Hakkı Öznur: Elçibey'e, Paşayeva'ya tüm şehitlerimize rahmet olsun
Araştırmacı-yazar Hakkı Öznur, Azerbaycan Milli Meclisi Kültür Komisyonu Başkanı Milletvekili Ganire Paşayeva'nın vefatı ile ilgili yazılı açıklama yayımladı.
Ülkücü Hareket'in önde gelen isimlerinden Muhsin Yazıcıoğlu’nun dava ve yol arkadaşı, araştırmacı-yazar Hakkı Öznur, Azerbaycan Milli Meclisi Kültür Komisyonu Başkanı Milletvekili Ganire Paşayeva’nın vefatı ile ilgili yazılı açıklama yayımladı.
Öznur, Paşayeva’nın şehit lider Muhsin Yazıcıoğlu hakkındaki düşüncelerini anlattı.
Hakkı Öznur, Ganire Paşayev’anın Türklük ülküsüne bağlı, sevdalı olduğunu ve 48 yıllık ömrünü can Azerbaycan’a, Türk dünyasına adadıklarını söyledi. Öznur, Karabağ’ın Ermeni işgalinden kurtulması için Paşayeva’nın çok büyük siyasi çalışmalar yürüttüğünü söyledi. Açıklamasında Türkiye sevdalısı Ganire Paşayeva’nın sık sık Türkiye’yi ziyaret ettiğini, bu ziyaretlerinde iki kez BBP kurucu lideri şehit Muhsin Yazıcıoğlu ile de görüştüğünü ve Yazıcıoğlu’nun şehadetinden sonra düzenlenen anma programlarına katılarak, Muhsin Yazıcıoğlu’nun Azerbaycan’a nasıl destek verdiğini, onun büyük bir lider olduğunu başta Azerbaycan halkı olmak üzere Türk dünyasının bilge lideri Muhsin Başkan'ı asla unutmayacaklarını konuşmalarında söylediğini dile getirdi.
Hakkı Öznur açıklamasında, Muhsin Yazıcıoğlu’nun Azerbaycan’ın ilk Cumhurbaşkanı büyük lider Ebulfez ile olan dostluğundan ve Yazıcıoğlu’nun Hocalı katliamı sonrası bölgeye giden tek lider olduğundan söz etti.
Öznur’un yaptığı yazılı açıklamanın tam metni:
ÖMRÜNÜ TÜRKLÜK ÜLKÜSÜNE ADADI
Ömrünü Türklük ülküsüne, Türk dünyasına adayan, büyük vatansever, Türk milliyetçisi, Azerbaycan Milli Meclisi Kültür Komisyonu Başkanı Milletvekili Ganire Paşayeva, 28 Eylül günü vefat etmiştir.
Sonsuzluğun sahibine kavuşan, merhume Ganire Paşayeva’nın ölümü, Türk milletini de derinden üzmüştür. Ganire Hanım, Türklüğün, Türk dünyasının, Türk devletlerinin sesiydi. Türk ülküsüne Türklük davasına bağlı Ganire Paşayeva gibi kendini dünya Türklüğüne, büyük Turan ülküsüne davasına adamış birinin kaybı, hepimizi derinden üzmüştür.
Yalnızca Azerbaycan'da değil, Türk dünyasında da oldukça sevilen ve yakından bilinen bir isim olan Azerbaycan Milletvekili Ganire Paşayeva, tavizsiz bir Türk milliyetçisiydi.
Türkiye sevdalısı Paşayeva, "Türkiye'nin güçlü olmasının Türk dünyasının güçlü olması" anlamını taşıdığını sık sık ifade ediyordu.
Can Azerbaycan'ın ve Türk dünyasının yılmaz savunucusu Ganire Paşayeva, Karabağ mücadelesiyle hatırlarda kalacak.
