AK Parti'li Hüseyin Çelik, partisini de HDP'yi de yerden yere vurdu!

Hüseyin Çelik, Çözüm Süreci'ni ve terörle mücadele yöntemlerini kıyasıya eleştirdi.

  • 1652

AK Parti'nin kurucularından olan ve eski kurmaylarından olan Hüseyin Çelik, Çözüm Süreci'ni ve terörle mücadele yöntemlerini yerden yere vurdu.

Çelik'in eleştirilerinden hem partisi, hem de HDP nasibini aldı.

Kendisi de Kürt kökenli olan Çelik, kişisel internet sitesinde 'Siyaset silaha esir olmamalı' çağırısıyla bir mesaj yayımladı.

Hüseyin Çelik, dağda, mezrada, yaylada, mağarada bulunan teröristlerin silahlarıyla birlikte şehirlere yerleşesini,  'filin züccaciyeci dükkanına girmesi'ne benzetti ve şu çarpıcı tespiti yaptı:  'Fil oradan eninde sonunda ölü olarak çıkarılabilir ancak… Dükkanda sağlam cam, porselen veya kristal kalmayacaktır. Bugünkü manzara ne yazık ki budur.'

İşte Hüseyin Çelik'in o yazısı:

 

Siyaset silaha esir olmamalı

PKK, hendek siyaseti ile bölge insanını felakete sürüklemiştir. Silaha teslim olan HDP siyaseti ise bu tavrı ile maalesef yüzlerce genç insanın kanına ekmek doğramıştır.

FİL ZÜCCACİYECİ DÜKKANINA GİRDİ

Dağda, mezrada, yaylada, mağarada bulunan PKK'lı teröristlerin silahlarıyla birlikte şehirlere yerleşmeleri, filin züccaciyeci dükkanına girmesi gibidir. Fil oradan eninde sonunda ölü olarak çıkarılabilir ancak… Dükkanda sağlam cam, porselen veya kristal kalmayacaktır. Bugünkü manzara ne yazık ki budur.

 Çözüm süreci ne yazık ki katledilmiştir

Çok iyi niyetlerle ve büyük bir cesaretle başlatılan Çözüm Süreci, ne yazık ki katledilmiştir. Çözüm Süreci esasen başlangıç için iki şart getiriyordu:

Parmaklar tetikten çekilecek.
Tüm silahlı PKK'lı unsurlar ülke sınırlarını terk edecek.

Birinci şarta hem devletin silahlı güçleri hem de PKK uydu. Ancak silahlı PKK'lılar ülkeyi terketmek yerine gelip kentlere yerleştiler.

PKK ÇÖZÜM SÜRECİ'Nİ KENDİ LEHİNE AMA KÜRTLERİN ALEYHİNE İSTİSMAR ETTİ

'Çözüm Süreci'ni bozmamak adına ve tamamen iyi niyetle, valiler, kaymakamlar, savcılar, hakimler, polis, asker, jandarma ve korucular, PKK'nın yapıp ettikleri karşısında adeta elleri kolları bağlı sabrın sınırlarını zorlayarak beklediler.

PKK, 'Çözüm Süreci'ni kendi lehine ama Kürt halkının aleyhine istismar etti. Gelinen nokta ise vahim… Siyaset inisiyatifi silahlara bıraktı!

Biz, bölgeyi ve bölgenin dinamiklerini bilen birisi olarak, 2009'dan itibaren olanları ve olabilecekleri, Bakanlar Kurulu'nda, AK Parti MYK'sında, MKYK'sında, AK Parti Ortak Söylem toplantılarında ve nihayet Çözüm Süreci konulu tüm özel toplantılarda yetkili arkadaşların, Sayın Başbakan'ın ve Sayın Cumhurbaşkanı'nın huzurunda, bütün açıklığı ve netliği ile ortaya koyduk.

 

UYARDIK, DİNLETEMEDİK... ÇÖZÜM SÜRECİ'NİN ROMANTİZMİNE KAPILAN YETKİLİ ARKADAŞLAR BİZE TEPKİ GÖSTERDİ

Zaman zaman kendisini Çözüm Süreci'nin romantizmine kaptırarak bütün fotoğrafı görmek istemeyen bazı yetkili arkadaşların ciddi tepkilerine de muhatap olduk. 2014'teki Afyon'daki AK Parti İstişare ve Değerlendirme Toplantısı'nda benzer bir yaklaşım ve tutumla endişelerini dile getiren ve uyaran ciddi sayıdaki milletvekili, bu yetkili arkadaşlar tarafından tepkiyle karşılandı.

Keşke yanılmış olsaydık

Ancak zaman, bizi ve konuyu bizim gibi gören AK Partili milletvekillerini haklı çıkarmıştır. Keşke yanılmış olsaydık da bugünkü manzara ile karşılaşmasaydık…

BORSA GÖSTERGELERİ GİBİ ÖLÜM RAKAMLARININ VERİLDİĞİ ZAMANLARA GELDİK

Bugün adeta borsa göstergeleri gibi her gün ölüm rakamlarının verildiği zamanlara geldik. Unutmayalım ki ölümler her iki yakada da kinleri, nefretleri ve öç alma duygularını büyütüyor.

