Dr. Vehbi Kara

Mehmetçiğe Rakı Servisi Yaptırmayı Durduramadık

Dr. Vehbi Kara

  • 624

 

At sahibine göre kişner demiş atalarımız. Maalesef yöneticilerimiz meydanlarda mangalda kül bırakmaz lakin icraata gelince hiç de öyle konuştukları gibi davranmazlar. Korkak ve pısırık yöneticileri gören başta askerler de, bu durumu fırsata çevirip her türlü fenalığı yaparlar. Şimdi yargı mensupları da aynı koroya katıldı. Müebbet hapis cezası verdikleri darbeci generalleri tutuklamaktan aciz kalıyorlar.

Darbeciler sadece darbe yapmakla kalmazlar bir de dinimizde yeri olmayan türlü türlü günahları işler hem de hiç korkmadan çekinmeden devam ederler. İşte askeri garnizonlarda yapılan içki satışı da böylesine acı olaylardan bir tanesidir. Kim ne içiyor ise içsin bunu devletin kurumlarında ve binalarında yapmanın âlemi var mıdır? İlmi siyasette dahi, Mehmetçiğe içki sevisi yaptırmak ayıp değil midir?

Annesi yavrusunu yetiştirir askere gönderir, düşmana karşı nöbet tutsun vatanımızı müdafaa etsin diye. Lakin dinden nasibi olmayan bazı komutanlar onu alır gazinolarda alkollü içki servisi yaptırır. Bir tane Allah’ın kulu da kalkıp itiraz etmez hesap sormaz. Bu ne biçim memlekettir anlayan beri gelsin…

Silahlı kuvvetler en ağır dini baskıların uygulandığı yerlerden bir tanesidir. 15 Yıl Bahriye’de görev yaptım ve burada yaşadıklarımı kitap haline getirip 10 yıl önce neşrettim. Maksat; askeriyenin hali pür melali anlaşılsın da gerekli düzenlemeler yapılsın diyeydi.

Gel gör ki hiç ibret alınmadı, darbeciler yine kesintisiz darbe süreci ile fenalıklarına devam ettiler. Nihayet 15 Temmuz’da aynı haltı yiyince, bu sefer kıyamete kadar şiddeti dinmeyecek öyle bir tokat yediler ki asla unutulmaz. Lakin başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere seçtiğimiz yöneticiler halkımızın bu intibahından cesaret alarak yüz yıldan fazla zamandır devam eden fenalıkları önlemede yetersiz kaldılar ve işin kötüsü bunun farkında dahi değiller. 10 Ay oldu değişen bir şey yok. “Atam sen kalk ben yatam” nutukları, ve dahi gelen ağam giden paşam konuşmaları…

Ne zaman kalkıp “askeriyedeki şu fena işleri düzeltin desem” önce asker arkadaşlarım sonra da siyasetçiler “ilmi siyasetten” dem vurup “şimdi zamanı değil” diye susturuverirler. Sonra da “bu ne münasebetsiz adam” diyerek onca hakaret ve gıybeti peşimden yollayıverirler.

Vakti zamanında, eşlerinin başörtüsü nedeniyle ordudan atılan askerler ile ilgili olarak atıp tutan siyasetçilere biraz ilişmiştim. Bunlardan bir tanesi  “tek başına iktidara gelelim o zaman düzelteceğiz” diyerek cevap vermişti. Bende “atılan asker sayısında rekor kırmayın yeter” diyerek konuşmalarının palavradan öteye gitmediğini anlatmaya çalışmıştım.

Ah! Keşke beni utandırsa idiler. Ben de kalkıp özür dileseydim. Ne yazık ki, bunu söyleyen siyasetçiler iktidara gelip önce beni ve sonrasında on binlerce dindar askerleri ordudan attılar. 28 Şubat 1997 yılında yaşadığımız onca fenalık ortadadır. Rezaletin bini bir paradır.

Hem de öylesine bir kıyım yaptılar ki sonunda ordudan atacak subay kalmadı. Sonrasında ise mangalda kül bırakmayan pişkin siyasetçiler tek başına iktidara geldiler. Hem de 15 yıldan fazla koltukta kalarak Cumhuriyet tarihinin rekorlarını da kırdılar. Sonunda karşımıza çıkıp “bakın ordudan atılan dindar asker kalmadı” diye bize cevap veriyorlar, iyi mi?