Katıldığı bir programda yer alan Türk düşmanı Ermeni vekilin, "Ermeniler Karabağ'dan çekilmez" sözlerine sinirlenen Paşayeva'nın yanıtı sert olmuştu. "Artık ne Sovyet var size yardım edebilecek, bizi baskıda saklayacak. Bitti o dönem. Azerbaycan bütün yaralarına rağmen kalkıyor. Çok az kaldı sizi Karabağ'dan çıkaracağız, öyle çıkarırız ki bakarsınız." ifadelerini kullanan Paşayeva, Ermeni grupların zulmüne de değinmiş, Ermeni vekili perişan etmişti.
Paşayeva'nın ardından bıraktığı miras, onun isminin Türk dünyasında daima anılmasını sağlayacak.
GANİRE PAŞAYEVA: “MUHSİN BAŞKAN ADAM GİBİ ADAMDI, YİĞİT BİR LİDERDİ”
Ganire Paşayeva, şehit liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu ile Ankara’da görüşmüştü. Azerbaycan’dan gelen heyetin içinde olan Paşayeva, BBP Genel Merkezi’ni ziyaret ederek Muhsin Yazıcıoğlu ile görüşmüşlerdi. Türklüğün yılmaz savunucularından Paşayeva, Türklüğün liderlerinden Muhsin Yazıcıoğlu ile Türk dünyasını Türklüğün meselelerini ve işgal altındaki Karabağ’ı konuşmuşlardı.
Şehadete yürüyen liderimizin ardından tüm Türk dünyasında yas vardı. Dünya Türklüğü, yakından tanıdıkları, her zaman yanlarında olan Muhsin Yazıcıoğlu’nun ardından gözyaşı dökmüşler, dualar etmişlerdi.
Can Azerbaycan’ımız büyük lider şehit Muhsin Yazıcıoğlu’nu çok severdi. Çünkü Yazıcıoğlu, Hocalı katliamı sonrası bölgeye Türkiye’den giden tek liderdi.
Mart 2013 yılında Eskişehir’de yapılan Muhsin Yazıcıoğlu Sempozyumu’nda konuşan Azerbaycan Milletvekili Merhume Ganire Paşayeva, şehit liderimiz Muhsin Yazıcoğlu'nun Ermenistan işgalindeki Karabağ'ın bağımsızlığı konusundaki mücadelesini anlatmış ve salonda duygusal anlar yaşanmıştı.
Merhume Paşayeva, şunları söylemişti:
"O, Türklerin derdini kendi derdi olarak gördü. Karabağ'ın acısını içinde, yüreğinde hissetti, Türkiye'nin bir davası gibi gördü, dertlendi. Yazıcıoğlu'nu unutmadık, unutturmayız ve unutmayacağız. Yazıcıoğlu'nu unutmak, çok bedeller ödetir.
Yazıcıoğlu'nu unutmak demek benliğini, geçmişini unutmak demektir. Azerbaycan'da Yazıcıoğlu dendiğinde adam gibi adam akla gelir. Onun bir Karabağ acısı, ağrısı vardı. Oradaki yaşananlar onu çok rahatsız ederdi. O, burayla çok dertlendi, mücadele verdi.”
Ganire Paşayeva 9 Nisan 2015 günü Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Türk Yurdu Öğrenci Topluluğu tarafından '100'üncü Yılında Ermeni Meselesi' adlı konferansa katılmış ve binlerce öğrenciye hitap etmişti.
23 Mart 2018 tarihinde Sivas Cumhuriyet Üniversitesine ikinci kez gelen Ganire Paşayeva konferans sonrası etrafını çeviren gençlerle sohbet ederken şehit lider Muhsin Yazıcıoğlu’ndan söz etmiştir Sivas’ın yetiştirdiği büyük lider milletin adamı Yazıcıoğlu ile ilgili şunları anlatmıştır:
"Bu güzel şehrin büyük bir evladı var, Muhsin Yazıcıoğlu! Muhsin başkan nur içinde yatsın. Ayın 25'i, 25 mart onun vefatının yıldönümü. Büyük bir değerdi Türk milleti için, büyük bir değerdi Türk Müslüman dünyası için. Gençlerimizin öğrenmesi gereken milli duygu ve düşüncelerde insanlardan biri bu güzel Sivas'ın yetiştirdiği o müthiş insandı. Onu da burda anmadan, "nur içinde yatsın" demeden ayrılırsam günah olurdu. Allah bütün Türk aydınlarına da rahmet eylesin."
