Türkiye Kamu-Sen'e saldıranlar Ülkücüler mi?
Mustafa Toygar
- 6107
Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, Anayasanın 18 maddesini değiştirerek “Başkanlık Sistemi”ne geçiş konusunda düşüncelerini ifade etmişti. İsmail Koncuk referandum ile ilgili bir soruya özet olarak şöyle bir cevap vermişti: “Ben kuvvetler ayrılığına inanan bir insanım. Kuvvetler birliğine asla evet demem, bu kendimi ve geçmişimi inkâr anlamına gelir. Ben tabi ki hayır diyeceğim, bu benim şahsi kanaatimdir ve asla değişmez.”
Bu açıklamadan iki gün sonra, 25 Ocak Çarşamba günü 25 kişilik bir grup, Türkiye Kamu-Sen Genel Merkezini basarak, Genel Başkan İsmail Koncuk’u istifaya zorluyorlar. Yeniçağ gazetesinin haberine göre bu saldırıdan hemen sonra 30 kişilik bir grup ikinci defa bir saldırıda daha bulunuyor.
Bu olayın vahametini nasıl anlatmalı ki? “Demokrasiye, hür düşünceye sıkılan kurşun” mu diyelim, “Başkanlık sistemi Türkiye’yi diktatörlüğe götürür” diyenlerin haklı çıkmaya başladığını mı söyleyelim, “Milliyetçi-Ülkücü Hareketi birbirine düşürerek, bölmeye parçalamaya çalışmak” mı diyelim.
Bu olaylar tekrarlar ise, referandum ve sonrasında Türkiye’yi büyük bir kargaşa bekliyor demektir.
Peki, bu saldırgan gafiller kimlerdir?
İsmail Koncuk; Milliyetçi-ülkücü, imanlı bir idealist ve yarım milyon üyesi olan en büyük sivil toplum kuruluşlarından biri olan Türkiye Kamu-Sen Konfederasyonunun Genel Başkanıdır. Ülkesini, milletini, bayrağını, devletini, ezanını sevmekten ve bu değerlere hizmet etmekten gayrı bir amacı olmayan değerli bir insandır.
Kamu-Sen’e saldırıp, Genel Başkan İsmail Koncuk’u istifaya zorlayanlar da aynı değerlere sahip olduklarını iddia ediyorlar. Ne kadar dramatik değil mi?
Evet, eski bakanlardan MHP milletvekili Koray Aydın ve yine MHP eski genel başkan yardımcısı milletvekili Prof. Dr. Ümit Özdağ saldırganların adresi olarak MHP’yi gösteriyor.
Ümit Özdağ sosyal medya hesabından şu ifadelere yer verdi; “Ülkücü Hareket Balgat’ın saldırıları karşısında yılmayacak. Erdoğan’ı başkan yapmak için ülküdaşlarını tehdit edenleri tarihe sandığa gömeceğiz”
Koray Aydın ise yazılı bir basın açıklaması yaptı ve şu ifadelere yer verdi: “ Bizim gençlerimizi, bizim kurumlarımıza karşı kışkırtmak ve saldırmak hangi aklın ürünüdür? Böyle bir sorumsuzluk tam bir akıl tutulmasıdır. Milliyetçi-ülkücü hareketi ucube bir Partili Cumhurbaşkanlığı tesis etmek için birbirine düşürmeye ve bölmeye kimsenin hakkı yoktur.”
İsmail Koncuk da yaptığı açıklamada; “Onları da göndermişler anlaşılan. Sıkıntı yok” ifadelerini kullanmıştır.
Bu gençleri hangi aklı evveller gönderdi, birileri kraldan fazla kralcılık mı oynuyor bilemiyoruz. Saldırganların yakalanarak sorgulanması sonucu net olarak öğrenebileceğimiz bir şey ama şu ana kadar emniyetin böyle bir tasarrufu olduğu konusunda da elimize bir bilgi gelmedi. Saldırganların kendilerini; ülkücü olarak nitelemelerinin ötesinde bu gençlerin kimler tarafından kullanıldığına, kimlerin talimat verdiğine dair çok sağlıklı bilgiler yoktur. Ancak yine de, MHP genel başkan adaylarından Koray Aydın ve Ümit Özdağ’ın ifadeleri yeterince adresi işaret ediyor.
Peki, şimdi biz; kimlere, hangi amaçlara hizmet ettikleri belli olmayan bu saldırganları, “ülkücü” olarak mı tanımlayacağız? Elbette hayır, milyon kere hayır… Sahiden ülkücü olanlar bu tür mafyacılık oyununa girmezler. Bu olaydan; ülkücüleri ve ülkücü camiayı tamamen tenzih edelim.
İsmail Koncuk’un, “Hayır” demesi niçin bu kadar korkuttu?
Türkiye Kamu-Sen Konfederasyonu yarım milyon üyesi olan, milliyetçi-ülkücü çizgide faaliyet gösteren bir sivil toplum örgütüdür. MHP’yi sırtında taşıyan da bu kitledir.
Birkaç günlük Adana – Ceyhan seyahatimde de gördüm ki, MHP Genel Merkezi Ülkücü tabanı temsil etme yeteneğini kaybediyor. Yani tabanla tavan, taban tabana zıt bir görüntü arz ediyor.
Bu demek oluyor ki tavan evetçi, taban hayırcı… Taban tavandan kopmuş gidiyor…
An itibariyle de İsmail Koncuk, Ülkücü camia için daha etkili ve sözü dinlenen lider konumundadır. Üstelik bugüne kadar istikrarlı ve aklı-selim duruşu ile kendinse duyulan güveni perçinlemiştir. Devlet Bahçeli’nin hangi hesaplar peşinde olduğunu bilemiyoruz ancak son yıllarda ülkücüleri şaşırtan istikrarsız duruşu kendisine olan güveni minimum seviyelere indirmiştir. MHP tabanının daha çok İsmail Koncuk’a kulak vereceği de bir gerçektir.
Bahçeli ordusunu yitiren başkomutan gibi, rahatsızlığın nedeni budur.