Türk lirası,

olarak tahmin edilmiştir.

(2) Finansman: Bu Kanuna bağlı (F) işaretli cetvellerde gösterildiği üzere, 5018 sayılı Kanuna ekli (II) sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli idarelerin net finansmanı 14.000.000 Türk lirası olarak tahmin edilmiştir.

BAŞKAN - Şimdi 2'nci maddeye bağlı cetvelin bölümlerini okutup ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.

B - CETVELİ

KODLAR AÇIKLAMA 2015 YILI BÜTÇE GELİRİ

01 Vergi Gelirleri 504.450.400.000

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

03 Teşebbüs ve Mülkiyet Gelirleri 18.965.949.000

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

04 Alınan Bağış ve Yardımlar ile Özel Gelirler 2.461.655.000

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

05 Diğer Gelirler 36.904.042.000

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

06 Sermaye Gelirleri 12.204.413.000

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

08 Alacaklardan Tahsilat 1.643.183.000

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

TOPLAM BÜTÇE GELİRİ 576.629.642.000

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

09 Ret ve İadeler ( - ) 46.226.702.000

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

NET BÜTÇE GELİRİ 530.402.940.000

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2'nci maddeyi kabul edilen ekli cetveliyle birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

3'üncü maddeyi okutuyorum:

Denge

MADDE 3- (1) 1 inci maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen ödenekler toplamı ile 2 nci maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde yer alan tahmini gelirler toplamı arasındaki fark, net borçlanma ile karşılanır.

BAŞKAN - 3'üncü madde üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Antalya Milletvekili Sayın Mehmet Günal konuşacak.

Buyurun Sayın Günal. (MHP sıralarından alkışlar)

Süreniz on dakikadır.

MHP GRUBU ADINA MEHMET GÜNAL (Antalya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

130
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen biraz sessiz olalım.

MEHMET GÜNAL (Devamla) - Vallaha Sayın Başkanım, ben açıkçası çok fazla söyleyecek söz bulamıyorum çünkü söz söylemeye başlarsam Sayın Bakan daha birinci cümlede yine ayağa kalkıp bağırmaya başlayacak.

Burada nasıl bir bütçe görüştüğümüzü ben anlayamadım. Yani, hadi Sayın Elitaş'ın burada grup başkan vekilliği alışkanlığı var, Bakanlığının faaliyet alanı belirli, Kayseri siyaseti var, anladım da Sayın Maliye Bakanından biz isterdik ki burada gelir, gider, bunlarla ilgili şeyleri anlatsın. Genel ekonomi bütçesi sunuşu gibi başlangıçtan yine başladı, aynı şeyleri bize söyledi.

Ya, burada bir sürü şey söyledik Sayın Bakan. Sayıştay raporlarıyla ilgili konuştuk, geçici bütçede sorduk, Komisyonda sorduk, bütün arkadaşlarımız orada. Siz hl bize 'Efendim, bunların belgesini getirin.' demekle uğraşıyorsunuz. Yani, bir defa da 'Bunlar zinhar yalandır.' desenize ya. Bekliyoruz yani 'Bu sizin söyledikleriniz gerçek değildir, yalandır, böyle bir rapor yoktur, vergi denetim elemanlarımız bunlarla ilgili incelemelerde herhangi bir tarhiyat yapmamıştır veya yapılan tarhiyatlar yanlıştır, kabahat bizim vergi elemanlarımızdadır.' deyin o zaman.

Defalarca buradan size söyledim arkadaşlar, daha önce Sayın Bakana da buradan okudum. Açıkçası, ben bazen zorlanıyorum. Yani sorduğumuz sorular net değilse yeniden yeniden soralım. Yani istiyoruz ki kesin hesap kanunu da görüşeceğiz. 'Sayıştay raporları niye gelmiyor?' dediğimiz zaman 'Geliyor.' diyorlar. Peki, niye bu gönderilmedi diye bakıyoruz, yine yok.

Onun içerisinde olanları soruyoruz, elimizde olan -değerli arkadaşlar, siz de şahitlik edin, demin olmayanlar var, yeni gelen arkadaşlarımız var, 'Ne konuşuyor bunlar, ne kavgası ediyorlar?' demeyin, size de aktaralım, haksızsak sizden de özür dileyelim- bakın, Vergi Denetim Kurulunun bizde tarhiyat öncesi yaptığı incelemelerle ilgili raporlar var. Toplamını söyledim, Sayın Bakana defalarca söyledim, 2012'de, 2013'te, 2014'te bunları konuştuk. Örnek olarak söylüyorum, sizin de vicdanınıza sesleniyorum: Bakın, bir mükellefe 1 milyar ceza yazılırsa, 500 milyon anapara yazıldıysa, 500 milyonun 450 milyonunu alıp 1 milyar cezanın sadece 50 milyonunu alırsa siz bundan ne anlarsınız? Ben Türkçesini size söylüyorum. Ne olmuş? Ya o zaman bu mükellefe zulmediyorsunuz, 1 milyar cezayı yazıyorsunuz yani siyasi bir şey var veya o zaman, rüşvet alıp siliyorsunuz. Bunun başka bir izahı yok. Bakın, her sene aynı şey. Yazık bu insanlara. (Gürültüler)

Sayın Başkanım, benim bağırdığımı söylüyorsunuz ama maalesef bağırmam bile duyulmuyor. Arkadaşlar oylama için bekliyor herhlde.

BAŞKAN - Yani sizin sesiniz de duyulmuyorsa gerçekten haklısınız.

MEHMET GÜNAL (Devamla) - Hayır, 'Bir saat oylama olmayacak.' deyin de işi olanlar çıkabilir. Yani biraz…

BAŞKAN - Yani siz gerçekten haklısınız.

Evet, Sayın Günal'ı dinliyoruz.

MEHMET GÜNAL (Devamla) - Yani ben sizin vicdanınıza hitap ediyorum diyorum. Bakın, 1 milyar ceza yazılmış. Fevzi Bey, senin işletmen vardı, eğer 1 milyar ceza yazsalar, 50 milyonunu alıp 950'sini silseler ne anlarsın bundan? O zaman sana garezleri var demektir.

NURETTİN DEMİR (Muğla) - Yüzde havuza gidiyor, havuza!

MEHMET GÜNAL (Devamla) - Yani oradan itiraz ediyorsun ama. Ya bu adama zulmediyorsunuz veya yazdıktan sonra o zaman anlaşıp siliyorsunuz, bunun başka bir izahı yok. O adama…

VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) - Mehmet Bey, ana paranın gecikme faizi alınır, o ayrı.

MEHMET GÜNAL (Devamla) - Hayır, işte, siliniyor, ben onu söylüyorum.

VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) - Ana paranın gecikme faizi devam ediyor.

MEHMET GÜNAL (Devamla) - Etmiyor, etmiyor.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen karşılıklı konuşmaya meydan vermeyelim.

Sayın Günal, lütfen…

MEHMET GÜNAL (Devamla) - Vedat Bey, maliyecisiniz, ben size şimdi o dersi anlatmayayım, ayıp olur, ben size Vergi Denetim Kurulunun…

VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) - Müesseseyi bilmiyor ya!

MEHMET GÜNAL (Devamla) - Sayın Başkanım, Vergi Denetim Kurulunun faaliyet raporundaki sonuçları okuyorum ben size, ben kendim söylemiyorum. 1 milyar ceza yazıp, 50 milyonunu alıp 950 milyonunu almıyorsan ya bu adama zulmediyorsun, baskı yapıyorsun veya silerken bir şey alıyorsun, ben başka bir şey anlamam bundan. Burada bir sürü esnaf… Her sene aynısı olur mu ya? O zaman bu vergi denetim elemanları yanlış mı yapıyor, hepsi mi yolsuzluk yapıyor? O zaman senin elemanların töhmet altında kalır. Yanlış yapıyordur o zaman yapan vergi denetim elemanları, o incelemeyi yazan, o tarhiyatı yapan. Kim uzlaşıyor? Değerli arkadaşlar, burada bunun kavgası yapıldı, eski milletvekillerimiz biliyor, Sayıştayın Gelir İdaresi raporları gönderilmedi, bunları tartıştık, Sayın Canikli burada

131
'Duman oluruz.' meselesini kaç defa tartıştı. Efendim, neymiş? 'Vergi mahremiyeti var.' diyorlar. Şimdi söyleyeceğiz, yine söylemeyecekler. Vergi mahremiyeti -Vedat Bey orada söylüyor ama- sadece o inceleme elamanlarının orada edindikleri bilgileri görevlerinden ayrıldıktan sonra kullanmamalarıyla ilgilidir. Vergi mahremiyetinin her zaman istisnası, adli kovuşturma ve soruşturma varsa o bilgiler verilir. Kim istiyor bilgileri? Sayıştay istiyor. Kimin adına istiyor? Türkiye Büyük Millet Meclisi adına istiyor. Onlar ne diyor? 'Veremeyiz, vergi mahremiyeti var.' Yani, şimdi, vergi denetim elemanı inceliyor, arkadaşların uzlaşma kurulunda hepsini silme yetkisi var, bizim adımıza denetim yapan Sayıştaya mahremiyet nedeniyle verilmiyor. Sayıştay ne? Mahkeme, Türkiye Büyük Millet Meclisi adına bu bütçenin denetimini yapan, sonucunu bize bildirmekle yükümlü olan mahkeme, yargı erki. Şimdi, böyle bir şey olur mu arkadaşlar? Kalkıp herkese 'Belgenizi getirin.' Buradan kaç defa söyledik, isimlerini verdik, tarihlerini, sayısını mı verelim şimdi inceleme raporlarının? Niye bununla ilgili çıkıp bir açıklama yapmıyorsunuz, her seferinde 'Belge istiyorum.' diyorsunuz. İsim söyleyeyim.

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Belki Bakanın elinde de yoktur Mehmet.

MEHMET GÜNAL (Devamla) - Hayır, ben söyleyeyim. Onda olmayanları ben söyleyeyim. 'Var' ya da 'yok' desin arkadaşlar. Ben özür dileyeyim. Burada Bakana soruyoruz biz yani, töhmet altında bırakmayalım.

ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) - Ya git cumhuriyet savcısına.

MEHMET GÜNAL (Devamla) - Cumhuriyet savcısı mı bıraktınız? Şimdi başka şey konuşacağız.

ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) - Sayın Vekil, suç duyurusunda bulunmuş olabilirler savcılığa. Bakacağız şimdi.

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Vergi dairesi belki Bakana da vermemiştir.

MEHMET GÜNAL (Devamla) - Evet, evet, yani şimdi ben okuyayım, yanlışım varsa sizden de özür dilerim. Sıkıntı etmeyin yani o kadar heyecanlanmayın. Benim söylediklerimin hepsini ben soruyorum, ithamda bulunmuyorum. Bakın, diyorum ki: Sayın Bakana defalarca sordum, diyor ki 'temcit pilavı gibi'. E bir sefer cevap ver de bir daha sormayalım ya, çok basit. Bir sefer de ki 'Yok kardeşim, yalan söylüyorsunuz, iftira atıyorsunuz.' 'Müddei ispatla mükelleftir.' diyor. E benim elimde mi? Sen Sayıştaya vermemişsin işte, ben de ispat edeceğim. Sayıştaya vereceksin o belgeleri, bakacak. Topluca göndermişsin…

ALİM TUNÇ (Uşak) - Ver mahkemeye.

MEHMET GÜNAL (Devamla) - Verdim mahkemeye, verdim mahkemeye.

ALİM TUNÇ (Uşak) - Tamam.

MEHMET GÜNAL (Devamla) - Savcılıktan göndermiyor işte. Diyorum, bakın, Sayıştay mahkemedir beyefendi, Sayıştayın sizin adınıza yargı yetkisi var. Sayıştaya sen, mahkemeye, bilgileri vermiyorsan nasıl yargılayacak?

Bakın, ben buradan soruyorum, bakın, net soruyorum: Elektromed firmasına -2009'dakileri söylüyorum, yenileri söylemiyorum, bakın- 57 milyon küsurat anapara, alınan 5,8 milyon, 57 milyonun tam onda 1'i alınanı. Ceza 81 milyon küsur, alınan sıfır lira. Doğru mu, yanlış mı, söylesin Sayın Bakan. O söylemiyor, ben söylüyorum isimleri. Suçum varsa da onu da çekeceğim, vergi mahremiyetini ihlal etmekten dolayı da ne varsa onun suçunu ben çekerim. Bir daha sorayım: İsterseniz raporun tarihini de söyleyeyim, yalan mı, doğru mu, onlar bize söylesinler. Haziran 2009 tarihinin inceleme raporunda Türkerler şirketinin 24 milyon liralık anaparasını 6,9 milyona indirdiniz mi, indirmediniz mi? 39,9 yani 40 milyonun tamamını, cezasını sıfırladınız mı, sıfırlamadınız mı? Niye yazıyorsun kardeşim o zaman buna?

ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) - Yanlışlık olamaz mı?

MEHMET GÜNAL (Devamla) - Nasıl yanlışlık? Bahsediyoruz işte şimdi, hepsi mi yanlış?

ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) - Genç bir müfettiştir, hata yapmış olabilir. İtirazla düzeltilir. Ne var bunda? Olamaz mı?

MEHMET GÜNAL (Devamla) - Tekrar gelsin. Şimdi…

HİKMET AYAR (Rize) - Tarhiyat öncesidir onlar.

MEHMET GÜNAL (Devamla) - Veya sorayım: Bir ecza deposunun incelemesini yapan bir denetim elemanını, iki yıl incelemeyi yapıp tam inceleme raporu yazılırken değiştirip başkasını görevlendirdin mi, görevlendirmedin mi? Ben soruyorum.

HİKMET AYAR (Rize) - O ne zaman oluyor ya? Gitmemiştir, göreve gitmemiştir.

MEHMET GÜNAL (Devamla) - Ben soruyorum, 'bir ecza deposu' dedim, hadi öyle söyleyeyim 'Hedef Ecza Deposunun' diyeyim o zaman. Ben bir şey söylemiyorum, kimler olduğunu sizin takdirinize bırakıyorum.

Az önce Sayın Tanal getirdi, elimizde daha önce olanlar var. Sadece Akfen'in 392 milyon orada vergisi gözüküyor. Benim temcit pilavı gibi sorduğum, sizin Cerattepe kavgası nedeniyle gündeme getirdiğiniz Cengiz İnşaatın 420 küsur milyonunu sildin mi, silmedin mi?

132
Hl o bana diyor ki 'Yahu temcit pilavı gibi getiriyorsun.' Yahu az para değil bu, 422 milyon, bir şey değil ki, niye söylemiyorsunuz? 'Yok kardeşim böyle bir şey!' deyin. Ha, şunu diyebilir: 'Geldi, biz de vergi uzlaşma kuruluna getirdik. Gelir İdaresi Başkanımız, Başkan Yardımcımız, ilgili daire başkanı, Merkezî Uzlaşma Komisyonu bunu sildi, varsa bir itirazınız gidin mahkemeye.' desin ama biz bunu aldık, almadık demeden kalkıp bize bunu söylediğin sürece hep sormaya devam edeceğiz. Ya çıkıp bir gün diyeceksin ki 'Silmedik, böyle bir şey yoktur, zinhar yalandır.' O zaman biz de bunları dağıtmaya devam edeceğiz diyor teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Günal.

Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Van Milletvekili Adem Geveri konuşacak.

Buyurun Sayın Geveri. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA ADEM GEVERİ (Van) - '…'(x)

(AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri…

Sayın Milletvekili, lütfen Türkçe konuşur musunuz!

ADEM GEVERİ (Devamla) - '…'(x)

BAŞKAN - Sayın Milletvekili, konuştuğunuz dili ben bilmiyorum, lütfen Türkçe konuşur musunuz!

ADEM GEVERİ (Devamla) - '…'(x)

(AK PARTİ sıralarından gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, görevimi yerine getiremeyeceğim.

Rica ediyorum, lütfen, Türkçe konuşur musunuz! Konuştuğunuz dil Kürtçe herhlde, ben onu bilmiyorum.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Ya selamlama yapıyor, bir şey yok. Selam verdi ya, 'Bütçe hayırlı olsun.' diyor.

ADEM GEVERİ (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum.

METİN KÜLÜNK (İstanbul) - Yasin Börü'nün davası var yarın.

ADEM GEVERİ (Devamla) - 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı'nın 3'üncü maddesi üzerine Halkların Demokratik Partisi Grubunun görüş ve önerilerini belirtmek üzere söz almış bulunmaktayım.

Devlet bütçesi, toplum ile siyasi iktidar arasındaki kaynakların kullanımı konusunda yapılan bir sözleşmedir. Bir başka deyişle, kamu kaynaklarının toplanması ve harcamaların yapılması için Hükûmetin bu Parlamentodan aldığı bir yetkidir. Bu nedenle, siyasi iktidar Parlamentodan aldığı bu yetkiyi istismar etme ve bilinçsizce çarçur etme hakkına sahip değildir. Geçmişte bu yanlışları yapan siyasi iktidarlar ağır bedeller ödeyip iktidarlardan düştüler. Bugün aynı yanlışları tekrarlamakta ısrarlı olan mevcut siyasi iktidar da bedelini en ağır biçimde ödeyecek, dört elle sarıldıkları iktidardan düşecek ve nitekim bununla ilgili ortaya çıkan şu anki hazin tablo, bu Hükûmetin yakın bir zamanda gideceğini göstermektedir.

ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Rüya görüyorsun, rüya.

ALİM TUNÇ (Kütahya) - Uzun zamandır uyanmadığın için herhlde, 1 Kasımda gördünüz.

ADEM GEVERİ (Devamla) - Tam bu noktada bütçenin kimler için ve ne için hazırlandığı sorularını sormak istiyorum. Gördüğümüz ve anladığımız kadarıyla bütçede hazırlık sürecinde bütçe gelir ve harcamalarının asıl muhatabı olan yoksul halk, farklı toplumsal kesimler, meslek örgütleri, emekçiler, sendikalar, üretenler her yıl olduğu gibi bu yıl da bütçe sürecinin dışında bırakılmıştır. İş birlikçi sermaye çevrelerinin, patronların ve yandaşların dışında kalan halkın büyük bir bölümünün Parlamentoda görüşülen 2016 bütçe harcamalarına ilişkin talep ve ihtiyaçları hiçbir şekilde dikkate alınmamıştır. Oysaki, bütçe iş birlikçi sermaye ve çevrelerinin, patronların, yandaşların, faiz ve savaş lobisinin istediğine göre değil, yoksul halkın gerçeğine ve ihtiyaçlarına göre hazırlanmalıydı ama maalesef içeride ve dışarda sürdürülen savaş politikaları böyle bir savaş bütçesinin hazırlanmasına sebep olmuştur.

Bu anlamda, ülke kaynaklarının farklı toplumsal kesimlerin ihtiyaçlarına cevap vermediği ve büyük bölümü yoksul halktan toplanan vergilerle oluşturulan bütçenin asıl sahibi olan halkın ihtiyaçları doğrultusunda hazırlanmasını, harcanmasını istemek ve bunun için muhalefet etmek kadar doğal ve meşru bir durum olamaz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir başka önemli husus da devletin borçları konusudur. Bu, gerek halk arasında gerekse basında sürekli ilgi çeken ve tartışılan bir

133
konudur. Bu borçların hangi amaçlarla yapıldığı, hangi kaynaklardan sağlandığı, devlete ve vatandaşlara nasıl yükler oluşturduğu, ne şekilde kullanılıp yönetildiği ve ülke ekonomisi üzerindeki etkileri günlük hayat üzerinde sıkça tartışılan konular arasındadır.

Bu anlamda, sizlerle bazı rakamları paylaşmak istiyorum:

Hazine Müsteşarlığının daha önce açıkladığı verilere göre, Türkiye'nin 2015 üçüncü çeyrek sonu itibarıyla bazı borç stoku verileri şöyle: Türkiye'nin brüt dış borç stoku üçüncü çeyrek sonu itibarıyla 406 milyar dolar civarındadır. Türkiye net dış borç stoku üçüncü çeyrek sonu itibarıyla 240,3 milyar dolardır. Türkiye kamu net borç stoku üçüncü çeyrek sonu itibarıyla 143,4 milyar TL'dir. Türkiye AB tanımlı genel yönetim borç stoku üçüncü çeyrek sonu itibarıyla 654,8 milyar TL'dir.

Bu rakamlar gösteriyor ki ülke olarak üretimden tüketime yönelik bir ekonomik anlayışın esiri olmuşuz, geleceğimizi tüketmişiz, borcu borçla ödemişiz. Seçim meydanlarında söylenen 'IMF borcunu ödedik, sıfırladık.' lafları sadece birer aldatmacaymış.

Faiz, repo gelirlerinden alınacak vergi 2020 yılına ötelenerek, ortalama 20 milyar liralık bir rantın yolu açılmış. Burada, halkın yüzde 1'lik kesimine aktarılan milyarlarca lira söz konusudur. O yüzde 1'lik kesim de malum, biliyorsunuz, sermaye grupları ve yandaş çevrelerdir.

Bu konuyla ilgili iç ve dış borçlar konusu var. Özellikle bununla ilgili biraz belirtmede bulunmak istiyorum.

Brüt iç borç 2002 yılında 155,2 milyar TL iken 2014 Mayıs sonunda 412,4 milyar TL oldu. 2002 yılı sonu itibarıyla Türkiye'nin brüt dış borcu 129,6 milyar dolardı, 2014 Mayıs sonu itibarıyla ise brüt dış borç 386,8 milyar dolar oldu. Dış borçta en fazla artış ise özel sektörde yaşandı. 2002 yılında 43 milyar dolar olan özel sektör dış borcu 2014 Mayısı sonunda 265 milyar dolara çıktı. Buna göre, toplam iç ve dış borç 2002'de 222 milyar dolar iken 2014'te 581 milyar dolara tırmandı.

Bütçe açığı maalesef gittikçe artmakta. AKP döneminde toplam vergilere ve özelleştirme gelirlerine rağmen hem borçları arttı hem de on iki yılda -yani 2015 itibarıyla- toplam 273 milyar TL'den fazla bütçe açığı verdi.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2015 yılı risklerin doruğa çıktığı bir yıl idi, bu risklerin 2016 yılında ortadan kalkacağını düşünmek yanlış olur. Aksine jeopolitik riskler, Orta Doğu'da yaşanan çatışma ve gelişmelerin doğuracağı büyük bir savaştan sonra ekonomiyi ve piyasaları olumsuz etkileyecektir. Ayrıca mevcut iktidarın iradesini, akli dengesini kaybetmesi nedeniyle iç savaşta ve telafisi olmayan hatalarda ısrar ederse 2016 yılının ekonomide 2015 yılından daha kötü olacağını göstermektedir.

AKP döneminde borçlanma artık olağanüstü bir kamu geliri olmaktan çıkıp olağan bir kamu geliri hline dönüşmüştür. AKP hükûmetleri her dönem bir sonraki döneme ait devasa bir dış borç yüküyle işbaşı yapmıştır. Bundan sonra kim iktidar olursa olsun bu devasa borç yükünü yönetmek durumunda bulacaktır kendisini ama maalesef bizi bekleyen mevcut savaş riski ve iç çatışmaların derinlik kazanmasından dolayı hiçbir bütçenin Türkiye'yi refaha çıkartacağını artık beklemiyoruz.

Ülkenin vergi rezervleri değerlendirilmeksizin borçlanmaya gitmek yanlış bir politikadır. Özellikle vergi kaçakçılığının yaygın olması durumunda borçlanmaya başvurmak daha da kötü sonuçlara yol açabilir çünkü artan borç yükü ileride yeniden vergi gelirleriyle karşılanmak zorunda kalacaktır. Vergi yükü, genelde yaşayan nesiller üzerinde kalır iken borçlanmanın yükü gelecek nesiller üzerinde kalabilmektedir. Borçlanma politikası öngörülebilirliğin, şeffaflığın ve hesap verilebilirliğin artırılması ilkeleri çerçevesinde yürümesi gerekirken AKP iktidarları bütün bunları göz ardı etmiştir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2001 krizi sonrası oluşan siyasal kaos ortamı üzerinden iktidara gelen AKP, on üç yıl boyunca önceki iktidarların uygulamalarını aşan derecede sermaye dostu olduğunu her fırsatta göstermiştir. Kamu kaynaklarını, teşvik paketleri üzerinden patronlara, iş birlikçi sermaye çevrelerine ve yandaşlara aktarmış, geniş halk kesimlerini işsizliğe ve yoksulluğa mahkûm etmiştir, emperyalist ve kapitalist çevreleri ise son derece sevindirmiştir. Toplum, AKP'nin ekonomik ve mali politikalarından, hayalî çılgın projelerinden ve aldatmacalarla dolu vaatlerinden artık bunalmıştır ve nitekim 2015 Haziranından sonra artık savaş konseptine geçildikten sonra maalesef, Türkiye'de zaten işler sarpa sarmış, kürdistanda da tamamen bir katliam politikası devreye girmiştir. Hükûmetin ekonomik politikalarının güvenilirliği kaybolmuştur. Bugün, içte ve dışta yaratılan savaş ortamı toplumu gereğinden fazla hırpalamış, yormuş, korkutmuş, öfkelendirmiş, toplumsal uzlaşı ve barış uçurumun eşiğine gelmiştir. Umut ediyoruz ki…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ADEM GEVERİ (Devamla) - …bu politikalardan bir an önce vazgeçilir ve başarılı bir bütçe yılı yaşamış oluruz.

134
Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

'…'(x)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Geveri.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına…

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Sayın Başkanım, sadece, yerimden bir düzeltme yapmak istiyorum.

BAŞKAN - Buyurun.

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Biraz evvel konuşmasında hatip 'savaş bütçesi', 'iç savaş bütçesi' şeklinde ifadeler kullandı…

BAŞKAN - Biraz yüksek sesle konuşabilir misiniz.

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - 'Savaş bütçesi' ve 'İç savaş çıkacak şekilde bir bütçedir, millete yarar getirmeyecektir.' gibi ifadelerde bulunmuştur, bunu reddettiğimizi özellikle belirtmek istiyorum kayıtlara girmesi bakımından, bu 78 milyon için hizmet bütçesidir…

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Bırakın halk takdir etsin canım.

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Aynı zamanda terörle mücadele edilen illeri, ilçeleri yeniden inşa, imar edecek şekilde ve o bölge insanımızın da hayatını olağan akışına çevirecek şekilde de bir hizmet bütçesidir. Kayıtlara geçmesi açısından bu düzeltmeyi yapmakta fayda vardır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Mersin Milletvekili Serdal Kuyucuoğlu konuşacak. (CHP sıralarından alkışlar)

Buyurun Sayın Kuyucuoğlu.

CHP GRUBU ADINA SERDAL KUYUCUOĞLU (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı'nın 3'üncü maddesi üzerinde CHP Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle siz değerli milletvekillerini ve ekranları başında bizi izleyen vatandaşlarımızı saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.

3'üncü madde 'Denge' başlığı altında toplanmış, ancak baktığımızda ülkede neyin dengesi kalmış anlamak mümkün değil, AKP'nin her şeyin dengesini bozduğunu görüyoruz.