Şehit liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu'nun sevgili kızı , canım kızımız Firuze Yazıcıoğlu’nun, Afşin Yazıcıoğlu ile Haziran 2013’te Ankara'da gerçekleşen nikâh törenine Azerbaycan’dan gelerek katılmıştı. Yazıcıoğlu ailesine karşı büyük bir sevgisi vardı.
HANIM HALİLOVA: “MUHSİN BAŞKAN SADECE TÜRKİYE’NİN DEĞİL, BÜTÜN TÜRK DÜNYASININ DA ŞEHİDİDİR”
Büyük lider Elçibey ile birlikte omuz omuza "azatlık" mücadelesi vermiş danışmanı, akademisyen Hanım Halilova, "Muhsin Bey, bizim değerli bir liderimizdi. Tüm dünya ayağa kalktı. Özbekistan'da, Çeçenistan'da, Kazan'da, Kırgızistan'da, nerede Türk var, hepsi ağlıyor" diyerek diğer Türk devletlerinin de taziyelerini iletmişti.
İstanbul’da yapılan 1. Uluslararası Muhsin Yazıcıoğlu Sempozyumu’nda konuşan, toplantıya Azerbaycan'dan katılan Doç. Dr. Hanım Halilova da konuşmasında Yazıcıoğlu'nun sadece Türkiye de değil, bütün Türk dünyasında çok sevilen bir lider olduğunu söyledi. Halilova, “O, sadece Türkiye'nin değil, aynı zamanda Türk dünyasının da şehididir.” dedi.
Azerbaycan Kadın Hukukları Müdafaa Cemiyeti Başkanı Hanım Halilova, yine Muhsin Yazıcıoğlu’nun şehadeti ile ilgili yazmış olduğu bir yazıda onunla ilgili anılarını şöyle anlatmıştır:
“Muhsin Bey'le ilk kez 3 Nisan 1993 tarihinde Bakü'de Azerbaycan Halk Cephesi’nin binasında görüştük. Kelbecer'in Ermeniler tarafından işgal edilmesinden hemen sonra bize destek vermek için Bakü'ye gelmişti. Kelbecer, işgal edildiği gün rehberi olduğum Kadın Hukukları Müdafaa Cemiyeti kadınları ile devlet televizyonuna çıktık. Azerbaycan'da ve Türk dünyasında ilk olarak Ermeni işgaline karşı kadın taburunu kurduğumuzu açıkladım. Ondan önce de kadınlarımız, Ermenilere karşı savaşmış ve birçok kadın şehit düşmüştü. Yalnız Kelbecer'in işgal edilmesinden sonra biz resmi olarak kadın taburunun kurulduğunu açıkladık. Ben asker kıyafetimle Muhsin Bey’le görüştüğümde o bana önce merakla baktı. Ben de ona durumu izah ettikten sonra bana: ‘Tarihimizde Türk kadını, en ağır günlerde ister erkeği ile birlikte isterse de tek başına düşmana karşı mücadele vermiştir’ dedi. Bizim Muhsin Bey'le ilk tanışmamız ağır şartlar altında olmuştur. O zaman Elçibey Cumhurbaşkanı idi. Muhsin Bey'in Bakü'de olduğunu duyduğunda hemen görüşmüş ve görüşme sıcak ortamda geçmişti. Muhsin Bey, çok vefalı insan idi. Elçibey, Cumhurbaşkanı olduğunda birçok kişi onunla görüşmek için can atıyordu. Kendilerini ona yakın göstermekteydiler. Elçibey'e darbe olduktan sonra o insanlar Elçibey'i hiç sormadı bile. Muhsin Bey ise Elçibey, Keleki köyünde sürgündeyken sık sık telefonla onu aramaktaydı. 2000 yılında Elçibey, Ankara Hastanesi'nde yattığında Muhsin Bey onunla görüşmek için randevu istemişti. Elçibey'e Muhsin Bey'in aradığını söylediklerinde "Hayır önce benim onu aramam gerekir, önce ben arayayım sonra randevu verelim." demişti. Elçibey, telefonda, Muhsin Bey'e "Önce benim sizi aramam lazımdı, çünkü siz en zor zamanlarda daima yanımızda oldunuz." dedi. Elçibey vefat ettiğinde Muhsin Bey, Türkiye'den bir grup insanla Bakü'ye gitti. Onu Azerbaycan halkı ile toprağa verdi.
