Kamalak: NATO'yu çağırmak hatada ısrardır
Suriye'de yaşanan sıcak gelişmeleri değerlendiren Saadet Partisi Genel Başkanı Kamalak, Ortadoğu'daki yangının savaşla değil barışla söndürülebileceğini söyledi. Rusya'nın hava sahasını ihlal etmesi nedeniyle Türkiye'nin NATO'dan destek istemesini eleştiren Kamalak 'NATO yardıma gelse savaş nerede olacak? Bizim apartmanda. Yani Ortadoğu'da. Bizim apartmandaki yangın, bizim daireyi de ilgilendirir. Ortadoğu'daki savaş, Türkiye'yi ilgilendirir. Ne yapıp edip, barışa müracaat etmeliyiz' dedi.
Saadet Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kamalak, gazete ve televizyonların Ankara Temsilcileri ve Haber Müdürleri ile bir araya geldi...
Share on twitterShare on facebookShare on googleShare on liveMore Sharing Services1
Suriye'de yaşanan sıcak gelişmeleri değerlendiren Kamalak, Ortadoğu'daki yangının savaşla değil barışla söndürülebileceğini söyledi. Rusya'nın hava sahasını ihlal etmesi nedeniyle Türkiye'nin NATO'dan destek istemesini eleştiren Kamalak 'NATO yardıma gelse savaş nerede olacak? Bizim apartmanda. Yani Ortadoğu'da. Bizim apartmandaki yangın, bizim daireyi de ilgilendirir. Ortadoğu'daki savaş, Türkiye'yi ilgilendirir. Ne yapıp edip, barışa müracaat etmeliyiz' ifadelerini kullandı.
YANGIN BARIŞLA SÖNDÜRÜLÜR!
Suriye'de yaşanan olaylara değinen Kamalak, 'Ortadoğu'daki yangının savaşla değil barışla söndürülebileceğini' ifade etti. Eğit-donat faaliyetlerinin bir çözüm getirmeyeceğini belirten Kamalak, 'Kimi eğitecekler? Suriye'deki muhalif güçleri. Ne eğitimi verecekler? Adam öldürme eğitimi. Neyle donatacaklar? Adam öldürecek silahlarla. Türkiye'nin böyle bir faaliyete girişmesi aynı şekilde karşı tarafa hak vermez mi?' diye sordu.
ÜLKEMİZİN SİGORTASI OLDUK
Kamalak, 'Nasıl ki bir su, kaynağından uzaklaştıkça kirlenir, bozulursa siyaset de Milli Görüş'ten uzaklaştıkça maalesef kirlenmekte' diye konuştu. Milli Görüş'ün koalisyon hükümetinde dahi iktidarda olduğu dönemlerde benzer sıkıntılar yaşanmadığını belirten Kamalak, 'Şu an ülkenin kan gölü haline dönüşen ateş çemberi içinde olan bölgesi, ülkemizin emniyet sübabı bir sigortası gibiydi. Refah Partisi'nin en yoğun oy aldığı bölgelerdi. AKP, Milli Görüş adına hareket etti oralarda, oyları sildi süpürdü ama şimdi tamamını kaybetti' değerlendirmesinde bulundu.
SAADET PARTİSİ MECLİS'E GİRECEK
Yüzde 10 barajının aşılamaması durumunda Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yapabileceklerini dile getiren Kamalak, seçimlerde kullanılacak oyların bir tanesinin bile boşa gitmeyeceğini söyledi. Kamalak 'Siz seçim bölgenizden vekil olacak kadar oy topladınız ama partiniz barajı aşamadı. Aşamadığı için seçimlerin temel kanununa göre size mazbata verilemiyor. Sizden daha az oy almış olan ama partisi barajı geçen adaya veriliyor. Siz, 40 bin oyla seçilemediniz ama partisi barajı aşan aday 30 bin oyla seçildi. Burada sizin bakımınızdan bireysel bir haksızlık var mı? Var. Bunu dağdaki çobana, sokaktaki vatandaşımıza sorsak olmaz öyle şey diyecek. AYM'nin sayın üyeleri herhalde yok diyecek değiller. Hiç tereddütünüz olmasın, Saadet Partisi Meclis'e girecektir' değerlendirmesinde bulundu.
CHP bizi kopya etti
Saadet Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kamalak, gazete ve televizyonların Ankara temsilcileri ve haber müdürleri ile kahvaltıda bir araya geldi. Suriye'de yaşanan sıcak gelişmeleri değerlendiren Kamalak, AKP ile yapılan görüşmelere ilişkin de detayları paylaştı… CHP'nin açıkladığı seçim beyannamesinin Milli Görüş'ten kopya olduğunu da aktaran Kamalak, ekonomideki kötü gidişatın endişe verici boyutlara ulaştığını dile getirdi.
