Dr. Vehbi Kara

Niçin Yeni Anayasa ve Cumhurbaşkanlığı Sistemi? (2)

Dr. Vehbi Kara

  • 543

Her askeri darbeden sonra halkın özgürlük ve hürriyet aşkını engellemek maksadıyla dayatılan ve alternatifi olmayan vesayetçi anayasaların değiştirilmesi vakti çoktan gelmiş de geçmiştir.
15 Temmuz 2016 tarihi bu coğrafyada yaşayan bütün halklar için bir milat olmuştur. Artık kanıyla, canıyla, dişi tırnağı ile özgürlüğünü kazanan bir toplumun önünde hiçbir top tüfek duramaz. Daima 15 Temmuz darbecilerin akıllarına gelecek kâbus dolu rüya görmeye devam edeceklerdir. “Jakoben” ve “baskıcı” yönetim anlayışından vaz geçmek kendi menfaatleri icabıdır.
Bu vesile ile 15 Temmuz’da şehit düşmüş bütün vatanseverler için Allah’tan rahmet diliyorum… 
Şimdi en önemli meselelerden bir tanesi mevcut anayasayı değiştirmektir. Zira 12 Eylül 1980 Darbecileri öyle bir anayasayı dayattılar ki mümkün olan en iyi hükümet dahi ortaya çıksa devleti doğru ve düzgün bir biçimde idare edemez. Anayasanın ruhuna sahip olan vesayetçi sistem; Cumhurbaşkanı ve Başbakan arasındaki görev-yetki dağılımını öylesine içinden çıkılmaz bir hale getirmiştir ki, hiçbir siyasetçi ağzında kuş olsa dahi bu anayasa ile devleti yönetemez, çatışmalara gebe kalmak zorundadır.
Daha önce Cumhurbaşkanı Özal’ın Başbakan Mesut Yılmaz ile çatışması, keza Demirel’in istediği kişi yerine Tansu Çiller’in Başbakanlığa gelerek çatışmaya girmesi hep olagelmiştir. Eğer değişmez ise yine benzer sorunlarla karşı karşıya kalmamız kaçınılmazdır. Faraza başbakan olarak Cumhurbaşkanının oğlu Bilal Erdoğan seçilse dahi bir müddet sonra babası Erdoğan ile çatışmaya girmesi kaçınılmazdır. Zira mevcut anayasa yetki ve görev dağılımını öylesine karmaşık ve birbirine tecavüz edecek şekilde düzenlemiştir ki bundan kurtuluş yoktur.
Belki bu yaşanan olaylardan sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Anayasayı değiştirmek ve cumhurbaşkanlığı siteminin getirilmesi için neden çırpındığını anlamak şimdi bir parça anlaşılmıştır. . “Bir musibet bin nasihatten yeğdir” demiş atalarımız. İnşallah yaşanan bu sıkıntılı süreç Allah’ın izni ile hayırlara vesile olup çok daha güçlü bir siyasi yapının doğmasına vesile olacaktır.
Hazır konu açılmışken mevcut anayasayı biraz tartışmaya açalım. Hele hele anayasanın 4. maddesi ki var ki bunu savunanlar için büyük bir utanç vesilesidir. Ne diyor bakın? “Anayasanın ilk üç maddesi değiştirilemez hatta değiştirilmesi teklif dahi edilemez". Bunu yazan ve şimdi savunan siyasetçilerde, uzmanlarda hiç utanma duygusu kalmamış anlaşılan. Halkı 1925 yılındaki gibi koyun zannediyorlar. Vur tepesine al elinden ekmeğini!
Yahu Allah'ın emri mi ki, “değiştirilmesi teklif dahi edilemez” diyorlar. Pes yani…
Meseleyi uzatmadan söyleyelim bu değişmez dedikleri maddeler Atatürk ilkeleri olarak da ifade edilen “devletçilik, halkçılık, inkılapçılık vs. faşist söylemlerdir. Diktatörlüğü ve inançsızlığı resmileştirmek maksadıyla bunları anayasaya sokmuşlar. Bunun iyi tarafı faşist ve baskıcı olduklarını apaçık bir biçimde ispatlıyorlar. Bunların maksatlarını anlamak için çok zeki olmaya gerek kalmıyor…
1924 Anayasası Osmanlı’nın kanunu esasinin devamıdır. Bu Kurucu Anayasanın 2. maddesi "Türk Devletinin dini İslam'dır" maddesidir. Lakin bu madde 1928 yılında kaldırılmış. Peki neden?
Daha sonra 5 Şubat 1937’de aslında Cumhuriyet Halk Partisi’nin ilkeleri olan “Cumhuriyetçilik, milliyetçilik, halkçılık, devletçilik, laiklik ve inkılâpçılık” Anayasanın 2. maddesine dâhil edilerek Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin temel nitelikleri olarak belirtilmiştir. Şimdi kırmızıçizgiler olarak gösterdikleri ve değiştirilmesi talep dahi edilemeyen maddelerin aslının ne olduğu anlaşıldı mı acaba?
Son olarak çareyi de gösterelim zira basittir. Mevcut anayasayı sade olarak düzenlemeli, faşist ilke ve inkılapları değiştirmelidir. Bunları yaparken Türkiye’yi layık olduğu tarihin şerefli mevkiine getirmek için mecbur olduğumuz “Cumhurbaşkanlığı Sistemini” yürürlüğe koymamız gerekiyor. Mevcut Anayasa’da yer alan “çift başlılık” maddeleri bu sayede kolaylıkla kaldırılabilir ve ihtiyacımız olan iyi bir yönetim sistemine geçebiliriz, vesselam…
 

Yazarın Diğer Yazıları