Şeker gibi yazı
Oğuz Uçar
- 331
Az laf, çok iş, sözünü duymayanınız yoktur.
Çok konuşanın çalışamayacağını ve yapması gereken işlerini aksatacağını ifade ediyor.
O yüzden az konuşun ki; çok iş yapasınız anlamında söylenmiş harika bir söz.
Bu sözü seviyorum...
Konuşmak neyse de;
Bir de boş konuşanlar yok mu?
İşte onları dinlerken hem yoruluyorum, hem de sinirlerim bozuluyor.
Atalarımız, bunun için;
Konuşmak bir sanattır, konuşmak bilirsen konuş, senden ibret alsınlar.
Konuşmak bilmezsen sus, seni adam sansınlar demişlerdir.
Bu sözü de çok seviyorum...
Aslında, bazen susmak en güzelidir!..
Söz gümüşse, sükut altındır sözü işte bunun için söylenmiştir.
İnsan biraz sabırlı olup sustuğunda, öğrenme fırsatını da yakalamış oluyor.
O yüzden, bu sözü daha da çok seviyorum...
***
Şimdi gelelim bizi yönetenlere;
Maşallah bilmedikleri bir şey yok (!)
Neredeyse her konuda uzmanlar (!)
Her akşam bütün televizyon kanallarında onlar var.
Haber bültenleri onlarla başlayıp onlarla bitiyor.
Yeter ki bir mikrofon ve bir kürsü bulsunlar;
Yol yaptık!
Hastane yaptık!
Köprü yaptık!
Demiryolu yaptık!
Dünya bizi kıskanıyor!
Nutukları atıyorlar...
Ama bunların ne maliyetlerini, ne de milletin bundan dolayı ne kadar borçlandırıldığını devlet sırrı diyerek açıklamıyorlar.
Muhalefet; “İşsizlik ve hayat pahalılığı var. Esnaflar siftahsız dükkan kapatıyor. İş yapamayanlar kepenk indiriyor. Emekliler açlık sınırında yaşıyor” diyor.
İktidar, “Yok öyle bir şey” diye karşı çıkıyor.
İktidar sahipleri tarafından “Açım” diyenlere “keyif çayı” ikram etmek moda oldu (!)
Demek ki; aç karına içilen çay mideye dokunmuyor. Sanki her derde deva oluyor (!)
***
Bir televizyon kanalında AKP kurucularından ve Abdüllatif Şener’i izliyorum:
CHP’den Konya Milletvekili seçilerek parlamentoya giren Şener, AKP’nin ilk iktidara geldiğindeki söylemlerinden uzaklaştığını söylüyor.
Eski takım arkadaşlarını eleştirirken; “Bu ülke için yapacakları bir şey olmadığından, her hafta bir düşman yaratıyorlar. Bu haftanın düşmanı Boğaziçi Üniversitesinin gençleri” ifadesini kullanıyor.
Hakikaten, AKP 18 yıldan beri aynı oyunu oynuyor!
* FETÖ’nün Hakim ve Savcıları bu ülkede Türk Silahlı Kuvvetlerine kumpas kurarken, işin aslını astarını öğrenmeden “Bu davanın savcısıyım” diyenler,
* TSK’nın 26’ncı Genel Kurmay Başkanı İlker Başbuğ ile şerefli Türk subayları ağır suçlamalar altında FETÖ hakimleri tarafından yargılanırken seyirci kalanlar,
* Çözüm Süreci adı altında PKK’lı teröristler için çadırda mahkeme kuranlar,
Attıkları adımların fos çıktığını görünce de; Allah bizi affetsin deyiveriyorlar!
Vallahi, Allah sizleri affeder mi? bilmem.
Ama bildiğim bir şey var ki; Bu doğrudan doğruya kul hakkıdır!
Kul hakkı ise; Allah’a inanların en çok korktuğu günahlardan biridir, benden hatırlatması...
***
Boğaziçi Üniversitesi’ne bir Rektör atadılar.
Hem oradaki öğrenciler, hem de Öğretim Üyeleri “Biz bu rektörü istemiyoruz” diye ayağa kalktı.
Abdüllatif Şener’in dediği gibi, AKP ve küçük ortağı hemen atağa geçti.
Boğaziçi Üniversitesi Öğrencilerini Haftanın Düşmanı seçip, teröristlik ile suçladılar.
Polis tarafından gözaltına alınan öğrenciler için Adalet, terörist olmadıklarına karar verdi. Şimdi yine bekliyorum “Allah bizi affetsin” diyecekler mi?
Vatandaş artık uyandı...
AKP’ye oy veren de, vermeyen de hayat pahalılığı altında ezilirken hamasi nutukları dinlemiyor. Üstelik sinirleniyor.
Aç karına içilen keyif çayları vatandaşa iyi gelmiş görünüyor.
Çünkü, AKP ve MHP oyları açıklanan anketlerde şeker gibi eriyor!
Konuşun konuşun, aynen böyle devam edin. Sandık gelene kadar hiç susmayın!
Haydi hayırlısı...