KARLOV SUİKASTI (RUS- ALMAN/ABD SAVAŞI MI? YA DA İSRAİL İŞİ Mİ?)
Semih Gündüz
- 2031
Rus Büyükelçi Adrei Karlov, Ankara'daki bir sergi açılışında genç polis memuru Mevlüt Mert Altıntaş tarafından vuruldu. 19 Aralık gününün soğuk gecesine düşen haber, bu.
2016 yılı ülkemiz için hareketli geçiyor. Patlamalar, bombalar, 15 Temmuz darbe girişimi ve şimdi de 19 Aralık Rus Büyükelçi suikastı. 17/25 Aralık ta önemliydi. Fetö Terör Örgütüne karşı o tarihten bu yana ciddi bir mücadele yürütülüyor. Bu kapsamda, bilhassa 15 Temmuz darbe girişimini takiben çok şey yapıldı. Görevden uzaklaştırmalar, açığa almalar, tutuklamalar, soruşturmalar, açılan davalar... Ancak 19 Aralık gösterdi ki; Fetö ile mücadelede yapılanlar var ama, Fetö'nün kripto elemanlarının hala yerlerinde durabildiği, bu noktadan faaliyet yapabildiği ortada.
Karlov suikastının ilk çıktısı, belirttiğim üzere, Fetö'nün bir kısım kripto/gerçek üyelerinin bulunamamış olması. O zaman bugüne kadar yapılan çalışmalar boşuna mı? Elbette ki boşuna değil. Ancak, bu kapsamda görevden uzaklaştırılanlar arasında, Sayın Cumhurbaşkanımızın da "at izi it izine karıştı" diyerek ifade ettiği üzere, mağdurlar da olabilir. Bunun yanında, tabii ki, bulunamayanlar da var. Bunun ikinci kısmı ortaya çıkmış durumda.
O zaman, Fetö ile mücadelede tercih edilmesi gereken yolun gözden geçirilmesi gerekiyor. Hem mağdurum diyenlerin ayıklanması hem de gerçek Fetöcülerin bulunması, önemli.
Ayıklamak ve bulmak güç olsa da, önceden beridir; açık şekilde Fetöcü olduğu bilinenlerle telefon, mail, para alışverişi vs. yollarla bağlantı kuranların tespiti, Bylockçuların ve bağlantılarının tespiti, Pensilvanya'ya gidip gelenlerin tespiti ve durumu, Fetö'nün faaliyet yürüttüğü yerleşim yerleri ile telefon, banka gibi yollarla bağlantı kuranların tespiti, varsa yargı kararlarındaki hatalar üzerinden ilgililerin ve Fetö bağlantılarının bulunup bulunmadığının tespiti, Fetöcü olduğu tespit edilenlerin referanslarının başka üyelere referans olup olmadıklarının tespiti gibi; farklı, özellikli ve ayrıntılı yolların kullanılması da denenebilir.
Gelelim suikaste. Bu olayı kim yaptırdı? Perde arkasında kim var? Genç polis memuru bu işi kendi başına mı yaptı? Şaşırtmaca var mı? Tüm bu soruların tek tek, tüm yönleriyle ele alınması gerekiyor.
Karlov'un suikasta uğradığı gün, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Moskova'ya gitmekteydi. Suriye üzerinde; Rusya, Türkiye ve İran görüşmeler yapacaktı. Milli savunma bakanlarının da toplanması gündemdeydi. Yani hem Suriye üzerinde hem de süreklilik arzadecek surette üç ülkenin anlaşması kapıdaydı.
Bu durumda, ilk seçenek bu birlikteliğin bozulmasını isteyenlerin bu suikastı gerçekleştirmesi. Suriye'de başka kimler var, o zaman. ABD ve Almanya. Benim ilk dikkatimi çeken iki ülke. Aslında daha fazla ülke var. Ancak, fiziki varlığını gördüğümüz ABD ve İncirlik ziyareti sürekli gündemimizde kalan Almanya. Benim tercihim bu ikisi. Yani, Rusya, Türkiye ve İran sadece kendi aralarında anlaştıklarından, ABD ve Almanya bu anlşamada dışlandığından, bu iki ülkenin müdahelesi mümkün.