Türk ve İslam dünyası için verdiği hizmetlerden dolayı tarih Muhsin Bey'i daima saygıyla ve takdirle yad edecektir. Çünkü Muhsin Bey, Türk dünyasındaki insanların kalplerinde, gönüllerinde layık olduğu yere oturmuştur.”
HOCALI SOYKIRIMI SONRASI AZERBAYCAN’A GİDEN TEK LİDER MUHSİN YAZICIOĞLU’YDU
Soykırım bir insanlık suçudur.. Bu suç, 31 yıl önce Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ bölgesindeki Hocalı kasabasında da işlendi Kadın veya erkek, genç ya da yaşlı demeden yüzlerce insan dünyanın gözü önünde katliama uğradı.
Hocalı Soykırımın üzerinden 31 yıl geçti fakat acısı bugün de Azerbaycanlıların kalbinde tazeliğini koruyor.
Dünya, insanlık tarihinin en korkunç katliamlarından birine uyandığında takvimler 26 Şubat 1992’yi gösteriyordu. Ermeni çeteler Rus ordusunun da desteğiyle 20. yüzyılın en kanlı soykırımlarından birini Hocalıda gerçekleştirdi.
Hocalı Soykırımı insanlığın en büyük kara lekelerinden biridir
Tarihe kara bir leke olarak geçen soykırım Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ bölgesindeki Hocalı kasabasında meydana geldi. Ermeni kuvvetleri kadın, erkek, çocuk ayrımı yapmaksızın önüne geleni katletti.
Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ bölgesinde yer alan Hocalı, Erivan yönetiminin Dağlık Karabağ’a hâkim olma ve bunun akabinde “Büyük Ermenistan’ı” kurma gibi emperyalist bir politikayı hayata geçirme arzusu sonucu 25 Şubat 1992 gecesi Ermeni silahlı güçleri tarafından saldırıya uğramıştır.
Rus ordusunun o zaman Hankendi’de bulunan güçlerinden yardım aldılar. Ermeni kuvvetlerinin, Rusların teknik imkanlarını kullanarak kenti top ve tank ateşine tuttu; hatta saldırıda Rus askerlerinin bizzat yer aldığı bile kayıtlara geçti.
Hocalı'da savunmasız durumdaki, sivillere Ermeni çetelerin gece karanlığında yaptığı katliam, 26 Şubat'tın ilk ışıklarıyla insanlık tarihine kara bir leke olarak yazıldı
Resmi kayıtlara göre, öldürülenlerden 63’ü çocuk, 106’sı kadın, 70’i yaşlıydı. 487 kişi ağır yaralı olarak kurtulmuştu. 1275 kişi ise, Ermeni güçlerin elinde esirdi. Esir alınan 68'i kadın, 26'sı çocuk 150 kişiden hiç haber alınamadı. Katliamda 8 aile tamamen yok edildi, 25 çocuk her iki ebeveynini, 130 çocuk ise ebeveynlerinden birini kaybetti.
Öyle ki bu katliam çağın yaşanmış en ağır soykırımlarından biri olarak tarihte yerini almıştır. Azerbaycan Parlamentosu Hocalı’da yaşananların “soykırım” olduğunu ilan etti.
Biz ise unutmadık; aklımıza, kalbimize kazıdık, bu acıyı. Çünkü unutmak ölmektir; tekrara davetiyedir. Ne diyordu bilge kral, “Ne yaparsanız yapın soykırımı unutmayın. Çünkü unutulan soykırım tekrarlanır.”
