Ticaret savaşlarının amacı ne?
ABD yönetiminin Çin'e karşı 22 Mart'ta başlattığı yaptırımların ikinci kısmının detayları belli oldu.
Trump’ın “teknoloji hırsızlığı ile adaletsiz ticaret uygulamaları” nedeniyle Çin menşeli teknoloji ürünlerine uygulama kararı aldığı gümrük vergisinin ikinci bölümüne göre; 23 Ağustos’tan itibaren yüzde 25 vergi uygulanacak 16 milyar dolarlık ikinci ürün listesini yayımladı. Bu listede motor yağı, etilen, vinil klorür, akrilik polimer ve yarı iletkenlere ilişkin 279 maddeye yer verildi.
SAVAŞIN SEBEBİ; YÜZYILIN PROJESİ
Çin tarafından başlatılan “Kuşak ve Yol İnisiyatifi” Çin Devlet Başkanı Xi Jinping tarafından “Yüzyılın Projesi” olarak tanımlanıyor. Çin medyası da bu projeyi “Çin Bilgeliği”nin dünya kalkınmasına bir hediyesi olduğunu söylüyor. The Economist Dergisi de geçen hafta Çin’i kapak konusu yaptı ve şu başlığı attı “Çin Gezegeni”. Bu projenin bir “Yeni Dünya Düzeni” ile sonuçlanacağı fikri pek çok stratej tarafından kabul edilmiş durumda. Dahası bu proje henüz ilan edilmemişken bile dünyanın ekonomik ağırlık merkezi çoktan Doğu’ya doğru hareket etmişti.
Öte yandan proje hakkındaki gelişmeleri yakından takip edenler, bu projenin sadece eski İpekyolu’nun modern anlamda dizaynı olmadığını, sadece Çin ile İngiltere arasını değil, Pasifik’i, Afrika’yı, Ortadoğu’yu, denizyollarını ve dahası “Dijital İpekyolu” ile de tüm siber alemi kapsadığını göreceklerdir. Bu proje hali hazırda zaten üretim üssü unvanına sahip Çin’i aynı zamanda elde ettiği gelirler ile dünyanın finans devi haline getirecek bir alt yapıyı da hazırlıyor ki hali hazırda Çin, dünyanın ikinci büyük tahvil ve bono piyasası durumunda.
ABD’NİN ESAS GÜCÜ
ABD’nin esas gücü, Dolar’ın rezerv para birimi olmasına ve sınır ötesi askeri operasyon yapabilme imkanına dayanır. Elbette ABD istihbaratının bu amaca yönelik olarak yapabileceklerinin sınırı olmadığını da hatırlatmakta yarar var. Şimdi tüm bu gücün finansmanının 2008 Küresel Finansal Krizi ile aldığı derin darbenin etkileri devam ederken, ABD’nin Çin’in “Yeni Dünya Düzeni” vadeden bu projesine ve projenin coğrafi olarak içerisinde yer alan ülkelere karşı “sempatik” bir tutum göstermesini beklemek çok da akılcı olmaz sanırım. İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden ayrılması dahil son dönemdeki gelişmeleri de incelediğinizde ABD’nin “güç ve hakimiyeti kaybetme korkusu” içerisinde olduğunu görürsünüz. Bu bakımdan ABD’nin bir süredir sergilediği agresif tutum çok güçlü olduğu için her istediğini yapan bir “akıl” değil, gücünü kaybediyor olmanın verdiği agresiflikle hareket etmek zorunda kalan bir ülke olduğunu göstermektedir. Bu bakımdan bugün adına “ticaret savaşı” denilen şey aslında eskinin “Dünya Savaşı”ndan çok farklı değildir.
TÜRKİYE’NİN POZİSYONU
Aslına bakarsanız Türkiye tüm bu değişimin tam merkezinde yer alıyor ve etki alanı itibariyle görüntüsünden çok daha büyük bir gücü ifade ediyor. Mesela uzunca bir süre istihbarat örgütleri kontrolündeki rejimlerle dizayn edilmeye çalışılan İslam coğrafyasındaki halklar rejimlerin kendilerine dayattığının aksine Erdoğan’ı “İslam Dünyası’nın doğal lideri” olarak görüyor. Diğer taraftan nüfus ağırlığı Türk olan ve Çin sınırından başlayıp, İngiltere’ye kadar olan coğrafyadaki nüfus sayısı ve Türkiye sevgisini de unutmayalım. Son olarak da “Kuşak ve Yol İnisiyatifi”nin coğrafi olarak en kritik yeri de Anadolu yarımadası ki orası da tam olarak Türkiye.