Diğer seçenek İsrail. Üç ülkenin anlaşması ve Suriye'de suların durulması, İsrail'in güvenliğinde tehlike sinyallerine neden olacak cinsten. İsrail, belki tarihinin en rahat günlerini yaşıyor. Bu sayede yeni yerleşim yerleri kurabiliyor, Kudüs'le daha fazla haşır neşir olabiliyor. Mısır, Irak, Suriye... Kendisini tehdit eden güçler boyun eğmiş, hatta dağılmış durumda. O zaman, bu birlikteliğe ve barışa engel olmak İsrail'in lehine. Bu noktada şüphe yok.
Farklı bir saik ise; bir dönem Türkiye'nin Araplara doğru doğuya kaydığı iddiasına rağmen şu an eksenin Rusya'ya doğru kayması. Burada bir de İran varsa, mezhep savaşları da engellenmiş oluyor. Karşı cephe bir kez daha ayağa kalkıyor. Çünkü, Suriye yanında hemen Yemen de var, bu noktada. Bölgesel çatışma ve mezhepçilik son bulur mu? Bu durumu kim istemez? Kim karıştırıyorsa o istemez, tabii ki. Yine ABD, AB ve İsrail. Ama benim bu noktadaki seçeneğim İsrail. Bölgedeki ülke olması nedeniyle, bu karışıklıkların son bulması, kendini hedef haline getirecek, çünkü.
Bir de farklı cepheden bakalım. Rusya veya İran yaptırmış olamaz mı? Bir ülkenin kendi büyükelçisini hedef seçmesi zor bir seçenek. Rusya geleneğinde böyle bir hadise olduğunu en azından ben bilmiyorum. Türkiye'yi zor duruma düşürerek, masada iddia ettiklerini kabul ettirme gayesi olabilir mi? Rusya'nın böyle bir girişime ihtiyacı yok. Suriye'ye müdahele ederken, Türkiye'ye sormadı. Uçağı düşürüldüğünde açık şekilde kısıtlar koyarak, tepki ve etkisini ortaya koydu. O zaman Rusya'nın böyle bir komploya ihtiyacı yok.
Peki, İran... Anlaşma olursa, çatışma bitecek. Mezhepsel yayılma iddiası son bulacak. Olabilir mi? İran, geçmişten beridir, ülkemizde sorgulanagelmiş bir ülke. Bu yönden olabilir. Rusya ile Türkiye'nin bir araya gelmesine doğrudan engel olmak mümkünde değilse, bir komplo ile bu anlaşmaya son verme çabası mümkün. Ancak, bu kez İran, Rusya'yı karşısına almış oluyor. Çünkü, suikasta uğrayan Rus Büyükelçi. Olay anlaşılırsa, anlaşmaya engel olmak mümkün olmazsa, İran'ın daha da zor durumda kalması muhtemel olur, böyle bir ihtimalde. Bu yönden, İran açısından riskler var. Kaldı ki İran da masada.
Bir de genç polis memurunun sol elini kaldırması, tekbir getirmesi, geleneksel anlayışa ters. Bu tür bir suikastın İran ve cephesindeki örgütler aleyhine yorumlanması mümkün. Hatta, yaygın bekleyiştir, bu. Ayrıca, gerçek fail ve azmettiricileri saklayacak niteliğe sahip İran seçeneği muhakkak kullanılmak istenecek bir yaklaşım.
Buna göre, önce ve kesinlikle Rusya'nın perde arkasındaki fail/azmettirici olması mümkün değil. İran açısından da bu girişim mantıklı değil.
Peşinden, aynı gece Berlin'de kimin yaptığı belli olmayan, gerçekten profesyonel işi olduğu anlaşılan tırın pazara saldırısı ve neticesinde 70'e yakın Alman vatandaşının ezilmesi. Tırın, Polonya menşeyli olduğu iddia ediliyor.
Ve netice.
Acaba ? .....
Fail ortada mı?
Bunlar karşılıklı hamleler mi?
Almanya, belki ABD...
Olan biten, alttan alta Rusya'ya saldırı ve Rusya tarafından verilen cevap mı?
İsrail de olabilir mi?
Kürt devleti girişimleri düşünüldüğünde !
Neden olmasın?
Dünya savaşları, geçmişteki bir çok savaş böyle başlamadı mı?
Hepsi olabilir.
İhtimal dahilinde.
Asıl yorumu sizlere bırakıyorum.
Allah'ın (c.c.) selamı üzerinize olsun.