Bazıları Sur'u Çermik gibi, Çüngüş gibi Diyarbakır'ın herhangi bir ilçesi zannedebilir. Ancak bilenler bilir ki Sur kadim Diyarbakır'dır, yanı Diyarbakır surlarının çevrelediği tarihî Diyarbakır şehridir. Fatih ilçesi İstanbul için ne ise… Sur da Diyarbakır için aynıdır. PKK, ağır silahlarıyla gelip metropol bir şehre yerleşmişse bunda kendisi için ders ve sorumluluk çıkaracak birçok 'yetkili' olmalıdır.

Bir AK Partili, bir Kürt, bir vatandaş olarak…

Bir AK Partili, bir Kürt ve herşeyden önemlisi bu ülkede feryat etme sorumluluğu hisseden bir vatandaş olarak hayatının baharında toprağa düşen şehitler ve onların geride bıraktıkları gözü yaşlı aileleri adına bu çatışmalarda hayatını kaybeden Kürt gençlerin geride kalan bağrı yanık anneleri adına, bu ülkenin heba olmaya devam eden kaynakları adına, harap olan şehirler adına ve bu ülkenin dinamitlenen bin yıllık kardeşliği adına derin bir elem ve ızdırap duyuyorum.

Her zaman söyledik, söylemeye devam edeceğiz. Dünyanın hiç bir yerinde silahla saldıran terörist gruplara çiçek buketleri ile karşılık verilmez. Elbette kısa ve orta vadede silahlı mücadele terörle mücadelenin olmazsa olmazıdır. Ya uzun vade daha ne kadar uzayacak? Silah 'hard power'dır. Yani kaba güçtür. Siyaset, konuşma, müzakere, diyalog özetle akıl 'Soft Power'dır. Yani yumuşak güçtür. Kaba güç de ancak akılla yani yumuşak güçle idare edilirse bir işe yarar. Aksi takdirde yarayı derinleştirir. Doktorun tıbbî yöntemlerle yarayı deşmesi ile herhangi bir insanın bildiği yöntemlerle yarayı kurcalaması şüphesiz ki çok farklı şeylerdir.

Gönüller bölünürse toprak neye yarar!

Özetle demem odur ki silahlı mücadele devam ederken siyaset, yanı akıl bütün imkanlarını devreye sokmalıdır. Bunun yolunu, yöntemini ve kapsamını da akıl tayin edecektir. Yeter ki akla yol verilsin. Aklımız duygularımızı idare ederse milletçe kazanırız. Tersi olur da duygularımız aklımızı idare ederse hep birlikte kaybederiz. Tarih, duyguları aklına galip gelenlerin trajik sonlarının örnekleri ile doludur.

Ben, bu ülkede toprak bölünmesi olmayacağına inananlardanım. Ne var ki gönüller ve beyinler bölündükten sonra toprak bütünleşik kalmış neye yarar! Unutmayalım ki toprak insan içindir; insan toprak için değil.

 

-------------

HÜSEYİN ÇELİK KİMDİR?

 

Doç Dr. Hüseyin ÇELİK 1959 yılında Van'ın Gürpınar ilçesinde doğdu. 1983 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesinden mezun oldu. Aynı yıl Yüzüncü Yıl Üniversitesi'ne asistan olarak girdi.

Siyasete 18 yaşında iken Adalet Partisi Gençlik Kollarında başladı.

1987 yılında İstanbul Üniversitesi'nin kadrosuna geçti. 1988-1991 yılları arasında doktorası ile ilgili araştırmalar yapmak üzere, İngiltere'de bulundu. Aynı zamanda Londra Üniversitesi The School Of Oriental and African Studies'te Turkish Politics bölümünde Master programına devam etti. Türkiye'de ilk siyasal muhalefet hareketi olan 'Yeni Osmanlılar Cemiyeti' ile ilgili araştırmalar yapmak üzere Belçika, Hollanda, Almanya, Avusturya, İsviçre, İtalya ve Fransa'da bulundu. 1991 yılında 'Ali Suavi ve Dönemi' konulu doktorasını tamamladı. 1992'de Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nde yardımcı doçent, 1997 yılında doçent oldu.
Üniversite yıllarında ve akademik hayatında siyasetle yakından ilgilendi. 18 Nisan 1999 Milletvekili Genel Seçimlerinde DYP'den Van Milletvekili seçildi. 3 Temmuz 2001'de DYP'den istifa ederek AK Parti'nin kurucuları arasında yer aldı. Milletvekili seçildiği ilk yıl TBMM Başkanlık Divanı Üyeliğine seçildi. TBMM'de Ak Parti Grubu oluştuktan sonra Grup Başkan Vekili oldu.

3 Kasım 2002 Milletvekili genel seçiminde yeniden Van Milletvekili olarak parlamentoya girdi. 58. Cumhuriyet Hükümetinde Kültür Bakanı olarak görev aldı. 59 ve 60. AK Parti Hükümetlerinde ise, Millî Eğitim Bakanı olarak yer almıştır.

Fikri ve siyasi akımlar, Türk kültürü, Türk siyasi tarihi, Türk edebiyatı ve aktüel memleket meseleleri üzerinde yayımlanmış 15 adet kitabı bulunan Çelik, evli ve 3 çocuk babası olup ileri düzeyde İngilizce bilmektedir.

 

Bakmadan Geçme