Dualarımız Mehmetçikle…
Mustafa Toygar
- 7097
Fırat Kalkanı Harekâtından sonra Zeytin Dalı Operasyonu bizi gururlandırıyor… Vatanımıza ve Milletimize hayırlı olsun inşallah
Tüm dualarımız vatan evladı; Mehmetçiklerimize, komutanlarımıza…
Rabbimden, bu harekâtın zaferle sonuçlanmasını, askerlerimizin zayiat vermeden sağ-salim nöbetlerini devrederek evlerine dönmelerini diliyorum.
“Nöbetlerini devrederek” diyorum zira birliklerimizin uzun süre Afrin’de kalması gerektiğini düşünüyorum.
Özal’ın talihsizliği, Erdoğan’ın talihi…
Yıl 1991…
Birinci Körfez Savaşı…
Türkiye’de Turgut Özal cumhurbaşkanı, ANAP da iktidarda…
ABD’de ise baba Bush başkan…
Özal ile Bush hemen hemen anlaşmışlardı, Türkiye Irak’ın kuzeyinden girecek, Kerkük ve Musul’u kontrol altında tutacaktı. Muhtemelen de Türkiye o bölgeden hiçbir zaman çıkmayacaktı.
Özal, Erdoğan’dan daha az cesur değildi. Cesur olduğu gibi zeki ve öngörüleri yüksek bir devlet adamıydı. Ama o zamanlar Türkiye’de iki başlılık vardı.
Milli iradeyi temsil eden bir sivil yönetim - hükümet varken, bir de kendi başına buyruk hareket eden bir Silahlı Kuvvetler vardı.
Amerika ile Türkiye, Kerkük ve Musul konusunda uzlaşmıştı ama Genelkurmay Başkanı Necip Torumtay ayak diriyordu. Özal ısrar edince de Torumtay Genelkurmay Başkanlığından istifa ediyordu.
O dönemde önemli bir mandacı zihniyet de Özal’ı hayalperestlikle suçluyordu. Tıpkı Atatürk’ü Kurtuluş Savaşı öncesi hayalperestlikle suçladıkları; “Yedi düvele nasıl meydan okuyacağız, Amerikan mandasını kabul edelim” dedikleri gibi, Özal’a da hücum ediyorlardı.
1990-91 yılında bizim birlik Silopi- Beste Belega Mezrasında konuşlandırılmıştı. Ben o vakitler yüzbaşı rütbesinde bölük komutanıydım.
Sürekli gayrı resmi duyumlar alıyorduk; filanca tümen komutanı da emekliliğini istiyormuş, filanca kolordu komutanı da emekliliğini isteyecekmiş gibi…
Özal, Kerkük de kahvaltı yapmaktan bahsediyordu ama ordu savaşmak istemiyordu…
Türkiye’nin önüne gelen önemli bir fırsat olabilirdi, kim bilir!...
Şartlar bugüne nazaran daha olumluydu. Çünkü bugünkü gibi Amerika’yı karşımıza alarak değil, aksine Amerika ve koalisyon güçleri ile birlikte operasyona katılacaktık.
Temennimiz, Türkiye gayrı bu iki başlılığı bir daha yaşamaz.
Türkiye’deki bu yapıyı bütün dünya biliyordu ve Türkiye’yi ziyaret eden; bakan, başbakan, devlet başkanı seviyesindeki yabancı devlet adamları sivil muhatapları ile görüştükten sonra bir de Genelkurmay Başkanı ile görüşürlerdi. Bu tuhaflık nihayet sona erdi.
Bu yapı Özal’ın elini kolunu bağlamıştı. Bu da Özal’ın talihsizliğiydi ya da Türkiye’nin…
Başkomutanlığın manasını herkes anladı mı?
Başkomutanlık, TBMM’nin manevi varlığından ayrılamaz ve Cumhurbaşkanı tarafından temsil olunur. Genelkurmay Başkanı; Silahlı Kuvvetlerin komutanı olup, savaşı sevk ve idare görevlerini Cumhurbaşkanının emirleri doğrultusunda yerine getirir.
Cumhurbaşkanının üzerine bir üniforma giyip orduları sevk ve idare etmesi gibi bir durum elbette söz konusu değildir.
Bugün olduğu gibi, Genelkurmay Başkanına; “Afrin’e gireceksiniz, bölgeyi terör örgütlerinden temizleyeceksiniz…” gibi emir verecektir. Genelkurmay Başkanı da tereddüt etmeden, planlarını yapıp verilen görevi yerine getirecektir.
Olması gereken, normal olan budur.
Zeytin Dalı Harekâtına karar verdikten sonra, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından Genelkurmay Başkanına gerekli talimatlar verilmiş ve harekât da başlamıştır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı da bu dirayetli ve bize göre isabetli kararından dolayı alkışlıyoruz…
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın özellikle ABD ile ilgili açıklamaları hepimizin gururunu okşamıyor mu?
Tahayyül edebiliyor musunuz, bu dönemde A. Necdet Sezer Cumhurbaşkanıymış!...
Ya da Ekmelettin İhsanoğlu…
Hatta Abdullah Gül…
Ne büyük talihsizlik olurdu değil mi?
AK Partiyi sevin sevmeyin ama bu dönemde R. Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olması Türkiye açısından büyük bir talihidir.
Erdoğan’ın talihi de militarik yapının son bulmuş olmasıdır elbette. Tabi bu askeri vesayet sisteminin yine Erdoğan’ın çabaları ile sona erdirilmiş olduğunu unutmayalım
Adına ister vekâlet savaşı, ister başka bir isim verin, Türkiye ile ABD arasında örtülü bir savaş çok ciddi bir şekilde aratarak tüm şiddetiyle devam ediyor.
An itibariyle Türkiye Amerika’ya geri adım attırmış durumda.
Mandacılar ve içimizdeki hainler bu operasyonun başarısız olması için bekleye dursun, Türk Ordusu Allah’ın izniyle Fırat Kalkanı Operasyonundan daha büyük bir zafer ve minimum zayiat ile bu görevini de ifa etmiş olacaktır.
Askeri, teknik, taktik ve diplomatik hususlarda değerlendirmelerimiz devam edecektir ancak ilk etapta yönetimsel durumlara dikkat çekmek istedik.
Zeytin Dalı Harekâtı Türk Milletine hayırlı olsun.