Türk solu veya CHP nereye koşuyor?
Aydın Keskin
- 2249
“CHP İl Başkanı ile birlikte parti üyesi kadınlar, Organize Sanayi Bölgesi’nde fabrika çalışanlarına eşarp hediye ederek CHP’nin başörtüsüne karşı olmadığını anlattılar...
Başkan, “ Biz parti olarak kesinlikle başörtüsüne karşı değiliz. Bunu tüm Türkiye’de olduğu gibi Yozgatımızda da halkımıza anlatmak için eşarp hediye etmek istedik” dedi.
(2011 Seçim Çalışmaları)
.......
Zannedebilirsiniz ki yukarıdaki haberi CHP’nin başörtüsü dağıtımını eleştirmek için alıyorum.
Hayır, bilakis ben CHP vesair sol oluşumların bu ve benzeri eylemleri en tabi halleri ile yapmalarından yanayım..
Her şeyden önce Türk solu siyaset yaptığı topraklar üzerindeki edinilmiş/ kazanılmış değerler ile yüzleşmeli/ barışmalıdır.
İslam’ı nereye koyduğunu açık yüreklilik ile ifade etmeli, başörtüsüne bakışı ile ilgili düşüncelerini bizimle halkla paylaşmalıdır.
İktidar partisinin yapamadıklarından sola daha çok anlamlı ve tarihi görevler/ fırsatlar düşmektedir.
......
Marksizm’in, statükonun ve hatta Türkçülüğün eleştirisini Türk Solu adına "her eleştirinin başı"olarak görmeyen bir sol yapılanma, sanırım bu topraklarda pratik ve kucaklayıcı siyaset üretemez.
Şimdiye kadar sol, İslam’a mezhepler üstü bir bakış açısından öteye bakamamıştır.
Evet, Türk solu gerçekçi bir teoriden yola çıkarak siyasi pratiğini yükseltmelidir.
...,
Bir vakit Deniz Baykal’ın Şeyh Edebali’nin Osman Gazi’ye nasihatlerini içeren tablosunu; ( Ey Oğul) makamına asmış olmasını cidden önemsemiştim.
Anadolu solu sözü ile de ayrı bir heyecan ve merak uyandırmıştı herkes gibi beni de...
İslam ve milli değerler partiler üstü bir makamda tutulur ise ve her siyasi oluşum ve her parti bu değerleri tartışmasız baş tacı ederse, birileri çıkıp İslam’ı ve Milli Değerleri siyasi malzeme olarak yapamaz ve kullanamaz..
Bizi var eden birikimlerimiz de birleşimlerimizde yıpranmaktan böylece kurtulmuş olur..
.......
CHP çıtayı daha da yükselterek ve eylem olsun diye değil de normal bir davranış gibi Kur’an-ı Kerim de dağıtabilmelidir mesela..
Çünkü ayaklarımızı üzerine koyduğumuz bu topraklar Dar’ül İslam olduğunu iki kez Dünya’ya ilam etmiştir. Malazgirt ve Çanakkale ile...
Çanakkale Destanı ve İstiklal Marşı hepimizin marşı değil midir?
“Sen şehit oğlusun incitme yazıktır atanı” diye bize seslenilmiyor mu?
Ortak Akılda buluşup düşünülmesi gerekir..
.......
Şimdi Türk Solu"na bir nevi Cumhuriyet Halk Parti"sine iki sorum olacak;
Bu çok güzel ve anlamlı eylemi neden seçimlere on gün kala yapıyorsunuz da Allah’ın diğer günleri, haftaları, ayları veya yıllarında yapmıyorsunuz?
Mesela; Efendimizin kutlu doğum haftası etkinlikleri ile ilgili programlar yapsanız kıyamet mi kopar...?
Daha da ileri gideyim; Gazi Mustafa Kemal Paşamız için ölüm yıldönümlerinde mevlüt okutsak veya arefe günleri kabirlere gittiğimiz gibi kuranlar ile Anıtkabir gidip dualarla yad etsek acaba ülkemizde rejim bunalımı mı olur?
Milletçe irfan sahibi olmayı unutmuşuz..
Artık başımızı kaldırıp gökyüzüne bakalım.
Merhum Uğur Mumcu; "Milletçe bilgi sahibi olmadan fikir sahibi" olduğumuzdan bahsederdi..
Niye acaba İslamı okuyup bilmeden keyfi keder fikirler icat eder olduk?
Şükür ki artık Başörtü diye bir sorun kalmadı, dilerim kafamızın içinde de kalmamıştır..
Koşmak lazım hem de çok koşmak ve de yorulmak lazım...
Kalın sağlıcakla.