Salih Serdengeçti

Aramıza yeni katılan genç şairimiz Gökan Öztürk'e 'hoş geldin' diyoruz.

Salih Serdengeçti

  • 2617

 

       

          Son yıllarda, hemen hemen sanat ve edebiyatın tüm dallarında önemli bir kısırlık yaşıyoruz. Türkiye bugün; Müslümanı ile ateisti ile Batının yaşadığı vahşi kapitalizmi yaşıyor. Zengin daha zengin olmak istiyor, fakir açlıkla terbiye olmanın zorluğunu yaşıyor.

 

         Daha çok kazanmak için; yapılan hileler, kandırmacalar insanlığın yüzünü kızartacak cinsten. Hatta zengini, fakiri daha çok kazanmak için insanlık haysiyet ve onurunu, başkalarının ayağının altına paspas yapacak kadar ileri gidebiliyorlar. İnsanların çoğu, gayrı tüm mutluluğu; parada, parayla satın alınan şeylerde ve satın aldıkları ile başkalarına gösteriş yapmakta arıyorlar.

 

         İnsanlar; baharda açan papatyanın güzelliğini göremiyorlar, gül dalına konmuş bülbülün nağmelerini duyamıyorlar.

 

        Evet, insanlar zenginleşti, 3-5 bin liralık telefonlarını her yıl değiştiriyorlar ama aylarca emek verilerek yapılan bir yağlı boya tablosuna aynı parayı çok görüyorlar.

 

         Marifet iltifata tabiymiş, sanatı talep etmeyen bir toplum halini aldık. Aslında içimizde ne cevherler var ama elinden tutan yok.

 

         Sürekli gidenlerin ardından “yerleri doldurulamayacak” diyoruz, doldurulamıyor da. Sadece şiirden misal vereyim, Yüz yıl geçti; bir Mehmet Akif geldi mi, bir Necip Fazıl, Kısakürek geldi mi hepsini saymayayım ama en son kaybettiğimiz Abdurrahim Karakoç’un yerini doldurmak için bu gidişle kaç yüzyıl beklememiz gerekiyor? Elbette Hakk’ın rahmetine kavuşan bu üstatların yeri hiçbir zaman dolmaz, zira her birinin sanatları da kendileri de özgündü. Ancak, benzer çapta, sanatın her dalından insanlar eserler verebilir.

 

         Ne devletin, ne de özel ve tüzel kişiliklerin bu konularda en küçük çabasını göremiyoruz. Sanata karşı; ne Allah vergisi yeteneği olanın elinden tutuyoruz, ne de millet evlatlarına sanatı sevdiriyoruz.

         Bugün genç bir şairimizden bahsedeceğim, adı Gökan Öztürk.

          Abdurrahim Karakoç, söz konusu şiir olunca çok hassas davranır, her “şairim” diyenin de şiirini beğenmezdi. Gelecekte iyi bir şair olacağına inandığı Gökan’ın şiirlerini beğenmişti, bir adım daha öteye giderek onun elinden tutmak istemiş ve “ilk şiir kitabını ben bastıracağım” demişti. Abdurrahim ağabey yaşasaydı, Gökan’ın belki de; hiciv ve aşk şiirleri olmak üzere iki kitabı basılmış olacaktı.

 

         Gökan Öztürk’ün bugün sizinle biri şiirini paylaşmak istiyorum. Ancak kendisi bundan sonra, Haber platosu gazetesinde haftada iki şiirini bizlerle paylaşacaktır inşallah.  Şiirlerinden biri hiciv, diğeri de aşk, doğa gibi şiirlerinden olacaktır. Haber Platosu Gazetesi zaman içerisinde, sanat ve edebiyat konularına daha fazla yer vermenin çabası içerisinde olacaktır.

         Gökan Öztürk’e hoş geldin, Rabbim hayırlı etsin diyoruz.                                    

 

NE GÜZEL

Beni bir gün dağda, bir gün ovada

Uslanmadan soracaksan ne güzel

Çırpınırken kanatlarım havada

Göğe müjde vereceksen ne güzel

 

Cellat olup hançer vurma sineme

Başlamadan ayrılmayı deneme

Umutlar besleyip gönül haneme

Yemin edip gireceksen ne güzel

 

Sana tutulduğum yeni diyerek

Hiç yalnız bırakma beni diyerek

’’Bana seni gerek seni’’ diyerek

Yunus gibi göreceksen ne güzel

 

Yarama ne tabip derman ne de tıp

Çöllerde kalmışım aşkına yanıp

Niyet edip, cümle kirden arınıp

Bir menzile ereceksen ne güzel

 

Seven uzak demez, tutar sözünü

Hep yaş akıtırken gördüm gözünü

Gönül aynasında aşkın yüzünü

Mevlâna’da süreceksen ne güzel

 

Pak olur yüreğin ’’hâk diye diye’’

Şimdi nankörlere dost olmak niye

Nazardan korkarak başın secdeye

Allah için varacaksan ne güzel...

                         Gökan ÖZTÜRK

  

Yazarın Diğer Yazıları