Değerli milletvekilleri, bütçenin bakanlıklara 5018 sayılı Yasa dışında ek harcamalar yapma izni veren ve bütçe hakkını ihlal eden (E) cetveli 94 maddedir. Bu nedenle bütçenin saydamlığından ve dengesinden bahsetmemiz mümkün değildir. Nominal büyüklüklerle 2002 yılında 366 milyar lira olan kamu ve özel sektör toplam borcu, 2015 yılında 2,5 trilyon liraya ulaşmıştır. 2015 yılında bütçe açığı 21 milyar lira olmuştur, 2016 yılında ise bu açığın daha fazla olacağını düşünüyoruz Bu açıklar da borçlanma yoluyla kapatılacaktır, yani borç katlanarak artmaya devam edecektir.

Yine bütçe rakamlarını dolar bazında değerlendirdiğimizde, Türkiye bütçesi son yıllarda düşmektedir. İlgili yılın dolar kuruyla hesaplandığında, 2014 yılı bütçesi 204,7 milyar dolardır, 2015 bütçesi ise 203,8 milyar dolar ve 2016 bütçesi ise 193,8 milyar dolardır. Bu rakamlara baktığımızda… Zaten bütçenin de ekonominin de iç barışın da insanımızın da ülkemizin de bu Hükûmet nedeniyle dengesi şaşmıştır. Ayrıca bütçede yatırımlara çok ciddi bir payın ayrılmadığı, en büyük payın cari transferlere, personel giderlerine ve faiz giderlerine ayrıldığını da üzülerek görmekteyiz.

Anladığımız kadarıyla, emekliye, işçiye, çiftçiye, memura insanca yaşam koşulları sağlayacak ve yatırımlar için daha fazla pay ayrılacak bir bütçenin yapılması Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında olacaktır. (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlar, ülkemizde siyaset yönetilemediği gibi maalesef ekonomi de iyi yönetilememektedir. Rakamlar ne kadar şirin gösterilmeye çalışılsa da ekonomimizin sıkıntı içerisinde olduğu bir gerçektir. Her yıl 2-3 kez revize edilen ve bir türlü tutturulamayan enflasyon hedefleri, sürekli düşüş gösteren ihracat rakamları, yavaşlayan üretim, artan işsizlik ve yapılan zamlar ekonominin kötü durumunu göstermektedir. İhracatımız 2015 yılında 143,9 milyar dolara düşmüş, 2016 yılı Ocak ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 22 azalmış, 2016 Şubat ayında açıklanan ihracat rakamlarına göre de yıllık 139,7 milyar dolara düşmüştür. Maalesef Hükûmetimiz buna da bahane bulmuş, kurdan dolayı bu rakamların düştüğünü ancak miktarın arttığını belirtmiştir. Sayın Bakan 'Eğer dolar 2014 seviyesinde olsaydı…' dedi. Doları kim yükseltti bunu Bakanımıza sormak lazım. Bütün bu rakamlardan sonra 2023 yılında hedeflenen 500 milyar dolarlık ihracatın revize edilmiş hlini de Hükûmet yetkililerimizden duymak isteriz.

Yine, Hükûmetin sürekli olarak övündüğü Merkez Bankası döviz rezervleri de her geçen ay düşmektedir. Merkez Bankasının açıkladığı ocak 2016 döviz rezervimiz 91,4 milyar dolara düşmüştür. Tabii, vatandaşlarımız bu rakamı duyunca Merkez Bankasının kasasında

135
91 milyar dolar var diye düşünebilir. Rezerv rakamının önemli bir kısmını zorunlu karşılıklar yani kısacası mevduatı olan vatandaşların parası oluşturmaktadır.

Değerli arkadaşlar, ihracattaki bu düşüşün ve ekonomideki kötü gidişatın acı reçetelerinden birini de Mersin ilimiz yaşamaktadır. Özellikle Rusya'ya olan yaş sebze meyve ve narenciye ihracatımızda büyük oranlarda düşüş yaşanmakta, ürünlerinin yüzde 70'ini bu ülkeye ihraç eden üreticilerimiz ve ihracatçılarımız zor günler geçirmektedir. Bölgenin ekonomik ve sosyal gelişmişlik açısından en önemli illerinden birisi olan Mersin ilimiz, tarımsal ihracatın da yüzde 40'a yakınını yapması nedeniyle, yaşanan krizlerden en çok etkilenen il olmaktadır.

Diğer önemli bir konu da turizm sektörünün yaşadığı sıkıntılardır. Dış politikada Hükûmetin gösterdiği olağanüstü performans kırk yıllık emekle oluşan turizm sektörümüzü de çökme noktasına getirmiştir.

Değerli arkadaşlar, Mersin ilimizin yatırımlardan yeterince pay alamadığını ve seçimlerde verilen sözlerin de yerine getirilmediğini belirtmek isterim. Bunlara birkaç örnek vermem gerekirse Sayın Maliye Bakanımız 'Başladığınız işi bitireceksiniz.' dedi. Evet, Mersin'e 2007 ve 2011 yıllarında vadedilen… Ben vaatlerden bahsetmek istiyorum, bunlar AKP Hükûmeti zamanında yapılan vaatler. Evet, on üç yıldan beri devam eden yani AKP'de döneminde başlayan, hl da bitmeyen Mersin-Antalya duble yolu, bir türlü tamamlanamadı.

Yine, on yıldır tamamlanamayan Tarsus-Kazanlı turizm bölgesindeki tesislerin yapımı hl yılan hikyesine döndü.

Lojistiğin kalbi olan Mersin ilimize vadedilen ve ihtiyacı olan lojistik merkezi kurulmamıştır. Bu vaat de, 2011 yılında, Sayın Zafer Çağlayan'ın vaadiydi.

Yine, uzun yıllardır tamamlanamayan -dört değil on dört yıldır- Tarsus Pamukluk barajının bitirilmesi sözü de tutulmamıştır.

Yine, bunlara ek olarak, Türkiye'nin en bakir bölgelerinden birisi olan ve 6 adet turizm bölgesini barındıran Silifke-Anamur arasına yapılması planlanan nükleer santral, bazı ülkelerde kullanımı yasaklanan Güney Afrika kömürüyle çalışan çimento fabrikası ve yanına yapımı istenilen ve aynı kömürle çalışacak olan termik santral tarım ürünü ihracatında Mersin'in en önemli örtü altı üretimini yapan bölgenin heba edilmesine neden olacaktır.

Ayrıca, Mersin'de yapılan yeni stat nedeniyle TOKİ'ye devredilen Tevfik Sırrı Gül Stadı'nın yerinin de, alışveriş merkezi veya konut yerine, 1 milyon nüfuslu kentimize ikinci bir meydan ve sosyal donatı alanı olmasını istiyoruz.

Değerli milletvekilleri, iflas etmiş Orta Doğu ve dış politikasıyla birlikte bütün dünyada kaybolan itibarımız, artan işsizlik, bir türlü önlenmeyen yolsuzluklar, vahim durumda olan eğitim sistemimiz, paralı hle gelen sağlığımız ve kapımıza dayanmış olan savaş ve doğudaki çatışmalar ekonomimizi sürekli zayıflatmakta ve halkı fakirleştirmektedir.

AKP'nin sürekli övündüğü kişi başına millî gelir gittikçe düşmektedir. 2013 yılında 10.822 dolar olan kişi başına millî gelir 2014 yılında 10.404 dolara düşmüştür, yani 400 dolar düşmüştür. The Economist dergisi ise Türkiye'nin kişi başına millî gelirini 2015 yılında 8.570 dolar göstermektedir. Ülkemiz insanları gittikçe fakirleşmektedir. CHP sayesinde 1.300 TL'ye çıkan asgari ücret de, dövizdeki artış ve yapılan zamlarla, fazlasıyla emekçilerimizin cebinden çıkmıştır.

Değerli milletvekilleri, şimdi, sizlere Sayın Başbakanın Türkiye Büyük Millet Meclisinde bizlere sunduğu 60'ıncı Hükûmet Programı'ndan bazı örnekler vermek istiyorum.

Sayın Başbakan bağımsız ve tarafsız yargının adaleti sağlamanın ön şartı olduğunu söylemiştir. Şimdi merak ediyoruz, Sayın Başbakan Anayasa Mahkemesi kararlarını tanımayan Cumhurbaşkanına yargının tarafsızlığını ve bağımsızlığını hatırlatacak mıdır? Değerli milletvekilleri, Sayın Başbakanı bu sözlerini -birçok söz verdi- yerine getirmeye çağırıyoruz.

Ülke içinde ve Suriye'de çatışmaların durdurulması ve barış için çalışmalarını diliyor, Türkiye'de gerginliklerin azaltılması için Cumhurbaşkanının bir süre konuşmamasının ülkemizin yararına olacağını düşünüyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kuyucuoğlu.

Şahsı adına Samsun Milletvekili Sayın Kemal Zeybek konuşacak. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz beş dakika Sayın Zeybek.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan, önce lehte, sonra aleyhte doğru olmaz mıydı?

BAŞKAN - Buraya göre gidiyorum.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Öyle mi?

BAŞKAN - Biraz önce de tersini yaptık ama.

KEMAL ZEYBEK (Samsun) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum.

Bugün bütçenin dengesi üzerinde, Türkiye'de yapılan bütçelerin dengesinin nasıl

136
oluşması gerektiği üzerinde söz almış bulunuyorum, aleyhte.

Bütçede denge var ise bütçe adildir ama yaşam koşullarında, yaşamın hiçbir alanında adaletin ve adilliğin kalmadığı bir ülkede yaşıyoruz. Özellikle son yıllarda esnaf, çiftçi, emekli, işçi kesimleri çok yoksullaşmıştır. Ülkemizde ekonominin önemli bir bölümünü kayıt dışı ekonomi oluşturmaktadır. Dolaylı vergilerle gelir dağılımı adaletsizliğini artırma pahasına da olsa Türkiye, Avrupa'nın en yüksek dolaylı vergisinin ödendiği ülkedir. Avrupa Birliği ülkelerinde yüzde 27 olan dolaylı vergi oranı Türkiye'de yüzde 69'la rekor seviyeye gelmiştir.

Sayın milletvekilleri, son on üç yıllık AKP iktidarı döneminde bütçe gelir gider hesaplamasında yanıltıcı bilgiler sunulmuştur. Ülke ekonomisinin borçlanma yükünün, algı oluşturmaya yönelik hesap oyunlarıyla örtbas edilmeye çalışıldığı görülmektedir.

2016 bütçesinin öngörülen bütçe harcamaları 560 milyar 782 milyon 309 TL'dir, öngörülen bütçe geliri 530 milyar 402 milyon 940 TL'dir; aradaki fark 30 milyar 379 milyon 369 TL olduğuna göre bu borçlanmayla giderilmesi gereken bir yüktür ülkemiz adına. Şimdi, ben Sayın Bakanıma soruyorum: Bu borç yükünü nereden sağlayacaksınız; dışarıdan mı sağlanacaktır yoksa iç borçlanmayla mı giderilecektir?

Ülkemizde 2016 bütçesiyle 56 milyar lira da faiz ödeneceği öngörülmektedir. Böyle bir yapıyla 56 milyar lira faiz gideri, 30 milyarın üzerindeki borçlanmayla 86 milyarlık bir borç yükünün… Ekonomide böyle bir yatırım yapılacağı düşünülmekte midir bu ülkede?

Devletin dış borç stoku 2002 yılında 29 milyar dolardı; 2015 yılında, sizin, Maliye Bakanlığının göstermiş olduğu bütçede 406 milyar dolardır. 2002 yılından 2016 yılına bu ülkede 277 milyar dolarlık bir borçlanma yükü olmuştur. Bu borçlanma yükünü nerelere harcadınız, ne yaptınız bu ülkede? Bu ülkede en büyük yatırımlarınız -bizim bildiğimiz ve anlattıklarınız- 16 bin kilometrelik çift yönlü yollar, sizin anlatımınızla 18.000 kilometre. 18.000 kilometrelik bir yolun Türkiye'de yapıldığını düşündüğümüz zaman, 1.000 kilometrelik yol 1,5 milyar dolar olduğuna göre, toplam yol yapımındaki harcamalar 27 milyar olduğuna göre diğer harcamaları, diğer borçları nerede, nasıl yaptınız değerli arkadaşlarımız? (CHP sıralarından alkışlar)

MUSTAFA ILICALI (Erzurum) - Kara yolları istatistiklerine bakın Sayın Vekilim!

KEMAL ZEYBEK (Devamla) - Şimdi, zamanımızın azlığı, tabii, konuşmalarımızı da tam denkleştirmiyor.

Ama, biz diyoruz ki: 'Bu ülkede her şeyden önce barış, barış, daha çok barış; demokrasi, demokrasi, daha çok demokrasi. Tek çare demokrasi ve barış.' (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Şahsı adına ikinci konuşmacı Eskişehir Milletvekili Emine Nur Günay.

Buyurun Sayın Günay. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

EMİNE NUR GÜNAY (Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2016 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı'nın 3'üncü maddesi yani bütçe dengesi üzerinde şahsım adına söz aldım. Sizleri saygıyla selamlıyorum.

Küresel ekonomideki mevcut koşullar hem gelişmiş hem de Türkiye'nin içinde bulunduğu gelişmekte olan ülkeler için önemli belirsizlik oluşturmaktadır. Global kriz sonrasında ortaya çıkan 'yeni normal' dediğimiz gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomilerde görülen yavaş büyüme tüm ekonomilerde baskısını sürdürmektedir, küresel borç krizi tüm derinliğiyle devam etmektedir. Ancak Türkiye bu koşullarda bile pozitif ayrışmaktadır. Bu ayrışma hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkeler bazında olmaktadır. Görüşmeler sırasında sürekli gündeme getirilen Türkiye'yi, gelişmiş ülkelerin yanı sıra gelişen ülkelerle de karşılaştırmayı sizlerle birlikte yapalım. Gelişmekte olan ülkeleri son dönemdeki uluslararası gruplama bazında ele alalım; kırılgan beşli ve tehlikeli onlu. Kırılgan beşli olarak gruplandırılan ülkeler Türkiye, Brezilya, Güney Afrika, Endonezya ve Hindistan iken; tehlikeli onlu, Rusya, Güney Afrika, Peru, Şili, Kolombiya, Brezilya, Güney Kore, Singapur, Tayland ve Tayvan'dır. Aramızda TÜİK verilerine güvenmeyenler olduğu için -ki biz sonuna kadar güveniyoruz- bu veriler, şu anda kullanacağım veriler IMF, Birleşmiş Milletler ve Eurostat tarafından sunulan verilerdir.

Kısıtlı süre nedeniyle bütçe performansının 2 temel göstergesi, yani bütçe açığı ve kamu borç stokunun gayrisafi yurt içi hasıla içindeki oranlarından bahsedeceğim. Sürekli verileri sizlerle paylaşıyoruz ama belki görsel anlamda biraz daha kalıcı olur diye birkaç grafikle anlatmak istiyorum. 20'den fazla makroparametreyi küresel ve ülke bazında anlık takip ediyoruz. Bunlardan ilki AB tanımlı yönetim bütçe açığının gayrisafi yurt içi hasıla içindeki payı. Gördüğünüz gibi, 2001 yılında yüzde 24 olan pay, şu anda Maastricht Kriteri olan yüzde eksi 3'ün çok çok altındadır.

Diğer bir tanıma göre, 2015 yılında Türkiye'nin 2001 yılında yüzde 12 olan bütçe açığının bütçe açığının gayrisafi yurt içi hasıla içindeki payı yüzde 1,2 olacak, 2008 yılında ise 0,8. Bu kapsamda 2015 yılı son dokuz yılın en iyi performansının elde edildiği yıl olacaktır. Yani biraz önce söylendiği gibi bütçeyi istismar ve çarçur etmiyoruz, bütçe açığını en düşük düzeye getirerek halkın refahı için harcıyoruz.

Uluslararası veriler bazında 2015 beklentisi, Türkiye için eksi 1,7 iken dünya için 3,1'dir, yani Türkiye'nin yaklaşık 2 katıdır.

Kırılgan beşli için de hemen bütçe açığının performansına bakalım. Türkiye'den

137
sadece Brezilya daha iyi durumdadır, diğer tüm ülkeler çok daha kötü durumdadır. Tehlikeli onlu içinde ise Rusya, Güney Afrika, Şili, Kolombiya, Tayland, Türkiye'den çok daha kötü konumdadır.

İkinci önemli gösterge ise toplam kamu borcunun gayrisafi yurt içi hasıla içindeki payıdır. Burada da gördüğünüz gibi, 2002 yılında yüzde 74 olan oran şu anda yüzde 34'ler civarındadır, 2016 yılı beklentisiyse 31,7'dir. Bu oranlar Maastricht Kriteri olan yüzde 60'ın çok çok altındadır. Buradan gördüğünüz gibi, diğer ülkelerle karşılaştırırsak; Avrupa Birliği ortalaması yüzde 88, euro bölgesinin ortalaması yüzde 94, OECD ortalaması yüzde 90'dır. Kırılgan beşli dediğimiz ülkeler için yüzde 52,5, tehlikeli onlunun ortalaması yüzde 45'tir. Yani, hangi kategoriye bakarsanız bakın, performans, Türkiye'nin performansı gerçekten oldukça göz kamaştırmaktadır.

Kısacası, bütçe performansını özetlersek: Avrupa Birliği tanımlı brüt kamu borç yükü ortalamaların çok altına inmiş, net kamu borç stoku millî gelire oran olarak önemli ölçüde azaltılmış, faiz harcamalarının vergi gelirlerine oranı keskin şekilde düşürülmüş, borcun vade ve döviz kompozisyonunda önemli iyileştirmeler sağlanmıştır.

Evet, Türkiye ekonomisi hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerden pozitif olarak ayrışmaktadır. On dört yıllık performans ve bu pozitif ayrışmada emeği olan herkese teşekkür eder, bütçemizin milletimize hayırlı olmasını dileriz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Sayın milletvekilleri, şimdi 3'üncü madde üzerinde on dakika süreyle soru-cevap işlemini gerçekleştireceğiz. Sürenin yarısını sisteme giren sayın milletvekilleri, diğer yarısını ise Sayın Bakan kullanacaktır.

Birinci sıradan başlıyoruz.

Sayın Kayışoğlu…

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Teşekkür ediyorum.

Emeklilerimizin bir sorusu var, diyorlar ki: 'Promosyonla ilgili çalışma yapılacaktı. Bununla ilgili bir gelişme var mı, çalışma yapılıyor mu?'

Yine emekli astsubaylarımızın talebi, Hükûmete, kendilerine vadettikleri tazminatla ilgili çalışma yapılıp yapılmadığını soruyorlar.

Ben de buradan iletiyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Sayın Özdiş…

İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Benim sorum Spor Bakanımıza: Bildiğimiz üzere Adana ilimize yeni bir stadyum yapılıyor. Şu an inşaat hlinde ve projenin Haziran 2016'da bitmesi planlanıyor. Gerçekten 2016-2017 sezonuna bu stat yetişecek mi? Bu konudaki son gelişmeler nelerdir?

Diğer bir sorum: Basketbol liglerinde oldukça iddialı Adana takımları var ve sadece 1 tane profesyonel anlamda kapalı spor salonu mevcut. Sizden önceki Bakan Suat Kılıç 2013 yılında Adana'ya 7.500 kişilik kapalı spor salonu yapılacağı müjdesini vermişti, bu konuda nasıl bir gelişme var?

Yine, Adana'mızın güzide takımı Adana Demirspor ilgili… Maliyeye ait Adana Demirspor'a kiralanmış yerleri makul fiyatlarla devretmeyi düşünüyor musunuz?

BAŞKAN - Sayın Bektaşoğlu…

BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sorum Spor Bakanınaydı ama herhlde burada yok, göremiyorum.

Ben de Süreyya Bey'e soruyorum, ne yapayım.

BAŞKAN - Gençlik ve Spor Bakanlığının bütçesi bittiği için kendisi doğal olarak gitti.

BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) - Sağ olun, teşekkür ederim.

Efendim, ilim Giresun'da üniversitede 30 bin civarında öğrenci öğrenim görmektedir. Bu öğrencilerin sadece 5 bin kadarı Kredi Yurtlar Kurumuna bağlı yurtlarda barınmaktadır. Türkiye'nin diğer illerinde de sanırım durum aynıdır. Yeterli yurt olmaması nedeniyle öğrenciler kayıt dondurmakta veya illerine dönmektedir. Bu olumsuz tablonun ortadan kaldırılması gerekir. Çünkü, devlet eğitimin, öğretimin sağlıklı koşullarda gerçekleşmesini sağlamalıdır. Yurt yapmak KYK'nın temel görevidir. Eğitim nasıl anayasal bir haksa eğitim gören öğrenciye de barınacağı yurt yapmak bir temel haktır. Giresun'a ve Türkiye'ye yurt istiyoruz. Biz iktidar olsaydık bir yıl içinde bu sorunu çözeceğimizi zannediyorum.

Bir de burs alan öğrencilerin geri ödeyemediği…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) - …borçlar vardır, bununla ilgili…

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Sayın Kuyucuoğlu…

SERDAL KUYUCUOĞLU (Mersin) - Teşekkürler Sayın Başkan.

1.128 akademisyenin imzasıyla kamuoyuna duyurulan imza kampanyası, tehdit ve

138
karalamalar sonrasında 2.212 imzaya ulaşmasının ardından tüm ulusal ve uluslararası destek metinleriyle Türkiye Büyük Millet Meclisine sunuldu. Bu süreçte toplam 23 imzacının bulunduğu, Mersin Üniversitesinde, Rektör Ahmet Çamsarı YÖK'ün talimatıyla idari soruşturma başlattı ve imzacı tüm akademisyenleri işten atacağını söyledi. Haksız hukuksuz olarak 6 akademisyenin sözleşmesi uzatılmamıştır. Yargı süreci henüz başlamamışken idare kendi takdir hakkını kullanarak suçu ve suçluları tespit etmiş ve cezalarını kesmiştir. Bu koşullarda, Türkiye'de bilim ve düşünceye özgürlükten bahsetmek mümkün müdür?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Sayın Durmaz…

KADİM DURMAZ (Tokat) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Yükseköğrenimde eğitim gören öğrencilerimize karşılıksız Başbakanlık bursu verilmektedir. Bu bursu alacak öğrencilerle ilgili kriterler şeffaf bir şekilde ilan edilip her öğrenci alıp almayacağını bilebilir mi?

Yine, devlet bünyesindeyken özelleştirilen ve özelleştirildikten sonra kapatılan veya faaliyeti, üretimi durdurulan, daha sonra, rant amaçlı konut ve benzeri iş merkezine açılan, özelleştirilen meknlar hangi illerdedir, sayısı ne kadardır?

Yine, Tokat'ımızda sigara fabrikamız vardı, özelleştirildi, 'Fabrika kapanmayacak, üretime devam edilecek.' dendi ve 'İşçiler mağdur edilmeyecek.' sözü verilmişti. Fakat sigara fabrikamız özelleştirildi, kapandı, 4/C'li duruma düşen bu insanlar perperişan oldular. Şu an, gündemde şeker fabrikaları var, Turhal Şeker Fabrikası ve diğer şeker fabrikaları da aynı akıbete uğrayacaklar mı, bunu öğrenmek istiyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Son soru.

Sayın Şeker…

ALİ ŞEKER (İstanbul) - Gençlik ve Spor Bakanına sormak istiyorum. Belediyeler, kamu malı olan arsa ve binalarını Kredi ve Yurtlar Kurumuna paralel bir yapıya dönüştürülen 'TÜRGEV' adlı kuruluşa vermekte yarışmaktadırlar. Hatta, bazı binaları kiralayarak TÜRGEV'e vermektedirler. Bu bina ve arsaları neden siz talep ederek devlet yurdu yapmak yerine bilabedel Bilal'e vermeyi seyretmektesiniz?

İkinci sorum Hükûmet üyesi bakanlara. Üçüncü köprü iki kıtayı birleştirirken verdiğiniz isimle siz bir kez daha insanları, gönülleri ayrıştırıyor, kutuplaştırıyor, acılarını yok sayıyor ve verdiğiniz isimle katliamları yapan kişiyi kutsuyorsunuz. Üçüncü köprüye verdiğiniz ismi değiştirmeyi düşünüyor musunuz?

BAŞKAN - Sayın Bakan, buyurun.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

Sayın Kayışoğlu 'Emeklilerle ilgili promosyon konusundaki çalışmalarınız ne aşamadadır?' şeklinde bir soru sordular. Çalışma Bakanımız bu konuda gerekli çalışmaları yürütüyor, kendi açıklamalar çerçevesinde gelinen noktayla ilgili mutlaka kamuoyunu bilgilendirecek bir açıklaması olacaktır. Benim burada bir açıklamada bulunmam yanlış olur. Ama, hepimiz biliyoruz ki emeklilerin aylıklarında AK PARTİ hükûmetleri döneminde önemli iyileştirmeler yapılmıştır. Birkaç rakamı sizinle paylaşmak istiyorum: Biliyorsunuz, 2002 Aralık ayından bugüne kadar Türkiye'de gerçekleşen enflasyon oranı yüzde 212 olmuştur. Hlbuki bu dönemde SSK işçi emekli aylığı nominal olarak yüzde 402 artmıştır, reel olarak yüzde 64 oranında artmıştır. BAĞ-KUR esnaf emekli aylığı nominal olarak yüzde 678 artmıştır, reel olarak yüzde 153 artmıştır. BAĞ-KUR tarım emekli aylıklarında reel olarak yüzde 356 artış olmuştur. Yine Emekli Sandığı emeklileri için bu dönemde nominal olarak yüzde 329 artış yapılmış, reel olarak bakacak olursak da yüzde 40,3 oranında bir artış olmuştur. İnşallah, promosyonlarla ilgili de çalışmalar neticelendiğinde Hükûmetimiz gerekli açıklamayı yapar, emeklilerimizi bir defa daha memnun ederiz, sevindiririz.

Astsubaylarla ilgili olarak biliyorsunuz, seçim beyannamemizde emeklilerin özlük haklarının iyileştirilmesiyle ilgili bir vaadimiz vardı. 64'üncü Hükûmet Eylem Planı'mızda da astsubayların emeklilikleriyle ilgili sorunların giderileceğini taahhüt etmiştik. Taahhüdümüzü 9/1/2016 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan 6656 sayılı Kanun'la gerçekleştirmiş olduk.

Sayın Özdiş'in stat yapımıyla ilgili olarak sorduğu sorular konusunda Gençlik ve Spor Bakanımızda mutlaka bilgi vardır. Bu konuda bende hazır bir bilgi olmadığı için cevaplamayacağım. Ama, bu kiralanmış yerlerin kulübe devri konusunda ben arkadaşlarıma talimat vereceğim, o konuda baksınlar, kulüple de görüşmek suretiyle bir çözüm üretilebilir mi, mesele nedir, onu da açıklığa kavuşturalım.

Sayın Bektaşoğlu'nun yine yurtlar konusunda sorusu oldu. Müsaade ederseniz, onu yazılı olarak Gençlik ve Spor Bakanlığımızdan bilgi alıp cevaplamış olalım.

Sayın Kuyucuoğlu'nun imza kampanyasıyla ilgili olarak birtakım kendi değerlendirmeleri oldu ama konuyla ilgili, bu açıklamanın niye yapıldığını, maksadının ne olduğunu, açıklamayı yapanların niyetinin ne olduğunu zaten toplum takdir etti, herkes de

139
biliyor. O konuda ayrıca bir değerlendirme yapmayı çok doğru bulmam.

