Mustafa Toygar

Vefâtının 25. sene-i devriyesinde Başbuğ Alparslan Türkeş'i rahmet ve minnetle yâd ediyoruz

Mustafa Toygar

  • 886

 

Dr. Mehmet GÜNEŞ'in kaleminden

Ahmet Hamdi Tanpınar’ın  ifâde ettiği gibi; "Hayat, ölüm için yazılmış bir kasîdeden başka bir şey değildir." Ve ölümü anlamlı kılan da, yaşanan hayatın hayra medâr bir ömür olmasıdır.

Başbuğ Aparslan Türkeş’in hayatı da; seksen yılda yazılmış, milyonların zihninde ve gönlünde derin izler bırakmış uzun bir kasîdedir.

Fakire göre bu kasîdedeki beytü’l-kasid ise; Türklük Bedenimiz, İslâmiyet ruhumuzdur, ruhsuz beden ceset olur.  ve  Ben Türk Milletini; sokaklarda ıspanak fiyatına satılan demokrasiye,

rüşvet ve hileyle çiğnenen, çiğnetilen hukuk düzenlerine,

ahlâktan mahrum bir hürriyete, tefeciliğe, karaborsaya yer veren bir ekonomiye çağırmıyorum.

Türklük şuur ve gururuna, İslâm ahlâk ve fazîletine, yoksullukla savaşa, adâlette yarışa, birliğe, kardeşliğe, kısacası hak yolu, hakikat yolu, ALLAH yoluna çağırıyorum. Modern medeniyetin en ön safına geçmek üzere çağlar üzerinden sıçramaya çağırıyorum. Hareketin adını isteyene açıkça îlan ediyorum: Yeniden mâneviyâta dönüş… Hedefimiz Türkiye’yi aç hürler, tok esirler ülkesi yapmamaktır. manifestosudur.  

İşte bu dâvete kulak veren, yukarda zikrettiğimiz beytü’l-kasidi serlevhâ eden ve bu minvâl üzre hayâtını şekillendiren ülkücüler, Rahmetli Başbuğun  seksen yılda yazdığı kasîdesinin en muazzez mısrâlarındandır. 

Her insan fânî, ama hizmetleri ve eserleri bâkîdir. Rahmetli Başbuğ da; Türk fikir hayâtına yaptığı hizmetleri ve en büyük eseri olan Ülkücü Hareketle hayırla ve minnetle yâd edilecek bir liderdir.

Vefâtının 25. sene-i devriyesinde  Başbuğ Alparslan Türkeş'i rahmet ve minnetle yâd ediyoruz

Başbuğ Alparslan Türkeş; ülkücü neslin yetişmesinde, Türk milliyetçiliğinin siyâsî aksiyon hâline gelmesinde, millî şuurun ve "Dış Türkler" meselesinin zihinlerde ve gönüllerde kıyâma durmasında büyük emekleri olan Türk Dünyası'nın Başbuğu'dur.

Vefâtının 25. sene-i devriyesinde Alparslan Türkeş Bey'e Yüce Rabbimizden rahmet ve mağfiret niyâz ediyoruz. 

Rûhu şâd, kabri nûr, mekânı Cennet olsun.

Emr-i Hak vâki olunca elden bir şey gelmez, ama dilden gelecek olan duâ ve Fâtihâ’dır…

Rûhu için el-Fâtiha…

                      Dr. Mehmet GÜNEŞ

 

 

ŞİMDİKİ ZAMAN ÇEKİMİNDE BİR MAHKÛMA MEKTUP

12 Eylül sonrası tutuklanan Alparslan Türkeş'e, bütün dâvâ arkadaşlarına ve 12 Eylül cellatları tarafından îdam edilen ülkücü şehitlere ithâfen-

"Sana bu mektubu bir gece yarısında yazıyorum

Azatlığın zirvesinde sohbete dalmış yıldızlar

Zühre bir aşkı tutturmuş Bâbil’ de kalan

Zavallı dünya habersiz, zavallı dünya sağır

Bir Hârût’la Marut bir de ben dinliyorum

Derken kayıp gidiyor yıldızlardan birisi

Bir intikam fişeği gibi saplanıyor karanlığın karnına

Senin namına yıldızları kıskanıyorum.

Kim bilir kaç ışık yılı uzakta

Öfkeyle kollarını çeviriyor yalancı fecir

Îmanım gibi biliyorum vakit asılmak vaktidir

Ve Taksim gazinolarında trahomlu şâirler

Mısrâ arıyorlar masaların altında

Kanını içiyorlar bilmeden 'Cennet atları'nın

Ben yurdumun en sert tütününden bir sigara sarıyorum

Dumanı ciğerlerime değil iliklerime çekiyorum

Ne kadar ürkek ceylan varsa Asya çöllerinde

Domaniç yaylasında ne kadar dizginsiz at

Başlıyorlar koşmaya kılcal damarlarımda

Sıcak solukları yalarken alnımı

Toynaklarını hissediyorum alyuvarlarımda.

Sana bu mektubu evimin balkonunda yazıyorum

Sağ elimi koyuyorum tam yüreğimin üstüne

Çankaya yokuşunda söylediğimiz marşı duyuyorum

Ulu kayalar parçalanıyor beynimin bir yerinde

Bir yerinde demirden dağlar eriyor

Atlas yelkenli gemileri unutmuş birkaç levent

Viski kokulu bulvarlarda yavaş yavaş ölüyor

İstediğin o seccadeyi hemen gönderiyorum

Üstünde Kâbe resmi ve anamın duâları var

Ve bildiğin sebeplerden ben gelemiyorum.

Yine biliyorsun ki , Sevmedim ülküden başkasını

Başı dumanlı dağları, dolunayı, ufukları

Bir de Çankaya yokuşunda rüzgara tutulmuş saçlarını

Önce Allah, sonra genlerim şahit.

Sevgimi üçbin yıl sonra doğacak torunuma yolluyorum

Trahomlu şairler doğruluyorlar masaların altından

Elleri fâhişelerin karanlık saçlarında

Benim kalemimden kan değil süt damlıyor

Geceler boyu böyle geleceği emziriyorum

Kahrolayım sevmedim ülküden başkasını

Bir de seni çok seviyorum..."

DİLÂVER CEBECİ

Yazarın Diğer Yazıları