Urumçi katliamının 8. yılında Doğu Türkistan'da neler oluyor?
Doğu Türkistan'da neler oluyor? Urumçi katliamının 8. yılında Çin zulmü artarak devam ediyor…
(MUSTAFA TOYGAR - HABER PLATOSU)
Doğu Türkistan'da neler oluyor?
Urumçi katliamının 8'inci yılında Çin zulmü artarak devam ediyor…
Bugün, İşgalci Çin'in 05 Temmuz 2009'da Urumçi'de gerçekleştirdiği Müslüman Uygur katliamının 8nci yıldönümü.
Son yıllarda Çin'in Uygur Türklerine uyguladığı zulüm ve işkenceler artarak devam ediyor.
Hatta Çin yönetimi, sadece Doğu Türkistan sınırları içerisinde değil, dünyanın neresinde bir Müslüman Uygur Türk'ü varsa takip ediyor ve yaptıkları ile adeta; “Dünyanın neresine giderseniz gidin size hayat hakkı tanımayacağız” diyor.
Türkiye 3 milyon Suriyeliye sahip çıkabiliyor ama bir Avuç Müslüman Uygur Türkü'ne sahip çıkamıyor.
Haber Platosu'nun Doğu Türkistan'dan gelen ancak isminin açıklanmasını istemeyen önemli bir Uygur Türk'ün anlattıkları, durumun vahametini ortaya koyuyor:
“2016 yılı başından itibaren faşist Çin yönetimi, Mısır ve Suudi Arabistan yönetimlerine baskı yaparak bu ülkelere sığınan Uygur Türkü Çin vatandaşlarının geri dönmesini sağladı. Ve bunları terörist yaftasıyla ceza evlerine işkenceye göndererek ateist yeminler ettirdiler. Hatta onların aile efradını bile sorgu-suale çektiler, pasaportlarına, evlerindeki İslam Dini ile alakalı her şeye el koydular. 2017 Mart -Nisan aylarından itibaren bu defa, Türkiye'ye çeşitli vesilelerle gelip- giden Uygur Türklerinin pasaportlarına el koydular ve çeşitli cezalara çarptırdılar. Genç olanlar terörist muamelesi ile işkenceye maruz bırakıldı. Yaşça büyük olanlar ise aylardır toplama kamplarında ateist ve Çin milliyetçiliği ve Çince eğitime tabi tutulmaktadır. Suçları ise Türkiye'ye gelmektir. Dahası bu yetmiyormuş gibi 2013-2014 senesinden itibaren çeşitli vesilelerle Türkiye gelip dönmeyen Uygur Türklerinin memlekette kalan akrabalarını hapise atma baskısıyla geri dönmeye mecbur bıraktı. Gidenlerin çoğundan hala haber alınamıyor!!”
“Türkiye başta olmak üzere Ortadoğu ülkelerine yerleşen ve bu ülkelerin vatandaşı olan Uygur Türkleri ile Doğu Türkistan'da yaşayan akrabaları arasında iletişim kurulmasını engelliyor, kurabilenlerin D. Türkistan'daki akrabaları cezalandırılıyor.”
“Ayrıca, Türkiye başta olmak üzere bu ülkelerden mülk satın alanlar daha ağır baskılar uğramaktadır. Zaten aylar önce Uygur Trükleri'nin Çinli'lere nispetle çok küçük mal varlıklarına çeşitli bahanelerle el konulmuş geriye dönük kazancını sözde kanunlara uygun yoldan kazandığını ispatlayamayanlar ise cezaevlerine gönderilmiştir.”
“Türkiye başta diğer Müslüman Ülkelerin malları adeta yasaklanmış ve satanlara potansiyel terörist muamelesi yapılmaktadır! Özellikle tesettür kıyafeti satan dükkânlara kilit vurmuş ve cezaevlerine gönderilmiştir. Bilindiği üzere Doğu Türkistan halkı Türk mallarına çok tutkunlar eskiden sayısı 10 u bulan İstanbul Urumçi Uçak kargo sayısı bugün ikiye inmiş bunlar ayakta durmakta zorlanıyor. Hatta son günlerde Türkiye'nin önde gelen bir gıda Fabrikasının konteynırları Çin limanından geri çevrilmiştir. Çünkü bu gıda ürünleri Urumçi'ye gidecekti!! Ama Çin malları Türkiye ve diğer Müslüman Ülkelerde çok yaygın satılıyor.”