Sayın Durmaz 'Yükseköğretim bursları hangi kriterlere göre veriliyor?' şeklinde bir değerlendirme oldu ama benim bildiğim, genel anlamda bütün bu şartlar, kriterler, herkese açık bir şekilde ilan ediliyordur ve bu çerçevede de bunlar tamamen yayınlanıyor, herkes ona göre kendisi bu bursları alıyor. AK PARTİ hükûmetleri döneminde gerçekten burstan ve krediden yararlanan öğrenci sayımız da artmıştır. Bu alana ayrılan kaynağı da önemli ölçüde artırdık. Biliyorsunuz, biz, bu dönemde yine öğrenci harçlarını kaldırdık.

KADİM DURMAZ (Tokat) - Sayın Bakan, çıktı, çıkmadıyı demiyoruz, kriterin görünür şartı ne?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Hep yıllardır konuşulurdu, acaba yükseköğretimde harçsız bir dönem olacak mı? Bunu herkes söylerdi ama bunu kim yaptı? AK PARTİ yaptı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Artık bugün üniversitelerde birinci öğretimde okuyan öğrencilerimiz harç ödemeden eğitim görebiliyorlar. Bu da hepimiz için son derece önemli.

Özelleştirme konusunda, şeker fabrikalarıyla ilgili olarak Turhal Şeker Fabrikasıyla ilgili bir soru soruldu. Şeker fabrikaları, biliyorsunuz, şu anda özelleştirme programında. Bu kapsamda çalışmalarımızı yaparken bir taraftan Şekerpancarı üreticimizin ihtiyacını ve uzun dönemde bu tarımın sürdürülebilirliğini mutlaka dikkate alıyoruz, bir taraftan mevcut şeker fabrikalarının daha verimli çalışması için gerekli adımları atıyoruz, bir taraftan da gerçekten şeker piyasasında daha rekabetçi bir ortamın…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan.

KADİM DURMAZ (Tokat) - Sayın Bakan, şehrin göbeğinde bin dönüm arazisi var. Fabrikayı alan da araziye mutlak konut yapacak, işletmeyecek. Kapanacak. Bunun başka bir izahatı yok.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, madde üzerinde bir önerge vardır, okutup işleme alıyorum.

OKTAY VURAL (İzmir) - Sayın Başkan, önergeyi çekiyorum efendim.

BAŞKAN - Çekiyorsunuz önergeyi, peki.

Şimdi maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

4'üncü maddeyi okutuyorum:

İKİNCİ BÖLÜM

Bütçe Düzenine ve Uygulamasına İlişkin Hükümler

Bağlı cetveller

MADDE 4- (1) Bu Kanuna bağlı cetveller aşağıda gösterilmiştir:

a) 1 inci madde ile verilen ödeneklerin dağılımı (A)

b) Merkezi yönetim kapsamındaki kamu idareleri tarafından ilgili mevzuata göre tahsiline devam olunacak gelirler (B)

c) Merkezi yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin gelirlerine dayanak teşkil eden temel hükümler (C)

ç) Bazı ödeneklerin kullanımına ve harcamalara ilişkin esaslar (E)

d) 5018 sayılı Kanuna ekli (II) ve (III) sayılı cetvellerde yer alan idare ve kurumların nakit imknları ile bu imknlardan harcanması öngörülen tutarlar (F)

e) 10/2/1954 tarihli ve 6245 sayılı Harcırah Kanunu hükümleri uyarınca verilecek gündelik ve tazminat tutarları (H)

f) Çeşitli kanun ve kanun hükmünde kararnamelere göre bütçe kanununda gösterilmesi gereken parasal ve diğer sınırlar (İ)

g) Ek ders, konferans ve fazla çalışma ücretleri ile diğer ücret ödemelerinin tutarları (K)

ğ) 11/8/1982 tarihli ve 2698 sayılı Milli Eğitim Bakanlığı Okul Pansiyonları Kanununun 3 üncü maddesi gereğince Millî Eğitim Bakanlığı tarafından yönetilen okul pansiyonlarının öğrencilerinden alınacak pansiyon ücretleri (M)

h) 7/6/1939 tarihli ve 3634 sayılı Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanunu uyarınca millî müdafaa mükellefiyeti yoluyla alınacak hayvanların alım değerleri (O)

ı) 3634 sayılı Kanun uyarınca milli müdafaa mükellefiyeti yoluyla alınacak motorlu taşıtların ortalama alım değerleri ile günlük kira bedelleri (P)

i) 5018 sayılı Kanuna ekli (I), (II) ve (III) sayılı cetvellerde yer alan kamu idarelerinin yıl içinde edinebilecekleri taşıtların cinsi, adedi, hangi hizmette kullanılacağı ve kaynağı ile 5/1/1961 tarihli ve 237 sayılı Taşıt Kanununa tabi kurumların yıl içinde satın alacakları taşıtların azami satın alma bedelleri (T)

j) Kanunlar ve kararnamelerle bağlanmış vatani hizmet aylıkları (V)

BAŞKAN - Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Samsun Milletvekili Sayın Erhan Usta konuşacak.

Buyurun Sayın Usta. (MHP sıralarından alkışlar)

Süreniz on dakika.

MHP GRUBU ADINA ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

140
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 4'üncü maddeyle ilgili olarak Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum.

Şimdi, öncelikle, bir defa, çok kısa bir şekilde, 2015 yılı için merkezî yönetim bütçesinde bu Parlamentodan alınan ödeneğin 33 milyar Türk Lirası üzerinde harcama yapılmıştır. Bu, Parlamentonun 'bütçe hakkı'nın ihlali anlamına gelmektedir ve bu, mali disiplin açısından da bozucu etki yapmıştır. Çünkü, ben, esas mali disipline kamu harcamaları yönüyle bakan bir teknisyenim. Diğer taraftan da aslında faiz dışı fazla açısından bakınca da 2015 yılında toplam kamu için 23,5 milyar TL faiz dışı fazla öngörülmüşken bu disiplinsizlik nedeniyle 16 milyar TL'ye düşmüştür. Yani 2015 yılında maliye politikası gevşetilmiştir ve hedefler tutmamıştır, hedeflerin altında kalınmıştır.

Aslında işin kötüsü, bu genişlemeci maliye politikası 2016 yılında da sürdürülmektedir. Çok fazla rakamlara boğmadan, sadece şu kadarını söyleyeyim: Genel devlet faiz dışı harcamaları 2015 yılında millî gelirin yüzde 37,9'u iken 2016 yılında yüzde 39'u şeklinde programlanmıştır. Yani harcamalarda millî gelire nispetle yani reelin ve büyümenin dışında bir artış var; 1,1 puanlık bir artış var.

Çok kısa olarak da -ben bunları, bu eleştirilerimi Plan Bütçe Komisyonunda zaten getirmiştim, Sayın Bakan bu konuda bilgi sahibi, benim fikirlerim konusunda- yalnız şunu söyleyeyim: Bozulma, faiz ve özelleştirme gelirleri hariç olarak bakınca da genel devlette millî gelirin 0,9'u kadar bir bozulmayı zaten program kendisi öngörüyor. Yani 2015, 2016'ya göre, program olarak zaten Hükûmetin öngörüsü içerisinde bozuluyor. Bunun üzerine toplamda millî gelirin 1,4'ü kadar yani 31 milyar TL civarında ben bir risk olduğunu düşünüyorum. Bu riskin de temel kaynakları -vaktim çok sınırlı, kısıtlı olduğu için hızlı hızlı geçeceğim- KİT'lerdeki enerji fiyatlarından kaynaklanan bir iyileşme öngörülüyor. Biz bunu Enerji Bakanına sorduk. Hükûmet içerisinde burada bir tutarsızlık var. Kalkınma Bakanı dedi ki: 'Biz enerji fiyatlarında herhangi bir indirim yapmayacağız.' Enerji Bakanı enerji fiyatlarında indirim yapılabileceğinin işaretini verdi. Burada indirim yapılmayacağı varsayımıyla böyle olumlu bir bütçe yapılmış ama indirim yapılma veya fiyatların çıkması durumunda fiyat artışı yapılmazsa 0,4'lük burada bir risk var, sosyal güvenlik primleri ve makrodan kaynaklanan risklerle birlikte.

Özetle şunu söylüyorum: Yani millî gelire oran olarak 0,9; yaklaşık 20 milyar TL civarında Hükûmet programında 2016'yı bozmuştur, onun dışında da 31 milyar lira civarında da bir risk vardır. Gerekirse bunun tartışmasını daha sonra yaparız.

Şimdi, ben aslında yine başka bir konuşma planlamıştım ama Sayın Maliye Bakanı bugün konuşmasında işi öyle bir noktaya getirdi ki ister istemez biz bazı şeyleri söylemek durumundayız. Şimdi, bugün tekrar şunu söyledi, dedi ki: 'Bütçemiz 119 milyar liradan 571 milyar liraya çıktı. Biz kamu harcamalarını yaklaşık 5 kat artırmışız.' Vallahi, dünyada kamu harcamalarını artırmayla övünen ilk maliye bakanı unvanını Maliye Bakanımız aldı ve AK PARTİ sıraları da 'bravo' sesleriyle bunu şey yapmış -tutanaktan okuyorum bunu- bu, Hazine Müsteşarlığı bütçesinin görüşülmesi esnasındaki bir şey, bugün de tekrarladı.

Yani ben diyorum ki artık: Üzerimize iyilik sağlık, yani ben bunu anlayamıyorum. Artık çaresizlikten, övünülecek bir şey kalmayınca iş bu noktaya kadar geldi. 'Kamu harcamalarını biz arttırdık.' diye övünen bir Maliye Bakanı ve işte, bizim Maliye Bakanımızın maalesef maliye politikası anlayışı ve kamu maliyesi analizi bu. Bunu üzülerek ifade etmek durumundayım.

Şimdi, ben de kendisine soruyorum: Peki, bütçe harcamalarını arttırdınız da neyi düzelttiniz? Bana düzelttiğiniz bir şeyi söyleyin. Ben mesela birkaç örnek vereyim: Servet dağılımını düzelttiniz mi? Bugün tartışıldı. Bunu bugün Ekonomi Bakanı algılayamadı ama 2002 yılında en zengin yüzde 1'in servetten aldığı pay -nihayetinde gelir servete dönüşüyor- 2002 yılında yüzde 39,4'müş, 2014 yılında yüzde 54'e çıkmış yani ülkenin servetinin yüzde 54'ünün yarısından fazlasını ülkenin yüzde 1'i alıyor, kalan yüzde 99'u yüzde 46'yı paylaşıyor. 2002'yi tekrar hatırlatacak olursam, yüzde 39 olan pay yüzde 34'e çıkıyor. Kimin zenginden yana olduğu buradan anlaşılabiliyor herhlde. Üstelik bu hangi ortamda yapılıyor, biliyor musunuz? Türkiye'nin toplam dünyadaki servetten aldığı payda da bir artış yok. Hani, orada bir artış olur da 'Ya, bırak, dağılımı bozulmuş ama servetimiz arttı.' değil, 2002'de 0,4 Türkiye'nin dünya servetinden aldığı pay, 2014 yılında da yine 0,4. Aynı miktarı almışız ama dağılımını fakirler aleyhine bozmuşuz.

Şimdi, peki, siz bu harcamaları arttırdınız da ne yaptığınız diye tabii yine sormak istiyorum. Göreli yoksulluk oranı yüzde 21,8; devletin Bakanlar Kurulu kararnamesi olan yıllık programdan alıyorum bu rakamı. '16,5 milyon kişi yoksul.' diyor program. Aile Bakanlığının kaldırdığı, kararttığı bir çalışma var -sonra İnternet sitesinden kaldırdı- burada da 23 milyon yoksul var. Yani kamu harcamalarını arttırıyorsunuz ama, övünülmeyecek şeyle övünüyorsunuz, 23 milyon yoksulu olan bir Türkiye var.

İşsizliği mi azalttınız? Türkiye'de 10,4'tür normal işsizlik oranı. Buna ümidi kırıkları, iş aramıyor ama 'İş bulsam çalışacağım, ümidim olmadığı için iş aramıyorum.' diyenleri de kattığınızda Türkiye'de işsizlik oranı tarihin en yüksek seviyelerine çıkmıştır, yüzde 17. Kamu harcamalarını artırdınız ama işsizliği de artırdınız. Milletin gelirini mi artırdınız diye sormak istiyorum. Yüzde 20'lik gelir dilimlerine baktığımızda, ilk 3 dilimde yani toplumun

141
yüzde 60'lık kesiminde tasarruflar negatif yani toplumun yüzde 60'lık kesimi gelirinden daha fazla tüketiyor. Kamu harcamalarını artırıyorsun ama milletin gelirini artırmıyorsun.

Peki, milletin mutluluk düzeyi arttı mı diye bakalım. TÜİK rakamıdır, mutsuz ve çok mutsuzların oranı -2003 yılında başlamış çalışma- yüzde 7,3'ken bu 2014 yılında yüzde 11,7'ye çıkmış, toplumda 'Ben mutsuzum.', 'Çok mutsuzum.' diyenlerin oranları artmış.

Büyümeyi mi artırdınız? 2007'ye kadar problem yok, 2008-2014 ortalama büyüme oranı yüzde 3,1'dir, Türkiye tarihinin en düşük büyüme oranlarıdır bunlar. Rakip ülkelerle farkı mı… Büyüme performansımızı mı artırdınız? Bunu ben bu kürsüden defalarca söyledim, rakip ülkelere göre büyüme performansımız çok kötü, rakiplerimiz aldı başını gidiyor, biz yaya kaldık.

Cari açığı mı azalttınız? Tarihin en yüksek seviyesinde. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde olmayan cari açıklara koşuldu. Millî gelirin yüzde 9,7'si kadar 2011'de cari açık verildi. Şu anda, 'Düşürdük.' dediğiniz yılda bile 4,4 ve düştü fakat düzeltme yaptığımız zaman geçen yıla göre cari açık yüzde 1,4 arttı.

Sayın Bakan, kamu harcamalarını artırdınız da Türkiye'nin dünya ekonomisindeki yerini mi düzelttiniz? Hani harcamayı artırırsın, bir şey yaparsın. Bakın, bunu çoğu insan bilmiyor. Türkiye 2002 yılında dünyanın 17'nci büyük ekonomisiydi, 2014 yılına geldik, tekrar, yine dünyanın 17'nci büyük ekonomisi. Az gittik, uz gittik… Ne derler?

OKTAY VURAL (İzmir) - Dere tepe…

ERHAN USTA (Devamla) - İşte bir dere boyu yol gidemedik. Anlatabildim mi? Dolayısıyla, 17... Yani şimdi insanlar…

Ben gelecek sene de, mesela Maliye Bakanlığından şunu bekliyorum, şimdi, bakın, bu noktalara geldi ya, 'G20'ye Türkiye'yi biz soktuk.' demesini bekliyorum.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Der, der.

ERHAN USTA (Devamla) - Yani büyük ihtimal öyle. Şimdi, burada bir anket yapılsa 'G20'ye AKP döneminde girildi.' derler, hlbuki 1999 yılında girilmiştir. On dört yıl iktidardan sonra nihayet bir toplantı Türkiye'de yapılabilmiştir.

Peki, kamu yatırımlarını mı artırdınız? Hani artırdık kamu harcamalarını da yatırımlara ne kadar kaynak ayırdınız Sayın Maliye Bakanı? 2000-2002 döneminde kamu yatırımlarının millî gelir içerisindeki yapı 4,9'ken sizin Hükûmetiniz döneminde 4,1'e düşmüştür. Özel yatırımları daha sonra diğer maddede konuşacağım.

Kamu tüketimini artırdınız, saltanat arttı Türkiye'de. Evet, hakikaten kamu harcamaları attı; yapılan tek şey kamu tüketiminin artması, kamu binaları, saltanat, şatafat, bunlar arttı. 2002 yılında 9,9'muş kamunun tükettiği miktar, 2016 yılında yüzde 12,3 hedefleniyor.

Vergi yapısını mı düzelttiniz, bunları, kamu harcamalarını artırdınız da? Bakıyorsun, vasıtalı vergilerin oranı 2002 yılında yüzde 66,3; 2014 yılında yüzde 71,2'ye çıkmış. Hani bunlar düzelmedi de belki üretimin ve ihracatın teknoloji seviyesini düzeltmişlerdir AR-GE'ye destek vererek falan diye bakıyorsun; 2002 yılında yüksek teknolojili ürünlerin ihracat içerisindeki payı yüzde 6,2'yken 2014 yılında yüzde 3,5'e düşmüş, bu da olmamış. Ne yaptınız? Eğitimin kalitesini mi artırdınız? PISA sonuçları ortada, burada söyleyecek hiçbir şey yok. Sağlık hizmetlerinin kalitesini mi artırdık diye… Evet, erişim artırıldı, ona hiçbir diyeceğim yok ama sağlık hizmetlerinin kalitesi çok aşırı şekilde düştü. Bakın, Türkiye'de ortalama hekime başvurma süresi 8,3'tür. Yaşlanmış Avrupa Birliği ortalamasının üzerinde bir hekime müracaat var. Dolayısıyla, yolsuzluğu azalttılar belki dedim, ona baktım, bir baktım ki 2013 yılında 53'üncü sıradayız en yolsuz ülkelerde, 2015'te 66'ncı sıradayız yani 13 basamak birden kötüleşmişiz. Dolayısıyla, ülkenin kırılganlığında da artış var, bunların hepsine baktığımızda her şey bozulmuş.

Şimdi, ben iki tane de önergeyle ilgili hemen görüşlerimi ifade etmek istiyorum, aslında şeylerimi bitiremedim ama diğer maddede konuşurum. Bu şehit ve gazilerin yakınlarının atanmasıyla ilgili bir önerge ortak olarak veriliyor, biz de Milliyetçi Hareket Partisi olarak bunu destekliyoruz. Bir diğer önergemiz de gerekçesi üzerinde konuşulamayacağı için… Bu E cetveli var, E cetveli artık kamu maliye yönetimini bozan bir yapı hline geldi. Bu E cetvelinin komple biz bütçe kanunu ekinden çıkartılmasını istiyoruz. Buna ilişkin de bir önergemiz olacak, buna destek verirseniz seviniriz.

Gelir İdaresi… Bir de şunu söyleyeyim: Sayın Başkan, reformlara karşı çıkmayın. Bakın, 5018 sayılı reformun çalışmaları eski hükûmet döneminde yapılsa bile kanun nihayetinde sizin Hükûmetiniz döneminde çıktı. İç denetçi ataması yapmadı Gelir İdaresi, bir tane iç denetçi atamadı. Niye atamıyorsunuz?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ERHAN USTA (Devamla) - Bu bir sorumluluktur, bunun atanması lazım.

Ben Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Usta.

Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Siirt Milletvekili Kadri Yıldırım konuşacak.

142
Buyurun Sayın Yıldırım. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA KADRİ YILDIRIM (Siirt) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Hakkında söz aldığım 4'üncü madde, her şeyden önce bütçe düzeni ve bütçe dengesiyle alakalıdır. Bütçenin temeli sosyal adalete dayanmalı, sınıfsal farkları asgariye indirmeli ve mümkünse ortadan kaldırmalıdır. Dinimizin temeli böyle bir sosyal adalete dayanmaktadır. Fakat biz, dinimizin bu temelini bir tarafa bırakmışız, onu birbirimize karşı ayrıştırıcı bir silah olarak kullanmakla meşgulüz. Din üzerinden, cami üzerinden en çok hedefe konulan da maalesef Kürt siyasetidir. Ve bu saldırıyı Sayın Başbakanımız da yapıyor, yeri geldiğinde AK PARTİ'nin öbür yetkilileri de maalesef yapıyorlar. Bu bakımdan, hem bunlara kısa bir cevap hem de bu bütçenin sosyal adalet temeline birkaç noktada değinmek istiyorum.

Şunu söylemek istiyorum ilk soru olarak: Acaba gerek Kürt siyasetinin gerekse genel sol siyasetin dinden soğumasında, bizden önceki sağ ve muhafazakr iktidarlarla başlayan ve bizimle de son bulmayan yanlış ümmetçilik ve muhafakrlığın hiç mi payı ve günahı yoktur?

İslam'ın sosyal adalet anlayışı yerine ikame edilen muaviyevari, yeşil, kapital zihniyetin hiç mi suçu yoktur? Evet, Kur'an çok dillilik diyor ve her dili Allah'ın bir ayeti olarak kabul ediyor. Biz ümmetçiler, tek dil dedik ve diyoruz. Bu bağlamda, Allah'ın ayetlerinden biri olan Kürt dilini hutbelerde kullanmaktan mahrum bıraktık ve bırakıyoruz. Kur'an, farklı kimlikler için tearüfü yani birbirini tanımayı emrediyor. Fakat biz kırk yıldır tek millet dedik ve diyoruz. Ecdadımız olan Selçuklular ve Osmanlılar Kürtlere, Kürdistan eyaletleri ve özel Kürt statüleri verdiler beylik olarak. Biz ise Kürtlerin üniter yapı içerisinde en küçük statü taleplerini bölücülük ve ümmetçiliğe aykırı olarak gördük ve görüyoruz.

Hazreti Ali İslam'ın sosyal adaletini pratize etmek isterken Kufe ve Basra camilerinin birer bölmesini -tam da bütçeye geliyorum- beytülmal yani hazine olarak istihdam ederken, orada birikmiş olan malı dağıtma konusunda aynen şu talimatı vermiş, okuyorum: 'Allah'a yemin ederim ki, kendim ile bir işçim arasında fark gözetmeyeceğim. Hepiniz Allah'ın kullarısınız ve mal da Allah'ın malıdır. Dolayısıyla, Allah onu aranızda eşit bölmemi emretmiştir. Bana da 3 dinar, içinizden her birinize de üçer dinar dağıtın. Bunun fazlası asla kabul edilemez.' Ve bu dağıtım böyle gerçekleşmiştir. Dolayısıyla, bir bu dağıtıma bakalım bir de Emevilerin kapital zihniyetini devam ettiren ve fakiri daha da fakir, zengini daha da zengin eden kırk yıllık ve maalesef sözde muhafazakrlık ve ümmetçilik felsefesiyle yürütülen dağıtımlara bakalım.

Cumaya gelince, cuma, cemaat, bunların hepsi sosyal kavramlardır; bunların hepsi bütünleşmeyi, birlik olmayı ve beraber olmayı ifade etmektedir fakat bugün cuma da, cemaat de, din de bir ayrıştırıcı noktaya gelmiştir. 'Cuma' dediğimiz zaman akla hutbe geliyor, 'hutbe' dediğimiz zaman akla hatibin hutbeyi okurken hedef kitlesinin ana dili neyse o ana dille hitap etmesi gerektiği geliyor. İslam tarihinde bu hak ilk kez Berberilere verildi ve bu hak sonuna kadar da verilmelidir.

Bakın, bunu en iyi anlayanlardan biri olan Atatürk 7 Şubat 1923 tarihli Balıkesir hutbesinde aynen şöyle söylüyor: 'Efendiler, hutbelerin halkın anlayamayacakları bir dille olması padişah sıfatını taşıyan despotların arkasından köle gibi gitmeye mecbur etmek içindir. Camiler ibadetle beraber tartışmak ve danışmak için yapılmıştır. Ben yalnız kendi düşüncemi söylemek istemiyorum, hepinizin düşüncelerini almak istiyorum. Millî irade, millî fertlerin tamamının emellerinin birleşmesinden ibarettir, yalnız bir şahsın düşüncelerinden ibaret değil.' Altını çizmiş, 'Yalnız bir şahsın düşüncelerinden ibaret değil.'

ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) - Siz ne yapıyorsunuz? Camileri yakıyorsunuz.

KADRİ YILDIRIM (Devamla) - Emeviler döneminden başlayarak günümüze kadar, maalesef, cumalarda hutbeleri zalim ve diktayı ön plana çıkaran rejimler kendi rejimlerini devam ettirmenin bir silahı olarak kullanmışlardır. Mazlum halkların adalet, sosyal adalet, eşitlik, en küçük haklarını görmezlikten gelmişlerdir. Bu hakkı isteyen ister Alevi şahsiyetler ister Sünni şahsiyetler en büyük cezalara maruz kalmışlardır ve hakkın haykırılması gereken hutbelerde, minderlerde lanetlenmişler bunlar ve maalesef, lanetin ucu İmam Ali'ye kadar uzanmıştır. Emeviler hatiplere verdikleri talimatla 'Sosyal adaleti isteyenler lanetlenmiştir...' Bu emre riayet etmeyen bir hatip dilcilik yönünü kullanarak şöyle demiş: '…'(x) 'Emir komuta… Vali bana emrediyor, diyor ki: Hazreti Ali'ye lanet getirin.' Ve şunu diyor: '…'(x) 'Hepiniz ona lanet edin.' derken, ona '…'(x) zamirini tabii ki emire raci ediyor, ona dönük kullanıyor. Ve İmam Suyuti diyor ki: 'Bunu bir tek kişi fark etti. Evet, dilcilik yönüyle ancak

143
kendini o da kurtarabildi.' Ve Emeviler döneminde Muaviye, belki de İslam tarihinde ilk kez, yatsıdan sabah namazına kadar sürecek olan bir sokağa çıkma yasağını uygulattı. Sadece gece o serinlikte çünkü gündüz sıcaktır, gece serinliğinde muhalefetin sokağa çıkmasını önlemektir. Bunu kim kaydediyor? Bir zamanlar Millî Eğitim Bakanlığının Din İşleri Müdürlüğünü yapan ve ilahiyat profesörü olan İrfan Aycan, Muaviye'yle ilgili yaptığı araştırmasında bunu aynen kaydediyor. İlk kez, İslam tarihinde, yatsıdan sabah namazına kadar sokağa çıkma yasağını muhalefetin sesini susturmak için…

Bunun yanında, Enes bin Mlik, Hazreti Peygamberin yakın sahabelerinden, sormuşlar kendisine 'Niye cemaate ve cumaya gitmiyorsun bu Emeviler döneminde?' Şöyle demiş: 'Elimizde bir tek birleştirici unsur olarak cuma ve cemaat namazı kalmıştı, Emeviler onu da maalesef dejenere ettiler.' İmam-ı 'zam, İmam Ebu Hanife'yi zorla, sürükleyerek meşruiyet kazandırmak için Emeviler ve Abbasiler zihniyetine, cumaya zorlayarak götürmeye çalıştılar. Ve maalesef bugün hem Filistin'de hem Mısır'da, Orta Doğu'nun birçok yerinde cumalar 'yevmü'l gadab' yani öfke günü olarak kılınıyor, hutbeler bu mesafede veriliyor.

Bakın, Orta Doğu'nun düştüğü bu duruma ülkemizin düşmemesi için hep birlikte yapılması gerekenleri yapmalıyız. Şimdiden emareleri görüyorum. Bakın, Silopi'de özel harekt polisi koruculara ve askerlere cuma namazını kıldırdı ve Diyarbakır'da farklı bir cuma namazı kılındı. Orta Doğu'nun, İslam ülkelerinin düştüğü hle bakın, ülkemizin düştüğü hle bakın, Silopi'nin, Diyarbakır'ın düştüğü hllere bakın. Bu hllerin biraz daha facialara yol açmaması için hep birlikte aklımızı başımıza alalım ve İslam'ın sosyal adaleti çerçevesinde Alivari, Muaviyevari ve Emevivari değil, sosyal adaletin gerçek müessisleri ne demişse o çerçevede üzerimize düşeni yapalım ve o sürece, o bağlamda, o çerçevede hakkımızı, hukukumuzu yeniden gözden geçirelim.

