Bir profesörün 23 yıllık 'inci kefali' hayali
Dünyada sadece Van Gölü'nde yaşayan endemik balık türü olan inci kefalinin neslinin korunmasında büyük mücadele veren Prof. Dr. Mustafa Sarı'nın 23 yıllık hayali gerçek oldu.
Dünyada sadece Van Gölü'nde yaşayan endemik balık türü olan inci kefalinin neslinin korunmasında büyük mücadele veren Prof. Dr. Mustafa Sarı'nın 23 yıllık hayali gerçek oldu.
Van Gölü'nde yaşayan ve neslini sürdürmek için tatlı sulara göç eden inci kefali balığıyla ilk kez 1992 yılında tanışan Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı, inci kefali için 23 yıl boyunca mücadele verdi. Van'da araştırma görevlisi olarak başlayan Prof. Dr. Sarı, o dönemde aşırı ve bilinçsiz avcılıktan dolayı neslinin yok olma tehlikesi altında olan inci kefali için alternatif bir balıkçılık modeli geliştirdi. Bu uygulama sürecinde bazı kurumlar tarafından mahkemeye verilen ve kaçak avcılar tarafından tehditler alan Prof. Dr. Sarı, geri adım atmayarak mücadelesini sürdürdü.
Mücadelesi bilim dünyasına örnek oldu
Gelinen süreçte Prof. Dr. Sarı tarafından geliştirilen alternatif balıkçılık modeli sayesinde inci kefali her kesim tarafından korunmaya başladı. Bu koruma çalışmaları sayesinde 30 bin insanın geçim kaynağı haline gelen inci kefalinin popülasyonu arttı ve balığın boyu uzamış oldu. Diğer taraftan yılın belli döneminde üreme için suyun akışının tersine yüzerek tatlı sulara göç eden inci kefalinin eşsiz yolculuğu ise yerli ve yabacı yüz binlerce turist tarafından ilgiyle izlenmeye başladı. 23 yıl önce inci kefali balığının bugün geldiği konumun hayalini kuran Prof. Dr. Sarı'nın mücadelesi ise bilim dünyasına örnek oldu.
“İnci kefalinin korkunç düzeyde avlandığına şahit oldum”
İHA muhabirine konuşan Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı, Van Gölü'nün kıyısına 1992 yılında 25 yaşındayken geldiğini hatırlattı. İlk olarak Van YYÜ'de araştırma görevlisi olarak işe başladığını ve inci kefaliyle o dönemde tanıştığını anlatan Prof. Dr. Sarı, “O zaman buraya geldiğimizde burada elinde keleşiyle bir insan vardı. Buralar birilerinin bendiydi ve devlet eliyle burası kiraya verilmişti. Ondan sonraki dönemde inci kefalinin korkunç düzeyde avlandığına şahit oldum. Daha sonraki yıllarda yaptığımız bilimsel çalışmalarda inci kefalinin yanlış avlandığını ve neslinin tehlikeye girdiğini gösterdi. Bende alternatif bir balıkçılık modeli geliştirdim. Bu modelin uygulanması için de çaba saffettim. Şimdi hep beraber bütün kurum ve kuruluşlarla bir araya gelip, inci kefalin hayatına devam ettirmesine katkı sağladığımız gibi ekonomiye daha büyük katma değer oluşturması için birlikte hareket etme zamanıdır. Bu balığın burada göçünü rahatça sürdürebilmesi için şu anda yüzlerce insan Van Gölü'nün çevresinde çaba sarf ediyor” dedi.
“Eskiden ‘seni öldüreceğiz' diyen balıkçılar şimdi teşekkür ediyor”
Her şeyin bir hayalle başladığının altını çizen Sarı, “İnci kefali avlanıp kamyona doldurulup kasanın kenarında yumurtası aka aka satılamaya götürülüyordu. Buradan bir çevre düzenlemesi yapacağız, dünyanın dört bir tarafından insanlar gelecek diye bir hayal kurdum. Ancak bu hayalin bu kadar hızlı gerçekleşeceğini düşünmemiştim. Daha uzun vadede gerçekleşeceğini düşünüyordum. Kurumsal sahiplenme çok yüksek oldu. Eskiden beni mahkemeye veren kurum, kuruluşlar şimdi inci kefalinin korunması için bütçe ayırıyor. Eskiden ‘seni öldüreceğiz' diyen balıkçılar şimdi beni arayarak teşekkür ediyor ve şimdi daha çok para kazandıklarını söylüyor. Aslında bilimin işi ve görevi bu değil mi” şeklinde konuştu.
İnci kefali için hayalini kurduğu şeylerin bir bir gerçekleştiğini dile getiren Sarı, şimdilerde hayallerini büyüterek inci kefalinin Türkiye'nin markası haline getirmeleri gerektiğini kaydetti.