Yakıtta her şey sil baştan!...

11 milyon araca yerleştirdiği yazılımla, karbon emisyon oranlarında hile yaptığını itiraf eden dünyanın otomobil üreticisi Volkswagen'in gazı, kendisiyle birlikte sektörü de krize boğdu.

The Guardian’ın bir haberine göre, Volkswagen’in ardından Volvo, Renault, Nissan, Hyundai, Fiat gibi üreticilerin dizel otomobillerinde yapılan bazı testler de bu firmaların ürettiği araçların belirtilen değerlerin çok üzerinde zehirli gaz salınımı gerçekleştirdiğini gösterdi. Avrupa ve Amerika’da başlayan tepkiler, dizel yakıtların kaderini etkileyebilir. Bu sıcak konuyu Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) çiçeği burnunda Başkanı Fatih Birol’a sorduk. Volkswagen skandalının üç tane önemli sonucu olacağını öngören Fatih Birol’a göre, bu üç sonuç şöyle olacak:

ARTAN AÇGÖZLÜLÜĞÜN BİR SONUCU

Dizel otomobiller şirketlerin beyanına bakılmadan ciddi testlerden geçecek. 
Dizelle çalışan otomobillerin geleceği konusunda bir belirsizlik ortaya çıkacak. 
Otomotiv sektöründe içten yanmalı motorlar denilen alternatifler konusunda araştırmalar var. Bu elektrikli veya hibrit (melez) otomobiller olabilir. Bu konudaki araştırmalar hız kazanacak.

GÖZLER PARİS’TE

 

İstanbul’da düzenlenen G20 Enerji Bakanları Toplantısı sırasında bir araya geldiğimiz Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Başkanı Fatih Birol, gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi. Birol’a son günlerde hem otomotiv, hem enerji sektörünü yakından ilgilendiren Volkswagen skandalını sorduğumuzda, aralık ayında Paris’te yapılacak Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği zirvesinden çıkacak sinyalin önemine işaret etti. Birol, “Paris zirvesinden ‘Yatırımcı Bey ya da Hanım iklim değişikliği çok ciddidir, bu ileride senin kâr veya zarar yapmanı belirleyecek faktördür. Artık senin bunu günlük şirket stratejinin içine koyman lazım” sinyali gelirse, otomotiv sektöründe daha az emisyon çıkartan veya çıkartmayan teknolojilerin hızlı gelişmesine neden olacak. Bunlardan bir tanesi elektrikli otomobiller, diğeri biyoyakıt kullanan otomobiller, bir diğeri ise hibritler” şeklinde konuştu. “İleride daha çevre dostu araçlara birtakım bonuslar/teşvikler verilecek mi? Bu otomobiller şu anda çok pahalı” şeklindeki sorumuza karşılık Birol, “Aslında birçok ülkede elektrikli ve alternatif yakıtlı araçlara destek veriliyor. Fakat şu anda o teknolojilerin fiyatıyla normal konvansiyonel otomobiller arasındaki fark o kadar büyük ki, bu farkı bonus veya teşvik vererek kapatma imkanı yok. Özellikle petrol fiyatları düşük olduğu zaman, fark daha da büyük. Bu nasıl kapatılabilir? Ancak bazı yaptırımlarla olabilir. Emisyon seviyelerine göre yaptırımlar olabilir. Diğer yandan teknolojilere, Ar-Ge’ye daha fazla para ayırıp, bu maliyetlerin düşmesi için çalışmalar yapılabilir. Ama kısa bir süre içerisinde elektrikli otomobillerin pazarda ciddi bir payı olmasını fazla makul görmüyorum maalesef.”

VOLKSWAGEN 11 MİLYON ARACINI GERİ ÇAĞIRACAK

“Petrol fiyatlarının bu seviyelere inmiş olması, alternatif yakıt teknolojilerini etkiliyor mu” şeklindeki sorumuzu ise Birol, şöyle yanıtladı: “Kesinlikle. Otomotiv sektöründeki sıçramayı yapabilecek iki faktör var: Biri çevre, diğeri maliyet. Maliyet faktöründeki en önemli etken petrol fiyatları. Şu anda petrol fiyatlarının düşük olması ve düşük devam edeceği beklentisi, bu gibi teknolojilere çok fazla ivme vermiyor. İkinci konu daha önemli, o da çevre faktörü. Paris’ten bahsettiğim gibi ciddi bir sinyal çıkarsa, bu teknolojideki ivmeyi artırabilir. Teknolojide ivmenin artması maliyetlerin düşmesine neden olabilir. Petrol fiyatları da uzun dönemde bu seviyelerde olmayacak. Birçok otomotiv şirketi, kendisini ilerideki bu sıçramaya hazırlamak için şu anda doğru şekilde pozisyon almaya çalışıyor. Otomotiv sektöründe mutlaka bir değişim yaşanacak ancak birçok seçenek var. Hangi yöne gideceğini ileride göreceğiz. Mesela biz Uluslararası Enerji Ajansı olarak Çin Teknoloji Bakanlığı ile elektrikli otomobiller konusunda çok ciddi bir program yürütüyoruz, maliyetinin nasıl düşürülebileceğine yönelik. Elektrikli otomobiller konusunda en ciddi adımların atıldığı ülkelerin başında Çin Halk Cumhuriyeti geliyor.”

Gaz lambasından elektriğe geçiş kadar büyük devrim

BİROL, “Güneş enerjisiyle alakalı en büyük handikaplardan biri de henüz depolama teknolojilerinin bireysel tüketiciye kadar inmemiş olması. Evlere kadar inebilecek depolama sistemi geliştirildiği zaman nasıl bir etkisi olur?” şeklindeki sorumuzu şöyle yanıtladı: “Depolama üzerinde herkes çalışıyor, biz de çalışıyoruz. Evlerde depolama seviyesine inilmesi tamamen bir devrim olur. Harvard’da var, Çin’de var, bir sürü çalışmalar var. Bu devrim bir üniversiteden, bir laboratuvardan çıkabilir. Olayın boyutunu anlatmak için şöyle söyleyeyim: Bu depolama teknolojisi olursa yaşanacak devrim, gaz lambasından elektriğe geçiş kadar büyük bir devrim olacak çünkü her şeyi değiştirecek.” 

 

Bakmadan Geçme