“Eskiden El- kaide modası vardı şimdi ise Deaş neredeyse istisnasız Tüm Müslüman Ülke ve toplulukları bir şekilde bu örgütle ilişkilendirilerek cezalandırma ve baskı aracı olarak kullanılıyor. Doğal olarak Faşist Çin yönetimi altındaki Uygur Türkleri günlük dini ibadetlerini yapamıyor. Kimliğinden ötürü terörist muamelesi görürken, birden bire adeta kendi istihbaratının Fabrikasyonu beyni yıkanmış Uygur Türkü gençleri Suriye'ye göndererek Dünyaya Bu mazlum halkı terörist göstermek için büyük çabalar harcamakta. Ve kısmen başarılı olmuştur. İkiyüzlü Çin yönetimi bir yanda Pandalarının nesli tükenmesin diye çaba harcarken Türk ve İslam dünyasının geçmişinde önemli yeri ve saygınlığı olan medeniyet sahibi Uygur Türklerinin soyunu kurutmak için dünya tarihinde görülmemiş açık ve gizli sinsi sistematik soykırım uygulamaktadır. Ne yazık ki haber meraklısı medya olmadık havadisleri defalarca yayınlarken bugün Uygur Türklerinin yoğun olarak yaşadığı Kaşgar, Aksu, Yarkent ve Hoten gibi vilayetlere gitme ve yerinde görme zahmeti ve cesaretini göstermekten acizler.”
“Ayrıca son aylarda Doğu Türkistan'da yeni doğan bebekler ve hatta 15 yaş altı çocuklara başta Peygamber Efendimiz olmak üzere 40'tan fazla Müslüman ismi yasaklanmıştır. Yeni evlenecek olanların dini nikâh yaptırmaları yasaklanmıştır.”
Yine, Haziran ayı başında Doğu Türkistan'dan gelen Uygur Türkü'nün anlattıkları gerçekten ibret vericidir: “Yaşlı bir Uygur Türkü Cuma namazı kılabilmek için polisin izniyle camiye girer ve namaza durmadan önce kamet yerine üçer defa ‘yaşasın Çin halk cumhuriyeti! Yaşasın Şi jinping( devlet başkanı), yaşasın Çin'in birliği' şeklinde cemaat tarafından (aralarındaki üniformalı polisler zoruyla) yüksek sesle söyletildiğine ve tespih çekerken ayni uygulamanın yüksek sesle tekrarlandığına, sesi yeterince yüksek çıkarmayanların polisler tarafından azarlandığına şahit olmuştur.”
“ Bununla beraber Uygur Türkleri bayram namazı kılamamıştır. Artık düğün ve cenaze gibi toplumsal etkinlikler devletin iznine bağlı olarak çok zor şartlar altında yapıla bilmektedir. Öyle ki bir köyden diğer köye, bir şehirden diğerine gidebilmek için çeşitli devlet makamlarından izin yazıları almanız için uygun gerekçeniz olması ve diğer kardeşleriniz size kefil olması lazım. Köylerde komşu - komşuya gidebilmek için dahi yerel yetkilerden izin almalıdır. Seyahat özgürlüğü gasp edilmiştir. İnsanlar ‘başım belaya girmesin' diye akıllı cep teflonları taşımayı çoktan bıraktılar. Çünkü size yabancı tanımadığınız şahıslardan gelen en ufak dini içerikli bir mesaj vb geldi mi doğru ceza evini boyluyorsunuz. Eğer Uygur Türkleri Urumçi gibi büyük şehirlerde yabancı ülke vatandaşı turistlerle birkaç dakika konuştu mu günlerce sorgu ya maruz kalıyor.”
“Geçtiğimiz yıllarda bazı Avrupa Ülkeleri kendi ülkelerinde yaşamakta olan Uygur Türklerini takip eden Çin ajanlarını yakalayıp sınır dışı ettiğini biliyoruz. Türkiye'den de aynı uygulamayı bekliyoruz.”
“Biz Uygur Türkleri için Türkiye, tarihten beri umut ve manevi yaşam kaynağıdır!”
“Zulmün karşısından susan dilsiz şeytan olmayalım, bu zulmü anlatalım.”