İnsanlık tarihine kara bir leke olarak yazılan bu katliam, hiçbir zaman unutulmayacak
26 Şubat 1992’de Hocalı katliamı olduğunda Ermenistan’a ve onun hamisi olan Rusya’ya en sert tepkiyi koyanların başında o zaman Sivas milletvekili olan şehit lider Muhsin Yazıcıoğlu gelmiştir.
Ermeniler, Hocalı'da katliam yaparken, Karabağ'ı işgal ederken, TBMM'de gür bir seda ile Azerbaycan'ın haklılığını haykıran, Azerbaycan Türk’ünün sesi soluğu olan, yine Muhsin Yazıcıoğlu idi.
DYP-SHP Hükümeti’nin dış politikadaki siyasetini şiddetle eleştirmişti. Yazıcıoğlu neden hükümete karşı çıktıklarını şöyle anlattı:
“Hükümet, Karabağ meselesinde yanlış siyaset izliyordu. Ermeni silahlı çeteleri liderleri Robert Kaçaryan’ın direktifleri ile her gün insanlık dışı katliam yapıyor, baskı ve zulüm uyguluyordu. Hükümet ise Ermenilerin bütün bu saldırganlığına zorbalığını sadece seyrediyordu. Hocalı’da 26 Şubat gecesi 83’ü çocuk 106’sı kadın 613 kişi hunharca katledildi. Bunlar acımasızca yöntemlerle işkencelerle öldürülmüştür. Ermeniler soykırım yapıyor, sivil halkı alçakça katlediyor, iktidar ise Azerbaycan’a yardım etmiyor, sahip çıkmıyordu. Elbette buna sesiz kalamazdık. O yüzden bu vahşete seyirci kalan hükümete karşı çıktık.”
Muhsin Yazıcıoğlu hem mecliste hem meydanlarda Azerbaycan Türk’üne sahip çıkmış, hatta BBP kurulduktan kısa bir süre sonra Azerbaycan’da, cephede savaşan Azerbaycan Türk’ünün yanına koşmuş, yaralı askerleri hastanelerde ziyaret etmiştir. Şehit düşen Azerbaycan Türk’ü kardeşlerimizin evlerine taziye ziyaretinde bulunmuştu. Azerbaycan Türk’ünün “harbi hastane” dedikleri, Merkez Harbi Hastanesi’nde yaralıları ziyaret ederken Muhsin Yazıcıoğlu ve beraberindeki arkadaşlarımız çok duygulanmışlardı. Bu ziyaret, Azerbaycan Türk’üne büyük moral olmuştu. DYP-SHP Hükümeti, Azerbaycan Türk’üne duyarsız kalırken, Muhsin Yazıcıoğlu cephedeydi.
MUHSİN YAZICIOĞLU, EBULFEZ ELÇİBEY İLE GÖRÜŞTÜ
Muhsin Yazıcıoğlu ve beraberindekiler, cepheden Bakü’ye gelerek büyük lider, Azerbaycan Cumhurbaşkanı Ebulfez Elçibey’le 1993 Mart sonunda görüşmüşlerdir. Her iki lider bu görüşmede çok duygulanmışlardı. Muhsin Yazıcıoğlu, Azerbaycan'da meydana gelen gelişmeler konusundaki genel görüşme önergeleri üzerindeki ön görüşmede fikirlerini dile getirmiştir. 23 Eylül 1993 günü yaptığı konuşmada, devletimizin ve işbaşında bulunan iktidarın, derhal Azerbaycan’a sahip çıkmasını, Rus emperyalizmine ve onun desteklediği Ermeni çetelere karşı büyük lider Elçibey’e ve can Azerbaycan’a destek vermesini istemiştir. Muhsin Yazıcıoğlu, 28 Şubat 2007 yılında Alperen Ocakları Genel Merkezi tarafından düzenlenen “HOCALI KATLİAMI” adlı panelde “Küresel güçler, Hocalı katliamını unutturmak istiyor” demiştir.
