Kurtulmuş: Hendek kazmak demokratik hak değil
Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, 'Birileri hendek kazıp, içerisine bombaların yerleştirilmesine müsaade ediyorlarsa, o asla demokratik hak değildir, asla demokratik özgürlük olarak kabul edilemez' dedi.
İSTANBUL
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, İnternet Medyası Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Hadi Özışık ve Yönetim Kurulu üyelerini kabulü öncesinde basın mensuplarının gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
'Terör, ülkenin birinci gündem siyaseti. Hendek siyaseti konuşuluyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun açıklamaları oldu. Özellikle bölgedeki belediyelerle ilgili ne yapılabilir?' şeklindeki soru üzerine Kurtulmuş, medya için birinci şartın özgürlük olduğunu kaydederek, şunları söyledi:
'Hiçbir yerel yönetimin hendek kazmak gibi bir görevi yok. Hiçbir yerel yönetimin hendek kazanlara destek vererek, o hendeklerin içine mayınlar döşenmesi gibi bir görevi yok. Bunlar tam tersine milletin kendisine verdiği oylara ihanet etmektir. Bu belediye başkanlarını oylarıyla seçip oraya getirenler, hiçbir şekilde bunlar yapılsın diye oy vermedi. Yollarım yapılsın, belediye hizmetleri yapılsın, belediye bana daha yakın hizmet getirsin diye oy verdi. İnsanlar oy verirken şevk ve iştiyakla oy verdi.'
'Demokratik özgürlük olarak kabul edilemez'
Kurtulmuş, bütün demokratik seçilmiş kuruluşların, ister yerel yönetimler olsun, ister merkezi yönetimler olsun, birinci şartının kendilerini kısıtlayan yasalar çerçevesinde millete hizmet etmek olduğunu vurgulayarak, 'Bunu yapmayıp da eğer birileri hendek kazıp, bu hendeklerin içerisine mayınların, bombaların, tuzakların yerleştirilmesine müsaade ediyorlarsa, o asla demokratik hak değildir, asla demokratik özgürlük olarak kabul edilemez. Dolayısıyla bunlarla ilgili ortaya çıkan sonuçlara göre gerekli adımlar atılır, gerekli tedbirler alınır ve bunun bir demokratik hak olmadığını, tam tersine demokrasiyi sabote eden bir eylemler bütününün parçası olduğunu da milletimizin görmesi lazım' diye konuştu.
'Terör ortamının devam etmesini asla istemeyiz'
Barış İsteyenler Grubu'nun kendisini ziyaret edeceğini dile getiren Kurtulmuş, 'Türkiye'de şu andaki terör ortamının arızi bir ortam olduğu kanaatindeyiz. Bu sürecin devam etmesini asla istemeyiz. Ama kusura bakmasın terör örgütü de millete karşı bu ihanet eylemlerini sürdürürken bunlara da devlet olarak, ülkeyi yöneten sorumluluk sahibi insanlar olarak seyirci kalamayız' dedi.
Türkiye'de bu sorunun çözülmesinin sadece güvenlik tedbirleriyle ele alınacak bir iş olmadığına işaret eden Kurtulmuş, şöyle devam etti:
'İnşallah bütün toplumsal kesimleri, siyasi kanaatleri, olaylara bakışları farklı olabilir ama bütün toplumsal kesimleri Türkiye'de bundan sonra milli birlik ve kardeşliğin sağlanması için katkı sunmaya davet ediyoruz. Bu çerçevede oluşacak bütün gruplarla, sözü olan herkesle, sivil toplum kuruluşlarıyla, üniversitelerle, araştırma merkezleriyle, herkesle görüşmeye ve bu anlamda Türkiye'nin birlik ve kardeşliğini sağlayacak perspektifi daha da çoğaltmaya kararlı olduğumuzu ifade etmek isterim.'
'12 Eylül sistemini değiştirmek bu parlamentonun vazifesi'
Anayasa görüşmelerine ilişkin soru üzerine Kurtulmuş, öncelikli olarak her iki görüşmenin de yapılmasının Türkiye'de bundan sonraki süreç bakımından olumlu olduğunu söyledi.
Kurtulmuş, 'Türkiye, artık 12 Eylül Anayasası'nın ülkeye vermiş olduğu bu ortamda yürütülemez, yönetilemez bir ülkedir. Bu dar gömleği, bu deli gömleğini Türkiye fırlatıp atmak, çöp tenekesine atmak zorundadır. Dolayısıyla 12 Eylül sistemini değiştirmek, 12 Eylül'ün ortaya koyduğu o askeri cunta mantığı içerisinde hazırlanmış Anayasa'yı değiştirmek bu parlamentonun vazifesidir' dedi.
Ciddi bir güçler ayrılığı prensibini ortaya koymak durumunda olduklarını vurgulayan Kurtulmuş, şunları söyledi:
'Etkin yürütme mekanizmasıyla, yargı mekanizmasının demokratikleşmesiyle kamu reformlarını sağlayan yapısıyla çok iyi çalışan 21. yüzyıla Türkiye'yi koşarak, daha hızlı götürecek bir anayasayı bu parlamento içinden çıkarmak mecburiyetindeyiz. Bunu yapmaz, anayasa etrafında çok konuşur, herkes bir diğerinin sözünü ortadan kaldırmak için çalışır, çabalarsa ve sonuçta bu parlamento dönemi de yeni bir anayasa yapmamış olarak tamamlanırsa siyaseten ne yapmış olursak olalım aslında hiç bir şey yapmamış olacağız.'