Erdoğan 2012: Zaman gazetesi 'ateşte açan bir çiçek'
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 2012 yılının ocak ayında Zaman gazetesinin 25. yıl kutlamasına katılarak, gazeteye övgüler yağdırmıştı
O dönem Başbakan olan Erdoğan, Zaman'ın 25. yıl pastası keserek ''80 müdahalesinin ağır havası Türkiye'nin üzerinde iken Zaman ateşte açan bir çiçek gibi Ankara Rüzgrlı Sokak'tan Türkiye'nin fikir ve medya dünyasına renk kattı.'' ifadelerini kullanmıştı.
Erdoğan, kutlama toplantısında bir konuşma yaparak Zaman'ın tarihi dönüşüm süreçlerinde oynadığı önemli role vurgu yapmıştı. 35 farklı ülkede, 10 farklı dilde yayın yapan Zaman'ı görmekten çok büyük bir gurur duyduğunu kaydeden Erdoğan, 1986′dan bu yana emek veren herkesi tebrik ettiğini söyledi.
Zaman'ı, 'ateşlerde açan bir çiçek' olarak tanımlayan Erdoğan, konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
'Müdahalelere çanak tutmayan, psikolojik operasyonlara selam durmayan, emir-komuta zinciri içerisinde manşet atmayan, zor zamanlarda hakkı hukuku, demokrasiyi savunan tüm yazarları buradan selamlıyorum. İşte Zaman böyle bir gazete olarak ortaya çıktı. 80 müdahalesinin ağır havası Türkiye'nin üzerinde iken Zaman ateşte açan bir çiçek gibi Ankara Rüzgrlı Sokak'tan Türkiye'nin fikir ve medya dünyasına renk kattı. Zaman, sadece bir gazete olmadı, bin yılın birikimiyle bu toprakların sesi, nefesi olarak Türkiye'nin son 25 yılına şahitlik yaptı.
'En zor zamanlarda doğruyu söyledi''
Zaman, bir rüzgra kapılıp gitmek yerine bu ülkenin rüzgrına güç, bu ülkenin vizyonuna vizyon kattı. En zor zamanlarda doğruyu söylemenin bedel gerektirdiği, manşetlerin gazete binalarının dışında kurgulandığı dönemlerde Anadolu'nun hissiyatını Zaman dile getirdi. Sosyal sorumluluğunu hakkıyla yerine getirerek temiz gazeteciliği ve meslek ahlakını yücelterek genç gazetecilere örnek teşkil etti.
Tüm siyasî hayatım boyunca dünya genelinde 100′den fazla ülkeye ziyarette bulundum. Gittiğim ülkelerde Türkiye'nin okullarını, vefakr öğretmenlerini, Türkiye muhabbetiyle büyüyen, Türkçe konuşan çocukları görmekten çok büyük bir gurur hissettim.
Millet olarak çok büyük badirelerden, imtihanlardan geçtik. Bizim Çanakkale'deki Mehmet'imiz neyle savaştığını görüyordu. Ama bu millet bir de görünmeyen, sinsi düşmanlarla mücadele etti. Neyse ki bu topraklar böyle zor zamanlarda çok büyük yiğitler yetiştirdi. Bu topraklar çok büyük mütefekkirler, sanatçılar ve gönül insanları yetiştirdi. Topla, tüfekle, silahla, yumrukla değil kalemiyle, fikriyle, birikimiyle, hikmetiyle mücadele veren, zulme de zalime de özellikle karşı çıkan ama hoşgörüden, kardeşlikten asla taviz vermeyen kahramanlarımız oldu.
Adeta manşetlerle savaştık. Manşetlerin ok olup üzerimize yağdığı süreçlerden geçtik. Muhtar bile olamaz diye manşetlerin atıldığı günlerden bugünlere ulaştık. Gazetecilere haber yazdırdılar, o kupürleri dosyaya koyup partimiz aleyhine kapatma davası açtılar. Allah şahittir ki asla ve asla intikam peşinde olmadık, olmayacağız. Herkes için demokrasi, adalet diye haykırdıysak bugün de aynı şekilde bunun kararlı mücadelesini veriyoruz.'