Bu noktada, zamanım doldu. Böyle bir ümidin, böyle bir hayalin gerçekleşeceği ümidiyle hepinize saygılarımı sunuyorum, hürmetlerimi sunuyorum. Eğer bir yanlışlık olduysa, içinizde ilahiyatçılar vardır, gelsinler söylesinler.

Tekrar selamlarımı sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Yıldırım.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlu konuşacak.

Buyurun Sayın Bekaroğlu. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Bakan 'Hükûmete hiç teşekkür edilmedi.' dedi, ben Hükûmete teşekkür ederek başlayacağım. Bu bütçenin tek iyi tarafı var, o da seçim vaatleri için koymuş olduğunuz 45 milyar TL civarındaki ödenek. İyi yaptınız, teşekkür ediyorum.

Biliyorsunuz, bu vaatleriniz, 7 Haziran seçimlerinde Cumhuriyet Halk Partisinin Seçim Bildirgesi'nden alınmıştır. Bu da Cumhuriyet Halk Partisinin yapıcı muhalefet yapmasının bir örneğidir. Bunun için de siz CHP'ye teşekkür edin. (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli milletvekilleri, bu bütçe yani 2016 yılı merkezi yönetim bütçesi nasıl bir bütçe, bu bütçe uygulandığı zaman nasıl bir Türkiye, nasıl bir toplum ortaya çıkacak, birkaç başlıkla.

Bir defa, bu bütçe -en temel özelliği- bir borç çevirme bütçesidir. Öyle, buralara çıkıp 'IMF'ye borç veriyoruz.' filan… Ya, bunları geçin yani bu millet şey değil. Bakın, nominal büyüklüklerle 2002 yılında 360 milyar lira olan Türkiye'nin toplam borcu 2015 yılında 2,5 katrilyon TL oldu. Bunun 722 milyarı kamunun, 1 trilyon 820 milyarı özel sektör ve hanehalkının borcudur. Bu yıl sizin borçlar ve cari açık için 200 milyar dolara ihtiyacınız var.

Bu bütçe, açık veren bir bütçedir giderlerinin bir kısmı saklanmasına rağmen. 2002-2014 döneminde bütçelerinizde toplam 588 milyar dolar dış açık verdiniz, 444 milyar dolar cari açık verdiniz. 2016 yılında da bu açıklar devam edecek.

Bu bütçenin başka bir özelliği, adaletsiz bir bütçe olmasıdır. Sayın Bakan nereden çıkardı bilmiyorum, yüzde 46'larda bir rakam verdi. Hayır, Türkiye'de yüzde 68,5, dolaylı vergilerle fakirden alınıyor, zengine veriliyor. Bu bütçe öyle bir bütçe.

Bu bütçe sadece dolaylı vergilerle değil, faizlerle de fakirden alıp zengine veren bir bütçedir. Bu bütçe faizlerle sadece fakirden alıp zengine vermiyor, içeriden alıp dışarıya veriyor, dışarıya kaynak aktarıyor ve sizin bu bütçeniz dünyada değişen risklere karşı da herhangi bir tedbir almıyor. Bu bütçe yoksulluğu azaltan bir bütçe değil, yoksulluğu yöneten bir bütçe. On dört yıllık iktidarınızda hep buna benzer bütçeler yaptınız ve neticede Sayın Bakan itiraz etti, ben ısrar ediyorum, Türkiye'nin en zengin yüzde 1'lik kesimi 2002'de servetin yüzde 39'una sahipti, bugün servetin yüzde 54'üne sahiptir. Bunca iddialarınız, adınıza 'adalet' demeniz, medeniyet ihyası falan, bunların hepsi boş. Siz, zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapan bir iktidarsınız. Adaletsizlik üzerinden de hiçbir şekilde bir medeniyet inşa edilmez. Devam edelim ve en önemlisi, bu bütçe, değerli arkadaşlarım, bütçe hakkını gasbeden, denetimden kaçan, şeffaf olmayan bir bütçedir. Elbette ülkeyi seçilmiş

144
Hükûmet yönetecek ve bütçeyi de bu Hükûmet yapacaktır, buna bir itirazımız olamaz ama hukuk içinde yönetecek ve bu bütçenin hesabını da gelip bu Türkiye Büyük Millet Meclisinde verecek. Ama bu bütçe milletin temsilcilerinin denetiminden kaçıyor, bu bütçe bir zamanlar fonlar diye neredeyse bütçenin yarısını oluşturan bir sistem oluşturdu. Bu şekilde Türkiye Büyük Millet Meclisinin bütçe hakkına tecavüz ediyor bu bütçe. Bu bütçe 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu'nun sınırlarını arkadan dolanıyor çeşitli yollarla, kurum bütçeleri arasında aktarmalarla, Maliye Bakanlığı bütçesini yedek ödenek tertibine aktarmayla, döner sermayeyle ve şimdi üzerinde konuştuğumuz (E) cetveliyle ciddi miktarda, milyarlarca lira bu Meclisin denetiminden kaçırılıyor değerli arkadaşlarım. Daha vahim olan bir şey var, bakın, aynı zamanda 2016 yılı bütçesiyle beraber 2014 yılının kesin hesap kanununu çıkarıyoruz. Neye dayanarak çıkarıyoruz? Bakın, Sayıştayın hiçbir gerçek raporu Plan Bütçe Komisyonuna gelmedi. 2014 yılı kesin hesap kanunu tamamen iktidar partisi milletvekillerinin el kaldırması ve indirmesiyle geçecek. Peki, neyi saklıyorsunuz, niçin saklıyorsunuz? Değerli arkadaşlarım, iktidar partisi bütçe yapmasın demiyorum, yapsın ama neyin üzerine yapıyor? Kendilerine verilen, daha evvel, bütçeyi nasıl harcadıklarını Sayıştay raporları ile -kanunun emri budur- buraya getirmeleri gerekiyor. Ne oldu, ne olmadı, bütün bunları bizim bu kürsüden millete söylememiz gerekiyor. Böyle değil.

Değerli arkadaşlarım, 'bütçe hakkı' dediğimiz, milletin bize emanet ettiği en temel, en kutsal hakkımızdır. Eğer bütçe hakkını hakkıyla kullanamıyorsa, bu Parlamentonun hiçbir kıymetiharbiyesi yoktur. Maalesef, bu bütçe, Türkiye Büyük Millet Meclisinin bütçe hakkını gasbeden bir bütçedir. 'Bütçe hakkı' deyip geçmeyin. Şu, diyoruz ya, 'tüyü bitmemiş yetim hakkı', işte bütçe hakkı tam da budur. Hani dindarız ya, hani 'medeniyet' diyoruz ya, hani 'millî-yerli' diyoruz ya, hani 'Dicle'nin kenarında bir kuzuyu kurt kaparsa' diyoruz ya, işte bütçe hakkı bu.

Değerli arkadaşlarım, size Hazreti Ömer'den bir örnek getireyim, çok bilinen bir hikyedir. Hazreti Ömer zamanında ganimet kumaş gelir ve sahabeye dağıtılır. Herkese yarım entarilik kumaş düşer ama iki gün sonra Hazreti Ömer o kumaştan elbiseyle görülür ve sahabe yakasına yapışır. 'Ya Ömer, nasıl oluyor, bize yarım elbiselik, sana bir elbiselik?' Oğlu Abdullah gelir ve 'Ben kendi payımı babama verdim.' der ve öyle kurtarır. Bakın saydamlığa, bakın denetlenebilirliğe. Peki siz neye referans yapıyorsunuz? Anayasa yasaklıyor, 5017 sayılı Yasa böyle demiyor, din böyle demiyor, gelenek böyle demiyor. Siz neye dayanarak bu bütçeyi Türkiye Büyük Millet Meclisinden kaçırıyorsunuz?

Değerli milletvekilleri, ben burada yokken bir akıl sağlığı tartışması yaşanmış. Bakın, ben bu Meclisin tek psikiyatri uzmanıyım, dolayısıyla benim olduğum yerde tartışacaksınız. Öyle akıl sağlığından yoksun olan filan kimse yok, kolay kurtulmak da yok. Bana göre herkesin aklı başında, herkesin ceza ehliyeti ve sorumluluğu var, akıl sağlığı sorunu yok. Sorun hırslarda, sorun bilerek yapılan yanlışlarda, sorun kibirde. Dolayısıyla, zamanı geldiğinde herkes hesap verecek.

Bakın, değerli arkadaşlarım, bir şeyi ifade edeyim bu bütçe dolayımlı bir şekilde. Bakın, sizin devriiktidarınızda önceki iktidarlarda olanlardan farklı bir şey olmuyor, bu da şu: Bir iktidar kavgası, devlet bir birikim ve bölüşüm aracı olarak görülüyor. Önceden öyle görülüyordu, şimdi de öyle görülüyor. Kim devleti ele geçirirse, kim devlete gelirse, devlet imknlarını kullanarak bu vergilerimizden birikim oluşturuyor, buradan bölüşüm yapıyorlar ve bir tahakküm ortaya çıkıyor. İşte, sizin yaptığınız şey de budur.

Değerli arkadaşlarım, bunu yaparken siz hukuk devletini de askıya aldınız. Artık Türkiye'de bir hukuk devletinden söz etmek mümkün değil. Türkiye'deki devlet daha çok bir olağanüstü hl devletine benziyor, dönüştü.

Bakın, kurmuş olduğunuz bu yeni birikim modelinde -daha önce de ifade etmiştim burada- 2002 öncesine benzer bir şey yaptınız. 2002 öncesinde parası olanlar faize yatırıyordu, hepsi tefeci olmuştu iş adamlarının, sizin zamanınızda herkes inşaatçı oldu. Niye böyle oldu? Çünkü, müthiş bir kent rantı oluşturdunuz ve kent rantı üzerinden kaynak aktarıyorsunuz. İddia ettim, yine de iddia ediyorum: Yirmi yılda İstanbul'da kent rantlarıyla, imar rantlarıyla 250 milyar dolar paylaşıldı değerli arkadaşlarım ve bunun hesabını kimse sormadı. Aslında, Türkiye'de tasarruf falan yok, bu para nereden geliyor? Dışarıdan borç alınıyor, borçla geliyor. Bu borçları da ileride bu millet ödeyecektir, halk ödeyecektir.

Bakın değerli arkadaşlarım, mağduriyetlerden gelenlerin adaleti ayağa kaldırması beklenirdi. Siz bunu yapmadınız. Ne yaptınız? Rövanşizme, intikama yöneldiniz. Evet, elit bürokratik yönetici sınıfı iktidarlarından ettiniz, bundan boşalan merkeze 'Biz gerçek sahipleriyiz milletin adına.' diye geldiniz. Öyle değil arkadaşlar! Ele geçiren millet değil, yeni bir elit sınıftır. Tüm birikim ve tahakküm araçları, devlet, olduğu gibi duruyor. 'Yeni Türkiye' filan diye bir şey yoktur, bu tamamen bir retoriktir.

Bakın, küçük bir psikanaliz yapıp bitireyim. Bakın, sadece ele geçirdiniz, bu ele geçirme başınızı döndürdü, bu ele geçirme duygusuyla bir ortak haz havuzu oluşturdunuz, libidinal bir hükmetme sarhoşluğuna kapıldınız, bu ortak haz havuzuna katılmayan herkesi

145
öteki ve düşmana yazdınız, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde görülmeyen müthiş bir kamplaşma oluşturdunuz. Yazıktır! Oturduğunuz sosyoloji de artık yavaş yavaş ayağınızın altından kayıyor. Piramit oluşturdunuz. Yukarıdakiler aşağıdakileri ezmeye başladı, aşağıdan homurdanmalar gelmeye başladı.

MEHMET UĞUR DİLİPAK (Kahramanmaraş) - Ayıp değil mi Sayın Bekaroğlu?

MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) - Bu, kibirdir arkadaşlarım, bunu sürdüremezsiniz, bu ekonomi sürdürülemez. Hukukun yok edilmesi, bu adaletsizlikler olağanüstü hl devletiyle de sürdürülemez.

Bakın, son cümlelerimi söylüyorum: Kimlik üzerinden bir ortak iyiyi inşa ettiniz, yanlıştır bu arkadaşlarım. Kimlikler kategorik olarak iyi ya da kötü olamaz; ortak iyi, değerler üzerinden kurulabilir. Çalmayın, adam öldürmeyin, yalan söylemeyin, kibirli olmayın, tüyü bitmemiş yetim hakkını koruyun, adaletli olun.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) - İşte bunlar üzerinden ortak değerler oluşturulur. Siz kimlik üzerinden oluşturdunuz ve kaybedeceksiniz, bunu bilin. 1 Kasımda seçimi almak önemli değil, sonuçta kaybedeceksiniz.

Saygılarımla. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bekaroğlu.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Kaybedenler belli ya, kaybedenler belli.

BAŞKAN - Şahsı adına Hatay Milletvekili Sayın Serkan Topal konuşacaktır.

Buyurun Sayın Topal. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz beş dakikadır.

SERKAN TOPAL (Hatay) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bütçenin sonuna geliyoruz. Sayın bakanlar buraya çıktılar, ülkemizin bütçesinden bahsettiler. Bahsederken her şey güllük gülistanlık gibi, her şey çok iyiymiş gibi bahsettiler.

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Millet karar verecek.

SERKAN TOPAL (Devamla) - Bir an Norveç'in, İsviçre'nin, Almanya'nın bütçesini konuşuyorlarmış gibi kendileri öyle empati kurdular sanki. Yahu değerli arkadaşlar, biz Türkiye'nin bütçesini konuşuyoruz.

FARUK ÇATUROĞLU (Zonguldak) - Elhamdülillah.

SERKAN TOPAL (Devamla) - Evet, şimdi, ben de istatistiki bilgileri çıkardım, buraya getirdim, sizinle paylaşayım dedim. Böyle biraz büyüttüm ama neden büyüttüm, onu da söyleyeyim. Hani sizler gece gündüz çalışıyorsunuz ya, gece üç, dörtlere kadar el kaldırıp indiriyorsunuz ya…

AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) - Siz ne yapıyorsunuz?

SERKAN TOPAL (Devamla) - …yorulmayasınız diye ben bunu böyle büyüttüm, buraya kadar getirdim.

MEHMET UĞUR DİLİPAK (Kahramanmaraş) - Sen ne yapıyorsun, bir söyle bakalım.

EKONOMİ BAKANI MEHMET ELİTAŞ (Kayseri) - O da gidip yatıyor.

SERKAN TOPAL (Devamla) - Az önce Sayın Bakan, dedi ki: Biz IMF'yi sıfırlıyoruz.' Evet, ama gerçek olan bir şey var. 2002'de dış borç ne kadarmış? 130 milyar dolar. Bugün ne kadar? 405 milyar dolar. 405 milyar dolar, 3 katından daha fazla. Çıkın buraya, deyin ki: Hayır, yanlış söylüyorsun.

FARUK ÇATUROĞLU (Zonguldak) - TL o, TL; dolar değil.

SERKAN TOPAL (Devamla) - Kusura bakmayın, benim 95 yaşındaki ilkokul mezunu dedeme de bu kadar para verseniz değil köprüler, değil şeyler, dünyada Türkiye'yi 1 numara yapardı, 1 numara! Onu size söyleyeyim. (CHP sıralarından alkışlar)

Bakın, öyle bir şey ki işsizler ordusu yarattınız, işsizler ordusu! 1988-2002 arası yüzde 8'di, 2002'de yüzde 10,3; bugün, yüzde 11,3.

Bir bakın, sizin için büyüttüm bunları.

Bakın, genç işsizler yüzde 19, bugün yüzde 25.

Bakın, insanları o kadar çok borçlandırdınız ki bugün, icradaki dosya sayısı 24 milyon. Ne kadardı? 8 milyon. Bununla övünebilirsiniz arkadaşlar, övünebilirsiniz.

Hani siz diyorsunuz ya 'IMF'yi sıfırlıyoruz, borcumuzu sıfırlıyoruz, sorunları sıfırlıyoruz.' Evet, sıfırladınız, birtakım şeyleri sıfırladınız. Bakın, huzuru sıfırladınız, barışı sıfırladınız, milletin parasını sıfırladınız, 6 sıfırı sıfırladınız, komşuları da sıfırladınız. (CHP sıralarından alkışlar) Ama şunu biliniz ki: Milletimizin arasındaki sevgiyi, dostluğu asla sıfırlayamayacaksınız. Bunu da bilmenizi istiyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) - CHP'yi sıfırladık.

SERKAN TOPAL (Devamla) - Bakın, OECD raporlarında eğitimde, ekonomik büyüme potansiyelinde, yaşam kalitesi raporlarını bir daha açıklasaydınız Sayın Bakan. Onları da gelin bu kürsüde açıklayalım.

Şimdi…

146
LÜTFİYE İLKSEN CERİTOĞLU KURT (Çorum) - Nasıl geldi AK PARTİ?

SERKAN TOPAL (Devamla) - Her şey çok iyi mi? Milletimize bir soralım bakalım…

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - 1 Kasımda sorduk.

SERKAN TOPAL (Devamla) - Ey yüce milletim, durumlar nasıl? Huzur var mı? Güven var mı? Borcunuz yok mu? Milletimiz ne diyor, biliyor musunuz? Artık bizi kandıramazsınız.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - 2002'de sorduk, 2007'de sorduk, 2011'de sorduk. 1 Kasımda sorduk.

BAŞKAN - Sayın Bak…

SERKAN TOPAL (Devamla) - Bakın, bir şey daha göstereyim size, yine büyüttüm sizin için.

Asgari ücret 2002'de 8 çeyrek altın alıyordu, bugün 6 çeyrek altın. En düşük memur 15 çeyrek altın, bugün 10 çeyrek altın. Ya, burada 7 çeyrek altın var, nereye gitti? Nereye gitti bunlar? Biz biliyoruz, gemiciklere gitti, kol saatlerine gitti, ayakkabı kutucuklarına gitti, onları biliyoruz da ya başka nelere gitti onları açıklayın, onları açıklayın.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Sandıkta, sandıkta, 1 Kasımda sandıkta, aç sandığı, sandığı aç ne diyor bak.

BAŞKAN - Sayın Aşkın Bak…

SERKAN TOPAL (Devamla) - Şimdi, bakın, dün büyük buluşmada değerli milletim size bir karne verdi, az sonra bakana teslim edeceğim. Sayın Genel Başkanımız bunu da söyledi, birkaçını size söylüyorum:

Bakın, uyuşturucu bağımlılığı yüzde 678 arttı, çocukların cinsel istismarı yüzde 434 arttı, bakın, adam öldürme yüzde 261 arttı.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Ya, karneyi aldınız 1 Kasımda daha ne söylüyorsun ya? Millet verdi karneyi, 1 Kasımda karneyi verdi.

SERKAN TOPAL (Devamla) - Ey yüce milletim, huzurunuzda bu karneyi değerli bakana vereceğim şimdi.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Topal.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Millet verdi sana verdi, millet verdi ya. Karneyi millet verir millet.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Osman, yeni bir şey öğren yeni yeni.

SERKAN TOPAL (Hatay) - Karneyi veriyorum karneyi. (CHP sıralarından alkışlar)

(Hatay Milletvekili Serkan Topal'ın elindeki karneyi Maliye Bakanı Naci Ağbal'a vermesi.)

(Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı Süreyya Sadi Bilgiç'in karneyi fırlatması)

BAŞKAN - Şahsı adına Kayseri Milletvekili Sayın Hülya Nergis konuşacak.

Buyurun Sayın Nergis. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Sayın Topal, kürsüyü boşaltır mısınız lütfen.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Nergis, süreniz beş dakikadır.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Sana okuyayım ben, karneyi okuyayım istersen.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, konuşmacı kürsüde, lütfen.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - 11 seçimdir var, 11 seçimdir var.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Osman yeni bir şey öğren, yeni yeni. Kaç gün oldu bir şeyler öğren.

BAŞKAN - Sayın Osman Aşkın Bak…

Sayın Nergis, buyurun, başlayın, süreniz beş dakika, sürenizi yeniden başlatıyorum

HÜLYA NERGİS (Kayseri) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Tasarısı'nın 4'üncü maddesi üzerine söz almış bulunuyorum. Aziz milletimizi ve yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Bugün devlet bütçesine büyük katkı sağlayacağına inandığım arabuluculuk kurumu üzerine konuşmak istiyorum. Konuyla ilgili olarak Fransa'nın ünlü şairlerinden Victor Hugo 'Hukukla ilgili iki olumsuz deneyimim oldu; birincisinde bir davayı kaybettim, ikincisinde kazandım.' demekle anlaşarak sorunları çözmenin en insani yol olduğunu ifade etmektedir. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de nüfusun artışına, ekonomik ve sosyal problemlere bağlı olarak yargıya intikal eden uyuşmazlık sayısı da artmıştır. Yargı mensupları büyük iş yükü altındadır. Bu kapsamda, adaletin etkinliğini artırmak için uyuşmazlıkların yargıya intikal etmeden önce dostane yollarla çözümlenmesinin önemi anlaşılmıştır. Birleşmiş Milletler verilerine göre, bu kurum 160'tan fazla ülkede uygulanmaktadır. Ara buluculuk, tarafları bir araya getirerek onların birbirini anlamalarını ve bu suretle çözümlerini üretmelerini sağlamak için aralarında iletişim sürecinin başlatılarak tarafsız ve bağımsız bir üçüncü kişinin yardımıyla yürütülen dostane çözüm yoludur. Bu sistem Amerika Birleşik Devletlerinde elli yıldır, Avrupa ülkelerinde kırk yıldır uygulanmaktadır. Dünyadaki uygulamada, söz gelimi İngiltere'de yıllık 1,5 milyon hukuk davasından yüzde 3'ü mahkemelerde, yüzde 97'si dostane çözüm yöntemleri olan ara buluculuk, sulh, uzlaşma ve

147
tahkim gibi yöntemlerle çözülmektedir. Arabuluculuk Kurumu, 6325 sayılı Kanun'la AK PARTİ iktidarlarında bir hukuk reformu olarak ülkemize kazandırılmıştır. Verilen eğitimler ve yapılan sınavlar sonucunda 14/11/2013 tarihi itibarıyla ara bulucular göreve başlamışlardır. Şu an itibarıyla sicile kayıtlı 2.500'ü aşkın ara bulucu bulunmakta, 6.500 kişi de ara buluculuk eğitimi almış ve ara buluculuk eğitimleri de devam etmektedir. Ara buluculuk adalete hızlı erişimin bir yoludur. Dava süreci bütün dünyada ortalama iki yüz gün ila dört yüz gün arasında bir süreyi ifade eder.

Ara buluculuk yoluyla çözülen uyuşmazlıkların çoğunluğunun bir gün içerisinde sonuçlandığı görülmektedir, bunun da ara buluculuk yoluna başvuranları tatmin ettiğini ve mutlu ettiğini gösterir.

Ara buluculuk, kaybedeni olmayan bir çözüm yoludur. Ara buluculuk süreci gizli bir süreç olması itibarıyla, ticari işletmeler için oldukça cazip bir yöntemdir. Zamandan olduğu gibi, dava masraflarından da tasarruf edilmektedir. Bu süreç, esnek ve ihtiyari bir süreçtir. Ara buluculuk geçmişi yargılamaz, geleceği kurar, uyuşmazlık bitiminde de ilişkilerin devamını sağlar.

Taraflar, ara bulucuya başvurduktan sonra huzurda anlaştıklarında, hep birlikte anlaşma metnini imzalarlar. Taraflardan her biri veya her ikisi mahkemeye başvurarak, bu anlaşma metnine icra edilebilirlik şerhi kazandırabilirler. Mahkemeler, çekişmesiz yargı işi olarak süratle icra edilebilirlik şerhi verirler, bu şerhle anlaşma metni ilam hükmünü alır.

Bugün itibarıyla uyuşmazlık için ara buluculuk yoluna başvurulan anlaşmazlıkların yüzde 96'sı anlaşmayla sonuçlanmıştır. Bu oran, eskiden beri toplumumuzda var olan uzlaşı kültürünün devam ettiğini ve ara buluculuk sisteminin kabul gördüğünü göstermektedir. Ara buluculuk kurumunun işlerlik kazanması için adli makamlara başvuranların ara buluculuk konusunda bilgilendirilerek, ara buluculuğun bir alternatif olarak sunulması, daha sonra da bazı uyuşmazlıklarda zorunlu hle getirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Ara buluculuk kurumunun her geçen gün sayıları artan hukuk fakültesi mezunlarına alternatif iş ve istihdam imknı sağlayacağına inanıyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HÜLYA NERGİS (Devamla) - Hepinize çok teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Sayın milletvekilleri, şimdi 4'üncü madde üzerinde on dakika süreyle soru-cevap işlemini gerçekleştireceğiz.

Sürenin yarısı sisteme giren sayın milletvekillerinin soru sorarak, diğer yarısı ise Sayın Bakan tarafından cevaplandırılarak kullanılacaktır.

Sayın Karabıyık, buyurun.

LALE KARABIYIK (Bursa) - Teşekkürler.

Sayın Bakan, sayın vekiller sürekli, sandıktan çıkan sonuçlardan bahsediyorlar. Bildiğimiz gibi Ekonomi Güven Endeksi, Tüketici Güven Endeksi, Reel Kesim, Hizmet Sektörü ve Perakende Ticaret Güven Endekslerinin bir bileşimi yani içine tüketicinin de üreticinin de güvenini alıyor. Vatandaşın güvenini gösteren bu endeks seçim öncesi eylül ayında 72,6'ydı, ekimde güven artarak 82,6'ya geldi ve nihayet beklediğiniz gibi, kasım ayında vatandaş güvendi ve 104,8'e çıktı. Ancak, vatandaş beklediği istikrarı demek bulamadı ki seçim sonrasında bu endeks hızla düştü. Şubatta 71,5'e geriledi, ocakta yüzde 16,8, şubatta yüzde 14,8 düşmüş oldu.

Sayın Bakan, seçim kredisi sizce neden bu kadar hızlı tükendi? Vatandaşın bu hayal kırıklığının sizce sebebi nedir?

BAŞKAN - Sayın Çaturoğlu…

FARUK ÇATUROĞLU (Zonguldak) - Meclisimizde bulunan milletvekillerimizin bir kısmı her fırsatta, nükleer, HES, termik, rüzgr, jeotermal, her türlü enerji kaynağının üretilmesine karşı olduklarını, altın, gümüş, bakır, kurşun ve bunlar gibi maden cevherlerinin de çıkarılmasına engel olacaklarını ifade etmektedirler. Daha sonra bu arkadaşlarımız cari ve dış ticaret açığından, kalkınma hızının yeterli olmadığından ve dış borçlardan şikyet ediyorlar.

Sayın Bakanım, bizim sömürgeci bir geçmişimiz olmadığına göre, fevkalade bir sermaye birikimiz de olmadığına göre, zengin petrol yataklarımız da olmadığına göre enerjiyi üretmeden, maden cevherlerini çıkarmadan, bunları ithal ederek cari açığı, dış ticaret açığını ve dış borçları bertaraf ederek yüksek kalkınma hızı sağlayacak dünyada sihirli bir formül var mıdır? Varsa biz mi bilmiyoruz?

