Selahattin Demirtaş kaçacak ülke mi arıyor?

Avrupa, ABD derken, eş başkan Selahattin Demirtaş'ın son gezisi Moskova'ydı. Hakkında soruşturma açılan Demirtaş'ın yurt dışı ziyaretleri akıllarda 'acaba yurt dışına mı kaçacak?' sorusunu da beraberinde getirdi. Yazarımız Cemal İncesoyluer'in kaleminden...

  • 2391

(HABER PLATOSU - ÖZEL)  (CEMAL İNCESOYLUER)

 

Tutsak Selo, kendine yer mi ayarlıyor?

 

Bunların harf kodlamalarından oluşan şirket/örgütleri çoktur. 

Her renge bürünüp, fıstıkiye de görünmeleri de bundandır. Avrupa, ABD derken, eş başkan Selo’nunson gezisi Moskova’ydı. Büyük umutlarla gitmişti. Rusya’nın başkenti Moskova’da partilerinin bir bürosunu açacaktı. Olmadı, Selo’da “Kanarya Sevenler Derneği” misali bişey açtı. 

Dedim ya, gerek kanton müsveddesi Kobanidolaylarında PYD gibi, bu coğrafyada da bir çok harf kodlarından oluşan örgüt yapılarını görüyoruz. Bunlardan bir tanesi de DTP’dir. 

Geçenlerde bu oluşumun bir kongresi yapıldı. 

Çok ipimiz de değil ama, 14 maddelikte adına kongre sonucu dedikleri bir bildirge yayınladılar. 

Diyarbakır’da yapılan bu kongre de bir konuşma yapan Selo Demo arkadaş basbayağı uçmuş. Belli ki, kendisinde ve elemanlarında fren namına bir şey kalmamış. Selo diyor ki: “Kürtler artık kendi coğrafyasında siyasi irade olacaktır. Kürdistan Ortadoğu'nun orta yerinde bir güneş gibi ışıldıyorsa dostlarımız, et ve tırnağız diyenler bundan mutluluk duymalı. Güç verilmeli, omuz omuza olunmalı. Gelecek yüzyılda Kürdistan statüsü olacak. Belki federal devletleri, belki bağımsız devletleri olacak. Bedeli ağır olacak diye onurumuzu mu yitireceğiz? Bazılarının mezar taşı, cenazesi yok. Neyse bedeli biz ödemek için göze alacağız. Bundan başka yol yok, olsa biz ona her zaman açığız.”

Nutuk iyi. Hamaset yerinde. Hayal, yüzme bile öğrenmiş. 

Lakin, ellerindeki belediyelerle yıllarca Kürtlere hizmet götürmekten acizler. 

Hadi, partileri Türkiyeli olamadılar da, hiç değilse siyasete dair adam gibi bir şeyler üretebilseydiler. 

Doğu ve Güneydoğu’daki bir zamanların feodalitesi, şimdilerde evrilmiş olarak terör örgütü PKK’ya yüz görümcülüğü olarak verilmiş. Eskiden Abdi Ağaların fink attığı ve bölgedeki Kürt marabalara akıllara seza zulüm yaptığı hikayeler, artık PKK eliyle uygulanıyor. 

PKK Feodalitesinin ağası değil Selo, amele çavuşu kıvamında, maraba kahyasıdır. 

Ağaları Kandil’de ya da İmralı’da da aramayın. 

O köprülerin altından çok sular aktı. Üst akıl denilen ama bir çok ülkenin “kullanma kılavuzunda” yer alan bir yönetme modeli var, ortalarda. 

HDP’nin her bir vekiline dağıtılan maskelerle, bu üst akıl denilen ülkeler tarafından verilen suflelerle orta oyunu oynanıyor. 

Bunlara gerçeği anlatmak, deveyi hendekten atlatmaktan daha zordur. 

Hendek, bunların en önemli sembollerindendir ve siyaset yapıyoruz dedikleri de hendekten öteye gidemez. Ha birde pişkinlikleri, kandan beslendikleri halde barış diye çığırdıkları ve terör örgütünün sözcüsü olmak gibi bir ihanet çetesi olmaları vardır ki; böylesine maskeli baloyu hiçbir yerde görmeniz mümkün değildir. 

7 Haziran seçimlerinde ne yaman “Cilalı İbo”, ne fırıldak ibişlerdir ki, bölgedeki dindar Kürtleri dahi kandırabildiler. Din-iman konusunda bir derdi olmayan bu güruh, Şafii Fıkhına göre amel eden, sadece abdest almada dahi ince eleyip sık dokuyan dindar Kürtler, nasıl olduysa bu ateist ve Marksist siyasal harekete destek verebildiler. 

Ya bölgedeki dindar Kürtler saftı, ya da dinsizliklerine rağmen bir Arabistanlı Lawrence gibi aldatmada mahirdiler. Dün, bütün Arap coğrafyasını kandıran bir Lawrence gerçeği vardı, bugünde öldürdükleri, ırzına geçtikleri, evlerini ocaklarını başlarına yıktıkları Kürtlerin ne yapıp edip desteğini alan PKK terör örgütü ve siyasal uzantısı var. 

Bu benzerlik, bir tesadüf mü, tevafuk mu?

HDP eş Başkanı Selo Demo, artık saz çalmıyor, türkü çığırmıyor, mutfakta menemen yapmıyor? 

İşin garip tarafı, HDP ve PKK terör örgütü, bütün dünyanın gözü önünde anadan üryan çırılçıplak dolaştıkları halde, kendilerini maskeli sanıyorlar. 

Oysa, maskeler çoktan düşmüştür. 

Bölgede insanlar, PKK’nın keskin nişancıları tarafından enselerinden vurulurken, bir puşt sinemacı ortaya çıkıp “kaçak çay” muhabbeti yapabiliyor. Bu mahut puşt artist, Gezi Parkı olaylarında kepçenin önüne de yatmıştı. Nerde alavere-dalavere ve güzelleme varsa, terör örgütünün “komik yüzü” bu puşt ortaya sürülür. 

Bunca laflardan sonra, Selo Demo’nun dünya turuna bir anlam veriyor musunuz? 

“Seni başkan yaptırmayacağız” diye çemkiren bu zer zevat, bilesiniz ki kendisine yeni yurt arıyor. Artık, New York mu olur, Moskova mı olur, Paris mi olur, Londra mı olur? 

Arkadaşta alternatif çok. 

Üst akılın verdiği görevi tamamladıktan sonra, Türkiye’de de yeterince kaos ve kan dökme eylemlerinde doyuma ulaştıktan sonra, elbette bu kentlerden birisine kapağı atacaktır. 

Selo’nun tekrar Kandil’e dönme ihtimalini rasyonel görmüyorum. 

Bu kadar rahata alıştıktan sonra, Selo mağaralarda kalamaz. Üşütür, öksürür, terler bişey olur. 

Lakin, kaçacağı ülke neredir bilemem ama, artık kalacağı ülke Türkiye değil. 

Bakmadan Geçme