Baykal'ın aday yapılmayacağı iddiasını yalanladı
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, 'Erdoğan ile polemiğe girmeye hiç niyetim yok. Ayrıca kendisinin tarafsızlığını koruması konusundaki düşüncem hala devam ediyor ama yapar mı, yapmaz mı onu bilmiyorum' dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 'Erdoğan ile polemiğe girmeye hiç niyetim yok. Ayrıca kendisinin tarafsızlığını koruması konusundaki düşüncem hala devam ediyor ama yapar mı, yapmaz mı onu bilmiyorum' dedi.
Kılıçdaroğlu, CNN Türk'teki 'Tarafsız Bölge' programında gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Partisinin seçim hazırlıkları ve milletvekili aday listesi sorulan Kılıçdaroğlu, Parti Meclisi'nin toplanacağını, milletvekili aday listelerini ise cuma günü Yüksek Seçim Kuruluna (YSK) sunacaklarını belirtti.
'Partisinin milletvekili aday listelerini merkez sağdan gelen isimlerle takviye ettiğinin, buna yönelik de bazı tepkilerin olduğunun' belirtilmesi üzerine Kılıçdaroğlu, 'Geçmişte kendisini merkez sağda konumlandıran pek çok arkadaş Türkiye'nin durumuna, tabloya, çözümlere, söylemlere ve davranışlara bakıyor ve konumunun CHP içinde olması gerektiğini düşünüyor ve geliyor. Biz de büyük bir keyifle kabul ediyoruz' diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, bu durumun kendileri için özel bir sorun alanı olmadığını belirterek, 'Türkiye bugün öyle bir noktaya geldi ki cumhuriyeti, demokrasiyi, hukukun üstünlüğünü savunanlarla baskıcı rejimi, baskı yöntemlerini savunanlar gibi ikiye ayrılmış durumda. Geçmişteki sağ, sol kavramlarının yerini daha ciddi kaygılar almış durumda. Bir rejim kaygısı almış durumda' ifadesini kullandı.
Milletvekili aday listelerinde büyük değişikliklerin olup olmayacağının sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, partisinin ön seçim yaptığını hatırlattı. Ön seçimden çıkan isimlerin liste dışında kalıp kalmayacağı sorulan Kılıçdaroğlu, 'Biz kalmasını istemeyiz ama milletvekili olmak istemeyen veya kendine göre bazı nedenlerle ayrılmak isteyen arkadaşlar olursa da onlara da saygı göstereceğiz' dedi.
- 'İzmir'den aday olacağım'
'Birinci sıraya koyduğunuz kadın adaylar kalacak mı' sorusuna 'evet' karşılığını veren Kılıçdaroğlu, milletvekili aday listesine yönelik bir başka soru üzerine, 'Ön seçimle gelenlere özel bir saygı duymamız gerekiyor. Bunlar girdiler, partinin üyeleri bunlara oy verdi, kazandılar ve geldiler. Dolayısıyla ön seçimle gelenler konusunda bizim özel bir sıralama yapmamız söz konusu olmayacak. Ön seçimle gelenlerin hiçbirisine müdahale etmeme gibi bir kararımız var' görüşünü paylaştı.
Partisinden istifa eden bağımsız milletvekili İhsan Özkes'e ilişkin değerlendirilmesi sorulan Kılıçdaroğlu, 'Doğrusunu isterseniz herkesi şaşırttığı gibi beni de şaşırttı' karşılığını verdi.
Kendisinin İzmir'den mi milletvekili adayı olacağına yönelik soruya da 'evet' yanıtını veren Kılıçdaroğlu, eski genel başkan Deniz Baykal'ın 'tekrar aday yapılmayacağı' iddialarına ilişkin şunları söyledi:
'Böyle bir şey söz konusu değil. Seçimle geldi Sayın Baykal da. Seçimle gelen hiçbirisine dokunmayı asla doğru bulmuyoruz. Çünkü partinin üyeleri, delegeleri değil, verdiler çok daha geniş bir taban oy kullandı, geldiler. Dolayısıyla o gazetelerdeki yazıları ben de hayretle okuyorum. Bana sorulmak istendi ben bu soruyu bile doğru dürüst kabul etmedim. Yani niye, hangi gerekçeyle değiştirelim? Ön seçime girmiş, kazanmış, gelmiş listede yerini almış. Kaldı ki onun dışında Sayın Baykal'ın bu partiye büyük hizmetleri vardır. Genel başkanlığımızı yapmıştır. Ön seçimle gelen bir genel başkanı, özel bir yetkiyle alıp tümüyle seçimin dışında bırakmak etik olarak da doğru değildir.'