Bu konudaki düşüncelerinizi çok merak ediyor, sevgiler sunuyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Sayın Erdem…

EREN ERDEM (İstanbul) - Sayın Ağbal Cengiz İnşaata ait olan uzlaşma tutanağıyla

148
alakalı 'Bu resmî bir belgedir, bu gizli bir belge değildir.' dedi. Doğru, kesinlikle bununla alakalı en ufak bir şüphemiz yok. Zaten bizim sorumuz bu belgenin mahiyeti değildi. Bu belgede yer alan yüzlerce milyon TL'nin neden bu uzlaşma tutanağı zaptıyla sıfırlandığı hakkında bir bilgi almak ve bu uygulamanın başka şirketlere yönelik bir uygulama olup olmadığı hakkında bir bilgi istedik ama Sayın Bakan bize bu belgenin mahiyetini, gizli bir belge olmadığını söyledi. Lütfen, bu konuda bir cevap verirse seviniriz.

BAŞKAN - Sayın Tarhan…

TAHSİN TARHAN (Kocaeli) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Birinci sorum Ekonomi Bakanına: 2010 Anayasa değişikliğiyle Anayasa'da düzenlenen Ekonomik ve Sosyal Konseyin üç ayda bir toplanması öngörülüyor. Geride bırakılan süreçte 20 kere toplanması gereken Konsey bir kere bile toplanmamıştır. Bunun gerekçesi nedir?

İkinci sorum Maliye Bakanına: Sayın Bakan, İstanbul, Ankara, İzmir ve seçim bölgem olan Kocaeli Büyükşehir belediyelerinin borcu ne kadar?

BAŞKAN - Sayın Tanal…

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, kamuya ait kaç araç var? Kamu kurum ve kuruluşları tarafından kiralanan ayrıca kaç araç var?

Bir başka soru: Şanlıurfa ilinden biraz önce beni aradılar. Yığınak, Doyumlu, Boğsaydık, Kasımkuyu, Bahçeli, Yemişli, Tekağaç yani tam 7 muhtarlığa bağlı, Karaköprü'ye bağlı bu köylerimizde elektrik yok. Vatandaşlar sürekli şikyet ediyor, telefon ediyorlar. Bu Şanlıurfa'nın elektrik sorununu ne zaman halledeceksiniz? Bu mağduriyetler devam edecek mi?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Sayın Durmaz…

KADİM DURMAZ (Tokat) - Teşekkürler Sayın Başkanım.

Sayıları yaklaşık olarak 10 bin civarında tahmin edilen sözleşmeli uzmanlarla ilgili Bakanlığın bir çalışması var mı? Çünkü, artık ülkemizde bunlar sosyal bir vaka oldu. İstifa edip resmî kurumlara geçmek isteyen ya da çalışırken başvuruda bulunanların sayıları oldukça yükseldi.

Yine, sayıları sınırlı olan şehit ve gazilere ÖTV indirimi düşünüyor muyuz Sayın Bakanım?

Çok kısa bir sorum daha var: 5 bin adet lüks otomobil ülkemizde toplandı. Bunların toplatılma nedeni, ithal eden firmalar giriş beyannamelerini verirken vergiyi az vermek için paketlerini düşük göstermişlerdi. Burada bu firmalar ülkemizin vergi kaybına neden oldu. Bunlarla ilgili bir işlem yaptık mı? Diğer taraftan, son kullanıcı, aracı toplanan, bunun farkında olmayan tüketicilere yönelik de bir tasarrufunuz var mı? Şu anda, onların elinden araçları alınmış durumdadır.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Sayın Bakan, buyurun.

Cevap süreniz beş dakika.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

Biliyorsunuz, 2015 yılında büyüme oranını biz, hedef olarak, yüzde 4 olarak belirlemiştik. İlk üç çeyrek sonuçları 2015 yıl sonunda, inşallah, yüzde 4 büyümeyi sağlayacağımızı ortaya koymaktadır.

1 Kasım seçimlerinde ortaya çıkan siyasi istikrar, güçlü bir Hükûmet, güçlü bir reform gündemi 2016 yılına ilişkin büyüme hedefleri konusunda da, gerçekten, son derece olumlu katkı sağlamıştır. Bugün herkes, ekonomiyi az çok yakından takip edenler bilir ki piyasalarda, şu anda, içeride de, dışarıda da güçlü bir Hükûmetin olması, bir reform gündemine sahip olması, ekonomik parametrelerin temelleri itibarıyla sağlam olması nedeniyle, gerçekten, büyüme konusunda, ekonominin istikrarı konusunda Türkiye'yle ilgili son derece olumlu raporlar var, değerlendirmeler var. Özellikle Hükûmete geldikten sonra reform programıyla ilgili olarak her bir reform adımını peyderpey atmış olmamız da piyasalar tarafından, gerçekten, olumlu karşılanmıştır.

Zaman zaman göstergeler açıklanıyor. O göstergelerin hepsi bir şekilde üretime yansıyacak, büyümeye yansıyacak. Üretim ve büyüme rakamları geldiğinde göreceksiniz ki Türkiye büyüme hikyesine devam ediyor. 2009 krizinden sonra sürekli bir şekilde büyüyen ekonomi 2016 yılında da, inşallah, büyüyecek. Önümüzdeki göstergeler de bunu ortaya koyacak.

Enerjiyle ilgili olarak, tabii ki, Türkiye petrolü olan bir ülke değil. Enerji kaynakları bakımından, yerli enerji kaynaklarımızı olabildiğince daha çok kullanmak suretiyle, enerji bağımlılığında iç kaynakları kullanıyoruz. Burada, gerek nükleer santral yatırımları olsun, gerek yer altı enerji kaynaklarının çıkarılması olsun, AK PARTİ Hükûmetleri döneminde yapılan çalışmalar neticesinde özellikle kömür kaynaklı enerji üretimi, yine özellikle yerli, yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı üretimi de artırıyoruz. Onun için, biz eğer cari

149
işlemler açığında bir ilerleme kaydedeceksek burada da enerji yatırımlarının mutlaka payı olacak.

Burada, uzlaşma konusuyla ilgili gündeme getirilen konuda teknik açıklama yapıyorum, hiçbir değerlendirmede bulunmuyorum. Ortaya konulan belge devletin resmî kayıtlarında olan bir belgedir, gizli saklı bir belge değildir. Her uzlaşma komisyonu -sizin bana verdiğiniz belge ve bütün belgeler için söylüyorum- kendi yetkisi içerisinde bir rapor önüne geldiğinde, kanuna, tebliğe, yönetmeliğe, genelgelere, Gelir İdaresi Başkanlığının yerleşik uygulamalarına bakar, raporu değerlendirir. Bu rapor değerlendirmesi sonucunda, hukukun içinde kalarak, hukukun verdiği yetkileri kullanmak suretiyle uzlaşma komisyonu olarak bir karara varır. Bu karar ortada, gizli saklı bir şey değil, o karar orada. O kararın niye olduğu konusu tamamen hukukun içinde kalınarak değerlendirilebilecek bir konu. Benim burada vicdanım rahat, vicdanım noktasında hiçbir tereddüdüm yok. Buradaki komisyondaki her bir arkadaşımız şerefiyle, namusuyla mesleğini yapan arkadaşlardır. Önlerine bir mesele geldiğinde vatandaşın hakkını, devletin hakkını, milletin hakkını sonuna kadar savunan arkadaşlardır. Dolayısıyla, burada eğer bir iddia varsa, o tutanak üzerinde yapılan işlemin gayri hukuki olarak yapıldığı iddiası varsa bunu tabii ki iddia edenlerin ispat etmesi kadar doğal bir şey yoktur. Ben ne yapacağım? Yani, güneş karşıda duruyor, güneşin varlığını size söylüyorum. Bunun olmadığını siz ispat edin. Dolayısıyla…

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Sayın Bakan, Sayıştaya niye bilgi vermediniz Gelir İdaresiyle ilgili?

BAŞKAN - Sayın Günal, lütfen…

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Sayıştay denetimi konusuna gelince, onu da söyleyeyim değerli arkadaşlar, burada sürekli yanlış bilgilendirmeler yapılıyor.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Soruyorum, devam etsin, anlatsın diye.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Bir müsaade edin, bir müsaade edin, açıklayayım.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Ya, niye vermediniz Sayıştaya?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Arkadaşlar, bütün vergi dairesi kayıtlarımız Sayıştayın denetimine açıktır. Bugün Sayıştay Türkiye'deki…

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Vergi dairesi değil, Gelir İdaresi rakamları!

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Gelir İdaresi Başkanlığı kayıtlarımız da.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Bunlar başka rakamlar!

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Ya, Sayın Günal, bağırarak beni mi bastıracaksınız?

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Söylüyorum!

BAŞKAN - Sayın Bakan, lütfen…

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Sayıştayın raporunda…

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Bir dinleyin! Niye dinlemiyorsunuz? Tahammül edemiyor musunuz?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Bakan, biz sizi dinliyoruz ve süreniz bitti.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Sayıştaya niye vermedin? Onu cevapla.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Vermediğimi nereden çıkarıyorsunuz?

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Nasıl verdin ya? Toplu bir rakam verdin, Sayıştay inceleyemedi ki onları, Sayıştaya vermedin o rakamları.

BAŞKAN - Sayın Bakan, süreniz bitti.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Diğer sorulara cevap vermek durumundayım.

BAŞKAN - Bir dakika… Artı bir dakika vereyim.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Diğerlerini yazılı olarak veririm, teşekkür ediyorum.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Buradan okuyayım istiyorsan, Sayıştay raporunun ne yazdığını okuyayım; vermiş misiniz, vermemiş misiniz?

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan, çok kısa söz talebim var.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Özel.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, şimdi, grup başkan vekilleri olarak zaman zaman konuştuğumuzda da aynı fikirde birleşiyoruz. Sayın Bakan önceki Maliye Bakanını aratıyor. Birazcık çalışma saatleri ilerledikçe tabii sinirler geriliyor, ben bunu hep vurguluyorum ama yapacak bir şey yok, bütçe görüşmesi bu, bir Maliye Bakanının da önemli ödevlerinden bir tanesi. Ayrıca

150
Sayın Bakana tavsiye ederim: Yarın sabah kahvaltıdan sonra şu Şeyh Edebali'nin çok konuşulan vasiyetini bir okusun. O vasiyet, muhalefete değil iktidara sorumluluk yükler.

Ayrıca, Sayın Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanımızın da sinirlerinin çok gerildiği, kendisinden beklenmeyecek refleksler ve nezaketsizlikler içinde olduğu görülüyor. Biz elimizden geleni yapalım ama kendileri de yaptıkları görevin ve iktidar olma sorumluluğunun farkında davransınlar.

Çok teşekkür ediyorum, sağ olun.

BAŞKAN - Ben teşekkür ederim.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Sayın Başkan…

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Sayın Başkan, sataşma var, söz istiyorum.

BAŞKAN - Sayın Bakan, söz istemiştiniz.

Buyurun.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Sadece şunu söyleyeyim: Yani grup başkan vekillerimizin, sayın vekillerimizin bütün eleştirileri karşısında mutlaka cevap vermeye çalışıyorum, bu da benim ödevim. Ama ben konuşurken, bir açıklama yaparken, son derece sakin bir açıklama yaparken bir şekilde tansiyonu yüksek bir açılımla benim konuşmamı bozarsanız, konuşmama, sanki gerçek olmayan bir şeyi söylüyormuşum gibi derseniz ben de buna cevap vermek zorundayım.

Bu Mecliste 2006 yılından beri varım, bu Meclisin çalışma düzenini en iyi bilenlerden birisiyim. Grupların sorduğu bütün sorulara cevap vermek için elimden geldiğince bütün özen ve gayreti gösteriyorum, gündeme getirilen konuda da inanın çırpınıyorum, hukukun içinde kalarak bir meseleyi izah etmeye çalışıyorum. Çünkü konunun teknik tarafına vkıfım yani bir siyasetçi olmanın ötesinde, bir vergi konusu nasıl başlar, nasıl devam eder, nerede sonlanır, kim, hangi imzayı atar, hangi çerçevede atar, neden korkar; hepsini biliyorum. Burada bir söz ağzımdan çıkıyorsa o sözün ne anlama geldiğini çok iyi biliyorum. Ben de sizden bu konuda anlayış bekliyorum. Benim yaptığım her açıklamaya siz karşı açıklama getirin, saygı duyarım, ben de cevap veririm. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Süreyya Sadi Bilgiç, buyurun.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

MUSA ÇAM (İzmir) - Süreyya Bey, siz bu topa hiç girmeyin!

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Topa girmek meselesi değil Sayın Çam, teşekkür ediyorum.

Ancak, tabii ki zaman zaman Cumhuriyet Halk Partili arkadaşlarımız hep özgürlük, özgürlük, özgürlükten bahsediyorlar ama anlıyorum ki nezaketsizlik özgürlüğünü sadece kendilerinde buluyorlar. Öncelikle, nezaket konusunda bir değerlendirme yapacaksanız kendi arkadaşınızı uyarmanız gerekiyor.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Onu yaptık biz.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Yaptıysanız teşekkür ediyorum.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sizi de uyardık ama sizi de uyardık o davranışınızdan dolayı.

BAŞKAN - Sayın Özel, lütfen…

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Yok, beni uyarmayın, siz kendi arkadaşlarınızı uyarın.

BAŞKAN - Sayın Vural…

OKTAY VURAL (İzmir) - Efendim, teşekkür ediyorum.

Sayın Maliye Bakanı, biraz daha sakin bir şekilde bütçeyle ilgili görüşmeleri takip edip biraz daha sakin olursa bütçeye güven artar. Dolayısıyla, Sayın Maliye Bakanının şahsiyeti ile bütçe arasında da çok önemli bir ilişki vardır.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Ben sakinim, siz sakin olun.

OKTAY VURAL (İzmir) - Çünkü Sayın Maliye Bakanı, burada sizin bütçeniz çok önemli ilkelerden biridir, bu bakımdan mümkün olduğunca sakin olup güven vermeniz lazım yani topluma güven vermeniz gerekiyor.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Bravo, güveni de aşağı çektiniz.

151
OKTAY VURAL (İzmir) - Şu anda Sayın Mehmet Şimşek'in verdiği güvenin arkasındayız, gerisindesiniz.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Ben güveni milletten alıyorum.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Hani cevap vermeyecektiniz!

OKTAY VURAL (İzmir) - Bakın, siz müdahale ediyorsunuz, bakın, müdahale ediyorsunuz, görüyor musunuz yani biraz sakin olun, biraz oturun.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Genel Başkanımıza bile müdahale etti, Başbakanı mahcup etti! 'Bizden laf eden olmaz.' dedi, tutanağa girdi.

BAŞKAN - Sayın Vural, sizi dinliyorum.

OKTAY VURAL (İzmir) - Efendim, 3713 sayılı Kanun'un ek 1'inci maddesinde bu şehit ve gazi yakınlarının atanmasıyla ilgili husus 31/12/2015 tarihiyle sınırlı, o sınırlamanın kalkması gerekiyor. Dolayısıyla, bütçe kanununda gruplarla mutabakata vararak 'Hiç olmazsa bu mücadele sırasında şehit, gazi yakınlarının atanmasıyla ilgili bir kısıtlama olmasın.' diye bir önerge getirdik ama yapılması gereken asıl düzenleme de 3713 sayılı Kanun'un kendisini de değiştirmemiz ve bunu daimî bir şekle getirmemiz lazım. Bu çerçevede Sayın Bakan da şey yaparken bir husus var, önemli, Anadolu'da binlerce kişi televizyon ekranlarından izliyorlar, şu mesaj geliyor: '4/C'lilerin elinde bölge idare mahkemeleri ve Danıştay 12. Dairesinin vermiş olduğu hukuk ve yargı kararları olmasına rağmen Maliye Bakanlığı bu ek ödemelerimizi yılbaşından bu yana ödemiyor. Bunu sorar mısınız? Bu hukuksuzluk giderilecek mi? Biz sorunca terörist ilan ediliyoruz. 4/C'liler.' diye bir mesaj var. Bunun ne olduğunu lütfen açıklarsanız memnun olurum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Sayın Baluken, iki dakika.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, ben de diğer grup başkan vekillerinin dile getirdiği husus konusunda sadece birkaç şey vurgulamak için söz istedim. Gerçekten kendi aramızda da yaptığımız değerlendirmede özellikle ekonomiden sorumlu olan Sayın Maliye Bakanı ve Sayın Elitaş da burada. Bugünkü tavırlarıyla ekonomik açıdan çok zor durumda olan halkın sorunlarını ve psikolojisini buraya yansıtan muhalefet bakış açılarıyla ilgili, yaklaşım tarzlarıyla ilgili çok ciddi bir yöntem ve üslup yetersizliği içerisine girmişlerdir. Kabul etmek mümkün değil. Ben her ikisine de Sayın Mehmet Şimşek ve Sayın Ali Babacan'ın en sert eleştiriler karşısında nasıl sabırla izah etmeye çalışan tutumlarını bir izlemelerini tavsiye ediyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

1.- 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/529) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı 118) (Devam)

2.- 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/297), 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2014 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/34), 2014 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan Kalkınma Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/28), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2013 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/31), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2014 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/37) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 119) (Devam)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri madde üzerinde iki önerge vardır, önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı'nın 4'üncü maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi ile bu kanun tasarısına bağlı (İ) işaretli cetvelin 'II- Kamu Görevlilerine ilişkin Toplam Atama Sayısı Sınırları' başlıklı bölümünün sonuna aşağıdaki cümlenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

İlknur İnceöz Oktay Vural Özgür Özel

Aksaray İzmir Manisa

Mehmet Doğan Kubat Mehmet Erdoğan Bülent Yener Bektaşoğlu

İstanbul Muğla Giresun

'3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun ek 1 inci maddesi uyarınca memur kadrolarına yapılacak atamalar, bu atama sınırlamalarına tabi değildir ve bu kapsamda atananların mali ve sosyal haklarına ilişkin her türlü giderleri 'Personel Giderlerini Karşılama Ödeneğinden karşılanır.'

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 2016 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı'nın 4'üncü maddesinin (1)'inci fıkrasının (ç) bendinin ve buna bağlı olarak (E) cetvelinin madde

152
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

Oktay Vural Erhan Usta Baki Şimşek

İzmir Samsun Mersin

Kamil Aydın Mehmet Parsak

Erzurum Afyonkarahisar

BAŞKAN - Okunan son önergeye Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükûmet?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, bir açıklama yapmak zorundayım. Anayasa'nın bütçe görüşmelerini düzenleyen 162'nci maddesinin dördüncü fıkrası 'Değişiklik önergeleri, üzerinde ayrıca görüşme yapılmaksızın okunur ve oylanır.' hükmü gereğince önergenin gerekçesini okutuyorum...

OKTAY VURAL (İzmir) - Sayın Başkan…

BAŞKAN - Buyurun.

OKTAY VURAL (İzmir) - Sadece tutanaklara girmesi açısından…

Aslında o hüküm doğrudan doğruya tümü üzerindeki görüşmeler ve değişiklik önergeleriyle ilgilidir.

BAŞKAN - Evet, değişiklik önergeleri.

OKTAY VURAL (İzmir) - Madde görüşmeleri genel hükümlere göre düzenlenir, kaldı ki maddelerde her grubun onar dakika sözü ve şeyleri vardır. Bu bakımdan, bu konuda, daha önceki teamüller çerçevesinde olduğu için böyle olmakla birlikte aslında genel hükümleri uyguluyoruz. Genel hükümlerde de önerge hakkında konuşma hakkı varsa verilmesi gerektiği kanaatindeyim.

BAŞKAN - O bir tartışma konusudur Sayın Vural çünkü 2010, 2011, 2012, 2013 ve 2014 yılları Merkezi Bütçe Kanunu Tasarısı'nda bahsettiğim uygulama olduğundan açıklama gereğini hissettim.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Bu konuda, yerimden hemen, tutanağa geçmesi açısından…

Bu konuda Sayın Vural'a katılıyorum. Maddelere geçtik, bahsettiğiniz hüküm bu ana kadar doğruydu ama maddeler bir kanun gibi müzakere edilir. O yüzden, dikkat ederseniz, grupların dönerli sırasını terk ettik, sırayla görüşmeler yapıyoruz ve üzerinde ayrı ayrı soru-cevap işlemi yapıyoruz. Burada grupların önerge haklarının ve gerekçe okutmak yerine kürsüden önerge üzerinde konuşma haklarının olduğunu düşünüyoruz. Bugüne kadarki yani son dört yılda yerleştiği söylenen uygulamayla mutabakatımız yok. Konuşmama konusunda grubumuzun iradesini kullandığımızı ifade ediyoruz. İleride, gerektiğinde bu maddeler üzerindeki önergelerde konuşma hakkımızı saklı tutuyoruz.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Sayın milletvekilleri, Meclisi, Genel Kurulu yöneten Başkan Vekili olarak öncelikle, elbette ki Anayasa'ya, daha sonra İç Tüzük kurallarına ve daha sonra teamüllere bakarak hareket etmek zorundayım. Anayasa'nın hükmü açık, benim kanımı söylüyorum, yorumumu söylüyorum. Çünkü, 'değişiklik önergeleri' diye somut bir belirti var. İç Tüzük'ü zaten ilgilendiren bir durum yok, sadece 87'nci maddesi bu kapsamın dışında kalıyor çünkü o İç Tüzük, benim bahsettiğim madde Anayasa. Teamüller var biraz önce maddelerini, günlerini söyledim. Bunun ötesinde benim yapacak hiçbir şeyim yok. Sadece önergenin gerekçesini okutmak zorundayım.

KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

1.- 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/529) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı 118) (Devam)

2.- 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/297), 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2014 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/34), 2014 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan Kalkınma Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/28), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2013 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna

153
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/31), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2014 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/37) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 119) (Devam)

BAŞKAN - Buyurun.

Gerekçe: (E) cetveli kamu mali yönetimini bozan birçok husus içermektedir. Bu istisnaların bütçe kanunu tasarısından çıkarılması uygun olacaktır.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı'nın 4'üncü maddesinin (1)'inci fıkrasının (f) bendiyle bu kanun tasarısına bağlı (İ) işaretli cetvelin 'II- Kamu Görevlilerine İlişkin Toplam Atama Sayısı Sınırları' başlıklı bölümünün sonuna aşağıdaki cümlenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

İlknur İnceöz Oktay Vural Özgür Özel

Aksaray İzmir Manisa

Mehmet Doğan Kubat Mehmet Erdoğan Bülent Yener Bektaşoğlu

İstanbul Muğla Giresun

'3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun ek 1 inci maddesi uyarınca memur kadrolarına yapılacak atamalar, bu atama sınırlamalarına tabi değildir ve bu kapsamda atananların mali ve sosyal haklarına ilişkin her türlü giderleri Personel Giderleri Karşılama Ödeneğinden karşılanır.'

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükûmet?

EKONOMİ BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Katılıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Biraz önce yaptığım açıklama gereği gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

3713 sayılı Kanun'un geçici 13'üncü maddesi uyarınca yılı merkezi yönetim bütçe kanununda yer alan kısıtlamalara tabi tutulmadan yapılan atama uygulamasının 2016 yılında da aynı şekilde devam etmesi ve bunlara mali ve sosyal haklar kapsamında yapılacak ödemelerin personel giderlerini karşılama ödeneğinden karşılanması amaçlanmaktadır.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan…

BAŞKAN - Sayın Özgür Özel, buyurun.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan, teşekkür ederim.

Bir ortak önerge var ama burada bir hususa açıklık getirmek gerekiyor. Bu konudaki düzenleme 31/12/2015 tarihinde sona ermiş. 31/12/2015'te sona eren bu tip uygulamalarla ilgili bir torba yasa geldi, görüşüldü; orada unutulan, eksik kalanlarla ilgili ikinci bir torba yasa geldi, orada da bu unutulmuş. Bugün gelinen noktada bu düzenleme yapılmasa belli kotalar da olduğu için şehit ailelerine sağlanacak istihdam noktasında bir sıkıntı yaratılacak. Cumhuriyet Halk Partisi olarak, bu konuya her gruptan iki milletvekili, grup başkan vekilleri ve birer milletvekili imza attı ama bütün grubumuzun bu konudaki iradesi ortaktır. Ancak, bu, iktidar partisinin devleti yönetirkenki dikkatsizliğini, özensizliğini, böylesine önemli bir düzenlemeyi iki torbada da atlamasını ve hiç yeri olmadığı hlde bu işi bütçe kanununa ve yerleşmiş uygulamalara da aykırı olarak getiriyor olması gerçeğini ortadan kaldırmaz.

Ayrıca, bütçeler görüşülürken gider artırıcı önerge verilemez. Esasında hepimiz biliyoruz ki bu kotanın artırılmasının gider artırıcı bir yönü de vardır. Bununla ilgili bir tedbir de alınmış ama bu işin, hele hele devleti çok iyi yönettiğini, güzel yönettiğini söyleyen bir iktidar ve onun şimdi Bakanlık yapan, geçmişteki bürokrasisi açısından bakarsanız da bir zafiyete de işaret ettiğini söylüyor, bu yaratılan önemli eksiği giderme noktasında elbette şehit ailelerine böyle bir katkının yapılması için imzamızı attık, arkasındayız ama bu hususların da altını çizmeyi önemli gördüm.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

1.- 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/529) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı 118) (Devam)

2.- 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/297), 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2014 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi Yönetim

154
Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/34), 2014 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan Kalkınma Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/28), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2013 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/31), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2014 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/37) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 119) (Devam)

BAŞKAN - Kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 4'üncü madde kabul edilmiştir.

Birleşime on beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 00.26

YEDİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 00.55

BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI

KTİP ÜYELER: Özcan PURÇU (İzmir), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)

----- 0 -----

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 54'üncü Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.

2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı'nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

1.- 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/529) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı 118) (Devam)

2.- 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/297), 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2014 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/34), 2014 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan Kalkınma Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/28), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2013 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/31), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2014 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/37) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 119) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon? Burada.

Hükûmet? Burada.