Yazıcıoğlu konuşmasında, “Dün Hocalı’da, bugün Telafer’de yaşanan katliamlardan kimse bahsetmiyor. Batı, ikiyüzlülüğünü sürdürüyor. ABD ve Batı, Türk düşmanı Ermenistan’a destek vermeye devam ediyor.” demiştir.
Muhsin Yazıcıoğlu, katliamın 16. yılı dolayısıyla yayımladığı mesajda, şunları söylemişti:
“Hocalı’da katledilen soydaşlarımızın hakkını takipte sadece dünya sessiz kalmamıştır, maalesef ülkemizi idare eden siyasi iktidarın duyarsızlığı ve takipsizliği de kahredicidir. Birileri yüz yıl öncenin hâlâ hesabını sormaya çalışırken, biz Türkler daha 16 yıl öncekini neredeyse unutma noktasına getirildik.”
MUHSİN YAZICIOĞLU, EBULFEZ ELÇİBEY’İN ÇOK YAKIN DOSTUYDU
BBP lideri Muhsin Yazıcıoğlu, beraberinde Divan Üyeleri Prof. Dr. Orhan Arslan, Orhan Kavuncu, Recep Kırış ile Ankara Hastanesi'nde tedavisi tamamlandıktan sonra Sheraton Otel'e yerleşen Ebulfez Elçibey'i ziyaret etmişlerdi.
Muhsin Yazıcıoğlu, burada yaptığı konuşmada, Elçibey'in Türk dünyasının yetiştirdiği bilge bir şahsiyet olduğunu vurgulayarak, "Hayatınız mücadele içinde geçti. Azerbaycan'da devlet başkanı olarak büyük hizmetleriniz oldu. Sizi Türkiye'ye gelmişken, ziyaret edip, hastalığınız dolayısıyla geçmiş olsun demek istedik." demişti.
Ebulfez Elçibey ise BBP liderine hitaben yaptığı konuşmada, "Azerbaycan'a olan dikkatiniz, ilginiz takdire şayandır. Biz özgürlük, bağımsızlık hareketini başlatırken, çok yardımınız oldu. Ben köyüme çekildiğimde de yardımlarınızı devam ettirdiniz. Bunlar için çok teşekkür ediyorum." ifadelerini kullanmıştı.
Elçibey, rahatsızlığına rağmen Muhsin Yazıcıoğlu ve yanındakilerini, otel asansörünün kapısına kadar yolcu etmişti.
MUHSİN YAZICIOĞLU: “NE YAPMAK İSTİYORSUNUZ? BU ACELECİLİK NİYE?”
Azerbaycan’ın 2. Cumhurbaşkanı, siyasetçi ve yazar, büyük dava ve devlet adamı Ebulfez Elçibey, 22 Ağustos 2000 günü 62 yaşında Ankara’da Hakk’a yürümüş, sonsuzluğun sahibine kavuşmuştur. Büyük lider Elçibey, zor zamanlarında, Muhsin Yazıcıoğlu'nun hep yanında olduğunu, kendisine destek verdiğini ve yardımı dokunduğunu, her zaman her yerde anlatmıştır. Bu hususta tarihe bir not daha düşmek lazım: Elçibey’in naaşı, vefat ettiği gün apar-topar ülkesine gönderildi. BBP’ye ambargo koyan basına yansımasa da Muhsin Yazıcıoğlu’nun tarihi öneme sahip bir açıklaması vardı. Şöyle diyordu milletin adamı, şehit lider Muhsin Yazıcıoğlu:
“Ne yapmak istiyorsunuz. Bu acelecilik niye? O, Türk dünyasının birliği için çalışan büyük bir devlet, fikir ve dava adamıydı. Türk milleti onun cenaze namazını kılmalı, vatanına öyle yolcu etmeliydi. Hükümet ortakları, Türk devlet anlayışına yakışmayan bir şekilde olağan üstü bir acelecilik ve panik içinde Elçibey’in naaşını Azerbaycan’a gönderdiler. Yazıklar olsun kınıyorum… Elçibey, tavizsiz bir Türk milliyetçisidir. Bütün hayatını Türklüğün mukadderatına ve Türk dünyasına adamıştır.”
