Terör tehdidi mi?

Son günlerde “Büyükşehir belediyelerini biz kazandık. Bu nedenle sosyal patlama olmadı” söylemleri en yetkili muhalefet lideri tarafından dile getirilmiştir.

Aslında doğru söylemiş. Çünkü genel şeçimlerde ve mahalli seçimlerde karşı ittifak bloklaştı. Sokakları karıştıran marjinal parti ve oluşumların liderleri parlamontaya girdiler ve belediyelerde görev aldılar.

“Cici çocuk” rolü

Diğer taraftan, aralarındaki şifahi sözleşmeye göre de mahalli seçimlerden sonra Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlarının yıpranmamaları için “cici çocuk” rolünü oynamaya başladılar. Sokak teröründen çekildiler. Muhtemelen sokak hareketlerinde kullanılanların büyük bir kısmına belediyelerde iş verildi.

Bunu da Cumhurbaşkanlığı seçimlerine yönelik olarak attıkları adım olarak yaptılar. O yüzdendir ki “Biz olmasaydık terör azardı” diyorlar.

Demek ki daha önce isteselerdi sokaklarda iş yerleri yağmalanmaz, arabalar yakılmazdı.

Bütün operasyonlar boşa çıktı. Ellerinde tek seçenek kaldı. Sokakları karıştırmak. Açıkça terörle tehdit ediyorlar, açlık edebiyatı yapıyorlar.

Gerçekten aç olan ve karnını doyuramayan, sokakta kalan vatandaşlarımız, muhalefete değil iktidar partisi belediyeleri ile kaymakamlıklardaki Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarına başvursunlar ki bütün ihtiyaçlarının karşılandığını görecekler.

Çünkü iktidar, muhalefetin bile hayal edemediği sosyal politikaları uygulanmıştır. Muhalefetin vaat edeceği sosyal politika yoktur.

Bu ülkede zekatını veren muhafazakar kesim bu açığı zaten kapatmaktadır.

Muhalefet de “açlık” edebiyatını yapacağına elindeki belediyeleri ve Boğaziçi’nde oturan zengin taraftarlarını hayır hasenat işine yönlendirsinler.

Memlekete hizmet böyle olur ancak.

Ülkeyi sokakları karıştırmakla, tehdit etmekle değil!