- Haberler
- Ebedi kardeşlik için, Memur-Sen'in önerileri
Ebedi kardeşlik için, Memur-Sen'in önerileri
Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, Mardin Artuklu Üniversitesi'nde 'Kürt Sorunu ve İslamcılar' adı altında düzenlenen çalıştaya önerilerini madde madde sundu. Mardin'de iki gün süren sunumlar sonrasında komisyonlar oluşturuldu. Yalçın, 'Kürt Sorunu ve İslami Pratik' başlıklı komisyon başkanına Memur-Sen'in önerileri sundu. Yalçın, yoğun gündeminden dolayı Mardin'den Diyarbakır programına geçti
İşte Çalıştaya sunulan Memur-Sen’in çözüm önerileri:
*Bize göre ilk insan hakları bildirgesi niteliği taşıyan Veda Hutbesi’nin bütününe hakim olan hak temelli anlayış, adalet ve eşitlik çerçevesi üzerinden çözüm üretmek mümkündür.
*Hedef daha mutlu, daha huzurlu, daha müreffeh, daha saygın, daha umutlu bir toplum ve Türkiye inşa etmek olmalı. Bu noktada, içi hukuk ve eşit vatandaşlık ile doldurulmuş kardeşlik hukukumuz ve ümmet anlayışımız bizim için iyi bir zemin ve atmosfer oluşturabilir.
*Sosyo-ekonomik haklar bakımından 78 milyonun eşit haklara sahip olması, yoksulluğun yükünü bir bölge, zenginliğin keyfini bir bölgenin çekmemesi gerekir.
*Sonuca varmak için eşit vatandaşlık gerekir. “Türkiye Cumhuriyetine vatandaşlık bağıyla bağlı herkes Türkiye vatandaşıdır” tanımı çözüm noktasında makul bir yol olacaktır.
*Yerel yönetim reformu yapılmalı, Bağımsız Kürdistan, demokratik özerklik yerine merkeziyetçilikten yerelliğe doğru, merkezden taşraya yetki devri tüm Türkiye için uygulanmak kaydıyla hayata geçirilebilir.
*Vesayet çukurları Hendekler kapatılmalı, PKK silah bırakmalıdır.
*Şiddet ve ötekileştirici dil terk edilmelidir.
*Irkçı dil anayasa başta olmak üzere tüm mevzuattan, literatürden ve eğitim sisteminden çıkarılmalı ve ayıklanmalıdır.
*Temel bir ilke olarak, herkes herkesin örf, adet ve geleneklerine saygı duymalıdır. Kültürel zenginlimizi geliştirerek devam ettirmeliyiz.
*Anadilde konuşma, kültürlerini geliştirme, görsel, işitsel, yazılı medya araçlarını kullanma anayasal güvence altına alınmalıdır.
*Bölgede eğitim veren medreselerin yasal güvenceye sahip olması talebi mutlaka değerlendirilmeli, bu kurumların verdiği belgelerin denkliği sağlanmalıdır.
*Türkiye’nin genelinde olduğu gibi İlahiyat Fakültelerinin ve İmam Hatip Okullarının sayısı ve niteliği bölgede güçlendirilmelidir.
*Karma eğitim dayatmasına son verilmelidir. Ayrıca Tekke ve Zaviyelerle ilgili düzenlemeler yeniden gözden geçirilmelidir.
*Bölgede deneyimli ve tecrübeli kamu görevlilerinin görev yapmasını sağlayacak tedbir ve teşvikler hayata geçirilmeli, kamu personelinin nicelik bakımından güçlendirilmesi adımları atılmalıdır.
*Bölgede tecrübeli kamu görevlilerinin kalmasının yolları bulunmalıdır. Devlete küsen, devletin dışladığı kamu görevlileri bölgeye gönderilmemelidir.
*Bölgeye tecrübeli ve bölgenin hassasiyetlerini bilen kamu görevlilerinin gitmesinin yolunun açılması için özlük, mali ve sosyal haklarda iyileştirme sağlanmalıdır.
*Sosyo-Ekonomik ve Sosyo-Kültürel atılımlar artarak devam etmelidir.
*Eşit vatandaşlık temelli sivil, özgürlükçü, demokratik yeni bir anayasa yapılmalıdır.
*Siyasi partilerin uzlaşısı ile seçim barajı düşürülmelidir.
*Uludere olayı, Suruç ve Ankara Garı katliamları, Musa Anter, İzzettin Yıldırım ve son olarak da Tahir Elçi suikastı gibi faili meçhul ölümler, cinayet ve suikastlar arkasındaki güçleri de ortaya çıkaracak biçimde aydınlatılmalıdır.
*Irkçılık ve etnik ayrımcılığı çağrıştıran her türlü slogan ve sözler meydanlardan, yerleşim merkezlerinden ve diğer alan ve zeminlerden temizlenmelidir.
*Ölenin ırkına, mezhebine ve ideolojisine göre pozisyon alma anlayışından vazgeçilmeli, fikirlerini ve tavırlarını beğenmediğimiz insanların ölümü halinde “oh oldu” mantığıyla hareket edenlere asla hoşgörü ile bakmamalıyız, gerekli cevabı vermeliyiz.
*Silah ve şiddeti savunmayan herkesle konuşabilmeliyiz, tartışabilmeliyiz, birlikte çözümler geliştirebilmeyiz.
*Silah ve şiddet anlayışına karşı güvenlikçi bir yaklaşım yürütülmeli, ancak diğer tüm alanlarda özgürlükçü bir tutum sergilenmelidir.
*Terör örgütlerinin, algı yönetimine karşı, çok yönlü, çok taraflı, çok boyutlu, gerçekçi ve çözüme dönük iletişim ve yönetişim süreçleri işletilmelidir.
*Herkesi olduğu gibi kabul etme anlayışı hakim kılınmalıdır.
*Tüm toplumun, din, inanç ve ibadet özgürlüğü, düşünce ve ifade özgürlüğü, yaşama özgürlüğü, mülkiyet hakkı ve girişim güvenliği sağlanmalıdır.
*Vesayet ikliminin son bulduğu bu süreçte, insan onuru, hukuk ve adalet merkezli, eşit vatandaşlık temelli yeni bir sistemin inşası için ortak gayret gösterilmelidir.
*Bürokratik oligarşi, militarist zihniyet, elitist anlayış, baskıcı, ötekileştirici, ayrımcı, ayrıştırıcı lobi ve güç odaklarına karşı, bireyin demokratik tutumuyla birlikte ümmet, kardeşlik ve insanlık bilincini güçlendirmeliyiz.
*Sorunların tespitinde ve çözüm önerilerinin kamuoyuna deklaresinde medya sorumluluk almalı, pozitif bir dil kullanmalı, toplumu, herhangi bir kesimi, inanç grubunu irrite edecek haber ve yorumlardan özenle kaçınmalıdır.
*Medya organları, bölgede sadece silah, çatışma, kutuplaşma haberleri vermek yerine düğün, hacı uğurlama, başarılı eğitim faaliyetleri, istihdam ve yatırım faaliyetleri ve diğer günlük sosyal faaliyetler ile insani zeminleri de haberleştirmeli, bu suretle hem bölge illerinde hem de bölge insanın ülkenin diğer kesimlerinden farklı olmadığı noktası öne çıkarılmalıdır.