Muhsin Yazıcıoğlu, her konuşmasında, Elçibey'in dünya Türklerinin birliğini savunan bir lider olduğunu söyledi. Elçibey, başta Azerbaycan olmak üzere Türk dünyasının tamamını ilgi alanı olarak kucaklamış, büyük bir Türk milliyetçisi idi.
TÜRKİYE’DEN ELÇİBEY’İN CENAZESİNE KATILAN TEK LİDER, MUHSİN BAŞKAN’DI
Elçibey, Türk dünyasının problemlerine Kuzey Azerbaycan’ın bağımsızlığı, Karabağ’ın Ermeni işgalinden kurtarılması, Güney Azerbaycan ile birleşme ve Türk birliğine geçme şeklinde yaklaşmıştır.
Ebulfez Elçibey, Türk dünyasında bir destandır, bir kahramandır, bilge bir kişiliktir. Elçibey tam idealistti. Tam bir dava, inanç, ahlak ve karakter adamıydı. Politikacı olamayacak kadar açık sözlü, mert bir liderdi. Hayatı boyunca hiç politikacı olmadı. Bu anlamda o, siyasete de uzaktı, siyaset de ondan hep uzak kaldı.
Millet önderiydi, büyük idealleri vardı, bunlar Azerbaycan ile sınırlı değildi. Çünkü Elçibey istikameti, çizgisi doğru milletine sevdalı, milli şuur sahibi, meseleleri Azerbaycan ile sınırlı düşünmeyen, engin ufuklara sahip gerçek ülkücüydü. Gerçek bir dava adamıydı.
Türklük mefkuresine bağlı, Ebulfez Elçibey’in naaşının Türkiye’den Azerbaycan’a nakledilmesinde de sadece şehit liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu, Türkiye’den katılan tek Türk milliyetçisi liderdi. Müslüman Türk’ün hafızası asla bu durumu unutmayacaktır. Muhsin Yazıcıoğlu Elçibey’in vefatından sonra şu mesajı yayınlamıştı:
“Çok değerli fikir ve devlet adamı, ömrünü hürriyet mücadelesine adamış, Türk dünyasına büyük hizmetleri olan, dost insan, Azerbaycan eski devlet başkanı Ebulfez Elçibey’in vefatı sadece Azerbaycan’ı değil ömrünü istiklaline adadığı Türk dünyasını üzmüştür. Can Azerbaycan’ın Türklerinin engin sağduyusu, Elçibey’in taşıdığı Türklük, bağımsızlık ve birlik ateşini yaşatmaya ve taşımaya devam edecektir. Bu vesile ile büyük dava adamı Ebulfez Elçibey’e Cenab-ı Allah’tan rahmet temenni eder, şahsım ve partim adına kardeş Azerbaycan halkına ve tüm Türk dünyasına başsağlığı dilerim.”
25-31 Ağustos 2000 tarihli Muhalif gazetesinin 32. sayısının kapağında Muhsin Yazıcıoğlu ile Ebulfez Elçibey’in birlikte çekilmiş, samimi, içten resimleri vardı. Resimlerin üstünde ise “Türkistan Yasta. Türk dünyasının Dede Korkut’u Ebulfez Elçibey Hakk’a yürüdü” diye sözleri manşetten verilmişti.
YAZICIOĞLU: “ELÇİBEY’LE GÖRÜŞTÜM, ‘TÜRKİYE YARDIM ETSİN’ DEDİ”
‘Birlik Akademisi’ “Doğumunun 70. yılında Ebulfez Elçibey” konulu bir anma toplantısı düzenlemişti. 25 Haziran 2008 Çarşamba günü, TOBB konferans salonunda yapılan anma programına çok sayıda davetli katılmıştı.
