Dr. Vehbi Kara

Harp Hiledir (1)

Dr. Vehbi Kara

  • 620

Suriye’deki savaş altıncı yılına girdi ve sivil katliamı hala devam ediyor. Esed denilen zalim, Rusya ve İran’ı yanına alarak Suriye’nin her yerinde taş taş üstünde bırakmadı. Çoluk çocuk, kadın, yaşlı demeden öldürmeye devam ediyorlar.
Batı dünyası ve ABD ise kimyasal silahları, kırmızı çizgi ilan ettiği halde bu suçu işleyen rejimi affetti. Sözünde durmayan, omurgasız, ilkesiz ve vahşi yönünü bir kez daha gösterdi. Suriye’deki acımasız katliamı bahane göstererek PKK’yı örgütledi ve 1000 Km’ye yakın Türkiye sınırını bu terör örgütüne peşkeş çekti. Hala utanmadan en gelişmiş silahları bu örgüte vermekten çekinmiyor. Batı dünyası ve ABD, Türkiye’yi bölüp parçalamak için bu dehşetli terör örgütünü desteklemekten bir an dahi geri durmuyor.
Diğer taraftan DAEŞ örgütü masum sivilleri öldürmeye devam ediyor. Esed rejiminin yaptığı zulümleri göstermemek için “işte bakın ben daha caniyim, böyle kelle keserek vahşiliğimi görün” propagandası ile İslam adına cinayetlerini sürdürmekten Şeytanca bir zevk alıyor.
Zavallı Suriye halkı bu acımasız caniler yüzünden evini barkını terk edip yollara düştü. 3 Milyon insana kucak açan Türkiye olmasa idi daha da perişan olacaktı. Elde avuçta kalan ne varsa tam 6 yıldır bütün güçleri ile Rusya, İran, ABD ve Batılı Koalisyon ülkeleri, DAEŞ, PKK, Esed Rejim güçlerine karşı savaşıyor. Bu süre içerisinde sadece Fırat Kalkanı harekatı sayesinde bir parça nefes alma imkanı buldular. Bu yazı yazıldığı saatlerde Ordumuz ve Özgür Suriye Mücahitleri, El-Bab ve Bza’a kentlerini ele geçirmek üzereydi. Rabbim muvaffakiyet nasip etsin.
Kısa zamanda bu şehirlerin ele geçirileceğinden şüphem yok. Lakin bu gidişat böyle devam ederse Suriye savaşı; hem ülkemiz hem de Müslüman halklar açısından ciddi tehdit olmaya devam edecek. Buna ne ülke ekonomisi dayanır ne de verilecek şehit ve gazi. Bu yüzden savaşı, acımasız ve hileli savaş kurallarına göre oynamak şarttır.
Evet, Karacaoğlan’ın dediği gibi Osmanlının dünya devi olduğu dönemde değiliz. Höt! dediğimizde altına kaçıran düşmanlar yok. Öyle göstere göstere düşman üzerine yürümek devri geçti. Harp sanatının inceliklerini şanlı ecdadımız gibi bilmek ve uygulamak gerekiyor. Ne demişti Karacaoğlan, hatırlayalım: 
Hazır ol vaktinde Nemçe kralı
Yer götürmez asker ile geliyor
Patriklerin inmiş tahttan diyorlar
Bir halife kalmış o da geliyor

Yetmiş bin var siyah postal giyecek
Seksen bin var Allah Allah diyecek
Doksan bin var tatlı cana kıyacak
Yüz bini de Tatar Han’dan geliyor
İşte “Yiğit 40 yıl yaşar fırsat bir düşer” demiş atalarımız. Kuveyt’in işgali ile “Misak-ı Milli” sınırlarımıza erişme fırsatını iki defa harcadık. Bir tanesi çok onur kırıcı idi. Bu yüzden 15 Yıl boyunca taşıdığım asker üniformasından utanmıştım. Çünkü Genel Kurmay Başkanı Torumtay, görevinden istifa ederek Irak Harekâtına mani olmuştu. Hâlbuki bir ülke belki 50 yıl asker besler işte o bir tek gün içindir. O gün geldiğinde ucunda şehadet dahi olsa bundan kaçılmaz. Şanlı ecdadımız bu konuda dünyanın en güzel örneğini sunmuştur.

Yazarın Diğer Yazıları