Yerel Basın ve Ayaklı Gazetelerin Gücü
Semih Gündüz
- 2001
Ülke olarak zor zamanlar geçirdik. Bugüne geldik. Bir yandan referandum hazırlıkları, bir yandan terörle mücadele. KHK'lar yayınlanmaya devam ediyor. İhraçlar, soruşturmalar da devam ediyor. Ancak, kimi ihraçlar eleştiriliyor. Daha önceden de Sayın Cumhurbaşkanımız "at izi it izine karıştı" demişti. Belli ki, mücadele devam ediyor. Elbette hatalar olacak...
Hata yapmak, mücadeleye zarar vermemeli. Toplumsal bir mücadele, bu. Soruşturma kapsamı ve kitlesi geniş. Bunun getirdiği güçlükler var. Neyin ne olduğu belli değil. Ancak, mücadele devam etmeli.
Bunun yanında, büyük şehirlerde yürütülen soruşturmalar, belki soruşturmanın en önemli ayakları. Hele Başkent, en önemlisi. Ama, bu şehirlerin büyüklükleri arasında kaybolan, ileriki günlerde hafızalardan silinen olaylar ve kişiler var. Şehirler büyük, takibi güç. Bu durum toplumsal hafızanın olayları bire bir takibini ve hafızasında tutmasını güçleştiriyor.
Ancak, küçük şehirler de var. Bu şehirler, Ankara, İstanbul, İzmir kadar büyük değil. Belki daha küçük bir büyükşehir, belki küçük bir il, belki de küçük bir ilçe veya kasaba.
Bu şehirlerde de operasyonlar var. Mücadele ülke sathında. Gerçi iletişimin gücü, bu şehirleri de aşıyor. Olan biten, bu şehirlerden yayılıyor. Bilinebiliyor. Ancak, bu küçük şehirlerde hem birey sayısının az oluşu hem de şehrin kargaşa ve gürültüsünün azlığı, olan bitenin hafızada daha uzun kalmasını, takibin daha güçlü olmasını sağlıyor.
Bir de yerel basın. Yerel hadiseler yazılıyor. Aslında, en önemlisi yerel ayaklı basın. Ekranları, sayfaları yok; ancak cami önleri, çay ocakları, sohbetler, kahvehaneler ve diğerleri. Asıl haberler buralarda.
Ülkenin gündemi ve yerel gündem sürekli konuşuluyor. Her zihinde; bir terazi... Ve; olan biten, belki bir sarrafın ölçü ve tartımına yakın şekilde bu zihinlerde sürekli tartılıyor. Bu durum; bir yandan, halkın bilinçsizce davranış sergilediğini, oy kullandığını, tercih yaptığını söyleyenlere cevap. Bir diğer yandan da, olan biten gözlerden kaçmıyor, zihinlerden kolay silinmiyor. Bir de; günümüzde her ne kadar iletişim kanalları güçlü olsa da; buralar, yerel gündeminden ayrılıp, genel gündeme kolay intibak edemiyor. Genel gündem konuşulsa da yerel gündem de muhakkak gündemde.
Beşer olsa da, buralarda, bu terazilerde; makam, zenginlik, öncelik, siyaset ve başka ayrıcalık ve imkanlar önem arz etmiyor. Her göz olan biteni en ince ayrıntısına kadar takip ediyor. Zihinlere girmek ise güç.
Gelelim, işin özüne.
Bir yandan terör ile mücadele bir yandan uluslararası denklemler bir yandan ülke içi siyaset ve referandum. Belki, siyaset kelimesini kullanmak, en azından şimdilik yerinde değil. Çünkü, beklenti neticenin olumlu olması yönünde. Hem de bunun ağırlıklı olduğu, beklentiler açısından söylenebilir. Ancak, bu ne kadar doğru.
Bunu şunun için söylüyorum. Daha önceki pek çok durum, bu tür durum ve beklentileri tam yakalayamamıştı. İnsanların zihnindekileri evvelden ortaya açık şekilde koyması netlik arz eden bir husus değil. Ancak, sonuç ortaya çıktığında bunları değerlendirebiliyoruz. Ama bu süreçlerde, yukarıda arz ettiğim üzere, gözler ve zihinler takip ve kayda devam ediyor. Bu durumda, bir önceki neticenin varlığına dayanmak, güçlükle karşılaşmaya giden bir yol olabilir. Buna dikkat edilmesi gerekiyor. Ancak, ne kadar dikkat ediliyor.
Şöyle ki;
Bu küçük şehirlerde, kamusal bir faaliyetin veya kararın etkileri daha yaygın olabiliyor. Bir yandan, bu karar ve faaliyetten doğrudan veya dolaylı etkilenenler, birbirlerini daha kolay ve etkili şekilde etkilebiliyor. Diğer yandan, bunlar, o yerin toplumsal hafızasında, yine yukarıda açıkladığım üzere zihinsel terazilerde muhasebeye tabii tutuluyor. Hem yapılanın doğruluğu ve ölçüsü, hem de yapılmayanların varlığı... Bunlar zihinleri etkiliyor.
Bu durumda, genel söylem ve faaliyetlerin etkisi azalıyor. Zihinler yönelimini önce kendi içinde ortaya koymaya başlıyor. Müetakiben, bu zihinsel faaliyetler yerel basının da bir miktar katkısıyla, yerel ayaklı basında gündem haline geliyor.
Şahsi kanaatim; başarı, bu gündemin takip ve yakalanmasıyla ilgili. Kaldı ki, bu gündem bireysellikten daha uzak. Toplumun ve adaletin yöneliminde olması daha muhtemel. Daha önceki pek çok durum buna delil sağlıyor. Burada, dışa vurum çok açıktan olmuyor.
Bu yazının içinde, isimlere ve olaylara yer verebilirdim. Ancak, şahsi tutumum ve kararım, doğrudan isim ve olay açıklayarak, bir yerleri hedef haline getirmek değil. Belki, açıklamada bulunmak ilgi çekici olabilir, ancak, kimseye fayda sağlayacağını düşünmüyorum. Ama, bu hususların dikkate alınması, başarının anahtarıdır. Bir şey olmaz, her zamanki gibi olur, biz çözeriz yaklaşımlarının yeterli olmayabileceğini ifade ederek yazımda sona gelmiş bulunuyorum. Bu yazıda şu an ifade etmediklerimi ise, ileriki bir zamanda, sadece ve sadece olan biten ile söylediklerimin alakasının kurulabilmesi açısından ifade edebilirim.
Allah'ın (c.c.) selamı üzerinize olsun.