Alimin ölümü alemin ölümü - 4
Efendi Barutçu
- 122
Türk Sosyoloji İlminin Zirvelerine Tırmanan Yorulmaz Bir İlim Adamı
1962’den sonra Prof. Fenski Türkdoğan’a A.B.D.’ye gitmesi için teklifte bulunur. Türkdoğan bu teklifi kabul eder. 1962’den 1964 yılının sonuna A.B.D. Missouri ve Nebraska üniversitelerinde danışmanları tarafından “Sosyoloji, Sosyal Antrapoloji, Sosyal Psikoloji, Köy Sosyolojisi, Toplum Kalkınması, Geri Kalmış Ülkelerin Sosyolojisi, Yeniliğin Yayılması” gibi o dönemin modern sosyoloji akımlarını kapsayan dinamik konulara yönlendirilir. Bu çalışmaları aşağı yukarı doktoraya denk bir çalışmadır. Ancak daha önce doktorası olduğu için Türkdoğan’a başarılı olduğundan dolayı bir belge verilir.
Türkdoğan 1964 yılının sonunda Türkiye’ye döner. Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nde öğretim görevlisi olarak sosyoloji, Toplum Kalkınması ve Yeniliğin Yayılması derslerini üstlenir. Fen-Edebiyat fakültesinde de sosyal doktrinler ve ekonomik sosyoloji derslerini okutur.
“Türkiye’de Sağlık-Hastalık Sistemi” adlı araştırmasıyla 1967’de doçentliğe başvurur. Beş jüri üyesinin ittifakıyla tez başarılı bulunur ve kabul edilir. Böylece Türkdoğan 1967 yılında doçent olur.
Türkdoğan 1971 yılında hazırladığı “Türkiye’de Köy Sosyolojisinin Temel Sorunları” isimli araştırmasıyla profesörlük unvanını kazanır.
1973-1978 yılları arasında Atatürk Üniversitesi işletme fakültesinde dekanlık görevinde bulunur. 1980 ihtilalinde Alparslan Türkeş’le yazışmaları nedeniyle MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davasında tutuksuz yargılanır. Bu arada Atatürk Üniversitesi işletme Fakültesi Dekanı Talat Güllap ve Rektör Prof. Dr. Hurşit Ertuğrul bu yargılamayı bahane ederek Orhan Hoca’nın üniversitedeki görevine son vermek isterler. Orhan Türkdoğan Hoca YÖK Başkanı İhsan Doğramacı vasıtasıyla Milli Güvenlik Konseyi genel sekreteri Orgeneral Necdet Üruğ ile on beş dakikalık görüşme fırsatı bulur. Üruğ Paşa Orhan Hoca’yı bir buçuk saat hayranlıkla dinler ve YÖK Başkanlığına telefon ederek Hoca’nın Atatürk Üniversitesi’ndeki görevine iade edilmesini sağlar.
1985 yılında Gazi Üniversitesi’ne bağlı Bolu İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’ne tayinini ister. 1985-1995 yılları arasında on yıl süreyle Bolu’da görev yapar.
1996 yılında Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü işletme fakültesinde göreve başlar ve İstanbul’a yerleşir. 1999 yılında Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü işletme fakültesinden emekli olur ancak enstitü ile ilişkisini kesmez. Yönetimin talebiyle 2002 yılına kadar aynı yerde ders vermeye devam eder. Bu dönemde “Gecekondu, İnsan ve Kültür” adlı araştırmasını yayınlama fırsatı bulur.
Uzun ilmi akademik hayatı içerisinde sosyolojinin çeşitli dallarında çok sayıda feser vermiş olan Orhan Türkdoğan birçok ödüller de almıştır:
-1981 Sanayi Sosyolojisi ve Türkiye’nin sanayileşmesi adlı kitabıyla iktisat dalında Türkiye Milli Kültür Vakfı armağanı,
-1983 Milli Kültür, Modernleşme ve İslam adlı kitabıyla din dalında Türkiye Milli Kültür Vakfı Armağanı.
-1986 Türk Ocakları Genel Merkezi Ziya Gökalp Fikir Armağanı.
- 1995 Türkiye Yazarlar Birliği, Sosyoloji alanı, Yılın Kültür Adamı Ödülü.
- 2000 yılında Türk Kültürüne Hizmet Vakfı, Türk Kültürüne Hizmet Şükran Ödülü
- Türkdoğan’a 10 Temmuz 2008tarihinde “Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Milletine, Ulusal ve Uluslararası Düzeyde Üstün Hizmetlerde Bulunanlara, Türkiye’nin tanıtımına katkı sağlayanlara; halkın refahı, eğitimi, mutluluğu ve sosyal gelişimi için yararlı hizmetlerde bulunanlara” verilen “T.B.M.M. Üstün Hizmet Ödülü” verilmiştir.
-1 Kasım 2008 tarihinde Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı “Türk Dünyasının Yaşayan Toplumbilim Üstadı Prof. Dr. Orhan Türkdoğan’a Şeref Madalyası takdim edilmiştir.
“Prof. Dr. Orhan Türkdoğan ilmi, akademik, insani çeşitli yönleri ve özellikleriyle gençlere/öğrencilere model olarak gösterilecek bir Türk aydınıdır. Orhan Türkdoğan kişiler, kurumlar hakkında sorumluluklar almıştır. Bugün Türkiye’de doktor, doçent ve profesör olmuş birçok bilim insanının jürisinde yer almış, yapıcı eleştirileriyle onları bilim dünyasına kazandırmıştır. Tıpkı Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu gibi Orhan Türkdoğan da ele aldığı bir kitap, bir makale ya da bir tez Türk sosyolojisine, Türk düşünce tarihine ne kazandırıyor diye bakıp eserin olumlu yönlerini ortaya koyup varsa eksiklerini tamamlaması yönünde eleştiriler getirip adayı bilim camiasına kazandırmıştır.
Orhan Türkdoğan çok okur, sürekli araştırır ve eserler ortaya koyardı. Türkiye’nin neresinde olursa olsun sosyoloji alanında yeni çıkmış eserlerden hemen haberdar olur, okuyup değerlendirir ve sohbet esnasında gençlere bu eserleri tavsiye ederdi.”**
Orhan Türkdoğan 70 yaşından sonra bilgisayar kullanmayı öğrenmiştir.
Orhan Türkdoğan yaklaşık 4500 ciltlik şahsi kütüphanesini Kasım 2009’da Giresun Üniversitesi’ne hediye etmiştir. Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu Türkiye için Milli Kültür yaratacak ve milli kültürün gelişmesini, dolayısıyla sosyal ve kültürel gelişmeyi sağlayacak aydın tipinin özelliklerini belirlerken “milli mefkure” sahibi olma özelliğini vurguluyor. Orhan Türkdoğan hayatı boyunca milli-vatani endişe duyan tevazu ve aynı zamanda cesaret sahibi, ülkenin meselelerinin çözümü için araştırma hevesiyle Türkiye’nin her yerine şevkle giden her düzeydeki insanıyla hemhal olabilen olgun bir kişiliğe sahipti.