Dr. Vehbi Kara

Denizciliği bilmez isen Lozan'da ki gibi tongaya düşürürler

Dr. Vehbi Kara

  • 613

 
Karayip Korsanları isimli filmlerin iyi gişe hasılatı yapması üzerine peş peşe korsan senaryoları yazılmaya başlandı. Hatta yüzyıllar boyunca deniz savaşı yapan kahramanların hayatı dizi film haline getirilmiş macera dolu denizci hikâyeleri insanların ilgisini çekmeye devam etmektedir. Bizde millet olarak denizcilikle ilgilenmeye bu filmler sayesinde ilgilenmeye başladık. Halbuki denizcilik film senaristlerine bırakılmayacak kadar önemli bir iştir.
Denizcilik İslam medeniyetinin önemli bir parçası olup Sinbat’ın maceraları ve 1001 gece masalları daima gençlerin hayallerini süslemiştir. İslamiyet sanıldığının aksine kılıç ve zorbalıkla değil güzel ahlak ve ticaret ile bütün dünyaya yayılmıştır.
Denizci hikâyelerinin anlatıldığı korsan filmlerinin başarısının ardında elbette ünlü karakter oyuncularının payı büyüktür. Örneğin Johnny Deep'in canlandırdığı çılgın kaptan Jack Sparrow karakteri, oldukça başarı olmuştur. Fakat yazılarımızda filmlerde yer alan aktörlerle değil denizciliğin önemiyle ve bu aktörlerin canlandırılmaya çalışıldığı önemli denizci karakterlerle ilgileneceğiz. Çünkü denizcilik kültürünü yetirince geliştiremediğimiz için denizcilik tarihini doğru dürüst bilmiyor ve denizdeki menfaatlerimizi koruyamıyoruz.
İşte Lozan bu konuda ibretle bakmamız gereken bir anlaşma olup ne kadar büyük kayıplara uğradığımızın apaçık bir delilidir. Boğazlar, 12 Ada ve Rodos, Kıbrıs, Batı Trakya, İskenderun, Boğaz önü adaları ve daha nice egemenlik haklarımızın ayaklar altına alındığı bu anlaşma tam bir yüzkarasıdır. Denizcilik kültüründen yoksun devlet adamlarının gafletinden istifade edilerek İngiliz oyunu ile bir çok yer elimizden çıkmıştır.
Tarihimize baktığımızda önce Arap denizcilerinin daha sonra da Türklerin denizciliğe önem verdiğini görürüz. Bu sayede dedelerimiz dünyanın en büyük medeniyetlerini inşa etmişlerdir. İslamiyet’in dünyanın her yerine yayılmasında denizciliğin ve deniz ticaretinin rolü çok büyüktür.
Emir Çaka Bey, Umur Bey, Karamürsel Bey hepsi de Türklerin yetiştirdiği ünlü denizcilerdir. Malazgirt savaşının hemen ertesinde Anadolu kıyılarına yerleşen Türkler kısa zamanda yerli halk ile kaynaşarak denizciliğe başlamışlardır. Eğer damadı Kılıç Arslan ile savaşıp yenilmeseydi Çaka Bey’in Ege’de meydana getirdiği donanma Akdeniz’i daha erken çağlarda Türk ve İslam hâkimiyetine sokabilirdi. Zira “Koyun Adaları Deniz Savaşında” dünyanın en büyük devleti olan Doğu Roma İmparatorluğu’nu (Bizans) yenilgiye uğratmıştı.
Denizlerdeki duraksama uzun yıllar devam etmiş nihayet denizin önemini anlayan Şehzade Korkut, güçlü bir donanma kurmak için çaba göstermeye başlamıştı. Barbaros kardeşlerin en cengaveri olan Oruç Reis’e kol kanat germiş ve onu Doğu Akdeniz’i kontrol altına almak ve deniz ticaretinin korunması için görevlendirmişti.
Şehzade Korkut’un yerine padişah olan Yavuz Sultan Selim, ağabeyinin yolunda gitmiş ve Cezayir’de krallık kurmuş olan Türk denizcilerini Osmanlı devletine davet etmişti. Davete icabet eden Barbaros Kardeşler Akdeniz’de tam bir İslam hâkimiyeti sağlamış bu sayede Osmanlı Devleti en güçlü olduğu ve sınırlarını genişlettiği dönemi yaşamıştır.
Denizcilikle ilgili yazılarımıza devam edeceğiz…
 

Yazarın Diğer Yazıları