- 'İttifak olamayacağını Sayın Perinçek'e de ifade ettik'
'AK Parti'nin seçime yönelik ittifak arayışının olduğu iddialarının' bulunduğu belirtilerek, CHP'nin Vatan Partisi'nin de arasında bulunduğu bu tür bir arayışının olup olmadığının sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, 'İttifak olamayacağını Sayın Perinçek'e de ifade ettik. Çünkü ön seçim yaptık, listelerimiz belirlendi. Bunlar yasama görevini de yapamadılar. Parlamento'ya geldiler, yemin ettiler ve ondan sonra tekrar seçime gidiyoruz. Listelerde değişiklik yapamayacağımızı da ifade ettik kendilerine. Eğer adaylık için başvuranlar olmazsa, çünkü başvuruları yeniden alıyoruz. Başvurular olmazsa özel bir değerlendirme yapabileceğimizi kendilerine ifade ettik. Onlar bir kişiyi yetkili kıldılar, ben de bir genel başkan yardımcısını yetkili kıldım. Bunların görüşmeleri devam ediyor' ifadelerini kullandı.
Seçim kampanyalarındaki sloganlarında ve parti bildirgesinde değişiklik olup olmayacağına yönelik soru ile 'Erdoğan ile polemiğe girecek misiniz' sorusuna Kılıçdaroğlu, 'Erdoğan ile polemiğe girmeye hiç niyetim yok. Ayrıca kendisinin tarafsızlığını koruması konusundaki düşüncem hala devam ediyor ama yapar mı, yapmaz mı onu bilmiyorum. Türkiye'nin 7 Haziran'dan bu yana koşullarının çok değiştiğini biliyoruz. Bütün bunların hepsini dikkate alıyoruz. Dolayısıyla bizim seçim kampanyamız bütün bunları düşünerek yeniden hazırlandı' yanıtını verdi.
- 'Taraf olduğu için sağduyu çağrısı yapamıyor'
'Bu tavrınızı, muhtarlar toplantısının sayısı artarsa, açılışlarla yeniden meydanlara inerse de sürdürecek misiniz' şeklindeki soru üzerine de Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
'Vallahi ne yaparsa yapsın muhatap almayacağım. Yaptığı her hareket toplum vicdanında derin yaralar açıyor. Geçmişte kendisine oy veren vatandaş bile şunu soruyor kendi kendisine, 'Ben sana oy verdim, başbakan oldun. Başbakan olarak doğru, yaptın bir şeyler oyumuzu da aldın ama şimdi seni tarafsız olman gereken yere seçtik, sen neden tarafsız olmuyorsun?' Aslında Sayın Cumhurbaşkanı'nın tarafsızlığı konusundaki eleştirileri benden çok Sayın Davutoğlu'nun dile getirmesi gerekiyor. Sayın Davutoğlu diyecek ki 'Bir dakika Sayın Cumhurbaşkanı ülkeyi ben yönetiyorum. Sorumluluk bana ait. Sen Türkiye Cumhuriyeti'ndeki kurumların uyum içinde çalışmasından sorumlusun. Türkiye'ye sağduyu çağrısını yapacak olan kendisi ama sağduyu çağrısını ben yapıyorum. Bir çelişki, bir terslik var burada. Çünkü tarafsız değil. Tarafsız olmadığı için, taraf olduğu için sağduyu çağrısı yapamıyor. Toplumun tüm kesimlerini kucaklayamıyor.'
- 'Türkiye'de bir yönetim sorunu var'
'Sayın Cumhurbaşkanı'nın 7 Haziran'da meydanlara inmesi sizce AK Parti'nin aldığı sonuçta pozitif mi negatif mi etki yapmıştır' sorusuna Kılıçdaroğlu, 'Bana göre negatif etki yapmıştır. Çift başlı bir yönetim gerçeği ortaya çıktı. Zaten Türkiye'nin temel sorunlarından birisi yönetim sorunu. Türkiye yönetilmiyor, bizim anladığımız anlamda sağlıklı yönetilmiyor. Türkiye'de bir yönetim sorunu var. Kim başbakan belli değil, kim cumhurbaşkanı o da belli değil. Hangisi AKP'nin genel başkanı o da belli değil. İki kişi var. Bu tablo kaos yaratıyor. Bürokraside de kaos yaratıyor' yanıtını verdi.