Saadet Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kamalak, gazete ve televizyonların Ankara temsilcileri, haber müdürleri ve muhabirleri ile kahvaltıda bir araya geldi. Gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Kamalak, önemli tespitlerde bulunarak, yapılan yanlışları ve Milli Görüş'ün önerilerini aktardı. Kamalak'ın yaptığı açıklamalardan satır başları ise şöyle;
BOP BÖLGEDE İŞLİYOR
Nasıl ki bir su kaynağından uzaklaştıkça kirlenirse siyasette Milli Görüş'ten uzaklaştıkça milletin huzuru kaçmaktadır. Milli Görüş'ün koalisyon hükümetleri döneminde dahi böyle sıkıntılar var mıydı? 90'lı yıllar sıkıntılıydı ama 96-97 yılında Milli Görüş birçok sıkıntıyı bertaraf etti. Şu an ülkenin kan gölü haline dönüşen ateş çemberi halinde olan bölgesi bir bakıma emniyet sübabı gibiydi. Adeta sigortaydı. Refah'ın en yoğun oy aldığı bölgelerdi. Bizden sonra Ak Parti, Milli Görüş adına hareket etti, tabiri caizse oyları sildi süpürdü. Ama şimdi durum tamamen farklı. Hocamız, 'asıl hedefin Türkiye' olduğunu 1 Mart tezkeresi döneminde söylemişti. Şuan BOP projesinden söz ediliyor. Sayın Cumhurbaşkanımız Eş Başkanı olduğunu söylemişti. Bu proje kapsamında Türkiye bölünmüş durumda hem de ABD'li dostlarımız tarafından.
ORTADOĞU'DAKİ YANGIN; SAVAŞLA DEĞİL BARIŞ İLE SÖNER
Suriye üzerinde Rusya'da devreye girdi. Son günlerde medyaya yansıyanlara göre Çin'de devreye girmek üzere. Ne yapıp, edip, Ortadoğu'da bu yangın söndürülmek zorunda. Yangın savaş ile değil barış ile söndürülebilir. Bizim siyasetçilerimiz eğit-donattan söz ediyorlar. Suriye'de bir güvenli bölgeden söz ediyorlar. Bir uçuşa yasak bölgeden söz ediyorlar. Bunların hiçbiri çözüm değildir. Eğit-donat ile Türkiye ile ABD bir program uyguluyordu. Kimi eğitecekler, Suriyeli muhalif güçleri. Ne eğitim verecekler, adam öldürme eğitimi. Ne ile donatacaklar, silahlarla. Peki Türkiye'nin böyle bir faaliyete girişmesi aynı şekilde karşı tarafa da hak vermez mi? Suriye, Bulgaristan, Yunanistan, Ermenistan gibi komşulara da aynı hakkı vermez mi? Rusya'nın hava sahamızı ihlalini Türkiye NATO'ya bildiriyor. NATO yardıma geldi diyelim. Savaş nerede olacak, bizim apartmanda, bizim coğrafyada. Bizim apartmandaki yangın bizim evi de ilgilendirir. Ne yapıp, edip barışa müracaat edilmeli. BM'de Suriye masaya yatırılmış ama Türkiye o masada yok, yan masada da yok.
Onlar da bizden kopya çekti
PARTİLER seçim beyannamelerini açıkladılar. CHP, 'diğer partiler bizden kopya çekti' diyor. Memnuniyetle ifade edelim ki, kendileri de bizden kopya çekmiştir. CHP asgari ücret 1500 TL olmalıdır diyor. Biz bunu daha önce çok söyledik. 'Asgari ücretten vergi alınmamalıdır' diyor. Biz bunları beyannamemize daha önceleri koymuştuk. 'Emeklilere her yıl iki ikramiye' diyor. Biz 1999 yılında bu konuda kanun teklifi vermişiz.
1 DOLAR EŞİTTİR 1 TL OLACAKTI
EKONOMİDEKİ gidişat herkesi tedirgin ediyor. İktidar 1 dolar eşittir 1 TL olacak diyordu. Ama dolar 3 TL oldu. Döviz fren tutmuyor, işsizlik sürekli artıyor, cari açık bir türlü indirilemiyor. Gelir dağılımındaki adaletsizlik her gün biraz daha artıyor. Çünkü biz diyoruz ki, Milli Görüş olarak 'üreten ekonomi' diyoruz. Türkiye bu gün üretmiyor, tüketiyor. Tüketimin kaynağı da ne yazık ki ithalat, dış borç, dış üretim. Tüm bunların artması, içerde işsizliğin artması demektir. Yabancı üretimi desteklemiş oluyorsunuz. Sonra diyoruz üretimimiz niye artmıyor diye.