Yahu iyi hoş da, eşi başörtülü askerlerden başlamak üzere nerede alnı secdeye varan asker var ise hepsinin içine kurşun suyu döküldü. İlaç için bir tane bile kalmadı ki! Kimi buldunuz ki atasınız?

Bu arada FETÖ örgütü fırsatı değerlendirip namaz kılan ne kadar asker varsa hepsine birden bunu terk ettirdi. Yetmedi içki içmekten tutun da daha ne kadar yasak var ise helal haram demeden hepsini uygulattı. Şah 1. Kavat’ı dahi utandırdılar. Bunlar ibahe mezhebinden olduğundan “amaca ulaşmak için her yol mubahtır”. Namussuzluk dâhil değmedik rezaleti işlemekten çekinmezler.

FETÖ örgütü gelen ağam giden paşam yönetimini fırsat bilip askeri okul sorularını dahi çalıp binlerce mankurt yetiştirdiler. Darbeci komutanlar da bunları elbette iyi bilip tanıyorlardı. Fakat mankurt yetişmesi kendiişlerine de yarıyor, rakı sofralarında beraber içki içerken Feto’nun darbe yapması için bunları kışkırtmaktan geri kalmıyorlardı.

İyi gaz da verdiler, sonuçta 15 Temmuz 2016 darbesini yapınca hemen kıvırıp FETÖ örgütüne son anda ihanet etmeyi de unutmadılar. Halkın korkusuzca direnişi gözlerini korkutmuştu besbelli. Vaziyeti iyi görseydiler hiç şüpheniz olmasın Feto’yu baş tacı ederlerdi. Mazdek dinine inanıyor bu embesil faşistler…

Sıkça konuşulan ve tartışılan hususlar olmasına rağmen hükümet ayrı havalarda. Milli Savunma Bakanı, kuvvet komutanlıkları kendisine bağlandığı ve icraat beklediği halde generallerle şirin pozlar vermekten bunun gibi gereksiz işlere zaman ayıramıyor besbelli.  Cumhurbaşkanı ve Başbakan hakeza, mangalda kül bırakmıyorlar. Lakin gelen ağam giden paşam, sonuç hiç değişmiyor. Konuşup yazdığımızla kalıyoruz…

Fakat ben konunun daha derinine inip bu rezaletlerin yaşanmasına sebep olan siyasetçilerin beceriksiz hallerinin sebebini anlatmak istiyorum. Bunlar masaya yumruğunu vuramadıkları için faşist generalleri şımartmış milletin başına bela yapmışlardır.

Rahmetli Erbakan, Başbakan olduğunda Deniz Kuvvetleri Komutanı Güven Erkaya “burada rakı yok mu?” diyerek dışarıdan içki getirtmişti. Sonra da büyük rakıyı devirip iyice demlenmişti.  İşte sorun buradan başlıyor. Ya ona içki içirtmeyeceksin ya da içkiyi gördüğün anda kafasından aşağıya boşaltıp bu terbiyesizliğinin karşılığını vereceksin.  O da baktı ki karşılık gelmiyor, fenalıklarına bin bir türlüsünü ekledi.

Sonra embesil generallerden bir tanesi çıkıp Başbakan’a hem de Suudi Kralına hakaret etti. Hem de bu geri zekalı general, ordudan atılmayıp terfi ettirildi. Resmen tümgeneralliğe yükseltildi.

İşte böyle başa böyle traş! Ne diyeceksin ki! Bütün bunlar “ilmi siyasetin” incelikleri idi. Benim gibi cahil bahriyeliler ne anlar bu işten. Yıllarca devamlı surette “sus otur yerine, sesini çıkarma, erken öten horozun kafasını koparırlar” diyerek susturulduk, yetmedi bir tomar azar işittik.

Sonunda özgürlüğü doya doya yaşadığım denizlere açıldım. Dünyanın her tarafını gezip görüp ne derece faşist ve ahlaksızca muamelelere maruz kaldığımı fark ettim. Bunları gazete ve dergilerde 25 senedir yazıp çiziyorum. Lakin “doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar” misali ilmi siyaseti öğrenemediğimden dolayı yöneticilerimize bir türlü derdimi anlatmaya muvaffak olamadım. Son örneği de anlatayım.