Şimdi 5'inci maddeyi okutuyorum:

Gerektiğinde kullanılabilecek ödenekler

MADDE 5- (1) Personel Giderlerini Karşılama Ödeneği:

Genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli idarelerin bütçelerine konulan ödeneklerin yetmeyeceği anlaşıldığı takdirde, ilgili mevzuatının gerektirdiği giderler için 'Personel Giderleri' ve 'Sosyal Güvenlik Kurumlarına Devlet Primi Giderleri' ile ilgili mevcut veya yeni açılacak tertiplere, Maliye Bakanlığı bütçesinin 12.01.31.00-01.1.2.00-1-09.1 tertibinde yer alan ödenekten aktarma yapmaya,

(2) Yedek Ödenek:

Maliye Bakanlığı bütçesinin 12.01.31.00-01.1.2.00-1-09.6 tertibinde yer alan ödenekten, genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli idarelerin bütçelerinde mevcut veya yeni açılacak (01), (02), (03), (05) ve (08) ekonomik kodlarını içeren tertipler ile çok acil ve zorunlu hllerde (06) ve (07) ekonomik kodlarını içeren tertiplere aktarma yapmaya,

(3) Yatırımları Hızlandırma Ödeneği:

Maliye Bakanlığı bütçesinin 12.01.31.00-01.1.2.00-1-09.3 tertibinde yer alan ödenekten, 2016 Yılı Programının Uygulanması, Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Karar esaslarına uyularak 2016 Yılı Yatırım Programının uygulama durumuna göre gerektiğinde öncelikli sektörlerde yer alan yatırımların hızlandırılması veya yılı içinde gelişen şartlara göre öncelikli sektör ve alt sektörlerde yer alan ve programa yeni alınması gereken projelere ödenek tahsisi veya ödeneklerinin artırılmasında kullanılmak üzere genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli idarelerin projelerine ilişkin mevcut veya yeni açılacak tertiplere aktarma yapmaya,

(4) Doğal Afet Giderlerini Karşılama Ödeneği:

Maliye Bakanlığı bütçesinin 12.01.31.00-01.1.2.00-1-09.5 tertibinde yer alan ödeneği, yatırım nitelikli giderler açısından yılı yatırım programı ile ilişkilendirilmek kaydıyla genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli idarelerin her türlü doğal afet giderlerini karşılamak amacıyla mevcut veya yeni açılacak tertiplerine aktarmaya,

Maliye Bakanı yetkilidir.

BAŞKAN - 5'inci madde üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı konuşacak.

Buyurun Sayın Kalaycı. (MHP sıralarından alkışlar)

Süreniz on dakika.

155

MHP GRUBU ADINA MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bütçe tasarısının 5'inci maddesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım, bu vesileyle hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Maddede 'Gerektiğinde kullanılabilecek ödenekler' başlığı altında Maliye Bakanlığı bütçesinin ilgili tertiplerine yedek ödenek konulmaktadır. 5018 sayılı Kanun bütçe ödeneklerinin yüzde 2'sine kadar yedek ödenek öngörmesine karşın, yıl içinde 'doldur boşalt' yöntemiyle yapılan ödenek aktarmalarıyla bu oranın çok üzerine çıkılmaktadır.

Hükûmet başlangıç ödeneğiyle kanun hükmüne uyduğunu söylemektedir. Böyle bir yaklaşım olabilir mi? Bunun tercümesi: 'Oraya bir ödenek koydum ama yıl içinde bunun 30-40 katını harcayarak Türkiye Büyük Millet Meclisini ve milleti aldatıyorum, kılıfına da uydurdum.' demektir. Bu uygulama 5018 sayılı Kanun'un 21'inci maddesine ve yine bu Kanun'la belirlenen bütçe ilkelerine ve kamu maliyesi temel ilkelerine aykırıdır.

Sayın Bakan, yedek ödenekleri yatırımlar için torba ödenek tertibi hline getirdiniz. Yatırımcı kurumlarda da torba proje uygulamanız var, programda olmayan projelere oradan harcama yapıyorsunuz. O hlde detaylı bütçeye ne gerek var? Yatırım Programı'na ne gerek var? Saydamlığa, hesap verebilirliği sağlamaya, Türkiye Büyük Millet Meclisinin bütçe hakkına uymaya ne gerek var? Bütçeye tek bir torba ödenek tertibi koyun, Yatırım Programı'na da tek bir torba proje koyun, sonra da aklınıza esen işleri yapın, istediğiniz gibi harcayın, yürütme görevinizi de rahatça yapın. Zaten kanunları da torbalar hlinde çıkaran siz değil misiniz? Her şeyi torbaya çevirdiniz.

Yedek ödenekler sadece yeni idarelerin kurulması, doğal afet yaşanması gibi önceden öngörülemeyen hllerde kullanılmalıdır. Doğal afetlere maruz kalan vatandaşların mağduriyetinin giderilmesi önem arz etmektedir. Ancak, başta kuraklık olmak üzere, doğal afetlerden zarar gören çiftçilerin kayıpları genelde karşılanamamaktadır. Konuyla ilgili mevzuat gözden geçirilmeli ve iyileştirme yapılmalıdır.

Değerli milletvekilleri, ülkemizde kuraklık sorununu her geçen yıl artarak yaşayan yer Konya Ovası'dır. Ülkemizin tahıl ambarı olan Konya'da yine sonbahar ve kışın çok kurak geçmesi nedeniyle tarımsal üretim olumsuz etkilenecek olup, bu ay da yeterli yağış alamazsa bu yıl rekoltede büyük düşüş olacağı tahmin edilmektedir.

Konya'da yer altı suyundaki azalma yıllardır çok önemli bir sorundur. Konya Ovası'na dış havzalardan su getirecek yeni projelere şiddetle ihtiyaç vardır ama Hükûmet oralı değildir. KOP İdaresi Kızılırmak suyunun Kulu ve Cihanbeyli'ye getirilmesi için rapor

156
hazırlamış, ancak Hükûmet dikkate almamıştır. Hükûmet meseleyi su kullanımını yasaklamakla halletmek istemektedir. Su kotası uygulayarak, çiftçinin kullandığı su miktarının en fazla üçte 1'ini vermeyi planlamıştır. Bitkisel üretim düşecekmiş, Konyalı çiftçi perişan olacakmış, Hükûmet hiç düşünmemektedir.

Diğer taraftan, Mavi Tünel'le ovanın su ihtiyacının karşılanacağı algısı da oluşturulmuştur. Daha geçen ay Sayın Başbakan ile Orman ve Su İşleri Bakanı KOP'la Konya Ovası'nın suya hasretinin dineceğini, KOP projesinin 2019 yılı sonunda bitirileceğini söylemişlerdir ama durum öyle değildir, Mavi Tünel'den gelecek su, ovanın ihtiyacının onda 1'i bile değildir. Bir bölgesel kalkınma projesi olan KOP projesi Konya ekonomisi ve bölgenin kalkınması için hayati öneme sahiptir. KOP projesinin 2019 yılında bitmesi de söz konusu değildir. Hadi, elin oğlu bilmeyebilir ama Sayın Başbakanın KOP'u, Konya'yı ve Konya Ovası'nın durumunu iyi bilmesi gerekir. Hükûmet öncelikle Konya Ovası'na su getirmek için yeni projeler uygulamaya koymalı; arazi toplulaştırmalarının hızla bitirilmesi, sulama şebekelerinin kapalı sisteme dönüştürülmesi ve tümüyle basınçlı sulama sistemlerine geçilmesi için ilave tedbirler almalıdır. Konyalı çiftçiyi kara kara düşündüren kuyulara sayaç takma zorunluluğu kaldırılmalı ve suya kota uygulanmaktan vazgeçilmelidir.

Konya'daki arazi toplulaştırılması da sağlıklı bir şekilde yapılmamakta, toplulaştırma yapılan yerlerde eskiye göre daha fazla sorun yaşanmaktadır. Bu konuda ciddi birikime sahip olan DSİ Genel Müdürlüğünün de toplulaştırma çalışmalarına aktif olarak katılımı sağlanmalıdır.

Uygulanan yanlış politikaların etkisiyle çiftçilerimiz büyük sıkıntılarla karşı karşıyadır. AKP döneminde girdi fiyatlarındaki aşırı yükselme ve ithalata dayalı politikalar nedeniyle çiftçimizin üretim yapması iyice güçleşmiştir. Çiftçinin durumuna iyi diyenlere çiftçilik yapan hemşehrilerim diyor ki: 'Onlar Konya'ya gelsinler, kendilerine istedikleri yeri bedavaya kiraya verelim, çiftçilik yapsınlar da bizim hlimizden anlasınlar, Hanya'yı Konya'yı bir görsünler.'

Çiftçimize yönelik kapsamlı bir destek paketi acilen uygulamaya konulmalıdır. Çiftçinin kredi borçlarına kolaylık getirilmeli, sulama kooperatifleri ve birliklerin geçmişten gelen elektrik borçları faizsiz yapılandırılmalıdır.

2016 yılında çiftçilerin SGK primi yüzde 35 artarak 435 liraya çıkmıştır. Çiftçimiz bu yükün altından kalkamaz. AKP patronlara verdiği 100 lira prim desteğini çiftçilerimizden esirgemiştir. Tabii, çiftçi ve köylü AKP'nin hiç umurunda değildir. Borç ve faiz tuzağına düşürülen, tarlasına, bahçesine ipotek konulan çiftçimiz banka kuyruklarında ömrünü tüketmektedir.

Değerli milletvekilleri, esasen, çiftçisiyle, köylüsüyle, esnafıyla, sanayicisiyle, çalışanıyla, emeklisiyle milletimiz dolu dizgin borçlanmaktadır. Çiftçimizin kredi borcu 2002'de 530 milyon lira iken 2015'te 61 milyar 327 milyon liraya varmıştır. AKP çiftçimizi on üç yılda 116 kat borçlandırmıştır. 2015 yılındaki artış yüzde 33,7 düzeyinde olup gidişat kaygı vericidir. Esnafımızın kooperatifler aracılığıyla kullandığı kredi 2002'de 154 milyon lira iken 2015'te 16 milyar 159 milyon liraya çıkmıştır. AKP esnafımızı on üç yılda 105 kat borca sokmuştur.

Hükûmet çiftçi ve esnafın borçlarını artırmakla övünmektedir. Hatta Sayın Başbakan 5 Mayıs 2015 tarihli toplantıda '2002'de kredi kullanan esnaf sayısı 63 bin civarındaydı, buna karşın 2014'te 317 bin kredi kullanan esnaf var. Toplamda 1 milyon 100 bin esnaf kredi kullandı. Helali hoş olsun, Allah bereketini artırsın.' demiştir. Ben Sayın Başbakanın sürçülisan ettiğine inanıyorum. Ancak şu gizlenemez bir gerçektir ki AKP döneminde milletimiz gırtlağına kadar borca batmış, faiz batağına saplanmıştır.

Bakınız, bankaların 2002 yılında faiz geliri 44 milyar lira iken 2015 yılında 164 milyar liraya ulaşmıştır. Bankaların faiz dışında, kredilerden aldığı komisyon ve ücretler 7 kat, dosya parası olarak bilinen bankacılık hizmet gelirleri ise 9 kat artmıştır. 2002'de 6 milyar lira düzeyinde olan bireysel tüketici kredisi ve kredi kartı borçları 385 milyar liraya ulaşmıştır. Tüketici kredileri on üç yılda 135 kat artmıştır. Sadece kredi kartı ve tüketici kredilerine ödenen faiz 2002'de 2,5 milyar lirayken 2015'te 42,9 milyar liraya çıkarak 17 kat artmıştır. Bunların hepsi BDDK'nın verileri yani resmî rakamlardır. Sayın Bakan, bunlar fıkra değil, gerçek; vatandaşın hli pürmelali böyle.

Genele göre gidişatı çok daha vahim olan seçim bölgem Konya'da toplam nakdi krediler 2002'de sadece 150 milyon lira düzeyindeyken 2015'te 30 milyar 157 milyon liraya ulaşmıştır. AKP, Konyalının sırtına tam 30 milyar liralık kredi borcu yüklemiştir. Konya'da en fazla hizmete açılan birim nedir biliyor musunuz? Banka şubeleri. Konya'da 2007'de 148 olan banka şube sayısı 2015'te 290'a çıkmıştır. İnancı gereği geçmişte faize bulaşmak istemeyen, faizden kaçan hemşehrilerim AKP tarafından faiz ve borç tuzağına düşürülmüştür. AKP iktidarı Konya'yı borca batırmış, Konyalıyı faiz lobisinin kucağına itmiştir.

Şimdi, sizlere tüm samimiyetimle soruyorum: Milleti borca ve faize batıranlar milletin

157
partisi ya da milletin adamı olur mu? Olsa olsa faiz lobisinin adamı olur.

ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) - Millet biliyor.

MUSTAFA KALAYCI (Devamla) - AKP ile faiz lobisi on üç yıldır birbirlerini tamamlayan ortak gibidir. Faiz lobisi on üç yıldır AKP'nin ekonomi politikalarından beslenmektedir. Resmî istatistiklere bakınız: AKP döneminde en fazla kr eden, en fazla büyüyen mali kuruluşlar ve faiz lobileridir.

Saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kalaycı.

Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Diyarbakır Milletvekili Sayın İdris Baluken konuşacak.

Buyurun Sayın Baluken. (HDP sıralarından alkışlar)

Süreniz on dakika.

HDP GRUBU ADINA İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tabii, gecenin ilerleyen saatleri, sükunet içerisinde, çok rahatsız etmeyecek bir konuşma bekliyorsunuz ama onu yapmamız mümkün değil çünkü bu bütçe bir savaş bütçesidir, başından beri söylüyoruz. Barışa karşı savaş bütçesi yaptığınız zaman…

ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) - PKK'ya karşı.

İDRİS BALUKEN (Devamla) - …bu kürsüden sürekli olarak duymak istemediğiniz cümleleri duymak zorunda kalacaksınız. Bakın, savaş dediğimizde artık kürsüye de çıkıp cevap vermeden grup başkan vekiliniz sadece 'Tutanaklara geçsin diye ifade edeyim.' demek suretiyle yerinden cevap veriyor.

SALİH CORA (Trabzon) - Zamanını heba etmek istemiyordur.

İDRİS BALUKEN (Devamla) - Oysa ki demin gördük, burada bir milletvekili arkadaşımız, Van Milletvekilimiz Sayın Adem Geveri, Kürtçe, sadece bir selamlamada ve bütçenin hayırlı olması ve bereketli olması temennisinde bulundu.

ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) - Biz ne bilelim?

İDRİS BALUKEN (Devamla) - Neredeyse, o 90'lı yılların linçine başvuracaktınız. Hani 'Kürtlere karşı savaş, Kürtçeye karşı tahammülsüzlük.' derken tam da işte o içine girdiğiniz psikolojiden bahsediyoruz. O nedenle, burada da muhalefet adına, yanlış yaptığınız şeyleri söylemeye devam edeceğiz.

Bakın, ben üçüncü köprüyle ilgili bugün Sayın Cumhurbaşkanının söylediği o cümlenin kabul edilemez olduğunu söyledim. Yani 'Bir işçinin maaşını, alın terini, emeğini, ikramiyesini sadaka ve zekat üzerinden değerlendirmek kabul edilemez bir yaklaşım.' dedim ama içinizden hiçbirisi bununla ilgili çıkıp bir cevap vermedi. Ben şimdi size üçüncü köprüyle ilgili düşüncelerimi söylüyorum: Üçüncü köprüyü İstanbul'a yapmak tam bir cinayettir.

HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) - Sana göre.

HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Beğenmeyen geçmesin.

İDRİS BALUKEN (Devamla) - İstanbul'u öldürmeye çalışmaktır. O köprüyü oraya yapmak da bir hükûmet açısından intihardır. Arkadaşlar, siz AKP Hükûmeti olarak İstanbul'u bir cinayete kurban mı etmek istiyorsunuz? İstanbul milletvekilleriniz nerede?

SALİH CORA (Trabzon) - Sana ne İstanbul'dan?

İDRİS BALUKEN (Devamla) - Bugüne kadar, bakın, üçüncü köprüyle ilgili tepki gösteriyorsunuz. Bakın ben size -ben de çok şaşırdım görünce, benim için de sürpriz oldu- ilk defa aynı düşünceleri paylaştığım birisinin de aynı değerlendirmelerini göstereyim, Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın. Sene 1995, bana gösterdiğiniz tepkiyi şimdi okuyacağım cümlelere de herhlde gösterirsiniz. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, üçüncü köprü yapımını bir intihar olarak değerlendirdi. Sayın Tayyip Erdoğan Üçüncü Boğaz Köprüsü Projesi'ne kesinlikle karşı olduğunu belirterek 'Üçüncü köprü olayı bir intihardır. Bu bir cinayettir...'

MUSTAFA ILICALI (Erzurum) - İdris Bey, çok farklı.

FATMA BENLİ (İstanbul) - Yirmi sene önce İstanbul'da kaç araba vardı?

İDRİS BALUKEN (Devamla) - '...İnşallah bu proje tecelli etmeden yeni hükûmet gelir.' dedi.

MUSTAFA ILICALI (Erzurum) - Çok farklı.

ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) - Yirmi sene önce... Yirmi sene önce...

İDRİS BALUKEN (Devamla) - E bakın, ben bir cümleyi eksik söylemiştim. Ben de şimdi 'İnşallah' diyeyim.

FATMA BENLİ (İstanbul) - İstanbul'da kaç araba vardı?

İDRİS BALUKEN (Devamla) - Şimdi cümleyi bizden duyunca tepki gösteriyorsunuz ama bakın, Cumhurbaşkanından duyunca, dönemin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanından duyunca birden suspus oluyorsunuz.

MUSTAFA ILICALI (Erzurum) - Bu çok farklı.

158
İDRİS BALUKEN (Devamla) - Bu kabul edilir bir yaklaşım değil arkadaşlar çünkü o dönem siz de zulüm gören halkın yanında, halk adına siyaset yapıyordunuz.

MUSTAFA ILICALI (Erzurum) - İdris Bey, o çok farklı, bu çok farklı.

İDRİS BALUKEN (Devamla) - Ama, bugün halk adına siyaset değil, rant adına siyaset yaptığınız için üçüncü köprüyle ilgili yaklaşımınız, bakın, birdenbire, şu resimde görülen ballı, börekli, yağlı bir resme dönüştü. Bu böreğin kıymalı mı, peynirli mi olduğunu bilmiyorum, içinizden bilen varsa söylesin bize.

MUSTAFA ILICALI (Erzurum) - Ben oradaydım, ben orada.

İDRİS BALUKEN (Devamla) - Ama, bir doktor, bir hekim olarak söyleyeyim: Son derece nonhijyenik koşullarda servis edilen bir börek ve gelinen aşamayı göstermesi açısından da önemlidir yani kıymalı ve peynirli olmasından çok sermaye gruplarına, rant sahiplerine böyle yağlı böreklerle projeler sunmanız tabii ki buradan eleştirilecektir. Muhalefetin yapması gereken en temel görev budur.

Siz de bunlarla ilgili cümleleri duyduğunuzda hemen reaksiyon göstermeyin, önce bir anlamaya çalışın. Doğru mu söylüyoruz, yanlış mı söylüyoruz, cevap geliştirin.

HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Doğruyu söyleyin.

İDRİS BALUKEN (Devamla) - Bu şekilde yapacağınıza gelip bu kürsülerden bizi ikna etmeye çalışın. Bunu yapmadığınız sürece biz buradan bu bütçeyle ilgili eleştirilerimizi aynı şekilde sürdüreceğiz.

HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Söyleyin bakalım, söyleyin.

İDRİS BALUKEN (Devamla) - Bakın, bu bütçe açık bir şekilde arkadaşlar emek karşıtı bir bütçedir. Demin gösterdiğim resimden de bu bütçenin sermaye yanlısı rant bütçesi olduğu, emeğe karşı sadece zekt ve sadaka üzerinden tanımlanabilecek birtakım kırıntılar içerdiğini tabii ki söylemeye devam edeceğiz. Kadın karşıtı bir bütçedir. Bugün Genel Kurulda ben söyledim, 5 milyon oy almış bir siyasi partinin eş genel başkanı, kadın eş genel başkanı İstanbul'un göbeğinde darbediliyor, şiddete maruz kalıyor, içinizden birisi çıkıp bununla ilgili bir tek cümle bile kullanmıyor. Yani, burada siz rakamlara ne kadar takla attırırsanız attırın, TÜİK'in verileriyle ne kadar oynarsanız oynayın, yaptığınız bütçenin ne olduğu sahada görülüyor.

Kadınla ilgili, bakın, dün size burada resim gösterdik, CHP grup başkan vekili de gösterdi.

HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Lütfen, bizim üzerimizden polemik yapmayın. Bizi bize bırakın Sayın Vekilim, biz kendimizi savunuruz.

İDRİS BALUKEN (Devamla) - Başörtülü kardeşlerimize yönelik yapılan, Diyarbakır'da, Ankara'da yapılan o zulmün resmine karşı sizin söyleyeceğiniz bir cümle olması gerekirdi.

AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) - Başörtülü olduğu için mi o uygulama yapılıyor orada?

ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) - Onu yapanları kınıyoruz. Onu kim yaparsa kınıyoruz, gasbedenleri kınıyoruz.

İDRİS BALUKEN (Devamla) - Bakın, çünkü, daha birkaç yıl önce dönemin Başbakanı tarafından 'Başörtülü kızlarımızın başörtülerinden tutmak suretiyle onları yerde sürükleyenler bunların hesabını vermeyeceklerini mi sanıyor?' deniyordu. E, bugün ne değişti? Biz de onu söylüyoruz işte, bunların hesabını vereceksiniz, o başörtülü kardeşlerimizi Diyarbakır'da, Ankara'da bu şekilde darbederken, yerlerde sürüklerken…

ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) - Sayın konuşmacı, onları polis yapıyordu, şimdi polis öyle bir şey yapmıyor. O dediklerinizi devlet yapıyordu o günkü şartlarda. Şimdi kendi gücüyle bir kişi yapmışsa devletin suçu ne? Aynı şey değil.

İDRİS BALUKEN (Devamla) - …buraya getirdiğiniz bütçenin ne kadına dönük bir bütçe olduğuna toplumu inandırırsınız ne de bu yaptığınız zulümlerle ilgili hesap veremez bir durumda olduğunuzu bize inandırabilirsiniz.

Bu bütçe çevreye karşı bir talan bütçesidir. Cerattepe'yle ilgili, Gezi'yle ilgili, Yırca'yla ilgili defalarca söyledik. Yani, hayret ediyorum, Artvin Milletvekiliniz çıkıp, Cerattepe'yle ilgili bilirkişi raporu 'Bu proje Artvin'i tamamen bitirecek, Artvin'in bütün içme suyu kaynaklarını yok edecek, Artvin diye bir şehir ortada kalmayacak.' yazmasına rağmen gelip burada savunabiliyor. Aynı şekilde sayısız örnek verebiliriz. Bakın, ben… İşte bunun sebebi ne biliyor musunuz, bu şekilde çelişkiye düşmenizin sebebi? Halka sormuyorsunuz, halka. 'Ben Ankara'dan en doğru kararı alırım, halka dayatırım…' Oysaki Gezi'de, orada bulunan halkı dinleseydiniz, Cerattepe'deki halkı dinleseydiniz, Yırca'daki halkı dinleseydiniz, böyle zor durumda kalmazdınız.

Bakın, benim seçim bölgemde…

ZEKERİYA BİRKAN (Bursa) - 1 Kasımı nasıl açıklayacaksın?

İDRİS BALUKEN (Devamla) - Geçmiş dönemdeki seçim bölgem Bingöl'dü, şimdi Diyarbakır.

159
ZEKERİYA BİRKAN (Bursa) - 1 Kasımı nasıl açıklayacaksınız?

İDRİS BALUKEN (Devamla) - Bakın, Bingöl'de ve Lice'de tam kırk yıldır yapılamayan deprem konutları var. 'Geçici prefabrik ev' diye 50 metrelik kümesler yapmışlar.

ZEKERİYA BİRKAN (Bursa) - Van'dakileri görmüyor musun?

HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Van'dakileri görmüyor musun?

İDRİS BALUKEN (Devamla) - Yani, bir gün her birinizin gelip bakmasını özellikle rica ediyorum. O 50 metrelik prefabrik evlerle ilgili mağduriyet kırk yılını doldurdu. Her iki yer de birinci derecede deprem bölgesi. Siz Lice halkına, Bingöl halkına sorup ona göre bir bütçe planlaması yapacağınız yerde, oraya gidip karakol yapıyorsunuz, HES yapıyorsunuz, güvenlik barajı yapıyorsunuz.

HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Biz onu da yaparız, onu da yaparız; siz gönlünüzü ferah tutun.

İDRİS BALUKEN (Devamla) - Zaten Bingöl'ün, Lice'nin her tarafı karakolla, kalekolla dolu. Halka sorsanız halk size diyecek: 'Benim ihtiyacım kırk yıldır yapılmayan bu deprem konutlarıyla ilgili bir bütçenin ayrılmasıdır.' Burada bunlarla ilgili neye sataşıyorsunuz, onu da anlamıyorum.

ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) - O, Evini Yapana Yardım projesi. Evini yapmaya başladığında devlet yardım eder. Sıfırdan yapılacak proje değil o.

İDRİS BALUKEN (Devamla) - Bu önerilerimizi dikkate almayla ilgili bir yol belirlerseniz daha çok faydalanırsınız. Bakın…

ORHAN DELİGÖZ (Devamla) - Bu 'EYY' denilen bir proje, yanlış bilgi veriyorsun.

İDRİS BALUKEN (Devamla) - Hangi şeyle ilgili yanlış bilgi veriyorum?

ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) - Bingöl'le ilgili yanlış bilgi veriyorsun. O EYY, Evini Yapana Yardım konusu.

BAŞKAN - Karşılıklı konuşmayın lütfen.

İDRİS BALUKEN (Devamla) - Kırk yıldır Bingöl'deki geçici prefabrik konutlarla ilgili mağduriyet var.

ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) - Hayır, öyle değil; çıkar açıklarım…

İDRİS BALUKEN (Devamla) - Söyleyeyim ben size. Ve burada Sayın Erdoğan Bayraktar Çevre ve Şehircilik Bakanıyken de bu Meclis tutanaklarına geçecek şekilde 'Milletvekilimiz doğru söylüyor, ben inceledim, incelettirdim. Biz o mağduriyeti gidereceğiz.' dedi. Ama şanssızlık o ya, iki hafta sonra 17-25 Aralık dosyaları patladı. Yani, burada inkr etmek yerine, o yereldeki sorunları dile getiren milletvekillerini dinleseniz daha yararlı olur diyoruz.

Bu bütçe her yönüyle onay verilmesi mümkün olmayan bir bütçedir. Keşke sataşmalar olmasaydı daha çok konu başlığına değinirdik.

Bu duygularla hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına…

İLKNUR İNCEÖZ (Denizli) - Sayın Başkanım…

BAŞKAN - Sayın İnceöz…

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Az evvel, Grup Başkan Vekilinin hem şahsıma hem de biraz evvel söylemleriyle beraber 'savaş', 'Kürtçe konuşan hatibe deta 1990'lı yıllardaki şekilde linç uygulaması yapılmıştır' şeklindeki sözleri ve Sayın Cumhurbaşkanının sözlerine açıklık getirmek gerekir.

BAŞKAN - Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

İki dakika…

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Teşekkür ediyorum.

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Sayın Cumhurbaşkanının sözüne açıklık getiremezsiniz.

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Doğrusu, biz kürsüye gelmekten çekinmeyiz, onun bilinmesi lazım. Hızlı hızlı cevap vereceğim burada.

