Bir de kucağımıza oturup sakalımızı yolanlar var!
6-8 Ekim sürecinde Kobani'nin DAEŞ tarafından işgal edilmesi ile Kürt halkını Hükümete karşı ayaklandırmaya çalışan HDP, aynı oyunu Menbiç müdahelesi 'Fırat Kalkanı Operasyonu' ile de oynuyor.
(Cemal İncesoyluer - Haber Platosu Özel)
Türkiye’nin böyle bir kaderi var, işte.
Siyasi arenada PKK’nın sözcülüğünü onurla(!) sürdüren onursuzlar, yıllardır kucağımızda sakalımızı tel tel yoluyor. Meclis çatısı altında grup toplantısında yaptıkları konuşmada, Türkiye’yi tehdit edip duruyorlar. T.C’yi sevmiyorlar, bunu da zaten saklamıyorlar.
Mesela, HDP’nin Eş Başkanı Figen Yüksekdağ, sırtlarını PYD’ye, YPG’ye ve YPJ’ye dayadıklarını söylüyor. Vallahi Cumhurbaşkanı Erdoğan haklı, Alfabede harf kalmadı, bunların örgütçüklerini kodlamak için. Ama bilinen kanlı terör örgütü PKK, esas oğlan rolündedir.
HDP Eş Başkanı Figen Hanımefendi, şimdi de “Türkiye’nin Menbiç’e müdahalesi durumunda 6-8 Ekim olaylarının tekrarlanacağını” buyuruyor ve ekliyor: ““Menbiç’e dönük bir saldırı harekâtının başlatılması ve sürdürülmesi Türkiye’yi doğrudan etkiler. Dün nasıl 6-8 Ekim sürecinde Kobani’nin DAEŞ tarafından işgal edilmesi Türkiye’deki Kürt halkını, bizleri harekete geçirdiyse Menbiç’e yönelik saldırganlık yanıtlanacaktır.”
Güzel değil mi? Figen Hanımefendi 79 milyonun kucağına oturmuş, bir yandan sakalımızı yoluyor, bir yandan da tehditler savuruyor. Bu bayaaan kimdir? Öncelikle milletvekilidir. Milletvekili olması için Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır. Her fırsatta PKK terör örgütünün sözcülüğünü yapabildiğine göre, demokratik bir ülkede yaşıyor. Ki, ne ABD, nede AB ülkeleri kendi devlet ve milletine yönelik terör örgütünün bir elemanını ülkesinde barındırmaz. Üstelik Türkiye bu “it sürüsünü” barındırıyor, besliyor, maaş veriyor…
79 milyonun kucağında oturup sakalımızı tel tel yolarken, Figen Hanım şunu da söylüyor: “Ben ülkemin çıkarlarını değil, YPG’nin çıkarlarını öncelerim (bu örgütün yayılmacılığını, işgal girişimini, provokasyonlarını, Türkiye’ye yönelik hasmane tutumunu desteklerim.)”
Kucağımızda oturupta sakalımızı yolanlar salt PKK terör örgütünün siyasal uzantısı HDP elemanları değil. 15 Temmuz darbe/işgal girişiminde gördük ki; Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) elemanları da yıllarca bu ülkenin bütün nimetlerinden dibine kadar yararlanıp, sonra da 35 yıldır bu ülkeye ihaneti planladıkları ortaya çıktı.
Ortada kod adlarıyla dolaşan FETÖ, PKK, DAEŞ, PYD, YPG ve DHKP-C gibi terör örgütleri, bir şekilde bu ülkenin tamda göbeğinde konuşlanmışlar. Merkezleri şurada ya da burada olabilir ama, etkin uzantıları Türkiye’nin en güzel bölgelerinde ve şehirlerinde illegal yapılarını sürdürüyor. FETÖ lideri Şeytan-ül Kebir Fetullah Pensilvani’nin ABD’de olması, PKK’nın Kandilde yuvalanması, DAEŞ’in Suriye sınır hattımız boyunca mevzilenmesi bir mana ifade etmez. Esas beslendikleri kaynak, terör örgütlerinin katil sürüsünün bu ülkede bulunmasıdır.
15 Temmuz işgal/darbe teşebbüsü ve sonrasında ki 15 günlük süreç boyuna ne terör örgütü PKK-PYD’nin, nede DAEŞ’in bir eylemi olmadı neden?
Çünkü, işgal teşebbüsünün artçı girişimlerinin olacağı beklentisi vardı. Herkes erketeye yatmış, kulakları kirişte bekliyordu. Türkiye’nin bölünmesine yönelik paylaşımlar gereği, kendi bölgelerinde ve işgal edecekleri coğrafyaya yakın mevzilerde elleri tetikteydi. FETÖ’nün bu darbe ve işgal planı olabilseydi, PKK’ya da DAEŞ’e de pay verilecekti. Hiç kuşkunuz olmasın, bu bölüştürmeyi de ABD, İngiltere, Fransa, Almanya ve Fransa gibi ülkeler yapacaktı.
O meş’um teşebbüsten geriye doğru adım atıp büyük fotoğrafa baktığımızda, bu söylediklerimizin bir komplo teorisi olmadığı, tam tersine senaryonun deşifresi olduğu anlaşılır.
Şimdi, yeni bir “ağlama ve teatral ağıtlar” sosyal medyada dolaşıyor. Özellikle FETÖ’cü elemanların zapt-u rapt altına alınanların aile-çoluk/çocuk ajitasyonu yapılıyor. Bunu yapanlar, 240 şehidimiz ve iki binden daha fazla yaralı gazilerimizi unutturmaya çalışıyorlar.
Devletin üst düzey erkleri bu işgal teşebbüsünün bitmediği bilincinde. Lakin, hem FETÖ’cü kalkışmaya ciddi bir tepki koyup duruş sergileyenler, hem de sosyal medyadaki teatral ajitasyonun algı sarmalında saçma sapan işler yapıyor.
Yapmayın efendiler… Bunların alayı kucağımızda oturup sakalımızı yolanlar zümresindendir.