Dr. Vehbi Kara

Neden Malikiyet Önemlidir?

Dr. Vehbi Kara

  • 620

“Kapitalizm Sonrası Dönem Malikiyet ve Serbestiyet Devri” ile ilgili olarak gelecekte de malikiyetin ne derece önemli olduğunu ifade etmeye çalışıyorum. Bu konuda 500 civarında eser ve makaleden istifade ederek bir kitap neşredildi. Konunun önemini daha da belirgin bir hale getirmek için İslam tarihinden ve Hz. Ömer döneminden bir örnekle ifade etmek istiyorum.
Hicretin 17. senesinde Halife Hazreti Ömer, ziyaretçi çokluğundan dolayı Resulullah'ın (asm) mescidini genişletmek istemişti. Bunun için Türbe-i Saadet'in etrafındaki arsaları istimlak edip mescide katması gerekiyordu. Çevredeki arsa ve ev sahiplerine tekliflerde bulundu: “Evinizi, arsanızı mescidi genişletmek için satın almak istiyorum. Kimse malına değerinden aşağısını vereceğimi sanmasın. Herkes kıymetini söylesin, gönlünden geçirdiği fiyatı bildirsin. Bu mescidi zorla alınmış arsa ilave etmeyi düşünmüyorum”.

Herkes arsa ve evinin değerini söyler, binalar, arsalar satın alınır, genişletilmeye müsait duruma gelir. Ancak bir pürüz vardır. Onu da halletmek gerekiyordu. Hazreti Abbas, arsasını satmak istemiyor. Mescide de olsa vermeyi düşünmüyor. Halife bizzat meşgul olur, tekliflerini tekrar eder: “Ya Abbas, arsanın değerinden aşağısını vermeyi düşünmüyoruz. Mescide böyle zorla alınmış bir arsa ilave etmeyi de uygun bulmuyoruz. Şayet verilen fiyat az geliyorsa emsallerinden de fazla fiyat vereyim, arsanı ver de bu iş bitsin. Mescid-i Nebi ziyaretçileri içine alacak genişliğe ulaşmış olsun, ihtiyacı karşılayacak hale gelsin”.
Hayret! Abbas'tan beklenmeyen tavır görülür: “Hayır, mülk benimse fazla fiyat verseniz de satmak istemiyorum. Zorla alacaksanız o başka!”
İçinden çıkılmaz bir durum söz konusu olunca Halife olayı mahkemeye intikal ettirir. Hâkim Übey bin Kab’tır. Taraflar huzurdalar. Devletin iddiası şudur: “Biz yönetim olarak Abbas'a değerinden fazla fiyat verdik, artık diretmemeli, arsasını vermeli ki, Resulullah'ın (asm) mescidi ihtiyacı karşılayacak şekilde genişleme imkânı bulsun”.
Abbas'ın cevabı değişmemiştir “Arsa benimse, mülküme ben sahipsem, değerinden fazla da verseler vermek istemiyorum. Ne para zoruyla, ne de mescide ilave etmek iddiasıyla mülkümü elimden kimse alamaz”.

Mahkemenin kararı ibretlik olup İslam’da mülkiyet hakkının ne derece önemli olduğunu göstermektedir. “İslam hukukunun gereği kimse başkasının mülküne ve arazisini isterse para zoruyla olsun, alamaz. Mescid için de olsa mal sahibini zorlayamaz. Abbas'ın mülkü Abbas'ta kalacak, hükümet istimlak için zorlamayacaktır”.
Mahkemenin tartışma götürmez bu kararı kesinleştikten sonra kimsenin bir başkasının arsasını fazla fiyat vererek de olsa zorla alamaz. Hz. Abbas der ki: “Şimdi beni dinleyin. Mahkemenize açıkça ifade ediyorum. Arsamı şu andan itibaren Resulullah’ın (asm) mescidine ilhak edilmek üzere hibe ediyorum. Hem de tek kuruş almadan, hiçbir maddi menfaat beklemeden. Hepiniz şahit olun, parayla alınamayan arsam, hiçbir karşılık verilmeden mescide hibe edilmiştir ve mülk bu andan itibaren halifenin tasarrufuna girmiştir”. Niçin bunu yaptığı sorulduğunda ise “İslam'ın insan haklarına ve mülkiyet konusunda gösterdiği saygıyı dünyaya duyurmak için bunu yaptığını söylemiştir.
Evet, mülkiyet haklarının önemi yeterince idrak edilmediği ve bu konuda gerekli hassasiyet gösterilmediği içindir ki hem ülkemiz hem de İslam âlemi ekonomik ve sosyal olarak Batı dünyasının gerisinde kalmış adeta bu acımasız Batılılara dilencilik edecek duruma düşmüşüzdür. Her yıl Müslüman ülkelerden binlerce göçmenin yasa dışı yolları kullanarak Batı’ya göç etmesi bizler için çok büyük bir utanç vesilesidir. İşte “Malikiyet ve Serbestiyet Devri” kitabı sayesinde mülkiyet hakkının ne derece önemli olduğu ve ekonomik ve sosyal kalkınmadaki rolü anlatılmaya çalışılmıştır. Devlet büyüklerimizin ve akademisyenlerin kulakları çınlasın… 

Yazarın Diğer Yazıları