'Savaş bütçesi.' Bunu topyekûn reddettiğimizi özellikle belirttik, her fırsatta da reddetmeye devam edeceğiz. Bu bütçe, PKK terör örgütü ve türevlerinin sokağa çıkma yasaklarının uygulandığı il, ilçelerde özellikle harap ettikleri yerleri, yıktıkları yerleri, yaktıkları yerleri, yaşanmaz hle getirdikleri yerleri, hayatı olağan akışı içerisinde seyrettirecek şekilde ve oradaki vatandaşlarımızın mağduriyetini giderecek şekilde imar ve inşa bütçesidir, hizmet bütçesidir, bunun böyle bilinmesi lazım. (AK PARTİ sıralarından 'Bravo' sesleri, alkışlar)

Kürtçe konuşan hatibe karşı asla bir linç girişimi değildir. Burada Türkiye Cumhuriyeti devletinin, Hükûmetinin, ülkesinin resmî dili bellidir, Türkçedir. Ana dilde konuşulmasına asla

160
karşı değiliz. Zaman zaman, burada gelip selamlamalar yapılabilmektedir ancak arkadaşlarımızın tepkisi, sadece anlamadıkları için ve konuşmasının bütününü bu dilde yapacağı düşünüldüğü içindir.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Anlamayınca nasıl tepki koyuyorlar?

İLKNUR İNCEÖZ (Devamla) - '90'lı yıllardaki Türkiye vesaire…' Asla bu kıyaslamaları kabul edilemez. Türkiye 90'lı yıllardan çok daha ileridedir. Sizin görmezden gelmek istemeniz bu gerçekleri de asla değiştirmeyecektir, onun bilinmesi gerekiyor değerli kardeşlerim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ADEM GEVERİ (Van) - Arapça da anlamıyorsunuz, İngilizce de anlamıyorsunuz, niye tepki göstermiyorsunuz?

İLKNUR İNCEÖZ (Devamla) - Bununla birlikte, Sayın Cumhurbaşkanımızın bugün Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nün son tabliye montajında söylediği 'sadaka' kelimesine bu kadar çok takılmamak lazım. Bakın, 'sadaka', 'Gerçek olmak, doğruluk.' anlamına gelen Arapça 'sıdk' kelimesinin, 'sıddik' kelimesinin çoğulu anlamındadır.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Sadakaya kimse karşı değil.

İLKNUR İNCEÖZ (Devamla) - Sadaka, bir Müslüman gönüllüsü olarak bir vecibeyi yerine getirmek üzere… Aynı zamanda Türkçe karşılığı da 'bağış'tır.

Bakın, orada kastedilen şey şu konuşmanın tamamına baktığınızda, Sayın Cumhurbaşkanımızın bu tür açılışlarda, programlarda yaptığı şey: İşverenle, müteahhitle bir pazarlık yapılır ve oradaki işçiler için her birisi 3 bin lira olan ve evleneceklere de ayrıca yardım olacak şekilde 1 ikramiye pazarlığıdır. Sen bunu neye sayarsan say, sadakana say, zektına say ama burada 'İkramiye ver.' demesini, bir tek kelimeyi cımbızlayıp 'sadaka' gibi bir kelimeden, bağıştan rahatsız olunmasına doğrusu ben hangi anlamlar yüklenmek istendiğini anlamakta zorlanıyorum.

Saygılarımı sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından 'Bravo' sesleri, alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın İnceöz.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Sayın Başkan…

BAŞKAN - Sayın Baluken…

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Açık bir sataşma var, sadakadan rahatsız olduğumu…

BAŞKAN - Sataşma yapmadı ama.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Yok, açık, açık.

BAŞKAN - Ne dedi?

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Sadakadan rahatsız olduğumu ifade etti. Yani, artı…

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Sayın Başkanım, kayıtlara girsin diye söylüyorum.

BAŞKAN - Bir dakika, bir dakika…

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Bir dakika…

Sayın Başkanım, ben 'PKK terör örgütü' diyorum, buradan ses çıkıyor. Olmaz ki böyle bir şey! (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Yani, bunda alınacak bir şey yok, sataşma yok.

BAŞKAN - Hayır, o başka bir şey.

Ne dedi? Sadaka… Sizin için ne dedi, kayıtlara geçmesi için soruyorum.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - 'Sadakadan neden rahatsız olduğunu da anlayamıyorum.' dedi. Artı, savaşla ilgili yaptığı değerlendirmelerin tamamında da zaten sataşmalar vardı.

BAŞKAN - Buyurun iki dakika.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Teşekkür ediyorum.

Değerli milletvekilleri, biz sadakadan ya da zekttan rahatsız olmayız. Yani, sözlerimizi çarpıtmaya gerek yok. Biz işçinin emeğini, alın terini, hakkını, hukukunu bir sadaka kültürü üzerinden planlayan bir Hükûmet anlayışına karşıyız.

CİHAN PEKTAŞ (Gümüşhane) - Siz onu anlayamazsınız, anlayamazsınız!

İDRİS BALUKEN (Devamla) - Her birinizin kendi bireysel dünyasıyla ilgili sadaka vermesi, zekt vermesi en çok bizi memnun eder. Ancak bütün toplumu yoksullaştırıp, 30 milyonu yani nüfusun yüzde 40'ını yardıma muhtaç hle getirip, işçinin, emekçinin hakkını, hukukunu rantçılara, sermayecilere peşkeş çektirip, Cengiz İnşaatın trilyonlarca borcunun üstüne bir kalemde çizgi çekip buraya gelip sadakadan bahsederseniz kusura bakmayın, toplum da size inanmaz.

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Biz bahsetmiyoruz, siz bahsediyorsunuz!

İDRİS BALUKEN (Devamla) - Dolayısıyla, sadakayı da zektı da doğru yerde ve doğru zamanda inanç bağlamında kullanabilirsiniz.

Ancak bakın, bu savaşla ilgili meseleye gelince viraneye dönmüş hiçbir kentte o

161
tablonun sahibi olan hiç kimse 'Biz oraya geldik, halka karşı bir savaş başlattık, kenti virane ettik, kenti boşalttık, 3 aylık bebek, 70 yaşındaki kadın o yüzden katledildi.' demez. İsrail'e sorsan, 'Gazze'deki o tablonun sebebi nedir?' diye sorsan 'Biz terörle mücadele ediyoruz.' der. Halep'in, Şam'ın, Kobani'nin durumunu sorsan Esad 'Ben terörle mücadele ediyorum.' der. Sizin de bugün içinde bulunduğunuz durum aynı.

ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) - Biz neyle mücadele ediyoruz? Biz de terörle mücadele ediyoruz!

İDRİS BALUKEN (Devamla) - Cizre'nin, Silopi'nin, Sur'un ne hle geldiğine bakın, orada terörle mücadele mi var, yoksa bir halka karşı savaş mı var, cevabı çok net ortadadır.

ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) - Halka karşı değil, PKK'ya karşı, PKK'ya karşı.

İDRİS BALUKEN (Devamla) - Tarih önünden kaçamayacaksınız.

Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına…

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Sayın Başkanım, zabıtlara geçmesi bakımından…

BAŞKAN - Görmezliğe geliyorum, olmuyor.

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Ya, olmaz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Buyurun.

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Yani burada, zaten, yeterince bu konuda hassasiyet gösteriyoruz ama söylenmesi gerekenleri bazen kürsüde, bazen de kayıtlara girmesi bakımından burada söylemek gerekir çünkü nihayetinde geriye döndüğümüzde bunlar okunacaktır.

Özellikle şu husus, son zamanlarda çıkan arkadaşlar bazen, zaman zaman iddialarda bulunmaktadır. Bir kere, müddei buraya çıkıyorsa iddiasını ispatla mükelleftir; eğer edemiyorsa bu konuda müfteri durumuna düşmektedir. Belgelerle konuşalım ama kendimizi hkim yerine koyup, yargıç yerine koyup, savcı yerine koyup hükümler vermek, burada, bu kürsü dokunulmazlığı çerçevesinde her şeyi söyleyelim, söyleyelim, zan altında bırakalım, çekilelim; bunlar doğru değil. Bir kere bu ülkedeki terörle mücadeleyi Esad'ın kendi halkına yaptığı eziyetle, öldürmeyle, katliamla kıyaslamak çok bambaşka bir şey. Bu kıyas götürmez. Buradaki gerçekten otuz beş yıldır ülkemizin sorunu, PKK terör örgütü sorunu, bugün YPG, üç harfli birçok terör örgütleri ve türevleriyle beraber bununla mücadeledir.

CİHAN PEKTAŞ (Gümüşhane) - Alfabede harf kalmadı ya!

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Bu, buradan söylenen gerçekleri çarptırmakla falan değişmeyecektir. Tarih bu notları yazacaktır.

Teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, ben de tutanaklara geçmesi açısından bir hususu ifade edeceğim, madem Grup Başkan Vekili kürsüyü kullanmadı.

BAŞKAN - Buyurun.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Biz bu Hükûmetin Kürtlere karşı bir savaş başlattığını söylerken hem içerideki tablodan hem dışarıdaki tablodan çok net verilerle, bilgilerle, bulgularla konuşuyoruz.

ZEKERİYA BİRKAN (Bursa) - O yüzden mi Kobani'deki Kürtler Türkiye'ye geliyor, Irak'a gitmiyor, Suriye'ye gitmiyor? O yüzden mi 197 bin Kürt iki günde geldi?

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Ben 'Cizre, Silopi ve Sur'daki resmi hepsi önüne alsın, baksın.' derken, onu bir veri olarak değerlendirsinler diye söylüyorum.

Bakın, bugün sadece içeride değil, Suriye'de, Rojava'da da Kürt halkının statüsüne karşı AKP Hükûmeti bir savaş içerisindedir. Bugün ben Ekonomi Bakanına da sordum, sayısal veri de söyledim. IŞİD'in Tel Abyad ve Karkamış kapılarını almasından sonra yapılan ihracat rakamlarının ne anlama geldiğini, oranın denetiminin IŞİD'den çıktıktan sonra, Kürtlere geçtikten sonra neden sıfırlandığını sordum.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Biz savaş yapmıyoruz, terörün başını eziyoruz.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Dolayısıyla, bütün bu söylediğimiz şeyler bilgiye dayalıdır, veriye dayalıdır, tarihe de halka karşı bir savaş olarak geçecektir.

BAŞKAN - Tamam, her iki grup da tarihe not düşmüş oldu.

KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

1.- 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/529) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı 118) (Devam)

2.- 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/297), 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2014 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/34), 2014 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı

162
Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan Kalkınma Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/28), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2013 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/31), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2014 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/37) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 119) (Devam)

BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Burdur Milletvekili Sayın Mehmet Göker konuşacak.

Buyurun Sayın Göker. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA MEHMET GÖKER (Burdur) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı'nın 5'inci maddesi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubumuz adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetimizi saygıyla ve sevgiyle selamlıyorum.

6 Mart 1930 tarihi Cumhurbaşkanımız, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu önderi Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Burdur'a gelişinin 86'ncı yıl dönümü. Bugün benimde hazır bulunduğum kutlama etkinliklerinde gözlemlediğim halkın ve gençlerin sevgisi var oldukça Türkiye Cumhuriyeti'ni yıkmaya kimsenin gücü yetmeyecektir. (CHP sıralarından 'Bravo' sesleri, alkışlar) Gençlerde gördüğüm Atatürk sevgisi bendeki bu inancı bir değil, bin kat daha artırmıştır. Bu vesileyle Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ve tüm şehitlerimizin aziz ruhları önünde saygıyla eğiliyorum.

Değerli milletvekilleri, Anayasa'mıza göre bütçeyi halktan aldığı iradeyle ve yetkiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi yapar. Maliye Bakanına verilen gerektiğinde kaynak artırım yetkisi, sürekli olarak vurguladığınız ve ağzınızdan düşürmediğiniz millî iradeyi yok saymaktır. Maliye Bakanlığı bütçesi 156 milyar 104 milyon 374 bin liradır. Oysa ödeneğe kullanılacak miktarın 5 milyar lira civarında olması gerekiyor. Aradaki fark aktarmalara kullanılacak. Tabii ki Maliye Bakanının aktarma hakkı olacaktır ancak bu miktar sınırın üzerindedir ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin onayı olmadan Bakan yetkisiyle kullanılacaktır.

Değerli milletvekilleri, milletten aldığınız yetkiyi neden tek bir kişiye devrediyorsunuz? Bu yetki gaspı millî iradeye saygısızlık değil midir? Bunu içinize sindirebilecek misiniz? Madem ki işi bu dereceye indirecektiniz gecenin bu saatine kadar bizleri niye yordunuz? Alsaydınız bir boş kğıt, üzerine yazsaydınız bir rakam ve 'Bundan Maliye Bakanı ve üst akıl sorumludur.' deseydiniz, olup bitseydi.

Aileyi siyasete karıştırmayalım tartışması oldu az önce ama Sayın Cumhurbaşkanının eşi siyaset yapıyor ve diyor ki: 'Artık yeni bir kavşaktayız, Türkiye'nin doksan yıllık enkazını kaldırdık.' Unutmayın ki kazanımlarınızı Mustafa Kemal Atatürk ve onun kurduğu Türkiye Cumhuriyeti'ne borçlusunuz. Bu enkazı kaldırırken tuttuğunuz yer yanlış olmalı ki on üç yıllık devriiktidarınızda ortaya dökülenleri sizlere anlatmak istiyorum.

HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Ya gecenin bu saatinde…

MEHMET GÖKER (Devamla) - Gecenin bu saati de olabilir, bütçeyi yapmasaydınız hanımefendi.

HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Kadınların üzerinden ellerinizi çekiniz lütfen.

MEHMET GÖKER (Devamla) - Terörle mücadele yerine teröristle pazarlık masasına oturup acizlik sonucunda ülkeyi kan gölüne döndürdünüz. Her gün şehit tabutları yüreğimizi yakmakta. Kadınlara uygulanan şiddet ve tecavüzlerde yaşanan yüzde 1400'lük artış. Okul bahçelerinde peynir ekmek gibi satılan bonzailer. Kara para aklanmasından 145 ülke arasında elde edilen 12'ncilik. Dünya yolsuzluk sıralamasında 168 ülke arasında elde edilen 66'ncılık. Basın özgürlüğü endeksinde 149'uncu sıradayız. Bunlar mıdır ileri demokrasi, bunlar mıdır kazanımlarınız?

Değerli milletvekilleri, size gerçek bir hikye anlatmak istiyorum: Prusya Kralı II. Friedrich Potsdam Ormanları'nda gezerken bir tepe görür, tepenin üstünde bir değirmen vardır, tepe 5 tane olsa saray yapmak kolay ama tepenin sahibine gider, kendisine değirmeni satmasını ister, değirmenci bunun olmayacağını, kendisinin tapulu malı olduğunu ve bu değirmenin atalarından kendisine kaldığını, bunu da kendi çocuklarına devredeceğini söyler. Kral çok öfkelenir, der ki: 'Senin tapulu mülkün olsa da ben burayı zorla alacağım, bakalım o zaman ne yapacaksın?' Tapusuz yere yapsa saray kaçak olacak. Değirmenci başını kaldırır ve atının üzerinde bütün ihtişamıyla duran krala -malumunuz o zamanlarda Mercedes marka zırhlı arabalar yok, atla geziliyor- sükûnet içinde 'Sen kralsın ama Berlin'de hkimler var.' der.

Buradan açıkça anlaşılması gereken şudur değerli milletvekilleri: Hukuk devletinde idarenin tasarruflarına karşı bireylerin hak ve hukukunu korumakla görevli kişiler, aynı zamanda, adaletin tecelli etmesinin de en büyük güvencesidir. Hukuk herkese lazımdır, çok güçlü olduğunuz zamandan ziyade en zayıf olduğunuzda daha da çok lazımdır. Onun için, herkesin karara saygı duyması gereklidir.

163
Bu bağlamda, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün dediği gibi 'Herhlde dünyada bir hak vardır ve hak kuvvetin üstündedir. Adalet gücü bağımsız olmayan bir milletin devlet hlinde varlığı kabul olunamaz.'

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2002 yılında tarımdan geçimini sağlayan vatandaşlarımızın sayısı 7 milyon 460 binken, 2015 yılı sonunda bu sayı 5 milyon 475 bine kadar düşmüştür yani ülkemiz bir tarım ülkesi olmasına rağmen iktidarın yanlış politikaları yüzünden, son on üç yılda 2 milyon çiftçi tarımdan uzaklaşmıştır.

Bunun yanı sıra, AKP iktidara gelmeden önce, 2002 yılında çiftçimizin toplam borcu 530 milyonken bugün, bu rakam 28,5 milyar lira olmuştur. Tam da sizin anlayacağınız dilde istikrar göstergesi. Çiftçiyi bilerek borçlandırdınız ve kapitalizmin kölesi yaptınız.

Hayvancılıkta da durum farklı değil. Tüm Türkiye'de ve Burdur'da süt üreticileri isyanda. Nasıl isyan etmesinler? Sütte referans fiyatınız 1 lira 15 kuruş.

Bundan iki gün önce Değerli Bakan Faruk Çelik burada '78 milyona kimsenin zulmetmeye, alnının teriyle, güneşin altında kavrulan çiftçiye kimsenin zulmetmeye hakkı yoktur.' dedikten beş dakika sonra cep telefonuma gelen mesajı sizlerle paylaşmak istiyorum: 'Sayın Vekilim, Tarım Bakanı şu an 'Süt hakkında süt üreticisini mağdur etmeye kimsenin hakkı yoktur.' diyor ama biz 98 kuruşa süt satıyoruz. Aynı zamanda, alıcı firma bize yem dayatması yapıyor. 4 liralık yemi 5 liraya alıyoruz. Aylık zararım 5 bin lira.' Bu, vatandaşın bana gelen mesajıdır. Yorumu ve takdiri sizlere bırakıyorum.

Değerli milletvekilleri, ülkemiz içerisinde bir yılda üretilen süt miktarının parasal değeri yaklaşık 10 milyar 274 milyon liradır. Gelin, Cumhurbaşkanlığına, sorumluluğu olmayan bir Cumhurbaşkanına ayırdığınız örtülü ödeneğin örtüsünü kaldırın, buradaki geliri, buradaki bütçeyi çiftçimize aktarın ve milletin efendisi olan çiftçiye bir hayrınız dokunsun. (CHP sıralarından alkışlar)

Öte yandan, 550 kilo ağırlığında olan bir sığırın günlük gideri, yemi, samanı, ilaç gideri hesaplandığında yaklaşık maliyeti 22 lira 76 kuruştur. Aynı hayvanın günlük -sizin deyişinizle, 1 lira 15 kuruştan, referans fiyattan sütünü satsa- alacağı karşılık 22 liradır. Yani üretici ürününü referans fiyattan satsa dahi zararına iş yapmaktadır.

26'ncı Dönemde Türkiye Büyük Millet Meclisinde ortak bir kanunla yem ve gübrede KDV'yi yüzde 1'e indirdik. Peki, bu indirdiğimiz KDV üreticiye gitti mi? Hayır. Maalesef yansımadı değerli arkadaşlarım. Kaldırılan yüzde 8 KDV'nin tek kuruşu çiftçiye gitmedi, aracıların cebine gitti. Örneğin, kepek 500 lirayken şimdi 600 lira. 2015'teki yem fiyatına göre KDV kaldırılmasına rağmen bugün yem daha pahalı hle gelmiştir.

Değerli arkadaşlarım, biraz da Şeker Fabrikalarından bahsetmek istiyorum. Zira, vekili olduğum Burdur'un ana geçim kaynaklarından biri şeker pancarıdır. Özelleştirme kapsamına alınan Burdur Şeker Fabrikasının satış işlemi toplumsal direnç karşısında bekletilmektedir. AKP Hükûmeti, Avrupa Birliğine vermiş olduğu köylü nüfusunun yüzde 10'a düşürülmesi sözü kapsamında özelleştiremediği Burdur Şeker Fabrikası için oyunların içerisine girmiştir. Şöyle ki, üretilen pancar, pancar için nişasta bazlı tohum kullandırtılarak ürünün niteliğini düşürtmek yoluyla üretici caydırılmaya çalışılmaktadır. Şeker Fabrikalarını özelleştirmek demek ülkemiz insanının mısır şurubuna mahkûm edilmesi demektir. Nişasta bazlı şekerin içeriğinde bulunan mısır şurubunun insan sağlığını tehdit etmesi bir doktor olarak beni bir hayli rahatsız etmektedir. Birçok diyet üründe ve işlenmiş gıdada bulunan mısır şuruplarının karaciğer yağlanması, diyabet ve kanser riskini yükselttiği ve buna bağlı olarak kalp krizine bağlı ölümleri artırdığı unutulmamalıdır. Söz konusu bu oranı Bakanlar Kurulu kararıyla yüzde 50'ye kadar artırmaya yetkili kıldınız. Üretici bu işten zarar etsin, vatandaş isterse kanser olsun, yeter ki milletin anasına küfredenlerin işleri yürüsün.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından 'Bravo' sesleri, alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Şahsı adına, Antalya Milletvekili Sayın Mehmet Günal konuşacak.

Buyurun Sayın Günal. (MHP sıralarından alkışlar)

Süreniz beş dakika.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

SALİH CORA (Trabzon) - Gecenin bu saatinde germe bizi Sayın Günal.

MEHMET GÜNAL (Devamla) - Yok, teknik bilgi, eksik olanları vereceğim Salih Bey, merak etmeyin yani.

Şimdi, Sayın Bakan 'bütçe disiplini' diyor, 'ödenekler' diyor, hepsini söylüyor ama bizim söylemekten dilimizde tüy bitti 'Sadece geçen yılda 14-15 milyar bütçe üstü harcamalar var.' diyoruz, bunlar nereye gidiyor, nereye aktarıyorsunuz? Erhan Bey defalarca nereden alıp nereye aktarıldığını da Komisyonda anlattı, biz de söyledik ama maalesef dinlemiyorsunuz.

Şimdi, değerli arkadaşlar, bütçe disiplini, verdiğimiz paranın nereye harcandığını

164
da… Sadece bütçe açığının ne kadar tuttuğunu veya işte gayrisafi yurt içi hasılaya oranını içermiyor. Siz diyorsunuz ki: 'Sağlığa 10 lira…' O 10 liranın oradan 5'ini alıyor, 5'ini harcıyor, önce o tarafa aktarıyor, sonra bu tarafa aktarıyor, sonra nereye gittiğini biz görmüyoruz. Biz personel harcamaları için 'Devlet memurunun maaşını ödeyemez.' denmesin diye yetki veriyoruz ama oradan alınıyor, oradan başka yere, oradan başka yere, sizin verdiğiniz bütçe hakkı farklı kullanıyor. Diyeceksiniz ki 'Hocam nasıl?' Şimdi, yedek ödenekler, bütçeye koyduğumuz rakam geçen sene kaç, bu sene kaç, 2014'te ne olmuş? Yani 5018 sayılı Kanun'un 23'üncü maddesinde şöyle diyor: '…genel bütçe ödeneklerinin yüzde ikisine kadar -verdiğimiz yetki bu, bakın- Maliye Bakanlığı bütçesine yedek ödenek konulabilir. Bu ödenekten aktarma yapmaya Maliye Bakanı yetkilidir.' Biz de veriyoruz.

BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) - Çok doğru.

MEHMET GÜNAL (Devamla) - Peki, önceki yıl kaç koymuş? Bakıyoruz, -şimdi bu yılınkini de söyleyeceğim- 1,2 milyar koymuş, toplam harcadığı 25,4 milyar. Bakın, diyorum ki: 1,2 milyar nere, 25,5 milyar nere? Bir önceki yıl yine eleştirmişiz, yine var, muhalefet şerhimizde de var; 949 milyon koymuş yani 1 diyelim, 35-36 milyar harcamış. Şimdi, bu nasıl bütçe disiplini?

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Seçim vardı!

MEHMET GÜNAL (Devamla) - Şimdi, değerli arkadaşlar, böyle bir şey olur mu? Kaç yapıyor biliyor musunuz? Kanun maddesinde yüzde 2'yi okudum. Geçmiş yılın tutarı yüzde 5,7. Yüzde 2 nerede, yüzde 5,7 nerede? Nerede bütçe disiplini? Yani biz onu zaruri hllerde aktarsın diye veriyoruz. Oradan oraya, oradan oraya döndür, aynı şey geliyor. On üç yıllık AKP iktidarında örtülü ödenek miktarı 17 kat artmış. Yani şimdi, bunu sorma hakkımız yok mu? İçerisi ayrı. Bu kadar katı nereye gönderiyorsunuz? Yani her sene var. Veya 'Yetkisiz olarak Başbakanın örtülü ödeneğini Cumhurbaşkanına nasıl verirsiniz?' dediğimiz zaman kızıyorsunuz. Kanun çıkaracaksınız, ona göre vereceksiniz ama bir anda 'Ben yaptım, oldu.' oluyor. Bu ödeneklerle ilgili daha çok söyleyecek şey var, ama nereye koyuyorlar? Bir de bakıyoruz ki 15 milyar ödenek üstü gider tartışıyoruz, Millî Eğitim Bakanlığının içine yediriliyor, oradan sanki tamamı öğretmen maaşlarına verilmiş gibi oradan başka yere geçiyor, tekrar dönüyor, izini kaybettirip yeniden bize getiriyor. Sizin verdiğiniz yetkinin dışına çıkılıyor, onu söylüyoruz. Bütçe disiplini demek, geliri de doğru tahmin etmek, gideri de bizim burada yaptığımız tahsisata uygun bir şekilde yapmak demek. Onu yapmadığınız zaman bize gelip sadece 'Bütçe açığı rakamı şu oldu.' diyorsunuz.

'Sağlığa şu kadar harcadık.' diyorsunuz, ben de soruyorum: Peki, Sayın Bakan, şehir hastaneleriyle ilgili önümüzdeki on beş yirmi yıl için yükümlülüğümüz ne oldu? Kaç para her ay kira ödeyeceğiz? Bunları Hazine Müsteşarlığı hangi hesaplarda bize gösterecek de bileceğiz? Bunlar bütçe gideri mi değil mi, sadece kira gideri mi olacak? Sadece gerçekleştikçe mi yazacağız? 'Borcumuz şu kadara düştü.' diyorsunuz, güzel, ama millî gelire oranlarken hepsini birden sayıyorsunuz? O millî geliri sadece devlet mi kazanıyor? Özel sektör o borcu neyle ödeyecek? Hani söylediğimiz millî gelir rakamını nereden kazanıyoruz? Vatandaşın çalıştığından kazanıyoruz. Devletin miktarı belli; yatırımı belli, tüketimi belli.

Peki, bu millî geliri söylerken o vatandaşın borcu ne olacak? Neyle elde ettik o millî geliri, onlara bakmamız lazım, onu söylüyorum. Dolayısıyla, sadece 'Bizim giderimiz şu kadar, gelirimiz bu kadar…' E, gelir tutmadığı zaman ne oluyor? Eğer bu giderleri doğru yere yapmazsak, amaçladığımız yere yapmazsak gerekli geri dönüşü sağlayamıyoruz, gerekli istihdamı sağlayamıyoruz. Dolayısıyla da dönüyoruz… Her seferinde söylediğim gibi, ekim ayında yine vatandaşa dönüyor. Daha doğru bir şekilde bunları izleyeyim, bizim kaygımız budur.

Onları yapmadığımız zaman yeniden borçlanarak bunları kapatmak zorunda kalırız diyor, hayırlı akşamlar, hayırlı sabahlar diliyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Günal.

Şahsı adına diğer konuşmacı Tekirdağ Milletvekili Metin Akgün.

Buyurun Sayın Akgün. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

METİN AKGÜN (Tekirdağ) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı'nın 5'inci maddesi üzerinde şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetimizi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.

