Bu seri yazıda "Kuvvetler ayrılığına dayanan hükümet sistemleri ile ülkemizdeki uygulamanın karşılaştırılması ve mevcut uygulamanın tutarlı ve çelişkili yanları"nı incelemeye çalışacağım.
Akademik makale kıstaslarına uyarak hazırlamaya gayret ettiğim makale dizisinin bu ilk yazısı. Bir anlamda küçük bir akademik makaleciğin "giriş" yazısı....
2017 Anayasa referandumu ile Türkiye yönetim sistemi temel bir değişikliğe uğramıştır. Kuvvetler ayrılığı yerine neredeyse kuvvetler birliği tesis edilerek başkanlık sistemine geçilmiştir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde yürütme, yasama ve yargı erkleri karşısında cumhurbaşkanı/başkan olağanüstü yetkilerle techiz edilmiştir.
10 Aralık 2016’da TBMM’ye sunulan 21 maddelik değişiklik paketi 18 maddeye indirilerek 343 oyla kabul edilmiştir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, 16 Nisan2017 referandumu ile halk oyuna sunularak hayata geçirilmiştir.
Tartışma “iktidar” gücünün nasıl kullanıldığıyla alakalıdır. “İktidar” çeşitli hukuki - siyasal düzenlemelerle oluşturulan devletin halk üzerindeki yaptırım yetkisi olarak tanımlanmaktadır. Buna göre, 2020 itibarıyla Türkiye, başkanlık sistemi ile yönetilen demokratik, laik ve üniter bir anayasal cumhuriyettir. 1920’den bu yana parlamenter sistemin baş aktör olduğu Türkiye, 2017 referandumundan sonraki 2018 Cumhurbaşkanlığı Seçimi ve Milletvekili Genel Seçimi ile başkanlık sistemini hayata geçirmiştir. İktidar yetkisi/meşruiyeti; “kurucu iktidar” kavramı ile açıklanabilecek 1921, 1924, 1961, 1982 anayasalarıyla sağlanmıştır. Bugün halihazırda 1982 Anayasası yürürlüktedir. Bu anayasada 2017 referandumu ile yapılan ve 2018’de hayata geçen değişiklikle 1920’den beri yürürlükteki parlamenter sistem korunmakla beraber başkanlık sistemi getirilmiştir. Yeni sistemle ilgili olarak pratikte parlamentonun yetki ve etkisinin çok azaltıldığı, parlamenter demokrasi yerine “tek kişi”nin temel karar verici olduğu “tek adam” yönetiminin getirildiği eleştirileri de yapılagelmektedir.
Tüm yürütme gücünün devlet başkanının elinde toplanmasının, demokratik denge unsurlarının yeterince güçlü olmadığı toplumlarda kolayca otoriter rejime yol açabildiği yorumları yapılmaktadır Başkanlık sisteminin tamamen kendisine özgü şartları olan ABD dışında, istikrarlı bir demokrasi yarattığının görülmediğini savunanlar ağırlıktadır.
***
Çalışmamızın amacı ülkemizde 16 Nisan 2017 tarihindeki anayasa referandumunun akabinde hayata geçen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile kuvvetler ayrılığına dayalı sistemlerin karşılaştırılmasıdır. Türkiye’deki mevcut sistemle kuvvetler ayrılığına dayalı hükümet sistemlerinin mukayesi yapılarak Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin olumlu ve olumsuz yönlerinin ortaya konulmaya çalışılmıştır.
Bu çalışmanın ilk bölümünde kuvvetler ayrılığı prensibine dayalı sistemlerden özetle bahsedilmiştir.
Ardından mevcut Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin getirdiği yenilikler ise -tekrara düşmemek ve sayfa sayısını belli ölçüde tutmak amacıyla- ayrıca zikredilmek yerine karşılaştırma bölümünde anlatılmıştır. Bu bölümde Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile kuvvetler ayrılığı prensibine dayalı hükümet sistemlerinin karşılaştırılması yapılmıştır.
Son bölümde de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin olumlu ve olumsuz olarak değerlendirilebilecek yönleri maddeler halinde özetlenmiştir.
(Devam edecek)