Türkiye'nin G-20 toplantısına ev sahipliği yapacağını hatırlatan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
'G-20 toplantısına bugüne kadar hep başbakanlar katılmışlardır. Yani doğrudan icranın başında olan kişiler katılmışlardır. Şimdi Erdoğan diyor, 'Ben katılacağım'. Niye Sayın Gül katılmıyordu daha önce G-20 toplantılarına, hep Erdoğan gidiyordu neden? Erdoğan'ın gidiş nedeni başbakandı, icranın başındaydı, dolayısıyla G-20 toplantılarına katılacaktı. Şimdi 'Ben yöneteceğim' diyor. İyi de başbakan var bu ülkede. Başbakan'ın katılması lazım ama Başbakan, bildiğimiz başbakan değil yani.'
-'Savcı demek bile tartışmalı'
'Medyaya yönelik baskı' iddialarının sorulduğu Kılıçdaroğlu, baskıların birden fazla başlık altında incelenebileceğini, bunlardan birincisinin, devlet bankaları ve AK Parti'nin kontrolünde olan kamu kuruluşlarınca, belli medya organlarına ilan verilmemesi, ikincisinin, telefonla, miting meydanlarındaki konuşmalarla yazarın ve çizerin otokontrole zorlanması, üçüncüsünün ise gazetelerin susturulması olduğunu savundu.
'Doğan Medya Grubu hakkında soruşturma başlatıldığı' hatırlatılınca Kılıçdaroğlu, 'O savcıya, 'savcı' demek bile tartışmalı. Savcı denmez. O savcı acaba hukuk fakültesinden mi mezun, 4 yıl mı okudu o okulu, ondan da endişem var' dedi.
Özellikle Hürriyet Gazetesi'nin mercek altına alındığını iddia eden Kılıçdaroğlu, herkes tarafından okunan Hürriyet'in 'havuz medyası paralelinde' bir yayın organı haline getirilmek istendiğini öne sürdü. Kılıçdaroğlu, 'Savcının, pespaye iddiaları bir anlamda ciddi kabul edip, soruşturma açması demokrasi, hukukun üstünlüğü, adalet ve savcılar adına gerçekten felaket bir tablo, asla doğru değil' diye konuştu.
-'Türkiye, tarihinin en derin krizi içinde'
'Diğer siyasi partilerin ve sivil toplum kuruluşlarının bu olaya tepkilerini nasıl değerlendirdiğinin' sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, toplumun duyarlı kesimlerinin tepki gösterdiğini, bazı kesimlerin suskunluğunu koruduğunu söyledi.
Sanayicilerin, esnafların örgütlendiği odaların, bütün baroların tepkisini ortaya koyması gerektiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, 'Savcının olayı ciddiye alıp, soruşturma konusu yapması, yargıya olan güveni derinden sarsan bir olaydır. Normalde, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun harekete geçmesi lazım. Ona savcı diyoruz ama kusura bakmasın savcı dediğimiz için, savcı değil' ifadelerini kullandı.
Kılıçdaroğlu, savcı herhangi bir haksızlıkla karşılaştığında, onun hakkını da savunacak, haberini yapacak kesimin de medya olduğunu kaydetti. Ortada yargının, hukukun kalmadığını iddia eden Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
'Şu anda Türkiye, cumhuriyet tarihinin en derin krizi içinde. Neden? Ekonomiye, dış politikaya, teröre, baskılara bakın. Geçmişte de kriz olmuştu da sadece ekonomik krizdi. Şimdi sadece kriz yok. Geçmişte bir terör vardı, şimdi sadece terör yok. Geçmişte dış politikada şu veya bu şekilde söylemler olurdu da eleştiri konusu olursa, şimdi dış politika iç politika malzemesi haline getirildi ve Türkiye dünyadan soyutlandı. Baktığınız zaman bütün alanlarda derin kriz yaşayan bir Türkiye Cumhuriyeti var karşımızda, her alanda. susturulmak, baskı kurulmak istenen bir toplum var. Korkudan sesini çıkaramayan sivil toplum örgütleri var. Dışarı çıkıp bir şey söylediği zaman gözaltına alınıp, tutuklanan var.'