Sözlerime başlamadan önce, aziz vatanımızın bölünmez bütünlüğü ve bekası uğruna şahadeti göze alan kahraman güvenlik güçlerimize şükranlarımı ve minnetlerimi sunar, şahadete erenlere Yüce Allah'tan rahmet, ailelerine ve milletimize başsağlığı dilerim.

Türkiye ekonomisinin lokomotifi olan Tekirdağ ilimizin sanayisinden ve Ergene Nehri'nden bahsetmek istiyorum. Yaklaşık dört aydır, Meclis kürsüsünde konuşan Trakya ve diğer Cumhuriyet Halk Partili milletvekillerinin genelde tarım ve Ergene havzasıyla ilgili

165
konuşmalarında Hükûmetimizi suçlayan ve devamlı olarak tenkit eden konuşmalarına şahit oluyoruz.

Değerli milletvekilleri, Ergene Nehri Tekirdağ ilinin Saray bölgesinde Yıldız Dağlarından doğan ve 283 kilometre yol katedip Meriç'e, Meriç'ten de denize dökülen bir nehirdir. 1970'li yıllarda Çerkezköy bölgesine yapılan 2 veya 5 adet fabrikadan bir gecede salınan -yanlış bir uygulama- ve arıtması olmayan fabrikadan çıkan bir suyla 70'li yıllarda Ergene Nehri bütün balık ölümlerine şahit olmuş ve o gün için Ulaş bölgesine kadar akan temiz suyun, ana nehri besleyen Çorlu Suyu'nun da kirlenmesiyle Ergene Nehri bugünkü duruma gelmiştir.

Değerli arkadaşlarım, değerli milletvekilleri; evet, 1980'li yıllarda da Tekirdağ'ın Çorlu bölgesi ve Çerkezköy bölgesine yapılan fabrikalar, 2016 yılı bugün, 1.600 adet fabrikaya ulaşmıştır. Bu fabrikaları yaparken biz 1970'li ve 80'li yıllarda -80'li yılları geçince- iktidar değildik. Biz bugün iktidar partisi olan AK PARTİ'nin o zaman katliam yapılan Ergene Nehrini 2011 ıslah OSB, 2013 OSB'lere geçerek yönetimlerini kurup… Ve bugünkü Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla 10 milyar TL Trakya'ya para harcanmıştır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Ve bugün Ergene Havzası Eylem Planı bölgesinde sadece Tekirdağ'a ayrılan rakam 3 milyon 500 bin TL'dir yani eski paraya göre 3 katrilyon 500 trilyondur.

Değerli milletvekilleri, zaman zaman bu kürsüden çıkıp Cumhuriyet Halk Partisi Trakya milletvekilleri, olduğu yerden şunu söylüyor: 'Siz ne yatırım yaptınız, siz ne zaman yatırım yaptınız? Siz Ergene'ye ne para harcadınız, Trakya'ya ne para harcadınız?' Ben de size bunu söylüyorum değerli milletvekilleri: Çıkın, bizlerle beraber gelin, şantiye ayakkabılarınızı giyin, biz size neler yaptığımızı gösterelim, dudaklarınız uçuklasın. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

MUSA ÇAM (İzmir) - Maliye Bakanımız Ergene'ye ne yapmış, söyleyecek şimdi.

METİN AKGÜN (Devamla) - Teşekkür ederim. Çok uzaksınız, göremiyorum.

Değerli milletvekilleri, biz bugün bütün Türkiye'de varız. AK PARTİ olarak bize oy vermeyen bütün insanların da emrindeyiz, onlar için de hizmete varız diyorum.

Hepinize hayırlı akşamlar, iyi geceler diliyorum. Sağ olun, var olun. (AK PARTİ sıralarından 'Bravo!' sesleri, alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan…

BAŞKAN - Sayın Özel, buyurun.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan, 'Cumhuriyet Halk Partisi Trakya milletvekilleri' diye başladı…

BAŞKAN - Evet.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sonra 'Dudaklarınız uçuklasın.'la bitirdi. Cevap hakkımızı Trakya Milletvekili Sayın Vecdi Gündoğdu kullanacaktır.

BAŞKAN - Özür dilerim, hangi ilin milletvekili?

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Kırklareli Milletvekilimiz Vecdi Bey kullanacak.

BAŞKAN - Kırklareli Milletvekili Sayın Gündoğdu, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

İki dakika...

VECDİ GÜNDOĞDU (Kırklareli) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Şimdi, sayın milletvekili arkadaşımız az önce Trakya ve Ergene Nehri'nden bahsederken sanki orada hiç yaşamamış bir milletvekili gibi bahsetti.

SALİH CORA (Trabzon) - Hiç yaşamadım. Öz Ergeneli kimdir?

VECDİ GÜNDOĞDU (Devamla) - Değerli arkadaşlar, şunu açıkça ifade ediyorum, ben önceki burada yaptığım konuşmada Sayın Bakana da şunu sormuştum: Bizim Trakyalı Bakanımız Sayın Müezzinoğlu…

Gülebilirsiniz. Ergene'nin kıyısında biraz yaşasaydınız bugün öyle gülmezdiniz.

HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) - Bu hle nasıl geldiğini de bilmen lazım. Bu hle kendiliğinden gelmedi.

VECDİ GÜNDOĞDU (Devamla) - Evet, değerli arkadaşlar, Sayın Bakanımız Müezzinoğlu bundan iki yıl önce Ergene'nin ne kadar kötü durumda olduğunu belirten bir ifade kullandı. 2013'teki ifadesinde dedi ki: 'İki yıl sonra Ergene'de balık tutacak düzeye getireceğiz.' Ve iki yıl geçti. Sayın Bakana da buradan söyledim, dedim ki 'Eğer Sayın Bakan sözünde duruyorsa, sözünü de tutacaksa gelsin, iki yıl sonra hep beraber gidelim, Ergene'de balık tutalım.' Ve oltaların, yemlerin bizden de olduğunu söyledik Sayın Vekilim.

LÜTFİYE İLKSEN CERİTOĞLU KURT (Çorum) - Biz balık tutmayı öğretiyoruz, balık

166
vermiyoruz.

VECDİ GÜNDOĞDU (Devamla) - Şunu söyleyeyim açıkça: Hl orada, Ergene'de düşen ve bulunamayan 17 yaşında vatandaşımız var. Neden bulunamadı? Çünkü dalgıçlar dip araması yapamadı, asitli sulardan dolayı dip araması yapamadı. Çünkü Ergene'de artık su akmıyor, akan bir sıvı var sadece.

AYŞE DOĞAN (Tekirdağ) - Niye belediyeler çalışmıyor Trakya bölgesinde?

VECDİ GÜNDOĞDU (Devamla) - Evet, belediyelere suçu atmak kolay. Netice itibarıyla…

MUSTAFA YEL (Tekirdağ) - Kaç tane arıtma yaptınız, kaç arıtma yaptınız?

VECDİ GÜNDOĞDU (Devamla) - Şu anda Bakanlık 7 tane arıtmanın yapıldığını söylüyor ama gidin, bir bakın bakalım arıtmaların hangisinin yapıldığına.

MUSTAFA YEL (Tekirdağ) - Hangi belediyeniz arıtma tesisi yaptı, onu cevaplar mısınız Sayın Vekilim.

VECDİ GÜNDOĞDU (Devamla) - Efendim?

MUSTAFA YEL (Tekirdağ) - Hangi belediyeniz arıtma tesisi yaptı?

VECDİ GÜNDOĞDU (Devamla) - Su arıtma tesislerinin hepsi yapılıyor.

BAŞKAN - Sayın Gündoğdu…

MUSTAFA YEL (Tekirdağ) - Bir tane söyle, bir tane!

VECDİ GÜNDOĞDU (Tekirdağ) - Hepsi yapılıyor. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Gündoğdu.

MUSTAFA YEL (Tekirdağ) - Hepsini DSİ yapıyor, DSİ!

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) - Gidip bakmak lazım, '10 milyar TL' dedi.

MUSTAFA YEL (Tekirdağ) - Bütün arıtma tesislerini DSİ yapıyor.

METİN AKGÜN (Tekirdağ ) - Sayın Başkan…

BAŞKAN - Sayın Akgün, nedir talebiniz?

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Sayın Başkan…

BAŞKAN - Sayın Akgün'ün ismini söyledim.

Sayın Akgün, nedir talebiniz?

METİN AKGÜN (Tekirdağ) - Bana 'Hiç yaşamamış.' demesi üzerine söz almak istiyorum.

BAŞKAN - Size sataşmada bulunmadı Sayın Akgün.

METİN AKGÜN (Tekirdağ) - 'Bölgede, Ergene Nehri'nde hiç yaşamayan bir vatandaşmış gibi hareket etti' dedi. O sataşmadan dolayı söz istiyorum Sayın Başkanım.

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Ya, bir şey yok, sataşma falan.

METİN AKGÜN (Tekirdağ) - Sataşmadan söz istiyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Bir açıklamayı gerektiren bir hükümdür bu. İsterseniz yerinizden söz vereyim size, bir dakika açıklama yapın. Sataşmada bulunmadı, iyi dinledim.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan, Mahmut Bey de yerinden bir söz…

BAŞKAN - Bir dakika… Talebini dinleyeyim, karar veririm.

Buyurun Sayın Akgün, bir dakika süreniz.

METİN AKGÜN (Tekirdağ) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekillerim; evet, Kırklareli Milletvekili arkadaşım 'Sen orada yaşadın mı?' diye bana söyledi. Ben hemen…

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Şiveye bakarsan o yaşıyor, sen yaşamıyorsun. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Sayın Özel…

METİN AKGÜN (Tekirdağ) - Süreyi başa alır mısınız Sayın Başkanım, lütfen.

BAŞKAN - Sayın Akgün, ben sizi dinliyorum.

Buyurun.

METİN AKGÜN (Tekirdağ) - Sayın arkadaşım -ben ona buradan sesleniyorum, onun yaşı çok küçük- sayın milletvekilim dedi ki: Ben o derede yüzmeyi öğrenen, balık tutmayı öğrenen bir vatandaşım. O yüzden, o konuyu geçiyorum.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Doğrudur ama o çocukkenmiş işte.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - CHP iktidarında yüzüyordunuz.

METİN AKGÜN (Tekirdağ) - Değerli Milletvekilim, sana ben bir soru soruyorum: Trakya'daki evsel atık tesislerini bugün bizim Hükûmetimiz, Devlet Su İşleri yapıyor. Siz Cumhuriyet Halk Partili belediyeler olarak hangi arıtmayı yaptınız? Bir tane bize gösterin, biz de sizi alkışlayalım diyorum.(AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Sayın Tanal, gündeme döneceğim, talebiniz nedir?

167

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Talep şu Sayın Başkanım: Ergene Nehri'yle ilgili, 2011 tarihinde, ilk milletvekilliği seçildiğimizde, bizzat bu atık sular nedeniyle yapmış olduğum suç duyurusundan dolayı şu anda yargılama devam ediyor. Buradaki sayın hatibin dediği gibi ruhsatların tamamı belediyelerin sınırlarının dışında olup valiliğin sınırları içerisinde kalan…

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Sataşma nerede?

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Sayın Başkan, sataşma nerede de söz alıyor?

BAŞKAN - Sataşmadan söz istemedi.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - …tüm yerlerdir. Şu anda oralarda yargılananlar ise kamu görevlileridir; belediyelerle uzaktan yakından bir ilgisi yoktur, dosyası da şu anda adliyedir.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Her şeyi Tanal biliyor, her şeyi!

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Bu açıdan ben söz istiyorum.

Ama burada işin konusu da hiçbirisinde… Sayın Başkanım, valilik zamanında denetim yapmadığı için, arıtma tesislerini koymadığı için, aynı zamanda Çevre Bakanlığının da bu denetimlerde ihmali olduğu için şu anda yargılanıyor. Bununla belediyelerimizin uzaktan yakından alakası ilgisi yok. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Masmavi bir Ergene diliyorum ve gündemimize dönüyorum…

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan, bambaşka bir konuda, çok önemli ama…

BAŞKAN - Nedir konu, çok önemli?

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Meclis çalışanlarımızla ilgili bir şey söyleyeceğim Sayın Başkan. Yani yerimden söz hakkı istiyorum Grup Başkan Vekili olarak.

BAŞKAN - Buyurun.

Artık bundan sonra bir dakika.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Türkiye Büyük Millet Meclisi bütçesi görüşülürken ben Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına konuştum. Sizin o zaman cevap verme şansınız olmadı, öyle bir yerleşik uygulama olmadığını söylediniz.

Şimdi, saatin ikiyi geçmesinde emekçiler açısından fayda var. Kulislerimizdeki çaycılarımız, polislerimiz saat ikiyi geçtiği takdirde istirahat hakkı kazanıyorlar, geçmezse onu kazanamıyorlar ve yalvarıyorlar, 'Aman bu kadar durduk, hiç olmazsa ikiyi geçsin.' diye.

Ama bir başka mağdur grup var ki stenograflarımız, sabah yedide gitsek on birde tekrar bizimle bir geliyorlar. Bu konuda, Meclis Başkanlığına, sizin kanalınızla iletiyoruz ki ilave stenograf istihdamı da son derece önemlidir, onlara da nöbet ve izin sistemi önemlidir. Burada angarya uyguluyoruz hep beraber. Bu haksızlığa sessiz kalmanız mümkün değil.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ederim hassasiyetiniz için. Meclis Başkanına ileteceğim.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Başkanım, tutanaklara geçsin, yıpranma tazminatı gerekiyor stenograflar için!

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, tamam, gündeme geliyoruz artık.

KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

1.- 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/529) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı 118) (Devam)

2.- 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/297), 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2014 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/34), 2014 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan Kalkınma Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/28), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2013 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/31), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2014 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/37) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 119) (Devam)

BAŞKAN - Şimdi soru-cevap kısmına geldik.

Süremiz on dakika. Bu on dakikanın beş dakikası sisteme giren milletvekillerinin soru sorması şeklinde, diğer beş dakikası da bu sorulara cevap veren Sayın Bakanın cevap vermesi şeklinde kullanılacak.

168
Sırasıyla sisteme giren milletvekillerinin isimlerini okuyorum:

Sayın Erdoğan…

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Ekonomi Bakanlığının Eskişehir yolu üzerinde aylık kirası 2 milyon TL olan bir hizmet binası kiraladığı doğru mudur? Bu doğruysa bu bina ne zaman kiralanmıştır? Bu binaya kaç aydır kira ödenmektedir? Bu binaya ne zaman taşınacaklardır? Dört beş aydır boşuna kira ödenmesi insaf değil midir? Bu bina kime aittir? Ayrıca, bunun dışında, lüks hizmet binaları için yüksek kira ödeyen kaç bakanlık ve kamu kuruluşu vardır? Ayrıca, bu binaların bazılarının hizmete uygun olmadığı da bilinmektedir. Bakanlıklar ve diğer kurumların kira olarak yıllık ne kadar para ödediklerini de merak etmekteyiz. Ayrıca, aldığı yüksek kiralarla zenginleşen mülk sahipleri kimlerdir?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Sayın Tüzün, buyurun.

YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Aracılığınızla Hükûmete ve Sayın Bakana bir sorum olacak. Bu son ekonomik gelişmeler doğrultusunda teşvik bölgelerinin yeniden düzenlenmesi hakkında Hükûmetinizin bir çalışması var mı?

Aynı zamanda, TÜİK kişi başına düşen gelir araştırmasını en son ne zaman yaptı ve sektörel teşvik uygulamasına geçilmesinde Hükûmet noktasında bir çalışmanız var mı? Böyle bir uygulama düşünüyor musunuz?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Sayın Tüm…

MEHMET TÜM (Balıkesir) - Teşekkür ederim.

Sorum Maliye Bakanına. Kırmızı et fiyatlarındaki artış vatandaşın sofrasından eti çıkarmıştır. Ette uygulanan KDV oranları toptan satışlarda yüzde 1 iken perakende satışlarda yüzde 8 olarak alınmaktadır. Toptancı ile vatandaş arasında bu oran farkının nedeni nedir? Bu uygulamayla vatandaş aleyhine eşitlik ilkesini bozmuş olmuyor musunuz? Bu adaletsizliği düzeltecek misiniz?

Asgari ücretlilerle ilgili bir düzenleme yapacağınızı söylemiştiniz, ne aşamadadır?

Üçüncü sorum Gençlik ve Spor Bakanına. YURTKUR yurtları için sıra bekleyen on binlerce dar gelirli öğrencimiz var. Hükûmet bir taraftan kamu binalarını TÜRGEV'e tahsis ederken diğer yandan da 'paralel' diye tabir ettiğiniz yurtlardan öğrencileri devlet yurtlarına yerleştiriyor. Devlet yurtları için yedekte bekleyen öğrenci sayısı nedir? Paralel...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Sayın Tanal...

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, üçüncü köprüden bahsettiniz. Üçüncü köprüye bağlanan yolların bulunduğu alanlardaki taşınmazları satın alan kişi ve kuruluşlar hangileridir?

Soru iki: Suriye'den Türkiye'ye gelen sığınmacıların oturduğu illerin sayıları il il nedir? En fazla sığınmacılar hangi ilde yaşamaktadır?

Soru üç: Kamu kurumlarında kaç tane araç vardır? Aynı şekilde kaç araç kiralanmıştır?

Soru dört: Şanlıurfa'nın köylerinde elektrikler yanmıyor, bana gelen ihbarlar bu. Şanlıurfa'nın bu elektrik mağduriyetini ne zaman gidereceksiniz? Ayrıca, bu bütçeden Şanlıurfa'ya ne kadar para ayrılmış durumda?

BAŞKAN - Sayın Arslan...

KAZIM ARSLAN (Denizli) - Maliye Bakanına soruyorum: Devletin kurul ve kurumları devamlılığı olan kurumlardır, binalarının kendilerine ait olması da esastır. Buna rağmen birçok bakanlıkların büyük rakamlarla kiralandığı görülmektir. Maliye Bakanlığı olarak, saray harcamalarından tasarruf ederek anayasal dayanağı olmayan Cumhurbaşkanına verilen örtülü ödeneği kaldırarak bakanlık binaları yapmayı ve bakanlıkları kiradan kurtarmayı düşünüyor musunuz?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Sayın Erdem...

EREN ERDEM (İstanbul) - Sayın Bakan bu uzlaşma tutanağıyla alakalı vicdanınızın rahat olduğunu söylediniz. Üç gün önce Ekonomi Muhabirleri Derneği toplantısında spor kulüplerine vergi affı olmayacağını ifade ettiniz. Yedi gün önce bir televizyon kanalında yine, vergi affının gündemde olmadığını -ki Hürriyet gazetesinden alıntı yaptım, tekzip ettirebilirsiniz çünkü orada okuduğum için söylüyorum- söylediniz. Yerleşik bir temayül yokken ısrarla soruyorum yüz milyonlarca TL'lik vergi affını vicdanla tanımlamanız hangi hukuki normlar içerisinde değerlendirilebilir? Bunun hukuktaki karşılığı nedir? Hangi kriterle

169
bu borçlar silinmiştir ve neden böyle bir uygulamaya gidilmiştir? Bunu açıklama ihtiyacı hissedeceğinizi düşünerek saygılar sunuyorum.

BAŞKAN - Sayın Bakan, buyurun.

OKTAY VURAL (İzmir) - 4/C'lilerle ilgili bir şey vardı, onu…

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Evet. Eğer müsaade ederseniz Sayın Vural'ın geçen soruları arasında cevaplayamadığım 4/C'lilerin ek ödeme konusu vardı, onunla başlayayım.

Biliyorsunuz, bizim, kamuda çalışan memurlara ve sözleşmeli personele ek ödeme yapılmaktadır. 4/C'li personel iki grup; bunlardan bir tanesi Sağlık Bakanlığına bağlı kurum ve kuruluşlarda çalışan geçici personel. Bu arkadaşlarımız kendilerine de ek ödemenin yapılması yönünde müracaatlarda bulunmuşlar, idare bunu kabul etmeyince bu defa mahkemeye gidilmiş, idare mahkemesi de bu konuyu Anayasa Mahkemesine taşımış 'Yasal olarak bu, Anayasa'ya aykırıdır.' şeklinde. Fakat, Anayasa Mahkemesi bu başvuru talebini kabul etmemiş, Anayasa Mahkemesi temel gerekçe olarak da bu kişilerin bulundukları statülerin memur ve sözleşmeli personele göre farklı olduğunu dolayısıyla onlarla ilgili olarak özel bir belirleme yapılmadığı için ek ödeme yapılamayacağına hükmetmiş.

İkinci grup personel ise, geçici personel ise ek ödeme kendilerine yapılmadığı için mahkemelere gitmişler, bunlarla ilgili bazı mahkemeler lehte karar vermiş, bazı mahkemeler aleyhte karar vermiş ama bu arada 2016 ve 2017 yıllarına ilişkin toplu sözleşme görüşmelerinde sendikalarımız tarafından bu konu gündeme getirilmiş ve orada da mutabık kalındığı şekliyle 4/C'li personelimize aylık 160 lira ek ödeme yapılması uygun görülmüş. Dolayısıyla, şu anda, 4/C'li personelimize sendikalarla varılan mutabakata göre aylık 160 lira ödeme yapılmaktadır ama bu arada bir grup geçici personelimiz daha önceki açtıkları davaları kazandıkları gerekçesiyle -oradaki, daha yüksek tutarda ek ödeme hükmedilmiş- kendilerine bu ek ödemenin yapılmasını talep ediyorlar.

Şimdi, biliyorsunuz, Anayasa değişikliğiyle, memurlarla yapılan toplu sözleşme hükümleri yasa hükmündedir. Dolayısıyla, bütün geçici personele öngörülen ek ödeme tutarı ne ise, bunu ödemek zorundayız; geçmişten lehe olan mahkeme kararı olsa bile daha sonraki bir tarihte yasa hükmünde olan bir toplu sözleşme hükmü olduğu için 160 liralık ek ödemeyi yapıyoruz.

Ayrıca, burada, biliyorsunuz, uzun yıllar Ekonomi Bakanlığımız ve Hazine Müsteşarlığımız Eskişehir yolunda aynı binayı paylaşıyorlardı. Tabii, burada, ortaya çıkan ihtiyaç çerçevesinde, Hazine Müsteşarlığı orada görevlerine devam ederken Ekonomi Bakanlığımız şu anda, yeni binasına taşındı. O bina biliyorsunuz, Halk Bankası Genel Müdürlüğüne ait bir binaydı, Ekonomi Bakanlığı o binayı Halk Bankası Genel Müdürlüğünden kiraladı, şu anda faaliyetlerine orada devam ediyor. Yıllık kira bedeli konusunda şu anda elimde bir bilgi yok, onu da öğrenir, ayrıca bilgi veririm.

Teşvik belgeleriyle ilgili olarak Ekonomi Bakanlığımızın görev alanına girdiği için şu anda açıkçası bir bilgi vermem veya değerlendirmede bulunmam yanlış olur.

Ayrıca, bu YURTKUR öğrencilerine kontenjan konusunda da biliyorsunuz, AK PARTİ hükûmetleri döneminde YURTKUR'un yurtlarının kontenjanlarında önemli artışlar yapılmıştır. Nitekim, 2002 yılında YURTKUR'da barınan öğrenci sayısı 188 bin iken, şu anda bu sayı 450 bine çıkmıştır. İnşallah, önümüzdeki dönemde yeni bina kiralamalarıyla bu sayı daha da yukarıya çıkacaktır.

Sayın Tanal'ın Yavuz Sultan Selim Köprüsü'yle ilgili olarak sorduğu soruyla ilgili, biliyorsunuz, bugün son tabliye de atıldı, Boğaz'ın iki yakası bir defa daha birleşti. Tabii ki bu proje devam ederken orada birtakım kamulaştırmalar yapılmış olabilir ama onunla ilgili özel olarak elimde şu anda bir veri mevcut değil, yazılı olarak verelim, varsa verelim yazılı olarak ama Bakanlığımızın görev alanına girmiyor.

Taşıt sayıları ve kiralamaları konusunda da yazılı olarak bilgi vereyim.

Şanlıurfa'daki elektrik konusunu yarın öğreneyim, arkadaşlarla yarın öğrenelim, o konuda da size özel olarak bilgi verelim.

Sayın Arslan kiralık binalarla ilgili olarak bütçeden yapılan harcamaları sordu. Vakit daraldığı için, bütün milletvekillerine cevap vermek için onu da yazılı olarak vereyim.

Sayın Erdem'e son olarak şunu söyleyeyim: Benim Ekonomi Muhabirleri Derneğinde yaptığım açıklama, genel anlamda vergi affı şeklinde bir çalışmamız…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Cümlenizi tamamlamanız için bir dakika vereyim size.

Toparlayın lütfen.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Benim Ekonomi Muhabirleri Derneğinde yaptığım açıklama özel olarak spor kulüplerine dönük bir açıklama değildir. Orada bana vergi affıyla ilgili bir soru soruldu, ben dedim ki: Geçen sene, biliyorsunuz, yeniden yapılandırma kanunu çıkardık, şu anda uygulamaya devam ediliyor. Dolayısıyla, bu anlamda, yeniden

170
yapılandırmaya dönük bir çalışmamız yok. Ayrıca, vergi aflarıyla ilgili de ayrıca bir çalışmamız yok. Onun için, spor kulüplerine ilişkin özel bir açıklamam olmadı. Asla ve kata, yine Sayın Erdem'in sorusundan hareketle söylüyorum, kimsenin borcu silinmemiştir. Yani uzlaşma kesinleşmiş bir borç değildir. Bir vergi inceleme raporu yazılır, yazıldıktan sonra -bu bir iddiadır- uzlaşma komisyonuna gelir. Bu, kanunla kurulan bir komisyondur, yetkileri kanunlarla belirlenmiş bir komisyondur ve yetkisini kullanırken bütün önüne gelen raporları kanunlar çerçevesinde değerlendirir ve bir sonuca varır. Onun için, herhangi bir şekilde burada borcun silinmesi diye bir şey söz konusu değildir. Vicdanım rahattır çünkü bu olayın yani bu meselenin teknik tarafını otuz yıldır biliyorum, bu işler hep böyle yapılır.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Sayın milletvekilleri, madde üzerinde bir önerge vardır, okutup işleme alıyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Tasarısı'nın 5'inci maddesinin 'Yedek Ödenek' başlıklı (2)'nci fıkrasının başına 'Toplam miktarı 3 milyar TL'yi geçmemek kaydıyla,' ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

Oktay Vural Erhan Usta Mehmet Parsak

İzmir Samsun Afyonkarahisar

Baki Şimşek İsmail Faruk Aksu Deniz Depboylu

Mersin İstanbul Aydın

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Hükûmet?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Anayasa'nın 162'nci maddesinin dördüncü fıkrası gereğince gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Özellikle MEB personel gelirlerinden önemli miktarda ödenek yedek ödeneğe aktarılmakta, buradan da başka harcama kalemlerine aktarılmaktadır. Bu hem kamu maliyesinde dengesizliğe neden olmakta hem de Parlamentonun bütçe hakkını ihlal etmektedir. O yüzden, buraya sınırlandırma getirmek uygun olacaktır.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

5'inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 5'inci madde kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, hepinize teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Programa göre 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı'nın oylanmamış maddelerini görüşerek oylamalarını yapmak üzere 7 Mart 2016 Pazartesi günü saat 11.00'de toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 02.09

Bakmadan Geçme