Anayasanın ahlaksal okunuşu
Aydın Keskin
- 2656
Ülkemizde üniversitelere başörtüsüyle girilemeyeceği yolundaki yasak anayasa mahkemesi kararıyla getirilmişti.
Yasaların yürürlüğünü durdurma yetkisinin de anayasada açıkça tanınmamış olmasına karşın, yüksek mahkemenin yine yorum yoluyla kendisinde gördüğü yetki ile karar veriyor..
Ülkemizde yorum konusuna gösterilen ilgisizliği şaşırtıcı bulmamak imkânsız..
Bu son duruma göre: Türkiye Çoğunluklu demokrasiyi değil, Anayasal demokrasiyi savunduğunu tüm dünyaya gösteriyor..
.....
Anayasanın ahlaksal yorumunun ülkemizde kabul edilebilmesi için her şeyden önce mahkemelerin "devlet söylemini" esas alan amaç-temelli bir yorum biçimini değil, "bireylerin hak ve özgürlüklerine "
öncelik veren hak-temelli bir yorum biçimini kabul etmesi gerekiyor..
Yorum yapmak; söze, metne veya davranışa bir amaç yüklemek veya anlam vermek değildir.
Yasanın uygulanması onun yorumlanmasını gerektirir.
Uygulamak için, kuralı önce anlamak ve anlayabilmek içinde yorumlamak durumundadır.
.....
Anayasa yargısının var olduğu ülkelerde anayasa mahkemelerinin verdiği kararlar en üstte yer alırlar.
Yorumlarının yasalarla değiştirilmesine olanak yoktur.
Değişikliği sağlayabilmenin tek yolu anayasa değişikliğidir.
Anayasanın yorumu, anayasanın anlaşılmasında matematiksel bir kesinlik sağlamayabilir.
Ne yazık ki ülkemizde anayasa mahkemesi yorum konusu üzerinde yeteri kadar durmamakta hatta dürüst yorum yerine keyfi yorumlar yapmaktadırlar..
Buna garip 367 kararı keyfi yoruma en iyi örnek diyebiliriz.
......
1961 ve 1982 anayasaları uzun ayrıntılı kazuistik ( her seyi kurallarla çözme yöntemi,ayrıntıcılık) yöntemi ile hazırlanmıştır.
Bu Anayasaların;Hak ve Özgürlüklerle ilgili çok sayıda sınırlandırma nedenleri olduğundan anayasanın ahlaksal okunuşuna uygun olmadığını herkes gibi görüyoruz..
Aslında 1924 anayasası bizlere daha uygun bir anayasadır.
.....
Ülkemizde yönetimlerin sık sık askeri darbelerle kesintiye uğradığı,demokrasinin asker ve sivil bürokratların vesayeti altında işlediği, Cumhuriyeti kendine özgü kavramlar ile yerleştirmeye çalışan ülkemizde demokrasinin aşırılığından söz etmek acaba ne kadar gerçekçidir? diye düşünmek lazım..
İster alının ister alınmayın Memleketimizde yargıçlar devletle birey arasında “yansız” hareket etmemektedirler...
Bu zamana kadar; asker ve yargıçlar kendilerini siyasilerin üzerinde vesayet yetkisine sahip kişiler olarak görmekte idiler..
Anayasanın ahlaksal okunmasının gerçekleşebilmesi için ilk yapılması gereken bence yargıçların yansızlığının sağlanmasıdır.
Yargıçların yansızlığını gerçekleştirmek yargı bağımsızlığının sağlanmasından daha zordur, çünkü değişmesi gereken psikolojik bir durumdur.
Yani yargıçların kafalarının içlerinin değişmesi gerekmektedir.
Yargıçlar demokrat olmadan, hak-temelli yaklaşım benimsemeden özgürlüklerin gelebilmesi güç olacaktır derim..
....
Anayasa mahkemesi; Devleti ve devletin resmi söylemeni değil de, bireylerin hak ve özgürlüklerine öncelik veren bir yorumla anayasayı okuyabilirse eğer,Anayasa yargısı demokratik meşruluğunu çoğaltan ve demokrasin pekişmesine neden olan bir kuruma dönüşecektir.
Bizler şimdilik Avrupa"ya gitmekten vazgeçelim..
Yıllardır yalan ve yılan hikayesine dönen şu anayasayı değiştirelim..
Kendi insanımızdan korkmak yerine inanıp güvenelim..
Değil mi ki ;Bu insanların dedeleri bu devleti kurdu ve bedelini ödedi..
Torunları artık uzaya gitmek istiyor..!
İnsanı yaşat ki Devlet Yaşasın..!