10 Ocak ve Türk basınının Hasan'ı
Oğuz Uçar
- 613
Her yıl takvimlerin 10 Ocak tarihini gösterdiğinde, mesleğim adına ayrı bir gurur ve sevinç yaşıyorum. Çünkü ben, bu günü çalışan gazetecilere “bayram” olarak armağan eden “Türk basınının Ulubatlı Hasan’ı, Hasan Yılmaer’in, öğrencisiyim…
Peki, kimdir Hasan Yılmaer? 10 Ocak ile ilgisi nedir? Hemen anlatayım;
Cumhuriyet’in ilanından 6 yıl sonra 1929 yılında dünyaya gelen Yılmaer, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu olmasına rağmen aşık olduğu işi gazeteciliği meslek olarak seçti.
Türk basın tarihinde “Şeyh’ül Muharririn/ Yazarların Üstadı” diye anılan Burhan Felek başta olmak üzere, yeri asla doldurulamayan Abdi İpekçi, Nezih Demirkent, Çetin Emeç gibi birçok usta gazeteci ile birlikte çalıştı. Türk Haberler Ajansı (THA) ve Hürriyet Haber Ajansı (HHA) Genel Müdürlüğü yaptığı dönemlerinde Anadolu’nun dört bir yanında bu mesleğe insan yetiştirdi. Türkiye’de “ajans gazeteciliği”nin babası oldu.
Bülent Ecevit gibi bir siyasi liderin, “Gel partimizden milletvekili ol. Daha sonra da size bakanlık verelim” teklifini kibarca reddetti. Onun aklı ve yüreği hep mesleğinde oldu. Yakın çevresinde olanlara da kendisindeki meslek aşkını aşıladı. İşini severek yaptığı için birçok gazeteciye “rol model” oldu.
* * *
1960 ihtilali olduğu dönemde Milliyet gazetesinde Yazı İşleri Müdürlüğü yapıyordu. Gazeteciler o güne kadar patronların iki dudağı arasında çalışmak zorundaydı. Gazeteciler Sendikası’nın Başkanlığına seçilince, gazetecilerin sosyal hakları için harekete geçti.
Prof. Dr. Niyazi Öktem, Rahşan Ecevit, Bülent Ecevit, Hasan Yılmaer (Soldan sağa).
Hukukçu kimliği ile 212 sayılı yasanın taslağını hazırlayıp hükümete iletti.
Bu istekler kabul görüp 4 Ocak 1961 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanınca, gazete patronları neye uğradıklarını şaşırdı.
O dönemin Akşam, Cumhuriyet, Dünya, Hürriyet, Milliyet, Tercüman, Vatan, Yeni İstanbul ve Yeni Sabah gazetelerinin patronları bir araya gelerek “Çalışan Gazetecilere göz dağı vermek” amacıyla 3 gün süre ile yayınlarını durdurma kararı aldı. Türk Basın tarihine “Dokuz Patron Olayı” olarak geçen bu gelişme karşısında Hasan Yılmaer ve arkadaşları geri adım atmadı.
Hasan Yılmaer, Yaşar Kemal ile.
Meslek hayatı boyunca “Arı Kovanına çomak sokmak”tan yorulmayan Hasan Yılmaer, 10 Ocak 1961 tarihinde gazetecileri Cağaloğlu’ndaki İstanbul Valiliği’ne doğru yürüttü. Başta kendisi olmak üzere o günün gazetecileri “Yasa ile tanınan sosyal haklarımızdan vazgeçmeyiz” diyerek haykırdı. Patronların “3 gün gazete çıkartmıyoruz” tavrına yanıt olarak da “BASIN” adını verdikleri bir gazeteyi devreye soktu.
27 Mayıs darbesinin lideri Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel ve Hasan Yılmaer.
Gazete patronları basın emekçilerinin bu tepkisini tedirginlikle izledi. Gazetenin 3’üncü sayısına “Basın emekçileri olarak elde edilen haklarımızın korunması konusunda elbirliğiyle mücadele edeceğiz” notunu düşen Hasan Yılmaer işte böyle “Türk Basınının Ulubatlı Hasan’ı” oluverdi.
* * *
Ama ne yazık ki 12 Mart 1971 askeri müdahalesine kadar “Çalışan Gazeteciler Bayramı” olarak kutlanan 10 Ocak, “bayram” olmaktan çıkarıldı. O günden sonra “Çalışan Gazeteciler Günü” olarak anılmaya başlandı.
Hasan Yılmar, gazeteci meslektaşları ve Ali Şen ile.
Günümüzün gazetecilerine bakıyorum; onlar mesleki hakların kazanılması için mücadele veren ne Hasan Yılmaer’i ne de onun arkadaşlarını tanımıyorlar. Eskiden “bayram” olarak kutlanan bir etkinliğin neden “gün” olarak değiştirildiğini de bilmiyorlar!
Mesleki kazanımlar açısından 1961 yılınının gerisine nasıl düştüklerini bile göremiyorlar!
* * *
Bugün ülke genelinde 3 bin 256 medya kuruluşu var. Bunun yüzde 97’si, iktidar tarafından kontrol ediliyor. Buralardaki gazetecilerin büyük bir çoğunluğu sendikasız çalışsalar da kendi haklarının peşinde koşmuyor, koşamıyor!
Ama iktidarın resmi sözcüleri gibi hareket ederek gazetecilik (!) yaptıklarını sanıyorlar.
İktidara muhalif gazeteciler ise ya gözaltına alınıp tutuklanıyor! Ya da onların çalıştıkları kurumlara para cezaları yağdırılıyor!
Böyle bir tablo içinde, siyasilerin 10 Ocak tebrik mesajlarını (!) hiç anlamıyorum.
* * *
Halbuki basının; yasama, yürütme ve yargıdan sonra gelen bir güç olması gerekiyor!
Özgür basının olduğu ülkelerde herkes işini yapıyor. Yaşam kalitesi, sürekli yükseliyor.
Devlet güçlü, halk da mutlu oluyor!
Bülent Ecevit, aralarında Hasan Yılmaer'in de bulunduğu meslektaşlarıyla.
Kim ne derse desin;
Basın özgürlüğü, gazetecilere tanınan özel bir imtiyaz değildir!
Basın özgürlüğü halkın haber alma hürriyetidir! Gazeteciler, TBMM’de millet adına yasama görevi yapan Milletvekilleri gibi halkın haber alma hürriyetinin temsilcileridir.
Devletimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 1925 yılında “Basın hürriyetinden doğan mahzurların giderilme vasıtası, yine basın hürriyetidir” diyor.
Hasan Yılmaer, Aydın Doğan ile birlikte.
Şimdi bakıyorum da; “Neredeeeen, nereye geldik!”
Ömrünün 68 yılını bu mesleğe veren, hukukçu kimliği ile Türk Basınına 10 Ocak Gazeteciler Bayramı’nı armağan eden ve 19 Ekim 2013 tarihinde aramızdan ayrılan saygıdeğer büyüğüm, Türk basınının Ulubatlı Hasan’ı Hasan Yılmaer’i hiç unutmadım, unutmayacağım.
Kendisini ve kıymetli eşini saygı ve rahmetle anıyorum.