Referandum günü askeri gazinolardan bir tanesine gitmiştim. Ne göreyim! Alkol tüketimi o kadar fazla ki; olur ya hani kaza ile kibrit çaksan, gazino havaya uçacak. O derece kesif bir alkol kokusu her yanı kaplamış. Şimdi sakın şunu demeyin! “sana ne oluyor, kim ne zıkkımlanırsa zıkkımlansın sana ne!”

Durum farklı. Maalesef içki servisini askerler yapıyor. Böyle rezalet, edepsizlik olur mu? Ben yurdumu vatanımı korusun diye çocuğumu askere göndereyim sen meyhanecilik yaptır! Burası neresi yahu? Patagonya mı? Eminim Arjantin’de dahi buna müsaade edilmez, böylesine bir işkence yaptırılmaz.

Dinden diyanetten uzak yetişmiş çoğu general,  içki içmekten başka bunu getirip götürmenin, alıp satmanın dahi günah olduğunu bilmez. Bir kısım yönetici zevat cenabet dolaşıyor, gusül abdestinden bile habersiz, onu nasıl bilsin?

Tamam, bu embesilleri ve rakı içmekten beyni sulanmış zavallıları geçelim. Pırıl pırıl gençleri çocuk yaşta alıp asker ocağında beyinlerini yıkayıp mankurt haline getiren yasa koyucu milletvekillerini ve hükümeti nereye koyalım? Bu kadar rezalete müsaade eden utansın, ne denir ki…

Şimdi yıllarca bu soruna çare üretemeyen yöneticilerimize iki kelam söylemeye hakkımız yok mu? Rezaleti bilenler; “ilmi siyaset” diyerek konuşmuyor. O halde kötü polis ben olayım bari, hesap sormaktan başka çare görülmüyor. Yazıp çizmekten anlamıyorlar. Okumaya dahi vakit bulamıyorlar.

Yahu! Mükellef askerlik sistemini niçin hala değiştirmiyorsun? Bütün dünya orduları profesyonelleşip dünyanın en modern ve güçlü askerlerini yetiştirirken biz neyi bekliyoruz. Gencecik vatan evlatlarımı bu mankurtlara garsonluk yaptırmak sizleri hiç rahatsız etmiyor mu?

Alkollü içki satılan yerler özellikle seçimlerde ve olağanüstü günlerde kapatılır. Olur ki sarhoşun teki çıkıp olay çıkarmasın diye. İyi de beli silahlı askerlerin içki içmesine nasıl müsaade ediyor, görmezden geliyorsun. Peki, benim aslan Mehmetçiğimi niçin bunlara hizmet ettiriyorsun? Gelen ağam giden paşam devri, ne zaman bitecek? 

Ey devletlüler. Halkımız artık uyandı. Tankı topu caddelere sokup darbe yapma zamanı bitti artık. Madem daha önce yapamadınız bari bundan sonra böyle çirkin davranışlara müsaade etmeyin!

Biz halk olarak her seçimde vaatlerinize binaen sizi destekledik. Lakin şimdi hesap sorma vaktidir. Gelene ağam gidene paşam derseniz bu yaptıklarınızın mahcubiyetinden kurtulamazsınız.  Halkımızın manevi duygularını rencide eden asker-sivil her kim olursa olsun haddini bildirmek zorunda olduğunu bilmelisin. Eğer yönetici koltuğunda oturuyor isen bunu yapmak boynuna borçtur. Yoksa bu dünyada olmasa bile ruz-i mahşerde bunların hesabı mutlaka sorulacaktır. Bilmenizde yarar vardır…

Dini hassasiyetleri olmayanların çirkin davranışlarına göz yumulamaz. Zaten bu yüzden gerekli tepkiyi almayınca yol oluyor, yarın daha kötüsünün yapılmasına sebep oluyorlar.

Şimdi iş icraat yapma zamanıdır. Referandum öncesinde bir havacı generalin askeri disipline ve törenlere aykırı olarak Kılıçdaroğlu’nun önüne askerleri dizmesi gibi bir davranış ve yukarıda bahsedilen Mehmetçiğe içki servisi yaptırılması gibi aymazlıklara karşı sert şekilde tedbir alınmalıdır. Bu işin şakası yoktur.  Böyle durumlarda kimsenin gözünün yaşına bakılmaz. En ağır ceza ne ise onunla cezalandırmak şarttır. Yoksa her on yılda bir yaşadığımız “kesintisiz darbe süreci” devam eder, kurtulamayız, vesselam… 

Yazarın Diğer Yazıları