BİZ 10 İSTEDİK, AK PARTİ 2 TEKLİF ETTİ
AKP, Saadet'i ihya için değil imha için gelir demiştik. Siyasi partiler ülkenin sıkıntılarını gidermek için vardır. Görüşülebilir, biz ülke için varız. Görüşmeler alışılmış ifadeyle 'istikşafı' şekilde sürdü. Son tahlilde biz, seçilebilir yerden 10 kontenjan istiyorduk ama onlar 2 vekil verdi. Biz ise 'koltuk değneği olmayız' dedik.
BİREYSEL BAŞVURU İLE VEKİL OLUNABİLİR
BU seçimlerde inşallah Meclis'e gireceğimizi ümit ediyorum. Oy oranlarını Cenab-ı Allah bilir. 7 Haziran seçimlerine giderken, bir çok araştırma şirketi yanıldı. Yüzde 47 diyorlardı Ak Parti için ama yüzde 40 civarı çıktı. Saadet Partisi mutlaka meclise girecektir diyoruz. Yüzde 10'luk baraj olmazsa bile Anayasa'da 'bireysel başvuru hakkı' diye bir mekanizma var. Diyelim ki adaysınız. Vekil seçilecek kadar oy topladınız ama partiniz barajı aşamadı ve mazbatayı alamadınız. Siz 40 bin oy aldınız seçilemediniz ama partisi barajı aşan aday 30 bin oy aldı ve seçildi. Burada kişi bakımından 40 oy alan kişi hakkında bireysel bir haksızlık var. AYM'nin Sayın üyeleri de herhalde yok diyecek değillerdir. YSK kararları da nihai olduğu için olağan yollarda tükenmiş oluyor ve bireysel başvuru hakkı vardır.
BİZ ne diyorsak o çıkıyor. Kimsenin yüzünü Suriye tarafına dönmeye cesaret edemediği bir zamanda 20 basın mensubu arkadaş ile beraber üst düzey yöneticiler ile Suriye'yi ziyaret ettik. Makamında Esad'ı ciddi anlamda uyardık.
Şunu söyledik, 'muhalefetten korkmayın. Muhalefet mecliste temsil edilmelidir dedik. Korkmayın, eğer doğru söylüyor ise yanlışlarınızı düzeltin' diye uyardık. Bizden sonra da 5 bin siyasi tutukluyu serbest bıraktılar. Sonra Türkiye'de de durumu Dışişleri Bakanı'na iletmiştik. Aradan 4,5 yıl geçti. Dünya dediğimiz noktaya geldi. Neyden sonra ama. 300 bin ölü, 8 milyon mülteci (5 milyonu içerde 3 milyonu dışarıda). Akıl bir işin sonunu görebilmektir. Ne olurdu bunlar olmadan bunlar söylenseydi. Yangın başlamadan söndürülse iyi olmaz mıydı?
ÇÖZÜM SÜRECİ, YANLIŞ BAŞLATILMIŞTI
Mevcut iktidarın gafleti sonucu terör bu hale geldi. Terörü sonlandırabilmek için bu süreci tersine çevirmek lazım. Yöre halkıyla gönül bağlarını yeniden kurmak gerekir. Gönül bağlarını kurmadan şehirlere yayılmış olan terörü öldürmekle, silahla durdurmak mümkün değildir. Gönül bağlarını ise ancak biz kurarız. Milli Görüş kurar. Oralar bizim dediğimiz gibi en büyük destekçimiz idi. Ülkenin sigortası idi. 95 yılında en büyük oyu o bölgeden aldık, 99'da da aldık. Yanlış politikalar ile devlet bizi devre dışı bıraktı ama neticede kendisi devre dışı kalıyor. Barış süreci dediler, açılım dediler, çözüm süreci dediler. Bunun için temel şart içerdeki teröristlerin dışarı gönderilmesiydi ama tersi oldu. Habur kapısından girişleri hatırlayalım. Habur'dan giriş yapanlar kamplarda eğitimler veriyor. Terör eskiden dağdaydı, bu süreçte silahlı unsurlar şehre indi. Cezaevlerindeki KCK yapılanmaları tahliye edildi, bunlar da ülkeye yayıldı. Sonuçta bölgede Devletin ruhu çekildi. Mütedeyyin Kürtler, döndü Devlet'e baktı neredesin diye. Sadece baktı ve baktı, devletten ses seda yoktu. Bu durumda da onlar da teslim olmak zorunda kaldı.