Yorgun siyaset
Oğuz Uçar
- 364
Siyasi partiler niçin vardır?
Elbette halka hizmet etmek için...
Peki ya, bunun için ne yaparlar?
İktidara gelmek için çalışırlar, toplumun her kesimini kucaklarlar. Seçildiklerinde de vaatlerini bir bir yerine getirmeye başlarlar.
19 yıldan bu yana ülkeyi yöneten AKP, Türk Milletine;
Yolsuzluk, Yoksulluk ve Yasaklar ile mücadele edeceklerini söylemişlerdi.
Halkı inandırdılar...
İlk girdikleri seçimde, yüzde 34 oy alarak TBMM’de 363 sandalyeye sahip oldular.
Önce “Milli Görüş gömleğini çıkarttık” dediler.
Sonra da işe “Yasaklar” ile mücadele ederek başladılar.
1 Mayıs 1977 tarihinde Taksim kana bulanmıştı. Sonradan gelen iktidarlar, o günün korkusu ile bu alanı kutlamalara kapatmıştı. AKP, 2009’da Taksim’i işçilere açınca, yasakçı kafalar “Eyvah” dedi. Ama, Taksim’de korkulan olmadı. Aksine, alandaki insanlar çok mutluydu. O günlerde AKP ile Türkiye’nin gerçekten yasaksız bir yola girdiği düşünülüyordu.
AB’ye “Tam Üyelik” konusunda da ısrarlıydılar. AB ne istiyorsa yaptılar. Hatta, TCK’da yaptıkları bir düzenleme ile zina’yı suç olmaktan bile çıkardılar.
***
Ama o da ne?
AKP’nin kuruluşunda görev alan ve Başbakan Yardımcığılı görevini üstlenen Abdüllatif Şener, 2007 seçimleri öncesi partisinden istifa etti. Şener, çıktığı bir televizyon programında yolsuzluklardan söz ederek “Bu partide inançlarımızı öne koymak suretiyle siyaset yaparken, yaşananlar yüzünden inançlarımıza leke sürüleceğini hissediyorum. Ben böyle hayal etmedim” deyiverdi.
AKP’nin en güçlü döneminde partiye veda eden Şener’e kafayı pek takmadılar. Ancak, AKP kadrolarında Cumhurbaşkanlığı yapmış Abdullah Gül, Başbakanlık yapmış Ahmet Davutoğlu, Dışişleri ve Ekonomi Bakanlığı yapmış Ali Babacan ve daha niceleri trenden inmeye başladı.
Yasaksız Türkiye için “Çözüm Süreci”ni başlatmışlardı.
Hatta, 16 Temmuz 2014 tarihinde “Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Kanun” çıkarttılar. O dönemde ülkeyi bir anda teröristlerin şov yaptığı bir iklime taşıdılar. Diyarbakır meydanlarında el ele, kol kola verdikleri o görüntüleri unutup, MHP’nin talebi üzerine HDP’nin kapatılması için düğmeye basıverdiler.
***
Kısacası dün AK dediklerine, bugün KARA demeye başladılar...
Aralarında merhum Kadir Topbaş ile Ankara B.Şehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in de yer aldığı isimleri, süreleri dolmadan görevden aldılar. Kendilerinin sıklıkla ifade ettiği “Seçimle gelen, seçimle gider” sözleri ile ters düştüler. Üstelik bu kişileri ne mahkemeye verdiler, ne de görevden almanın bir gerekçesini kamuoyu ile paylaştılar.
En üst ağızdan yapılan açıklamada “Metal Yorgunluğu”ndan bahsedildi.
Ama Topbaş’ın cenaze töreninde “Kadir abi” diye gözyaşları döküldü.
***
AKP, 10 yıl önce “İstanbul Sözleşmesi”nin hazırlanmasına öncülük etmişti.
Recep Tayyip Erdoğan, o günlerde “Kadına Şiddet Artık ‘İnsan Hakkı İhali’ Sözleşme Türkiye’nin öncülüğünde hazırlandı” ifadeleri bulunan bir de twit atmıştı.
Ama ne olduysa oldu.
10 yıl sonra bir gece yarısı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile “Biz bu işte yokuz” denildi.
Şimdi kadınlar isyanda...
Nüfusun 48 Milyonunu karşılarına aldılar...
İstanbul seçimleri öncesi Kürtleri kızdırmışlardı.
İBB adayı Binali Yıldırım’ın taleplerine rağmen oy vermemişlerdi. Oy verselerdi, onlara “Kardeşimiz” denilecekti. MHP’nin talebi üzerine HDP ile ilgili adım atarak, onları da tamamen karşılarına aldılar.
Peki Cumhur İttifakı’nın küçük ortağı MHP...
Milliyetçi kesimi bu adımı ile mutlu edebildi mi?
Andımızın kaldırılmasına yeterli tepki veremeyerek takdir alabildi mi?
Ben sanmıyorum!..
Yazımın başında, Siyasi partiler iktidara gelmek için herkesi kucaklamaları gerekir demiştim.
Şimdi Murat Kekili’nin seslendirdiği o meşhur şarkının sözleri aklıma geldi;
Bu akşam ölürüm, beni kimse tutamaz / Sen beni tutamazsın, yıldızlar tutamaz / Bir uçurum gibi düşerim, gözlerinden / Gözlerin beni tutamaz
Şimdi toplumun her kesimini kendilerinden uzaklaştırıyorlar.
Demek ki, gitme zamanları geldi. Tayyip bey, bunun için “Biz yorulduk. Metal yorgunluğu içindeyiz” diye bir şey söylemese de icraatları öyle diyor...
Yapacak bir şey yok!