Dr. Vehbi Kara

Allah'ın Rahmetinden Ümit Kesilmez

Dr. Vehbi Kara

  • 1004

Karamsar bakış dinsizlere ve Marksistlere yakışır zira Yüce Allah’ın “Lâ taknetû min rahmetillah” yani “Benim rahmetimden ümidinizi kesmeyin” diye emretmiştir. Hatta toplumda gördüğümüz acı ve kötü olayları bir fırsat, ganimet bilip problemleri çözmek için çaba sarf etmeye sebep olacaktır. Yeter ki o gayreti gösterelim. Allah'ın rızasının nerede ve nasıl kazanılacağı bilinmez. Belki o küçücük gayret buna sebep olabilir. Sonuç odaklı olmak hatalıdır. Başarılı ve muzaffer olmak şart değildir. Gayret bizden tevfik Allah'tandır...

Gerçekten de öyle değil midir? Hayat çarçabuk geçerken elimizde ne kalıyor ki. Para servet derseniz bunlar ahirette çoğu zaman başa belâ olacak şeylerdir. Fakat birisinin imanını kurtarmaya çalışmak, hadiste “sahralar dolusu kırmızı koyunu sadaka vermekten daha hayırlıdır” şeklinde geçmektedir. O halde inanan bir insanın, içi daima aydınlık olmalıdır. Bırakın inançsız olanların dünyası kararsın. Biz olayları güzel yönleriyle değerlendirelim. Bize bir kereliğine tanınan ömür dakikalarını faydalı hale getirmeye çalışalım.

Sahabeler zamanında müşrikler,  düşmanların onları yok etmek üzere büyük bir ordu ile üzerlerine geldiklerini söylemişlerdi. Fakat onların moralleri bozulmadı. Hatta imanları ziyadeleşti. Kendilerine asıl gidilecek yer olan ahiret saadetinin kapılarının açıldığını düşündüler. Zira biliyorlardı ki ahireti kazanmak için dünyada zahmet çekmek gerekliydi. Cennet ucuz cehennem dahi lüzumsuz değildi.
Al-i İmran Sûresinin 173. âyeti meâlen şu şekildedir: “Onlar öyle kimselerdir ki, insanlar onlara ‘Düşman size karşı büyük bir kuvvet topladı; onlardan korkun’ dedikleri zaman, onların imanı ziyadeleşti ve ‘Allah bize yeter, O ne güzel vekildir’ dediler.”

Hâlbuki onlar bir avuç insandı. Düşmanları ise çok ve heybetli idiler. Fakat onlar “Allah bize yeter, O ne güzel bir vekildir” diyerek düşmanların üzerine atıldılar. Allah, onları hem bu dünyada da muzaffer eyledi. Ahirette ise Allah'ın lütfu ve mükafatı çok büyüktür, ona namzet oldular.

Bizlerin ise önünde öyle büyük fırsatlar yok. Ne kadar uğraşsak da onların ulaştığı ecir ve mükâfatı kazanamayız. Fakat önümüze çıkan musibetleri bir fırsat, hatta ganimet olarak değerlendirebiliriz.

Karşılaşmış olduğumuz belâ ve musibetleri musikinin nağmeleri gibi hoş görmek ne güzeldir. Çünkü bunları sabır ile karşılayabildiğimiz takdirde sonsuz bir alemde mükafatını görme şansımız olacaktır. Zira “Allah bana yeter, o ne güzel vekildir” âyetinin mânâsı olayların derinliklerine nüfuz edebilmeyi sağlar. Rabbimiz bize de bu âyetin mânâsını anlayarak yaşamayı nasip etsin, vesselam...

Yazarın Diğer Yazıları