Tahir Erdem

FETÖ eliyle Türkiye-İran Savaşı

Tahir Erdem

  • 3111

 

Meş’um darbe girişiminin sebep sonuç ilişkilerini irdelemeye devam ediyoruz. Okuyucuya aynı şeyleri farklı kalemlerden okumaktan gına geldiğinin farkındayım, bu yüzden daha önce dillendirilmeyen bir duruma pencere açmak istiyorum.

BOP Projesi kapsamında çizdikleri haritada istedikleri gibi at oynatan İsrail, ABD koalisyonunu en fazla uğraştıran iki ülke var, birisi “güçlü müttefik” olarak konumlandırılan Türkiye, diğeri bir türlü kapılarını Amerika ve ortaklarına açmayan İran.

Gülen'in darbe girişimi başarılı olsa ve bu maşa ve ekibi devletin başına çöreklenmiş olsaydı, ilk icraat İran ile ilişkilerin dönülmez bir noktaya çekilmesi olacaktı. Emir kulu olduğu kapıların verdiği sirk eğitimiyle sonuçta mutlak suretle böyle bir savaş ta kaçınılmaz olacaktı. Peki tehlike geçti mi? Bu badireyi de millet olarak atlattık mı? Soruya cevabım maalesef hayır. ABD ve Siyonizm mutlak suretle yeni piyonlar bulacaktır B planı halen yürürlüktedir. Nihai hedef aynı olmakla beraber sadece ortaya sürdükleri soytarılar farklıdır.

BOP projesine göre 22 ülkenin haritası değişecek. Bu ülkeler Afganistan'dan Filistin'e uzanan yeşil kuşak üzerindeki İslam ülkeleridir. Irak üçe bölündü.  Libya, fiilen üçe bölündü. Sudan, resmen ve fiilen ikiye bölündü. Mısır'ın akıbeti belli değil. Ama asıl hedef Türkiye ve İran. BOP’un nihai amacı ise büyük İsrail Devletini kurmak.

Amerika’yı yöneten üst akıl hiçbir zaman kısa vadeli planlama yapmaz, planlar asgari 50 yıllıktır. Bunun için besler, büyütür ve zamanı geldiğinde de kendi çıkarları için kullanır. Bu tabi ki anlaşılabilir bir durumdur velâkin, Amerika bunu yaparken kendinden başka hiç kimseye hayat hakkı tanımaz. Ve yaptığı en canice katliamları bile normal karşılar. Daha geçtiğimiz günlerde ABD eski Dış İşleri Bakanı Mandeleine Albright'e ait ses kayıtları büyük tartışma yarattı. Albright, ses kaydında Irak'ta ABD politikaları nedeniyle 500 bin insanın öldürüldüğünü ve bunun başarı için ödenmesi gereken bir bedel olduğunu belirten konuşma kaydı düşmüştü haber sitelerine. Albright konuşmasında bu oranın Hiroşima'da katledilen insan sayısından çok daha fazla olduğunu belirtip, ama "Buna değdi" diyordu. 500 bin insan öldü ama ABD çıkarları korundu.

Soğuk Savaş’ın arkasından göstermelik tehdit Sovyetler olmaktan çıkmış, Müslümanlar ve İslam haline getirilmiş, medeniyetler çatışması olarak adı konulan bu savaş için de özellikle İslam ülkelerinde birçok yerli işbirlikçi satın alınmıştır. Amerika’nın yıllardır Gülen’i koruduğu aşikâr, 1972’de Sıkıyönetim Komutanlığı’na sunulan İstihbarat Raporu’nda “Sıkıyönetim döneminde Edremit ve Manisa’da faaliyetlerine devam etmesi komutanlıkça desteklendi. Bunda ABD, MOSSAD’ın bizatihi desteklenmesi gerekli örgütler listesinde gösterilmesi sebep oldu.”ibaresi var. Halen Yeşil kart sahibi olarak ABD’de ikamet ettirilen Gülen’in iade edilmesi sırf bu yüzden bile imkânsız.

Gelelim yazımızın başlığına, peki İslam’a resmen savaş açan ABD, Gülen için neden Türkiye Cumhuriyeti’ni karşısına alıyor? “Binmeyeceği eşeğin önüne ot koymaz”  tabirinden hareketle ABD’nin dişlerini tam anlamıyla geçiremediği İran ve Türkiye’yi birbirine düşman etme ihtimali nedir? 

Ama bu senaryo için 4 asırdır savaşmadığımız İran'ı Türkiye’nin düşmanı yapmak gerekir. Emperyalistler tarafından çizilmeyen karşılıklı anlaşmayla çizilen tek sınırımız İran sınırıdır. Yani şu an Mecliste bulunan AK Parti, CHP ve MHP hangisi hükümet olursa olsun, böyle bir düşmanlığa prim vermeyecektir.  Bunun için de İran’a düşman yeni bir klik gerekliydi, bu maşa da Gülen ve ekibi olarak ta 1972 den beri yetiştiriliyor. Amerika' nın İran’a bakışı ne ise Fethullah Gülen' in bakışı da aynıdır.

Cemaatin dünyada okul açamadığı iki ülkeden biri İran, diğeri İsrail. Birincisinde asla istenmediği ikincisinde de gerek olmadığı için. Siyonist kalemlerden Alon Goshen-Gottstein, FETÖ liderinin yıllardır İsrail’in varlığına karşı ilkeli bir duruş sergilediğini belirterek, Gülen cemaatine İsrail’in çok şeyi borçlu olduğunu belirtiyor. Goshen-Gottstein, bütün Ortadoğu’nun Gülen hareketine karşı başlatılan girişimlerden büyük endişe duyması gerektiğini de söylüyor. Gülen cemaati ile dostluğunun 20 yıla dayandığını belirten yazara göre, İsrail’in Ortadoğu’da bulabileceği en güvenilir dostlarının FETÖ üyeleri olduğunu ihsas ettirdi. Sadece bu övgü bile Türk milleti olarak Gülen’e duyduğumuz öfke ve kini açıklamaya yeter. 

Gülen'in darbe girişimi başarılı olsa ve bu maşa ve ekibi devletin başına çöreklenmiş olsaydı, ilk icraat İran ile ilişkilerin dönülmez bir noktaya çekilmesi olacaktı. Emir kulu olduğu kapıların verdiği sirk eğitimiyle sonuçta mutlak suretle böyle bir savaş ta kaçınılmaz olacaktı. Peki tehlike geçti mi? Bu badireyi de millet olarak atlattık mı? Soruya cevabım maalesef hayır. ABD ve Siyonizm mutlak suretle yeni piyonlar bulacaktır B planı halen yürürlüktedir. Nihai hedef aynı olmakla beraber sadece ortaya sürdükleri soytarılar farklıdır.

Yazımı ABD eski Dışişleri Bakanı Henry Kissinger’e sorulan soruya verdiği bir cevap ile bitireyim. İran-Irak savaşında “hangisinin kazanması Amerika’nın çıkarına olur” sorusuna verdiği cevap bugün bu anlamsız kavga sonucunda global ve yerli fitne şebekesinin ne istediğini özetliyor: İkisinin de kaybetmesi…

 

Yazarın Diğer Yazıları