SELAM OLSUN...
Varol Yüksel
- 3044
SELAM OLSUN...
Selam olsun;
kendilerine emanet edilen silahı, tankı, uçağı; bağrından çıktıkları milletinin üzerine çevirmeyerek, darbecilere karşı dimdik durarak, onların emir ve talimatlarını tanımayarak, darbecilere karşı kahramanca mücadele eden kahraman askerlerimize (general/amiral, subay, astsubay, uzman personel) selam olsun.
Bu meş'um darbenin önlenmesinde, bertaraf edilmesinde, akim kalmasında ve kamu düzeninin yeniden tesis edilmesinde; en büyük hisselerden birisinin bu kahraman askerlerimize borçlu olduğumuz hususu asla hatırdan çıkarılmamalıdır.
Zira "bir kale en güzel içeriden fethedilir" prensipi askerlikte kullanılan temel harp prensiplerdendir. Kaleyi içeriden fethettirmeyen, milletine ihanet etmeyen kahraman askerlerimize selam olsun.
Önümüzdeki günlerde, bu kahramanlık içeren hatıraların ortaya çıkarılmasını ve milletimizin ibretli nazarlarına sunulmasını dört gözle bekliyorum.
Aziz Milletimizin bağrından çıkan Kahraman Ordumuz, bizim ordumuzdur.
Ordumuzun, darbeye karşı çıkan ve ordumuzun büyük kısmını teşkil eden kahraman askerlerimizin yıpratılması ve itibarsızlaştırılması oyununa asla gelmeyelim.
Bu tür faaliyetlerinden psikolojik harbin bir parçası olduğunu bilelim. Ülkemizi ve vatanımızı dış tehditlere ve düşmanlara karşı savunacak yegane gücün ordumuz olduğu gerçeğini asla unutmayalım.
28 şubat sürecinde TSK'lerinden ihraç edilerek ordudan koparılan samimi dindar subay ve astsubaylardan hiçbirisi; ordumuzun şahs-i manevisine asla dil uzatmamış, hakaret etmemiş, ordumuzun şahsi manevisini incitecek, rencide edecek tek bir kelime bile söylememişlerdir.
Samimi dindar subay ve astsubaylar haklı eleştirilerini; ordudan kasıtlı ve bilinçli bir şekilde yapılan bu haksız tasfiye hareketinin arkasında bulunan, milletinin milli ve manevi değerlerinden yoksun, aklını, fikrini, izanını ve vicdanını teslim ettikleri, yerli ve milli olmayan üst akla ve fesad komitelere yöneltmişlerdir.
Bununla beraber; kendilerine emanet edilen silahı, tankı, uçağı milletin üzerine çevirerek ateş edenlere lanet ediyorum, onları; zavallı, aşağılık, satılmış, vatan haini olarak görüyor ve en şiddetli şekilde cezalandırılarak hakettikleri cezaları almalarını diliyorum, bekliyorum ve bir vatandaş olarak buna hakkım olduğunu düşünüyorum.
Vatan hainlerine hiç bir surette acımıyorum, kalbimde en ufak bir merhamet kıpırtısı oluşmuyor ve onlara nefret nazarlarıyla bakıyorum.
"Zarara kendi rızası ile girenlere acınmaz, onlara merhamet nazarıyla bakılmaz" esasına göre hakkettikleri en büyük cezayı hem bu dünyada hem de ahirette alsınlar diye dua ediyorum.
İnancım; vatan haini bu şerefsizlerin cehennemde ebedi olarak kalacaklarını söylüyor ve böyle olacağı hususunda da hiç bir şüphem bulunmuyor.
Beni en çok üzüntüye sevk eden hususlardan birisi de şudur: büyük bir ihtimalle yaptığı bu kahpece faaliyetten haberleri bile olmayan darbecilerin arkalarında bıraktıkları: anneleri, babaları, eşleri, çocukları ve kardeşlerinin içinde bulunacakları hüzünlü haldir.
Vatanına ihanet eden bir darbecinin akrabası olmak, sürekli lanet, nefret ve beddualarla anılan bir darbecinin yakını olmak; kaldırılması ne kadar büyük bir yüktür Allahım.
Allahım, hiç kimseyi vatanına ihanet edenlerden eylemesin.
Bu aziz vatanın üstünde şanlı al bayrağımızın daim dalgalanmasına, minarelerinden ezanların daim okunarak gök kubbenin çınlatılmasına, insanımızın gönlünde ve yüreğinde vatan, millet ve din sevgisinin yerleşmesine gayret edenlere selam olsun...