Tarihe not düşülen anlamı ve maneviyatı yüksek bu muhteşem anma programında Şehit liderimiz milletin adamı, tavizsiz Türk milliyetçisi Muhsin Yazıcıoğlu, tarihi bir konuşma yapmıştı. Yaptığı konuşmada Elçibey'i ''Büyük devlet adamı, tavizsiz Türk milliyetçisi, bilge bir lider ve insan'' olarak nitelendirmiş ve onunla ilgili hatırasını anlatmıştı. Muhsin Başkan, konuşurken duygusal sahneler yaşanmıştı. Elçibey'i 1991 yılında şahsen tanıdığını belirten Yazıcıoğlu, Elçibey'in Azerbaycan'ın bağımsızlığına kavuşmasındaki mücadelesinin kimse tarafından yadsınamayacağını söylemişti.
Hocalı katliamının ardından Azerbaycan’a gittiğinde Elçibey’le bir araya geldiklerini anlatan Yazıcıoğlu, “Daha sonra iletişim eksikliğinden kaynaklanan bir kopukluk üzerine bir araya gelemedik. Hemen Dışişleri yetkilileri aracılığıyla bize haber gönderdi ve üzerinde kamuflaj elbiseleri, helikopterle cepheden yanımıza geldi. Kucaklaştık, savaşın gidişi ile bilgiler verdi, bizden de bazı istekleri olduğunu ve Türkiye’ye ulaştırmamızı rica etti.” şeklinde bir anısını paylaştı.
Muhsin Yazıcıoğlu, yıllar önce katıldığı bir yayında Elçibey ile olan anısında Türkiye'nin Azerbaycan'a iki helikopter verecek güçte olmadığı yılları şu şekilde anlatıyor:
"İki tane helikopter bile vermediler. Ben Kelbecer işgal edilir edilmez Azerbaycan'a gittim. Bir heyetle kendimiz oluşturup gittik. Sayın Elçibey'e 'Türkiye'den beklentiniz nedir?' diye sorduğumuzda o bize 'İki helikopter vermeyen bir ülkeden ne beklerim?' demiştir açıkça."
Azerbaycan’ın seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı, Türk dünyasının ve Azerbaycan halkının unutulmaz lideri Ebulfez Elçibey. Elçibey, yüksek bir tarih şuuru ve derin bir Türklük sevgisine sahiptir. Elçibey, Türk milleti için yaşayan, yüreği milletimizin yükselmesi ve mutluluğu için çarpan bir büyük liderdir.
Elçibey, Türk dünyasının Türk gibi düşünen liderlerinden biridir. Hayatını, “Büyük Türk Birliği Ülküsü’ne” adadı. Elçibey, yürüttüğü milli politikalar ve Türk milliyetçiliği ülküsüne sarsılmaz bağlılığıyla, Türk milletinin gönlünde taht kurdu.
ELÇİBEY’E ,PAŞAYEVA’YA RAHMET OLSUN
Ebulfez Elçibey gibi Türk milletine sevdalı Azerbaycan Millî Meclisi'nin 3, 4, 5 ve 6. dönem milletvekili olan, hukukçu, hekim, gazeteci, yazar ve siyasetçi Ganire Hanım da Türklük davasına büyük hizmetlerde bulundu. Türkçülük davası ve Türk ülküsü yolunda kendi sağlığını feda etti. Merhume Paşayeva’nın Türk dünyası için verdiği tarihi mücadeleyi asla unutmayacağız.
Tüm Azerbaycanlı kardeşlerime başsağlığı dileklerimi iletiyorum. Ruhu şad, mekânı cennet olsun… Allah yakınlarına sabır versin. Her birimizin, bütün Türk dünyasının başı sağ olsun.
Paşayeva’nın vefatı, sadece Azerbaycan için değil, tüm Türk milleti için büyük bir kayıptır. Ganire Hanım’a Cenabı Allah’tan rahmet, başta ailesi ve tüm sevenlerine sabır diliyorum. Can Azerbaycan’ın başı sağ olsun! Türk dünyasının başı sağ olsun!