Dr. Vehbi Kara

Darbeci Generalleri Tam da Yenmek Üzereydik (2)

Dr. Vehbi Kara

  • 650

Feto, 28 Şubat sürecinde başörtüsünü tahfif ve tahrif eden açıklamalarda bulunuyordu. 14 Asırdan beri Müslümanların, dünyanın her yerinde hatta Afrika’nın en sıcak bölgelerinde dahi giyinmekten çekinmediği başörtüsünü “füruat” olarak nitelendirmekten çekinmiyordu. Feto’nun bu fenalıkta da sabıkası oldukça kabarıktır zira hanımların başlarını açmalarını teşvik etmiş, başörtüsü takmak için mücadele veren kızları ise aşağılamaktan çekinmemiştir. Hatta çeşitli okul ve işyerlerinde başını açmayan kızlara baskı uygulamıştır. Baskı sonucu ağlayıp sızlayan sayısız kadıncağıza rastlamak mümkündür.
Bu dönemde askeriyede özellikle de Deniz Kuvvetlerinde kavga-kıyamet sürüp gidiyordu. Komutanlara karşı disiplini bozma pahasına başörtüsünü müdafaa ediyor bunu yasaklamanın akıl dışı olduğunu anlatmaya çalışıyorduk. Çoğu zaman komutanlar bize hak veriyor böyle bir yasağın olamayacağını, en azından kişinin eşinin kıyafeti nedeniyle suçlanamayacağını kabul ediyorlardı.
İşte tam da amiral ve generallere bu akıldışı yasağın kalkması gerektiğini kabul ettirmek üzere iken devreye İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Yaşar Nuri Öztürk, sokuldu. Başörtüsünün dinde yeri olmadığına dair beyanatlar verdi. O tarihlerde cici çocuk görüntüsü çizen Feto da bu furyaya katılınca; yandı gülüm kestane…
Komutanlar “bak dinde başörtüsü yok, siz gericisiniz işte” diyerek canımıza okumaya başladılar. Deniz Kuvvetleri Komutanı Güven Erkaya her fırsatta eşi başörtüsü takan askerin silahlı kuvvetlerde kalamayacağını söylemekten çekinmezdi. Amirasl olmak için kaç tane eşi başörtülü asker attığı, önemli bir kıstas ölçüsüydü.
Sanki babasının çiftliği gibi silahlı kuvvetlerde rakı içmekten beyni sulanmış bu general ve amirallerin çığlıkları her geçen gün artmaya başlamıştı. Askeri şura kararları yetmedi ayrıca hiç olmadık biçimde sırf dindar insanları tasfiye etmek için yeni şuralar düzenleyip ordudan ihraçlara devam ettiler.
Biraz gülünç gelecek ama Yüksek Askeri Şura’da kararlar oy çokluğu ile alınıyordu. Hükümet kanadından Başbakan ve Milli savunma Bakanı, askeri kanattan ise bütün orgeneral ve oramiraller şura üyesi idi. Tabiidir ki herkes Genelkurmay Başkanı’nın gözünün içine bakıyor onlar ne isterse derhal kabul ediyorlardı. Çünkü sicil dosyası bu komutanların elinde idi.
Şimdilerde durum değişti. Şura da sivillerin sözü geçiyor. Eskiye özenip “ne güzeldi, kararlar demokratik usullere göre alınıyordu” diyen sığırlara da rastlıyoruz. Neylersin! faşist olmak hastalıklı bir şey. Bunların demokrasi anlayışı işte böyle oluyor…
İşte insanlar genellikle balık hafızalı oluyorlar. Unutulmaması gereken ve Türkiye’nin geleceğini karartan bu faşist Amerikan köpekleri, böylesine feci icraatları yaptılar. Ülkemizin en az 10 yılı bu kuldan utanmayan, Allah’tan da korkmayan darbeciler tarafından karartılıp geriye götürüldü. Şimdilerde cici çocuk pozlarında televizyon ekranlarına çıkıp süslü sözler ettiklerine bakmayın siz, gerçekte çok farklı insanlardır bunlar. Eğer içleri dışlarına çevrilse idi; karşınızda yılan, akrep, maymun ve domuz görecektiniz. Kravat ve ceketlerine aldanmayın.
Bu sözleri; sakın israf ve gereksiz saymayın. Çünkü “beşer nisyan ile maluldür” . Çok çabuk bu büyük cinayetler unutuluyor. İşte hükümetin halini görmüyor musunuz? Ne çabuk bu faşistlerle kol kola girip “ahbap çavuş” oldular. Aralarından su sızmıyor. Ordudan dindar olduğu için atılan on binlerce insanı görmüyor, duymuyor ve bilmiyorlar. Orduda eğitimci olarak istihdam etmeyi bir kenara bırakın; kışlaya yaklaştırmıyorlar bile. Hâlbuki bu cinayetlerin binlercesinde kendi imzaları da var. Yetmedi; bunları düzelteceklerine dair söz de verdiler. Tek başına iktidar olduklarında bütün bu haksızlıklar ve din düşmanlıkları ortadan kalkacak dediler…
Ne de olsa siyasetçi değil mi! Dün dündür bugünse bugün. O günkü şartlar başka idi, dindar insanların desteği alınmalıydı. İyi de oy kazandırıyordu. Şimdi keyif sürme zamanıdır. Koltuklar da pek konforlu hani! Bu marabalar için terk etmeye değmez, zaten! Hem de faşistlerle ortak iş tutmanın başka getirileri de var. Bal tutan parmağını yalarmış, vesselam…
 

Yazarın Diğer Yazıları